Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Tekye i âsitâne i Baba Miftâh



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə31/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   72

Tekye i âsitâne i Baba Miftâh: Bu hânkâh › bî-bedel hemân Gül Baba ile Velî Beğ ›l›cas› kurbunda nehr i Tuna kenâr›nda bir mekteb i irfân › Bektafli­yân'd›r. Bizzât Baba Miftâh hazretleri bir kubbecik içinde âsûdedirler. Bu sultân›n niçe yüz menâk›b› vard›r.

Cümleden biri Süleymân Hân dârü's-sala­ta­na­ti'l-aliyyelerinde hâb-âlûd iken bu Baba Miftâh Süleymân Hân'a,

"Al bu miftâhlar› kalk Budin'e gidelim. Bu miftâhlarla Budin kapusun açal›m" dedikde hemân Süleymân Hân hâbdan bîdâr olunca ol n›sfu'l-leylde Hâsoda'ya ins ü cin ve perî giremez iken görse kim câmekân› bâb›nda bir dervîfl i dilrîfl durup eydir:

"Al Süleymân'›m Budin'in miftâhlar›n" deyüp k›rk aded miftâh› Süleymân Hân'›n eline verüp sarây içinde gâ’ib olur.

Hemân Süleymân Hân ale's-sabâh tuğlar› Dâ­vûd­pafla sahrâs›na ç›karup atf › inân › ihtiyâr›n Budin'e doğru çevirü[p] kat‘ › menâzil ederek Bu­din'e gelüp hamd i Hudâ feth etdikde Süleymân Hân cümle miftâhlar› Budin'in her kapusuna münâ­sib buldukda derhâl Baba Miftâh huzûr › Süleymân fiâh'a gelüp,

"Âferim kapucu baba gazân [86b] mübârek ol­sun" deyüp huzûr › pâdiflâhîde rûh teslîm edüp bu mahalle defn edüp ismi Baba fia‘bân iken künye­sine "Baba Miftâh" deyü nâm verdiler, Rahmetullâhi aleyh. Andan,



Tekye i Kalenderhâne i Bektafliyân H›z›r Baba: Ovakapusu hâricinde lodos taraf›nda bâğ › behifltler içinde müfîd ü muhtasar bir âsitâne i Bek­tafliyân › dervîflân dergâh›d›r, ammâ evkâf› kalîldir. Fukarâlar› gûzatdan pârsâ y› fakr [u] fâka ile kifâf­lanup "El-fakru fahrî"1 hadîsiyle amel eder bir alay ehl i sünnet ve'l-cemâ‘a pâk u pâkîze tâ’ife i Ka­len­de­ri­yân'd›r. Bizzât H›z›r Baba hazretleri bir gül [ü] gülis­tân içinde âsûdedirler. Kuddise s›rruhu. Andan,

Tekye i cihân-nümâ Hazret i Gâzî Gerz İlyâs Baba: Bu sultân ne Bektaflî ve ne Halvetî ve ne Kalenderî ve ne Kümeylî ve ne Yesevî üç yüz yet­mifl aded tarîkin birinden değil illâ mezheb i A‘za­mî'den mücâhidün fî-sebîlillâh Gâzî Gerz İlyâs › ârif i billâh bir server er imifl. Semendire sancağ› kurbunda Bana kasabas›;ndan bir dilâver gâzî ser­ver i hünerver er yiğit imifl. Niçe sene bu kâfiristân› korudup ve ümmet i Muhammed'i korudup âhir küffâr bir hîle ile bir kemîngâhdan Gâzî Gerz İlyâs'› flehîd edüp yine küffâr bu gâzîye mahabbetinden bu cebel i müntehâ üzre defn ederler. Hâlâ kal‘as› içinde bir küçük tekye ve birkaç fukarâlar› var, rahmetullâhi aleyh.

Tekye­sinin k›ble dîvâr›nda celî hat ile bu ebyât›­m›z mastûrdu[r]. Beyt:



Mücâhid fî-sebîlillâh idi her demde Gerz İlyâs

An›n rûyâb› içün bize rehber ola H›zr İlyâs.

Andan Tekye i

.................. (2 sat›r bofl)....................

Der-imâret i dârü'l-it‘âm › fakîrân › garîbân: Evvelâ Süleymâniyye imâreti mâh u sâl bay u ge­dâya ve cüvân u pîre çobra ve nân› bî-imtinân meb­zûldur.

Ve dahi Pafla sarây› imâreti, çobras› fukarâya ve erbâb › dîvâna ni‘met i nefîsesi dâ'imdir.

Ve dahi yerli yeniçerilerinin imâretlerinin caba çobralar› dâ’imdir.

Ve'l-hâs›l cemî‘i ocak halk› âsitânelerinin ni‘metleri bay u gedâya dâ’imü'd-dehr dâ’imdir.



Bî-medh i deyr i râhibân › k›ssîsân: Kal‘a hâ­ricinde cümle üç aded kenîse i Eflakân vard›r. Bu kefereler kal‘a i Budin'in ta‘mîr [ü] termîmlerine me’mûr bir alay bin aded keferelerdir kim cümle tekâlîf i örfiyyeden mu‘âf u müsellemlerdir, ammâ müslimler değildir. Derûn › kal‘ada sâkin iki ma­halle Yahûdîler var. Bunlar dahi mu‘âflard›r. Ve iki aded s›nağo nâm kenîseleri (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-defter i hân › gurebâ y› mücerredân: Olan› da yedi aded ehl i h›ref garîbü'd-diyâr bekâr odalar› var. (   ) (   ) (   ) (   )

Der-fasl › enhâr › zülâl i âb › hayevân: Cemî‘i ahâlî i Budin'in nûfl etdikleri nehr i Tuna y› âb › hayâtd›r. Tulû‘ [u] gurûbu cild i (   ) de mastûr olup Özü eyâletinde nehr i Tuna kenâr›nda Rusçuk kal‘as› evsâf›nda nehr i Tuna'ya ne kadar su kar›­fl›rsa ol mahalde merkûmdur.

Der-terkîm i çâh › mâ i hânedân: Hamusu iki yüz aded su kuyular› vard›r. İhtiyâten "Hîn i muhâ­sarada lâz›m ola" deyü niçe kuyular var.

Der-âsiyâb › dakîk i tahhân › ma‘dûdân: Üm­meten yüz elli aded at ve s›ğ›r çevirir un değirmen­leri vard›r. Eyyâm › flitâda Tuna değirmenleri battâl olur, zîrâ gemileri Tuna buzuna tahammül edeme­yüp pâ­relenir. Bir gûne gemiler üzre ibret-nümâ değirmenlerdir kim bir diyâr nehrinde yok­dur, illâ Tuna'da {vard›r}.

Der-manzara i vâcibü's-seyr ibret-nümâ y› âbâdân: Cümleden temâflâgâh › Budin nehr i Tuna üzre yetmifl pâre gemiler üzre demir zincîrler ile birbirlerine bağl› ve demir zincîrler ile nehr i Tuna'ya kak›l› cisr i azîmdir kim üç yüz kadar pâs­bânlar› var. Aflağ›dan ve yukarudan gelüp giden gemiler ubûr etmek içün bu cisr i haflebin birkaç tombaz gemilerinin bendlerin çözüp gemiler cisrin bir yan›nda durup ba‘dehu keraste ve g›lâl gemileri geçüp giderler. Ba‘dehu yine cisir gemilerin yerine korlar, garîb temâflâd›r.

İbret-nümâ y› diğer: Yine Tuna üzre mezkûr Tuna gemileri değirmenleridir kim nehr i Tuna ne cânibde tek cereyân ederse gemilerle anda varup un öğür, musahhar ve kâr › sehare seyr [ü] temâflâd›r.

Diğer pesendîde i temâflâ y› ibret: Mezkûr Ali Pafla tabyas› kurbundaki su kullesindeki çarh › sihr-âsâr ile Tuna'dan yukaru kal‘aya fevvâre-vâr giden Tuna suyu içindeki gûnâ-gûn demir çarhlar te­mâflâ y› azîmdir.

Yine görecek ibret-eser: Gül Baba kurbunda tahrîr olunacak bârûdhâne çarhlar› ve havânlar›d›r.

Temâflâgâh › diğer: Kal‘a i Peflte taraf›nda Budin'e mukâbil nehr i Tuna kenâr›nda bir kârgîr binâ bir sed vard›r. "Hazret i Hamza'y› anda haps etmifller" derler, galatd›r. Budin kurbunda kal‘a i Hamza Beğ hapishâne- [87a] -sinden galat bir sûr­dur.

Netice i kelâm bu binâdan bir yol Tuna nehri­nin tâ ka‘r › zemîninden kefere zamân› bir yol var imifl, gelüp Budin'e geçermifl. İbret-nümâ bir gûne seyr imifl kim Tuna alt›ndan Budin'e gelinüp gidi­lir­mifl. Ba‘de'l-feth Süleymân Hân,

;"Bu yoldan âhir kal‘a i Tuna'ya bir rahne isâbet eder" deyü ol yolu mün­hedim edüp recm i sengsâr etmifller. Hâ[lâ] âsâr › bi­nâlar› zâhir ü bâhirdir kim beri Budin'de Ali Pafla tabyas› bu yolun üstüne vâz‘ › esâs olunmufldur.

.................. (2.5 sat›r bofl)....................



Der-kâr › kehene i mutalsamât › sehhârân

Eflâtûn › İlâhî bu K›z›lelma'ya geldikde k›rk gûne t›ls›mât inflâ edüp tâ Hazret i Risâlet-penâha gelince cümle mutalsamlar›n amelleri bâkî idi. Ol vakit kim Hazret i Risâlet-penâh İskender i Kübrâ vefât›ndan 882 sene sonra vücûda geldikde cemî‘i düyûrlar›n kubâblar› ve cümle hukemâ y› kudemâ­la­r›n t›ls›mâtlar› münhedim oldukda bu kal‘a i Budin'de ancak yigirmi aded t›ls›mâtlar›n hükümleri bât›l olmayup kal›r. Ba‘dehu bu kal‘a niçe kerre muhâsara çekmek ile mezkûr t›ls›mâtlara sademât › top isâbet edüp münhedim olduklar›nda ancak hâlâ yedi aded ibret i eser-me’ser t›ls›mâtlar›n te’sîri cârîdir.

Evvelâ flehr i Budin içre y›lan ve ç›yan ve akreb ve bö nâm örümcek ve sovulcan ve sümüklü böcek yokdur. Hattâ sümüklü böcek t›ls›mât› K›z›lelma sa­rây› havl›s›ndaki havz içinde tuçdan sümüklü böcek tasvîrleri vard›r.

T›ls›m › diğer: Horos kapusu nâm›yla meflhûr kapu dibinde bir kulle üzre bir tuç horos var imifl. Tâ Süleymân Hân asr›na dek durup görmüfl âdem­lerden pederimiz nakl eder:

"Kaçan Budin üzre bir yağ› ve bâğî düflman ge­lir olsa bu tuç horos kanat kakup sayha urmağa bafllar. Andan bilirlermifl kim kal‘a üzre bir düflman gelir" deyü tedârik görürlermifl ve her sâ‘atde üçer kerre bâng › horos edermifl.

Ba‘dehu küffâr Süleymân Hân asr›nda bu kal‘a­n›n aflağ› varofla istîlâ etdikde mezkûr tuç ho­rosu yerinden kal‘ edüp kal‘a i Beç'e götürür, hâlâ anda imifl, ammâ bâng› yoğimifl, ba‘z›lar yok imifl derler.

.................. (2.5 sat›r bofl)....................



Der-sûret i çîn i meh-cebîn i mahbûbe ve mahbûbân: Ol kadar pençe i âfitâb g›lmân u nisvân ve bintânlar› olur kim yigirmi sene[ye] bâliğ olunca g›lmânlar›nda ser i mûdan bir eser olmayup henüz mahbûbu'l-kulûb çağ›na erer merd ü zeni hüsn-i cemâlde ve lütf i i‘tidâlde olup kelimâtlar› mevzûn ve diflleri dürr i meknûn mahbûblar› olur.

Der-medh i s›fat › reng i rûy › pîr ü cüvân: Cemî‘i halk› beyâzu'l-levndirler. Aslâ esmer ve asfa­ru'l-levn âdemleri olmaz. Niçe bin âdemleri kemâl mertebe müsinn ü mu‘ammer olmufllar kim her biri birer gûne pîr i fânî olup kuvveti gitmifl ve hey’eti yitmifl ve ömr i girân-mâyeleri yüz yetmifle yetmifl, musâhabetden kalm›fl âdemleri var.

Der-vasf › müflerref olduğumuz eflrâf [u] a‘yân: Evvelâ Sağkol Ağas› Ömer Ağa ve Ömer Za‘îm ve Dizdâr (   ) (   ) ve Yeniçeri ağas› (   ) (   ) (   )

.................. (1 sat›r bofl)....................



Der-flinâht › ulemâ y› tabîbân › hâz›kân: Ekseriyyâ bu flehrin halk› Eflâtûn › İlâhî bu flehre gelüp ilim kitâblar› te’lîf edüp kavm i Macar › füc­câra ta‘allüm edüp anlardan ehl i Budin ahz i ke­mâl [ü] ma‘rifet edüp ilm i t›bda yegâne i asr âdemler var. Evvelâ Ca‘fer Çelebi, Ali Zâ‘im ve Muslu Efendi nâdirü'l-asrd›rlar.

Der-âmûhten i üstâd › kâmil fassâd › cerrâ­hân: Bu diyârda ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl çok olmağile ekseriyyâ halk› ilm i cerâhatde kâmil ve sâhib i ayârlard›r. Evvelâ Memi Zâ‘im ve fiâdl› Çelebi Sipâhî ve Macar Yuvan yeniçeri ağas› esîri­dir, ammâ gûyâ Ebû Ali Sînâ'd›r. Hattâ Kitâb › Ka­nûn › fiifâ-y› Ebû Alî'yi dâ’imâ tilâvet eder {cerrâh › âlim ve âmildir}.

Der-menâk›b › sulehâ y› ümmet ehl i hâl i meflâyihân: Bî-hisâb halkdan münzevî kûfle-niflîn sâhib i vera‘ ve ehl i takvâ mü’min ve muvahhid ve mu‘tekid âdemleri var, ammâ Hünkâ[r] câmi‘i imâm› (   ) Efendi ve Fethiyye imâm› (   ) Efendi (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-na‘t › güzîde i musannifîn [ü] flâ‘irân: Bu flehrin Boflnak zurefâs› çelebileri Peçoy › Sirem mâ­nend bâğ › İrem çelebilerinin ba‘z› ebyât [u] efl‘âr­lar› flikeste beste nazîre penç beytler gazeller edüp bir­birlerine gönderirler. Pâk-zebân Fârisî-hân flu’a­râ­lar› vard›r. Evvelâ Gâzî Çelebi ve Nâzî Çelebi ve Sâmi‘î Efendi, niçe flu‘arâlar› dahi var. [87b]

Der-kûy i dârü'fl-flifâ y› mûristân: Kefere i fecere zamân› Orta câmi‘ bîmârhâne imifl. Ba‘dehu asr › Süleymân Hânîde câmi‘ oldu, ammâ flimdi ye­ni­çeri odalar› kurbunda bir zâviyeyi dârü'fl-flifâ et­mifl­ler. Cemî‘i garîbü'd-diyâr hastalar› anda ko­yup yeniçeri ocağ› taraf›ndan hastalar› gözedirler.

Der-makâm › sâhib i savt › üstâd › hâ­nen­de­gân: Gerçi bu diyârda ilm i mûs›kî Kitâb › Edvâr üz­re okunmaz, ammâ flehrin yine nâzük sâ­hib i tab‘ ne­cîb [ü] reflîd çelebileri seyyâhân ve âyende vü re­ven­­degândan kâr u nakfl ve ilâhîler ç›karup as­vât › ha­­zîn ile okurlar, ammâ çöğür flâ‘irleri gâyet çokdur.

Der-niflâne i ehl i hâl i maz›nne i kerâme i mecâzibân: Bu flehir içre Cenâb › Hak taraf›ndan ri­câlü'l-gayb gözcü olup anlar›n büdelâ ve ümenâ ve evtâd ve nücebâ ve nukabâ flekilli melâmiyyûn­lar›n­dan evvelâ Deli Yoro;, Sadr›a‘zama varup eydir:

"Oğlanum, Yan›k kal‘as›na gitme yanars›n, ala Uyvar'› ala Kandiye'yi göresin cennet i me’vây›" der.



Der-k›yâfet i kabâ y› eflkâl i merd i meydân: Cümle halk›n›n esbâblar› 1 fehvâs›nca dizleri gözünde k›sa çuka esvâb geyüp bafllar›nda yelken sâlihli ve porçavi ve fleb-külâh ve yeflil ve k›rm›z› semmûr kalpak ve kopçal› çakfl›r ve güderi dolama geyerler, ammâ a‘yân › kibârlar› semmûr ve atlas ve sar›k geyerler.

Der-câme i gûnâ-gûn › k›yâfet i nisvân: Cemî‘i zenâneleri çuka ve muhayyer ferrâce i gû­nâ-gûnlar geyerler ve yass› bafll› terpûfl geyüp üzer­lerine beyâz yaflmak çember örtünüp pâypûfl­lar› ve iç edikleri sar›d›r, ammâ bir avret çârsû y› bâ­zâra ç›kmağa kâdir değil, mestûre havâtînleri var.

Der-na‘t › esmâ i çâkirân › gâziyân › pehlivâ­nân: Ekseriy­yâ flehbâz ve nâmdâr gâzî yiğitlerinin isim­leri Yoro Zâ‘im ve İbro Zâ‘im ve Kapufl Ako ve Zülfo Ako ve Maho Sipâhî ve Hürum Sipâhî ve Hurrem Sipâhî ve Döflü Kâzi ve Seydo Kâzi ve Bal› Kâzi ve Oha Kâzi ve Süro Kâzi ve Ahmo ve Mahmo isimli âdemleri çokdur.

Der-fasl › nâmhâ y› havâtîn, bintân, zenân: Ek­se­riyyâ zenâne i flûrîzeleri mütekebbir ve müte‘az­z›mlard›r, ammâ cümle lehce i mahsûsala­r›yla latîf ve flîrîn suhan-perdâz ve sâhib i cemâle i dil-nüvâzlar›n›n esmâlar› Sünnime ve Ümhâne ve Anifle ve Fatime ve Münire ve Asiye ve Sultâne ve Râhime misilli esmâlar› var.

Der-esmâ i çâkirân › halka be-gûflân: Ekse­riy­yâ köleleri Macar ve Nemse ve Çeh ve H›rvad kefereleridir. Müselmân olan abd i memlûklar›n›n nâmlar› bu gû­nedir kim tahrîr olunur. Kazanfer ve Hoyrad ve Âzâdl› ve Âzâds›z ve Kuli ve Gönlü ve Zavall› ve Fehzad ve Yunak ve Buyak ve Kaso ve Sülmüfl mi­silli esmâlar› var.

Der-benâmhâ y› memlûke i cevâriyân: Ekse­riy­yâ cümle halây›k nâm câriyeleri Erdel k›zlar› ve İsfaç ve Çeh ve Leh ve Tot ve Korol ve Macar ve Nemse ve H›rvat k›zlar›d›r. Rus ve Abaza ve Çerkes ve Gürcî câriyeleri yokdur. Olanlar›n›n esmâlar› bu gûnedir: Gülmâh ve Hilâle ve Mihrî ve Mâhebrû ve Çâresâz misilli nâmlar› var.

Der-vasf › havâ y› nesîm i hûb › câvidân: Bu flehr i Budin'in âb [u] hevâs› ol kadar latîfdir kim bâd › sabâ vü bâd › nesîm i subh-dem esüp âdeme cân bağ›fllar. Hattâ gayri flehirlerden arabalar ile hastalar› getirüp birkaç günde ifâkat bulur. Gerçi dörd ay fliddet i flitâs› fledîd olur, ammâ Temmûz'u ve rûz › nevrûzu hayât-efzâd›r.

Der-kavl i köhne i ekâlîm i arz › büldân: Be-kavl i Eflâtûn › İlâhî i Latin flehr i Budin iklîm i hâmisin nihâyetinde vâk›‘ olup arz › beledi (   ) ve tûl › nehâr› on alt› buçuk sâ‘at 9 derece ve 5 dakî­kad›r. fieb i yeldâs› hem-çünân böyledir. Bu‘d › kutru (   ) ve meyli (   ) (   )

Der-zu‘m › müneccimân tâli‘ i flehr i amâris­tân: Be-kavl i İflpanpol Padre ve Kolon ve Eflâtûn i İlâhî i zû-fünûn kavilleri üzre bu flehr i Budun bi­nâ­s›n›n tâli‘ i imâreti burc › akreb ve beyt i merrîh i mâ’îde bulunup halk› dâ’imâ cellâd › merrîh-s›fat dest ber-flemflîr olup ceng etmeğe su gibi akar kavim­dirler.

Der-kâr [u] kisb i ahâlî i iflgâlât: Halk›n›n ekseri pür-silâh askerî tâ’ifesidir kim fleb [ü] rûz at üzre çete ve potura kovup gazâ ederler. Kâhî bafl alup kâhîce bafl verirler. Bir s›n›f› a‘yân › kibârd›r, bir zümresi tüccâr › berr [ü] bihârd›r, bir s›n›f› ehl i sûk › sâhib i kârd›r, bir f›rkas› ulemâ y› kübbârd›r.

Der-beyân › memdûhât › sanâyi‘ât: Ekseriyyâ bu flehrin haddâdlar› gûnâ-gûn âlât › silâha mü­te‘all­›k yahfl› karabina tüfengler ve Ferhâdî kü­lüng­ler ve kolçak ve balta ve nacak makûlesi cev­her-dâr musanna‘ silâhlar yaparlar. Ve bunda Yahûdî ka­r›­la­r› bir gûne flayak nâm çuka dûhte ederler, gayri diyârda yokdur.

Der-flerh i hubûbât [u] nebâtât [u] mahsûlât: Bu diyâr›n hâk i pâk i amber-âsâs›nda ve Keçkemet ve Peflte sahrâs›nda la‘l-gûn deve difli nâm bir gen­dümü olur, gûyâ İslâmbol kurbunda Tekirdağ› buğ­da­y›d›r. fia‘îri ve böğrülce ve mercimek ve no­hudu vefret üzre olup buğday› anbârlarda yüz y›l dursa aslâ bit yemeyüp tâze durur.

Der-ni‘met i uzmâ y› ta‘âm › me’kûlât: Cemî‘i ahâlî i Budin eyyâm › flitâda cevk cevk olup birbirlerine s›ra ziyâfetleri edüp hâs ve beyâz sipov ekmekleri ve tâze teleme yağ›yla tabh olmufl pilâv­lar› ve Leh tavuğu puryân› ve kapamas› ve sazan ba­l›ğ› kapamas› ve ufltuka bal›ğ› tavas› ve k›rah çorbas› ve baklavas› memdûhdur.

Der-sun‘ › Hudâ güzîde i fevâkihât: Cümle meyvelerinden vefret üzre olan âbdâr hofl-hor en­gûrü ve eriği ve zerdâlûsü ve kiraz › hofl-güvâr› ve viflnesi firâvând›r. Hattâ dağlar›nda birer ikifler kar›fl ağaçda yer viflnesi hâs›l olur, ammâ limon ve turunç ve nar ve incir ve zeytûn ve f›sd›k misilli sevâhil meyveleri olmaz. [88a]

Bâb › hâk i pâk mezâri‘ât [u] nebâtât › sebze­vât: Bu flehrin türâb › amber i mu‘attar›nda ve Peflte ve Keçkemet sahrâs›nda ve Kile fezâs›nda ve Eski Budin hâmûnunda ol kadar giyâhât ve tirfil ve ayr›k ve yonca nâm çay›r ve çemen ve sar›msak ve kabak ve p›rasa ve soğan olur kim hadden bîrûn ve k›yâs­dan {efzûn olur}.

Der-envâ‘ › meflrûbât › cân-perver erbâb › hâcât: Bu flehr i Budun'un harâbât erenlerine gûnâ-gûn müskirât flekilli meflrûbâtlar› var, ammâ gingö­fliyye nâm bir gûne sar› yâkût renginde billûr-misâl berk urur bir hamr › harâm› olur kim Bozca­ada'da ve cezîre i Ankon'da olmaz. Hattâ humâr› dahi ol­maz, derler. Müsellesi ve viflnâb› memdûhdur.

Der-mesîre i teferrücgâh › bâğ › Merâm › müferrihât: Cümle yetmifl aded yerde seyrângâhlar› var. Evvelâ Kral bâğ› ve Bâğlar korusu ve Kral ko­rusu ve Gerz İlyâs dağ› ve H›z›r Baba bâğ› ve Miftâh Baba tekyesi ve Gül Baba tekyesi ve Bârûthâne kal‘as› ve (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-nazargâh › İremezâtü'l-İmâdi'l-cinân bâ­ğavât: Be-kavl i bâcdâr › Budim evvelâ Gül Baba bay›rlar›ndan ve Orta dağlardan ve Muhanad ba­y›rlar›ndan tâ Gerz İlyâs dağ›na var›nca ve Kile ovas› bay›rlar›na var›nca andan tâ Eski Budin'e var›nca tûlen ve arzen üç sâ‘atlik yerde 7.000 bâğd›r.

Der-lehce i mahsûs › ehl i beled i ›st›lâhât: Cümle ahâlî i Budin Boflnak ve Bosnavîlerdir. Ba‘z› lehçe i mahsûsalar› var: Meselâ vefebiha ve muhas­sal › çelâm ve zâhirâ ve demiflüm ve flâyed gelme­ye­sün ve sinkociyi sevmiflüm, yâ dahi sağ m›sun keli­mât­lar›n çok isti‘mâl ederler, ammâ fasîh {Macarca bi­lirler, deyü nakl etdiler}.

Der-vasf › tetimme i flehrengîz i külliyât:

.................. (7 sat›r bofl)....................



Der-beyân › ziyâretgâh › gâziyân › evliyâi'l-vâs›lîn, ya‘nî {medfûnûn-›} mahmiyye i Budin
rahmetullâhi aleyhim ecma‘în

Bu hâk i pâk i amber-âsâda ibtidâ tâ küffâr zamân› gâzî ve flehîd i hür olan ser-çeflme i gâzi­yân › ünâs, yârgân ›(?) refîkân › Hazret i H›zr İlyâs, a‘nî,



Ziyâretgâh › Hazret i Gâzî Gerz İlyâs: Bana kasabas› sükkânlar›ndan olup Gâzî Hudâvendigâr Murâd Hân asr›nda Budin'de flehîd olup, "Bu gâzî serbâz yiğitdir" deyü küffâr yine mahabbetinden vücûd › flerîf i Gerz İlyâs'› bu mahalle defn etdikleri bâlâda tekyeler evsâf›nda mastûrdur, kuddise s›rru­hu'l-azîz. Andan,

Ziyâretgâh › k›ble i vilâyet, ka‘be i hidâyet, mücerred i bât›n u zâhir, ser-sofra i gâ’ib ü hâz›r, zübde i evliyâ, umde i asfiyâ, pîflvâ y› tarîk i Âl i Abâ, ya‘nî efl-fieyh Hazret i Gül Baba: Maskat › re'sleri diyâr › Rûm olan hâk i pâk i eyâlet i Sivas flehirlerinden Marzifonî olup Süleymân Hân ile Budin fethinde bulunup ibtidâ Cum‘a namâz›n› k›l­duğu gibi derûn › câmi‘de vasiyyet edüp rûh teslîm etdikde iki kerre yüz bin asker i cemâ‘at ol ân ce­nâzesine hâz›r olup Süleymân Hân › zamân bizzât Gül Baba tâbûtun getirüp hâlâ âsitân i mehbit › nûru olan zemîn i pâke defn etdikleri mahal­liyle bâlâda terkîm olunmufldur, kuddise s›rruhu.

Ziyâretgâh › bedraka i makâmât › âyine i kerâ­met, k›dve i ricâl, nokta i kemâl, hâz›r u esrâr › tarî­kat, nâz›r u envâr › hakîkat, Abdullâh Fettâh, ya‘nî efl-fieyh Hazret i Baba Miftâh: Bu sultân › fukarâ Süleymân Hân'a vâk›‘as›nda Budin kal‘as› miftâhla­r›n verüp yine Budin fethinde hâz›r olup merhûm olduğu menâk›b› bâlâda mektûbdur. Revvahallâhu rûhahu. Andan,

Ziyâret i meflhed i hazîne i ilm ü hikmet, ye­gâne i hilm ü ›smet, fleref i ubbâd, kenef i zühhâd, hârisü akl u fler‘, ârifü asl [u] fer‘, müctehid i evliyâ, mün­ferid i asfiyâ, ya‘nî efl-fieyh Hazret i H›z›r Baba, nevverallâhu merkadehu: Ovakapu­su’ndan taflra bâğlar içinde tekyesi içinde mestûr olduğu bâlâda hemi tastîr olunmufldur, kuddise s›rruhu. Andan,

Ziyâretgâh › kabr i berkeflîde i dergâh, ber-gü­zî­de i ârif billâh, flem‘ i âlem, çerâğ › hurrem, ki­bâr › ihtiyâr, ya‘nî efl-fieyh Hazret i Baba Muhtâr: Bu vâlî i fukarâ y› Âl i Abâ Yeflil Direkli ›l›cas› hân› önünde bir kubbe i pür-envârda medfûn olup ziyâ­retgâh › gâziyân › Budin'dir, zâdellâhu nûrehu. Andan,

Ziyâret i Kalayl›koz Ali Pafla: Bedkal(?) va­roflunda bir bay›r üzre medfûndur. [88b] Andan,

Ziyâret i Arslan Pafla: Bârûdhâne kal‘as›n bunlar binâ etmifldir. Ba‘dehu taraf › flehriyârîden flehîd etmifllerdir. Rahmetullâhi aleyh. Andan,

Ziyâret i Ahmed Beğ: Ortahisâr'da Pafla câmi‘i hareminde kurflumlu kubbe içre medfûn olup târî­hiyle bâlâda câmi‘lerin evsâf›nda terkîmdir.

Ve ziyâretgâh › cebbâne i azîm belde i kadîm: Cümle mezâristân› cânib i garbda Hazret i Gül Baba yan›nda bir karâfe i kübrâ y› gâziyând›r kim her biri birer gûne Rüstem ü Sâm-› akrân dilâverânlar iken vâdî i hâmû­flân­da {yatup} lisân › hâl ile birer Fâtiha ricâ ederler. Cümle sâkinân › ehl i kubûr rûhlar›yçün el-fâtiha.

Ve ziyâret i Bal› Pafla: Yine Bal› Pafla mey­dân›nda medfûndur.

.................. (1.5 sat›r bofl)....................

Hattâ bu Budin'in karâfe i gûristân›nda medfûn olan mürde diller niçe yüz y›ldan berü ter ü tâze-misâl kadîd i mahz olup yat›r. Mûr [u] mâr ve mûfl › bî-flümâr dendân-d›râzl›k edüp na‘fle i gâziyâna aslâ zarar etmezler, aceb hâk i pâk i nazîfdir. (   ) (   )

Kal‘a i Budin'in cânib i selâs›nda olan kal‘alar› ayân eder

Evvelâ kal‘a i Budin'in cânib i garbîsinde Gül Baba ile Velî Beğ ›l›cas› kurbunda Tuna nehri kenâ­r›nda,



Evsâf › kal‘a i Bârûdhâne: Sene 936 târîhinde Süleymân Hân asr›nda Gâzî ve flehîd Arslan Pafla ibn Yahyâ Pafla ibn Mehemmed Pafla binâs›d›r.

Eflkâl i kal‘as› ve zemîni böyle vâk›‘ olmufldur kim nehr i Tuna kenâr›nd[a] bir alçak zemînde câ-be-câ alçak kayalar üzre esâs› vâk›‘ olmufl çâr-kûfle ve tafl ve çâr-rüknünde birer kulle i azîmli ve câ­nib i k›bleye nâz›r bir demir kapulu ve toplu ve tü­fen[g]li ve mükellef ü mükemmel cebehâneli ve baflka dizdârl› ve üç yüz aded kal‘a neferâtl› ve bir oda bârûdcubafl› neferâtl› ve bir oda cebecibafl› nefe­râtl› ve kal‘a hâricinde yigirmi aded hâne ve bir zâ­viyeli çârsû y› bâzârs›z ma‘mûr ve metîn ü müstah­kem kal‘ac›kd›r. Dâ’iren-mâdâr cirmi sekiz yüz ad›md›r.

Bu kal‘a içre aslâ müte’ehhil kimesnelerin hâ­neleri yokdur. Hemân kal‘a etrâf›nda dîvâr[a] mut­tas›l kârgîr binâl› mahzenler ve bârûdhâne çarhlar› olan kârhânelerdir, gayri âsâr › binâ yokdur. Kal‘an›n bundan gayri yeri cümle gül [ü] gülistân ve bâğ [u] bostân ve murgzâr u lâlezâr bir mesîre­gâh u teferrücgâh kal‘ad›r.

Hattâ Budin'in ba‘z› erbâb › ma‘ârifânlar› ve a‘yân › kibârlar› bu cây › müferriha gelüp tefer­rüc ederler, ammâ kârhâne i bârûd ifllerken derûn › hi­sâr[a] bir ferd i âferîdeden bir ferd bu kal‘aya gi­re­mez ve bir hüddâm bu kal‘ada bârûd › siyâh hav­finden duhân nâm bid‘ati içemez, ammâ bârûd › berd zamân› olmasa dizdârdan niçe yârânlar me’zûn olup teferrüc ederler, ammâ ekseriyyâ ze­nâ­ne i kavm i âsiye bu kal‘aya gelüp temâflâ edüp bârûd çarhlar› ve dollâblar› alt›ndan cereyân eden ›l›ca su­yuna girüp k›rklan›rlar, ya‘nî k›rk kerre yaykan›rlar. Hattâ nisvân › sâhib-isyân tâ’ifelerinin zu‘m › fâsi­delerince öyledir kim,

"Bir duhter i pâkîze ahter i nâ-flüküftenin baht› küflâde olmayup bir kocaya varamasa yâhûd bir av­retin ehliyle hüsn i zindegânesi olmasa ve[yâ]hûd bir avretin üzerinde nuhûset ve kesâfet olsa bu bârûd­hâne çarh› sular›na girüp k›rklansa ol k›z›n baht› aç›lup bir kocaya var›r ve menhûselerin nuhû­setleri def‘ olur" deyü ol mülâhazayla tâ’ife i ze­nâne bu suya her zamân girirler, ammâ,

Sitâyifl i bârûd › siyâh dollâblar›: Bânî i kal‘a olan merhûm Arslan Pafla'n›n ferîdü'd-dehr üstâd › kâmil Macar esîrleri var imifl. Niçe gûne san‘at › musanna‘ ile gûnâ-gûn ibret-nümâ y› bûkalemûn demirden ve ahflâbât › sindiyân ve pala­san­tadan vâci­bü's-seyr dollâblar edüp bu dollâblara on iki aded çarh › felek ibret-gûnlar edüp her çarh›n önünde bi­rer aded tuç havânlar edüp cümle havân elleri dahi tuçdan ve demirdendir. Bu çarh dollâblar› cümle su çevirir. Ol su dahi ›l›ca suyudur kim baflka bir ku­bâbl› germâbd›r, ol uyûn › germâb›n ayağ› ce­reyân ederek gelüp bu bârûdhâne çarhlar›n deverân etdürüp kaçan kim çarhlar ve dollâblar deverân edüp havânlar içre havân elleri inüp ç›kduğu ve gürüldüsü ve sâ‘ikas› bir temâflâd›r kim âdem hayrân kal›r. Hakkâ ki temâflâ­gâh › ibret-nümâd›r ve gâyetü'l-gâye nebtîz bârûd › siyâh› olur, lâkin vakt i Temmûz'da ifllemezler, zîrâ bârûdunun keskin­li­ğinden birkaç kerre bu bârûd­hâne tutuflup harâb olmufldur, ammâ vakt i flitâda ve eyyâm › bahârda iflleyüp keskin bârûdu olur. Ve hâs›l olan bârûdlar› cümle iç kal‘ada der-mahzen ederler, vâcibü's-seyr bir kârhâne i bârûdhânedir ve's-selâm.

{Ve bu kal‘a hâricinde yine ›l›ca suyundan on aded değirmenleri vard›r}. Andan,



Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin