Emekçiyi ve sanatçıyı karşılıklı devrimci etkileşime sokmak
Bugün önümüzde devrimci sınıf hareketinin ve komünizmin 150 yılı aşan tarihi içerisinde oluşturduğu muazzam bir evrensel kültür-sanat birikimi var. Öte yandan, Nazım Hikmet’in cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren açtığı yoldan yürüyen ya da yürümeye çalışan sanatçıların ürünü olan, özellikle ‘60’lı ve ‘70’li yılların devrimci sosyal hareketliliği döneminde önemli bir etki gücü kazanan kendi ilerici-sosyalist kültür-sanat birikimimiz var. Tarih boyunca halk hareketlerinin biriktirdiği ilerici-demokratik kültür mirası ile de birlikte ele alındığında, toplamında zengin, güçlü ve çok yönlü bir kültürel-sanatsal birikime sahip olduğumuz görülür. Bugünün en temel sorunlarından biri, bu birikimi mümkün olan her yol, yöntem ve çabayla işçilere ve emekçilere taşımak, onların bu muazzam kaynağa bilinçli bir biçimde yönelmesini teşvik etmek ve kolaylaştırmaktır.
Fakat elbette bu basitçe ve salt bir propaganda ve eğitim çalışmasıyla başarılamaz. Bu zengin mirasın emekçide canlı ve güçlü bir ilgi ve etki yaratabilmesi, aynı zamanda, bugünün devrimci sanatçısının onu emekçiye sanatsal biçim ve etkinlikler içerisinde sunabilmesi ölçüsünde olanaklıdır. Bu(372)ise bize bugünün yeni ve genç sanatçılarına ya da sanat gruplarına dayanabilmenin, onların sanatsal etkinliklerinden en iyi biçimde yararlanabilmenin gereğini ve önemini gösterir.
Kaldı ki onların da buna fazlasıyla ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç iki yönlüdür. Bir yandan, kendi kültürel-sanatsal üretim ya da etkinliklerini işçi ve emekçi ortamlarına taşımak ve onların ilgisine sunmak, kendini ilerici-devrimci sayan bu sanatçıların en büyük arzusudur. Öte yandan, bizzat bu etkinlikler içinde emekçi insanla yüzyüze gelmek, onunla karşılıklı etkileşime girmek, bu sanatçılar için temel önemde bir ihtiyaçtır. Bu, bu sanatçıları emekçilere daha güçlü bir biçimde bağlayacak ve kendi sanatsal yaratıcılıklarını ve etkinliklerini emekçi davasının hizmetine daha güçlü ve etkili bir biçimde sunmalarını teşvik edecek ve kolaylaştıracaktır.
Özetle bu çaba, işçiyi ve emekçiyi ilerici-devrimci sanatçıyla, tersinden ise ilerici-devrimci sanatçıyı emekçiyle buluşturacaktır. Bu buluşma onları karşılıklı olarak devrimci bir etkileşim içerisine sokacaktır.
Devrimci kültür kurumları bu buluşmanın gerçekleşmesinde aktif rol üstlenmeli ve onun gerçekleştiği zeminler olmalıdırlar. Kendi görev ve işlevlerini başarıyla yerine getirebilmelerinin temel önemde gereklerinden biri de budur. Bu alandaki başarı, bu kurumlara çifte bir güven ve saygınlık kazandıracaktır; bir yandan işçiler ve emekçiler, öte yandan ise ilerici-devrimci sanatçılar nezdinde.
Dostları ilə paylaş: |