Ekberiyet tecellisi sonucu önce "haşyeti", sonucu olarak da "hiç"



Yüklə 2,42 Mb.
səhifə33/35
tarix12.01.2019
ölçüsü2,42 Mb.
#95586
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   35

EL BEDİY
Eşi benzeri olmayan güzellikte olup, güzellikleri yaratan! Türleri ve varlıkları herhangi bir örneğe dayanmayan şekilde kendilerine özgü özelliklerle yaratan.



Bakara


117-) Semâların ve arzın Bedî'dir (örneği benzeri olmadan icat edendir)... Bir işin olmasını dilerse "ol" der ve olur!


En'am


101-) Semâlar ve arzın Bedî'dir (örneksiz yoktan yaratanıdır)! Eş kavramından münezzeh olanın nasıl çocuğu olur! Her şeyi yaratmıştır! "HÛ"; her şeyi kendi Esmâ'sından yaratması ve onların hakikatinde Esmâ'sıyla olması nedeniyle onları bilir!




EL BAKIY
Zaman kavramsız yalnızca var olan.



Taha


73-) "Gerçekten Rabbimize iman ettik ki bizim için hatalarımızı ve sihirbazlığımızı mağfiret etsin... Allah daha hayırlı ve bâkîdir."


Rahman


27-) Zül Celâl-i vel ikrâm Rabbinin vechidir (Esmâ mânâları) Bâkî olan!



EL VARİS
Sahibi olduklarını geride bırakarak dönüşenlerin, arkada bıraktıklarının sahibi olarak çeşitli isimlerle açığa çıkan!


A'raf

137-) Hor görülüp güçsüz bırakılmış topluluğu, içinde bereketler oluşturduğumuz yeryüzünün doğularına ve batılarına mirasçı kıldık... Rabbinin İsrailoğullarına olan o en güzel sözü, sabretmeleri sonucu yerine geldi. Firavun ve halkının yapageldikleri şeyleri ve dikip yükselttiklerini de yerle bir ettik!

A'raf

156-) "Bize hem şu dünyada güzellik yaz hem sonsuz gelecek yaşamında... Doğrusu biz sana yöneldik"... Buyurdu ki: "Azabımı, kime dilersem ona isâbet ettiririm... Rahmetim her şeyi kapsar! Onu, korunanlara, zekâtı verenlere ve işaretlerimizdeki hakikate iman edenlere yazacağım."

Hicr

23-) Muhakkak ki biz, evet biziz hayat veren de öldüren de! Biz vârisleriz (Siz Fânisiniz biz Bâkî'yiz)!

Kasas

58-) Dünyalığın getirdiği refahla şımarmış nice şehri yok ettik! İşte onların meskenleri! Onlardan sonra, azı hariç, oturanı olmadı! Vârisler biz idik.


ER REŞİYD

Rüşde erdiren! Birimin hakikatini fark etmesinin sonucu olarak olgunlaşmasını yaratan ve yaşatan!





Bakara

186-) Kullarım sana BEN'den sorarlarsa, şüphesiz ki ben Karîb'im (anlayış sınırı kadar yakın!)("Şahdamarından yakınım" âyetini hatırlayalım)... Yönelip isteyene (dua) icabet ederim. O hâlde onlar da bana icabet etsinler ve bana iman etsinler ki olgunluklarını yaşasınlar.

Bakara

256-) "DİN"de (Allah yaratısı sistem ve düzeni {Sünnetullah} kabul konusunda) zorlama yoktur!.. Rüşd (Hakikat en olgun hâliyle) ortaya çıkmış, sapık fikirlerden ayrılmıştır. Kim Tagut'u (gerçekte var olmayıp vehim yollu var sanılan kuvvelere tapınmayı) terk eder, (varlığını oluşturan) Allah'a (Esmâ'sına) iman ederse, kesinlikle o kopması mümkün olmayan, hakikatindeki sağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah Semî ve Alîm'dir.

A'raf

146-) Haksız olarak arzda büyüklenenleri, mucizevî kuvvelerimden uzak tutacağım; çünkü onlar hangi mucizeyi görseler, ona iman etmezler! Rüşd yolunu görseler, o yola girmezler... Sapıklık yolunu görseler, onu yol edinirler... Bu, onların (hakikate) işaretlerimizi yalanlamaları ve onlardan gâfiller olmaları dolayısıyladır.

Hud

87-) Dediler ki: "Yâ Şuayb... Yöneldiğin mi sana emrediyor, atalarımızın tapındıklarına tapınmamamızı ya da mallarımızda dilediğimiz gibi tasarruf etmememizi! Muhakkak ki sen Halîm'sin, Reşîd'sin."

Enbiya

51-) Andolsun ki biz İbrahim'e daha önceden rüşdünü (olgunluk düşüncesi-hanîflik) verdik... Biz Onu bilirdik.

Cin

2-) "(O) rüşde (olgunluğa) yönlendiriyor. Bu sebeple iman ettik O'na! Rabbimize hiç kimseyi asla ortak tutmayacağız."


ES SABUR
"Eğer Allâh insanları zulümlerinden dolayı sorumlu tutup sonucunu hemen yaşatsaydı; (arz) üzerinde hiçbir DABBE (insan değil insan bedeni) bırakmazdı! Fakat onları hükmedilmiş bir vakte tehir ediyor... Ecelleri geldiği vakit de ne bir saat geri kalırlar, ne de öne geçebilirler" (Nahl: 61) Her yaratılmış olanın amacına uygun işlevini yapmasını bekleyip, o işlevini tamamladıktan sonra sonuçlarını yaşatan. Zâlimin zulmüne müsaade etmesi, yani Sabûr özelliğini açığa çıkarması, hem zâlim hem mazlum yönünden yaşanacak işlevin tam hakkıyla yaşanması ve daha sonra da sonuçlarının oluşması içindir. Belânın büyüğünün açığa çıkması, zulmün büyüğünün oluşmasını gerektirir!


Bakara

45-) (Varlığınızdaki Esmâ kuvvesine dayanarak) sabredin ve ona yönelerek (salât ile) yardım isteyin. Allah'a haşyet duymayanın benliğine kesinlikle bu iş ağır gelir!

Bakara

153-) Ey iman edenler, hakikatinizin açığa çıkartacağı sabır (dayanma kuvvesi) ve salât (hakikatiniz olan Esmâ mertebesine yönelişin getirisi olan müşahede ile) yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerledir (Es Sabûr Esmâ'sıyla-mâiyet sırrı).

Bakara

155-) Biz benliğinizi, korkacağınız bir şey ile, açlıkla, malınızı, canlarınızı (canınız gibi sevdiklerinizi), çalışmalarınızın mahsulü olan şeyleri eksiltmekle sınarız. Bu olaylara karşı sabredenleri (tepki koymayıp olayın nasıl sonuçlanacağını bekleyenleri) müjdele!

Bakara

177-) Vechlerinizi (yüzünüzü veya şuurunuzu) doğuya veya batıya (varlığın hakikati veya sistem bilgisine) çevirmeniz BİRR (işin hakikatini yaşamak) değildir. Asıl BİRR, "B" işareti kapsamında Allah'a iman edip, gelecekte yaşanacak sürece, melâikeye (algılanıp fark edilemeyen varlığın hakikati olan Allah Esmâ'sının kuvvelerine), Kitaba (varlığın hakikati ve Sünnetullaha), Nebilere iman eden; Allah sevgisiyle malı, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yolda kalmışlara (yuvasından-vatanından ayrı düşmüş), yardım isteyenlere, kölelikten kurtarmaya veren; salâtı ikame eden (Allah'a yönelişinin bilfiil hakkını veren), zekâtını veren (Allah'ın kendisine bağışladığından bir kısmını karşılıksız paylaşan), söz verdiğinde sözünde duran, sıkıntı, hastalık ve şiddete maruz kaldığında buna dayanandır. İşte bunlar sadıklar ve korunanlardır.

Bakara

249-) Talut, ordusuyla yola çıktığında (askerlerine) dedi ki: "Muhakkak Allah sizi bir nehir ile sınayacaktır. Kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa o da bendendir. Eliyle bir avuç kadar alan müstesna"... Fakat içlerinden pek azı hariç, ondan içtiler. Ne zaman ki O ve beraberindekiler nehrin karşı yakasına geçtiler, "Calut ve ordusuna karşı savaşacak gücümüz kalmadı" dediler. Allah'a kavuşacaklarını (imanları sebebiyle) özlerinden gelen (yakîn) ile bilenler ise: "Pek çok defa, az bir topluluk Allah'ın izniyle (biiznillah), kendilerinden çok fazla topluluğu yenmiştir. Allah dayananlar ile beraberdir" dediler.

Bakara

250-) Calut ve ordusunun karşısına çıktıklarında dua ettiler: "Rabbimiz dayanma kuvvesi ver, ayaklarımızı sâbitle, kaydırma ve inkârcılar topluluğuna karşı bize kazanma gücü ver."

Âl-i İmran

17-) (Onlar) sabredenlerdir, sadıklardır, kanitlerdir (kulluğunun idrakıyla boyun eğmişlerdir), (muhtaçlara) bağışlayanlardır, seher vakti eksikliklerinden dolayı istiğfar edenlerdir.

Âl-i İmran

120-) Başınıza iyi bir iş gelse onlar üzülürler; size bir kötülük isabet etse, mutlu olurlar. Eğer dayanır ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zaman zarar veremez. Muhakkak ki Allah onların yaptıklarını ihâta eder (mekân kavramı olmaksızın).

Âl-i İmran

125-) Evet... Eğer dayanır ve korunursanız, düşman aniden saldırsa dahi, Rabbiniz, varlığınızdaki Esmâ'dan kaynaklanan beş bin melâike kuvvesiyle size yardım eder.

Âl-i İmran

142-) Yoksa siz zannetiniz mi ki Allah, içinizden o mücahede edenleri (azîm ve kararlılıkla hakikati yaşamak için mücadele edenleri) belli etmeden, bu yolda sabırla devam edenleri ortaya çıkarmadan, cenneti yaşayacaksınız!

Âl-i İmran

146-) Nice Nebiler, beraberlerinde Rablerinin kulluğu içinde olduklarını yaşayanlar olduğu hâlde savaştılar da; Allah yolunda başlarına gelenler yüzünden gevşemediler, zaaf göstermediler ve boyun eğmediler. Allah güçlüklere tahammül edenleri sever.

Âl-i İmran

186-) Andolsun ki, mallarınızla ve nefslerinizle imtihan edileceksiniz. Sizden önce hakikat bilgisi verilenler ve şirk ehli tarafından incitileceksiniz. Eğer dayanır ve korunursanız (bilin ki) bu ancak azminizle başarılır.

Âl-i İmran

200-) Ey iman edenler... (İçinde bulunduğunuz zorluklara) dayanın, birbirinizle dayanıklılıkta yarışın, düşmana karşı hazır ve bütünlük içinde olun ve Allah'tan korunun ki kurtuluşa eresiniz.

Nisa

25-) Sizden, iman eden hür kadınlarla evlenme imkânına sahip olmayanlar, mâlik olduğunuz iman eden genç kızlarınızdan (nikâhlasın)... Allah sizin imanınızı (hakikatinizde olarak) bilir... Birbirinizdensiniz... Onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak durarak, iffetli kadınlar olmaları hâlinde, örf üzere (mehrlerini) verin... Evliliğe geçtikten sonra eğer bir fuhuş yaparlarsa, (o takdirde) hür kadınlara tatbik edilen azabın yarısı onlara verilir... Bu (cariyeler ile evlenme yolu), sizden suç işlemekten korkan kimse içindir... Şartlara dayanmanız, sizin için daha hayırlıdır... Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.

A'raf

87-) "Şayet sizden bir grup, getirdiğim hakikate iman etmiş, bir grup da iman etmemişse; aramızda Allah hükmedinceye kadar sabredin... O, en hayırlı hükmedendir."

A'raf

126-) "Sen bizden, Rabbimizin mucizelerindeki varlığına (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretlerine) iman ettik diye intikam alıyorsun... Rabbimiz bize dayanma gücü ver ve bizi teslim olmuşlar olarak vefat ettir."

A'raf

128-) Musa kavmine dedi ki: "Allah'tan (Ulûhiyeti dolayısıyla hakikatinizden; nefsinizi oluşturan El Esmâ'sındaki kuvveden) yardım isteyin ve sabredin... Muhakkak ki o yeryüzü, Allah'ındır... Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar... Gelecek, korunanlarındır!"

A'raf

137-) Hor görülüp güçsüz bırakılmış topluluğu, içinde bereketler oluşturduğumuz yeryüzünün doğularına ve batılarına mirasçı kıldık... Rabbinin İsrailoğullarına olan o en güzel sözü, sabretmeleri sonucu yerine geldi. Firavun ve halkının yapageldikleri şeyleri ve dikip yükselttiklerini de yerle bir ettik!

Enfal

46-) Allah'a ve Rasûlüne itaat edin, birbirinizle zıtlaşmayın; (yoksa) korkuya kapılırsınız ve rüzgârınız (kuvvetiniz) gider... Sabredin... Muhakkak ki Allah "Es Sabûr" isminin özelliğiyle sabredenlerledir.

Hud

115-) Sabret... Muhakkak ki Allah ihsan sahiplerinin mükâfatını zayi etmez.

Nahl

42-) Onlar ki, sabrettiler ve Rablerine tevekkül ederler.

Kehf

69-) (Musa) dedi: "İnşâAllah beni sabreder bulacaksın; herhangi bir işinde sana itiraz etmem."

Şura

33-) Eğer dilerse, rüzgârı durdurur da (rüzgârın gücü ile akıp gidenler, denizin) üzerinde durup kalırlar... Muhakkak ki bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır.

Beled

17-) Sonra da iman eden, birbirlerine sabrı yaşamayı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden kimselerden olmaktır.

Asr

3-) Ancak (hakikatlerine) iman edip imanın gereğini uygulayanlar, birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve birbirlerine Sabrı tavsiye edenler hariç!


AHAD



İhlas


1-) De ki: "HÛ Allah EHAD'dır!"



EKREM


Alak


3-) Oku! (Çünkü) Rabbin Ekrem'dir!



ERHAMUR RAHÎM



A'raf


151-) (Musa) dedi ki: "Rabbim... Beni de kardeşimi de mağfiret et ve bizi rahmetine dâhil et... Sen, Erhamur Rahîmîn'sin."


Yusuf

64-) (Babaları) dedi ki: "Daha önce kardeşini (Yusuf'u) size güvenip emanet ettiğim gibi (şimdi de) onu size güvenip emanet mi edeyim? Koruyucu olma itibarıyla Allah en hayırlıdır! O, Erhamur Rahîmîn'dir."

Yusuf


92-) (Yusuf) dedi ki: "Bugün suçunuz başınıza kakılmayacak, kınanmayacaksınız! Allah sizi bağışlasın! O, Erhamur Rahîmîn'dir."

Enbiya

83-) Eyyub... Hani Rabbine: "Gerçekten hastalık beni yıprattı ve sen Erhamur Rahîmînsin" diye nida etti.


FATİH


A'raf

89-) "Allah bizi, o asılsız din anlayışından kurtardıktan sonra, eğer sizin atasal dininize geri dönersek, gerçekten Allah üzerine yalan uydurmuş oluruz... Ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi hariç... Rabbimiz, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır... Allah'a tevekkül ettik (hakikatimizdeki El-Vekîl isminin gereğini yerine getireceğine iman ettik)... Rabbimiz, bizimle toplumumuzun arasını Hak üzere birleştir... Sen en hayırlı Fatih'sin!"


FÂTIR


En'am

14-) De ki: "Semâlar ve arzın Fâtır'ı (işlevlerine programlayarak yaratan) ve onların hayatiyetlerinin devamı için gerekenlerle besleyen ama kendisi böyle bir şeye ihtiyaç duymayan Allah'tan gayrını mı (vehmedip onu) velî edineyim?"... "Ben teslim olanların ilki olmakla hükmolundum" de ve sakın şirk koşanlardan olma!

En'am

79-) "Muhakkak ki ben vechimi (bilincimi) hanîf (tanrı objesiz) olarak, semâlar ve arzın Fâtır'ına (her şeyi yaratış amacına göre programlayarak Yaratan'a) yönelttim... Ben müşriklerden değilim!"

Hud

51-) "Ey halkım! Bunun için sizden bir ücret istemiyorum... Benim yaptığımın karşılığı ancak beni bu işleve özel yaratana (Fâtır) aittir... Hâlâ aklınızı değerlendirmeyecek misiniz?"

Yusuf

101-) "Rabbim... Gerçekten bana Mülk'ten verdin ve bana yaşamdaki olayların hakikatini görmeyi öğrettin... Semâlar ve Arz'ın (1. Evrensel anlamda: Evrenin hakikati olan ilim boyutu ve yaradılmışlarının algılamalarına göre var olan madde boyutu; 2. Dünyevî mânâda: Gökler {boyutsallığı ile} ve yeryüzü; 3. İnsanî mânâda: İnsandaki bilinç boyutları {yedi nefs mertebesi bilinci} ve beden) Fâtır'ı; Dünya'da ve sonsuz gelecek sürecinde sensin Velî'm (her anımda hakikatimi oluşturan isimlerinden Velî isminin anlamının açığa çıkışının farkındalığını yaşamaktayım)... Bu teslimiyetle beni vefat ettir (madde beden boyutundan çıkart) ve beni sâlihlerin arasına kat!"

İbrahim

10-) Rasûlleri demişti ki: "Semâlar ve arzın Fâtır'ı Allah hakkında kuşku mu? (O), sizin beşeriyetinizin getirisi olan kusurlarınızı bağışlıyor ve ömrünüzün sonuna kadar size müsaade ediyor." Dediler ki (Rasûllere): "Siz bizim gibi bir beşersiniz (bir mucizevî farkınız yok)... Atalarımızın tapındıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz... (O hâlde) bize apaçık bir sultan (mucizevî güç, kanıt) getirin."

Zümer

46-) De ki: "Ey Allah'ım, semâların ve arzın Fâtır'ı; gaybı ve şehâdeti bilen; tartıştıkları konuda kulların arasında sen hüküm verirsin!"

Şura

11-) Semâlar ve arzın Fâtır'ıdır! Sizi, hem kendi nefsinizden (hakikatinizden) eşler (şuur+bilinç); hem de en'amdan (hayvansal bedenden) çiftler (biyolojik+ışınsal {ruh} beden) hâlinde oluşturmuştur... Böylece sizi üretiyor! O'nun benzeri bir şey yoktur! O, Semî'dir, Basîr'dir.

GAFİR’İZ ZENB



Mu'min


3-) Gafir'iz Zenb (suçları bağışlayıcı), Kabilit Tevb (tövbeyi-hakikatine dönmeyi kabul edici), Şedîd ül İkab (suçları acımasız şiddetle cezalandıran) ve Züt Tavl'dır (lütfu ihsanı bol olan)... Tanrı yok, sadece "HÛ"! O'nadır dönüş.


Yüklə 2,42 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin