Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹



Yüklə 7,57 Mb.
səhifə47/74
tarix14.02.2018
ölçüsü7,57 Mb.
#42780
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   74

Menzil i Ortahân: Çölistân içre bir hân ı kavîdir kim Hârûnu'r-Reşîd hâtûnu Zübeyde Hanım binâsıdır. Etrâfında Mevâl Urbânı kara obalarıyla meks edüp müşk ü amber i hâm râyihalı südleri ve yoğurd ve kaymakları olur. Bu mahalde tarîk ı âm iki fırka olup cânib i kıbleye giden râh ı müstakîm Zübeyde Hâtûn dîvârıyla on günde Ka‘be i şerîfe gider kim bu mahalde kıble garb tarafındadır. Cümle ehl i Bağdâd'ın kıblesi gün batısı tarafınadır. Ve şimâl tarafına giden yol çöl [ü] çölistân ile Ane kal‘ası ve Selme kal‘ası üzre sekiz günde Şâm ı şerîfe kârbân gidüp gelir şâh-râh ı dürüstdür. Yine bu mezkûr Ortahân'dan taraf ı kıbleye çölistân [u] muğaylânistân içre 6 sâ‘atde Deşt i Kerbelâ'da gidüp,

Evsâf ı taht-gâh ı Şâh Zavil, ya‘nî şehr i Irâk ı Mahavil;

Sene (   ) târîhinde el-Melik Zavil ibn Adud Şâh binâsıdır. Zamân ı kadîmde şehr i azîm imiş. Bir taraf tâ nehr i Furât'a müntehî imiş. Hâlâ nehr i Furât'dan ba‘îd bir kasaba-misâl (   ) (   ) nahlistân [u] gülistân içre (   ) hâneli câmi‘ ve hân ve ham­mâmlı ve müfîd [ü] muhtasar çârsû-yı şâhlı bü­leydedir. Bağdâd hâkinde hâss ı hümâyûndur kim vâlî i Bağdâd tarafından (   ) guruşa iltizâm ile zabt olunur ağalıkdır. Bânî i şehr olan Şâh Zâvil ilm i musikârda yed i tûlâ sâhibi olup bu diyâr ı Irâk'da makâm ı Irâk'ı îcâd edüp Irâk'dan bir şu‘becik dahi âğâze îcâd etdiğinden makâm ı zevil i Irâk derler. Niçe bin kâr u nakş ve murabba‘ât u zecil ve savt u zikr ve tasnîfât ü ameller vardır kim yahşı mü’essir makâm ı zâvil i ırakdır. Ve nehr i Mehâvil bu mahalde Furât'dan münşa‘ib olup sahrâ-yı Mehâvil'de olan kurâları saky edüp sahrâ-yı Kerbelâ bu mahalde tamâm olur.

....................(3 satır boş)....................

Ve Kuşlar kal‘asından cânib i kıbleye kal‘a i Hille ara yatıda varılır. Lâkin bu hakîr andan yine kıbleye 4 sâ‘atde çölistânda ubûr edüp,

Evsâf ı şehr i Mînâ, ya‘nî kal‘a i Hilletü'l-Fîhâ;

Şehr i azîm ve belde i kadîmdir. Sene (   ) târîhinde Âl i Abbâsiyân'dan el-Melikü'l-Fîhâ Ce­dal­lah ibn el-Mütevekkil Alallah binâsıdır. Cezîre i Dicle'de nehr i zülâl Furât ı helâl sâhilinde bender i sevâd ı mu‘azzam imiş. Niçe mülûkdan mülûka intikâl edüp niçe kerre imâr ve niçe kerre harâb olmuşdur. Ba‘dehû sene 1040 târîhinde Âl i Osmâniyân'dan Sultân Murâd Hân ı Râbi‘in serdâr ı mu‘azzamı olan Hüsrev Paşa Bağdâd'ı muhâsara edüp bî-feth avdet etdikde bu Hille kal‘asına Hüsrev i Şîr şîrâne vü dilîrâne gelüp deryâ-misâl askeriyle taht ı Hille'de serâperde i Hüsrevânesiyle meks etdikde bu kal‘a i Hille'yi gördü kim harâbe mü’eddî olmuş ammâ Bağdâd'a bundan rahne irüp zafer bulmak mülâhazasında olup kal‘a i Hille'ye asker i deryâ-misâli üşürüp mukaddemâ hâk i pâk ile mebnî olan sûr ı üstüvârın müceddeden yine top ve tula ve kerpiç ve kec ve Horasânî ve kireç ile bir kal‘a i hısn ı hasîn ve sedd i metîn edüp bir han­dak-ı amîk ü arîz edüp handak içinden nehr i Furât'ı deverân u cereyân edüp nehr i Furât üzre bir araba ubûr olunur bir cisr i haşeb inşâ edüp cümle cebe­hâne vü levâzımâtların kemâkân müheyyâ edüp üç bin sipâh ve iki bin piyâde yeniçeri ve topçu ve ce­beci ve gayrı muhâfazacı kodu.

Ve Halîl Paşa ve Zülfikâr Paşa ve Karaman Paşası Bali Paşa'yı eyâletleriyle muhâfaza i Hille'ye koyup kendüleri Musul'a vâsıl oldular. Çünkim bu kal‘a nehr i Murâd sâhilinde ummân olup Osmânlı mâl-â-mâl oldu ve nehr i Şatt kenârında kal‘a i Musul imâr olup sedd i Osmânlı oldu. Derûn ı Bağdâd'da olan Kızılbaş gördüler kim bu iki kal‘a dest i Osmânlı'da imâr olalı kal‘a i Bağdâd'a kelek­lerle zahîre gelmez oldu. Hemân kavm i Acem Bağdâd'dan yetmiş seksen bin asker ile bu kal‘a i Hille üzre gelirken derûn ı Hille'de olan asâkir i İslâm kavm i Acem'e mukâvemet idemeyeceklerin bilüp bu kadar cebehâne ve bu kadar mâl ı erzâk­larıyla hemân bir gice Hille kal‘asın bırağup Mu­sul'a vâsıl oldukları sâ‘at Hüsrev Paşa da kal‘ayı Kızıl­baş'a bî-ceng verenlerin [352b] ser i kârda olan­ların cümle kılıçdan geçirdi. Beri tarafda Kızıl­baş kal‘a i Hille'ye istîlâ edüp dahi metîn ü müstah­kem etdi.

Ba‘dehû sene 1048 târîhinde Sultân Murâd Hân ı Râbi‘ Bağdâd ı behişt-âbâdı feth edüp bu kal‘a i Hille bî-ceng feth oldu. Be-dest i (   ) Paşa. Hâlâ hükm i Bağdâd'da ma‘mûr kal‘adır. Kal‘a dizdârı ve üç yüz aded neferâtı ve kifâyet mikdârı cebehânesi vardır. Kal‘ası nehr i Furâd kenârında bir düz vâdîde şekl i murabba‘ hâk i pâk ile mebnî bir kal‘a i kavîdir. Kıble tarafı nehr i Furât'dır ve cümle (   ) aded kapusu vardır. Evvelâ cânib i kıbleye Cisir kapusu ve taraf ı şarka nâzır Bağdâd ka­pusu (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) ve bu kal‘anın dâ’iren-mâdâr cirmi (   ) (   ) adımdır. Hâkimi san­cak beğidir. Yedi yüz kadar asker ile hükûmet eder. Beğinin hâss ı hümâyûnu (   ) (   ) akçedir. Hâkinde timâr ve ze‘âmet vardır. Alâybeği ve çeri­başısı vardır. Ammâ yeniçeri serdârı ve kethudâyeri ve şeyhülislâmı ve nakîbü'l-eşrâfı yokdur, ammâ a‘yânı çokdur. Ve hâss ı hümâyûnları iltizâm ile zabt eder paşa ağalarından bir ağa hâkimdir ve yüz elli akçe pâyesiyle kazâdır. Ve cümle nevâhîleri yetmiş pâre arslan kaplanlı köylerdir kim hurması cihânı zeyn etmişdir.

Ve nehr i Melik Fîhâ, bu nehr i Furât'dan ayrılup cümle Hille köylerin reyy eden nehr i Şatt değildir nehr i Furât'dır.

Ve Hille zâbitinin biri dahi muhtesib ve bâcdâr ve şâhbenderdir ammâ hâlâ muhâfazacı kapu kulu yeniçeri yokdur.

Derûn ı kal‘ada cümle (   ) türâb ı pâk ile mestûr (   ) tahtânî ve fevkânî hâne i ma‘mûr ve harâblardır.

Cümle (   ) aded câmi‘dir. Evvelâ cümleden ma‘bedgâh ı kadîm Hazret i Alî Câmi‘i. Hayli vâsi‘ câmi‘dir ammâ kıbâbları kurşum ile mestûr değildir. Tûlen ve arzen (   ) ayakdır. Bir minâre i âlîsi var kim cümle İslâm diyârında bu minâre meşhûr ı âfâkdır. Bu minâre i bâlâ dibine niçe züvvârlar gelüp "Ey minâre i bâng i Muhammedî Hazret i Alî'yi seversen ırğan!" derler. Bi-emrillah ol minâre yemîn ü yesârına hırâmânî hırâmânî avnanır. Niçe züvvâr ı erbâb ı dilân gelüp "Seyencelî bi-vilâyetike yâ Alî, yâ Alî" derler. Yine minâre salınır derler.

Hakîr bu kelâmları belki onar kerre tekrâr et­dim ammâ minârenin asla salındığın görmedim.

Âhir üç nefer yârân ile yüz beş kademe minâreye urûc edüp sahrâ-yı Hille'yi ve Deşt i Kerbelâ'yı temâşâ edüp "Ey Hazret i Alî'yi seversen ırgalan!" dediler. Hemân minâre eyle sallanmağa başladı kim hakîrin aklı başından gidüp aşağı ka­puya dar düşdüm. Bu a‘ceb i garâ’ibden minâre i ibret-nümâdır.

Ve bir dahi çârsû içre (   ) (   ) câmi‘i (   ) (   ) (   ) (   )

Ve medrese i Hazret i Alî; hâlâ ma‘mûr ziyâretgâhdır ve mekteb i Hazret i İmâm Hüseyin; hâlâ ma‘mûr ziyâretgâh ı dârü't-tahsîl i ulûmdur.

Ve hânları ve hammâmı ve kifâyet mikdârı üç yüz kadar dükkânları vardır ammâ bezzâzistânı yokdur, ammâ her hânda ehl i hırefi çokdur ve Hille gemi gâyet meşhûrdur. Her kankı at serkeşlik etse Hille gemi ol serkeş atı maymun gibi raks et­dirir.

....................(4 satır boş)....................

Şehr i kadîm Hille'de ve emâkin i müteberrikde âsûde olan enbiyâ-yı ızâmın ve evliyâ-yı kirâmın merkad i şerîflerin ve makâmât ı aliyyelerin ale'l-infirâd beyân eder

Evvelâ mukaddemâ sene 1059 târîhinde Bağdâd'a geldiğimizde bu Hille'nin ziyâretgâhları bâlâda tahrîr olunmuşdu. Ammâ hâlâ şimdi geldiğimizde niçe ziyâretler dahi ziyâde etmeğile anları da tahrîr etmek iktizâ etdi.

Evvelâ makâm ı Havâriyyûn ve şehîdü'ş-Şems nâm mahalde Hazret i Yûşa‘ Nebî kabri, aleyhi's-selâm.

Ve kabr i İmâm Ukal ibn Ebî Tâlib, Hazret i Alî karındaşıdır.

Ve bu mahalde makâm ı Hazret i Alî ve Hille içinde merkad i Şeyhu'l-Fezâ’il ve makâm ı İmâm Zeynelâbidîn ibn İmâm Hüseyin. Ve Hille'de Ulucâmi‘ içinde makâm ı Hazret i İmâm Mehdî ibn İmâm Hasanu'l-Askerî'dir. Ve Hille'de merkad i eş-Şeyh Muhammedü'l-Müftecib ve Hille'nin hâricinde merkad i Hazret i İmâm Hamza b. İmâm Mûsâ Kâzım ve yine Hille taşrasında merkad i [353a] Hazret i İmâm Avn ibn İmâm Alî ve Hille şehri kurbünde ziyâretgâh ı Cimcime Sultân, pâdişâh iken tâc u efser i dîhîmi terk edüp bu mahalde tavattun etmişken Hazret i Alî bu pâdişâh ı Cem-cenâbı ziyârete gelüp yedi gün yedi gice ekl [ü] şürb etmeden sohbet i hâssu'l-hâs edüp Hazret i Alî bu Cimcime Sultân'dan ilm i ledünni tekmîl eder. Vedâ‘ mahallinde Hazret i Alî bu sultâna nehr i Furât'ın geçidin su‘âl eder. Azîz geçit yerin gösterir. Hemân Hazret i Alî Düldül ile nehr i Furât'a uğrar. Bi-emri Hudâ Hazret i Alî Dül­dül'ünün pâyine bir katre âb ı Furât dokun­madan Hazret i Alî ubûr eder. Cimcime Şâh ulu sultândır.

Ve merkad i Hazret i İmâm Mansûr ibn İmâm Hasan radıyallahu anhümâ ve Şeyh Muhammed merkadi; Hazret neslinden Âl i Hâşimî'dir ve İmâm Mehdî i Makûlî e’imme i müctehidîn evlâdındandır ve merkad i İmâm Alî Asğar ibn İmâm Zeynelâbi­dîn ve makâm ı İmâm Ca‘fer Sâdık ibn İmâm Muhammedü'l-Bâkır ve makâm ı Hazret i Selmân ı Pâk el-Fârisî ve makâmât ı evlâd ı İmâm Hüseyin ve merkad i pür-envâr Hümâ Hâtûn binti Hazret i Yûsuf Sıddîk zevceti Hazret i Eyyûb aleyhim ve alâ nebiyyinâ efdalu's-salât ve's-selâm ve makâm ı Hazret i Hızır aleyhi's-selâm ve merâkıd ı evlâd ı zevi'l-ihtirâm Hazret i İmâm Mûsâ Kâzım radıyal­lâhu anhüm ecma‘în ve merkad i İmâm Hârib ibn Mûsâ Kâzım, İmâm Hamza kurbünde başka kubbede medfûndur ve merkad i İmâm Hamza ve merkad i Hazret i İmâm Kâsım, Hazret i İmâm Alî Mûsâyı'r-Rızâ'nın bürâderidir, radıyallahu anhümâ. Çölistân içre bir kubbe i serâmedde medfûndur. Ve dahi, ziyâret i Eyyûb Nehîcî kaddesenallahu bi-sır­rıhi'l-azîz.

....................(3 satır boş)....................

Niçe bin ziyâretgâhlar dahi vardır ammâ hâlâ ziyâret etdiğimiz bunlardır. Ve bu Hille'den kalkup cânib i cenûba nehr i Furât kenârıyla 4 sâ‘atde,

Menzil i (   ) Hâşimiyye :

....................(1 satır boş)....................

Bu mahalde ol kadar şehîdân ı Deşt i Kerbelâ kıbâbları var kim hadd i hasrı yokdur. Râst geldi­ği­miz merkad i pür-envârları ziyâret edüp birer Fâtiha ile rûh ı şerîflerin yâd edüp âşinâlık kisb etdik. Andan yine Murâd kenârıyla taraf ı cenûba 7 sâ‘atde,

Menzil i (   ) Yetîmân:

....................(1 satır boş)....................



Ziyâretgâh ı Hazret i Avn b. Hazret i İmâm Alî radıyallahu Ta‘âlâ anhümâ. Bu mahalde bir kubbe i âlî içre medfûn olup ziyâretgâh ı erbâb ı hâcâtdır. Andan yine semt i cenûba nehr i Furât kenârıyla 5 sâ‘atde,

Menzil i (   ) Refiyye:

....................(1 satır boş)....................

Bu mahalden bir mesâfe i ba‘îde çölde Hille ile İmâm Alî mâbeynine vâki‘ olmuş bir tur‘a i Furâd kenârında,

Ziyâret i Hazret i [Zül]kefîl Peygamber {ibn Hazret i Eyyûb} aleyhi's-selâm: Bir kubbe i pür-envârın içinde medfûndur. Bir fersah yerden nümâyân kubbe i âlîdir. Bu âsâr ı azîmenin ve bu hayrât ı (   ) nın bânîsi bizzât Hazret i Ömer'dir kim Basra kal‘ası fethine sa‘âdetle geldiklerinde binâ etmişlerdir. Cemî‘i Arab ı Urbânın zî-kıymet metâ‘ları bu Kefîl Peygamber'in kubbesinde emânet durduğundan Kefîl Peygamber derler. Ammâ asıl Zülkifl Nebî'dir. Zîrâ Kur’ân ı Azîm'de ve Furkân ı Mecîd'de dahi sûre i (   ) ve Ve 1 (   ) (   ) (   ) lafzıyla yâd olunmuş peygamberdir. Kabr i münevveresinde eyle mehâbet var kim ziyâretine vardıkda gaşş olur. Bunda emânet olan mâl ı firâvâna bir ferd i âferîde vaz‘ ı yed etmeğe kâdir değillerdir.

Bevvâbı ve dîdebânı ve kubbe i pür-envârın bâbı ve bevvâbı yokdur. Hemân cümle metâ‘ şöyle yatır, vakt i hâcetde metâ‘ sâhibleri erzâkların alup bir hilâle ve bir sûzene ziyâde vaz‘ ı yed etmeğe kâdir değillerdir. Her kim bu emânet şeylere dest-dırâzlık eylese ol ân cân verüp bu âsitânenin kapusu önüne defn ederler. Anda ne kadar mezâristân varsa emâ­ne­te hıyânet edenlerin kabirleridir. Anınçün kimes­ne bir şeye vaz‘ ı yed etmeğe kâdir değillerdir. Niçe bin kerre tecrübe olunmuş peygamber i guduvvîdir. Bu diyâr halkı gâyet i‘tibâr u i‘tikâd ederler.

{Lisân ı İsrâîlî'de bu Hazret i Zelkifl'in ism i şerîfi Harkil'dir. Keykubâd Melik zamânında vücûda gelmişdir. Ba‘de'n-nübüvve Keykubâd Şâh Hazret i Zülkifl'e imân getirmişdir. Ol asırda niçe yüz yıldan berü bir sahrâda mürde olmuş üç bin aded kimesne türâb ı rimâl olup yatırlardı. Zülkifl Nebî'nin du‘âsıyla cümlesi ihyâ oldular. Zamân ı Hazret i Üzeyr'de dahi böyle niçe yüz yıllık mevtâlar Üzeyr Nebî du‘âsıyla hayât bulmuşlardır}.

Andan [353b] cânib i cenûba nehr i Furât sâhiliyle ma‘mûr u âbâdân kurâları ve nahlistân [u] bostânları şiddet i hârda 7 sâ‘atde geçüp,

Evsâf ı şehr i azîm ve belde i kadîm kal‘a i Rûm Nâhiye

Ammâ efvâh ı nâsda "Rûmâhiye" derler, ammâ lûgat i sahîhi Rûm Nâhiye'dir. Diyâr ı Rûm gibi âb u hevâsı latîf ve Rûm gibi hâki mahsûldâr olduğun­dan Rûm diyârına benzedüp Rûm Nâhiye derler. Sevâd ı muazzam nevâhîleri vardır. Evvelâ kendi nâhiyesi kadar hâk i Irâk'da bir mahsûldâr nâhiye yokdur. Hatta bi-emri Hudâ bir tağar tohumu Kur’ân ı Azîm fehvâsınca 2 nass ı kâtı‘ı üzre bir kilesi yüz kile verir ve bir dane i gendüm­den yigirmi otuz sünbüle hâsıl olup her sünbülde yüzer hınta hâsıl olur. sâ’ir hubûbâtlar dahi ana göre kıyâs oluna.

Andan nâhiye i İbn Melek ve nâhiye i Kebçe ve nâhiye i Âl i Sâh ve (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ).

Bu mezkûr nevâhîler cümle Rûm Nâhiye nevâhîleridir kim tâ şehr i Erce ve şehr i Semâvât'a varınca ma‘mûr u âbâdân nevâhîlerdir. Şehr i Bağdâd'ı ganîme eden ve mîrî anbârları gılâl ile pür eden bu nevâhîlerdir. Hatta bu hâk i amber-pâk böyle mahsûldâr hâk i pâk olduğundan bu şehr i Rûm Nâhiye'yi ibtidâ binâ eden Âl i Emeviy­yûn'dan sene (   ) târîhinde Mansûr ı Devânıkî imâr etmişdir ve niçe mülûkdan mülûka kalmışdır. Hâlâ hâk i Bağdâd'da nehr i Furât kenârında ma‘mûr bir şehirdir. Ammâ niçe bin harâbistânı nümâyândır. Zâbıtı vâlî i Bağdâd tarafın­dan bir mükellef ağa paşadan iltizâm ile hükûmetin (   ) kiseye alup hükm i hükûmet edüp mâl u gılâl ı helâli vü zülâli her mâh [u] sâl tahsîl eder. Ve yüz elli akçe pâyesiyle kazâdır. Nâhiyesi (   ) aded kurâlardır. Gayri hâkimi yokdur. Ancak ankâ a‘yânı çokdur. Ve bâcdârı ve muhtesibi ve şâhben­deri vardır. Ve cümle (   ) aded türâb ı tâhir ile mestûr tahtânî ve fevkânî hâne i ma‘mûrlardır. Ve cümle (   ) aded mihrâbdır. Evvelâ (   ) (   ) câmi‘i

....................(1.5 satır boş)....................

Mâ‘adâ mesâcidlerdir.

....................(4 satır boş)....................

Rûm Nâhiye'den yine Ka‘be çölüyle nehr i Murâd kenârınca ma‘mûr [u] âbâdân nâhiye kurâları geçüp (   ) gidüp,

Evsâf ı vilâyet i şehr i Kûfe i dürr i Necef

Bu hâk i amber-pâk i Kûfe nehr i Furât'ın karşu tarafında Mekke ve Medîne hâkine vâki‘ ol­muş cânib i kıblesi çöl [ü] çölistân ve berr [ü] beyâbândır kim kıblesi Mekke'de cenûbi Yemen'de cenûbdan şarka meyyâl Lahsa'dır ve şarkîsi cânibi vilâyet i Ummân ve vilâyet i kûh ı Mekrân'da ni­hâyet bulur çölistân içre vilâyet i Kûfe'dir. Andan hâk i Kûfe'de (   ) gidüp,

Evsâf ı kasaba i Hazret i İmâm Alî

Eyâlet i Bağdâd'da ve nâhiye i Rûm Nâhiye'de nehr i Furât (   ) (   ) bir vâdîde gül i gülistân ve sünbül ü reyhânistân u nahlistân içre (   ) aded hâk i pâk ile mestûr hâne i ma‘mûrlardır. Ammâ ekserî fevkânî mükellef hânedânlardır. Ahâlîsi dahi muhibb i Hânedân ve Şî‘îler ve gâyet ankâ kimes­nelerdir. Kâr [u] kisbleri Hazret i Alî züvvârlarının tasadduk nezerâtlarıyla ve hurma bâğları ve mah­sûliyle geçinir âdemlerdir. Bu kasaba i şîrîn cümle (   ) aded mihrâbdır. Cümleden ma‘mûr u mükellef ü müzeyyen âsitâne câmi‘ i Hazret i Alî'dir.

Andan mâ‘adâ zevâvîlerdir ve müte‘addid hânları ve imâret [ü] medrese ve mekteb i sıbyânı ve hammâmı ve kifâyet mikdârı dükkânları vardır. Cümle zî-kıymet eşyâlar bu çârsû-yı hüsünde bî-kıymet bulunur. Zîrâ bu kasaba Bağdâd'ın ve Basra'nın Mekke i Mükerreme'ye gider şâhrâhı üzre vâki‘ olmuş kasaba i ma‘mûrdur. Ve rûhâniyyet i İmâm Alî ile ahâlî i beledi mesrûrdur ve imâret ü dârü'z-ziyâfesinde cemî‘i bây u gedâ-yı âyende vü revendegâna ni‘meti mebzûldur. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) [354a]

Evsâf ı ziyâretgâh ı Hazret i Dâmâd ı Nebî ve Düldül-süvâr Esedullah Alî ve şehîdân ı güzîde i Velî, ya‘nî Hazret i İmâm Murtezâ Alî er-radiyyü's-sahiyyü'l-vefiyyü't-takiyyü'n-nakî kerremallahu vechehü ve nevverallahu merkadehû ibn Ebî Tâlib ibn Abdül­muttalib Hâşim ibn Abdî Menâf'dır.

Tâ Mâlik ibni'n-Nazr'a varınca on iki aded atası Âl i Hâşimî'dir. Yigirmi sekizinci atada Hazret i İsmâ‘îl'e çıkar. Yigirmi dokuzuncu atada Hazret i İbrâhîm b. Âzer'e müntehîdir kim Hazret i Alî Hazret i Resûl i Kirâm'ın ammîzâdesidir. Ammîsi Hazret i Ebû Tâlib'dir. Hazret i Resûl'ün pederi Mekke'den ticâret ile Şâm kurbünde Busrâ şehrine ticârete gidüp ba‘de'l-ganîme gelirken Hazret'in pederi Abdullah ibn Abdülmuttalib Medîne kur­bünde Dâru't-tâbi‘a nâm mahalde müşevveş-hâl olup müddet i ömrü sene 25 yaşında iken merhûm olup vilâdet i Resûl'den altı sene sonra Hazret i Resûl'ün vâlidesi Emîne Hâtun ehli Abdullah'ın mîrâsı içün taleb ederek Hazret'i kucağında bile Medîne'ye götürüp mîrâsdan cüz’î ve küllî alup yine Mekke'ye gelirken Mekke kurbünde Ebvâ nâm (nâm) karyede Hazret'in vâlidesi Emîne Hâtûn merhûm olup na‘ş ı vâlide i Resûl'i Mekke'ye götürüp defn etdiler.

Hazret'in dedesi Abdülmuttalib cânı gibi gözedüp anadan babadan yetîm kalup ismine Muhammed i Yetîm derlerdi. Hazret i Resûl ile Hazret i Hamza ve Ebû Seleme b. Abdullahi'l-Mahzûmî ve Abdullah b. Cahşi'l-Esedî ile Hazret i Muhammed bunlar ile uhuvvet i rıdâ‘a sû[re]t buldu. Ammâ rıdâ‘an hâherleri Selmâ nâm ferişte-sîmâ kız ile Hazret i Resûl süd karındaşlar idi. Ve Hazret'in pederinden intikâl eden Birke nâm câriye Hazret'e huddâme idi.

Ammâ Hazret'in vilâdetinden iki yıl dörd ay sonra Hazret i Ebâbekir vücûda geldi ve Hazret i Resûl yedi yaşına bâliğ iken Hazret i Osmân ibn Affân Mekke'de vücûda geldi. Ve bu mahalde Mekke'de kaht u galâ olup Hazret'in dedesi Abdül­muttalib cümle Kureyş halkıyla Cebel i Ebû Kubeys'e urûc edüp Abdülmuttalib Muhammed'in başın açup "Yâ Rabbî, bu ma‘sûm Muhammed hürmetine ve yüzü suyuna bize su ver, ganîmet ol­sun!" dedikde azametullah bir matar ı rahmet nâzil oldu kim Mekke'yi sel aldı ve ol kadar nebâtât [u] giyâhât oldu kim cümle kabâ’il i Kureyş Muham­med i Yetîm'e muhabbet edüp başına yemîn edüp Muhammed i Emîn demeğe başladılar. Ve bu mahalde Abdülmuttalib yüz yigirmi yaşında iken cümle kavm i Kureyş huzûrunda Muhammed'i oğlu Ebî Tâlib'e Allah emâneti verüp Abdülmuttalib ve Enûşirvân ve Hâtem i Tay merhûm oldular. Ba‘dehû Hazret'in ammîsi Ebû Tâlib Mekke'de kabâ’il i Kureyş üzre ebü'l-kelâm olup Hazret i Muhammed'i terbiye ederdi.

Ba‘dehû Hazret on ikisine bâliğ iken Ebû Tâlib ile Şâm'a ve Şâm'a karîb Busrâ şehrine ticârete gitdiler. Yine Mekke'ye geldikde mevlûdun 23. senesinde Hazret i Ömer vücûda geldi. Ve bu sene Ebû Tâlib Hazret i Resûl'ü ve Abbâs'ı ve Zübeyr b. Abdülmuttalib'i ticâret ile Yemen'de belde i Aden'e gönderdi ve Yemen'den geldikde Hazret yigirmisine bâliğ iken melâ’ike i mukarrebîni görür oldular ve kelimât ederlerdi. Ve mevlûdün sene 22 Sa‘du Vakkâs rahm i mâderden müştakk oldu. Ve sene 24 Zübeyr ibnü'l-Avvâm ve Talha ibn Ubeydullah vücûda geldi ve sene 25 sâlde Hazret i Hadîce i Kübrâ mâlıyla Hadîce'nin Müyesser nâm gulâmı bile Şâm'a ticârete gidüp fâyide i firâvân ile Mekke'ye geldikde Hadîce kırk yaşında Hazret yi­girmi beş yaşında iken Hadîce Hazret'in menkûhası oldu.

Ezîn-cânib menâkıb ı Esedullahi'l-Gâlib, Hazret i Alî b. Ebî Tâlib
ker­remallahu vecheh

Hazret i Resûl'in mevlûd i şerîfi 30. senesinde Hazret i Alî ibn Ebî Tâlib ibn Abdülmuttalib ibn Hâşim Mekke i Mükerrem'in Beyt i şerîfi hare­minde vücûda geldi. Hazret'den otuz sene kiçidir ve ammîzâde i Resûl'dür. Babadan ve anadan Hâşi­mî'dir. Vâlidesi Fâtıma binti'l-Esed b. Hâşim b. Abdî Menâf'dır.

Ba‘dehû vilâdet i Resûl'ün sene 34 Mu‘âviye ibn Ebî Süfyân vücûda geldi ve ol ân Mu‘âz ibn Cebel i Elhem dahi müştakk olup Ebû Süfyân kabîlesiyle Ebû Tâlib kabîlesi şehr i Mekke'de bir­birleriyle ceng i azîm edüp tarafeynden bî-hisâb âdemler merhûm oldular. Kavm i Hâşimî ve kavm i Kureyş mâbeyninde ilm i nücûmda kâmil olanlar eyitdiler: "Bu Mu‘âviye mevlûdü günü böyle ceng i azîm olup nahs ı ekber oldu. Âhir Mu‘âviye ile Alî [354b] mâbeynleri ceng ü cidâl ve harb ü kıtâl ile güzer eyleye" deyü istihrâc etdiler.

Ba‘dehû Hicret i Nebeviyye'nin 9. senesinde Hazret i Alî'nin pederi Ebî Tâlib vefât edüp Mekke hâricinde Cebel i Mu‘allâ'da bir kubbe i âlîde med­fûndur. "Cehâletde kaldı." deyü huccâclar ziyâret etmezler ammâ Hazret i Alî hâtıriyçün Acem huc­câcları ziyâret ederler.

Ba‘dehû Hicretin ikinci senesinde Hazret i Alî yigirmi yaşında idi. Hazret i Fâtımatü'z-Zehrâ binti Hazret i Resûl i Ekrem on sekiz yaşında iken izdi­vâc ı Alî bâ-Fâtıma vâki‘ olup ibtidâ Hazret i Hasan vücûda geldikde Hazret i Alî'ye "Ebü'l-Hasen" deyü künye kodular. Bu günde bâ ceng i azîm i pehlivân Ebû Cehil ve Ebû Leheb i hîlekâr Hazret ile Ebû Cehil güleş edüp Hazret Ebû Cehil'e gâlib gelüp ceng i azîm oldukda Ebû Cehil münhezim olup yetmiş nefer müte‘addid a‘yân ı cühele i Kureyş katl olunup Hazret i Resûl'ün ammîleri Abbâs ve ammizâdesi Ukayl kim Hazret i Alî'nin bürâder i kihteridir, bunlar ile yetmiş nefer kimesneleri bu Gazâ-yı Bedir'de Ka‘b b. Ömer i Ensârî kayd ü bend ile huzûr ı Resûl i Ekrem'e getirdiklerinde Abbâs ve Ukayl muvâcehe i Resûl'de İslâm ile müşerref olup Hazret i Resûl Ömer i Ensârî gazâsı mukâbelesinde Hükûmet i Tâyif'i verdi ve ammîsi Abbâs'a diyâr ı Abbâs'ı verdi. Ukayl ibn Ebî Tâlib'e bürâderi Hazret i Alî hâtıriyçün Hazret i Resûl kendi maskat ı re’si olan vâlidesi Emîne Hâtûn hâ­nesin Ukayl'a ihsân eyledi. Hazret i Alî ile Hazret i Ukayl Hazret'in irs ile intikâl eden hânesinde olurlardı.

Ba‘dehû Ukayl vârisleri beyt i Resûl'ü Haccâc ı zâlim Yûsuf'a bey‘ etdiler. Ba‘dehû zamân ı Âl i Abbâsiyân'dan Hârûnu'r-Reşîd vâlidesi Hîzrân Hâtûn hacca gelüp bu hâne i Resûl'i iştirâ edüp bir pes-i pâye yigirmi kademe nerdübân ile nüzûl olunur bir minâreli mescid kıldı.

Ba‘dehû sene 659 târîhinde Yemen Tubba‘î el-Melikü'l-Muzaffer Şemseddîn Yûsuf dahi tevsî‘ edüp imâr etdi. Hâlâ bu câmi‘ beyt i Resûl'ün mukâbelesinde Hazret i Alî hânesi ma‘mûrdur ve mekteb i dârü't-ta‘lîm i Kur’ân'dır.

Ba‘dehû Hazret i Alî Hicret i Nebeviyye'nin 35. senesinde mâh ı Zilhicce'de halîfe i Resûl emîrü'l-mü’minîn oldukda elli üç yaşında ve dokuz aylık idi. Mesnevî,



Evc i ihsân u mekremet bedr

Vâlî i dîn ü âlî-i kadr

Yâr ı râbi‘dürür Alîyy i velî

Müşkil i dîn bununla oldu celî

Sened i mesned i ecvet oldur

Vâzı‘ ı süfre (ve) fütüvvet oldur

Kat‘a-i (nokta i) dâ’ire i sıdk u safâ

Nükte i nâdire i sırr ı Hudâ

Fâyiz i çeşme i ilm i ezelî

Menba‘ ı ma‘rifet i Lem-Yezelî

Beyt:


Vâris i ilm i Nebî Hazret i Kerrâr Alî

İbn ammi'n-Nebevî ya‘nî ki şâhân ı Velî

....................(1 satır boş)....................

Âhir ı kâr sene 36 Hicret i Nebevî'de Alî hilâfetinde Hazret i Mu‘âviye Şâm vâlîsi bulunup hilâfet iddi‘âsında olup mâbeynde hayli güft [ü] gûy-ı nifâk bulunup Hazret i Alî ile Hazret i Mu‘âviye nehr i Furât sâhilinde Ca‘ber kal‘ası nâm hisâr ı üstüvârın fezâsında bin ceng i azîm olup tarafeynden niçe bin Sahâbe i kirâm ve tebe i tâbi‘in evlâd ı zevi'l-ihtirâm şehîd olup bu ceng i perhâşa Sıffîn cengi dediler. Âhirü'l-emr Mu‘âviye gâlib ve Hazret i Alî tarafı bi-emrillah mağlûb olup Hazret i Resûl'ün dâmâdı Hazret i Alîyy i Velî dâğ ı derûnundan cümle ehl [ü] ıyâliyle Mekke'ye ve Medîne'ye uğramayup diyâr ı Kûfe'de şehr i Hille'ye hicret edüp anda sâkin olup Irâk ı Arab şâhı idi. Cemî‘i Hind ü Sind ü Acem ve Horasân u Belh [u] Buhârâ {kavimleri} kendüye fermân-ber idiler. Mu‘âviye ancak Şâm u Haleb ve Kuds ü Mısır'a mâlik idi. Ammâ yine Hazret i Alî ile hüsn i zin­degânesi yok idi.

Âhirü'l-emr Hazret i Alî Kûfe şehrindeki câmi‘inde Hicret i Nebeviyye'nin 40. senesinde namâz kılarken Abdurrahmân Mülcem nâm la‘în ale'l-gafle harbe ile ol Alîyy i Velî'yi urup mecrûh etdikde bi-emrillahi Ta‘âlâ Kûfe câmi‘inin cümle bâbları mesdûd olup Mülcem nâm la‘în firâr ede­meyüp girîbânın ele verdi.

Hazret i Alî eydür: "Lillahi ve Resûlihî bu Mülcem'i incitmen. Bu mâdde ezelü'l-ezelde bey‘ [u] şirâ olunmuş metâ‘dır. Şimdi bâzâra çıkdı". Mülcem'i kendi eliyle Hazret i Alî halâs edüp cümle cemâ‘ate ve İmâm Hasan ve İmâm Hüseyn'e vasiyyet edüp eydür, "Ben merhûm oldukda beni pâk gasl edüp techîz [ü] tekfînimle kaput içre koyup karındaşım Ukayl namâzım kılsın ve nikâblı bir şütürbân devesiyle gelüp benim na‘şımı tabu­tumla devesine yükledüp ne cânibe giderse vücû­dum götürsün ve illâ olmaya kim ol deveciye bir kîl [u] [355a] kâl diyesen. Ve ey oğlum İmâm Hasan, şimden gerü sen de Medîne i Münevvere'de deden Hazret i Muhammed civârında sâkin ol, dedi. Ve ey nûr ı hûn-ı ciğer-kûşem İmâm Hüseyin, sen de bu hâk i Irâk'ın Deşt i Kerbelâ'sında vatan edin" deyü (   ) (   ) vasiyyetler edüp Hicret'in kırkıncı sâlinde 1 emrine imtisâlen rûh ı şerîfi cânib i Hakk'a revâne olup vasiyyeti üzre cümle müheyyâ etdiler.

Gördüler kim yüzü nikâblı bir deveci Arab gelüp bî-bâk ü bî-pervâ na‘ş ı Alî'yi cemeline tahmîl edüp çöl cânibine revâne olup gitmede. Beri tarafda İmâm Hasan ve İmâm Hüseyin ve sâ’ir muhibb i Alî "Bre cânım bu efendimizi bu A‘râbî kande götürür. Buna bir kubbe ve bir âsitâne edüp bir kabr i münevver etsek. Niçün bu Arab'a pederimiz verdik?" deyü atlarına {Hasan u Hüseyin} süvâr olup tarfetü'l-ayn içre deveci Urbâna yetişüp "Pederimiz kande götürürsüz-" dediklerinde hemân ol şütürbân Urbân yüzünden nikâbın uryân edince gördüler kim bizzât Hazret i Alî kendüsü cemmâl olup na‘ş ı şerîfin götürür.

Hemândem Hasan u Hüseyin pederlerinin ayağına düşdüklerinde Hazret i Alî eydür: "Ey oğullar, dedeniz Muham­medü'l-Mustafâ'ya Cenâb ı Kibriyâ, habîbim ‘Arş [u] Kürsî ve Levh u Kalemi senin içün yaratdım.’ demişken bu fânî cihânda bir harman yeri kalmayup min muhabbetillahi Ta‘âlâ dest i kudret ile o da şehîd oldu ve cemî‘i makbûl i Hudâ olanlar huzûr ı Hakk'a şehâdetle varırlar. Ben de eyle gitdim ve siz de eyle gidersiz. Benim kabrimden sakının su’âl etmen. Zamân ola kim kabrimi nûrumdan müşâhede edeler." deyü niçe bin kelimâtlar edüp yine deve ile tabutu Hazret i Alî Urbân şeklinde götürüp çölde gâ’ib oldu. İmâm Hasan ve İmâm Hüseyin Kûfe'ye gelüp niçe zamân kendi umûrlarına mukayyed oldular.

Cemî‘i ehl i Irâk, Arab u Acem İmâm Ha­san'dan bî‘at etdiler. Âhir ı kâr Mu‘âviye'nin tasal­lu­tundan İmâm Hasan {hüsn i rızâsıyla Hasan} hilâfet­den fâriğ olup Medîne i Münevvere'ye gidüp hâ­tûnu kendüye zehir verüp merhûm oldukda şehr i Medîne i Münevvere'de Hazret i Abbâs kub­be­sinde medfûndur.

Bu kerre Şâm'da Mu‘âviye Âl i Emeviyyûn'un ibtidâsı olup müstakil pâdişâh oldu ve sene 60 târîhinde Şâm'da lakve marazından merhûm olup oğlu Yezîd yerine halîfe olup İmâm Hüseyin Yezîd'den bî‘at etmediğiyçün İmâm Hüseyin üzre Yezîd çeri gönderüp Deşt i Kerbelâ'da İmâm Hüseyin'i şehîd etdirüp Yezîd müstakil pâdişâh olduğu bâlâda ve niçe bin tevârîhlerde mastûrdur. Ammâ,


Yüklə 7,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin