Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Der-ayân ı memdûhât ı sanâyi‘ât ı kavm i Behdînân



Yüklə 7,57 Mb.
səhifə55/74
tarix14.02.2018
ölçüsü7,57 Mb.
#42780
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   74

Der-ayân ı memdûhât ı sanâyi‘ât ı kavm i Behdînân:

....................(1.5 satır boş)....................[380b]



Der-beyân ı ahâlî i lehce i mahsûs ı ıstılâhât: Bu diyâr ı Kürdistân vilâyet i azîm olmağile cümlesi dağlar içre sâkin olup bir alây dağî ü bâğî ü zâğî âdemler olup cemî‘i müverrihân bu kavm i Ekrâdı yedi bin gûne kavim addetmişler ammâ bu abd i ahkar ı kalîlü'l-bızâyenin anladığına göre yigirmi dörd bin kadar ülkelerdir kim her bir bini bir­birinden onar konak fâsıla ülkelerdir ve her ülke kavminin bir gûne ıstılâhât ı ibârât kelâmları vardır kim birbirlerinin lehcesin müşâsında olan kimes­neler anlar. Yohsa bir ülke i ba‘îd olan kimesneler iki ülke aşrı olan kavmin kelimâtların bir tercümân ile anlar.

Meselâ Erzurûm'un eyâletinde olan Avnik ve Ziyâeddîn ve Hınıs ve Kiğı Tekmân ve Mamrevân ve Malazcird kal‘alarının Ekrâdları lisânı başka lehcedir kim bâlâda tahrîr olunmuşdur. Ve eyâlet i Van'da Pinyanişî ve Mahmûdî lehcesi başkadır ve Hakkarî ve Pîzânî ve Şatakî ve Çölümerkî ve Celüvî lisânı başka lehce i mahsûsadır. Mahallinde tahrîr olunur. Ve şehr i Bitlîs'in lisân ı Rujikî'si başkadır ve lisân ı Pesanî gayrı gûnedir ve lisân ı Zaza bir gûne kelimâtdır ve lisân ı Lulu gayrı güft ü gûdur. Ve kûh ı Sincâr'ın lisân ı Bapırîsi bir turfe lehcedir kim anı kavm i Ekrâd fehm idemez. Ve lisân ı kavm i Harîr başkadır.

Ve lisân ı Ardalân, gerçi fesâhat üzre tekellüm eder görünürler ammâ tahfîf i kelâmları çokdur. Meselâ "Âb bidih= Su ver" diyecek yerde tahfîf i kelâm edüp "av beh" der. Niçe yüz bin bunun em­sâli lehce i mahsûsaları var kim mecmu‘âmıza tahrîr etmeğe vaktimiz yokdur. Ve lisân ı Sûrânî, bu dahi bir gûne lisân ı nâzikdir.

Ve lisân ı Yezîdî-i Haltî bir gûne muğlak lisân­dır kim anı bir kavm i Ekrâd anlayamaz. Meselâ Kırım'ın Badjak Tatarı ve Şidak Tatarı ve Çoban eli Tatarı ve Arslan eli ve Nevruz eli ve Devey eli ve Ulu Nogay ve Kiçi Nogay ve Urumbet Nogay Tatarları, Kılmah Tatarı lisânların anlamadık­ları gibi bu Yezîdî-i Haltî Kürdü lisânın da sâ’ir kavm i Ekrâd'ın yigirmi dörd lisân sâhibleri dahi anlaya­maz­lar.

Ve lisân ı Yezîdî Çekvânî Ermenî lisânıyla mülemma‘ bir turrehât kalenderî lisân ı mühmelât­dır. Gerçi "El-Arabî fesâhatün ve'l-Acemî zarâfetün ve't-Türkî kabâhatün ve gayrü'l-lisân necâsetün" demişler, ammâ lisân ı Ekrâd'da dahi fesâhat ü belâğat üzre tekellüm eder kavm i Ekrâd ı Hızre ve kavm i Ekrâd ı Şirvân ve kavm i Ekrâd ı (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Ammâ bunlardan dahi ziyâde fesâhat ü zarâfet ü selâset üzre tekellüm eden kavm i Ekrâd ı İmâdiyye i Behdînân'dır. Bu kavm i İmâdiyye'nin ulemâ-yı âmilînleri kavli üzre lisân ı Ekrâd'ı Hazret i Yûnus aleyhi's-selâm diyâr ı Musul'da sâkin iken Kürd lisânın söylemiş ola. Zîrâ, "Lisân ı Ekrâd Fârisî'den azmış ehl i cennet lisânıdır" deyü bu hadîs i sahîhi delîl ederler. Min Dakâyıku'l-Hakâyık li-Kemâlpaşazâde rahmetullahi aleyh.



1

buyurmuşlardır. "Eyle olsa bizim Kürd lisânı Fârisîdendir." deyü kavm i İmâdiyye tefâhur kisb ederler. Ve nâzikâne ebyât ı eş‘ârları vardır.

Der-beyân ı eş‘âr ı pâkîze güftâr ı lisân ı kavm i Ekrâd ı İmâdiyye, güfte i Monlâ-yı âlim i Ramazân ı Abbâsiyân

Re’yi'l-esef -i dikken, vâlih u hayrân ı ışk

Ders i Aresto diden, serhoş-ı sekrân ı ışk

Akl ı kül irbît -i nîf, mekteb i aşkî dimek

Di bibitîn mudhıkî tıfıf-ı heves hân ı ışk

Def‘ i harâret diket, Maj dilî- i zemherîr

Lâyezâl-i ger miyâ, âteş i sûzân ı ışk

Di basîjet âlemî, âh-ı şerer-bâr ı dil

Ger hebeten kâfigî, mâni‘ i tûfân ı ışk

Men hasedâ küfr-i bu, dâğ-ı lâyemân-ı lû

Sergerûbî hâs de çum, dâmen i râhibân ı ışk

Dâğ nihânî-i meh lû, eşgere zâhir keren

Emr i çerağân keren, Hüsrev i hûbân ı ışk

Kej zahîrî beho, hûn ı kuter nesc-i diket

Dide dibet ma‘deni la‘l i Bedahşân ı ışk

Gonca i bostân eğer, bende nikâbî feket

Lâl i dibet bî-gümân, murg ı gülistân ı ışk

Fâş meke zâr-ı heve, ey Ramazân ı Kürdigî

Şemme nesîmî debî, tâzı vü uryân ı ışk.

Bu gûne niçe penç-beyt ü müselles ü murabba‘ vü muhammes ü müseddes ve müsebba‘ vü müsem­men ebyât ı eş‘âr u kasîdeleri vardır. Ve bu şehir kavmi nevrûz ı sultânî olunca sağîr ü kebîrleri ve cemî‘i ulemâ ve şu‘arâları mesîregâhlara gidüp hasmâne ebyât ı eş‘âr okurlar.



Der-sitâyiş i teferrücgâh ı İremezâtu'l-İmâ­diy­­ye : Evvelâ kal‘anın hâricinde aşağı Kophan med­­resesi deresi kurbünde nehr i Kehniyâsinçe ke­nâ­rında bir hıyâbân u kûyâh gölgelik sâyesinde buhayre-misâl bir havz ı azîm vardır kim niçe [381a] bin âşıkân ı sâdıkân ı mahbûbân ol havz ı azîmde şinâverlik edüp âşık ma‘şûk birbirleriyle bilâ vâsıta kuç kucağ ve bir künc i puv bucağ olurlar, ayıb değildir. Ve bu hıyâbânda olan çınar u bîd i ser-nigûn ve şimşâd ü serv i ar‘ar ve gül i gülistân zeyn olup görenin aklı gider. Bu ayn ı câriyenin etrâfında gûnâ-gûn nişîmen ü mastaba ve dikke vü soffa ve maksûreler ile tezyîn olup cemî‘i erbâb ı ma‘ârif havz u şadırvân ve selsebîl ü fevvâreler kenârında cân sohbeti ederler. Niçe yüz bin elvân andelîb i murgân ı hoş-elhânın nevâhân­lığı uşşâka makâm ı uşşâkı âğâze etdirüp Bûselikde ve Gerdâniyye makâmın deverân ederek bedürüstî âlem i ağyârdan bî-haber ise râst karâr eder. Tâ böyle sohbet i hâs idecek cây ı safâdır kim Arab u Acem'de ve cemî‘i Kürdistân'da hıyâbân ı İmâdiyye Kopanhânı meşhûrdur.

Ve yetmiş aded mesîregâhları kûhlar içre ayn ı zülâller kenârlarında vardır kim eğer her birin birer birer ta‘rîf ü tavsîf etsek Seyâhatnâme-i mü­sevvedâtımızı tahrîr etmeğe mâni‘ olur. Ammâ bu teferrücgâhlar İmâdiyye kal‘asının cânib i etrâfında birer mesâfe i ba‘îde kûh ı bülendlerde ve dere vü depelerde vâki‘ olup atlar ile gidilüp keklik ve turaç ve çil ve süglün sayd ı şikârına gidildikde varılır mesîregâhlardır. Ve kûh ı bâlâlarında kaplan ve hirre i beyâbânî ve kepş i Ucânî ve âhû-yı kûhî saydı teferrücü olur kim bu dahi bir diyâra mahsûs değildir. Ve bu mesîregâh ı sayd ı şikârlarda ol kadar keklik [ve]turaç süglün avlanır kim kâmil altı ay bu İmâdiyye şehrinde av eti tenâvül olunur, niçe bunun emsâli şikârgâh ı mesîregâh ı hıyâbân ı kûyâh yerleri vardır.



Ve aded i teferrücgâh ı bâğavât: Şâhbender defteri üzre cümle (   ) aded bâğ u bâğçedir. Cüm­leden kal‘adan aşağı nehr i Kehniyâsinçe kenârında İmâdiyye hânı bâğıdır kim vasfında lisân kâsırdır. Andan Muzurî bâğı, Zıbarı beği bâğı, Kophan medresesi bâğı, Müftî bâğı

....................(1.5 satır boş)....................

Meşhûr bâğ ı İremler;dir.

Sitâyiş i dârü'z-ziyâfe i imârât ı et‘ıme: Cüm­le altı aded imârâtdır kim âyende vü revende ve bây u gedâya heme ni‘metleri mâh [u] sâl mebzûldür. Evvelâ yukaru kal‘ada Hân sarâyında sekiz yüz sene­den berü devlet i Âl i Abbâsiyân'da hânın ni‘meti beher yevm merreteyn pîr ü cüvâna ni‘meti mebzûl olup matbahında âteşi sönmemişdir. İnkı­râzu'd-devrân Cenâb ı Bârî yârî kılup söndür­meye. Ve dahi (   ) aded medreselerde cemî‘i tale­belere ve ba‘zı müsâfirîne her bâreyn hûşek pilavı ve çobrası ve birer nân-pâresi dâyimdir. Dâ’im bâkî Allah ni‘metlerin dâyim eyleye, âmîn yâ Mu‘în.

Der-beyân ı mahsûlât ı hubûbât:

....................(1.5 satır boş)....................



Sitâyiş i ta‘âm ı güzîde i me’kûlât:

....................(1.5 satır boş)....................



Der-medh i güzîde i fevâkihe i müsmirrât:

....................(1.5 satır boş)....................



Der-vasf ı envâ‘ ı meşrûbât:

....................(1.5 satır boş)....................



Der-fasl ı tetimme i şehrengîz i külliyât ı kal‘a i İmâdiyye:

....................(1.5 satır boş)....................[381b]

....................(6 satır boş)....................

Kal‘a i İmâdiyye'nin cânib i erba‘ası eyâleti hükmünde olan güzîde kal‘aları beyân eder


Ve billahi a‘tasımu ammâ yesam.

....................(29 satır boş)....................[382a]

Şehr i İmâdiyye'de ve hâricinde âsûde olan kibâr ı evliyâ i kümmelîn ve ulemâ i vâsılînin merâkıd ı pür envârların bildirir

Evvelâ İmâdiyye kal‘ası hâricinde aşağı Kophan medresesi kurbünde,



Ziyâretgâh ı İmâm Muhammed Bâkır radı­yal­lâhu anh: Cümle ulemâ-yı İmâdiyye "Mu­ham­med Bâkır ibn İmâm Zeynelâbidîn hazretleri bunda medfûndur." derler. Ammâ niçe kimesneler Mu­ham­med Bâkır nâmında bir kimesnedir, İmâm Muhammed Bâkır değildir, der­ler. El-uhiddet ale'r-râvî, ammâ ulu ziyâretgâhdır.

Ve ziyâretgâh ı Zıbarı kapusu mâbeyninde Hazret i Alî'nin Zülfikâr ile dünîme eyledüğü seng i hârâ ve ziyâretgâh ı selâtîn i Âl i Abbâsi­yân'dan evvelâ hâlâ İmâdiyye hâkimi olan Sultân Müseyyed efendimizin ecdâd ı ızâmı,

....................(4.5 satır boş)....................

Hamd i Hudâ İmâdiyye ziyâretlerin mümkin olduğu mertebe edüp ve şehrin niçe gün seyr ü temâşâsın edüp kânûn u kâ‘ide i Ekrâdı ve âyîn i dîvân ı Âl i Abbâsiyân'ı ve niçe ibret-nümâ âsârları im‘ân ı nazar ile temâşâ edüp gicemiz leyle i kadr ü rûzumuz rûz ı ıyd ı nevrûz ı Harzemşâhî olup âhir ı kâr sene 1066 mâh ı (   ) günü İmâdiyye hânından Murtezâ Paşa kethudâsı refîkimiz beş kise harcırâh; ve beş küheylân esb i siyâh yeri aşkar sücâh ve bir katar-ı katır me’kûlât nân ı lavaş ve omaş ve niçe gûne zî-kıymet tuhef ü âvânî harîr kumaş verdi. Ve bu hakîre bir kise guruş ve iki at ve üç re’s üştür yüküyle niçe akmişe i fâhire ve bir Ma‘arravî zıvzık seyf i Şeyhânî ve bir pençe i âfitâb Gürcî gulâmı ihsân edüp Murtezâ Paşa kethudâsına mektûblar ve Melek Ahmed Paşa efendimiz içün hakîre mek­tûblar verüp hân ile vedâ‘ edüp bize üç bayrak müsellah tüfeng-endâz pür-silâh piyâde fetâlar verüp cümle ahibbâ ile vedâlaşup İmâdiyye'den,

İmâdiyye şehrinden yine Bağdâd ı behişt-âbâd üzre avdet edüp seyr ü temâşâ etdiğimiz diyârları ve kılâ‘ları ayân u beyân eder

Evvelâ kal‘a i İmâdiyye'den şahin âşiyânından süzülür gibi bizler dahi üç yüz aded yiğit cânib i şimâle süzülüp aşağı Kophan medresesi kurbünde su değirmânları yanında Murtezâ Paşa kethudâsı ey­dür: "Vallahi Evliyâ Çelebi, ben doğru Bağdâd'a gitmem. Bu İmâdiyye ve Cizre ve Si‘ird hâkinde niçe a‘yânda karz ı hasen verüp alacak mâlım vardır. Hâlâ fursat ganîmetdir, elbette {ol taraflara} gidelim." dedikde "Benim cân ı azîzime minnet." deyü İmâdiyye'den Bağdâd cânib i cenûba iken bizler cânib i şimâle tevekkülen-alallah deyüp İmâdiyye'den sa‘b sengistân dağlar aşup 5 sâ‘at gidüp,



Menzil i karye i (   ): Bir kûh ı bâlâ dâ­meninde üç yüz hâneli ve câmi‘ ve bâğlı karyedir. Andan cânib i garba Musul râhı üzre niçe sengistân beller ve yollar ve kendler aşup ve sun‘ ı Hudâ dırahtlar temâşâ edüp kâmil (   ) gidüp,

Evsâf ı kal‘a i Erez i Şîrîn: Ba‘zı kavm i Ekrâd Eres derler ammâ kal‘a i Eres diyâr ı Acem'de Revân ile Gence ve Niyâzâbâd diyârları mâbeyninde Eres nâmında eyâlet i Şirvân'da Keyûmers Şâh binâsı bir kal‘a i zîbâdır. Ana dahi Acem'in Gökdolak kavmi kal‘a i Eres derler. Bu Kürdistân İmâdiyye Erez'ine kal‘a i Eres dahi der­ler. Âl i Abbâsiyân'dan Sultân Hüseyin Âzâz binâ etmişdir. Kadre erüp mâl ı Kârûn bulunup binâ et­diğinden kal‘a i Araz'dan galat Erez derler. Bir püşte i âlî zirvesinde şekl i murabba‘ seng-binâ bir kal‘a i ra‘nâdır. Aslâ handakı yokdur. Ancak bir kapusu var. Hâkimi İmâdiyye hâkimi Sultân Mü­sey­yed'in kethudâsı (   ) Ağanın hükmündedir. Dörd bin tüfeng-endâz askere mâlikdir. Meselâ bu kal‘a hükûmeti hân kethudâlarına kânûn ı İmâdiy­ye üzre hâs olduğundan Erez i Şîrîn derler.

....................(1.5 satır boş)....................

Andan cânib i garba (   ) [382b]

Evsâf ı kal‘a i Balta: İbtidâ bânîsi (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) vech i tesmiyyesi oldur kim (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) İmâdiyye eyâleti hükmünde Musul râhı üzre kal‘a i Dühük'e bir menzil karîb kal‘a i sağîredir ammâ gâyet sa‘bdır. Hatta bir püşte i ser­bülendin tâ zirve i a‘lâsında şekl i murabba‘ binâ-yı musanna‘ bir sûr ı üstüvârdır ammâ bu hakîr derûn ı hisâra dâhil olmadım. Hâkimü'l-vakti Şeyh Pirim Ağa nâm bir şecî‘ i benâm hâkim olup on bin aded güzîde tüfeng-endâz askere mâlikdir ammâ çoğu Yezîdî Kürdüdür. Müslümânları cümle Şâfi‘îyyü'l-mezheb dilâver [ü] server [ü] hünerver­lerdir.

....................(2.5 satır boş)....................

Andan (   ) menzilde cânib i şimâle,

Evsâf ı kal‘a i Nişâbûr ı Ekrâd: Horasân ile diyâr ı Acem hudûdunda pîrûze taşı ma‘deni olan şehr i Nişâbûr dahi vardır ammâ bu İmâdiyye hâkimi eyâletinde (   ) (   ) hükmünde bir kal‘a i seng-âbâd sûr ı müzeyyendir. İbtidâ bânîsi (   ) (   ) (   ) (   ) ve sebeb i tesmiyyesi,

....................(4.5 satır boş)....................



Evsâf ı kal‘a i Dühük i Dihkânî: İbtidâ bânîsi yine Âl i Abbâsiyân vüzerâlarından Dühük i Dihkân nâm bir vezîr i dilîr binâ etdiğinden kal‘a i Dühük i Dihkân derler. Lisân ı Ekrâd'da Dühük (   ) (   ) derler. Dihkân ekinciye derler. Bu dahi İmâdiyye eyâletinde başka beğlikdir kim altı bin askere mâlikdir. Zîr i hükmünde timâr u ze‘âmet yokdur. Hemân mülkiyyet üzre ocak hâkimidir. Kal‘ası Musul'un cânib i şarkîsinde dağlar içre (   ) menzil i ba‘îd yerde ve kûh ı bâlâlar dâmeninde bir vâsi‘ zemînde seng i hârâ ile mebnî şekl i muhammes bir kal‘a i kavîdir kim bu kal‘adan cânib i garba bir menzilde karye i Yezîdî Menar'da yatup ertesi kal‘a i Musul'a erken ererler

....................(4.5 satır boş)....................



Evsâf ı şehr i ulemâ-yı Kâşî ya‘nî kal‘a i Gevâşî: Hakkarî diyârının Van yolunda Gevaş nâm bir kasabası vardır ammâ bu İmâdiyye hâkinde (   ) (   ) hükmünde bir şâhika üzre ol kadar imâr değildir. Lisân ı Ekrâd'da Gevaş (   ) derler. Bânîsi (   ) vech i tesmiyyesi (   ) (   ) ammâ kadîm eyyâmda şehir ma‘mûr imiş. Hâlâ (   ) aded Ekrâd hâneleri var ammâ kal‘ası bir yalçın kaya üzre sa‘b hisâr ı kavîdir ammâ gâyet küçükdür. Ammâ aşağı şehrinde bâğ u bâğçesi ve âb ı revânları bî-hisâbdır ve hıyâbân ı mesîregâhları dahi çokdur. Hâlâ ulemâsı dahi hadden efzûndur. Hatta Tefsîr i Gevâşî bir mu‘teber tefsîr i şerîfdir. Bu şehirde te’lîf olun­duğundan Tefsîr i Gevâşî derler ve mü’ellifi dahi bu şehirde medfûndur. Ve bu şehirden İmâdiyye üç menzildir ammâ bizler seyâhat içün hilâf gitdik. Zîrâ bu kal‘a Cezîre şehri yoluna râh ı râstdır.

....................(1 satır boş)....................[383a]



Sitâyiş i kasaba i bâğ ı İrem Ermişt;: Nûh Necî aleyhi's-selâmın hayr du‘âsıyla Keyûmers imâr edüp kavm i Rûm Dârâ Şâh üzre hurûc etdikde harâb etdi, derler. Lisân ı Kürd'de Ermişt (   ) (   ) derler. Hâlâ (   ) hâneli ve bâğ u bâğçeli ve câmi‘ u hân u hammâmlı bâğ ı behişt-misâl bir kasaba i ma‘mûrdur.

....................(5 satır boş)....................



Evsâf ı kal‘a i Zaho: Lisân ı Ekrâd'da Zaho (   ) (   ) derler. Bânîsi (   ) (   ) (   ). Bu sûr ı üstüvâr İmâdiyye hâkinde sancak beği tahtıdır. Beği İmâdiyye hâkimi Sultân Müseyyed'in ciğer-kûşesi Kubad Beğ'dir kim yedi bin askere mâlikdir ve kadı ve müftîsi vardır ve ulemâsı gâyet çokdur. Kal‘ası evc i âsumâna kad-keşân olmuş Habur ı Sindiyân kenârında şekl i murabba‘ seng-binâ bir kal‘a i zîbâdır. Nehr i Habur ı Sindiyân dağlarından ve Hakkarî kûhlarından cem‘ olup nehr i Hızel ile bir olup (   ) nâm mahalde nehr i Dicle'ye rîzân olduğu bâlâda İmâdiyye uyûnları vasfında mastûr­dur. Ve bu Zaho önünde cisr i azîmi vardır. Ve karye i Sindi aşireti ve kasaba i Silivâne aşîreti onar bin tüfeng-endâz yiğide mâlik mîr i aşîretleri vardır. Cümlesi Zaho beğine tâbi‘dir.

....................(3 satır boş)....................

Andan bir menzilde cânib i şimâle nehr i Hızel.

Evsâf ı kabasa i Derebun: Lûgat i sahîhi Deyrebun'dur. Lisân ı Ekrâd'da deyr millet i Mesîhiyyenin kilisesine {derler}. Bunan nâm bir bıtrîkın bu şehirde kenîsesi olmağile Deyr i Bun'dan galat Dereybun derler. Şat kenârında bir vâsi‘ ferah-fezâda bâğ u bâğçeli câmi‘ ü hân u ham­mâmlı ve medreseli ve (   ) (   ) ma‘mûr kasabadır. İmâdiyye hâkinde Şatt'ın cânib i şarkında Cizre ve kal‘a i Dühük mâbeyninde kalmış kasaba i şîrîndir. Zîrâ kâhîce İmâdiyye hâkimi mutasarrıf olur ammâ el-hâletü hâzihi'l-vakt Cizre hâkimi (   ) (   ) nâm mîr i muhterem i benâm hükmündedir.

....................(3 satır boş)....................

Der-beyân ı Cezîre i İbn Ömer, ya‘nî şehr i evvelü'l-evvel binâ yı kadîm ve belde i azîm mahmiyye i Cûde

İhvân ı bâ-safâya şöyle ma‘lûm ola kim ba‘de't-Tûfân Hazret i Nûh Necî aleyhi's-selâm gemisiyle mâh ı muharremin on ikinci isneyn günü bu Cûde şehri hâyilindeki cebel i Cûde'de merkeb i Nûh karâr edüp Tûfân'dan halâs olup herkes ta‘âmın bir yire koyup pişirdiler ve Tûfân'dan halâs olduklarına şükrâne ol ta‘âmı tenâvül edüp ismine ni‘met i âşûra dediler.

Ba‘dehû Hazret i Nûh ba‘de't-Tûfân bu Cûde şehrin ibtidâ rûy ı arzda binâ edüp eyle imâr oldu kim cemî‘i dünyâya benî Âdem bu Cûde şehrinden istîlâ edüp Cûde'de vücûda gelmişlerdir. Ba‘dehû cebel i Cûde üzre Hazret i Nûh bir câmi‘ binâ edüp hâlâ ol câmi‘e kavm i Ekrâd câmi‘ i Sülu­peyân derler, ya‘nî halâs olanlar câmi‘i de­mekdir. Ol asırda bu câmi‘in levhaları ve gayrı haşebleri ve amûdları cümle keştî i Nûh levhasından idi.

Ba‘dehû Rûm keferesi Dârâ Şâh üzre Nasîbîn kurbünde Karadere nâm mahalle gelüp ceng [ü] cidâl edüp Dârâ Şâh münhedim oldukda küffâr ı Rûm diyâr ı Kürdistân'a istîlâ edüp bu Cûde şehrin harâb u yebâb edüp cebel i Cûde üzre Hazret i Nûh'un binâ etdiği câmi‘ münhedim edüp cemî‘i haşebleri ve levhaların develer ile İskenderiyye ben­de­rine gönderüp andan İslâmbol'da Ayasofya dey­ri­nin kapuların [383b] cümle keştî i Nûh tahta­sın­dan binâ etmişdir kim hâlâ Ayasofya kapularının tah­tasında mismâr delikleri zâhir ü bâhirdir.

Andan sonra yine Cûde şehri imâr olup Hulâgû Hân harâb etmişdir ve hâlâ cebel i Cûde yaylağ ı Ekrâd'dır. Hazret i Nûh'un binâ etdüği Câmi‘ i Sülûpeyân ziyâretgâh ı ünâsdır. Ve cemî‘i müverri­hânın kavl i sahîhleri üzre keştî i Nûh Necî bu cebel i Cûde üzre karâr etdiğine cümle müfessirîn müttefekun aleyhdirler kim sûre i (   ) (   ) âyet

1

tefsîrinde bu cebel i Cûde evsâfı tahrîr olun­muşdur kim hakîrin tahrîrine hâcet yokdur.

Ve mukaddemâ sene 1065 târîhinde Diyârbekir Vâlîsi Firârî Mustafâ Paşa ile Sincâr dağına vardıkda münâsebetle niçe kerre bu cebel i Cûde tahrîr ol­unmuşdur, ana nazar oluna.

Ammâ Ardalân dağı ve kûh ı Bî-sütûn ve kûh ı Demâvend ve kûh ı Elvend ve kûh ı Ağrı ve kûh ı Bingöl ve kûh ı Erces kadar âlî dağ değildir ammâ nazargâh ı Nûh Necî olduğundan ziyâretgâh ı azîm­dir. Ve kasaba i Cûde bu cebel i Cûdî dâ­meninde (   ) aded hâneli vü câmi‘ ve medrese vü hân u ham­mâmlı ve çârsû-yı bâzârlı ve bâğ u bâğçeli nazargâh ı Âdem i Sânî Nûh Necî makâmı belde i kadîmdir. Lâkin bu şehr i Cûde nehr i Şatt'ın câ­nib i şarkîsinde (   ) (   ) İmâdiyye hâkindedir am­mâ Şatt'ın cânib i garbında olan Cezîre şehri {bir men­­zildir ve Cezîre} hâkimi hükmündedir. Ve Sü­lu­peyân nâm aşîret cümle on bin aded kavm i ceng­âver dilâverlerdir. Cümle cezîre hâkimine tâbi‘ler­dir.

Andan yine cânib i (   ) beş sâ‘atde {cebel i Cûde'den nîm konak ba‘îd yine kûh ı Cûde dâ­meninde,

Evsâf ı bâğ ı İremezât ı dırahtistân ı pür-şâh ya‘nî belde i kadîm kal‘a i Şatah

Müverrihân ı Ekrâd kavli üzre bu şehri ibtidâ imâr eden Hazret i Sâm ibn Hazret i Nûh aleyhi's-selâm'dır. Niçe kerre ma‘mûr u harâb olup hâlâ yine imârdır. Bârûsu üç sâ‘atlik yer çevirir. Bağ u bâğçesi bî-hisâbdır. Hâlâ Cizre hâkimi hükmünde kal‘ası imârdır kim el-Melik Şatah binâ etdiğiyçün kal‘a i Şatah derler. Diyâr ı Hakkarî'de dahi kasa­ba i Şatah vardır ammâ bu bâğ-ı Merâm'dan nişân verir. Câmi‘i ve medreseleri ve kifâyet mikdârı dük­kân­ları vardır. Cümle (   ) aded hâne i ma‘mûr­lar­dır. Ve buk‘aları hûb ve hâk i pâk beyne'n-nâs mer­ğûb ve mezra‘aları vâfir ve hayrât ı berekâtı müte­kâsir, deşti serâpâ dırahtistân ü gülistân u bostânlı bir şehr i ma‘mûrdur. Ve halkının ni‘met­leri firâ­vân ve uyûn ı enhârları eyle cârî ü revândır kim her uyûn ı zülâlleri kûh ı bâlâlardan selsebîl-âsâ ce­re­yân etdikde sadâ-yı mâ i zülâlden âdeme dehşet hâsıl olur. Her tarafı birer gûne kûyâh u hıyâbân me­sîregâhlar ile ârâste olmuş şehirdir. Hulâsa i kelâm diyâr ı Kürdistân'ın bâğ ı cinân ı arûsekidir. Ammâ Diyârbekir ve Haleb ve Şâm gibi bender şehir değildir. Ancak bâğ u bâğçe ve âb ı revânı kesreti cihetiyle şöhre i şehr olmuş bir şehr i şîrîndir. Andan,

Menzil i karye i Rusurbed: (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) },

Menzil i karye i Rusur: Lisân ı Kürd üzre Kır­mızı Şat demekdir. Bu mahalde Şatt Dicle'ye (   ) (   ) rîzân olur. Nehr i Şatt'ın şarkîsi kenârında İmâ­diyye hâkindedir ammâ Cezîre hâkimi hük­münde gâyet ma‘mûr kenddir. Hatta câmi‘i ve med­rese ve hân ve hammâmı vardır. Ekseriyyâ halkı Sülu­peyân kavmidirler. Bağ u bâğçe ile kifâflanırlar.

....................(3 satır boş)....................



Evsâf ı kasaba i Fısdık: Nehr i Dicle'nin cânib i şarkîsinde İmâdiyye hâkindedir ammâ Şatt'ın karşu tarafı garbında Cizre olmağile bu kasaba i Fındık Cizre hâkimi hükmünde bâğlı u bâğçeli ve câmi‘ vü hân u hammâm ve medrese vü çârsû-yı bâzârlı rabta i ma‘mûrdur.

....................(4 satır boş)....................

Andan 5 sâ‘atde,

Menzil i karye i Deyreşu: Bu dahi Şatt'un şarkında İmâdiyye hâki tarafında Cezîre hükmünde Şatt üzre cisir başında câmi‘(   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) Bu mahalde Cizre hâkimi kethudâsı gelüp alây ile Şatt üzre cisirden geçüp Cizre kal‘asından top şâdımânları is­timâ‘ edüp,

Evsâf ı şehr i kadîm Bühtân, belde i Finik i kaviyyü'l-bünyân, dârü'l Melik Dârâ Şâh, tahtgâh ı Âl i Abbâsiyân ı âlîcâh, bilâd ı rebî‘ i pür semer, ya‘nî Cezîre i kal‘a i İbnü'l-Ömer

Be-kavl i müverrihân Mıkdısiyân ı Yarmenî ve müverrihân Yanvân ı Yunanî eğer millet i Mesîhiy­ye'den iseler de hubût ı Âdem Nebî'den berü ibtidâ bu edîm i arzun ahvâlâtın Hazret i İdrîs Nebî tahrîr etmişdir. Anların tahrîrinden müverrih Mıkdısî ve müverrih Yanvân bu cezîre i dünyânın cemî‘i kûh­ları ve enhârları ve şehr i azîmleri ve kılâ‘ ı kadîm­leri bânîleri ve fâtihlerin ve arz ı beled [ü] tâli‘ i imâretlerin cümle tahrîr etmişlerdir. Ol akl ı Aristo müverrihayn ı İsevînin tahrîrleri üzre bu şehr i azîm Cezîre'ye ibtidâ esâs urup cây ı vatan edinen ba‘de't-Tûfân bizzât Hazret i Nûh Necî'dir kim ba‘de't-Tûfân Cûde şehrin imâr etdi. Ammâ şiddet i şitâsı şedîd olmağile cebel i Cûde'den etrâfı geşt ü güzâr ederek bu Cezîre şehri hâkine kadem basup âb u hevâsından hazz edüp bu zemîn-i sevâhili cây ı vatan idinüp niçe zamân bu edîmde sâkin oldu.

Hattâ Hazret i Nûh Nebî'nin hâtûnu gemi ile Tûfân deryâsında mellah-vâr şinâverlik ederken ta­lattum ı deryâ-yı azâbdan havf ü haşyete [384a] düşüp hâmile iken iddet i müddeti tamâm olmadan vaz‘ ı haml edüp sıkt vâki‘ oldukda bir merhûm ciğer-kûşe i nâ-tamâm vücûda gelir. Gördüler kim henüz bir pençe i âfitâb ı âlemtâb olmada. Bir nûr ı İlâhî gulâm ı nâ-tamâm meğer rahm ı mâderde dokuz ay on gün ki iki yüz seksen gün tamâm ol­madan iki yüz on yedi günde bi-emri Hayy ı Kadîr merhûm tevellüd etdiğiyçün ismine Tarh ibn Nûh-veled kodular. Lafz ı tarh hisâb ı cifr i Alî üzre 217'dir. Hazret i Nûh aleyhi's-selâm bu ciğer-kûşe i nâ-tamâmın na‘şını ba‘de't-Tûfân bu şehr i Cezî­re'de defn etmişdir kim bundan mukaddem rûy ı arzda benî Âdem'den bir ferd i âferîde med­fûn olmamışdır.

Ba‘dehû Hazret i Nûh du‘â edüp "İlâhî bana bin yıl ömür verdin. Bu evlâdım dünyâya gelmeden merhûm oldu. Bu evlâdım bu amber-pâkde yatdıkça bu şehirde sâkin olanların evlâdları ve sâ’ir hayvânâtları ekiz doğup tenâsül bulalar ve evlâdları sıkıt doğmayalar. Ve dâ’imâ âfât ı semâvî ve âfât ı arazîden ecel i müsemmâlarına dek mu‘ammer ü mesrûr ve şehirleri ma‘mûr olalar." deyü Nûh Necî bu Cezîre i İbn Ömer'e hayr du‘â etdiğinden bu şehrin ekseriyyâ havâtînleri ve ba‘zı devâbâtları ekiz doğarlar ve halkı ekseriyyâ altmışdan yetmişden yüz yetmişe yetmiş olurlar.

Hatta bu hakîr "Selîm i Evvel ile Çıldır'da Şâh İsmâ‘îl cenginde fetâ yiğit idim." diyen Cizre halkıyla kelimât etmişim. Ammâ be-kavl i müverri­hân ı Kıbtıyân eyle tahrîr etmişler kim Hazret i Nûh'un ırk ı tâhirinden dörd oğlu var idi. Biri Sâm.s.'›n o€lu); ve biri Hâm.s.'›n o€lu); ve biri Yâfis.s.'›n o€lu); ve biri Ken‘ân.s.'›n o€lu); idi.

Çünkim bu Cizre şehrinde vücûda gelen beşinci evlâd ı Nûh kim Tarhu'n-Nûh idi. Hazret i Nûh Tûfân'da kırk gün gezüp ba‘de't-Tûfân iki yüz on yedi günde Tarhu'n-Nûh evlâdı ba‘de't-Tûfân ibtidâ zemîne defn olundu, denildiğine müverrihân ı Kıbtî eydürler: "Ol zamân kim Hazret i Nûh emr i İlâhî ile Tûfân'dan haberdâr olup Kûfe şehrinde câmi‘ i Alî içinde keştî binâ edüp cümle evlâd ı zevi'l-ihtirâmı merkebe girüp âmâde oldular.

İllâ Hazret i Nûh'un dördüncü oğlu Ken‘ân, Ûc ibn Unk'un iğvâsıyla pederi inşâ etdiği gemiye girmeyüp "Yüce dağlar başına çıkarım." deyü başın alup diyâr ı Mısır'da Cîzi şehri tarafınra Hazret i İdrîs'in ta‘lîmiyle Sûrîd Hâkim binâ etdiği Here­meyn dağları kim hâlâ anlara İhrâm dağları ve Fir‘avn dağları derler, Ken‘ân ibn Nûh ol dağların kehfine girüp cây ı menâs ola deyü mülâhaza edüp gitdi. Ammâ beri tarafda Hazret i Nûh evlâdı Ken‘ân'ın gemiye girmediğinden gâyet müte’ellim oldukda Cenâb ı Hak tarafından Hazret i Cibril i Emîn nâzil olup sûre i (   ) bu âyet i şerîfi Hazret i Nûh'a tesliye i hâtır içün getirdi. "Ayet i şerîfe 1 nassı kâtı‘ı kıbel i Hak'dan nâzil olunca Hazret i Nûh'un ma‘lûmu oldu kim amel i gayr i sâlih kavm i dâldir.

Andan tesellî i hâtır olup Nûh Necî bu gamdan fâriğ olup Tûfân'dan necât ricâsında oldu. Öte tarafda Nûh, evlâdı Ken‘ân ı mürîd bed-gümân bir tuç ı kumkuma içre üç aylık me’kûlât [u] meşrûbâtla kumkuma içre girüp evlâdları kumkuma ağzın âteş ile kalay eridüp lehem akıdup kumku­manın kapusun sedd edüp gitdiler. Ve cümle evlâd ı Ken‘ân âb ı zulumâtdan gark oldular. Ken‘ân bu hokka içre yine içine tebevvül ve takayyuz ide ide necâset içinde kaldı. Yanında bir âleti dahi yokdur kim kumkumanın lehimli yerin kal‘ edüp kendi taşra çıka. Ve çıkarılır Tûfân ı Nûh'da gark olam deyü havfinden kumkuma i müdevver içre kalup kendi necâseti ile âlûde olup dururken bi-emri Hayy ı Kadîr Tûfân ı Nûh gün be-gün müşted olup talattum ı deryâ Ken‘ân'ın kumkumasını galtân ide ide Ken‘ân ı bî-amân necâseti içinde gark olup temevvüc i deryâ-yı zulumât kumkuma i dehlîz[e] habs olan Cürce diyârının cânib i garbîsinde Elvâhât diyârında Elvâh ı kebîr-i Kalimun'da kumkuma i Ken‘ân kalup Tûfân ı Nûh âsûde olunca benî Âdem zemîn i dünyâya {bu cebel i Cûdî şehrinden bu Cezîretü'l-Arab şehrinden} müstevlî olup Ken‘ân'ın kumkumasın bulup kırarlar ve Ken‘ân'ı kumkumadan çıkarup necâsetiyle Ken‘ân'ı Kalimun Elvâhının cânib i garbında bir gâr içre Ken‘ân'ı defn ederler. Hâlâ ziyâretgâh ı Kıbtîlerdir kim be-kavl i Kıbtî ba‘de't-Tûfân rûy ı arzda defn olunan ibtidâ Ken‘ân ibn Nûh'dur.

Andan şehr i Cezîre'de Tarh ibnü'n-Nûh'dur deyü Kıbtî müverrihleri ve müverrih Mıkdısi'ye ve müverrih Rûm Yanvân'a bu gûne i‘tirâz etmişler ammâ cümlesinin rivâyetleri üzre bu şehr i Cezîre i ibn Ömer'de medfûn olan Tarh ibnü'n-Nûh'dur. Zîrâ hâlâ kadd i mezârının tûlu kırk ayak vardır. Hâlâ ziyâretgâhdır. [384b]

Andan ma‘lûmdur kim bu cezîre şehrin ibtidâ imâr eden Hazret i Nûh'dur. Ba‘dehû Hazret i Nûh yine Kûfe şehrine gidüp Yâfis ibn Nûh bu şehri dahi ziyâde imâr edüp tenâsül buldu. Andan niçe yüz mülûkdan mülûka değüp âhir Melik Dârâ Şâh hevâ-yı sevâhilinden hazz edüp bu şehri dârü'l-mülk etdi. Âkıbet Rûmeli'nde Kavala ve Selânik ve Atina ve Makedona ve Kostantiniyye'den İskender i Yunan diyâr ı Acem'e hurûc edüp bu diyâra mâlik Dârâ Şâh ile ceng i azîm edüp esnâ-yı cengde Dârâ Şâh münhezim olup taht ı Dârâ olan Karadere şehrin ve Nasîbîn şehrin ve bu Cezîre şehrin cümle harâb u yebâb edüp kavm i Acem'i harâca kesüp İskender i Rûm diyâr ı Rûm ı merzibûm ı edna'l-arza gider.

Andan sonra sene (   ) târîhinde Âl i Abbâsiyân'dan el-Melik Müstencid Billah bu şehri imâr edüp yüz sene dest i Abbâsiyân'da durup kavm i Yezîdîler istîlâ edüp mutasarrıf oldular.

Andan yine Âl i Abbâsiyân'dan Buhtî nâm bir mîr i benâm ale'l-gafle Bağdâd'dan ılgar ile şebhûn edüp şehri feth edüp cümle Yezîdîleri dendân ı tîğ­dan geçirüp Buhtî Hân yetmiş sene mu‘ammer olup adl i adâletiyle Cizre ma‘mûr olup kavm i Buhtî bî-hisâb güzîde asker olduğundan hâlâ Cizre ahâlîsine niçe tevârîhlerde kavm i Buhtâniyân derler.

Ba‘dehû yetmiş seneden sonra Mîr Hân Buhtî merhûm olup yerine evlâd ı ferhunde-ahteri Mîr Finik Hân taht-nişîn olup cihân-ârâ bir melik oldu ve mâl ı firâvâna mâlik olup bu kal‘ayı binâ et­diğinden hâlâ cümle tevârîhlerde Cizre kal‘asının ismine Finik derler.

Ve müverrihân ı Arab bilâd ı Rebî‘ derler. Kavm i Ervâm Cizre derler. Kavm i Ekrâd Cezîrî derler. Kavm i Moğol Til-Cize derler. Kavm i Yarmenî (   ) derler. Kavm i Rûm Darapye derler. (   ) (   ) (   )

Ba‘dehû sene 212 târîhinde bu Cezîre i Cizre'ye millet i Mesîhiyye'den Ermenî kavmi istîlâ edüp "Cümleden melik oldum" deyü bu şehri imâr ederken ba‘de Hicreti'n-Nebeviyye iki yüz yigirmi sene mürûrdan sonra Hazret i Ömer evlâdlarından Hazret i Emîr Ziyâd ve anın oğlu Emîr Lokmân ve onun oğlu Emîr Ömer Şeybân hazretleri bile idi. Bu Emîr Ziyâd yetmiş bin "Benim dîger nîst!" diyen güzîde asker ile Malatıyye kal‘asın Ermen nasârâsı destinden dest i kahr ile feth edüp ol mâh ı mübârekde mansûr u muzaffer deryâ-misâl asker ile bu kal‘a i Cezîre üzre çöküp hâh-nâ-hâh kılıç urarak feth edüp ilâ hâze'l-ân Ya‘kûbî ve Mansûrî Ermenî ri‘âyâları harâc-güzârlardır. Anlar feth et­dikden berü bu Cizre şehrine Cezîre i ibn Ömer ibn Ömer Şeybânî derler.

Ba‘dehû Melik Ömer ibn Hazret i Ömer bu kal‘anın der i dîvârının bir taşın beyâz ve bir taşın siyâh ile inşâ etdiğinden fâtihi ve bânîsi Hazret i Ömer radıyallahu anh derler ammâ galatdır. Hazret i Ömer bizzât zamân ı hilâfetlerinde Kudüs i şerîfi Kayâsıra Harkil'den feth etdi.

Andan şehr i Basra'yı feth edüp diyâr ı Acem'de Nihâvend kal‘asın serdârı Sâriye'ye feth etdirüp Basra'dan imdâda yetişdiler. Gayri fütûhâtlara git­meyüp Amr ibnü'l-Âs'a Mısır'ı ve Arz ı Hasan'ı ve Dimyât'ı ve Reşîd'i ve İskenderiyye'yi ve Esine ve İsvân'ı ve Elvâhât ve Cerce ve Dimne ve Behnîsâ ve Feyyûm'u feth etdirmişdir. Ammâ evlâd ı zevi'l-ihtirâmlarından Emîr Ziyâd ve Emîr Ömer Şeybânî bu Cizre {şehrin feth} etmişlerdir.

Ba‘dehû sene 791 târîhinde Timur Hân Bağdâd üzre gelirken bu Cezîre halkını cümle ale'l-ittifâk Timur Hân'a ser-fürû etmeyüp kal‘a i Cezîre'nin cânib i şarkîsinde bir hafr i azîm kazup nehr i Şatt'ı cereyân etdirüp kal‘a i Cezîre içinde kaldı. Ba‘dehû Timur Hân ı pür-zor gelüp gördü kim Şatt'ın tuğyânından kal‘a i Finik cezîre olmuş, bir yerden muhâsara edemeyüp "Olmaya illâ hayr, ey kavm i Buhtâniyân!" deyüp hâ’ib ü hâsir Bağdâd ı İremezât'a varup dest i Acem'den feth edüp evlâd ı mîhteri (   ) şehzâdeyi Irâk'a hâkim edüp yine Cezîre kal‘ası üzre gelüp Şatt'ın tenezzülünde ol­mağile deryâ-misâl asker ile amân u zamân ver­me­yüp kal‘ayı feth ederken cümle kavm i Buhtâniyân gemilere süvâr olup nehr i Şatt ile birer tarafa pârekende ve perîşân olduklarında Timur Hân ı pür-zor mâl ı ganâ’im bulmaduğu dâğ ı derû­nun­dan aşağı varoş ı hisârın niçe yerlerin mün­hedim edüp bî-ganâ’im Timur azm i Horasân edüp gitmede. Beri tarafda Cezîre kal‘asının cânib i şarkîsinde hafr olunan handak içre nehr i Dicle cereyân ide ide yol bulup hâlâ büyük Şatt kal‘anın şarkında akup kelekler yanaşır iskele i azîmdir. Ammâ kadîm i eyyâmda Şatt ı Kebîr Cizre'nin taraf ı garbîsinde cereyân edermiş. İlâ hâze'l-ân Şatt nehri içre bir cezîrede kal‘a i Finik i Cizre vâki‘ olmuşdur. Ammâ Diyârbekir hâkinde Hasînkeyfâ kal‘ası hâkine karîbdir.

Timur'dan sonra yine dest i Âl i Abbâsiyân'da imâr olup ba‘dehû sene 920 târîhinde [385a] Selîm Hân ı Evvel diyâr ı Acem'e Çıldır sahrâsında Şâh İsmâ‘îl ile savaş ı perhâşa giderken bilâ-da‘vet bu Cezîre'nin hâkimi (   ) Hân yigirmi bin güzîde cengâver ü dilâver-i server [ü] hünerverler ile Selîm Hân'ın selâmına el kavuşduklarından Selîm Şâh ı Evvel cihân kadar hazz edüp başından tâcın ve eyninden semmûr lipâcesin Cizre hâkimine giy­dirüp yarlığ ı belîğ i şâhî ile eyâlet i Cizre'yi Sultân Hüseyin'in ocaklığı ola!" deyü fermân eder. Hâlâ eyâlet i Cezîre, Cizre hânlarının mülk i mevrûslarıdır kim azl [u] nasb kabûl etmezler. Ve taht ı hükûmet­le­rinde aslâ timâr ü ze‘âmet ve hâss ı hümâyûn yok­dur. Cümle ebvâb ı mahsûlâtı Cizre hânının hâss ı hümâyûnu kayd olunmuşdur ve cümle sanca­ğın­da olan kefere re‘âyâlarının harâcları Cizre beğinin­dir. Ve kânûn ı Süleymân Hân üzre iki tuğlu mîr i mîrân pâyesidir.

Hîn i gazâda cümle yigirmi bin asker ile Diyârbekir vezîrine talî‘a i asker olup sefer eşer. Zîrâ eyâlet i Diyârbekir'de bundan büyük hükûmet yokdur. Taraf ı pâdişâhîden kendüye bir emîr gelse hân ı âlîşân ı cem-cenâb yazılır. Zîrâ Âl i Abbâ­si­yân'dandır. Ve eyâlet i Bağdâd'da hân ı âlîşân ı Abbâsiyân İmâdiyye sultânlarıdır kim Sultân Murâd Hân ı Râbi‘ anlara sultân ı âlîşân tahrîr et­diğin bilirim. Asla sultân değil sültân idi. Ve dahi eyâlet i Van'da Âl i Abbâsiyân'dan Hakkarî hân­larıdır kim anlara da hân ı âlîşân cenâb yazılır. Yine eyâlet i Van'da Bitlîs hânına dahi ol elkâb ile evâmir i şerîfler yazıldığı bâlâda tahrîr olunmuşdur. Ammâ Selîm Hân ı Evvel asrında bu Cizre hâkimi bî-tekellüf Çıldır imdâdına giderken Mısır'dan Sultân Gavrî'nin Acem şâhına gönderdiği imdâda Cizre hâkimi yolda râst gelüp kırdığından Selîm Hân mahzûz olup cümleden Kürdistân hâkimleri üzre bu Cizre hâkimi tasaddur etmişdi. Hattâ Fâtih i Bağdâd Sultân Murâd Hân'a nehr i Furât kenârında istikbâle vardığından cümleden mu‘azzez ü müker­rem olan Sultân (   ) (   ) idi.


Yüklə 7,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin