Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə31/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32

Allah’ın sözü: (Asr’a andolsun ki insanlar hüsrandadır. Ancak iman edip salih amel işleyen, sabrı ve hakkı tavsiye edenler müstesna.)

Ve şu sözü: (Rahman’ın izin verdiğinden başkası konuşamaz. (o da)doğruyu söyler. )Son ayette onun ahirette olduğu vardır. Mezku emribi’l-Ma’ruf ise, ancak dünyadadır. Gerçek ilim Allah Teala katındadır.

Allah’ın sözü: (Asi şeytandan başkasına yalvarmıyorlar.)Bu ayet-i kerimede “asi şeytana yalvarmaktan murad, ona olan ibadetleridir.

Bunun benzeri, Allah’ın şu sözüdür (Ey Adem oğulları, şeytana ibadet etmeyeceksiniz diye sizden söz almadım mı?) Ve dostu ibrahim hakkındaki şu sözü (oğucuğum, şeytana tapma)Ve melekler hakkındaki sözü (Aksine cinlere tapıyorlardı.)Ve şu sözü (Ve melekler hakkındaki sözü (Aksine cinlere tapıyorlardı.)Ve şu sözü (Bu şekilde ortakları müşriklerin çoğuna, evladlarını öldürmeyi güzel gösterdi.) Bu ayetlerde onların şeytana ibadetlerinin vechini beyan etmedi. Fakat başka ayetlerde beyan ettiğine göre onların şeytana ibadetlerinin manası, ona itaat etmeleri ve Rasulun Allah’tan getirdiklerini bırakıp ona ittiba etmeleridir. Şu sözü gibi (Muhakkak ki şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri çin velilerine vahyederler. Onlara itaat ederseniz, müşrik olurusunz.)Ve şu sözü (Ahbar ve ruhbanlarını Allah’tan ayrı olarak rabbler edindiler.)Adiy b. Hatem, Nebi (s.a.v)’e, onları nasıl rabbler edindiler, dediğinde nebi (s.a.v) ona dediki, “Onlar kendilerine Allah’ın ittiba’ ederlerdi.” Bu, onları rabbler edinmelerinin manasıdır. Bu ayetlerden apaçık bir şekilde anlaşılıyor ki kim Rasulun getirdiklerine önceleyerek şeytanın teşri’ine ittiba’ederse (onun kanunlarını tercih ederse)o Allah’ı inkar eden, şeytana ibadet eden, şeytanı rab edinen olur. Şeytana olan ittibaını ne ile isimlendirise isimlendirsin. Çünkü bilindiği üzere gerçekler, isimlerin değişmesi ile değişmez.

Allah’ın sözü: (Dedi ki, elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım.)Burada, şu sözü ile şeytanın onlardan belirli pay almasının keyfiyetini açıkladı.

(Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim:hayvanların kulaklarnı yaracaklar; onlara emredeceğim:Allah’ın yaratışını değiştirecekler.)“Hayvanların kulaklarını yarmak”tan murad; örneğin, bahirenin kulağını yarmak ve kesmek. Ki bu, onun bahire yada saibe oluşuna bir alamet ve özellik olsun. Nitekim Katade, Süddi ve diğerleri bunu söyledi.

Allah Teala bunu şu sözü ile ibtal etti (Allah bahireden bir şey edinmemiştir.)Bahire olmasından murad, zikrettiğimiz gibi, kulağının yarıklığıdır. Sözlükte .....,parçalamaktır. Züheyr’in sözündede:

......

Yani:Kesim. Nitekim bu belirli payı edinmesinin keyfiyetini başka ayetlerde beyan etti. Şu sözü gibi (Muhakkak ki onlara karşı senin dosdoğru yolunda oturacağım. Sonra onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından yaklaşacağım. Onların çoğunu şükredici bulamayacaksın.)Ve şu sözü (Şu benden üstün yaptığını gördün mü Andohsun,beni kıyamet gününe kadar ertelersen, onun zürriyetini, pek azı hariç kökünden koparıp sürükleyeceğim.)Burada, iblisin Ademoğullarına karşı, onlardan belirli bir pay edineceği ve onları saptıracağı şeklindeki zannını iblisin gerçekleştirip gerçekleştirmediğini açıklamadı. Fakat başka bir ayette bu zannını gerçekleştirdiğini beyan etti. O da şu sözüdür: (Muhakkak ki iblis onlara karşı zannını doğruladı.)Burada, şeytana pay olmaktan salim grubu açıklamadı. Fakat bunu başka yerlerde beyan etti. Şu sözü gibi (Onların hepsini yoldan çıkaracağım. Onlardan ihlaslı kulların hariç.)Ve şu sözü (Onun tahakkümü, sadece onu veli edinen ve Allah’a şirk koşanlaradır.)VE bunun gibi diğer ayetler. Burada, şeytanın payıın daha çok olup olmadığını açıklamadı. Fakat başka yerlerde onun, daha çok olduğunu açıkladı. Şu sözü gib (Fakat başka yerlerde onun, aha çok olduğunu açıkladı. Şu sözü gibi (Fakat insanların çoğu iman edici değildir.) Ve şu sözü (Sen çokça istesende insanların çoğu iman edici değildir.)Ve şu sözü (Yeryüzünde olanların çoğuna uyarsna, seni saptırırlar?) Ve şu sözü (yeryüzünde onlardan önce evvelkilerin çoğu sapıttı.)



Sahhi’te sabit olduğuna göre cennetin uyarsan, seni saptırırlar.)Ve şu sözü (Andalson ki onlardan önce evvelkilerin çoğu sapıttı.)

Sahih’te sabit olduğuna göre cennetin nasibi 1/1000 dir, geri kalan ateştedir.

Allah’ın sözü:(Onlara emredeceğim:Allah’ın yaratışını değiştirecekler.)

Bazı alimler dediler ki:Bu ayetin manası şudur:Şeytan onlara küfretmeyi ve Allah’ın kendilerini üzerinde yarattığı islam fıtratını değiştirmeyi emreder. Bu görüşü Allah’ın şu sözü açıklıyor, şahitlik ediyor:(Yüzünü hanif olarak dine çevirir; insanları üzerinde yarattığı fıtrata. Allah’ın yaratışına değişim yoktur. Zira gerçek şu ki mana, Allah’ın sizi üzerinde yarattığı fıtratı küfürle değiştirmeyin. Dolayısıyla: (Allah’ın sizi yaratışına değişme yoktur)sözü, haberdir. Sadece boyun eğmek gerektiğini duyurarak onunla inşa’istendi. O kadar ki, sanki o, kesin olarak bilfiil vaki’haberdir. Benzeri, Allah’ın şu sözüdür: (Kadına yaklaşmak, Buna, Ebu Hureyre’nin hadisi olarak sahihayn’da sabit olan da tanıklık ediyor. Dedi ki:Nebi (s.a.v) buyurdu ki”Herdoğan, fıtrat üzere doğar.

Sonradan anne-Babası onu yahudi, hristiyan yada mecusi yapar. “Ve Müslim’in, Sahih’inde iyaz b. Hımar b. Ebu Himar et-Temimi’den rivayet ettiği Dedi ki:Rasululah (s.a.v) buyurdu ki:“Ben kullarımı hanifler olarak yarattım. Şeytanlar onlara geldide onları dinlerinden saptırdı. Ve kendilerine helal kıldığımı haram kıldı.

Ayette, Allah’ın yaratışını değiştirmekten muradın, hayvanların iğdiş edilmesi olduğu görüşü, onhdan muradın, dövme yapmak olduğu görüşü..mezkur ayette herhangi bir açıklama yoktur. Mezkur görüşlerden her birini, alimlerden bir gurub söyledi. Bazı alimlerin, bu ayetin tefsiri olarak, ondan murad hayvanlarnı iğdiş edilmesidir, demeleri, cazi olmadığına delalet eder. Çünkü o, kötüleme ve şeytanın kanununa ittiba’ naktasında öne sürülmüştür. İnsanın iğdiş edilmesi ise icma’en haramdır. Çünkü o, işkence ve uzvun kesimidir. Ve şer’İ bir gerek olmaksızın neslin kesilmesidir. Açıktır ki bu haramdır.

Evcil hayvanların iğdiş edilmesine ilim ehlinden bir gurup ruhsat verdi.

Şişmanlatmak, v.b amaçlarla menfaat kastıyla olmalıdır. Alimlerin cumhuruna göre iğdiş ile kurban edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur.

Bazılarına göre, diğerlerinden daha şişman olması durumunda onu hoş karşılamadılar. Ömer b. Abdulaziz, atın iğdiş edilmesine ruhsat verdi.

Urve b. Zübeyr, devesini iğdiş etti. malik, koçların iğdiş edilmesine ruhsat verdi. Bunu caiz görmesinin sebebi, onunla Allah’tan başkasına yakınlaşmasının kastedilmemesidir. Bununla sadece, yenilen etin güzelleşmesi ve dişilerden arzusu kesildiğinde cinsel organının takviyesi kastedilir. Onlardan kimi de Nebi (s.a.v)’in şu sözünden dolayı bunu kerih gördü. “Bunu, sadece bilmeyenler yapar.” Bunu Kurtubi söyledi. İbnü’l Menzir de bunu tercih etti. Dedi ki:Çünkü bu ibni Ömer’den sabittir. O derki:Allah’ın yaratışına iftiradır. Bunu, Abdulmelik b. Mervan kerih gördü.

Evzai dediki:Nesli olan her şeyin iğdiş edilmesini kerih görürlerdi.

İbnü’l-Menzir dediki, bunda iki hadis vardır.

Birisi:İbni Ömer’den, “Nebi (s.a.v), koyun, inek, deve ve atın iğdiş edilmesini yasakladı.

Diğeri:İbni Abbas’ın hadisi. “Nebi (s.a.v), evcil hayvanların iğdiş edimeisni nehyetti. “Bu babtan olarak Muvatta’da olan, Mafi’den, ibni Ömer’den zikrettiğidir. Ki buna göre o, iğdiş etmeyi kerih görürdü.

Ebu Ömer dediki, ani:İğdiş etmenin terki, yaratışın tamamlığı hakkında.

Kurtubi, zikreettiğimiz kelamı önce sürdükten sonra deiki:Ebu Muhammed Abdulğani, Ömer b. İsmail’in hadisi olarakMafi’den, ibni ömer’den dediki:Rasululah (s.a.v) derdiki:“Allah’ın yarattığını arttıranı iğdiş etmeyin“bunu Darekutni’den, şeyhi rivayet etti. Dedi ki:Bize Abbas b. Muhammed söyledi. Bize Kırad söyledi. Bize Ebu Malik en-Naha’i, Ömer b. İsmail’den söyyledi de onu zikretti.

Darekutni dediki:Onu Abdussamed b. Nu’man, Ebu malik’ten rivayet etit. Kurtubi’den, lafzı ile aktarım bitti. Aynı şekilde, “Allahın yaratışını değiştirmek”ten muradın, dövme olduğu görüşü de, devmenin haram olduğuna delalet eder.

Sahih’te, İbni Mes’ud’dan, şöyle dediği sabit olmuştur:Güzellik için Allah’ın yaratışını değiştiren dövme yapan ve yaptıranı... Allah la’netledi. Sonra dedi ki:Rasululah (s.a.v)’in lanetlediğini la’netlemez miyim?Ki o da Allah (c.c)’nun kitabındadır. Yani, Allah’ın şu sözü: (Rasul)size neyi verdiyse onu alın. Sizi neyden nehyettiyse, ondan kaçının.)

Alimlerden bir taife dediki:Bu ayette Allah’In yaratışını değiştirmekten murad şudur:Allah Teala Güneş’i, Ay’ı, taşları, ateşi, v.s. mahlukatı kendilerinden ilahlar kılmakla onları değiştirdiler.

Zeccac dedi ki:Allah hayvanları, binilsin ve yenilsin için yarattı. onları kendilerine haram ettiler. Güneş’i, Ay’ı ve taşları, insanların emrine amade kıldı. Onlar da, ibadet ettikleri ilahlar yaptılar. Böylece Allah’ın yarattığını değiştirdiler.

Tavus’tan rivayet edildiğine göre o, siyahın beyazla, beyazın nikahına siyahla olan gelmezdi. Ve derdi ki; bu, Allah Te’ala’nın, “Allah’ın yarıtışını değiştirecek,” sözündendir. lafız bunu içerse bile bu merduddur. Sünnet, ayetten muradın bu olmadığına delalet etti.

Rasulullah (s.a.v), bir beyaz olan kölesi zeyd b. Harise’yi, siyah bir habeşi olan Bereke Ümmü Üsame ile nikahladı. Yine o (s.a.v), siyah olan üsame b. Zeyd’i, beyaz olan Fatıma binti Kays ile nikahladı. Bilal’in hanımı zühre oğullarından Abdurrahman b. Avf’ın kızkardeşi idi. tavus, ilmine ve celaletine rağmen onu bundan kutsadı.

Kaydedicisi dedi ki, Tavus’un bu ayet hakkındaki bu sözü, Malikiye’den bazı alimlerin söylediğine benziyor. Ki onlara göre siyah kadın, müslümanların genel velayeti ile nikahlanır.

Gerekçeleri de Malik’in şu fetvasıdır:Özel, zorlayıcı bir velisi olmaması durumunda adi kadn, müslümanların genel velayeti ile evlendirilir. Dediler ki:Siyah kadın, mutlak olarak adidir. Çünkü siyah kadınlar, yaratılışça çirkindir. Bu görüş muhakkık alimlere göre merdüddur. Gerçek şu ki onlar, şerefli ve güzel olabilirler. Bazı edibler demişler ki:

......................................

........................................

Bir diğeri dedi ki:

.........................

.................

Siyap kadınlar hakkında bir diğeri dedi ki:

............

..............

Ediblerin sözlerinde bunun benzerleri çoktur.

Ve şu sözü:(onlara emredeceğim:Hayvanların kulaklarnı yaracaklar.)Bu, hayvanların kulakarını kesmenin caiz olmadığına delalet eder. Bahire ve saibenin kulakarnını, putlara yaklaşmak amacıyla yarılması, icma’ ile küfürdür. Evcil hayvanların kulaklarının başka bir amaçla yarılması da, açıktır ki caiz değildir. bunun için Nebi (s.a.v) “Gözü ve kulağı şerefli sayın. Tek gözlü, o kulağı yarık, olanları kurban etmeyin.” Şeklinde bize emretti. bun Ahmed, dört sünen sahibleri, Bezzar, ibni Hibban, Hakim ve Beyhaki, Ali (r.a)’ın hadisi olarak çıkardı. Tirmizi onun sahihledi. Darekutni onu illetli buldu. ..................kulağının ucu yırtık olan, ........; kulağının sonu yırtık olan, ...; kulağı uzunlamasına yarık olan, .......; kulağı yuvarlak bir şekilde oyulmuş olan demektir. Bir gurub alime göre kulak bağlayıcıdır.

Malik ve Leys dedi ki:Kulağı kesik yada büyük çoğunluğu olmayan (kurban) olmaz. Kurtubi, bu görüşte Malik mezhebinde bilinen meşhür şey, kurban olmasını engelleyen kesim 1/3 ve daha yukarısıdr. Daha aşağısının zararı yok. Kulaksız doğan hakkında Malik ve Şafi’i dedi ki:Olmaz. Kulağı küçük olsaydı, olurdu. Ebu Hanife’den Şafii’ye göre ve bir grubu fakihe göre olur. Bunu Kurtubi, bu ayetin tefsirinde söyledi. Gerçek ilim Allah Tela’nın katındadır.

Allah’ın sözü:(Ne sizin, ne e ehl-i kitabın kuruntularına göre değildir.)

Burda ne onların, ne de ehl,i kitabın kuruntularıdan herhangi bir şey açıklamadı. Fakat başka yerde bunların bir kısmına işaret etti. arabların yalan kuruntları hakkındaki şu sözü gibi:(Dediler ki; biz mal ve evlatça daha çoğuz. Bize azab edilcek değildir.)Ve onlardan aktarma şeklindeki şu sözü: (Sadece bu dünya hayatımız vardır. Biz diriltilecek de değiliz.)VE bunun gibi ayetler. Ve ehl-i kitabın kuruntuları hakkıdaki şu özü:(Dediler ki0Yahudi yada hristiyan olanlardan başaksı cennete girmediler ki:Biz Allah’ın oğulları ve sevglileriyiz.)Ve bunun gibi ayetler.

Bazı alimlerin zikrettiğine göre ayetin nuzul sebebi, müslümanlar ve ehl-i kitabın karşılıklı büyüklenmeleridir. Ehli kitab dediki:Nebimiz sizin nebinizden öncedir. Kitabımız, sizin kitabınızdan öncedir. Dolayısıyla, biz, Allah’ın yanında sizden daha öncelikliyiz. Müslümanlarda dediler ki:Biz Allah’ın yanında sizden daha öncelikliyiz. Nebimiz, nebilerin sonnucusudur. Kitabımız, kendinden önceki kitablerin hükmünü ortadan kaldırdı. Bunun üzerine Allah indirdi ki(Sizin kuruntularınıza göre değildir.)zikretiğimizle çelişmez. Çünkü önemli olan lafzın genel olmasıdır, sebebin özel olması değil.

Allah’ın sözü: (Hangi insan, din yönünden, iyilik edici olarak yüzünü Allah’a teslim edenden daha güzel olabilir. Allah Teala bu ayet-i kerimede zikretti ki iyilik edici olması hali ile yüzünü Allah’a teslim edenden daha güzel kimse yoktur. Çünkü istifhamu’l-inkar, nefy manasını içerir. Başka bir yerde açıkladığına göre; böyle olan, kopması olmayan sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. O da şu sözüdür: (kim iyilik edici olarak yüzünü Allah’a teslim ederse, kopması olmayan sapasağlam bir kulpa yapışmıştır.)“Yüzünü Allah’a teslim etme”nin manas,ı O’nu itaat etmesi, boyun eğmesi emrini yerine getirerek o’na teslim olması ve O’nun nehyinden sakınmasıdır. Bütün bunları da muhsin olarak yapması, yani:Allah için ameline muhsin olarak yapması, yani:Allah için amelinde muhlis olarak onda herhangi bir şeyle O’na ortak koşmaması, onda Allah’ı gözetmesidir, O’nu görüyormuş gibi.

Eğer o’nu görmüşorsa, Allah Teala onu görüyor. Arablar, yüzün teslimini kullanırlar. Onunla tam bir boyun eğme ve itaati kastederler. Onlardan biri de zeyd b.Nüfeyl el-Adavi’nin sözüdür:

...............

.............

Allah’ın sözü: (Öksüzkadınlar hakkında kitabta size okunan)Kitabta kendilerine okunanın ne olduğunu burda açıklamadı. Fakat bunu Sürenin başında beyan etti. O da şu sözüdür:(Eğer öksüz kızlar hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinizden korkarsanız, (diğer) kadınlardan hşunuza gideni nikahlayın.)Mü’minlerin annesi Aişe’den de takdim ettiğimiz gibi, burdaki : (Size okunan) sözü, raf’mahallinde, lafz-ı celal olan faile ma’tuftur. Ma’nanın takriri; deki, o kadanlar hakkında Allah size fetva veriyor. Yine o kadınlar hakkında size okunan) Bu da Allah’ın şu sözüdür:(Eğer öksüz kadınlar hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinizden korkarsanız.)Fetvası verileni içerir. Kitabta bize bu okunan, yetim kızların haklarının çiğnenmesidir. Dolayısıyla kim, yanındaki yetim kız hakkında adaleti yerine getirmeyeceğinden korkarsa, onu bıraksın da diğerlerinden hoşlandığını nikahlasın. Buda, takdim ettiğimiz gibi, ayetin manasındaki tahkiktir. Buna göre:(............)sözündeki mahzuf harf-i cer....dir. Yani ........Yani:Aişe (r.a.)’den de takdim edildği gibi, nasıl ki malları ve güzellikleri az olduğunda siz onlardan yüz çeviriyorsunuz, dolayısıyla, haklarında adaleti gerçekleştirmeniz dışında, eğer varlıklı ve güzel olurlarsa onların nikahı size helal olmaz.

Bazı alimler dediler ki:Mahzuf harf-i cer, ..dir. Yan:..........................Mecaz olduu görüşünde olan ve lafzın, hakikatine ve mecazına beraberce hamline cevazda ihtilaf edenler, bunu mecaz-ı aklide caiz kıldılar. Söz gelimi:

.......Dolayısıyla ....ın isnadının zeyd’e olması, akli bir hakikattır. ....a isnadı ise, mecaz-ı aklidir. Dolayısıla cem’i cazidir. Aynı şekilde ..........ın Allah’a isnadı, hakikidir. ....ya isnadı ise, onlara göre mecaz-ı aklidir. Çünkü o, onun sebebidir.

Dolayısıyla ikisinin cem’i caiz olur.

Bazı alimler de dediler ki:(size okunanlar) sözü, cer mahallinde zamire ma’tuftur. Buna göre mananın takriri şöyledir:De ki, Allah o kadınlar hakkında ve size okunanlar hakkında size fetva veriyor. Bu vechi iki durum zayıf kılıyor.

Birincisi:Genelde olan, Allahın bu kitabta okunanla fetva verdiğidir. Onda, emrinin zuhurundan dolayı fetva vermez.

İkincisi:Hafidin iaedesi olmadan, mahfud zamire atfi bir çok arap alimi zayıf gördü. ibni Malik, Hamza’nın kıraatiyle istidlal ederk onu cazi gördü. ......söünde ....keimesi zamire atfen haf ile. Ve şiirde vürudu ile istidlal etti. Şu sözü gibi:

Kef ....harfine atfen ....ın cerri ile bunun benzeri başkasının şu sözüdür:

....................

Öncesindeki zamire ma’tuf olarak .......ın cerri ile. Başka bir sözü:

........

Zamire ma’tuf olarak ...sözü cer ile. Bir başka söz:

....................................

Zamire atf ile ...cer mahallindedir. Ayetin kasem (yemin) oluşunun cevazı ile de cevab verildi. Allah Teala yarattıklarından dilediği ile yemin edebilir. Nitekim: (Hayır, gördükleriniize ve görmediklerinize yemen ederim)sözünde bütün mahlukatıyla yemin ediyor.

Beyitler hakkında onların şaz olduğu ve buna kıyas edilemeyeceği Allame ibnü’l-Kayyim’in, hafidin iadesi olmaksızın mahfud zamire atfin cevazını sahih görmesi. Allah’ın (.........) sözünü ondan kılma.ı Dedi ki; (.....) sözünde (..) sözü, mecrur zamire atfen cer mahalindedir. Buna göre mananın takriri; Allah ve mü’minlerden sana tabi olanlar sana yeter. İbnü’l-Kayyim ve Kurtubi, (........) mahalle ma’tuf olarak mansub olmasını caiz gördü. Çünkü kef harfi, nasb mahallinde mecrurdur. Bunun benzeri, şairin sözüdür:

Bazı alimler, Allah’ın şu söjzünü de ondan kıldılar:(..........)Dediki:.....ifadesi, ...sözündeki hitab zamirine atıftır. Buna göre mananın takriri; size ve sizin rızıklandıramayacağınıza orda geçemlilikler kıldık. Aynı şekilde ....nın i’rabı onun mübteda, haberinin mahzuf olduğ u şeklindedir. Ya da haberi ...tır. İ’rabı da; takdiri, .....olan mahzuf fiile mef’ul olduğundan dolayı mansubtur. İ’rabı; kasem olduğu gerekçesiyle mecrurdur. Bütün bunlar doğru değildir.

Bazı alimler dediler ki:(Kitabta size okunan) sözünden murad, miras ayetleridir. Çünkü onlar kadınlara miras bırakmıyorlardı. bu konuda Rasululah (s.a.v)’den bu kondua fetva istediler. Bunun üzerine miras ayetleri indi.

Bu görüşe göre: (Kitabta size okunan) sözünün açıklayıcısı0(Allah size evladlarınız konusunda vasiyet ediyor) sözüdür. Ve sürenin sonundaki şu sözü:

 (Sendende fetva istiyorlar. De ki, Allah kelale hakkında size fetva veriyor.)Göünen o ki, mü’minlerin annesinin sözü daha sahih ve daha doğrudur.)

uyarı:Vuslatı: (...........) sözünde olan münsebek masdarın aslı, mahzuf bir harfle mecrurdur. Hilafı takdim etmişizdir; o, midir. Ki bu en doğrusudr. Ya da o midir. Mezkur cer harfinin hazfinde sonra, athkike göre masdar, asb mahallindedir. Kisai ve Halil bu görüştedir. Car’ın mahzuf olara amel edememesinden ötürü bu, en ölçüsüdür.

Ahfaş dedi ki:o, mahzuf harf ile cer mahalindedir. Delili, şairin şu sözüdür:

..........

.........nin mahalline atfen ..cer ediliyor. Yani:Sevgili oluşu için, borç için değil. Beyitle deillenme şeklindeki birinci görüş, tevehhüm atfinden midir, şeklinde cevab verildi. Züheyr’in sözü gibi:

.......


..nin haberi olan ma’tufun aleyh’e ba’nın duhülü tevehhümünden dolayı ......ın cerri ile. Bir başkasının sözü:

.............

Ba’nın tevehümünden dolayı .....cerri ile. Sibeveyh, iki vechi caiz gördü.

Bilki harfi cerrin hazfı sadece münsebek mastar ....de red edilir. Karıştırma emniyetinde her şeyde onun reddedildiğini söyleyen Ali b Süleyman’ın hilafına olarak cumhura göre ona vasl olur. bunu ibni Malik, Kafiye’de şu sözü ile akdetti:

.............

...................ile birlikte harfi cer hazfedildiğinde ve cumhurun görüşüne göre nakledilmesi ve karıştırma emniyetinde kıyas olarak Ahfeş’in sözünde vardır. Dolayısıyla nasb, belirleyicidir. Basralılara göre nasb, fiildir. Kufelilere göre cer eden çekildi. Şu sözü gibi:

..................

Harfin hazfine rağmen mecrur olarak kalması şazdır. Ferezdek’in şu sözü gibi:

.................

yani:Parmaklar, avuçlarla işaret etti. Yani, avuçlarla, köpek yavrusuna.

Allah’ın sözü (VE öksüzlere karşı adaleti yerine getirmeniz)...., adalettir. Yetilere karşı yapılmasını emrettiği adaleti burda beyan etmedi. Fakat başka yerlerde buna işaret etti. Ş usözü gib:(En güzel şekilde olmak dışında yetmin malına yaklaşmayın.)Ve şu sözü: (Deki, onlar için ıslah iyidir. Eğer onları ortak ederseniz, sizin kardeşlerinizdir. Allah ifsad eden ile ıslah edeni bilir.)Ve şu sözü: (Öyleyse sakın öksüzü ezme) Ve şu sözü:(Sevmesine rağmen malı akrabaya ve öksüzlere verdi.)Ve bunnu gibi ayetler. Bütün bunlarda, öksüzlere karşı adaleti yerine getirme vardır.

Allah’ın sözü (zaten nefisler cimriliği hazır durumuna getirilmişlerdir.)Allah Teala’nın bu ayet-i kerimede zikrettiğine göre nefisler cmriliğe hazır durumuna getirilmişler, yani:Ona hazır bir şey kıldı.

Ondan ayrılamaz, onu gerektiriyormuş gibi. Çünkü nefsin fıtratında var.

Başka bir yerde işaret ettiğine göre; Allah’ın, kendisni nefsinin cimriliğinden koruması dışında hiç kimse iflah olmaz. O da Allah’ın şu sözüdür:(Kim de nefsinin cimriliğine karşı korunursa, işte felaha erenler onlardır.)Mefhumu’ş-şartı şudur:Kim nefsinni cimriliğine karşı korunmazsa iflah olmaz. Bazı alimler ...kelimesi ile şunu kaydettiler. Şeriatın yada mertliğin gerektirdiği hakların men’ine yol açan. Cimrilik buna vardığında o ..dır ve o rezildir.

Allah’ın sözü:(Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında (tam)adalet yapamazsınız.)Allah Teala’nın burda, “yapamayacağını” söylediği adalet, sevgideki ve tabii meyildeki adalettir. Çünkü bu, beşer gücünün dahilinde değildir. Aksine şer’i haklardaki adalet öyle değildir, o yapılabilirdi. Allah Teala buna şu sözü ile işaret etmiştir:(Adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız bir tane alın; yahut ellerinizin altında bulunanla yetinin. haksızlık etmemeniz için en uygun olan budur. Yani:Şer’i haklarda haksızlık etmeniz.

Arablar derler ki:.................Ondan biri de Ebu Talib’in sözüdür:

....................

Yani:Meyletmeyen ve sapmayan. Ondan biride bir başkasının sözüdür:

..........

Yani:Haksızlık ettilre. Ve bir başkasının sözü:

....

Yani:Haksızlık etti, eğdi. Ve Uheyhe b. Cellah el-Ensari



.................

Ve Cerir’in sözü:

.........

Ve Allah’ın sözü:(Seni fakir bulup zengin etmedi mi?)Bütün bunlar ....dendir. O da fakirliktir. Allah’ın şu sözü de ondandır:(Fakirlikten korkarsanız.).......manasına olan ..., vaviyetu’l-ayn’dır.

Şafii dedi ki, (..........)sözünün manası, yani:Aile efradı artan adam yoksulaşır. Bazılarına göre:Bu doğru değildir. ....kelimesi rubai sığasında, .....vezindedir. Aile efradı çoğaldığında .......Bunun herhangi bir vechi yoktur. Çünkü Şafii, Arab dilini bilen biridir. Ve çünkü; Aile efradı çoğaldı manasındaki .., Hamir’in luğatıdır. Şairin sözü de ondandır:

..........

Yani:Hayvanları ve ehl-ü iyali çok olsa bile. Ayeti Talha b Masrıf, ........şeklinde, ta’nın ötresiyle okudu. Meşhur lüğate göre iyali çoğaldığında fakirleşen kimse

Allah’ın sözü:(Eğer ayrılırlarsa, Allah bol nimetiyle onların her birini zengin eder.)Bu ayet-i kerimede zikrettiğine göre, iki eş ayrılırlarsa Allah her birini geniş fazlı ve keremiyle zengin eder. İki durumu rabt etti de birini şart, öbürünü ceza’kıldı.

Şu sözü ile de, nikahın zenginlik için bir sebeb olduğunu zikretti:(Sizden olan dulları ve köle cariyelerinizden salih olanları evlendiriniz. Eğer fakir iseler Allah onları fazlı ile zengin eder.)

Allah’ın sözü: (Ey insanlar, eğer (Allah)dilerse sizi giderir de (yeinize) başkalarını getirir.)Allah Teala bu ayet-i kerimede zikretti ki, eğer O, nüzülü sırasında isterse var olan insanları giderir de onların yerine başkalarını getirir. Buna dair delili başka bir yerde ikame etti. Bu delil:O, onlardan öncekileri giderdi de onların yerine bunları getirdi.

O da Allah’ın şu sözüdür:(Eğer dilerse sizi giderir de sizden sonra dilediğini halef yapar. Nitekim sizleri başka bir gurubun zürriyetinden inşa etti.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin