Ekberiyet tecellisi sonucu önce "haşyeti", sonucu olarak da "hiç"


EL HAMİYD Açığa çıkardığı evrensel kemâlâtı "Velî"



Yüklə 2,42 Mb.
səhifə27/35
tarix12.01.2019
ölçüsü2,42 Mb.
#95586
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   35


EL HAMİYD
Açığa çıkardığı evrensel kemâlâtı "Velî" ismi kapsamında açığa çıkardığı âlem sûretlerince seyredip değerlendirendir! Hamd yalnızca kendisine aittir!



Bakara


267-) Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve arzdan sizin için çıkardıklarımızın temiz olanlarından infak edin. Göre göre, alıcısı olmayacağınız habis şeyleri başkalarına infak etmeye kalkışmayın. İyi bilin ki Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.

Nisa


131-) Semâlarda ve arzda ne varsa Allah içindir (El Esmâ ül Hüsnâ'sının işaret ettiği özelliklerin açığa çıkması için)! Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlere ve size, "Allah'tan korunun" diye tavsiye ettik... Eğer hakikati inkâr ederseniz, (bilmiş olunuz ki) kesinlikle semâlar ve arzda ne varsa Allah içindir! Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.

Hud


73-) Dediler ki: "Allah'ın hükmüne mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey hane halkı! Muhakkak ki O, Hamîd'dir, Mecîd'dir."

İbrahim


1-) Eliif, Lââm, Ra... Sana inzâl ettiğimiz (hakikat ve Sünnetullah) BİLGİ(si) (kitap), insanları, varlıklarını meydana getiren El Esmâ bileşimlerinin elvermesi hâlinde (Bi-izni Rabbihim), karanlıklardan (cehaletten) Nûr'a (ilme) ve Azîz (hükmü karşı konulmaz olarak yerine gelen) ve Hamîd'in (sadece kendi kendini değerlendiren) yoluna çıkarman içindir.

İbrahim


8-) Musa dedi ki: "Şayet siz ve tüm arzdakiler küfür (hakikati inkâr, nankörlük) etseniz, (iyi bilin ki) Allah elbette Ganî'dir, Hamîd'dir."

Hac


24-) Ve onlar hem düşüncenin sağlıklı olanına yönlendirilmişlerdir; hem de Hamîd'in (verilenleri değerlendirmenin) yoluna hidâyet olunmuşlardır.

Hac


64-) Semâlarda ve arzda olan ne varsa O'nun (Esmâ özelliklerinin seyredilmesi) içindir!.. Muhakkak ki Allah, elbette O, Ganî'dir, Hamîd'dir.

Lukman


12-) Andolsun ki biz Lukman'a, Allah'a şükretmesi için Hikmet (sistemli düşünme aklı) verdik... Kim şükrederse, sadece kendi nefsine şükreder... Kim de inkâr ederse (hakikatindeki nimeti), şüphesiz ki Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.


Lukman


26-) Semâlarda ve arzda ne varsa Allah içindir (O'nun Esmâ'sının işaret ettiği özelliklerin seyrinin oluşması için)... Muhakkak ki Allah, "HÛ"; Ganî'dir, Hamîd'dir.


Sebe


6-) Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana inzâl olunanın Hakk'ın ta kendisi olduğunu ve Azîz, Hamîd'in Hakikatine erdirme yoluna yönlendirdiğini görürler.

Fatır

15-) Ey insanlar! Siz Allah'a (mutlak muhtaç) "yok"sullarsınız (Esmâ'sıyla varsınız)! Allah ise Ganî'dir, Hamîd'dir.

Fussılet


42-) Önünden de (açıkça), ardından (dolaylı) da olsa boş görüş O'na ulaşmaz! Hakîm ve Hamîd'den tenzîldir (boyutsal açığa çıkarma)!


Şura

28-) O, onlar (kulları) ümit kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini yayandır... O, Velî'dir, Hamîd'dir.

Hadid


24-) Onlar (zenginliğiyle övünen kibirliler) cimrilik yapan ve insanlara cimriliği emreden kimselerdir! Kim (Allah'tan) yüz çevirirse, muhakkak ki Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.


Mümtehine

6-) Andolsun ki onlarda (İbrahim ve ashabında) sizin için, Allah'ı ve sonsuz gelecek süreci (yaşamayı) umanlar için güzel bir örnek vardır... Kim (Allah'tan) yüz çevirirse, muhakkak ki Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.

Teğabün

6-) Buna şu sebep oldu: Onların Rasûlleri kendilerine apaçık deliller olarak gelirdi de: "Bir beşer mi bizi hakikate erdirecek?" derlerdi! Bu yüzden hakikat bilgisini inkâr ettiler ve yüz çevirdiler! Allah (da onların imanından) müstağni oldu! Allah Ganî'dir, Hamîd'dir.

Bürûc

8-) Onlardan (iman edenlerden) yalnızca Azîz ve Hamîd olan Allah'a iman ettikleri için intikâm aldılar.



EL MUHSİY
TEK'likteki çokluk sûretlerini makrodan mikroya tek tek tüm özellikleriyle yaratan.



Cin


28-) Tâ ki Rablerinin risâletlerini gerçekten tebliğ ettiklerini bilinsin. Onlardakileri ihâta etmiş ve her şeyi detaylarıyla kaydetmiştir!



EL MUBDİ
Yaratılmışları eşi benzeri olmayan kendine özgü özellikler bütünü olarak âlemlerde açığa çıkaran



Yunus

34-) De ki: "Ortak koştuklarınızdan, tüm yaratılmışları ibda edip (açığa çıkartıp), sonra onu iade eden (aslına rücu ettiren) kimse var mı?"... De ki: "Allah tüm yaratılmışları ibda eder (açığa çıkartır), sonra onu iade eder (aslına rücu ettirir)... Nasıl döndürülüyorsunuz?"

Bürûc


13-) Muhakkak ki "HÛ"dur, ibda (izhar) eden ve iade (tekrar izhar) eden!



EL MUIYD
Aslına rücu edenleri yeni bir yaşam boyutunda hayata döndüren.


A'raf

29-) De ki: "Rabbim her şeyin hakkını vererek yaşamayı emretti... Her mescidde vechlerinizi ikame edin (tam teslim olmuşluğun sonucu olarak benliğinizin ortadan kalkışını yaşayın) ve Din anlayışınızı sadece O'na has kılarak O'na dua edin... Başlangıcınızdaki gibi (cennette Adem'in yaratılışı üzere) O'na döneceksiniz!"



EL MUHYİ
İHYA eden. Hayata kavuşturan. İlim yaşantısıyla hakikati müşahede ederek yaşamını sürdürmeyi oluşturan.


Bakara

28-) Nasıl da varlığınızın hakikatinin Allah Esmâ'sı (B işareti kapsamında) olduğunu (ve gerçekte, vehmettiğiniz benliğinizin var olmadığını) inkâr ediyorsunuz? Ölüydünüz (hakikatinizin ne olduğunu bilmeden yaşıyordunuz), O sizi diriltti (inzâl ettiği ilimle size hayat verdi); sizi yine öldürecek (kendini sırf bedenmiş gibi kabul hâlinden), yine diriltecek (kendini beden sanma hâlinden arınarak bilinç boyutu hâliyle yaşam)... Nihayet sonunda hakikatinizi göreceksiniz!

Bakara

73-) "Onun (boğazlanan ineğin) bir parçasıyla (özünüzdeki ilâhî kuvveyi kullanarak) vurun (öldürülene)" dedik. İşte böylece hayata kavuşturur ölüyü... Size böylece (varlığınızdaki kuvvenin) işaretlerini gösterir, tâ ki aklınızı kullanın (değerlendirin).

Bakara

259-) Şöyle birinin (haberini almadın mı)? Bir yerleşim alanına uğramıştı ki binaların üstü altına gelmiş, insanları helâk olmuş, "Allah şurayı bu ölüm sonrasında nasıl diriltir" diye düşünmüştü. Allah onu orada öldürmüş ve yüz sene sonra diriltmişti. "Ne kadar kaldın" dedi... O da: "Bir gün veya birazı kadar" cevabını verdi. Allah buyurdu: "Hayır, yüz sene geçti üzerinden... İşte bak yiyecek içeceğine, hiç bozulmamış, ama eşeğine bak (nasıl çürüyüp sırf kemikleri kalmış!) Seni insanlar için bir işaret-ibret kılalım diye (yaptık bunu)... Kemiklere bak nasıl onları kaldırıp üzerlerine et giydiriyoruz." Bu suretle iş açıkça belli olunca şöyle dedi: "Biliyorum, kesinlikle  Allah her şeye Kâdîr'dir!"

Âl-i İmran

49-) İsrailoğullarına Rasûl olarak gönderecek, (O) diyecek ki: "Ben size Rabbinizden, varlığında O'na dair işareti taşıyan biri olarak geldim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir mahlûk meydana getirir, içine nefhederim de (Esmâ kuvvesini onda açığa çıkartırım da) o biiznillah (o yapıda Allah Esmâ'sının o şekilde açığa çıkmayı dilemesiyle) bir kuş olur. Körü ve cüzzamlıları iyileştiririm. Biiznillah (onların hakikatlerini oluşturan Esmâ kuvvesinin elvermesiyle) ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi de size (Allah'ın bildirmesiyle) haber veririm. Bu olayda, eğer iman ederseniz, size (önemli) işaret vardır (Rabbinizin kudreti hakkında)."

Âl-i İmran

156-) Ey iman edenler... Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için "Eğer yanımızda kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı" diyen hakikati inkâr edenler gibi olmayın! Allah bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allah diriltir ve Allah öldürür (sebepler değil)! Allah yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basîr'dir (değerlendirendir).

Maide

32-) Bu nedenledir ki İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: "Kim bir kişiyi bir kişiye karşılık (kısas) veya yeryüzünde fesada karşılık olmaksızın öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir... Kim de onu diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibidir..." Andolsun ki Rasûllerimiz onlara açık deliller olarak geldi; ama hâlâ onlardan birçoğu bunun ardından, yeryüzünde israf etmektedirler (verdiklerimizi değerlendirmemekteler).

En'am

122-) Ölü iken kendisini (Hakikat ilmi ile) dirilttiğimiz; insanlar içinde onunla yaşaması için basîret nûru oluşturduğumuz kimse(nin durumu); karanlıklar içinde kalıp ondan kurtulamayan gibi olur mu? Hakikat bilgisini inkâr edenlere, yapmakta oldukları böylece süslendirildi.

A'raf

158-) De ki: "Ey insanlar... Kesinlikle ben hepinize gelmiş Allah Rasûlü'yüm... Semâların ve arzın mülkü "HÛ"nundur! İlâh yoktur sadece "HÛ"! Diriltir, öldürür! Bu yüzden iman edin, Esmâ'sıyla nefsinizin dahi hakikati olan Allah'a ve Ümmî Nebi olan O Rasûl'e ki O, Esmâ'sıyla nefsinin dahi hakikati olan Allah'a ve O'nun bildirdiklerine iman eder. Ona tâbi olun ki hakikate erdirilesiniz."

Fussılet

39-) O'nun işaretlerindendir ki sen arzı (bedeni) huşû hâlinde görürsün... Onun üzerine o suyu (hakikat ilmini) inzâl ettiğimizde, hareketlenir ve uyanıverir! Muhakkak ki onu (bilgisizlikle yaşayan ölüyü) dirilten, (diğer) ölüleri de Muhyî'dir (dirilticidir)! Muhakkak ki O, her şey üzerine Kâdîr'dir.


EL MUMİT
Ölümü tattıran... Bir yaşam boyutundan diğer yaşam boyutuna geçirten!


Âl-i İmran

156-) Ey iman edenler... Dünyada gezip dolaşan ya da savaşa çıkan kardeşleri için "Eğer yanımızda kalsalardı ölmemiş veya öldürülmemiş olacaklardı" diyen hakikati inkâr edenler gibi olmayın! Allah bu fikri onların içinde bir hasretlik acısı olarak meydana getirdi. Allah diriltir ve Allah öldürür (sebepler değil)! Allah yapmakta olduklarınızı (Esmâ'sı itibarıyla onların hakikati ve dahi yaratıcısı olması ile) Basîr'dir (değerlendirendir).

A'raf

158-) De ki: "Ey insanlar... Kesinlikle ben hepinize gelmiş Allah Rasûlü'yüm... Semâların ve arzın mülkü "HÛ"nundur! İlâh yoktur sadece "HÛ"! Diriltir, öldürür! Bu yüzden iman edin, Esmâ'sıyla nefsinizin dahi hakikati olan Allah'a ve Ümmî Nebi olan O Rasûl'e ki O, Esmâ'sıyla nefsinin dahi hakikati olan Allah'a ve O'nun bildirdiklerine iman eder. Ona tâbi olun ki hakikate erdirilesiniz."

EL HAYY
Esmâ âleminin kaynağı! Tüm isim özelliklerinin hayatını veren, varlığını oluşturan. Evrensel enerjinin kaynağı; enerjinin hakikati!


Bakara

255-) Allah O, tanrı yoktur sadece O'dur... Hayy ve Kayyûm (yegâne hayat olan ve herşeyi kendi isimlerinin anlamı ile oluşturan-devam ettiren); O'nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel akıl ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O'nun indînde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri... O'nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır gelmez. O Âliyy (sınırsız yüce) ve Azîm'dir (sonsuz azamet).

Âl-i İmran

2-) Allah; tanrı ve tanrısallık yoktur, sadece "HÛ" (HÛ ismi, hüviyeti Zât'a işaret eden isimdir ki birçok yerde önce "HÛ" denerek hüviyeti Zât'ın âlemlerden ve tüm mânâlarla kayıtlanmaktan berî olduğu vurgulanır, sonra O'nda açığa çıkan bir özelliğe işaret eden isim belirtilir, sözü edilen konuya bağlı olarak); Hayy'dır (hayatın kendisidir) ve Kayyûm'dur (âlemler O'nunla vücud bulur ve devam eder).

Âl-i İmran

27-) "Geceyi gündüze dönüştürürsün, gündüzü geceye dönüştürürsün. Diriyi ölüden çıkartırsın, ölüyü diriden çıkartırsın. Dilediğine hesapsız rızık (yaşam gıdası) verirsin."

Âl-i İmran

169-) Allah uğruna öldürülmüş olanları "ölü"ler sanmayın! Bilakis Rableri indînde hayattadırlar, rızıklanmaktadırlar!

En'am

95-) Muhakkak ki Allah tohumu ve çekirdekleri çatlatıp yarandır (Esmâ tohumundan varlık sûretlerini yaratan)! Ölüden (hakikat ilmi yoksunu) diriyi (Hayy ismi özelliğiyle ölümsüzlüğünü fark edeni) çıkarır... Diriden (hakikat bilgisiyle yaşarken-mülhime kavrayışı içindeyken) de ölüyü (kozasını terk edemeyip nefsi emmareye-bedenselliğe düşeni) çıkarır! İşte Allah budur! Nasıl (hâlden hâle) çevriliyorsunuz?

Yunus

31-) (Müşriklere) de ki: "Sizi semâdan ve arzdan kim rızıklandırıyor? Yahut işitme ve görme kuvvelerinin sahibi kim? Ölüden (ölü hükmündeki kendini sırf beden sanma yaşamından) diriyi (Hayy olanın Esmâ'sıyla diri olduğu bilincini) kim çıkarıyor ve diriden (Hakikati itibarıyla diri iken) ölüyü (kendi veya karşısındakinin hakikatini görememe veya kendini sırf beden olarak kabullenip, toprak olup yok olacağını sanma hâlini) kim oluşturuyor? Kim Hükmü tedbir ediyor?"... "Allah" diyecekler... De ki: "O hâlde niye korunanlardan olmuyorsunuz?"

Nahl

21-) Hayy olmayan (yaşayan) ölülerdir... Ne zaman bâ's olunacaklarının da (yeni bir yapıyla yaratılacaklarının) şuurunda değildirler.

Meryem

31-) "Nerede olursam olayım beni bereketli kıldı... Salâtı (sürekli Rabbime yönelik yaşamayı) ve sâfiyeyi hükmetti, Hayy olduğum sürece!"

Taha

111-) Vechler (yüzler), Hayy ve Kayyûm'a zillet ile boyun eğmiştir... Bir zulüm yüklenen (halife oluşunu fark edemeden vefat eden) kimse hakikaten kaybetmiştir.

Mu'min

65-) "HÛ"dur El Hayy! Tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Dini O'na has kılarak, O'na yönelin artık! Hamd, âlemlerin (insanların) Rabbi Allah'a aittir.

EL KAYYUM
Hiçbir şeye ihtiyaç duymaksızın kendi vasıflarıyla varlığını kaîm kılan. Var olan her şey kendisiyle kaîm olan.



Bakara

255-) Allah O, tanrı yoktur sadece O'dur... Hayy ve Kayyûm (yegâne hayat olan ve herşeyi kendi isimlerinin anlamı ile oluşturan-devam ettiren); O'nda ne uyuklama (âlemlerden bir an için olsun ayrılık), ne de uyku (yaratılmışları kendi hâline bırakıp kendi Zâtî dünyasına çekilme) söz konusudur. Semâlarda ve arzda (âlemlerdeki tümel akıl ve fiiller boyutunda) ne varsa hepsi O'nundur. Nefsinin hakikati olan Esmâ mertebesinden açığa çıkan kuvve olmaksızın (biiznihi) O'nun indînde kim şefaat edebilir... Bilir onların yaşadıkları boyutu ve algılayamadıkları âlemleri... O'nun dilemesi (elvermiş olması) olmadıkça ilminden bir şey ihâta edilemez. Kürsüsü (hükümranlık ve tasarrufu {rubûbiyeti}) semâları ve arzı kapsamıştır. Onları muhafaza etmek O'na ağır gelmez. O Âliyy (sınırsız yüce) ve Azîm'dir (sonsuz azamet).

Âl-i İmran


2-) Allah; tanrı ve tanrısallık yoktur, sadece "HÛ" (HÛ ismi, hüviyeti Zât'a işaret eden isimdir ki birçok yerde önce "HÛ" denerek hüviyeti Zât'ın âlemlerden ve tüm mânâlarla kayıtlanmaktan berî olduğu vurgulanır, sonra O'nda açığa çıkan bir özelliğe işaret eden isim belirtilir, sözü edilen konuya bağlı olarak); Hayy'dır (hayatın kendisidir) ve Kayyûm'dur (âlemler O'nunla vücud bulur ve devam eder).


Taha


111-) Vechler (yüzler), Hayy ve Kayyûm'a zillet ile boyun eğmiştir... Bir zulüm yüklenen (halife oluşunu fark edemeden vefat eden) kimse hakikaten kaybetmiştir.


Yüklə 2,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin