Fatiha suresi


- Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik



Yüklə 2,2 Mb.
səhifə35/41
tarix23.01.2018
ölçüsü2,2 Mb.
#40483
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   41

7- Yeri de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik.

8- (Bunlar,) 'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir zikirdir.

9- Ve gökten mübarek (bereket ve rahmet yüklü) su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik.

10- Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da.

11- Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir.

12- Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud (kavmi) de yalanladı.

13- Ad, Firavun ve Lut'un kardeşleri,

14- Eyke halkı ve Tubba' kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.

15- Ya, Biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar 'karmaşık bir kuşku' içindedirler.

16- Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

17- Onun sağında ve solunda oturan iki yazıcı kaydederlerken

18- O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır.

19- O, ölüm sarhoşluğu, bir gerçek olarak gelip de, (insana) "İşte bu, senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da).

20- Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.

21- (Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.

22- "Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir."

23- Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "İşte bu, yanımda hazır durumda olan şey."

24- Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,

25- Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,

26- Ki o, Allah'la beraber başka bir İlah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın.

27- Onun yakın-dostu (saptırıcı) dedi ki: "Rabbimiz, ben onu kışkırtıp-azdırdım. Ancak kendisi (haktan) uzak bir sapıklık içindeydi."

28- (Allah buyurur:) "Benim Huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce 'kesin bir uyarı' göndermiştim."

29- "Huzurumda söz değişikliğe uğratılmaz ve Ben kullara zulmedici değilim."

30- O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.

31- Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.

32- Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah'a) yönelip-dönen (İslam'ın hükümlerini) koruyan,

33- Görmediği halde Rahman'a karşı 'içi titreyerek korku duyan' ve 'içten Allah'a yönelmiş' bir kalp ile gelen içindir.

34- "Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür."

35- Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımız'da daha fazlası da var.

36- Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp-yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik-deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?

37- Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.

38- Andolsun, Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık; Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

39- Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.

40- Gecenin bir bölümünde ve secdelerin arkasından da O'nu tesbih et.

41- Çağırıcının, yakın bir yerden çağrıda bulunacağı güne kulak ver;

42- O gün, o çığlığı bir gerçek (hak) olarak işitirler. İşte bu, (dirilip kabirlerden) çıkış günüdür.

43- Gerçek şu ki, dirilten ve öldüren Biziz, Biz. Ve dönüş de Bizedir.

44- O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi birarada toplama)dır.

45- Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.

51 - ZARİYAT SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Tozu dumana katıp savuran (rüzgar)lara,

2- Derken, ağır yük taşıyan (bulut)lara.

3- Sonra kolaylıkla akıp gidenlere,

4- Sonra iş(ler)i taksim edenlere andolsun.

5- Size va'dedilmekte olan, hiç tartışmasız doğrudur.

6- Şüphesiz din (hesap ve ceza) da mutlaka gerçekleşecektir.

7- 'Özen içinde yollar ve yörüngelerle donatılmış' göğe andolsun;

8- Siz, gerçekten birbirini tutmaz bir söz (çelişkili ve aykırı görüşler) içindesiniz.

9- Ondan çevrilen çevrilir,

10- Kahrolsun, o 'zan ve tahminle yalan söyleyenler';

11- Ki onlar, 'bilgisizliğin kuşatması' içinde habersizdirler.

12- "Hesap ve ceza (din) günü ne zaman?" diye sorarlar.

13- O gün onlar, ateşin üstünde tutulup-eritilecekler:

14- "Tadın fitnenizi. Bu, sizin pek acele isteyip durduğunuz şeydir."

15- Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

16- Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

17- Gece-boyunca da pek az uyurlardı.

18- Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi.

19- Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.

20- Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır.

21- Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?

22- Gökte rızkınız vardır ve size va'dolunmakta olan da.

23- İşte, göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, şüphesiz, o (size va'dedilen) sizin (aranızda) konuştuklarınız kadar, elbette kesin bir gerçektir.

24- Sana İbrahim'in ağırlanan konuklarının haberi geldi mi?

25- Hani, yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "(Haklarında bilgim olmayan) Yabancı bir topluluk."

26- Hemen (onlara) sezdirmeden ailesine gidip, çok geçmeden semiz bir buzağı ile (geri) geldi.

27- Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi.

28- (Onlar yemeyince) Bunun üzerine içine bir tür korku düştü. "Korkma" dediler ve ona bilgin bir erkek çocuk müjdesini verdiler.

29- Böylece karısı çığlıklar kopararak geldi ve yüzüne vurarak: "Kısır, yaşlı bir kadın (mı doğum yapacakmış)? dedi.

30- Dediler ki: "Öyle. (Bunu) Senin Rabbin buyurdu. Çünkü O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir."

31- (İbrahim) dedi ki: "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"

32- "Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik" dediler.

33- "Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için."

34- "(Ki bu taşların her biri,) Rabbinin Katında ölçüyü taşıranlar için (herkese ayrı ayrı) işaretlenmiştir."

35- Bu arada, mü'minlerden orda kim varsa çıkardık.

36- Ne var ki, orda Müslümanlardan olan bir evden başkasını bulmadık.

37- Ve orada, acı bir azaptan korkanlar için bir ayet bıraktık.

38- Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun'a göndermiştik;

39- Fakat o, 'bütün kişisel ve askeri gücüyle' yüz çevirdi ve: "(Bu,) Ya bir büyücü veya bir delidir" dedi.

40- Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) 'kınanacak işler yapıyordu.'

41- Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.

42- Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu.

43- Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara: "Belli bir süreye kadar yararlanın" denmişti.

44- Ancak Rablerinin emrine baş kaldırdılar; böylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım çarpıp-yakaladı.

45- Artık ne ayağa kalkmaya güç yetirebildiler, ne yardım bulabildiler.

46- Bundan önce Nuh kavmini de (yıkıma uğrattık). Çünkü onlar da fasık bir kavim idi.

47- Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz, (onu) genişleticiyiz.

48- Yeri de Biz döşeyip-yaydık; ne güzel döşeyici(yiz).

49- Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.

50- Öyleyse, Allah'a doğru (yönelip, şirkten ve bozulmalardan) kaçın. Gerçekten Ben sizi, O'ndan yana açıkça uyarıyorum.

51- Allah ile beraber başka bir İlah(ı ortak) kılmayın. Gerçekten sizi, O'ndan yana açıkça uyarıyorum.

52- İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir.

53- Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, 'azgın ve taşkın (tağiy)' bir kavimdirler.

54- Öyleyse sen, onlardan yüz çevir; artık kınanacak değilsin.

55- Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, mü'minlere yarar sağlar.

56- Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

57- Ben, onlardan bir rızık istemiyorum ve onların beni doyurup-beslemelerini de istemiyorum.

58- Hiç şüphesiz, rızık veren O, metin kuvvet sahibi olan Allah'tır.

59- Artık gerçekten, zulmedenler için, (geçmişteki) arkadaşlarının günahlarına benzer bir günah vardır. Şu halde acele etmesinler.

60- Kendilerine va'dedilen o (azap) günlerinden dolayı vay o inkar edenlere.

52 - TUR SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Tur'a andolsun.

2- Satır (satır) dizili kitaba,

3- Yayılmış ince deri üzerine;

4- Ma'mur eve,

5- Yükseltilmiş tavana,

6- Kabarıp, tutuşan denize,

7- Şüphesiz senin Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir.

8- Onu uzaklaştırıp-engel olacak yoktur.

9- O gün gök, sarsılıp çalkalanır.

10- Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür.

11- İşte o gün, yalanlayanların vay haline,

12- Ki onlar, 'daldıkları saçma bir uğraşı' içinde oynayan-oyalananlardır.

13- Cehennem ateşine, 'küçültücü bir sürüklenme ile ' sürüklenecekleri gün;

14- (Onlara şöyle denir:) "İşte sizin yalanladığınız ateş budur."

15- "Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz."

16- "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."

17- Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

18- Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur.

19- "Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için."

20- Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gözlü hurilerle evlendirmişiz.

21- İman edenler ve soyları kendilerini imanda izleyenler; Biz onların soylarını da kendilerine katıp-ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir.

22- Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.

23- Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur.

24- Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.'

25- Kimi kimine dönüp sorarlar;

26- Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık."

27- "Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azaptan korudu."

28- "Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O, iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi'dir."

29- Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.

30- Yoksa onlar: "Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz" mu diyorlar?

31- De ki: "Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim."

32- Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir?

33- Yoksa: "Onu kendisi uydurup-söyledi" mi diyorlar? Hayır; onlar iman etmiyorlar.

34- Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, benzeri bir söz getirsinler.

35- Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?

36- Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar.

37- Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa üstün güç (herşeyin denetim ve yönetim) sahipleri kendileri midir?

38- Yoksa onların bir merdivenleri mi var (ki) onunla (yükselip en yüce makamda konuşulanları) dinliyorlar? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin.

39- Yoksa kızlar O'nun da, erkek-çocuklar sizin mi?

40- Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?

41- Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece yazıp-duruyorlar?

42- Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır.

43- Yoksa onların, Allah'ın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.

44- Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile: "Üst üste yığılmış bir buluttur." derler.

45- Öyleyse sen onları (en dayanılmaz azapla) çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.

46- O gün, ne hileli-düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne yardım görecekler.

47- Şüphesiz zulmedenlere bundan önce de bir azap vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar.

48- Artık, Rabbinin hükmüne sabret; çünkü gerçekten sen, Bizim gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

49- Gecenin bir bölümünde ve yıldızların batışının ardında da O'nu tesbih et.

53 - NECM SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Battığı zaman yıldıza andolsun;

2- Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

3- O, hevadan (kendi istek, düşünce ve tutkularına göre) konuşmaz.

4- O (söyledikleri), yalnızca vahyolunmakta olan bir vahiydir.

5- Ona (bu Kur'an'ı) üstün (oldukça çetin) bir güç sahibi (Cebrail) öğretmiştir.

6- (Ki O,) Görünümüyle çarpıcı bir güzelliğe sahiptir. Hemen doğruldu.

7- O, en yüksek bir ufuktaydı.

8- Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.

9- Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.

10- Böylece O'nun kuluna vahyettiğini vahyetti.

11- Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.

12- Yine de siz gördüğü (şey) üzerinde onunla tartışacak mısınız?

13- Andolsun, onu bir de diğer inişte görmüştü.

14- Sidretü'l-Münteha'nın yanında.

15- Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.

16- Sidreyi örten örtmekte iken,

17- Göz kayıp-şaşmadı ve (sınırı) aşmadı.

18- Andolsun, o, Rabbinin en büyük ayetlerinden olanı gördü.

19- Gördünüz mü-haber verin; Lat ve Uzza'yı.

20- Ve üçüncü (put) olan Menat'ı(n herhangi bir güçleri var mı)?

21- Erkek (evlat) sizin, dişi O'nun mu?

22- Eğer böyleyse, bu, çarpık bir paylaşma.

23- Bu (putlar ise,) sizin ve atalarınızın (kendi istek ve öngörünüze göre) isimlendirdiğiniz (keyfi) isimlerden başkası değildir. Allah, onlarla ilgili 'hiçbir delil' indirmemiştir. Onlar, yalnızca zanna ve nefislerinin (alçak) heva (istek ve tutku) olarak arzu ettiklerine uyuyorlar. Oysa andolsun, onlara Rablerinden yol gösterici gelmiştir.

24- Yoksa insana 'her arzu edip dilekte bulunduğu' şey mi var?

25- İşte son da, ilk de (ahiret ve dünya) Allah'ındır.

26- Göklerde nice melekler vardır ki, onların şefaatleri hiçbir şeyle yarar sağlamaz; ancak Allah'ın dileyip razı olduğu kimseye izin verdikten sonra başka.

27- Gerçek şu ki, ahirete iman etmeyenler, melekleri dişi isimlerle isimlendiriyorlar.

28- Oysa onların bununla ilgili hiçbir bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zanna uymaktadırlar. Oysa gerçekte zan, haktan yana hiçbir yarar sağlamaz.

29- Şu halde sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir.

30- İşte onların ilimden yana ulaşabildikleri (son sınır) budur. Şüphesiz, senin Rabbin; Kendi yolundan sapanı en iyi bilen O'dur ve hidayet bulanı da en iyi bilen O'dur.

31- Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yaptıkları dolayısıyla cezalandırır, güzel davranışta bulunanları da daha güzeliyle ödüllendirir.

32- Ki onlar, ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanından ve çirkin utanmazlıklardan kaçınırlar. Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır. O, sizi daha iyi bilendir; hem sizi topraktan inşa ettiği (yarattığı) ve siz daha annelerinizin karnında cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarıp-durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.

33- Şimdi, o yüz çevireni gördün mü?

34- Azıcık verdi ve gerisini kaya gibi sımsıkı elinde tuttu.

35- Gaybın ilmi onun yanında da o mu görüyor?

36- Yoksa Musa'nın sahifelerinde olan kendisine haber verilmedi mi?

37- Ve vefa eden İbrahim'in (sahifelerinde) olan...

38- Doğrusu, hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez.

39- Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur.

40- Şüphesiz kendi emeği (veya çabası) görülecektir.

41- Sonra ona en eksiksiz karşılık verilecektir.

42- Elbette son varış Rabbine olacaktır.

43- Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur.

44- Doğrusu, öldüren ve dirilten O'dur.

45- Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O'dur.

46- Bir damla sudan (döl yatağına) meni döküldüğü zaman.

47- Gerçek şu ki, diğer diriltme (yeniden neş'et) de O'na aittir.

48- Doğrusu, muhtaç olmaktan O kurtardı ve sermaye verip-hoşnut kıldı.

49- Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)nın' Rabbi O'dur.

50- Doğrusu, önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı.

51- Semud'u da. Böylelikle (o halklardan kimseyi) bırakmadı.

52- Daha önce Nuh kavmini de. Çünkü onlar, daha zalim ve daha azgındılar.

53- Altı üstüne gelen (Lut kavminin) şehirlerini de O yerin dibine geçirdi.

54- Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.

55- Öyleyse, Rabbinin hangi nimetlerinden şüphe ediyorsun?

56- Bu önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

57- O yaklaşmakta olan yaklaştı.

58- Onu Allah'ın dışında ortaya çıkaracak başka (hiçbir güç yoktur).

59- Şimdi siz, bu sözden mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

60- (Alayla) Gülüyorsunuz ve ağlamıyorsunuz.

61- Ve şuursuzca baş kaldırıyorsunuz.

62- Hemen, Allah'a secde edin ve (yalnızca O'na) kulluk edin.

54 - KAMER SURESİ

Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla

1- Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve ay yarıldı.

2- Onlar bir ayet (mucize) görseler, sırt çevirirler ve: "(Bu,) Süregelen bir büyüdür" derler.

3- Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.'

4- Andolsun, onlara (kendilerini şirkten ve bozulmalardan) caydırıp vazgeçirtecek nice haberler geldi.

5- (Ki her biri) Doruğunda-olgunlaşmış hikmettir. Fakat uyarmalar bir yarar sağlamıyor.

6- Öyleyse sen onlardan yüz çevir. O çağırıcının 'ne tanınmış, ne görülmüş' bir şeye çağıracağı gün...

7- Gözleri 'zillet ve dehşetten düşmüş olarak', sanki 'yayılan' çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.

8- Boyunlarını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, kafirler derler ki: "Bu, zorlu bir gün."

9- Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh)u yalanladılar ve: "Delidir" dediler. O 'baskı altına alınıp engellenmişti.'

10- Sonunda Rabbine dua etti: "Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al."

11- Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık.

12- Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti.

13- Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık;

14- Gözlerimiz önünde akıp-gitmekteydi. (Kendisi ve getirdikleri) İnkar edilmiş-nankörlük edilmiş olan (Nuh)a bir mükafaat olmak üzere.

15- Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

16- Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış?

17- Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

18- Ad (kavmi) de yalanladı. Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

19- Biz, o uğursuz (felaket yüklü ve) sürekli bir günde üzerlerine 'kulakları patlatan bir kasırga' gönderdik.

20- İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş gibi.

21- Şu halde Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

22- Andolsun Biz Kur'an'ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

23- Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı.

24- Dediler ki: "Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık (delalet) ve çılgınlık içinde kalmış oluruz."

Yüklə 2,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin