Eksen yayincilik



Yüklə 1,31 Mb.
səhifə8/77
tarix05.01.2022
ölçüsü1,31 Mb.
#70938
növüYazı
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   77
Ordu ve irtica

Türkiye’de devletin kontr-gerilla yapılanması ve bu yapılanma içinde ordunun yerini bu ülkede yaşayan herkes bilir. Devlet çeteleşmiş bir aygıttır ve bu aygıtın beyninde ve omurgasında ordu vardır. Devleti çetelerden temizleme adı altında yapılan, gerçekte Susurluk’la birlikte açığa çıkan ve başlangıçta devlet karşıtı kitle tepkisini ateşleyen gelişmelerin önünü almak, çete devletini temize çıkartmak operasyonudur. Denetim dışına çıkmış ve bizzat devletin, onun omurgası olarak ordunun kendisi için bir sıkıntı kaynağı haline gelmiş üç-beş mafyacı-tetikçi unsurun tasfiyesi, bu demagojik manevranın aracı olarak kullanılmıştır. Böyle yapılarak Genelkurmay denetimindeki kontr-gerilla yapılanması gözlerden gizlenmeye çalışılmıştır.



Bu böyleyken, ordunun çetelere karşı mücadele ettiği, devleti çetelerden temizlediği iddiası tam bir maskaralıktır. Bu ciddiyetsiz ve gerçekte kimsenin inanmadığı iddiayı bir yana koyalım. Ordunun reformist solun bir kesimine inandırıcı gelen ve bu kesimleri cezbeden asıl icraatı, “irticaya karşı” mücadeledir. Buna karşı söylenebilecekleri ise, 28 Şubat’ı izleyen aylarda kaleme alınan “Ordu ve İrtica” başlıklı değerlendirmede yeterli açıklıkta ve fazlasıyla zaten söylemiş bulunuyoruz:

“Türkiye’de sosyal mücadelelerin büyük bir sıçrama yaptığı ve bu zeminde solun büyük bir güç kazandığı ‘60’lı yıllardan beri, ordu ve dinsel gericilik, düzenin iki temel dayanağı ve silahı olarak öne çıkmışlardır. Ordu’nun işlevi bellidir; alt sınıfların sosyal mücadelelerini belli periyotlarla gündeme getirilen askeri darbelerle dizginlemek ve bunun ürünü olan devrimci birikimi ezmek. Ordunun emekçi sınıf ve katmanların ileri kesimlerine karşı yaptığını, düzenin bizzat besleyip desteklediği dinsel gericilik aynı sınıf ve katmanların geri kesimleri(24)üzerinden farklı bir biçimde yapageldi. Ordu ileri kesimleri dizginleyip ezerken, dinsel gericilik aynı şeyi geri kesimleri aldatıp afyonlayarak yaptı.

“‘70’li yıllardaki devrimci yükselişten büyük ürküntü duyan sermaye düzeni, 12 Eylül’ün ardından dinsel gericiliğe siyasal ve kültürel cephede görülmemiş bir geniş alan açtı. Bugün ‘irtica karşıtı’ rolü oynayan ordu, 12 Eylül icraatıyla bu alan açma operasyonunun doğrudan planlayıcısı ve uygulayıcısıydı. ‘Türk-İslam sentezi’ bu dönemde resmi ideoloji haline getirildi, imam-hatip okulları, camiler, kuran kursları vb., bu dönemde en büyük patlamayı yaptı. Bizzat ordu Kürt halkının özgürlük mücadelesine karşı dinsel ideolojiyi bir silah olarak kullanma yoluna gitti. Ve en önemlisi, 12 Eylül’de süngü zoruyla uygulanan iktisadi ve sosyal politikalar yığınları görülmemiş bir yoksulluğa, sosyal-kültürel yıkıma sürükledi. Her türlü ilerici çıkışın ve demokratik hakkın boğulduğu, yığınların yoksullukla elele giden bir çaresizliğe mahkum edildiği bu sosyal-kültürel ortam, dinsel gericiliğin palazlanmasına son derece uygun bir zemin oluşturdu.

“Özetle, toplumsal gelişmeye ve devrime karşı bir dalga kıran rolü oynasın diye dinsel gericiliği düzen bizzat kendisi besledi; ordu ise ona her seferinde yol açtı, zemin düzledi. Ne var ki bu toplam süreç, resmi dilde ‘irtica’ olarak nitelenen dinsel gericiliği kontrol edilebilir sınırların ötesinde bir etki ve güce de kavuşturdu. ‘İrtica’, yığınların geri kesimlerini dizginleyen ve düzene bağlayan bir imkan olmanın ötesine taştı; genel toplum ve devlet düzenine kendi ruhunu ve rengini verme iddiasını uygulamaya geçirecek bir gelişme düzeyine ve konuma ulaştı.

“Gelinen yerde dizginlenmesi, güç ve etkisinin tırpalanması, düzen için kabul edilebilir sınırlar ve işlevler içine çekilmesi gerekiyor. Kurulu düzenin vurucu gücü ordu şimdi bunu yapıyor. ‘Durumdan’ çıkarılan ‘vazife’ budur.(25)

(...)

“Bu siyasal oyunun vahim yanı, toplumsal muhalefeti şaşırtmada ve etkisizleştirmede, dahası sosyal-demokratların ve hain sendika bürokratlarının marifetiyle bizzat generallere yedeklenmesinde sağlanan görülmemiş kolaylıktaki başarıdır. Neredeyse 30 yıldır dinsel gericiliği kullanarak ilerici toplumsal muhalefeti dizginleyenler, şimdi toplumsal muhalefeti yedekleyerek dinsel gericiliği dizginlemeye çalışıyorlar.

“Türkiye’nin bugünkü tablosu gitgide ağırlaşan bir siyasal kriz tablosudur. Oysa böyle bir ortamda devrimci hareket ve kitle hareketi kendi cephesinden son yılların en zayıf, dağınık ve etkisiz tablosunu sunmaktadır. Bu, generallerin oynadığı oyunun şu aşamadaki en büyük avantajıdır.”(Ekim, Sayı:171, 15 Haziran ‘97, başyazı)

Son iki yılın toplam tablosu, bu oyunun fazlasıyla tuttuğunu ve en bunalımlı bir döneminde düzene soluk aldırdığını göstermektedir.




Yüklə 1,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin