Evliya deneme



Yüklə 4,3 Mb.
səhifə28/57
tarix17.01.2019
ölçüsü4,3 Mb.
#99316
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   57

Menzil i kend i Kağaç; Nehr i Araz'ın cânib i şarkîsinde bir câmi‘li ve hân ve hammâmlı ve üç yüz hâneli ve sahrâsında pirinç mahsûlâtlı Revân hâkinde ma‘mûr kend i müzey­yendir. Andan cânib i şimâle kumsal yollar içre gubâr çekerek 4 sâ‘atde,

Menzîl i kend i Avşarlı: Revân hâkinde bin hâneli ve câmi‘ ve hân ve ham­mâmlı ve esvâk ı muhtasarlı ma‘mûr kenddir. Sahrâ­sında cümle mah­sûlâtı pirinçdir. Ve cümle re‘âyâsı Sünnî mez­heb Avşar kabîlesi Türkmânı olduğundan Avşarlı ken­di derler. Başka kelenteri ve mihmândârı vardır. An­dan yine nehr i Araz sâhilince imâristân ve me­sî­re­gâh gülistân kendler içre teferrüc ederek 7 sâ‘atde,

{Şehr i Şorakil: Şehr i azîm imiş. Hâlâ ol kadar imâr değildir. Sultânlıkdır, bin nökere mâlik­dir. Câmi‘i ve hân [ve] hammâmı ve esvâk ı muhta­sarı vardır. Andan 5 sâ‘at gidüp,

Menzil i Şarâbhâ­ne: Beş yüz hâneli, câmi‘ ve hânlı kend i ma‘mûrdır. Andan,

Kend i Seyfeddîn yazıla (   )},

Menzil i kend i Seyfeddîn Hân: Revân hudû­dun­da nehr i Araz kenarında yine Revân hân­la­rından Seyf Kulu Hân binâsıdır ve Revân hânlarının hâssıdır. Yüz seksen hâneli ve bir câmi‘li ve mahsûlü pirincli ve bâğçeli kend i sağîredir. Andan yine taraf ı şimâle Araz kenarınca 5 sâ‘atde,

Menzil i kend i Tîlfirâk: Bin hâneli ve câmi‘ ve tekye ve hân ve hammâmlı ve çârsû-yı bâzârlı ve bâğ u besâtîn ve pirinc mahsûllü kend i İrem'dir. Murâd Hân Revân'ı muhâ­sara etdükde bu kendden yetmiş bin dıraht ı azîm kat‘ olunup Revân kal‘a­sı­na havâle olmağiçün tab­yalar binâ etmişler ammâ ol zamân­dan berü bu kendin bâğlarında şecere i müntehâlar hâsıl olmuş kim ta‘bîr olunmaz. Bu kendden Revân hânına âdemler gönderüp ertesi ale's-sabâh yine cânib i şi­mâle gidüp bir âb ı hayât çayını atlar ile ubûr edüp bir çemenzâr yerde sehl istirâhat edüp yine esb-süvâr olup giderken karşu­dan bir alay ı azîm nümâyân olup geldiklerinde meğer Revân hânının kethüdâsı Elvend Akay imiş. Ba‘de'l-mu­sâ­faha rikâb rikâba olup bir alay ı azîm ile Tebrîz'den (   ) günde (   ) konakda (   ) el-mübârekde,

Evsâf ı kal‘a i Revân ı Azerbaycân şehr i Hoca Cân

Kal‘aya dâhil oldukda yigirmi pâre balyemez top atup şâdmânîler etdi. Alay ile Hân sarâyına gi­rüp Âdem-i Âdemi-zâd yok bir tehî sarâydır. Meğer Hân hemşîresinin sûru, Bahr i Hazer ya‘nî Gîlân deryâsı sâhilinde Bakü kal‘ası hânına hânın hemşî­resin vermişler, anda gitmiş. Kethüdâsı bizi Revân Hânı'nın sarâyına kondurup me’kûlât [u] meşrûbâ­tımız dükeli verüp anda zevk [u] safâya meşgûl olup bizimle Tebrîz'den gelen kârbânları cümle bizim Hasan Beğ'e teslîm edüp ve Tebrîz Hânı'nın sâhib i devlet efendimize verdiği cümle yüklü develeri ve Gürcî gulâmları ve çapar atları ve sâ’ir hedâyâları Tebrîz Hânı nâmesiyle Hasan Beğ'e teslîm edüp an­lar Erzurûm'a mektûbumuzla revâne olup hakîr Re­vân'da yine kârbân cem‘ine mukayyed olup şehr i Revân'ı alâ-kadri'l-imkân temâşâ ederken evvelâ,

Zikr i binâ yı şehr i Revân;: Sene 810 târî­hinde Timur ı bî-nûr hânın sevdâgerlerinden Hoca Cân ı Lahîcânî nâm bir ankâ bâzargân bu Revân zemînine kadem basup görse kim bir hâk i anber-pâk i mahsûldâr anda cümle ta‘allukâtıyla meks edüp dâr ı karâr edüp günden güne pirinc zirâ‘at edüp mâldâr olduklarınca bir kend i azîm olur.

Ba‘dehû sene 915 târîhinde Şâh ı İrân İsmâ‘îl Şâh bir kal‘a binâsına Revân Kulu nâm hânına fermân edüp yedi senede kal‘a itmâm bulup nâmına Revân derler.

Nehr i Zengî;'nin cânib i şarkîsi sâhilinde tula ve seng binâ bir kal‘a i ra‘nâdır. Ammâ yalın kat­dır. Ba‘dehû sene 921 târîhinde Süleymân Hân di­yâr ı Nahşivân'a sefer edüp ba‘de'l-feth Revân'ı asâ­kir i İslâm'a nehb u gâret etdirüp müfîd [u] muhta­sar kal‘asını dahi câ-be-câ münhedim edüp niçe mâl i firâvân ile Pâdişâh ı Cem-cenâb dârü's-sa‘âdelerine avdet etdiler.

Ba‘dehû sene 990 târî­hinde Sultân Murâd ı Sâlis asrında Vezîria‘zam Ferhâd Paşa deryâ-misâl asker i bî-pâyân ile diyâr ı Acem'e serdâr ı mu‘az­zam olup Gence ve Şirvân ve Şamahı ve Revân ve Nahşivân tarafların nehb u gâ­ret edüp şâhın ve oğlu olan gümrâhın ve sâ’ir etbâ‘ ı bed-hâhın bâğ u bostân [u] gülistânlı sarây ı âlîlerin münhedim edüp taşı taş üstüne komayup niçe bin kızılbaş ı bed-ma‘âş ı nâ-tırâşın başların tîğ ı Osmâ­niyân ile tırâş ve niçe kerre [308b] savaş ı perhâş ı evbâş ederek köhne harâb kal‘a i Revân altına Koca Ferhâd Paşa gelüp meks i hıyâm edüp diyâr ı Re­vân'ı kabza i teshîre almağiçün cümle guzât ı müs­limînin iş erleriyle 1 mefhû­munca müşâ­vere olunup zemîn i Revân'da Tokmak Hân sarâyı nâm bir behişt i bâğ ı cinân-misâl ravzayı ortaya alıp sâhil i Zengî'de cenûbdan şi­mâle bir hafr i azîme şürû‘ olundu.



Eşkâl i kal‘a i Revân;: Yüz elli bin asâkir i İs­lâm-ı zafer-encâm, dîn i mübîn gayretine cidd ü cehd i tâm edüp niçe bin bennâ yı benâm ve küh­ken ü beldârân ve hâs [u] âm himmetiyle kal‘a i Re­vân'ı kırk beş günde tamâm ve kırk günde dahi cemî‘î cebehânesi ve sâ’ir levâzımâtıyla itmâm bu­lup ibtidâ mîr i mîrânı Süleymân Hân'ın harem i muhtereminde neşv ü nemâ bulan Cığalazâde Yû­suf Paşa'ya vezâret ile verilüp ve andan ma‘zûlen ıl­gar ile kal‘a i Revân'a gelüp ibtidâ hâkim vezîr i Revân Yûsuf Paşa oldu. Ve muhâfazasına yetmiş bin asker i imdâd koyup Ferhâd Paşa eyâlet i Revân'da kal‘a i Şurakil'i ta‘mîr u termîm edüp asker kodu. Andan kal‘a i Kars'ı meremmât edüp cüyûş ı mu­vahhidîn ile mâl-â-mâl etdi. Andan kal‘a i Arda­hân'ı feth [u] imâr edüp derûn ı kal‘aya yeniçeri kodu. Ve kal‘a i Ahıçka'yı termîm edüp dürr i beyz-âsâ oldukda üç bin kul dahi ziyâde koyup vezâret ile Tomris Hân oğlun hâkim edüp Ferhâd Paşa azm i Âsitâne i Sa‘âdet edüp beri tarafda Revân vezîri Ca­ğalazâde Yûsuf Paşa eyâlet i Revân'ı adl [u] dâd ile eyle imâr eder kim Süleymân Hân asrında Lala Mustafâ Paşa imâr etdüğünden bed-ter ma‘mûr u âbâdân olup cânib i çârında olan her bir karyesi bi­rer belde i mu‘azzama-misâl olup re‘âyâ vü berâyâ­ya kemâl i adl [u] ihsân ve kerem üzre hareket etmeğile âbâdân etmişlerdi. Ekseriyyâ cümle evkât kârları zevk u sohbet ile güzerân etmişlerdi. Ba‘dehû sene 1012 târîhinde kızılbaş ı bed-ma‘âş Gence ve Şirvân'a istîlâ edüp bu Revân'ı yedi ay dö­ğüp cânib i Erzurûm'dan imdâd gelmeyüp derûn ı kal‘ada olan guzât ı müslimîn aç ve susuz bi'z-zar­ûrî kal‘ayı Tokmak Hân'a verüp emân ile cümle guzât ı müslimîn bî-silâh kal‘a i Kars'a piyâde çı­kup andan Erzurûm'a geldiler. Sene [10]37 dest i sürhserânda durup evvelkiden dahi ziyâde imâr olup içinde olan Mîr Gûne Hân asker i bed-ma‘âş ı ev­bâş ile kal‘a i Kağızmân ve Kars ve Çıldır ve Ahıçka ve Ardahân taraflarına dest-dırâzlık etdüğü Ahıçka ve Gürcîstân beğleri ve Erzurûm valisi taraflarından feryâdcılar ile Sultân Murâd Hân ı Râbi‘e arz ı mahzarlar gelince ol ân Acem Şâhına elçiler gidüp tûğ ı hümâyûn Üsküdar bâğ­çe­sinde karâr edüp cemî‘î Rûm ve Anadolu eyâletle­rine mîr i mîrânlar ve mu‘temed ve mukdim kapu­cu­başılar asker sür­meğe gidüp Tabanıyassı Sadrı­a‘zam Mehemmed Paşa serdâr ı mu‘azzam olup bir sene mukaddem cânib i Revân'a revân olup sene 1044 (   ) ayında Sultân Murâd Hân ı Râbi‘ yer götürmez deryâ-misâl asker ile Üsküdar'daki bâğ ı İremi önünde serâ­perde i Süleymânîsinde meks edüp âyîn ü kavâ­nîn i Osmân'ı ve şevket u şöhret i şehnişânı ve sav­let i sâhib-kırânı yerine getirüp cemî‘î tekmîl levâ­zımâtı mükemmel edüp kırk bin yeniçeriyâna ve yigirmi iki bin sipâh ı dilîrâna ihsân [u] in‘âmların bezl edüp {Bayrâm Paşa der i devletde kâ’im-ma­kâm kalup} sene i mübârekenin mâh ı Şevvâlü'l-mükerreminin beşinci günü menzil i Üsküdar ı dilâ­vîzden hareket edüp atf ı ınân, râh ı Revân üzre as­keriyle revâne olup kat‘ ı menâzil ve tayy ı merâhil ederek kal‘a i Konya şehrine andan kasr ı Kayse­riyye şehrine ve andan menâzil kat‘ ederek kal‘a i Sivas'a, bu menzilde Silâhdâr Mustafâ Paşa'ya vezâ­ret i sânî olup taşra çıkdılar, ammâ yine nedîm i şehriyârî idi ve Silâhdâr Mûsâ Paşa otâğ ı hümâyûn hizmetine "Konakçı Paşa" ta‘yîn olunup ba‘dehû nişâncı olan (   ) paşa ol gün silâhdâr olup Melek Ahmed Ağa çukadâr ağa oldu, andan niçe menâzil­ler ubûr ederek kal‘a i sahrâ yı Erzurûm'a girerken "İki kerre yüz bin asâkir i deryâ-misâl add olundu" deyü Murâd Hân'a i‘lâm etdiler. Hemân Rûmeli eyâ­letine mutasarrıf Cânpolâdzâde Mustafâ Paşa'nın otuz bir bin askeri add olunup "Cümle eyâleti aske­rinde bin yedi yüz Hasanî ve Hüseynî Tunageçdi kınalı ve başı ablaklı küheylân atlar yancıkları ve bahrî hatayîleriyle yedek çekildi" deyü pâdişâha i‘lâm etdiler. Erzu­rûm Valisi Halîl Paşa [309a] mağ­zûb ı şeh­ri­yârî olup adüvleri Silâhdâr Paşa ve Murtazâ Paşa şâdân u handân olup Erzurûm, Şâm Vezîri Küçük Ahmed Paşa'ya sadaka olunup eyâlet i Şâm ber-vech i ar­pa­lık Silâhdâr Mustafâ Paşa'ya tevcîh olundu. Ba‘dehû Erzurûm'dan üç günde Hasankal‘ası andan Kars yoluyla cânib i Revân'a revân olundu. Ve yigirmi birinci günde Erzurûm'dan iki kerre yüz bin asker ile Revân altına meks i hı­yâm olundu. Ve kal‘adan sürhserân dırâz-kad toplar ile asker i İslâm'ı muztarib eyleyüp bu ma­halde cüyûş ı muvahhidîn kızılbaşın top ı kûbüne bakmayup nehr i Zengî'yi karşu tarafa ubûr edüp bir solak pâdişâh ı Cem-cenâbın rikâbında piyâde nehr i Zengî'yi ubûr ederken nehr i azîm mezkûr solağı toparlayup götürürken Murâd Hân nehr içre at ile solağa yetişüp girîbânından şîrâne pençe salup solağı sol eliyle nehr i Zengî'den çıkarup halâs etdüğü hâlâ diyâr ı İrân zemînde meşhûr ı Azer­baycân ı Ûcân'dır. Bu nehri bu hâl ile ubûr edüp der-akab cümle guzât ı müslimîni rûz ı rûşen­de alâ-me­le’i'n-nâs meterise koyup Rûmeli eyâletiyle ve za­ğarcıbaşıyla yigirmi oda yeniçeriyle Cânpolâd­zâde Mustafâ Paşa Tebrîz Kapusu tarafından me­terise gi­rerler. Ve yemîninden Anadolu Vezîri Gürcî Mehemmed Paşa eyâletiyle ve yigirmi oda dergâh ı âlî yeniçeriyânıyla meterise girer. Ve Sadrı­a‘zam Ta­banıyassı Mehemmed Paşa kapusu kulu ve yi­girmi oda yeniçeriyle Rûmeli ve Anadolu miyâ­nına girüp cenge âheng eder. Ve Yeniçeri Ağası olan Kara Mustafâ Paşa yeniçeri kethüdâsıyla on cemâ‘at oda yeniçeriyle cânib i Zengî'de mete­rise yigirmi aded toplar ile şeb [u] rûz kal‘aya amân vermeyüp dö­ğerdi. Cümle beş koldan yigirmişer aded toplar ile amân u zamân vermeyüp döğer­lerdi. Bir gün bizzât Murâd Hân Rûmeli eyâletinin meterisine girüp Karabali nâm topu nişâna alup hân sarâyına bir top urdu. Ve Erzurûm Valisi Küçük Ahmed Paşa, câ­nib i şimâlinde elli pâre şâhî darbzânlar ile bir tabye i âlî üzre derûn ı kal‘ayı ve burc [u] bârû üzre sürhserânlara ser çıkardmayup derûn ı kal‘ayı harâb [u] yebâb ederdi. Ve Kapudan Deli Hüseyin Paşa Revân kal‘asına hâ’il Muhnâd depesinden de­rûn ı kal‘a i bîrûnu leylen ve nehâr döğüp harâb ederdi. Kal‘anın bedenleri ve mazgallarında ve çârsû-yı bâzârında değil herkes hânelerinin serdâbla­rında bile sadamât ı top ı kûbden oturup baş gös­termeğe kâdir değiller idi. Ve Murtazâ Paşa bölük sipâ­hî­le­riy­le Toprak kal‘ası câniblerinde karavul bekle­me­ğe me’mûrlar idi. Ve Mûsâ Paşa ve Ken‘an Paşa müteferrika i dergâh ı âlîler ile serâperde i pâdişâhîyi muhâfazaya me‘mûr idiler. Ve bu kal‘anın cânib i erba‘asında beşer sâ‘at ba‘îd âdem deryâsı ihâta edüp karavul bekleyüp iki vilâyeti nehb ü gâret etmeğe bir ferd i âferîdenin cânı olma­yup günden güne niçe bin Sünniyân re‘âyâ vü berâyâ istîmân ile hedâyâlar getirüp gelirler idi. Bu himmet ile kal‘aya göz aç­dır­mayup tokuzuncu günde kal‘anın burc [u] bârû­ları üzre niçe bin Kı­zılbaş ı bed-ma‘âşlar "Amân, amân ey güzîde i Âl i Osmân!" deyüp kal‘adan taşra miftâhlar ile (   ) Hân rehn i istîmâna çıkup cüyûş ı muvahhidîn kal‘aya leb-ber-leb olup ertesi ale's-sabâh derûn ı kal‘adan amân ile Mâzenderân tüfenkciler ağası pür-silâh Mîr Fettâh ı bî-ıslâh pây-bûs ı şehriyâr ile şerefyâb olup muhâfazacılarıyla cânib i Nahşivân'da dârü'l-bevârlarına gidüp karâr etdiler. Ol yevm i mezbûrda Revân Hâkimi Mîr Gûne Yûsuf Hân Gürcîyyü'l-asl yedi aded hân ile hâk-i pây-ı pâdişâhı bûs edüp her birine birer serâperde ihsân olunup birer vezîre mü­sâfir verildi. Ve burc [u] bârû yı kal‘ada ezân ı Muhammedîler kırâ‘at olunup yedi gün yedi gice burc [u] bârû yı kal‘a sancağ ve bayrağlar ile zeyn olup evkât ı hamsede ba‘de's-salât üç nevbet gülbâng ı Muham­medî çekilüp ve üç nevbet top u tüfenkler atılup leyle i muzlimde niçe kerre yüz bin kanâdil ve meş‘ale ve rîh i şem‘ler ile niçe bin hayme ve hargâh çerâğân olup sadâ yı Allah Allah ile gulgule i Rûm evce peyveste olup diyâr ı Acem'e bîm ü ru‘b düşdü. Bu hâl ile kırk günde kal‘a ta‘mîr u termîm olunup Murtazâ Paşa hâkim i Re­vân olup kırk bin guzât ı müslimîn muhâfazacı ka­lup Sultân Murâd Hân [309b] şikârı olan Revân hânı Emîr Gûne Hân'ı ve gayrı hânları önüne katup {yolda eyâlet i Haleb ihsân olunup kethüdâsı Mu­râd Ağa'yı katl etdüğünde Emîr Gûnezâde Ha­leb'den ma‘zûl olup eyâlet i Haleb, Küçük Ahmed Paşa'ya verilüp Emîr Gûne Yûsuf Paşa der i devlete gelüp musâhib i şehriyârî olup Murâd Hân intikâl edince Kara Mustafâ Paşa Emîr Gûne oğlun katl etdi}. Er­zurûm şehrinden Tabanıyassı Mehemmed Paşa ve Cânpolâdzâde'yi Erzurûm'da yetmiş bin asker muhâ­fız ı Revân olmağiçün bırağup kat‘ ı menâzil ve tayy i merâhil ederek Nahşivân ve Karabâğlar ve {ve kal‘a i Şorakil'i ve kal‘a i Çûres'i ve şehr i Bihis­tân'ı ve kal‘a i Hoy ve kal‘a i Ordubârı ve şehr i Tebrîz'i yedi gün yedi gicede harâb [u] yebâb ve halkın esîr [u] kebâb ve kal‘a i Lur'u hânî edüp an­dan kal‘a i Bâğ ı cinân ve kal‘a i Ûcân ve kal‘a i Kehrân ve kal‘a i Kumla ve kal‘a i Merend ve kal‘a i Salmas vilâyetlerin nehb ü gâret ederek Van üstünden Bitlis'e ve Diyârbekir'e gelüp andan Âsitâne i sa‘âdete mansûr u muzaffer gelüp şâdmânî­ler oldu. Ba‘dehû} şâh-ı dâll ı bed-fi‘âl yüz bin asker i sürhserân ile kal‘a i Revân'ı yedi ay döğe döğe amânın kesüp Tabanıyassı, Revân'da mütehassın olan Murteazâ Paşa'ya adâveti olmağıla Revân imdâdına yetişmeyüp {şâh ı güm­râh­ın Revân üzre hareketin istimâ‘ edüp Erzurûm'a gelüp Revân imdâdına yetişmedi} yedi ayda derûn ı kal‘ada zehâ­’ir ve top ve barut kalmayup âhir bir gice Murtazâ Paşa elmas hâtemin yudup merhûm olıcak ertesi ale's-sabâh cümle cüyûş ı muvahhidîn uryânen emân ile kal‘adan çıkup kal‘ayı şâha teslîm edüp giderken cümle guzât ı müslimîni kızılbaş ı nâ-tırâş şehîd edüp niçesi nehr i Araz'a {gark} ve niçesi Sünnî eliyle Araz'dan çıkup halâs olup kal‘a i Kars'a ve kal‘a i Bâyezîd'e düşüp halâs oldular. Bu ahvâl i pür-melâli Murâd Hân istimâ‘ edüp niyye­tü'l-gazâ yı Bağdâd ı Behişt-âbâd deyüp iki yerden gayret kılıcın miyânına bend kılup mezhebimiz sâ­hibi Nu‘mân ibn Sâbit İmâm ı A‘zam ve hümâm ı akdem hazretlerini kızılbaş ı evbâş elinden halâs etmeğe bezl i ihtimâm etdi. Ez-în-cânib sene 1045 târîhinden berü kal‘a i Revân bu gördüğümüz ma­halle dek 12 sene {dest i Acemde} olup adl-i adâ­let­leriyle Revân bir azîmü'ş-şân kaviyyü'l-bünyân, kal‘a i hısn ı hasîn ve sedd i metîn olmuş ammâ yine hücûm ı Âl i Osmân'a yedi gün tahammülü yokdur. Zîrâ cümle yalın kat dîvâr ile mebnî bir kal‘a i üstûvârdır. Sâhil i Zengî'de vâkı‘ cânib i ce­nûbdan cânib i şimâle tûlânîdir. Ve arzı gâyet en­sizdir. Hattâ Sultân Murâd Hân'ın urduğu balyemez top ı kûblerin darbından gülleleri bir yanından urup cânib i Tebrîz Kapusu tarafı dîvârın münhedim edüp gülle taşra çıkarmış ve niçe yüz gülleler kulle i metînelerde te’sîr edüp nümâyândır. Kal‘a i Re­vân'ın Ferhâd Paşa binâ etdüğü dîvârları kırkar zirâ‘ ı me­likiy-yi âlîdir. Ammâ Tokmak Hân binâ etdüğü elli zirâ‘ enli ve yigirmi zirâ‘ arîz rıhtım binâdır. Cümle (   ) burc ı azîmdir ve cümle (   ) benddir ve dâiren-mâdâr (   ) adımdır. Zengî tarafından handakı yokdur, ammâ mazgal delikleri çokdur. Cenûbî ve şarkî ve şimâlî tarafında han­dak­ları vardır. Ammâ sulu yerde olmağıla handakı ol kadar amîk değildir. Lâkin ba‘zı yerleri yüz ellişer zirâ‘-ı bennâ enli handakdır. Ve cümle edvârında üç aded hadîd, kavî der­veze i sedîdlerdir.

Evvelâ cânib i cenûba bâb ı Tebrîz ve cânib i şimâle Meydân kapusu ve Yayla kapusu derler, Çevgân Meydânı bu taraftadır ve garb tarafına Cisr kapusu, Acemle derveze i pul derler, ya‘nî köprü kapusu demekdir. (   ) (   ) (   ) (   ) Cümle yedi yüz pâre Osmânlıdan kalmış sâğîr ve kebîr top ı kûbleri var. Sâ’ir âlât [u] cebehânelerine hadd [u] hasîr yokdur. Zîrâ İrân zemîn i Azerbaycân'ın intihâ yı serhaddidir kim güc ile sürhserân destine girmişdir. Cümle üç bin kal‘a neferâtı ve üç bin hân askeri ve yedi bin eyâleti askeri vardır. Birkaç kerre hânlar hânlığı olmuşdur. Kadı ve molla ve şeyh i şerîfi ve kelenteri ve darûgası ve münşîsi ve yasavul ağası ve korucubaşısı ve eşik ağası ve dizçöken ağası ve yedi aded mihmândârları ve şâhbenderleri vardır. Cümle serhadd i İrân zemînin güzîdesidir. Derûn ı şehr içre cümle iki bin altmış hâk ı pâk ile mestûr hâne i zîbâlardır. Cümleden Hân sarâyı ma‘mûr [u] âbâdandır kim Emîr Gûne Hân ziyâdesiyle imâr etmişdir. Bu sarây kurbunda şâh darbhânesidir kim Abbâsî ve bisitî kesilir kim hân sarâyının solundadır. Ve Yayla kapusundan taşra varoş ı azîme Eskişehir derler. Hân ve câmi‘ ve çârsû-yı bâzârlı varoşdur. Ve cisr başında hân bâğı vardır ve cisr başında câmi‘ ve hân ve hammâmlı ve çârsû-yı bâzârlı şehri var­dır.

Ve'l-hâsıl bu şehrin enderûn [u] bîrûnunda bâ­zâr ı şâhîli şehr i mu‘azzamdır. Sene 1045'de Acem istîlâ etdükde bu kal‘anın cânîb i şarkîsi hâricine üç kat dolma çim ve rıhtım hisâriçe dahi inşâ etmiş­dir kim taş binâdan kavî bir hisâr ı üstüvâr olmuş­dur.

................ (2 satır boş) ................[310a]

Bu şehr i Revân'ı seyr [ü] temâşâ ederken Revân hânı cânibinden çapar gelüp bu hakîri sûruna da‘vet edüp kethüdâsı on tümen Abbâsî harc-ı râh ve­rüp cümle ma‘ûnet [u] levâzımâtımızı görüp kırk aded tevâbi‘ [u] levâhıklarımız ile

Kal‘a i Revân'dan vilâyet i Şirvân, Şamahı ve Tiflis ve Termenis ve kal‘a i Eriş ve kal‘a i Bakü menâzillerin beyân eder

Evvelâ Revân'dan cânib i şimâle pirinçlik sahrâ­ları içre nehr i Zengî kenarınca ma‘mûr [u] âbâdân kurâlar ubur ederek 5 sâ‘atde,

Kend i Hocabâğ'da, Revân hânı hâssıdır, beş yüz hâneli câmi‘ ve hammâ­mlı kend i kebîrdir. Andan yine şimâle 6 sâ‘at bâğ [u] gülistân [ve] çeltikistân içre yine kenar ı Zengî'yle gidüp menzil i

................ (2,5 satır boş) ................

Andan 8 sâ‘atde,

Menzil i kend i Demirci Ha­san: Zamân ı kadîmde Terekeme şehri imiş. Hâlâ vakt i şitâda Türkmân kabîlesi sâkin olur yurd ı azîmdir. İmâris­tânın Murâd Hân ı Râbi‘ harâb etmişdir. Andan yine cânib i şimâle 6 sâ‘at gidüp

Evsâf ı kal‘a i Gencîne i Râz, şehr i azîm Gence i Dilnüvâz: (   ) binâsıdır. Dest i Acem'den, şâh ı İrân olan Tahmas[b] Şâh'ın destinden dest i kahrile sene 990 târîhinde Koca Ferhâd Paşa feth edüp sene 1014 târîhinde Sarı Ahmed Paşa kethüdâ­sı Mehemmed Paşa hâkim i Gence iken şâh ı bed-fi‘âl İrân zemîn askeriyle yedi ay muhâsara edüp şeb [u] rûz ceng i azîm olup âhir bir tarafdan imdâd gelmemek ile cümle guzât ı müslimîn amân ile kal‘ayı şâha teslîm edüp cüyûş ı müslimîni uryânen cümle şehîd etdiklerin Fâtih i Eğre Sultân Mehemmed Hân ı Sâlis'e i‘lâm etdiler. Ol asrdan berü dest i Acem'de şehr i mu‘azzam olmuşdur. Ammâ kal‘asın şâh münhedim etmiş. Hâlâ altı bin hâneli bâğ u bâğçe ve câmi‘ ve hân ve imâret [ve] ham­mâm ve bezzâzistânlı ve esvâk ı sultânîsi ma‘mûr şehr i müzeyyendir. Ve şehri bir vâsi‘ sahrâda İre­mü'l-imâd misilli bir şehr i mü­zey­yendir kim şehrin bâğ u besâtinleri içre Kürün çayı cereyân edüp nehr i azîm Kür'e rîzân olur. Bu şehrin kıble dağ­lardır ve üzeri serâpâ bâğlardır kim âbdâr engûrü ve memdûhâtından Gence ipeği gâyet meşhûrdur. Ve cânib i erba‘ası sahrâlarında yedi nâhiye kefere köyleriyle âbâdân­dır. Penbe ve pirinç ve harîr ile kâr ederler. Ankâ mûğ­ları vardır ve marâlî ve gazâlî Hoten âhûsu gözlü mûğ-zâdları dahi memdûhdur. Ve mahbûbe-i zenâneleri dahi meş­hû­re­lerdir. {Gence'nin at na‘lı ve demiri ve zekim ipeği meş­hûr} ve bu şehr hânlıkdır. Üç bin nöker i mekkâre mâlikdir. Münşî ve kelenteri ve darûgası ve on iki yâr aşkına kadı ve hâkimleri vardır, ammâ ibtidâ Âl i Osmân destine girdikde ibtidâ hâkimi Hadım Hasan Paşa'dır ki Berda‘ kal‘asın feth edüp Tahmasb Şâh karındaşı oğlu Haydar Mirza'yı rehn verüp sulh mün‘akid oldukda Ferhâd Paşa mezkûr mîrzayı Âsitâne-i Sa‘adet'e getirdi. (   ) (   )

................ (1 satır boş) ................



Ziyâretgâh ı şühedâ yı Erivâm;: Kaçan kim guzât ı müslimîn şâha kal‘a[yı] amân ile teslîm etdiklerinde şehr hâricine uryân çıkınca on iki bin as­keri cümle kılıçdan geçirüp îmân-ı mugallatasına vefâ etmeyüp böyle bî-emânlık etmişdir. Hâlâ cüm­lesin şehr hâricinde defn etmişlerdir kim şühedâ yı Erivâm derler. Niçe kerre üzerlerine nûr ı Hudâ nâzil olduğun ahâlî i vilâyet görüp nakl etdiler. Bu şehir hânında üç gün mihmân olup elli mikdârı refîkler ile Gence'den yine şimâl tarafına giderken sağ tara­fımızın şarkîsinde Lûristan Hânlığı vilâyeti­dir, anın hudûdıyla 4 sâ‘atde ubûr ederek,

Menzil i Gülün (?) Hezâr Ahmedî: Mâtekaddem şehr imiş. Hâlâ yedi yüz hâneli ve bâğ u besâtînli ma‘mûr u âbâdân kend i azîmdir kim hâlâ Gence hânının hâssıdır. Câmi‘leri ve hân [u] hammâmları vardır. Nâzik ib­rişimi memdûh ı âlemdir. Andan yine cânib i şimâ­le 9 sâ‘atde,

Kend i Meküçüvür: Kür kenarında yedi yüz hâneli ve câmi‘ ve hân ve hammâmlı hadîka i İremli müselmân kendidir. Aslâ kefere yok­dur. Bunın dahi ipeği memdûhdur. Kür’ün karşu tarafında Kendere nâm bir azîm kend, cümle kefere­lerdir. Kayıklarla beri Meküçü[vü]r kendine geçüp hafta bâzârı ederler. Bu kendler Gence hudûdudur. Andan kalkup Kuşlunca [310b] belin aşup (   ) sâ‘atde,

Evsâf ı menzil i kal‘a i şehr i azîm Aras;: Di­yâr ı Acem'de eyâlet i Şirvân'dır. Zamân ı kadîmde Keyümers Şâh binâsıdır. Sene 985 târîhinde Murâd Hân ı Sâlis vüzerâlarından Lala Kara Mustafâ Paşa feth edüp andan üzerine kırk bin kızılbaş ı bed-âyîn­i adüvv i bî-dîn ile Emîr Hân Aras imdâdına gelince gördüler kim Âl i Osmân'ın kabza i tasarrufuna girmiş, hemân-dem şehri muhâsara edüp vakt i zuhra dek ceng [ü] cidâl ideler. Hemân Lala Paşa nâm dilâver [u] server cümle guzât ı müslimîn ile Acem üzre hücûm edüp otuz bin mikdârı Acem'i hâk i mezellete düşürüp serdârları Emîr Hân giriftâr ı bend i hicrân olup bakıyyetü's-seyf olan Terekeme ve Gökdolağ ve Gürcî Âznâvûrları firâr ederken bunlara Şirvân askeriyle Özdemiroğlu Kethüdâsı râst gelüp nehr i Kür kenarında kırup zemîn i gûra salarlar. Niçe bini kılıç ı Osmânlı havfinden nehr i Kür üzre cisre izdihâm ile uğrayup hikmet i Hudâ cisr münkesir olup cümle kızılbaş ı nâ-tırâş [u] bed-ma‘âş başlarıyla nehr i Kür'e gark olurlar. Hâlâ üs­tühânları püşte püşte yığılıdır ve meksûr olan Pul hâlâ harâbdır. Çam direkleri koyup üzerinden ubûr ederler. Ba‘dehû guzât ı müslimîn bu kadar lipâçe i Acem ile ve bu kadar mâl ı ganâ’im ile muğtenim olup şâdmânlar ederler. Ba‘dehû serdâr ı zafer-şi‘âr gördü kim bu şehr i Aras, Gence ve Şirvân mâbey­ninde elzem i levâzimînden bir şehr i azîmdir. He­mân cümle guzât ı müslimîni ve bennâ ve ummâlları etrâf ı vilâyetden cem‘ edüp Aras'ın hâricinde Şâh Hıyâbânı nâm bir İreme zâtü'l-imâd-ı be-nâm ma­hal­li ortaya alup cânib i erba‘asına sûr çeküp etrâfına handak ı vâsi‘ [u] amîk inşâ edüp üç kapulu ve on yedi tabyalı çım ve rıhtım binâ yı sedd i metîn [ve] kal‘a i hısn ı hasîndir, dâiren-mâdâr cirmi tokuz bin altı yüz adımdır, kırk günde tamâm edüp Murâd Hân hareminde neşv ü nemâ bulmuş Kaytas Beğ'e mîr i mîrânlık ile ihsân edüp Lala Paşa Âsitâne tara­fına revâne olur. Hâlâ bu şehr i zîbâ-yı ra‘nâ Şâh kûhu zeylinde Bursa şehrine mânend, âb [u] hevâsı lâtîf, bâğ u bâğçeli ve gül-i gülistânlı ve müşeb­bek bostânlı şehr i şîrîndir kim cümle on bin hâk i pâk ile mestûr hâne i ma‘mûrlardır ve kırk câmi‘dir. Kal‘a içre Murâd ı Sâlis câmi‘i ve Ferhâd Paşa câmi‘i ve Kara Sinân Paşa câmi‘i, niçe câmi‘ler var ammâ ma‘lû­mum değildir ve cemâ‘atden garîb ol­muş câmi‘lerdir. Bu şehrin ismi elifin, rânın fet­hasıyla ve sîn i meczûm ile Aras'dır, ammâ Acem Terekemeleri ve Dağıstân Kumuğu lisânında Araş derler. Ba‘dehû sene (   ) târîhinde Sultân Mustafâ'nın ibtidâ cülûsunda Acem bu diyâra istîlâ edüp hâlâ dest i Acem'de mânend i şehr i Merend âvâdân olmuş­dur. Hâlâ kırk mahalle ve kırk mîhrâb add olunur. Medrese ve tekye ve mekteb i dârü's-sıbyân [u] tıf­lân ı ebced-hân ve on altı hammâm ı dilsitân ve se­kiz yüz dükkân ve yedi kahvehâne ve hân ı tüccâ­rân ile ârâste ve bâğ ı gülistân ile pîrâste olmuş şehr i müzeyyendir. Cüm­le mahbûb ve mahbûbe­leri marâlî ve gazâlî-çeşm i Hotenli pençe i âfitâb dilberleri vardır. Zîrâ zenâ­ne­leri Gürcî ve Dâdyân ve Açıkbaş ve Şavşad kabâyil­lerinin duhter­le­rinden mütevellid olmuş civânlardır. Zirâ âb [u] hevâsı gâ­yet latîfdir. Şâh kûhundan niçe bin uyûn ı câriye­leri, şehrin hadîka ve gülistânlarına uğrayup bu şehri atşândan müs­tağ­nî eder. Cânib-i etrâfında yedi aded nâhîye i küb­râ­ları vardır kim her birinde yüzer pâre âbâdân kendleri vardır.

Cümleden Aras kurbunda ülke i Levend Hân imâristândır ve ülke i Sultâncık ve nehr i Kür üzre Özdemiroğlu Osmân Paşa cisrin ubûr edüp ülke i Pilevnây yı azîm imâr nâhiyedir.



Andan ülke i Şâyi‘ âbâdân ülkedir ve bir püşte üzre âlî kal‘a-i nümâyân idi. Lâkin ismi hâ­tırdan hutûr etmeğile tahrîr olunmadı. Ve niçe âbâ­dân nâhiyeleri vardır. Bu şehrin ensesindeki kûh ı Şâh'a Terekeme kavmi yaylağa çıkarlar, azîm yay­lakdır. Ve bu Aras nâhiyelerinde kal‘a i Şekî ülkesi dahi âbâdândır. Lâkin kâhîce Dağıstân pâdişâhı mü­dâhale eder. Lâkin hâlâ Aras hânı hükmündedir. Zîrâ Aras hânı Dağıstân ile Gürcîstân cenbinde ulu hânlıkdır kim üç bin yigirmi nökere mâlikdir. Kadısı ve münşî ve on iki hâkimi vardır. Üç gün bu şehrde meks edüp hândan in‘âmlar alup iki yüz Mâzen­derâ­nî tüfenk-endâz refîkler ile cânib i şimâle iki menzil gidüp

Yüklə 4,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin