Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə30/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30

-55-

Genç adam arabayı hızla sürerken oldukça heyecanlıydı. Arkasına bakıp duruyordu.

Nil ‘’önüne bak Güney, kaza yapacağız.! Aaa..!! ben iyiyim, sen önüne bak.’’

Güney ‘’ya daha erken değil miydi? Biraz daha vardı sanki doğuma.! Hemen, şimdi, biranda böyle hazırlıksızca…’’

Nil ‘’ne hazırlıksızı Güney? Her şey hazır! Sadece bir hafta erken, o kadar…! Abartma sen de…’’

Güney durakladı ‘’doğum çantası! Doğum çantasını unuttum ben!!’’

Nil ‘’ya bir sakin ol.! Aaa…!!! Ben aldım doğum çantasını bilmem neyi… sen şu arabayı adamakıllı sür, başka bir şey istemiyorum senden.!’’

Güney ‘’tamam, sakinim ben.. bana çocuk muamelesi yapma, ben sakinim.’’

Nil ‘’Aaaa…!’’

Güney ‘’dayan, az kaldı.! Doğuma ben girmeyeceğim.’’

Nil ‘’isabet olur! Seninle aynı havayı solurken sağlıklı bir doğum yapabileceğimi hiç sanmıyorum. Stresten nefes bile alamıyorsun baksana.!’’

Güney ‘’istiyordum senin doğumuna girmeyi ama Bilge izin vermiyor.’’

Nil ‘’iyi ediyor, hem kadın kadının halinden anlar. Aa…! Ne kadar kaldı daha ben dayanamıyorum!’’

Güney ‘’çok az kaldı. (telefonu çaldı.) Bilge arıyor, açayım mı?’’

Nil ‘’yok açma, doğumdan sonra açarsın tebriklerini kabul ederiz(!) açsana!’’

Güney ‘’tamam, açıyorum.. peki ne diyeyim?’’

Nil ‘’sancılarımın beş dakikada bir sıklaştığını ve şuan suyumun terliklerime boşaldığını söylersin.! Aaa…!!’’

Güney ‘’tamam, tamam yaklaştık az kaldı dayan! Şu köşeyi döndükten sonra hastanedeyiz gözünü seveyim burada doğurma!’’

Nil ‘’işimiz sana kaldıysa yandık zaten(!) Aaa.!!!’’

Güney telefonu açtı ‘’alo Bilge, geldik biz…’’

●●●

Gecenin köründe zır diye çalan telefon bütün ev ahalisini ayağa kaldırmıştı. Şehrazat Hanım telefona baktığında diğer çocukları uyku mahmurluğunda merakla arka arkaya dizilmiş kendisine bakıyordu.



Şehrazat ‘’alo…’’

Güney ‘’Şehrazat Anne, biz hastanedeyiz.’’

Şehrazat ‘’bu saatte ne hastanesi? Güney! Nil’e bir şey mi oldu?’’

Güney ‘’oldu, güzel bir şey oldu merak etmeyin. Doğuma aldılar onu, ben de fırsattan istifade sizi arayayım dedim.’’

Şehrazat ‘’bu şimdi mi söylenir oğlum? Hemen geliyoruz.. neredesiniz peki, yani hangi hastane?’’

Güney ‘’tabi ki de bizim hastane annecim, Anadolu Sağlık Merkezi’ndeyiz. Hemen gelin…’’

Şehrazat ‘’akıl mı kaldı bende oğlum, ay merak etme hemen geliyoruz. (telefonu kapattı.) Hay Allah, daha akşam beraberdik. Sabah için patatesli börek aşerip istemişti, Allah’ın işine bak ne olacağı belli olmuyor işte.’’

Demir ‘’ne olmuş anne?!’’

Şehrazat ‘’kardeşini doğuma almışlar oğlum.’’

Demir ‘’ben şimdi dayı oluyorum galiba! Allah’ım inanamıyorum yeğenim şuanda doğmakla meşgul(!)’’

Rima ‘’dayı olacağını doğumda anlayan dayıyı da ilk defa görüyorum abi(!)’’

Demir ‘’dalga geçme, sen de teyze oluyorsun.’’

Sahra ‘’anne hadi toparlanıp gidelim.’’

Şehrazat ‘’dur bari patatesli böreği hazırlayıp fırına koymuştum akşamdan.. sen böreğin başında dur, o pişince hazırlayıp getirirsin hastaneye.’’

Sahra ‘’anne şimdi böreğin sırası mı?!’’

Şehrazat ‘’dediğimi yap kızım.! Aa…’’

●●●

Güney doğumhanenin önünde bekliyordu. Doğuma hakim olan doktor arkadaşı olduğu için gözü arkada değildi ama Nil’i ve bebeği merak ediyordu. Koridoru arşınlamaktan bir hal olmuştu adeta, sandalyeye oturup saçlarını karıştırdı. Çok heyecanlıydı.



●●●

Nil ondan bir parçayı dünyaya getirirken Devran hiçbir şeyden habersiz, yanında Nevin’le mışıl mışıl uyuyordu. Ah bir bilseydi hasretlik çektiği oğlunun dünyaya geldiğini ve habersizce baba olduğunu…

●●●

Şehrazat Hanım ve diğerleri alelacele hastaneye geldiler. Varol ve Nimet te aralarındaydı.



Güney ‘’hoş geldiniz.. iyi ki geldiniz. Böyle beklemek çok yorucu… Allah’ım uzun sürmedi mi biraz?’’

Demir ‘’sakin ol, çıkarlar birazdan…’’

Derken içerden Bilge çıktı.

Bilge ‘’tebrik ederim Güney, nur topu gibi bir oğlun oldu. Hem de çok sağlıklı…

Güney ‘’ciddi misin?!’’

Bilge ‘’şaka yapmamı mı tercih ederdin(!)’’

Güney güldü ‘’çok mutluyum ne diyeceğimi bilemiyorum. Nil de bebek te iyi değil mi?’’

Bilge ‘’annemiz de oğlumuz da iyi, merak edilecek bir şey yok. Yalnız Nil biraz dinlensin.’’

Güney ‘’tamam, ne zaman görebiliriz onları?’’

Bilge ‘’bebeği yeni doğan ünitesine götürdüklerinde görebilirsiniz. Nil’i de yarım saat sonra dinlensin, görürsünüz…’’

Güney ‘’çok teşekkürler Bilge.. çok saol… sen olmasaydın hayatta içim rahat etmezdi.’’

Bilge ‘’ne demek Güney, görevimiz…’’

Bilge gittikten sonra aralarında konuşmaya başladılar.

Demir ‘’ne maceraydı ama(!) gecenin köründe doğum… ilginç…’’

Varol ‘’valla ben şaşırmadım. Onların neyi normal oldu ki doğumu normal olsun(!)’’

Demir ‘’o da doğru ya(!)’’

Gülüştüler. Herkes dünyaya gözlerini açan bebeğin gelişiyle son derece mutluydu.

●●●


Devran sabaha karşı uyanmıştı. Bir türlü uyku tutmamıştı, erkenden uyanıvermişti. Biraz bahçeye çıkıp hava aldığında bahçedeki masada oturan Suat’ı gördü.

Devran ‘’seni de mi uyku tutmadı?’’

Suat ‘’seni de mi…?’’

Devran ‘’evet…’’

Sandalye çekip oturdu genç adam abisinin yanına.

Devran ‘’bir derdin mi var?’’

Suat ‘’yeni bir şey yok, eski şeyler…’’

Devran ‘’biliyor musun? Bebeğim şuan yaşasaydı belki doğmasına çok az kalmıştı.’’

Suat ‘’gün mü sayıyorsun bir de…’’

Devran ‘’istesem de aklımdan çıkmıyor ki.. aklımdan, kalbimden…’’

Suat ‘’kendine daha çok acı vermekten başka bir işe yaramadığını biliyorsun değil mi? Ben de bir bebek kaybettim. Ama bak, yaşıyoruz hepimiz işte. Başka çaren yok. Bak, en azından senin telafi etme şansın var. Nevin senin çocuğunu taşıyor. Benim öyle bir şansım da yok artık.’’

Devran ‘’ama onu Nil’i sevdiğim gibi sevmiyorum, neye yarar ki? Nil’i gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi çarpardı. Eve her gelişimde onu gördüğüm anda bir kez daha aşık olurdum adeta ona. Ama o şimdi yanımda yok… sevmediğim biriyle bir evliliği çekiştire çekiştire yaşamaya çalışıyoruz. İkimiz de yıpranıyoruz. Nevin de farkında, sadece bebekle ilgileniyorum. Onunla ilgilenmek ya da üstüne titremek gelmiyor içimden. Buna rağmen ilgilenmek için çaba gösteriyorum. Üzeri açıldığında üstünü örtüyorum. Bebek odasını bile hazırladım. Ama o oda, Nil’le bebeğimizin odası kadar ilgimi çekmiyor. En son o odaya 2 ay önce girdim. Ama Nil’le olacak bebeğimizin odasına her Allah’ın günü giriyorum. Az önce o odadan çıktım geldim biliyor musun? Geçmiyor işte, geçmiyor. Ben her ne kadar unutmaya çalışsam da unutamıyorum Nil’i, bebeğimizi…’’

Suat ‘’seni en iyi ben anlıyorum Devran, unutmak çok zor hatta neredeyse imkânsız. Ama bütün yaşanan unutulmaz anılarımızı unutmak zorundayız. Herkes kendine yeni bir yol çizdi. Bak, Nil başkasıyla evlendi kendi yolunu çizdi. Sen de artık yeni kurduğun yuvayla ve ailenle ilgilen.’’

Devran ‘’o kadar kolay değil Suat, o kadar kolay değil…’’

●●●

Nil yorgun bedenini dinlendirmeye çalışırken kapı açıldı ve içeri Güney girdi.



Güney ‘’nasılsın?’’

Nil ‘’iyiyim, bebeğim de iyiymiş. Haberlerini Bilge’den aldım. Nasıl, gördün mü? Kime benziyor?’’

Güney ‘’eminim duymak istemezsin…’’

Nil ‘’…’’

Güney ‘’o adama çok benziyor. Devran’a…’’

Nil başını başka bir yana çevirdi.

Güney ‘’bilmek istemeyeceğini söylemiştim. Ama büyüyünce değişebilir belki. Hem, onu çok iyi bir gelecek bekliyor. Sen ve ben onu en iyi şekilde yetiştireceğiz. En iyi okullara gönderip başarılı olmasını sağlayacağız. Her şey çok güzel olacak Nil, inan bana çok güzel olacak… ama bir de şu oğlumuzun bir ismi olsa, daha güzel olacak.’’

Nil ‘’ben aslında uzun süredir bir isim düşünmüştüm. Beran olacak oğlumun adı…’’

Güney ‘’çok güzel bir isim.. anlamı ne?’’

Nil ‘’tek, erdemli, her türlü kötülükten uzak… tıpkı onu yetiştireceğimiz gibi…’’

Güney ‘’haklısın…’’

Bu sırada kapı açıldı ve içeri hemşire bebeği getirdi. Arkasından da bütün aile odaya girdi.

Hemşire ‘’yakışıklı oğlumuzu annesine getirdim.’’

Nil kucağına aldığı anda Devran’a ne kadar benzediğini fark etse de bunu unuturcasına kokladı yavrusunu.

Nil ‘’bebeğim benim.. oğlum… bir tanem…’’

Demir ‘’büyüyünce çok canlar yakacak annesi, sen daha bekle ve gör(!)’’

Şehrazat ‘’ne yakışıklı bir oğlan bu böyle? Aman Allah’ım nasıl da tatlı bir bebek… Allah nazarlardan saklasın kızım.’’

Nil gözlerinden yaşlar süzülürken ‘’amin…’’

Güney ‘’ne oldu şimdi Nil, neden ağlıyorsun?’’

Nil ‘’mutluluktan.. neden olabilir ki? Böyle mutlu bir anı yaşamayı nasip etti ya Allah’ıma şükürler olsun…’’

Asya ‘’küçük adam şimdiden yakışıklılığıyla gönlümüzü fethetti. Valla geleceği düşünemiyorum(!)’’

Şehrazat ‘’analar evlatlarının tahtını yaparmış ta bahtını yapamazmış kızım, bahtı güzel olsun yakışıklı oğlunun…’’

Nil ‘’Allah’ın izniyle o da olacak inşallah…’’

Böyle mutlu biranda bile bebeğinin gerçek babasını düşünmeden edemiyordu. Adeta düşünceyle ihanet ediyordu Güney’e, böyle hissediyordu. Ama sonuç itibariyle kâğıt üstünde bir evlilik ve sadece dostlardı. Yalnızca Güney’in iyiliklerine ihanet etmemeliydi, hepsi bu… Devran’ı düşüncesinden kendi isteğiyle silemiyordu bir türlü genç kız.

●●●

.BİRKAÇ AY SONRA.



Aradan geçen aylar yalnızca zamanın ilerlemesine yarıyordu. Devran’ın yüreğindeki aşk kor alev gibi yanıyordu. Nil’i düşünmediği bir dakikası bile geçmiyordu. O artık buna alışmıştı, onu istese de unutamıyordu artık. Elden en gelirdi ki? Nevin’in hamileliği oldukça ilerlemişti, doğum yaklaşıyordu. Ama onun içinde en ufak bir heyecan kıpırtısı bile yoktu. Bu çocuğu istememesine rağmen vicdan azabıyla doğmasına müsaade etmişti. Nil’le olacak bebeklerine istediği gibi sahip çıkamadığı için bunu içine dert etmiş, bari bu çocukla telafi edebileceğini düşünerek bütün olanlara katlanıyordu. Süreyya Hanımın küçük dağları ben yarattım havasına bile katlanmasının nedeni buydu.

*

Harmangil Ailesi kahvaltıdaydı.



Nevin ‘’Devran..’’

Devran ‘’efendim?’’

Nevin ‘’bugün kontrol vardı, gelir misin?’’

Devran ‘’geçen kontrolde gelmiştim, bebek gayet iyiydi.’’

Nevin ‘’sadece hatırlatmak istedim.’’

Devran ‘’toplantım olmasaydı gelirdim ama.. üzgünüm…’’

Nevin ‘’peki…’’

Devran o an Nil hamileyken bütün kontrolleri nasıl hatırlatıp durduğunu hatırlıyordu. Nil unutmasına rağmen Devran büyük bir şevk ve istekle hatırlatıyordu. Ama artık her şey öylesine tepe taklaktı ki… biran geçmişte Nil’le yaşadıkları küçük bir anı gelmişti aklına. Küçük ve güzel bir anı…

‘’Devran bir arkadaşının tavsiyesiyle Nil’i de almış, bir hamilelik kursuna yazılmışlardı. İlk gittiklerinde bebek hakkında bir sürü bilgi edinmişlerdi. Oradaki eğitmenin ilginç bir sorusuyla karşılaşmışlardı.

Eğitmen ‘’aramıza yeni katılan arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyelim.’’

Devran ‘’hoş bulduk..’’

Nil ‘’hoş bulduk…’’

Eğitmen ‘’isimlerinizi alabilir miyim?’’

Devran ‘’Devran…’’

Nil ‘’Nil…’’

Eğitmen ‘’Devran Bey, bir çok baba adayı bu soracağım soruyu bilmez. Bakalım siz bilecek misiniz… öncelikle, eşinizle bütün doktor kontrollerine gidiyor musunuz?’’

Devran ‘’tabi ki de…’’

Eğitmen ‘’peki, çok güzel… bebeğinizin kaç haftalık olduğunu biliyor musunuz bakalım?’’

Nil ağzını açıp söylemek isterken Devran engelledi.

Devran ‘’dur, ben biliyorum. en son gittiğimiz kontrolde doktor 16 haftalık olduğunu söylemişti. Şimdiyse 16 hafta 5 günlük…’’

Eğitmen ‘’inanılmaz.! Gününe kadar biliyorsunuz yani… aramızda çok ilgili bir baba adayı var anlaşılan.’’

Herkes gıpta ederek bakmıştı, bayanlarsa kocalarına örnek gösterip Devran’a imrenerek bakmıştı.

*

Eğitmen ‘’peki… şimdi yeni arkadaşımızdan başlayalım, bu oyuncak bebeğin altını nasıl değiştirirsiniz Devran Bey?’’



Devran ‘’ben mi?’’

Eğitmen ‘’evet, siz.. daha önce denediniz mi?’’

Devran ‘’denemedim, ama denemek isterim tabi… bakalım başarabilecek miyim?’’

Nil mırıldanarak ‘’hiç umudum yok ama(!)’’

Devran kalabalıkta söylemekten çekinmeden ‘’bir şey mi dedin SEVGİLİM?’’

Nil ters ters baktıktan sonra bozuntuya vermeden ‘’yoo…’’

Devran oyuncak bebeğin yanına gitti. Altındaki bezi çıkarıp kendine has bantlarıyla sararak bantladı. Sonra ıslak mendille sildi.

Eğitmen ‘’evet, çok doğru bir davranış.. çok iyi gidiyorsunuz Devran Bey. Anlaşılan maharetli bir baba olacaksınız.’’

Devran ‘’teşekkürler…’’

Devran pudraladıktan sonra bebeğin altını değiştirip bezledi.

Eğitmen ‘’tebrikler! Devran Bey, ilk kez denediğinize emin misiniz? Oldukça başarılıydınız.’’

Devran ‘’öyleyimdir.. istersem her şeyi başarırım. (Nil’e) değil mi KARICIM?’’

Nil ‘’hım.. ya, öyle… (içinden) eve gidelim de, görüşürüz…’’ ‘’

Devran’ın yüzünü küçük bir tebessüm almıştı. Bu hatıraların içinden Nevin’in sesiyle ve büyük hayal kırıklıklarıyla uyandı.

Nevin ‘’bırakır mısın Devran?’’

Devran ‘’anlamadım, neyi?’’

Nevin ‘’sen beni dinlemiyorsun galiba, beni annemlere bırakır mısın diye sordum.’’

Devran ‘’toplantım var, şoför bırakır.’’

Nevin sıkıntılı ‘’peki…’’

Devran ve Nevin kahvaltı masasından kalkıp merdivenlerden çıktılar. Odalarına girdiklerinde Nevin biraz bozulmuştu.

Nevin ‘’bazen neden evlendiğimizi düşünüp duruyorum…’’

Devran ‘’bir şey mi oldu?’’

Nevin kıyafet dolabından kıyafet çıkarırken ‘’bir şey mi oldu?! Hiçbir şey olmadı Devran! Senin bu hiçbir şey olmamış gibi tavırların beni kırıyor. Senin çocuğunu taşıyorum, doğumuma az kaldı ve sen ilgilenmeyi bir kenara bırak, dönüp yüzüme bile bakmıyorsun. Hep beni geçiştiriyorsun!’’

Devran ‘’ne istiyorsun anlamıyorum ki?! Seni ortada mı bıraksaydım?!!’’

Nevin ‘’böyle olacağına keşke bıraksaydın.!- (durakladı) Aaaa…!!’’

Devran ‘’ne oluyor?’’

Nevin ‘’bilmiyorum, bir şey oluyor…! Aaa!!! Devran bir şeyler oluyor beni hastaneye götür.!’’

Devran ‘’iyi misin?!’’

Nevin ‘’iyi değilim Devran! Hastaneye gidelim hadi! Allah’ım bebeğime bir şey olmasın!’’

Devran ‘’tamam, sakin ol.! Aşağıdan birilerini çağırıyorum. Gülseren Hanım!!! Şoföre söyle arabayı hazırlasın.! Sen de gel yardım ettt!’’

*

Ameliyathanenin önünde hummalı bir bekleyiş başlamıştı. Herkes oradaydı, Nevin’i doğuma almışlardı. Devran koridoru arşınlarken bu kadar hızlı gelişmesini beklemiyordu her şeyin… şimdi varlığına bile alışamadığı bir bebeğin babası olacaktı. Büyüdüğünde o bebek kendisine baba diyecekti. Buna nasıl hazırlanacaktı? Heyecan ve tedirginlik içinde bunu düşünürken diğer yandan da Süreyya’nın panik halleri genç adamı delirtiyordu.



Süreyya ‘’ah kızım! Gül gibi kızım, şimdi ne hallerde!’’

Devran ‘’Süreyya Hanım derdiniz ne açık açık söylesenize!! Burada Nevin’i bekliyoruz, dövünmek için toplanmadık buraya!’’

Ortama gerginlik hakimken içerden doktor çıktı.

Devran ‘’doktor? ne oldu, doğum bitti mi?’’

Doktor ameliyat kepini sıkıntıyla çıkararak ‘’bitti…’’

Devran ‘’nasıllar? İyiler mi?’’

Doktor ‘’Nevin Hanım gayet iyi.. ama bebek…’’

Devran ‘’bebeğe.. ne oldu?!’’

Doktor ‘’kordon boynuna bağlanmış, kurtarmaya çalıştık ama.. başaramadık. Maalesef, bebeği kaybettik. Daha da kötüsü, Nevin Hanım bir daha anne olamayacak. Çok üzgünüm…’’

Devran ‘’NE?! Bunu nasıl Nevin’e söyleyeceğim ben?’’

Doktor ‘’bebeği kaybettiğimizi söylemek zor. Ama zaten bu bebekten sonra bir daha anne olamayacağını ona söylemiştim, en başından beri bile bile kabul etti bebeği doğurmayı. Bütün riskleri anlattım ama vazgeçmedi, direndi.’’

Devran duyduklarıyla şoke olmuştu.

Doktor ‘’haberiniz yok muydu?’’

Devran ‘’yoktu, söylemedi.. kahretsin.!’’

Devran üzülüyordu.. karmaşık duygular içerisindeydi. Hem de diğer yandan kızıyordu. Nevin neden bunu kendisinden saklamıştı anlam veremiyordu bir türlü… ama ona karşı sabırlı olmalıydı.

●●●

Saçını toplayarak son rötuşları yaptı ve odadan çıkmaya hazırlandı genç kız. Bebeğinin beşiğine yaklaştı ve oğlu Beran’ı kucağına alarak odadan çıktı.

Nil ‘’benim oğlum acıkmış mı.. ben hiç oğlumu aç bırakır mıyım?’’

Nil aşağı inerken karşı oddan Güney çıkıyordu.

Güney ‘’uyandınız mı? Bugün Sevinç izinli, size yemekleri ben hazırlayacağım.’’

Nil ‘’olmaz, zahmet etme. Ben şimdi mükellef bir kahvaltı hazırlayacağım.’’

Güney ‘’saçmalama.. şimdi oğluma ve annesine öyle güzel bir omlet yapacağım ki, parmaklarını yiyecekler.’’

Nil ‘’ama dişleri yeni çıkmaya başladı. Yiyemez…’’

Güney ‘’olsun, biz de püre haline getiririz. Yumurtanın da vitaminini alsın.’’

Nil ‘’Güney..’’

Güney ‘’efendim? Bir şey mi oldu?’’

Nil ‘’sen çok iyi bir insan, çok iyi bir babasın. Keşke Beran’ın gerçek babası sen olsaydın…’’

Güney ‘’Nil, ben Beran’ın gerçek babasıyım zaten. Bu böyle…’’

Güney Nil’e göz kırptı.

Güney ‘’şimdi mutfağa inelim de karnımızı doyuralım.’’

Nil ‘’ya bir gün çıkagelirse, oğlumu benden almaya kalkarsa…?’’

Güney ‘’korkma, Beran’ı kimse bizden alamaz. O senin ve benim çocuğumuz. Benim soyadımı taşıyor. Bir gün olur da çıkagelirse.. geleceği varsa göreceği de var.’’

Nil ‘’sen öyle iyi birisin ki…’’

Güney ‘’Aaa… bu ne sabah sabah? Kızıyorum ama(!) hadi bakalım, doğru mutfağa… marş marş(!)’’

Mutlu bir aile tablosu çizmişti Nil Güney’le.. peki ya kalbi? Yıllar sonra da her şey aynı mı olacaktı?

.7 YIL SONRA.



7 yıl herkesten neler alıp götürmüştü, kimlere neler vermişti bilinmez… ama eski aşkların yolları 7 yıl sonra elbet bir gün kesişecekti.


Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin