Mucizeye inanmak Kur’an-ı kerimin emri
Hazreti İsa’nın göğe kaldırılması, kıyamete yakın ruh ve beden olarak tekrar gelecek olması normal bir olay değildir; bunlar birer mucizedir. Muhammed Abduh, Reşid Rıza, Mustafa el-Meraği Mahmud Şeltut gibiler işte bunun için inanmıyorlar. Çünkü bu ekolün mensupları mucize kavramı konusunda iman zaafı yaşarlar. Mucizelerden büyük rahatsızlık duyar, Kur’an-ı kerimde her nerede bir mucizeye rastlasalar, o olayın bir mucize olmadığını, sıradan, doğal bir şey olduğunu ispatlamak için ellerinden geleni yaparlar. Mesela Fil Suresinde Cenab-ı Hakk’ın, Kabe’yi yıkmak maksadıyla gelen Habeş ordusu üzerine sürü sürü, kuşlar gönderdiği, bu kuşların ordunun üzerine taşlar attığı anlatılır.. Sonsuz kudret sahibi Allahü teala, bu azgın orduyu kuşların attığı taşlarla yenilmiş ekin yaprağı gibi yaparak helak eder. Abduh bu sureyi tefsir ederken, o zamanda çiçek ve kızamık hastalığı ortaya çıktığını belirtir. Bu hastalığa ise, ayette kuş olarak açıklanan sineklerin ayaklarına bulaşmış olan mikropların sebep olduğu fikrini ortaya atar.
Halbuki Kur’an-ı kerimin pek çok suresinde Hz. İbrahim, Hz Musa, Hz. İsa, Hz. Süleyman, Hz. Davud, Hz. Salih gibi bir çok peygamberlerin mucizeleri anlatılmaktadır. Hz. İsa’nın doğumundan bahseden ayetler, onun hiç evlenmemiş bir bakireden, babasız olarak doğduğunu bildirir. (Kuran, 3/47; 19/20) Çocuk daha beşikte iken dile gelmiş ve konuşmuştur. (19/29-33) Risalet görevini yaparken Allah’ın izni ve kudretiyle doğustan körlerin gözlerini açmış, mezarda yatan ölüleri diriltmiştir. Kuran-ı kerimde tekrar tekrar anlatılan bu mucizeleri çeşitli şekillerde tevil etmek ve bunları bir mucize olmaktan çıkarmak mümkün değildir. Bu yapılmaya çalışılırsa ayetler işaret ettikleri hakiki manalarından çıkarılarak tahrif edilmiş olurlar..
Kur’an-ı kerimdeki bütün bu mucizelere inanan, Hz. İsa’nın ruh ve beden olarak yükseltilmesi ve yine ruh ve beden olarak inmesine de inanmak zorundadır. Zaten Kur’an-ı kerimde, hazret-i İsa’nın ölmediği açık bir şekilde bildirilmektedir:
“Ve “biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu Mesih İsa’yı öldürdük” demeleri sebebiyle (onları rahmetimizden kovduk…) Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Fakat kendilerine benzeri gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bir şek ve şüphe içindedirler. Onların buna (onun katline) aid hiçbir bilgileri yoktur. Ancak zanna uymaktadırlar. Onu kesinlikle öldürmemişlerdir. Tersine Allah onu kendisine yükseltmiştir… “ (Nisa, 157,158) .
Bu ayetten Hz. İsanın göğe yükseldiği anlaşılmaktadır. Zira bu ayette yükseltmek ve yukarı kaldırmak kelimesi (Rafea) kullanılmaktadır. Yükseltmek ve yukarı kaldırmak kelimesi bir şeyi aşağıdan yukarıya nakletmek anlamına gelir.
Ali İmran Suresi 55. Ayette de, “Ey İsa, doğrusu seni teveffi ettireceğim. Seni kendime yükselteceğim ve seni küfredenlerden temizleyeceğim…” buyurulmaktadır. Kevseri, Nazretun Abira, kitabında “teveffi” kelimesini şöyle izah eder:
Hz. İsa’nın geleceğini inkar edenler, bu kelimenin vefat ve öldürmek manasına geldiğini, dolayısıyla onun ölmüş olduğunu ileri sürmekteler… Halbuki teveffi kelimesi başka manalara da gelmektedir. Bunlardan biri de “kabzetmek ve almak”tır. Mecaz olarak canını almak, öldürmek anlamına da gelir. Zemahşeri’nin “Esasu’l-Belağa” adı sözlüğünden anlaşılan budur. O halde ayetin anlamı : Seni yerden alacağım ve kendime, semama kaldıracağım, şeklindedir.
Teveffi kelimesinin “Almak, Kabzetmek” anlamına gelişine Kur’anı- kerimden şu örnekler de gösterilebilir: “Allah, ölümleri anında canları alır (teveffi ettirir); ölmeyenleri ise uykularında alır (teveffi ettirir…)” (Zümer :42),
“Geceleyin sizleri teveffi ettiren ve gündüzün neler yaptığınız bilen O’dur. “ (Enam :60)
Yukardaki her iki ayette de geceleyin uykuda ruhların bir çeşit alınmasına (uyku haline) teveffi denilmiştir. Açıktır ki bu ayetlerde teveffi, ölüm anlamına gelmemektedir. İşte bunlar gibi Hz. İsa hakkındaki ayette geçen teveffi de ölüm anlamında değil, yükseltmek, yukarı kaldırmak manasındadır. İsa aleyhisselam ölmemiştir; göğe kaldırılmıştır.
Hazret-i İsa ruh ve beden beraber olarak gelecek!
Hindistan’da yetişmiş büyük İslam alimi Enver Şah Keşmirî (1292-1352 Hicri) Hz. Meryem oğlu Hz.İsa’nın yeniden geleceği hakkında bildiriler bütün hadis-i şerifleri bir araya toplamış. “et-Tasrih bimâ tevâtera fi nuzuli el-Mesih” adını verdiği bir eser vucuda getirmiştir. Kitapta, bu konudaki 100’den fazla mütevatir hadis-i şerife yer verilmiştir
İsa aleyhisselamın ruh ve beden olarak geleceğini haber veren hadisi şeriflerden bazıları:
Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Resûlullah şöyle buyurdu:
"Nefsim elinde olana yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa, adil bir yönetici olarak aranıza inecektir. Sonra haçı kıracak, domuzu öldürecek ve harbe son verecektir. O zaman servet öylesine bollaşacak ki, hiç kimse onu kabul etmeyecek ve Allah huzurunda bir secde'de bulunmak dünya ve içindekilerden daha hayırlı görülecektir.” (Buhari: Kitab-ül-Ehâdis'il-Enbiya, Bâbü Nüzûl'i İsa İbn Meryem'; Müslim: Bâbü Nüzüli İsa; Ebvâb el-Fiten, Bâbün fi Nüzûli İsa; Müsned-i Ahmed: Merviyyatü Ebi Hureyre)
Hz. Ebu Hureyre'den gelen bir başka rivayet şöyledir: "Meryem oğlu İsa, nüzül etmedikçe kıyamet kopmayacaktır..." (Buhari, Kitab-ül-Mezâlim, Bâbü Kesris-Salib; İbn Mâce, Kitab-ül-Fiten)
Hz. Ebu Hureyre; Rasûlullah efendimizin (Deccâl'ın zuhuruyla ilgili haberleri zikrettikten sonra) şöyle dediğini rivayet etmektedir:
“Müslümanların onunla (Deccâl'la) savaşmak üzere hazırlık yapıp, saf bağlayıp ikame'de bulunulduğu sırada nüzûl edecek. Ve Allah'ın düşmanı (yani, Deccâl) onu görür görmez, tuzun suda eridiği gibi erimeye başlayacaktır. Eğer İsa onu kendi haline bırakırsa, öyle eriyip ölecektir. Fakat Allah onu İsa'nın eliyle öldürecek ve İsa mızrağı üzerindeki kanını Müslümanlara gösterecektir.” (Mişkât: Kitab ül-Fiten; referans Müslim'edir.)
Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Onunla (yani İsa Mesih ile) benim aramda peygamber yoktur ve o nüzül edecektir. Şu halde onu gördüğünüzde tanıyın. Orta boylu, açık tenlidir. İki parçalı sarı bir elbise giymiş olacaktır. Saçları adeta üzerinden su damlıyor gibi olacaktır ama ıslak olmayacaktır. İslâm uğruna hasımlarla savaşacak, haçı kıracak, domuzu öldürecek ve cizye' yi kaldıracaktır. Allah İslâm'ın dışındaki tüm ümmetlere son verecek ve Mesih, Deccâl'ı katledecek ve dünyada 40 yıl kalıp ölecek ve cenaze namazını Müslümanlar kılacaktır.” (Ebu Dâvud: Kitâb el-Melâhim; Müsned-i Ahmed: Merviyyât-ı Ebû Hureyre).
Abdullah bin Amr bin As, Rasûlullah'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Deccâl, ümmetin içinde zuhur edecek ve kırk şu kadar yaşayacak. Sonra Allah Meryem oğlu İsa'yı gönderecek. O, Urve bin Mesûd'a (ki bir sahabi'dir.) çok benzeyecek. Deccâl'ı izleyip öldürecek. Sonra yedi yıl boyunca insanlar o durumda yaşayacak ki iki kişi arasında ne kötü niyet, ne de düşmanlık mevcud olacak." (Müslim: Zikrü'd-Deccâl)
Hz Aişe (Deccâl haberi ile ilgili olarak) rivayet etmiştir:
“Sonra İsa inecek ve Deccâl'i öldürecek. Bundan sonra İsa yeryüzünde adil bir imam ve hak tanır bir yönetici olarak kırk yıl kalacaktır.” (Müsned-i Ahmed)
İmran bin Husayn Resûlullah'ın şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Ümmetimden daima Hak üzere sebat eden ve düşmanları alteden bir grup olacak. Tâ ki Allah'ın hükmü gele ve Meryem oğlu İsa nuzül ede..." (Müsned-i Ahmed)
Bütün bu hadis-i şeriflerden, İsa aleyhisselamın şahsı manevi olarak değil ruh ve beden olarak geleceği açıkça anlaşılmaktadır. Bu konuda farklı yol tutmak, İslam âlimlerinin söz birliğinden ayrılmak, kötü bir çığır açmak olur.
Câbir bin Abdullah, Rasûlullah efendimizin (Deccâl'dan söz ederken) şöyle dediğini rivayet ediyor:
"İşte tam o sıralarda Müslümanlar arasında Meryem oğlu İsa Aleyhisselâm zuhur edecektir. Sonra insanlar namaz için kalktıklarında kendisine sorularak "Öne geç ve bize namaz kıldır. Fakat O, "Hayır, sizin kendi önderiniz geçip namazı kıldırmalıdır." diyecektir. Sonra sabah namazını edâ ettikten sonra, Müslümanlar Deccâl ile savaşmaya çıkacaklardır. Buyurdu ki: "O yalancı, İsa'yı görünce tuzun suda eridiği gibi eriyecektir. Sonra İsa, ona doğru ilerleyecek ve onu katledecektir. Ve öyle bir durum olacaktır ki, ağaçlar ve taşlar "Arkamda bir Yahudi gizleniyor " diye bağıracaklardır. Deccâl'a tâbi olanlardan hiçbiri kalmayacaktır ki İsa kendisini öldürmemiş olsun." (Müsned-i Ahmed, Rivayâtu Câbir bin Abdullah)
Hazret-i Nevvas bin Sam'ân Kitâbî, (Deccâl haberiyle ilgili olarak) şunları rivayet ediyor:
"Deccâl şunları yaparken Allah Meryem oğlu Mesih'i gönderecek ve o, Dimaşk'ın (Şam) doğu kesimine beyaz minarenin yakınına sarı elbiseli ve iki meleğin kanatlarına yaslanmış olarak inecektir. Başını eğdiğinde saçlarından su damlıyor gibi olacaktır, başını kaldırdığında da âdeta inci misali damlalar aşağı dökülüyormuş hissini verecektir. Nefesindeki havanın ulaştığı yerlerdeki ve görüş ufkunun içinde kalan bütün kâfirler ölecektir. Sonra Meryem'in oğlu, Deccâl'ın peşine düşecek ve onu Lud kapısında kaltedip, öldürecektir." (Müslim: Zikrüd'-Deccâl, Ebû Dâvud: Kitab el-Melâhim: Tirmizi: Ebvab el-Fiten; İbn Mâce: Kitab el-Fiten.)
Huzeyfe bin Esîd el-Gifarî anlatıyor:
"Bir keresinde Rasûlullah meclisimize teşrif etti. Biz o esnada aramızda konuşmaktaydık. "Ne hakkında konuşuyorsunuz" diye sordu. "Kıyamet hakkında konuşuyorduk" dediler. "On alamet belirmedikçe kıyamet kopmaz." dedi ve sonra on âlameti saydı: (1) Duman, (2) Deccâl, (3) Dâbbet'ül-Arz, (4) Güneşin batıdan doğması, (5) Meryem oğlu İsa'nın nüzulu, (6) Ye'cüc ve Me'cüc, (7) Üç büyük yer kayması: Biri doğu'da (8) İkincisi batı'da, (9) Üçüncüsü Arap yarımadasında, (10) Yemen'de çıkacak ve insanlığı mahşere kadar körükleyen bir yangın." (Müslim: Kitab el-Fiten, Ebu Dâvud: Kitab el-Melâhim.)
Ebu Umâme Bâhilî (Deccal'i uzun bir hâdis içinde zikrederken) rivayet ediyor:
“Selâm verildikten sonra İsa şöyle diyecek: "Kapıyı açın." Kapı açılacak, karşılarına 70.000 silâhlı Yahudiyle Deccâl çıkacak. O, İsa'ya bakar bakmaz tuzun suda eridiği gibi erimeye başlayacak ve kaçmaya başlayacaktır. İsa şöyle diyecek: "Sana öyle bir nefes edeceğim ki, seni öldürecek." Sonra onu Lud kapısının doğu yakasında altedecek ve Allah Yahudileri yenilgiye uğratacak... Ve yeryüzü tıpkı kabın suyla dolması gibi Müslümanlarla dolacak. Tüm dünya bir de aynı Kelime'yi zikredecek, ona uyacak ve Allah'tan başkasına ibadet edilmeyecektir.” (İbn Mâce: Kitab el-Fiten)
Semüra bin Cündüp (Uzun bir hadiste) rivayet etmiştir ki, Resûlullah şöyle dedi:
"Sonra o sabah Meryem oğlu İsa, Müslümanlarla bir olacak ve Allah, Deccâl ile ordusunu hezimete uğratacaktır. Ta ki duvarlar ve ağaç kökleri haykıracaktır: "Ey mü'min, bir kâfir arkamda saklanıyor, gel ve öldür onu." (Müsned-i Ahmed, Hâkim).
Rasullah'ın azadlısı Sefîne (Deccâl ile ilgili haberden söz ederken) rivayet ediyor:
“Sonra İsa inecek ve Allah, Afik tepesi yakınlarında Deccâl'i öldürecektir.” (Müsned-i Ahmed)
Bütün bu mütevatir hadis-i şeriflerden açıkça anlaşılıyor ki, İsa aleyhisselam gelecek. Bu gelmesi de, şahsi manevi, bir hareket, bir akım şeklinde olmayacak. Ruh ve beden olarak olacak. Bunu da, hadis-i şeriflerde geçen, adil bir yönetici olacak, hac ve umre yapacak, namaz kılacak, Deccali öldürdüğünde mızrağı üzerinde kan olacak, orta boylu, açık tenli, iki parçalı elbise giyecek, 40 yıl kalıp ölecek ve namazını Müslümanlar kılcak, Dimaşk'ın (Şam) doğu kesimine beyaz minarenin yakınına sarı elbiseli ve iki meleğin kanatlarına yaslanmış olarak inecektir... gibi ifadelerden anlaşılmaktadır.
Bu hadis-i şeriflerin ve nuzül ile ilgili diğer hadislerin mütevatir olduğunu müfessir ibn-i Cerir et-Taberi, el-Aburi, İbn-i Atiyye, Müfessir el-Kurtubi, Müfessir Ebu Hayyan, Müfessir ibn-i Kesir, Buhari şarihi Hafız ibn-i Hacer el-Askalani…. Keza Sahih-i Buhari’yi şerh eden el-Keşmiri kitaplarında açıklamışlardır.
Sormak hakkımız değil mi : Taberi, Ebu Hayyan, Kurtubi, İbn-i Kesir gibi seçkin tefsir otoritelerinin, Hafız İbn-i Hacer gibi bir hadis uzmanın karşısında saf tutan bozuk bir görüşün ne gibi ilmi bir değeri olabilir?!
Bugüne kadar, Ehli sünnet alimleri, bu açık ifadelere hiçbir yorum getirmemişler, olduğu gibi inanmışlardır. Bundan sonra da, ehli sünnet yolunda olanların böyle inanmaları, Ehli sünnet dışı yorumlara itibar etmemeleri gerekir.
Dostları ilə paylaş: |