Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


{Sitâyifl i kal‘a i Yeni Gabele}



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə56/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   72

{Sitâyifl i kal‘a i Yeni Gabele}

Ve bu mahal gâyetü'l-gâye intihâ i serhad olup kal‘as› küçücük olma€ile Bundukanî Venedik'inin ›syân [u] tu€yân› ziyâde oldu€undan bu kal‘ay› dahi tevsî‘ etmek iktizâ etdikde sene (   ) târîhinde Sultân ‹brâhîm Hân, Çengîzâde (   ) Pafla'ya Hersek sanca€›n sadaka edüp cümle Hersek ve Bosna eyâ­leti askerleri bu Gabele kasabas› dibinde meks edüp Ebü'l-feth'in Gabele i Atîk kal‘as›na muttas›l bir kal‘a i nev-binâ dahi zamîme eyleyüp henüz kal‘a i Gabele sedd i ‹skender'e mânend olmufl ve evvelkiden bin kat ziyâde sa‘b ve metîn olmufl ve bunun çâr-rüknünde olan ebrâclar› kal‘a i atîk kullelerinden büyük ve metîn olmufl, lâkin bu dahi yerli kaya üzre temeli olup ve etrâf› alçak kumsal yerler olma€ile bunun dahi handak› yokdur.

Ve bunun dahi cânib i flimâle bir kapusu vard›r, ammâ a€aç kapudur, ammâ eski kal‘a içine aç›lan kapusu metîn ve hadîd ü cedîd kapudur, ammâ bu yeni kal‘a içinde aslâ hânelerden ve bir gayri eser i âsârdan bir imâret yokdur. Hemân ceng içün bir meydând›r. Ve dîvârlar›n›n kal›nl›€› onar arfl›n enli ve kaddi yigirmi arfl›n bâlâ hâit i üstavârd›r.

Ve cümle yigirmi üç aded flâhî balyemez ve gayri düflmana amân vermez toplar› vard›r. Ve bu iki aded kal‘an›n cânib i selâs›n› nehr i Neretva ihâta edüp hemân garb taraf› Çiftlik nâm varofl › azîmdir. Ve bu iki kal‘alar dahi dörder köfle vâk›‘ olmuflken flimdi ikisi bir olup flekl i murabba‘dan tûlânî oldu.

Ve cümle kal‘a i Gabele'nin dâ’iren-mâdâr cirmi befl yüz elli aded germe ad›md›r. Ve handa€› ve kal‘aya muttas›l aslâ bir binâ yokdur. Hemân meydân › ma‘rekeye gö€üs germifl bî-bâk ü bî-pervâ durmufl, cümle balyemez toplar› cânib i erba‘as›ndaki fezâlara ve nehr i Neretva bo€az›nda Norin kullesi taraf›na nâz›r ejder-misâl bafl kald›rm›fl toplard›r.

Ve bu iki aded Gabele kal‘as›n›n ve Norin kal‘as›n›n ve Korpi kullesinin bu mezkûr dörd aded kal‘alar›n cümle bin sekiz yüz aded c›las›n ve gâzî vü tüvânâ ve fetâ askerîsi vard›r kim her biri birer kal‘a de€er flehbâz yi€itlerdir kim aslâ hîle vü hud‘a ve kizb ü bühtân ve g›ybet ü mesâvî bilmez gâzîlerdir.

Ve cümle yigirmi dörd kadar a€al›kd›r. Cümlesi Nova kulu gibi darac›k beyâz s›kma gö€üslük ve geçirme esbâb geyüp bafllar›nda k›rm›z› fes ve ayak­lar›nda Fireng fillar› ve bald›rlar› ç›plak, bellerinde pala b›çak ve kiminin ellerinde balta ve nacak tafl›­yup k›rkar ve ellifler dirhem armud bafll› dalyan Cezâyir tüfengi tafl›yup firkateler ile deryâda gezüp ‹flpanya ve Klora ve Mankordonya ve Misine ve Napolya ve Korsaka ve Sardilya ve Cicilya adalar›n urup nehb ü gâret edüp flikârlar› ile her bâr Gabe­le'ye selâmet gelir gâzîlerdir kim cümle Boflnakça kelimât eder­ler.

Ve bu flehirlerde bu kadar zamân durdum, aslâ nisâ tâ’ifesinden bir hâtûnu çârsû y› bâzârda gör­medim. Ve bu Gabele kal‘as›n›n Lodos cânibinde [163a] bir küçük sahrâs› var. Zamân › kadîmde pi­rinç hâs›l olur ark yerleri var, hâlâ mu‘attald›r.

Ve nehr i Neretva kenâr›nda üç göz kârgîr binâ kiremitler ile örtülü tershâne gözleri var, Süleymân Hân zamân› bu kal‘ada üç kad›rga dâ’imâ âmâde dururmufl.

Sitâyifl i kasaba i Gabele Çiftli€i: Bu mezkûr kal‘a i Gabele'nin taflras›nda cânib i garbîsinde nehr i Neretva kenâr›nda bir vâsi‘ düz çemenzâr ze­mîn i mahsûl­dârda üç yüz hâneli ve serâpâ kaya€an örtülü kârgîr binâ y› fieddâdî hadîka i cinânl› vâsi‘ hânedânlar›­n›n ba‘z›s›nda kulleler vard›r.

Ve cümle üç mahalle ve üç mihrâbd›r. Biri câmi‘dir, mâ‘adâs› mesâcidlerdir. Ve bir medrese i sûhtevâtd›r ve bir mekteb i püserând›r ve bir tekye i dervîflând›r, ammâ bunda aslâ çârsû y› bâzârdan bir alâmet yokdur.

Etrâf› tafll›k olma€ile fliddet i hâr› fledîd olup ha­vâs› sakîl oldu€undan ›s›tmas› gâyet çok olur, ammâ cemî‘i halk› keçi südü surutkas› içme€ile ve pivo ve bal suyu müskirâtlar›n nûfl etmek ile ›stmay› def‘ edüp ten-dürüst olup hayli zinde ve zeber-dest fir­katede kürek çekmenin erbâb› tüvânâ âdemleri var­d›r.

Hattâ Hazret i Süleymân birkaç nefer dîvlere hât›r-mânde olup bu Hersek da€lar›na ol dîvleri sü­rüp kavm i Uskok kâfiri ol dîv [ü] ifrîtlerin neslin­den olup bu Hersek kavmi ve bu Gabele kavmi dahi anlardan tenâsül bularak hakkâ ki Dâbbetü'l-arz kadar tüvânâ y› zeber-dest gâzî yi€itleri olur. Hattâ ceng [ü] cidâl ve harb [ü] kıtâl mahallinde kâfirlere hücûm edüp k›l›ç ç›karmayup tüfeng atmadan sa€ eline ve sol eline birer kâfiri alup birbirlerine kâfir­leri ura ura serâsîme edüp kâfirleri dest ber-kafâ ba€lar, eyle güçlü ve kuvvetli yarar yi€itleri olur, cümlesi kal‘a neferât­la­r›d›r. Bu flehirde ecnebîden gayri âdem duramaz, gâyet cezîre yerdir.



Hikmet i sun‘ › Hudâ y› garîbe

Ol zamân ki Hazret i Süleymân mezkûr dîv i sefîdleri bu Hersek vilâyeti da€lar›na nefy etdikde dîvler açl›klar›ndan Hersek'de olan da€lar›n toprak­lar›ndan yeyüp def‘ i cû‘ ederlerdi, ammâ b›y›klar› ve saç sakallar› cümle dökülüp mahbûb-misâl olur­lar.

Ba‘dehu Hazret i Süleymân dîvlerin bu ahvâl­lerinden haberdâr olup hukemâ y› Hazret i Süley­mân ve Âsaf › Berhayâ eydir:

"Belî pâdiflâh›m, ol Hersek da€lar›nda zernîh hâs›l olur. E€er ol da€larda benî Âdem olsa ol da€­larda hâs›l olan zernîha u€rayan berrâk sulardan benî Âdem içse saç› sakal› geç gelüp k›rk yafl›na va­r›nca mahbûb gulâmlar› ola. Ve ol zernîh topra€›n­dan tü€lü âdemler k›llar›na sürseler derhâl bir ser i mû kalmayup vücûd › insân billûr gibi olur" dedik­lerinde me€er Hazret i Süleymân'›n hâtûnu Sabâ flehri pâdiflâh›n›n k›z› Belkîs Hâtûn'un topuklar›ndan yu­karusu k›ll› imifl. Hemân Hazret i Süleymân bir ifrîte emr edüp ve Hersek'de mahpûs olan dîvlere heldine nâm bir habbe gönderüp,

"Bunu eksinler ve tenâvül etsinler ve bize yedik­leri zernîhdan toprak göndersinler" deyü fermân edince hemân ifrît tarfetü'l-ayn içre Hersek'e gelüp heldine baklas›n dîvlere verüp dîvlerden zernîh alup yine berk-i hâtif gibi huzûr › Süleymân Nebî'ye ge­lüp h›r›zmay› verüp Belkîs Ana zernîhi k›ll› olan yerlere sürüp vücûd › Belkîs Hâtûn dürr i beyz-âsâ soyulmufl yumurta gibi beyâz olup safâ eder.

Ba‘dehu Süleymân Nebî de isti‘mâl eder. Nûre ve terkîb i h›r›zma ve zernîh sürünmek Hazret i Süleymân'dan kalm›fld›r. Ve Hazret i Risâlet-penâh efendimiz dahi isti‘mâl etdiklerinden ümmetlerine sünnet olmufl­dur. Hâlâ Hersek da€lar›nda olan zer­nîh›n kesret [ü] vefreti bir diyârda yokdur. Ve hel­dine dedikleri bakla-misâl hubûbât›n ekme€i bu Hersek ve Bosna diyâr›nda mahpûs dîvlere Hazret i Süleymân aleyhi's-selâm›n hedâyâ gönderdi€i ni‘metdir, ve's-selâm.

Ez-în-cânib bu Gabele kal‘as›ndan yine at­lar›m›z› gemilere koyup nehr i Neretva ile karflu ta­rafa geçüp atlar›m›za süvâr {olup} karflu Gabele'den cânib i cenûba Neretva kenâr›yla rub‘ sâ‘at tafll›k içre gidüp,

Evsâf › kulle i Korpi

Sene (   ) târîhinde bu kulle Ebü'l-feth vüzerâ­lar›ndan Üsküplü Koca Mustafâ Pafla binâs›d›r ve karflu Gabele kal‘as› yan›ndaki Çiftlik flehri dahi bu Mustafâ Pafla vakf›d›r. Bu kulle i Korpi nehr i Neretva'n›n bir dar bo€az›nda evc i semâya ser çekmifl bir kulle i bâlâd›r kim befl katd›r.

Ve nehr i Neretva'ya nâz›r flâhâne toplar› var, gâyet metîn kulledir. Cânib i flimâle bir kapusu ve dizdâr› ve seksen aded merdüm-i hisârlar› vard›r. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) [163b]

Ba‘dehu bu Korpi kullesinden yine semt i ce­nûba nehr i Neretva kenâr›yla 2 sâ‘at gidüp sa€ ta­raf›m›zda niçe sazl› cezîreciklerin seyr ederek ubûr edüp,



Evsâf › kulle i azîm Norin

Bu kulle oldu€u yere Nerîmân bo€az›ndan ga­lat Norîman'dan Norin Kullesi derler. Bunu dahi Üsküplü Koca Mustafâ Pafla sene (   ) târîhinde asr › Mehemmed Hân › Sânî'de binâ etmifldir. Evc i semâya kehkeflân-âsâ zirve i eflâke ser çekmifl bir kulle i ser-bülenddir kim gûyâ Akkirmân kullesi ve ‹slâmbol'da Galata kullesi gibi yedi kat fieddâdî binâ bir kulle i müntehâd›r kim kal‘a dahi denilse sezâd›r.

fiimâl cânibine ancak bir küçük demir kapusu var, nerdübân ile kayalardan nehr i Neretva'ya eni­lir. Ve her gece kapuyu sedd edüp kesme kaya üzre handak› cisrin makaralar ile dîdebânlar çeküp kal‘a kapusuna dayarlar.

Ve kirpi gibi cânib i erba‘as›na balyemez top­lar› zeyn olup üç yüz elli aded nebtîz ü semm i he­lâhil ve yetmifl kerre ipden ve kaz›kdan kurtulmufl merg i afâcân kara a€u ve kara y›lan gibi düflman› sokar bî-amân gâzîleri vard›r. Bunlara bir hâkim hükm edemez ve içlerine bir kanl› ve bir h›rs›z ve mücrim varsa vermezler. Ve bunda haps olup aslâ bir yere gitmezler. Cümle k›l›çlar› kanl› ve ejdehâ cânl› flehbâzlar› vard›r.

Ve kulleleri dibindeki limanda fleb [ü] rûz üç aded alesta firkateleri hâz›r-bâfl durur. Her sabâh ve ahflam binüp deryâya ganîmete giderler. Hattâ biz anda vard›kda kal‘a içre hakîre bir hücre döfleyüp anda mihmân olup dizdâr a€a ile ta‘âm yedikden sonra birkaç gâzîler bir yere gelüp ok fâl› dutup,

"Biz bu Evliyâ A€a u€uruna çeteye gideriz" de­yüp gülbâng › Muhammedî çeküp cümle guzât pür-silâh üç pâre firkatelere süvâr olup tarfetü'l-ayn içre nehr i Neretva üzre akup gözden gâ’ib olup gitdi­ler. Biz dahi enderûn [u] bîrûn › kal‘ay› temâflâ ederken vakt i asr oldukda an› gördük: Bir sadâ y› Allâh Allâh kopup bir tüfeng flâdumânlar› olup is­kele bafl›na vard›k. Gördük kim yedeklerinde cümle bayraklar› ser-nigûn bir Pulya cezîresinin firkatesi içinde yigirmi bir aded esîr ve bu kadar tuz ve s›€›r gönü ve yapa€› ve çuka ve kumafl ve biber ve zen­cebîl ve envâ‘î eflyâ metâ‘lar ile leb-ber-leb memlû bir firkate ile geldiklerinde kulle i Norin'den bir yayl›m top u tüfeng flâdumânlar› edüp cümle metâ‘› cümle gâzîler bahfl › Kalenderî etdiklerinde hakîre bir kefere esîr ve za‘ferân ve zencebîl ve çuka ve kumafl›n envâ‘lar›ndan hisse verüp,

"Senin u€urun aç›k imifl a€a, birkaç gün dahi oturun" deyü latîfeler etdiler. Ve kendilerden an­cak iki yi€it mecrûh olup anlara ikifler pay verdiler.

Sührâb Mehemmed Pafla'ya öflr i sultânîden befl esîr ve bu kadar çuka ve kumafl ve yigirmi kelle i kâfiri paflaya götürdüler. ‹flte bu mertebe flecî‘ u ya­rar flehbâz yi€itleri vard›r.

Ve bu kulle i ser-bülend nehr i Neretva Vene­dik körfezine mahlût oldu€u burunda bir pes­pâye kaya üzre flekl i müdevver yedi kat kirpi gibi toplu ve bir câmi‘li ve cebehânesi ve zahîreleri mevcûd bir kal‘a i metîndir kim bu kal‘a dibinden tâ karflu bo€aza var›nca nehr i Neretva on sekiz yerde bo€az bo€az olup deryâya kar›fl›r.

"Bu bo€azlardan küffâr›n firkateleri ve gayri gemileri girüp ç›kmas›n" deyü bu kulle i bâlâ binâ olunmufldur. Hakkâ ki sedd i kilidü'l-bahreyndir. Ve küffâr bu kulle var iken gemiyle girmek ihtimâli yokdur.

{Ve bu nehr i Neretva'ya Firengistân'da Neranta derler. ‹btidâ tulû‘› Çemerne yaylas›ndan olup ka­saba i Olu€'a ve kasaba i Foniçe ve flehr i Mostar'a, andan bu Gabele'den bu kal‘a i Norin dibinde Venedik körfezine mahlût olur}. Ve bu bo€az›n karflu sol taraf› da€lar› Dobra-Venedik hudûdudur.

Ve bu bo€azdan taflra elli mîl alarka deryâ içre ‹flpanya vilâyetinin Pulya cezîresidir kim bu kulle­nin tâ alemi dibinde gözcü köflkü vard›r, cezîre i Pulya andan nümâyând›r. Ve bu kullenin nehr i Neretva aflr›s› hâlâ isyânda olan Loboflka nâhiyemiz kâfirleri sâkinlerdir. Ve bu kulle kâfire bö€ür igi oldu€undan niçe kerre bu kulle üzre onar on befler bin küffâr ale'l-gafle gelüp bir ceng [ü] cidâle âheng etdikleri gibi kal‘adan bir top at›l›nca cânib i erba‘as›nda olan kurâ vü kasabâtlardan yigirmi otuz bin âdem ân › vâhidde cem‘ olup küffâra niçe kerre k›l›ç urup niçe bini tu‘me i flemflîr ve niçe bini esîr i bend-i zincîr olup hâ’ib ü hâsir olup bir vecih ile zafer bulmayup karârlar› firâra mübeddel olmufl­dur. Hudâ y› müte‘âl bu kulle i metîni ve içinde olan gâzîleri âfât › semeviyye ve âfât › araziyyeden ma­sûn ve mahfûz ede.

Ba‘dehu "Bu Norin kullesinden Mostar flehrine karflu Loboflka vilâyetini [164a] seyr ederek gide­lim" dedi€imizde bu Norin kullesinin gâzîleri r›zâ vermediler. "Küffâr›n gâyet isyân [u] tu€yânlar› vard›r" dediler.

Biz dahi Loboflka yoluna gitmeden ferâ€at edüp cümle Norin gâzîleriyle vedâlaflup andan ta­raf › flimâle avdet edüp iki sâ‘atde yine kasaba i Ga­be­le'ye gelüp tuz emînine emr i pâdiflâhîleri gös­te­rüp sicill i fler‘ i Resûle emr i flerîf kayd olundu kim "Kanûn › pâdiflâhîden ziyâde Dobra-Vene­dik tuzlas›ndan bâc u bâzâr al›nmayup yine selef pâdi­flâhlar› eyyâmlar›nda gibi tuzla iflleye" deyü emrler sicille kayd olup Dobra-Venedik emîninden ve bi­zim tuzla emîninden üçer yüz gurufl ve üçer donluk çukalar ve kumafllar alup cümle ahâlî i Gabele ile vedâlaflup andan tekrâr yine,



Menzil i kal‘a i Poçetel: Bunda bir gece dahi mihmân olup ‹brâhîm Kethudâ efendimizin vâlide­sinden mektûblar ve bir kat esvâb ile bir at ve bir seyishâne ve yüz altun harc › râh alup cümle ahbâb ile vedâlaflup yine cânib i flimâle nehr i Neretva ke­nâr›yla giderken kal‘a i Bolagay sa€ taraf›m›zda gö­rünerek kalup tafll›kda 4 sâ‘atde,

Evsâf › mahmiyye i ma‘mûr u dâr › diyâr, ya‘nî flehr i azîm kal‘a i Mostar

Lisân › Latince Mostar köprü flehri demekdir. Tevârîh i Latin'de tahrîr etdi€i üzre bu flehir içre kâfir zamân›nda bir kayadan bir kayaya nehr i Neretva üzre âdem uylu€u kal›nl›kda hadîd zincîr i kavî üzre bir cisr i metîn oldu€undan bu flehre kavm i Latin ve Boflnak ve H›rvad u S›rf ve Bulgar ve Uskok ve Lasman Mostar derler.

Hâlâ ol zincîr cisrin mahallinde Süleymân Hân bir cisr i ibret-nümâ etmifldir kim bu felek i atlasda ana mu‘âdil bir püll i kebîr yokdur. Mahallinde vasf olunur, ammâ bu flehr i ma‘mûr[u] bizzât Ebü'l-feth Sultân Mehemmed Hân sene (   ) târî­hin­­de feth edüp Bosna eyâletinde ve Hersek sanca€› hâ­kinde paflan›n hâss› olup hâkimi voyvadad›r kim elli nefer âdemiyle adâlet edüp hükm i hükûmât eder.

Hâkim i fler‘i üç yüz akçe pâyesiyle flerîf kazâ­d›r. Ve nâhiyesi (   ) aded ma‘mûr kurâlard›r. Ve fleyhülislâm› ve nakîbü'l-eflrâf› ve a‘yân [u] eflrâf› ve ulemâ ve sulehâ vü meflâyih i e’imme ve hutebâ ve musannifîn u flu‘arâs› gâyet çokdur.

Ve bir hâkimi dahi sipâh kethudâyeri ve yeni­çeri serdâr› ve Budin kulu serdâr› ve muhtesibi ve bâcdâr› ve flehir kethudâs› ve harâc emîni ve mi‘mâr a€as› ve kal‘a dizdâr› ve kal‘a neferâtlar›ndan (   ) aded merdüm i hisâr› vard›r. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Der-beyân › eflkâl i zemîn i kal‘ateyn i flehr i Mostar

Sene (   ) târîhinde bu flehir emn [ü] amân ol­mak içün Sultân Süleymân Hân bu kal‘alar› nehr i Neretva'n›n kayalar› üzre kârgîr binâ seng t›râfl iki aded kal‘a i savafl inflâ etmifldir kim metânetde her biri birer gûne h›sn i üstüvârd›rlar, ammâ gâyet kü­çük kal‘ac›klard›r.

Mostar flehrinin ortas›ndan cereyân eden nehr i Neretva kayalar›n›n biri sa€›nda ve biri solunda kal‘ateyn i zîbâlard›r kim iki kal‘a mâbeyni mefl­hûr › âfâk olan Mostar cisridir. Ve bu kal‘alar›n iki bafl›nda ikifler kat metîn ü müstahkem demir kapu­lard›r kim gûyâ her biri diyâr › Acem'de Demirkapu kal‘as›n›n bâb › hadîdleridir.

Ve karflu karfluya iki kal‘ada dahi müstev[fâ] cebehâneler ve flâhî zarbuzan toplar ve gûnâ-gûn muflkatlar ile ârâste ve üç aded dirsekli ebrâclar ile pîrâste olup cümle dendân › bedenleriyle ma‘mûr u müzeyyen beyâz ku€u gibi münevver kal‘ac›klar, ammâ sâ’ir k›lâ‘lar gibi tabyal› ve handakl› kal‘alar de€ildir. Ancak cisir bafl›n korutmak içün amâr olunmufl kal‘alard›r. Gerçi kal‘a ikidir, ammâ diz­dâr› birdir, lâkin her birinde seksener aded pür-silâh ve âmâde neferâtlar› kapu aras›ndaki soffalarda otu­rup dîdebânl›k ederler, zîrâ intihâ i serhad yerdir. Belki Loboflka taraf›ndan düflman olan uskuk kâfir­leri Tabahâne kasabas›ndan gelüp beri flehre kal‘alardan geçüp flehri düflman gâret etmesin içün dâ’imâ merdüm-i hisârlar› âmâde dururlar. Ve her gece kal‘a kapular›n sedd edüp beriden öteye ve öteden beriye bir kufl ancak uçar. Yohsa âdem âdemî-zâd kufl olsa geçemez.

Ve tabahâne taraf›ndaki kal‘an›n burc [u] bâ­rûsu üzre nehr i Neretva'ya nâz›r bir kasr › mecma‘ › irfân› var. Andan nehr i Neretva'n›n câ­nib i flimâlden gelüp taraf › k›bleye nehr i Ceyhûn ve nehr i Seyhûn-misâl cereyân edüp ra‘d-vâr gür­leyerek ubûr etdi€i nümâyân bir kasr › erbâb › ma‘ârifând›r. Her bâr bu kâh › Havarnak'da flehr i Mostar'›n ehl i dilân yârân › bâ-safâlar› bu kasr › nüzhet-âbâda oturup gûnâ-gûn mübâhase i ilm i fler‘iyye ve mesâil i f›khiyye müzâkeresin ederler bir ferah-âbâd › ârâmgâh › dil-küflâ maksûredir.

Ve buna karîb bir lonca köflkü dahi vard›r. Bu hemân âyende vü revendegân [164b] içün bir mihmângâhd›r. Ve cisrin karflu kapunun flehir tara­f›nda olan kal‘a içinde Süleymân Hân'›n bir mescidi var, ammâ havl›s› yokdur.

Ve bu mahalde kal‘a neferâtlar›yçün bir küçük kahvehânesi var. Ekseriyyâ kal‘a dizdâr› ve flehrin a‘yân› bunda otururlar. Ve cümle kal‘a neferâtlar›­n›n âlât › silâhlar› bu mahallin rûy › dîvârlar›nda tezyîn olmufldur (   ) (   ) (   ) (   ).

Der-beyân › ibret-nümâ y› cisr i azîm i Mostar

Sene (   ) târîhinde bu cisr i vâcibü's-seyri dahi Sultân Süleymân Hân'›n fermân›yla Koca Mi‘mâr Sinân ibn Abdülmennân A€a bir kantara i azîm inflâ etmifldir kim gûyâ kavs › kuzah gibi kehkeflân-âsâ semâya kad-keflân olup bir kayadan bir kayaya bir tâk etmifldir kim gûyâ Ba€dâd › behiflt-âbâdda tâk › Kisrâ'd›r. fiehr i Mostar'›n tâ vasat›ndan cere­yân eden nehr i Neretva üzre bu püll i ibret-âsâr binâ olunup iki bafl› kal‘a olmak ile flehrin bir tara­f›ndan bir taraf›na bu s›râtdan gayri yerden ubûr olunmak bir vech ile mümkün de€ildir.

‹mdi sâmi‘înden olan ihvân › vefâya flöyle ma‘lûm ola kim bu abd i kemter Evliyâ y› bî-riyâ bu âna gelince yigirmi yedi y›lda pey-ender-pey seyâhat edüp on alt› pâdiflâhl›k yeri geflt [ü] güzâr edüp niçe kerre yüz bin âsâr › binâlara im‘ân › na­zar ile nazar edüp Vilâyet i Erzurûm'da Hasan kal‘a­s› kurbunda nehr i Araz üzre ibret-nümâ Çoban Köprüsü ve Erzurûm ile Malazgird mâbey­ninde yine Araz nehri üzre Altunhalkal› cisri ve kal‘a i Hazzo ile kal‘a i Mefâr›kîn aras›nda Batman cisri ve Hasankeyf kal‘as› cisri ve nehr i Âsî üzre Antakiyye pülli ve Misis'de Cihân kantaras› ve Adana cisri ve Tarsus cisri ve Sivas'da E€riköprü ve K›z›l›rmak üzre Çâflnigîr s›rât› ve K›z›l›rmak üzre Osmânc›k cisri ve nehr i Sakarya üzre Sultân Bâye­zîd'in Geyve kasabas› cisri ve diyâr › Ana­do­lu'da niçe yüz cisr i ibret-nümâlar var, ammâ bunlar ibret-nümâlard›r:

Diyâr › Rûm'da olan vâcibü's-seyr Süleymân Hân ve Selîm Hân › Sânî'nin Çekmeceler cisrleri ve Burkaz cisri ve nehr i Ergene üzre Koca Murâd Hân'›n Ergene köprüsü ve Edirne'de Mihal köprüsü ve yine Edirne'de Yeniköprü ve Sarrâchâne cisri ve Edirne kurbunda Koca Mustafâ Pafla cisri ve nehr i Drin üzre Viflegrad pülli Koca Sokollu Mehemmed Pafla'n›n on iki göz cisr i azîmidir.

Ammâ bu zikr olunan cümle cüsûrlardan vâci­bü's-seyr ibret-nümâ y› bî-misâl cisr i lâ-nazîr bu Mostar köprüsüdür kim Arab u Acem ve Rûm u Firengistân'da ve Belh u Buharâ'ya var›nca tek i pûm›z var, bu hakîr eyle bir cisr i âlî rub‘ › mes­kûnda görmedim. Gerçi Kürdistân'da zikri sebkat eden Batman cisri ve Hasankeyf cisri dahi gâyetü'l-gâye musanna‘ cüsûrlard›r, ammâ bu Mostar cisri eflâke ser çekmifl bir kayadan bir kayaya tâk › Havarnak gibi at›lm›fl bir göz cisr i müntehâd›r kim afla€› bakan›n zehresi çâk olur. Hattâ bu cisrin iki bafl›ndaki kal‘alar›n iç yüzdeki kapular›n›n bir ka­pudan bir kapuya var›nca bu Mostar köprüsünün tûlu kâmil yüz germe ad›md›r. On befl ayak ennili€i vard›r.

bret-nümâ y› di€er: Aceb ma‘rifet üzre ma‘ri­fet hezâr ahsend kim bu cisrin üstünden Sultân Murâd Hân › Râbi‘in rûznâmecisi ‹brâhîm Efendi bu cisrin cânib i garbîsi taraf›ndaki olan Tabahâne varoflu içinden nehr i Radobola suyun bu cisir üstünden tuç künkler ile beri tarafdaki çârsû y› bâzâr flehrine geçirüp cümle hammâmlara ve câmi‘ ve hân ve imâret [ve] medreselere ve niçe yerde çeflme­lere ve'l-hâs›l k›rk befl yere bu cisir üzre sular getir­di€ine flu‘arâ y› Mostar târîh-perdâzl›k etmifl­dir, ammâ san‘at › fli‘riyye kasd etmifldir. Târîh: (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Hulâsa i kelâm seyyâhân › berr [ü] bihârân içre iflidilmemifl ve görülmemifldir kim bir cisrin hem al­t›ndan ve hem üstünden âb › revân cereyân ede, a€­reb ü garâ’ibden seyr [ü] temâflâd›r, ammâ Süley­mân Hân › Gâzî binâ etdi€ine târîh i musanna‘› bu­dur:

Kudret kemeri. Sene 974.

Andan di€er târîh i zîbâ:



Kavs › kuzahun ayn› bu köprü binâ oldu,

Var m› bu cihân içre mânendi hey Allâh›m,

‹bretle bakup dedi târîhini bir ârif,

El geçdi€i köprüden biz de geçeriz flâh›m.

Sene 973.

Bu cisr i bî-nazîrin hakk›na niçe târîhler vard›r, ammâ hât›ra hutûr eden bunlard›r. Hakkâ ki üstâd bennâ y› selef var makdûrun sarf edüp yed i tûlâs›n› ayân etme€içün bir kayadan bir kayaya bir kemer inflâ eylemifl kim bir mesâfe i ba‘îdeden bu cisre nazar olunsa hemân çarhdan ç›km›fl zehgîr-misâl müdevver durur bir memerr i nâs › bî-hemtâd›r kim bunda olan tasarruflar› ve letâfet ü zerâfet ü ilm i mi‘mârî bu atlas › felekde böyle bir kârgerlik flîrîn­kârl›€› bir mi‘mâr › selef etmemifldir. [165a] Ve böyle kantara i ibret-nümâ çeflm i felek görmemifl­dir.

Ammâ hakîkatine nazar olunsa bu mahallin ka­yalar› üzre böyle bir göz cisir yapmak iktizâ eder, zîrâ iki cânibi evc i âsumâna ç›km›fl ka­yalar ve afla­€›da cereyân eden nehr i Neretva bir minâre boyu süflâdan akup enli nehr i azîm olma­€ile iktizâ ha­sebiyle Koca Mi‘mâr Sinân böyle bir göz cisr i tâk › tumturak etmifldir. Seyyâhân › cihân böyle tâk › âlî görmemifldir.

Der-vasf › cür’et i benî Âdem

Bu kantara i bâlâ-kad böyle âsumâna serâmed binâ olmuflken ba‘z› vüzerâ ve vükelâ ve a‘yân-› ki­bâr ve hukemâ y› âlî-vakâr kimseler bu cisrin temâ­flâs›na gelüp mezkûr kasreynde otururlarken flehrin niçe cür’et sâhibi s›byânlar› cisir kenâr›nda âmâde durup vüzerâ huzûrunda her bir s›byân "Yâ Allâh" deyüp cisirden afla€› kendülerin pertâb edüp nehre atar ve kufl gibi uçar. Her bir gulâm birer san‘at ile perende-bâzl›k ederek kimi bafl afla€› ve kimisi ba€­dafl kurar ve kimisi ikifler üçer olup birbir­lerin ku­caklayup afla€› suya at›l›rlar. Cenâb › Allâh h›fz edüp derhâl selâmet taflra kenâra ç›kup kaya­lardan yu­karu t›rmaflup cisir bafl›na gelüp vüzerâ ve a‘yân-› kibârlardan ihsân al›rlar, ammâ gayri âdemler afla€› at›lmak de€il afla€› bakma€a cür’et edemeyüp zeh­resi âdemin çâk ve menzil-hâk olur, zîrâ bu cisrin kaddi tâ afla€› rûy › âba var›nca seksen yedi kulaçd›r. Ve nehr i Neretva'n›n umku dahi seksen yedi arfl›n­d›r.

Ve nehr i Neretva içinde hammâm kubbesi gibi tafllar vard›r ve gayet dîvâne ve taflk›n ve coflkun dî­vâne akup niçe yerinde buruntu girdâblar› olup y›l­d›r›m-vâr flak›yup ve ra‘d-vâr gürleyüp böyle bir dâne suya kendüyi atmak zehî cür’et i benî Âdemdir. Ammâ el-hâs›l hemân îmân etmifllerdir. Evvel alçak kayalardan atlayup dahi âlîden pertâb ede ede idmân bulup cisrden afla€› at›l›rlar. Ammâ bir cür’et dahi bu flehrin ehl i h›ref s›byânlar› hâne­le­rinden üstâdlar›n›n dükkânlar›na ta‘âm getirirken iki elinde ta‘âmlar ve bafl› üzre nân-pâreler ve gayri eflyâlar var iken niçe gulâm › sâhib-cür’etler bu ka­dar bâr › sakîller ile cisir ortas›nda gitmeyüp cisrin iki taraf›nda olan ensiz korkulu€u üzre gâyetü'l-gâye sür‘at üzre se€irderek ubûr eder cerî s›byânlar› var. Akl› olan âdem bu cisrin kenâr›na varma€a havf eder, ammâ nâ-resîde püserânlar cisrin korkuluklar› üzre se€irderek geçerler, garîb ü acîb temâflâlard›r.

Ve bu cisr i azîm oldu€u kayalar›n iki taraf› mahûf u mehîb ve beyâz u ahmer-gûn kayalar›n altlar› ek­seriyyâ bofldur kim niçe yerleri fecc i amîkdir. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )



Der-defter i esmâ i aded i mahallât: Cümle elli üç mahalledir. Evvelâ Kosk› Pafla mahallesi,

.................. (1.5 sat›r bofl)....................



Der-hakk › sarây › hânedân › kibâr › a‘yân: Cümle üç bin k›rk aded cümle kârgîr binâ ve serâpâ kaya€an ve kiremit örtülü tahtânî ve fevkânî câ-be-câ bâ€çeli ma‘mûr u müzeyyen birbirlerine muttas›l zîk sarây › ra‘nâlard›r. Cümleden (   ) (   ) (   )

.................. (1 sat›r bofl)....................

Bu sarây › ma‘mûrelerden mâ‘adâ yine tahtânî ve fevkânî kârgîr binâ vasatu'l-hâl büyût › zîbâlar, ammâ bu mezkûr hânumânlar›n ço€u flehrin tâ or­tas›ndan cereyân eden nehr i Neretva'n›n cânib i flarkîsinde olan kayalar üzre vâk›‘ olup her hânele­rin flâhniflîn ve kâ‘alar› ve müte‘addid hücrelerinin revzenleri ve cümle kameriyye ve maksûreleri nehr i Neretva'ya nâz›rlard›r.

Ve nehr i Neretva'n›n karflu garb taraf› sâfî gül [ü] gülistân ve murgistân › b†› cinân ve ravza i r›dvân misilli hadîka i bostânlard›r kim beri flehir hânelerinin pençereleri cümle âb › revâna ve bu gül [ü] gülistâna nâz›r hânedânlard›r. Hattâ ba‘z› hâne­lerin fevkânî ve tahtânî maksûrelerinden nehr i Neretva'dan gûnâ-gûn mâhîler sayd olunup herkes hânesi önünde nehr i Neretva içre gasl edüp flinâ­verlik ederek kisb i tarâvet ederler.

Ve flehr i Mostar'›n ma‘mûru çârsû y› bâzâr olan cânibindedir kim cânib i garbdan taraf › flarka var›nca bu flehir amâristân›n›n tûlu kâmil befl bin ad›md›r ve k›ble cânibine iki sâ‘at tâ Bolagay kal‘as›na var›nca b†u bâ€çeler ile müzeyyen olmufl vâdîdir, ammâ mâh › Temmûz'da bu flehrin havâs› gâyet fliddet i hâr üzredir, zîrâ çârsû y› bâzâr›n en­sesi sâfî yalç›n kayalara âfitâb › âlem-tâb›n harâreti tafllara te’sîr edüp üç ay flehrin havâs› fliddet i hâr üzre güzer eder, ammâ âdeme [165b] aslâ te’sîr et­mez kayal› da€lard›r, zîrâ dahi flark taraf› sâfî b‭lard›r. Bu flehir darac›k kayal› zemînde vâk›‘ olma­€ile tûlânîdir, ammâ arz› yokdur, lâkin kat› mahbûb ve flîrîn flehr i müzeyyendir. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin