Ekolojik sorunlar ve çÖZÜm yöntemleri İ Ç İ ndek I l e r



Yüklə 218,44 Kb.
səhifə3/4
tarix06.09.2018
ölçüsü218,44 Kb.
#78557
1   2   3   4

Endüstriyel Atıklar :

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan, çevre ve insan sağlığını tehdit eden atıklara endüstriyel atık denir.

Endüstriyel atıkların tehlikeli ve zararlı özellik taşıyanları, tehlikeli atık olarak adlandırılır. Rafineriler, enerji santralleri, yiyecek endüstrisi, oyuncak endüstrisi, ilaç fabrikaları atıkları tehlikeli atıklardan bazılarıdır.



  1. Özel Atıklar :

      1. Tıbbi Atıklar

Tıbbi atıklar; Hastane ve benzeri sağlık kuruluşlarından kaynaklanan ve pek çok hastalığa sebep olabilen atıklardır. Tıbbi atıklar özelliklerine göre 3 gruba ayrılır:

- Patalojik Atıklar; doku, organ, vücut parçaları, kan ve vücut sıvılarından oluşan atıklardır.

- Kesiciler; iğne uçları, enjektörler, bistüriler, jiletler, kırık camlar, vb. atıklardır.

- Ecza Atıkları; kullanılma tarihleri geçmiş veya kullanılmayan ilaç, aşı ve serumlardır.

Ülkemizde, Tıbbı atıkların bir kısmı İstanbul, Ankara, Antalya, Sivas ve Muğla illerinde bulunan yakma tesislerinde, bir kısmı da düzensiz depolanmak suretiyle bertaraf edilmektedir.



(ab) Radyoaktif Atıklar :

Nükleer reaktör işlemleri, tıp araştırmaları, askeri ve sınai etkinlikler gibi kaynaklardan üretilen atıklardır. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na verilen sorumluluk ve yetki doğrultusunda, bu tür atıklar ilgili mevzuat gereği bertaraf edilmektedir.



(ac) Piller :

İhtiva ettikleri ağır metallerden dolayı toprak ve su kirliliğine sebep olmaktadır.



(ad) Arıtma Çamurları :

Evsel ve endüstriyel arıtma tesislerinden çıkan atıklardır.



(ae) Atık Yağlar :

Atık yağlar su ve toprak kirliliğine sebep olmaktadır. Bir litre kullanılmış motor yağı 800 ton suyunu zehirleyebilmektedir.



(af) Cips ve Çeşitli Yakma Fırınlarından Kaynaklanan Küller :

Cips; fabrika bacalarındaki kükürt tutucu baca filtrelerinden çıkan atıklardır.



(ag) Termik Santrallerin Yakma Fırınlarından Çıkan Küllerdir.

        1. Katı Atıkların Biriktirilmesi, Toplanması, Taşınması ve Bertarafı :

          1. Biriktirme:

Evlerde, sokak ve parklarda, Pazar yerlerinde, sağlık kuruluşlarında ve işyerlerinde oluşan çöplerin, toplum sağlığına zarar vermeyecek şekilde biriktirilmesi büyük önem taşımaktadır. Düzensiz olarak biriktirilen çöpler, halk sağlığı için büyük tehlike arz etmektedir. Bununla birlikte; uygun biriktirme sisteminin kurulamaması, toplama ve taşıma ile ilgili maliyetleri de yükseltmektedir.

Yörenin ekonomik ve kültürel yapısına bağlı olarak plastik, metal vb. farklı biriktirme kapları kullanılmaktadır.



          1. Toplama-Taşıma:

Ev ve işyerlerinin önünde biriktirilen çöplerin, uygun bir sıklıkla toplanarak bertaraf sahasına taşınması gerekmektedir. Bu oldukça masraflı olan bir faaliyettir.

            1. Taşıma Araçları : Üç türlü araçla taşıma yapılmaktadır :

- Üstü açık, sıkıştırmasız; traktör, at arabası, kamyonet ile,

- Üstü kapalı, sıkıştırmasız; kamyon, traktör ile,

- Üstü kapalı, sıkıştırmalı; kamyon ile.

            1. Çöplerin düzensiz depolanması;

Katı atıklar, belirli teknolojik ve hijyenik şartlar altında bertaraf edilmelidir. Aksi halde toplum ve çevre sağlığı açısından büyük tehlike oluşturabilir. Su, hava ve toprak kirlenmesi sorunlarıyla karşı karşıya kalınabilir. Bugün pek çok yerleşim merkezinde çöpler, “çöplük” denilen alanlara gelişigüzel dökülmekte ve zamanında toplanmamaktadır. Bazı sahil kentlerinde ise çöpler denize atılmaktadır.

            1. Çöplerin Düzensiz Depolanma-sının Başlıca Zararları:

Çöplerin düzensiz depolanması; yer altı ve yüzeysel su kirliliğine, çöp depolama alanlarında meydana gelen gazın oluşturduğu hayati tehlike ve kirliliklere, görüntü kirliliğine, haşere üremesine, çevre toz ve kötü koku yayılmasına sebep olmaktadır.

          1. Katı Atıkların Bertaraf Yöntemleri:

            1. Düzenli Depolama :

Diğer katı atık imha yöntemlerinden farklı olarak, nihai bir uzaklaştırma yoludur. Çöplerin bertaraf edilmesi veya değerlendirilebilir atıkların geri kazanımı için kurulacak tesislerin hepsinde, düzenli depolama sahalarına ihtiyaç vardır. Uygun arazi bulunması şartı ile bu yöntem ekonomik ve pratik yoldur. Bu sebeple, çöplerin araziye düzenli olarak gömülmesi pek çok ülkede en yaygın olarak kullanılan çöp imha yöntemidir.

Düzenli depolama yöntemi; atıkların titizlikle seçilmiş ve hazırlanmış bir alana, sistematik olarak yayılıp sıkıştırıldıktan sonra, üzerlerinin günlük olarak örtülmesinden ibarettir. Çöplerin çevreye olan etkilerini ortadan kaldırmak için sızıntı sularını, yağış sularını ve çöp gazlarını kontrol altında tutmak gerekir.





Kompostlama (Çürüterek Gübreye Dönüştürme) : Çok eskiden beri bilinen bir yöntemdir. İlk defa Çin’de kullanıldığı bilinmektedir. Bugün bu ilkel teknoloji, en ileri toplumların başvurduğu bir yöntemdir.
Kompostlama işlemi; içerisinde %80-90 oranında organik madde bulunan katı atıklar için uygulanır. İklimin sıcak olduğu bölgelerde ve sıcak mevsimlerde uygulanabilen bir yöntemdir. Kış aylarında uygulanması mümkün değildir. Çünkü ortamın sıcaklık ve nem oranının mikriorganizmaların çoğalmasına uygun olmaması dolayısıyla, çürüme işlemi meydana gelmemektedir.

Kompostlama; uygun yöntem ve ekipmanlar kullanılarak, katı atık içinde bulunan organik maddelerin, kontrolü bir şekilde mikroorganizmalar tarafından dekompoze (çürüme) edilmesi ve toprak için çok önemli olan gübreye dönüştürülmesidir. Kompost hammaddeleri; organik atıklar, bahçe atıkları, arıtma tesisi çamuru vb.dir.

Kompostlama; uzaklaştırılacak organik maddelerin hacim ve ağırlığının azaltılması, koku ve sızıntının yok edilmesi, geri kazanım sonucu ekonomik katkı sağlanması ve düzenli depolama maliyetinin en aza inmesi sebebiyle tercih edilen bir yoldur. Evsel katı atıklar içindeki organik atıkların en uygun yeniden değerlendirme ve bertaraf yöntemidir.

Kompostun evlerde kişisel olarak veya endüstriyel düzeyde yapılabilmesi, bu iş için büyük tesis ve yatırımlara ihtiyaç duyulmaması, diğer bertaraf işlemlerinden daha ucuz ve işletmenin açık havalarda dahi yapılabilmesinin mümkün olması, kompostlama yönteminin avantajlarını ortaya koymaktadır.




            1. Yakma

Bu yöntem, çöplerin özel bir şekilde projelendirilmiş fırınlarda yakılmasından ibarettir.

Yakma İşleminin;çöp miktarında diğerlerine göre daha çok azalma sağlanması atıkların sterilize edilmesi, tesisin kurulması için büyük bir alana gerek duyulmaması, depolama veya kompostlama gibi ayrıştırılması mümkün olmayan bazı atık gruplarını yakma ile imha edilebilmesi gibi avantajları vardır.

Bu avantajlara rağmen; yatırım, işletme ve bakım masrafları daha yüksektir. Ayrıca yakma sonucu çıkan gazlar, hava kirliliğine sebep olmaktadır. Bunun için tesiste gerekli tedbirler alınmalıdır.


      1. Gürültü Kirliliği :

        1. Gürültü :

İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen sesler gürültü kirliliğini oluşturmaktadır.

Kent gürültüsünü artıran sebepler, trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız klakson çalmaları, belediye hudutları içerisinde bulunan endüstri bölgele-

rinden çıkan gürültüler, meskenlerde ve eğlence yerlerinde televizyon ve diğer müzik aletlerinden çıkan yüksek sesler, zamansız olarak yapılan bakım-onarımlar ile iş yerlerinden kaynaklanan gürültüler olarak sıralanabilir.


        1. Gürültünün İnsan Üzerinde Etkileri:

Gürültünün insanlar üzerinde;

          1. Fiziksel (Geçici ve sürekli işitme bozukluğu),

          2. Fizyolojik (Kan basıncının artması, dolaşım bozuklukları, solunumda hızlanma, kalp atışlarında yavaşlama, ani refleks),

          3. Psikolojik (Davranış bozuklukları, aşırı sinirlilik ve stres)

          4. Performans (İş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin yavaşlaması) etkileri olmaktadır.




        1. Gürültünün Azaltılması İçin Alınması Gereken Tedbirler :

Hava alanlarının, endüstri ve sanayi bölgelerinin yerleşim birimlerinden uzak yerlerde kurulması, motorlu taşıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi, kamuoyuna açık olan yerler ile yerleşim alanlarında elektronik olarak sesi yükseltilen müzik aletlerinin çevreyi rahatsız edecek seviyeye çıkmasının önlenmesi, işyerlerinde çalışanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen sınırlara indirilmesi, yerleşim yerlerinde ve binaların içinde gürültü rahatsızlığını önlemek için yeni inşa edilen yapılarda ses yalıtımı sağlanması, radyo, televizyon ve müzik aletlerinin seslerinin çevreye rahatsızlık verecek seviyede yükseltilmesinin önlenmesidir.

      1. Radyoaktif Kirlilik :

Radyasyon; elektromanyetik dalgalar ve parçacıklar biçimindeki enerji emisyonu (yayılımı) ya da aktarımıdır. Başka bir ifade ile; Radyoaktif maddelerin parçalanarak çevreye yaydığı alfa, beta ve gama gibi ışınlardır.

Teknolojide çok hızlı gelişmeler sonucu üretilen çeşitli elektronik cihazlar (Televizyon, radyo, bilgisayar ve röntgen, tomografi vb. tıbbi cihazlar), nükleer çevrim santrallerin vb.nin

yaygınlaşması, atılan atom bombaları vb. sonucunda radyasyon (elektromanyetik) kirliliği ortaya çıkmıştır.

Geçmişte yapılan nükleer silah denemelerinden dolayı radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları, atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek, radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin, özellikle yüzeysel suların kirlenmesine sebep olmaktadır.

Çevre sorunlarının sınır tanımaması sebebiyle, çeşitli kirleticilerde olduğu gibi radyasyon kirliliği de belirli bir yerle sınırlı kalmamakta kilometrelerce uzağa taşınabilmektedir. Örneğin; Çernobil kazası nedeni ile yayılan radyoaktif atıklar, atmosferik hareketlerle çok uzaklara taşınmış, Karadeniz Bölgemiz bu olaylardan en çok etkilenen yöre olmuştur.



Radyasyon insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak ekolojik dengeyi bozmaktadır. Radyasyonun sonucu olarak birçok insan ölmekte, yaralanmakta, hastalanmakta ve vücutlarında genetik değişiklikler meydana gelmektedir.


Radyoaktif kirliliğine karşı; enerjinin, nükleer santral yerine diğer enerji kaynaklarından ( Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidrolojik enerji, termal enerji vb.) sağlanması, güvenli enerji sistemine geçiş sürecinde elde bulunan güç kapasiteleri daha verimli kullanılarak tasarruf yapılması gibi tedbirler alınmalıdır.

  1. EROZYON VE ÇÖLLEŞME :

    1. Erozyon:

Erozyon; toprağın bulunduğu yerden, yağışlar, sel suları, rüzgar, çığ vb. etkenlerle taşınması olayıdır.

Erozyon, topraklarımızın yok olmasına sebep olan etkenlerin başında gelmektedir. Ülkemizdeki erozyon Avrupa’dan 12, Afrika’dan 17 kat fazladır.

Erozyon sebebiyle toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta, sular kirlenmekte, ürünlerde verim ve kalite düşmektedir. Ülkemizde erozyon sonucu her yıl 500 milyon ton verimli toprağımız kaybolmaktadır.


    1. Erozyon Çeşitleri:

      1. Su Erozyonu :

Eğimli arazilerde, vejetasyonun (bitki örtüsünün) zayıfladığı veya tamamen yok olduğu bölgelerde; yere düşen yağmur damlaları darbe etkisi ile bir kısım toprak parçasını yerinden kopararak parçalamakta, yüzeysel akışa geçen yağmur suları, toprak parçalarını sürükleyerek aşağılara taşımaktadır. Aşağılara indikçe, diğer yüzeysel akış suları ile birleşerek akış hızı ve taşıma gücü artmaktadır. Bu durum da taşınan toprak ve iri metal miktarının çoğaltmakta, taşkın şeklinde akan ve büyük zararlara sebep olan seller meydana gelmektedir.

Su erozyonunun ileri boyutlarında büyük derelerin ve yarıkların oluşumu görülmektedir. Bu olayın diğer bir sonucu da, taban sularının yeteri kadar beslenememesi ve kuraklığa sebep olmasıdır.

      1. Rüzgar Erozyonu :

Kurak ve yarı kurak iklime sahip bölgelerde yaygın olan rüzgar erozyonu; yeterli bitki örtüsü bulunmayan oldukça düz ve geniş arazilerde, gevşek yapıdaki kuru ve ince bünyeli toprağın şiddetli rüzgarın etkisi ile parçacıklar halinde yerinden oynatılarak, toz bulutları şeklinde yer değiştirmesi olayıdır.

Rüzgar erozyonu ile toprakta yer yer çukurlar oluşur. Bu çukurlardan çıkan toprak, başka yerlerde toplanarak kum tepeleri meydana getirir. Rüzgar erozyonu; yolları, binaları ve su yollarını etkileyebilir, ayrıca tarımsal alanlarda hasara sebep olabilir.



      1. Çığ Erozyonu :

Çığ; yamaç üzerinde toplanan kar kütlesinin, yeni yağan karlarla aşırı yüklenmesi veya yamaçla bağlantısının zayıflaması halinde, her hangi bir etki ile dengesini kaybederek dağ yamacından aşağıya doğru kayması ve yuvarlanması olayıdır.

Çığların, önlerine gelen engelleri tahrip edip beraberindeki toprak, taş ve ağaçları söküp götürmesi sonucunda, çığ erozyonu oluşur.



      1. Yerçekimi Erozyonu (Kitle Hareketleri) :

Kitle hareketleri; genellikle ayrışma ürünü olan ve sağlam kaya üzerine oturmuş bulunan örtünün, esas itibariyle yerçekimi etkisi ile küçük veya büyük kitleler halinde

yamacın aşağısına doğru yer değiştirmesi olayıdır.



      1. Buzul Erozyonu :

Yüksek dağlık arazilerdeki derelerde, çeşitli zamanlarda oluşmuş buzulların parça parça aşağılara doğru kayması sırasında, beraberinde moren (buzultaş) denilen çeşitli büyüklükteki kitleleri

sürüklemesi ile meydana gelen aşınma ve taşınma olayına buzul erozyonu denilmektedir.



    1. Çölleşme :

Çölleşme; Kurak, yarı kurak ve az yağışlı alanlarda iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere, çeşitli faktörlerden kaynaklanan toprak bozulmasıdır.

Çölleşmenin sebepleri; Toprağın aşırı kullanımı, aşırı otlatma, sağlıksız sulama yöntemleri, ormanların tahribi, özellikle son yıllarda ekolojik dengenin bozulması sonucu meydana gelen iklim değişiklikleridir.



    1. Erozyon ve Çölleşmenin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirler :

Erozyon riski yüksek, özellikleri yetersiz, ıslaklık ve iklim şartları uygun olmayan arazilerde tarım yapılmaması, mera olarak ayrılması yada orman örtüsü altına alınması,

toprağın yanlış işlenmesi, ekimi ve sulanmasının önlenmesi, çayır ve meraların tahribinin önlenmesi ve mevcut alanların geliştirilmesi, orman tahribatının önlenmesi, ağaçlandırmanın hızlandırılması ve orman yangınlarına karşı gerekli tedbirlerin alınması gibi örnekler sayılabilir.



    1. Anız Yangınları :

Yurdumuzda hububat hasadından sonra verimin yüksek olduğu ve saman sıkıntısı olmayan yıllarda, hububat alanlarının yaklaşık % 30’unun anızı yakılmaktadır

Anızın çok kolay, çabuk ve masrafsız olarak yok edilmesinin sebebi; böcek ve diğer zararlılar ile çeşitli hastalıkların azaltılması, toprak

işlemede kolaylık sağlaması ve daha yüksek verim beklentisidir. Bazı yararlar beklenerek anız yakmanın olumlu etkileri yanında pek çok olumsuz etkileri de bulunmaktadır:

Anız yangınları; hava kirliliğine, karayollarında görüşün azalması sonucu trafik kazalarına sebep olmakta, komşu tarlalardaki ürünlere ve meyve bahçelerine, telefon direklerine, yerleşim yerlerine, ormanlara ve yaban hayvanlarına zarar vermekte, toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini bozmakta, verimliliği düşürmekte ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir.

Belirtilen sebeplerle, modern tarımda anız yakmaya yer yoktur ve ülkemizde 1993 yılından itibaren anız yakılması yasaklanmıştır.

İNSAN OLABİLMENİN KOŞULLARININ BAŞINDA ÇEVREYE VE ORMANA SAYGI VE SEVGİ GELİR.


  1. ORMANLARIN TAHRİP OLMASI :

    1. Ormanların Önemi :

      1. Orman, ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, toprak, su, iklim gibi canlı ve cansız tabiat faktörlerinin birlikte oluşturduğu doğal bir bütünlüktür.





      1. Ormanlar; su ekonomisini düzenlemek suretiyle sel ve taşkınlıkları, su ve rüzgara karşı toprağı tutarak taşınmasını önlemekte, ortam sıcaklıklarını ılımanlaştırarak, yağışların oluşumunu sağlamakta, yerleşim alanlarının çevresindeki havayı temizlemekte, içerisinde yer alan flora ve faunayı korumakta, çevreyi süsleyerek, ülkeye doğal güzellik sağlamakta, her türlü spor ve turistik faaliyetlere, eğlenmeye ve dinlenmeye uygun ortam sağlamakta, yakacak ihtiyacını karşılamakta, kağıt üretiminde, ev eşyası ve ders araçları üretimi vb. alanlarda hammadde olarak kullanılmakta, kamuflaj görevi yaparak askeri üs ve tesisleri gizlemektedir.

Türkiye ormanları, çeşitli tıbbi, aromatik, endüstriyel ve süs bitkileri ile çok sayıda flora (bitki) ve fauna (hayvan) türlerine sahiptir. Türkiye topraklarının % 26.6’sı ormanlarla kaplıdır.

    1. Ormanların Tahrip Olması :

Ülkemizde, son yıllarda artan orman yangınları sonucunda orman alanlarının miktarı hızla azalmaktadır.

Ormanlarımız; ihmal ve dikkatsizlik (söndürülmeyen piknik ateşi, sigara izmariti vs.) sonucu çıkan yangınlar, kasıtlı Yangınlar (Tarla açma, kaçak yapılaşma vs.), kaçak kesim, doğal Kaynaklı Yangınlar (Yıldırım, cam kırığı vs.) sonucu hızla azalmaktadır.
YEŞİLİ GÖRMEYEN GÖZLER RENK ZEVKİNDEN MAHRUMDUR.”

ATATÜRK

  1. TÜRKİYE’NİN BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİ :

Türkiye’nin Biyolojik Çeşitliliği :

      1. Genel :

Biyolojik çeşitlilik; Genler, türler, ekosistemler ve bunlar arasındaki ekolojik olayların bütünüdür.

Biyolojik çeşitlilik gelişen teknoloji, tıp ve eczacılık alanlarında birçok hastalığın tedavisinde, ilaç yapımında, günlük ihtiyaçlarımızı karşılayan maddelerin yapımı gibi geniş bir kullanım alanına sahiptir. Bunun için doğada mevcut yabani formların korunması gerekmektedir.

Doğada mevcut olan bir çok yabani bitki formları kültüre alınmak suretiyle insanlığın hizmetine sunulmuştur. Yediğimiz meyveler önceleri doğada kendi başına yetişen yabani formda iken kültüre alınmaları sonucunda daha büyük ve daha lezzetli hale getirilmiştir. Yine bu yolla, yabani formdaki çiçeklerden daha hoş kokulu, büyük ve değişik renklerde süs bitkileri yetiştirilmesi sağlanmıştır.



Biyolojik çeşitlilik (4) temel öğeden oluşmaktadır :


        1. Genetik Çeşitlilik:

Tür içindeki genetik farklılaşmadır. Bir türün farklı bireylerinin değişen çevre şartlarına farklı düzeyde direnç göstermesi, genetik farklılıktan ileri gelir. Genetik çeşitlilik ne kadar artarsa türün değişen çevre şartlarına adapte olarak hayatını sürdürmesi o kadar kolaylaşır.

        1. Tür Çeşitliliği:

Bir bölgedeki mevcut türlerin çeşit ve sayısını ifade eder. Birbiriyle çiftleşebilen ve üreme yeteneğine sahip, yavru yetiştirme potansiyelinde olan bireylerin ait olduğu taksonomik birime tür denir.

        1. Ekosistem Çeşitliliği:

Ekosistem tanımlanabilen bir alan içerisindeki biyolojik ve fiziksel oluşumların tümünün bir kombinasyonudur. Her ekosistem bulunduğu yere göre farklı iklimsel, topoğrafik ve biyotik faktörler nedeniyle farklılıklar gösterir. Böylece ekosistem çeşitliliği ortaya çıkar. (Orman, bozkır, çöl, dağ, okyanus, göl vb.)

        1. Ekolojik İşlev Çeşitliliği:

Bir ekosistemdeki etkileşimler ne kadar çok yönlü ise o ekosistemin işlevleri de o kadar çeşitlidir. Mesela su, oksijen, karbon, azot döngüleri ile ayrışma olayları canlı ve cansız varlıklar arasındaki etkileşim sonucu ortaya çıkmaktadır.

Son yıllarda hızla artan çevre problemleri ile birlikte, biyolojik çeşitlilikte büyük bir azalma göstermiş ve nesli tehlikedeki veya yok olma tehlikesi altında olan bitki ve hayvan türlerinin korunması dünya gündeminin ana maddelerinden biri haline gelmiştir.



      1. Yüklə 218,44 Kb.

        Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin