GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə11/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   39

Bu iç kalede asla ev yoktur. Ancak taş kubbeli kiliseden bozma bir mescidi ve bir uzun kiremit örtülü evi var ve bir su kulesi var elli ayak merdiven ile inilip su alınır. Bu iç kale kapı­sı üzerinde Ceneviz keferesinin hattıyla bu kalenin tarihi var. Daha üstündeki dört köşe kulede kâfir sarayı imiş, hâlâ şimdi içinde cebehane, top ve tüfenk mühimmatları durur.

Bu kale bütün zamanda kilitli durur, anahtarları dizdar elindedir, içinde asla insan yoktur.

Bu iç kale kapısından doğu tarafa yüz adım uzak geniş bir meydanda hemen Sultan Bayezid-i Velî Camii var, eski tarz çat­ma kiremit örtülü minaresiz bir küçük camidir. Hatta kapısı üzerinde dört köşe burcunda celî hat ile tarihi budur:

Sahibü'l-hayrât Süittin Bâyezîd, Etmişidi bunda bir cami bina,

Rüzgâr ile harâbn müsrifin, Gördü anı Cizyedâr Mehmed Ağa,

Hak Taâlânın rızâmın şözleyüp, Etdi ihya Camii kıldı bina,

Haşre dek ola ibâdet tarihi, Mcıhz-ı lütfıından kabul ede Huda.

Sene 1056.

Bu camiin ancak bir kapısı var. Etrafında hiç evler yoktur, hemen bir yeşillik yerde eski bir mabetgâhtır. Bu camiden bi-

496


raz aşağıda l Müslüman mahallesi, l mescidi, 100 adet kiremit örtülü haneleri, l küçük hamamı ve 2 adet çeşmesi var, başka yapı yoktur. Bu mahalden aşağı baştanbaşa 7 adet Yahudi ma-hallesidir toplam bin kadar kiremit örtülü Yahudi evleri vardır ki murdar ve pislerdir.

Toplam 80 adet tabak (debbağ) dükkânları vardır. Bütün Yahudiler güderi ve kösele işlerler. Kırım ülkesinde Menkub köselesi meşhurdur. Ancak 2 adet kasap dükkânı ve l bozaha-nesi vardır. Bütün Yahudiler Karayı mezhebinde Cufutlardır. Diğer Yahudiler bu mezhepte olan çufutları sevmezler. Yemek­lerinde kaşer (helâl) ve turfa (yasak) nedir bilmezler. Her kimin nimeti olursa say yağlı da olsa ve siniri çıkmamış her ne tür et olsa yerler. Bunlar Yahudilerin Kızılbaşlarıdır ve mahşer günü bunlar Kızılbaş'a binmezler, ama öbür İsrailî Cufutlar mahşer gününde Kızılbaş'a binerler derler. Mısra:

Rafızî rûz'i kıyamet har bııved zîr-i Yeluıd.

demişler.

Bu Cufutlar gerçi İsrailî ve Musevîlerdir, Tevrat ve Zebur okurlar, ama asla Çufut dili bilmezler, tamamen Tatarca konu­şurlar ve mor çukadan Tatar kalpağı giyerler, şapka giymezler. Mahbûbları çoktur, zira bu Menkub'un suyu ve havasının tat­lılığından Yahudi çocukların yüz renkleri kızılca olup ceylan gözlü, kırmızı yüzlü ve şirin sözlü oğlanları olur. Hatta Kırım diyarının oğlancı mahbûb dostları buraya gelip gulamparelik ederler. Hatta alçak, adi, aşağılık bir oğlan avcısı bu beyti teren­nüm etmiş. Saçma-sapan beyt:

Bir Yahudi pîçeye dîn aşkına zerk eyledim, Aferîmler eyleyüp şeytân talisin eyledi,

demiş, çirkin işi gibi pislik yemiş.

Bu taşra kaya kalenin 2 adet kapısı var, biri bu Çufutların küçük kapısıdır ki kuzey tarafa açılır, yüklü at giremez, ondan taşra tamamen debbağ dükkânlarıdır. Bir kapısı da doğu tarafa açılır, iç kale altında Müslimler kapısıdır. Yalçın kayaları kesip

497

yol etmişlerdir. Bu yoldan içeri bir kâfir kilisesi var. Kapısı üze­rinde dört köşe beyaz mermerden bedeniyle bir at üzerinde eli mızraklı bir adam atının ayağı altında bir ejderhayı öldürmüş şekilli taştan oyulmuş bir heykeldir ki sanki büyüleyicidir.



Bu kalenin içinde ve dışında binlerce mağara var ki gören insan hayran kalır. Bütün Kırım Vilâyeti halkının değerli mal­ları bu Menkub Kalesi'ndeki mağaralarda saklıdır, zira bu kale yeryüzünde ne Mardin'e, ne Şebinkarahisarı'na, ne Van'a, ne İmadiye'ye, ne Dühek'e, ne Akra'ya, ne Acem'de Malu'ya, ne Kahkaha'ya, ne Zübdaniye'ye ne Şıkıf Kalesi'rıe, ne Mora di­yarında Benefşe Kalesi'ne, ne Afyonkarahisarı'na ve ne Amık Kalesi'ne kısacası bu yazdığımız kalelerin birine bile bu Men­kub Kalesi'nin benzemek ihtimali yoktur. Zira bu kalelerin her birinin birer çeşit eksikliği vardır, ama bunun içinde zahire­si olduktan sonra Silifke Sancağı'nda Ermenek Kalesi'ne denk bir Menkub Kalesi'dir. Onun için Cengizî tarihçiler kaleye Kı­rım Kahkahası demişler. Allah korusun. Zira bu hemen Kudret Eli'yle kale için yaratılmıştır. Bunu görmeyen cihanda bir kale gezip gördüm, [122b] demesin.

Dört tarafı kayalarında şahin, zağanos, balaban, devlingeç ve miski kartallar yuva etmişler. Hatta aşağı derelerinde bir adam bir nara atsa kayaları yarım saat gök gürültüsü gibi gü­rül gürül gürleyip insan dehşete kapılır. Hatta Kırım Vilâyeti fethedilip 7 yıl bu kale kâfir elinde kalıp Gedik Ahmed Paşa bu kadar asker kırdırdığı için kendisi de padişahın öfkesiyle şehit olduğundan bu kaleye Menkub dediler. Kırım dilinde ismi (—) dir. (-) (-) (-)

Bu eşsiz kaleyi de gezip dolaşıp kuzey tarafa Cuhut Kapısı'ndan yokuş aşağı inip geniş bir dere içinde gidip,

Koca Salası Köyü: l camili, l hamamlı, 100 adet kiremit örtülü Müslüman evli, bağlı ve bahçeli, bir abıhayat dereli, iki yalçın kayalı dere arasında bir mamur köydür.

Oradan yine o dere içinde bir saat kuzeye gidip,

İremezât bağı Süren Köyü menzili: Kazıklı Özek Neh­ri kenarında bir Meram Bağı gibi köydür ki Mehmed Giray Han'ın orada büyük bir sarayı var. Çeşit çeşit Havarnak köşk­leri ve yaldızlı kâşaneler var ki sanki her biri birer çeşit Çin

nigârhanesi nakşıdır. Eğer bu cennet bağı dinlenme yerlerini ol­duğu gibi anlatsam uzun bir tomar olur. Lem-yezel Allah sahi­bine mübarek ede. Hatta bu duaya uygun bir beyt hatırıma ge­lip duvarın yüzüne yazdım. Beyt:

Sahibine mübarek ede Huda, Tavvelallahıı ömrehıı ebedâ.

deyip bir gece konuk olup bostan ve gülistanları içinde akan pı­narları kenarındaki maksurelerde nice bülbüllerin yanık sesle­rini dinlemekten rahatlayıp huzur bulduk. Ardından doğu ta­rafa 3 saat mamur köyler içinde gidip,

Gevherkirman Kalesi'nin özellikleri

Ceneviz Frengi dilinde ismi Bonmay'dır. Sonra (—) tarihin­de Cengizlilerden Cuci Han Mahan diyarından gelip ilk defa Kırım sahibi oldukta Ceneviz Frengi elinden bu kaleyi fethedip Tatar bilginleri bu kalenin ismine Gevherkirman dediler. Ger­çekte o zamanda bütün duvarlarında ve kale kapılarında değer­li cevahir tasları döşenmiş bir kale imiş. Tatar eline girdikten sonra sual ne lazım, cevahir mi kalır. Ama hâlâ zer-efşân (altın­lı) yerleri açık seçik bellidir. Yine bir kere Ceneviz kâfiri bu ka­leyi istila edip (—) tarihinde Mengli Giray Han Ceneviz elin­den Gedik Ahmed Paşa yardımıyla fethetmiştir. Kırım hanları­nın birinci taht merkezi bu kaledir. O asırda gayet mamur olup içinde seçkin askeri var imiş.

Bu kale aşağı eski Salâcık Kalesi'nin üstünde göklere doğ­ru uzanmış bir kırmızı yalçın kaya üzerinde bademi şekilli bir kudret kalesidir ki büyüklüğü 8 bin adım bir kayadır. Dört ta­rafında asla kale duvarı yoktur, zira her tarafı biner arşın şahin ve kartal yuvalı kuş tırnağı ilinmez kayalardır ki aşağısı cehen­nem çukuruna benzer uçurumlardır.

Bu kayanın kıblesi tarafında bir uçurumdan bir uçurum yakasına kadar kâfir zamanı dağ delici ustalar sert kayaları ke­sip çok derin bir hendek kesmişler, hendeğin iç yüzüne bir şed­dadi kârgir yapı 100 arşın uzunluğunda bir duvar çekip üç bü­yük kule yapmışlar ve orta kulede bir demir kale kapısı etmiş­ler. Kıble tarafındaki dağlara bu kapıdan gidilir.

498


499

Bu kapıdan içeri 300 adım kuzey tarafa gidip yine bir uçurum dereden bir uçuruma kadar aykırı bir kat kale duva­rı daha çekmiş. Bu duvarda daha 3 adet büyük kule yapmışlar, yine orta kulede bir ağaç kanatlı kapısı var.

Bu iki duvarın arasında 200 kırmızı kiremit örtülü Çufut evleri var. Ve bu iki kat duvardan başka yerde yapılmış asla kale duvarları yoktur. Bütün her tarafı yalçın uçurum kayalar­dır ki Allah saklasın insan aşağı baksa ödü yarılıp son yeri top­rak olur, ama aşağı bakmayan korkup çekinmez.

Kıbleye yakın Ferkadân [Büyükayı-Merak] yıldızı tarafına bir küçük demir kapısı daha var, ona kale evlerinden yüz ayak kesme kaya taş merdiven ile inilir yoldur. Bu yolun iki tarafı kesme mağaralardır ki orada yoksul Yahudiler otururlar.

Bu kale içinde 1.530 adet kiremit örtülü kârgir yapılı do­nanımlı ve bakımlı Çufut evleri vardır, asla Müslüman yoktur. Hatta kale dizdarı, kale neferleri ve kapucuları tamamen Yahu-dilerdir. Kale kapıları arasında savaş silâhları çoktur, ama bu silâhları kullanmaya Çufutlarm yürekleri yoktur. Onun için bu kaleye Çufut Kalesi derler, ama ismi Gevherkirman'dır. Topları ve tüfenkleri yoktur, zira Çufut kavminin, top ve tüfenk atmak değil sesini işitmeye yürekleri yoktur.

Gerçekten de bir diyarda böyle Çufut Kalesi yoktur. Kırım Vilâyeti'nin [123a] ve Bahçesaray'ın bütün dükkân sahibi Çu-futları ve zengin Yahudi bezirganları bu Çufut Kalesi'nde ve Menkub Kalesi'nde olup her sabah bu kaleden yokuş aşağı inip bir saatte Bahçesaray'da dükkânlarına varıp gelirler. Bu kale­nin dört tarafındaki kayalara Çufutlar nice kere yüz bin kayala­rı dağlar gibi yığmışlar, kuşatma sırasında düşmana kayalardan aşağı el kayaları atarlar, zira ön son tüfenk ve top atamazlar.

Bu kale içinde eski hanlardan Gazi Hacı Giray Han eski tarz bir cami yapmış. Kapısı üzerinde celî hat ile tarihi böyle­dir. Tarih:

Benâ hâze'l-mescide'l-mübârek es-sultanu'l-a'zam ve lıâkânu'l-mıı'nzzaın mevlâ ınülûki'l-Arab ve'l-Acem, es-Sııltan Hacı Giray Han bin Gn/âseddin Han bin Erdoğmır Han ammere ve ebbede devletehu, Sene tis'a ve Itamsîn [ve] semân mi'e. [859/1455]

500

diye yazılmıştır. Ama bu fakir cami Çufutlar içre kalmakla ka-ptsı daima kilitli durur. Müslim cemaatten nam u nişanı yoktur.



Hatta bu kalede asla çarşı pazar dükkânları, han ve ha­mamları, bağları, bahçeleri ve suları yoktur. Bütün sularını, aşa­ğı Hacı derelerinden eşeklerle kaleye taşırlar. Eski zamanda rnamur sarnıçları var imiş, hâlâ atıl yatar.

Bu kalede han esirlerinin zindanı var ki cihanda böyle bir cehennem çukuru zindan yoktur, meğer Tımışvar Eyaleti'nde Solmoş Kalesi zindanı yahut kâfir elinde Yanık Kalesi zindanı ola. Ama bu Çufut Kalesi zindanından kurtulmak hiçbir şekil­de mümkün değildir, ancak tabut ile çıkıp kurtula. Ta bu derece cehennem çukuru zindandır.

Cenâb-ı Bârî'nin sanatını bildirir

Yukarıda zikri geçip edip savaşı anlatılan Moskov kra­lı vilâyetinde savaşarak Şeremet Vezir'ın 300 bin cünüp askeri­ni kırıp esir edip bizzat Şeremet Vezir'i, 70 adet beyzadeyi, 700 adet hatmanları ve kaptanları 100 bin kâfir ile esir edip Kırım şehrine gittiğimizde Şeremet Vezir'i Mehmed Giray Han efen­dimiz bu Çufut Kalesi'ndeki zindana hapsedip ayağına 70 okka demir bukağı vurup hapsetti.

Sonra Han'a 3 bin kese akçe para vererek kurtulmayı ümit edip rica eder. Mehmed Giray Han razı olmaz. Hapiste ebe­di kalacağını öğrenince bu acımasız zindanda kalacağı üzün­tüsünden henüz 5-6 aylık kundaktaki masumu anası koynun­dan alıp bebeği bu Çufut Kalesi zindanı bacasından aşağı fırla­tıp atar.

Allah'ın takdiri pak masum kundağının yüz kulaç kayalar­dan aşağı kuş gibi uçup inerken hemen kayalarda yuva yapmış miski kartallar ve karakuşlar bu masumu bir av sanıp yuvala­rından bu masuma süzülüp gaga vururlar.

Bu kuşlar masumu alıp yuvalarına götürmeye çalışarak birbirleriyle dövüşüp birbirlerini pençeleyerek masumun kun­dağını yuvalarına çıkaramayıp bir ukab kuşunun gagasında kalır. Sonunda masumun kundağını kayaların dibinde hanla­ra mahsus Aşlama Bağı'nın ağaçları dallarının üzerine bırakıp ukab kuşu yuvasına uçup gider.

Pak masum kundağıyla ağaçların dallan arasında kalıp bir

501

zamandan sonra masum ağlamaya başlar. Bir yanından anası yukarı zindan bacasından ah edip ağlamaya başlar.



Allah'ın hikmeti yârî kılıp Aşlama adlı bağın bağcıları İrem Bağı içinde gezip dolaşırken görseler ki bir yüksek ağacın taze dalları üzerinde bir bebek sesi gelir.

Derhâl bağcının bir eli çabuğu bu yüksek ağacın tepesine çıkıp sevgiyle masumun kundağını alıp Mehmed Han huzuru­na getirir. Bebeğin başından geçenler bir bir anlatıldığında he­men anlayışlı ve kadri yüce Han,

"Bu masum oğlanın ismi Necati olsun" buyurup dadıla­ra verir, serpilip büyüyerek güneş parçası, ay parçası bir genç oldu. Allah bilir ki böyle olmuştur.

İmdi azizim, Feyyaz-ı Mutlak Allah dilediğinde kullarını böyle ukab kuşları pençesiyle kurtarır, vesselam.

Bu hakir de bu zindanı görüp Şeremet Ban'la buluşup ko­nuştum,

"Elbette ben buradan kurtulup Kırım Vilâyeti'ni yerle bir ederim" demekten başka bir söz söylemezdi.

Sonra bu Çufut Kalesi'nden aşağı hanların Aşlama Bağı yolu ile veyahut çeşme yoluyla Eski Salâcık'a gider yokuş aşağı 4 bin adımdır ki hakir yokuşu yaya inip hesap ettim. Ve 2 bin adımı yerinde çeşmeler yakınında,

Şeyh Mansur-ı Medenî ziyaretgâhı: Hazret-i Risalet'in sahabe-i kiramlarındandır. Hatta Akkirman çenginde me­lun Salsal ok yarasıyla şehit ettiği Malik Ester hazretlerini bu Şeyh Mansur hazretleri gasledip Kırım Bahçesarayı şehri dışın­da Eski Yurt adlı yerde Malik Eşter'i defnetmiştir. Sonra Şeyh Mansur hazretleri bu kale çenginde şehit olup bu çeşmeler [123b] mahallinde defnetmişlerdir. Hâlâ büyük yapılarla türbe­si belli, halkın ziyaretgâhıdır.

Oradan aşağı batı tarafa kayalar arasında gidip,

Eski şehir Eski Salâcık Kalesi'nin özellikleri Ceııgizlilerin tarihçilerine göre Tatar kavminin ilk defa bu Kırım memleketini Ceneviz keferesi elinden alıp sahip olan (---) tarihinde Cuci Han ve Ertoğmır Han'dır. 40 bin düşman kıran, saba hızında Tatar kavimleri bu Kırım bölgesine sahip çıkıp Kırım vadisini gezip dolaşarak bir mahalde bir yerleşe-

502

çek yer beğenmezler, ancak bu Eski Salâcık Deresi'n kendilerine uygun görüp küffar korkusundan bu dere içinde bu Eski Salâcık Kalesi'ni yaparlar. Daha sonra ensesindeki kayalar üzerine bulu­nan, adı geçen Gevherkirman Kalesi'ni, yani Çufut Kalesi'ni Ce­neviz elinden fethederler. Ama bu Eski Salâcık burnundan sever­ler. Doğudan batı tarafına 4 bin adım enli bir dere içinin iki baş­larında ve iki taraflarında yalçın kayalar göklere uzanmış yük­sek kayalar olup bütün kayaların altları Bîsütun Dağı gibi boş olup mağara mağara inler ve üzerleri şahin ve zağanos yuvalı kı­zıl kayalar olup asla bir taraftan düşman inip çıkması mümkün değildir. Cuci Han ve Ertoğmır Han bunu bilip bu dereyi kendi­lerine güvenli bir sığınak bulmuşlardır. Bu derenin iki başların­daki daracık olan yerlerine iki başında kayadan kayaya dere ağ­zına kale duvarları çekmişler ve birer ağaç kapı yapmışlar. Hâlâ o kapılar durur. Bu kapılardan başka yerden bu dere içinde kuş uçmaz.



Bu kayaların arasında abıhayat Aşlama Suyu akar. Bu akar­suyun doğduğu yer yine bu kayalardır. Bu kayalardan çıkıp han­ların İrem gibi Aşlama Bağı içinde nice havuz ve şadırvanlardan geçip Meram Bağı'nı sulayıp daha aşağı Salâcık mahalleleri için­de nice su değirmenlerini döndürüp ondan aşağı Eski Bahçesa-ray şehri derelerinden akarken bu ırmağı Cürüksu derler, gayet kullanılmış sudur içilmez.

Bu Salâcık'ta bu nehrin iki tarafı tamamen bağ ve bahçeler ile süslenmiş ve çeşit çeşit haneler ile bezenmiş eski bir şehirdir ki tamamı 3 bin adet kırmızı kiremit örtülü sanatlı yüksek baca-lı ve tamamı kârgir yapı taş duvarlı donanımlı, mükemmel, süs­lü ve eski tarz odalardır. Yüzlerce adet odaları kayalar altındaki mağaralar içindedir. Temmuz ayında bu mağaralardaki evler ga­yet serin olup kış günlerinde ise sıcak olurlar.

Tamamı 5 mahalle ve 5 mihraptır ki 5 mihrabında da 5 adet eski tarz minareler vardır. Bu şehirde asla dükkân, han ve ha­mamlar yoktur, zira Bahçesaray şehri bu şehre bitişiktir.

Eski zamanlarda bu Eski Salâcık'ta nice han, cami, hamam ve medreseler var imiş. Hâlâ Mengli Giray Han'ın büyük medrese­si mamur kalıp kapısı üzerinde celî Musta'sımî hattı tarihi budur:

503

Emere hâzilıi binâe'l-ıuedreseti bi-avnillâhi'l-Meliki'l-Mennân, Mengli Giray Han bin el-Haa Giray Han halledallahu mülkehû ilâ inkırâzı'd-devrân, sene 956.



yazılıdır.

Bu medreseye bitişik aydın ve hoş bir hamamı kalıp suyu, havası ve yapısı da güzeldir. Bu hamama karşı yol aşırı,

Cuci Giray Han'ın eski sarayı: Eski hanlar bu sarayda ka-lırlarmış. Hâlâ dört köşe bir kârgir yapı bir küçük kaleciktir. Çepçevre büyüklüğü 200 adımdır. Etrafında 4 adet kuleleri ve batıya bakan, bir demir kapısı var, içinde 2 adet alçacık minare­li bir camii var, ama minaresi küçücük olmak ile adam sığmaz

ve ezan okunmaz.

Bu sarayın yol üzerinde yüksekçe bir adalet köşkü var, ora­da hanlar körünüş edip divan edermiş ki tahta örtülü ve safi altın alemli bir köşktür. Bugün bu sarayda cebehaneden başka bir şey yoktur, ama hanlara ait eşyalar çoktur. Daima kapısı ki­litli durur. Sanatlı kapısının üzerinde yazılı olan tarihi budur:

Bu mübarek saat içinde bi-avn-i Müste'ân, Kıldı âbâdânda bir devlet sarayın bu zaman,

Şah evlâd u elini şîb ü zafer-peyker liva, Âl-i Cengiz, yani kim Sahib Giray-ı oksan (?),

Zahir oldu çünki Hicretten tokuz yüz kırk iki, Anda hatm oldu muhakkak bu mıı'allâ sâyebân.

Sene 942.

Sahib Giray Han Medresesi'nde eski hanların nurlu türbe­leri var, orada sivri sivri kubbeler içinde yatmakta olan padi­şahları inşaallah yeriyle yazarız.

Bu Eski Salâcık'ın üst yanında doğu tarafta, Çürüt Kalesi kayaları dibinde İrem Bağı'na benzer olan Aşlama Bağı'nda Kı­rım Vilâyeti kadıaskeri olan Murtaza Ali Efendi ile ziyafete gi­dip bu Meram Bağı'nda çok eğlenip şenlenip gezip dolaştım. Rıdvan cenneti bahçesi Aşlama Bağı'nın anlatılması

Bütün hanlar, hanzâdeler, sultanlar, biyim ve bükeçler bu

504

[124n] cennet bağında zevk ü safalar ederler. Böyle bir Aspuzu Bağı'dır ki cennet bahçesi gülistanları içinde köşe köşe çağlayan akarsuları kenarında olan maksurelerde konan hanlar canan-larıyla has sohbetlerinde iken bülbüllerin hoş sesli nağmeleri­ni işitenler ruh dinginliği ile safalar dem be-dem içip eğlenirler. Suyu ve havası o kadar tatlıdır ki burada bir saat dinlenen el­bette gamlarını üzüntülerini unutup şen şakrak olur. Şanı yüce her hanın bu hıyaban bağı içinde birer bölgede çeşit çeşit altınlı ve nakışlı ibretlik maksureleri, sedirleri, köşkleri ve odaları var ki sanki her biri birer Çin fağfuru işliğidir. Her hanın çeşit çe­şit ona on havuzları, fıskiye ve şadırvanları ve Havamak köşk­leri var ki mimarî ilmini bilenler gördüğünde parmaklarını ısı­rıp aklı şaşar.



Bunda olan meyve ağaçları Kırım'da değil başka yerlerde yoktur. Meyve ağaçları o kadar çoktur ki meyvelerinden hediye için diğer şehirlere götürürler. On fersah yere gitse yine meyve­lerinin tazeliği ve güzelliği bozulmaz ve uzun günler boyunca meyvesinin lezzeti asla değişmez, zira havası hoş yerde yetiş­miş meyvelerdir.

Bütün vilâyetlerden hanlara hediye gelen renk renk, çe­şit çeşit çiçeklerin güzel kokulan insanların beynini kokulan­dırır. Özellikle Anadolu'da Bakrazbeli müşk-i Rumî soğanla­rı, Trabzon karanfillerinin kanırtmaçları, İstanbul'un zerrini, Molla Çelebi'nin ablak lâlesi, Çelebi Cüce'nin filandıra lâlesi, Kâğıthane lâlesi, çeşit çeşit şakayık-ı numanîler, İstanköy süm­bülleri ve nice yüz bin çeşit hediye gelen çiçek soğanlarının çi­çekleri bu bağ içinde bezenmiştir. Görenler ve bu bağ içine gi­renler sanki Huld-ı Berin cennetine girdik sanırlar. Bahar mev­siminde her meyve ağacının çiçekleri açtığı, erik, elma, ar­mut, kiraz ve vişne çiçekleri açtıkları sırada insan güzel koku­lardan sarhoş olup bu Direkli İrem Bağı sanki yalan dünyanın Firdevs-i Berin cenneti olur. Ama bu güzel hıyaban bu Mehmed Giray Han asrında böyle süslü olmuştur, zira bir tabiat, güzel huy ve cömertlik sahibi, şanı yüce bir handır.

Çeşit çeşit yüksek ağaçların gölgesinde türlü türlü çemen-zar ve lâlezar sofalarda selsebillerden akarsular çağlayıp nice yüz yerde fıskiyelerden berrak sular fışkırıp yüksek ağaçların

505


tepelerine kadar çıkarak yapraklarından yağmur gibi suları şa­dırvanlara akar. Ve her diyarın seçkin ustaları bu ülkeye gel­mişler ve binlerce becerikli ve bilgili esirler ustalıklarını göster­mek için bu bağ içinde çeşit çeşit eserler yapmışlar. Gerçekten de bu Aşlama Bağı'nda olan sanat eserleri meğer Belde-i Tayyj-be, yani Kostantiniyye şehri olan İstanbulumuzda ola.

Hepsinden sanatlı zikrolunacak köşklerin tarihlerini

bildirir

Evvelâ Bahadır Giray Han efendimizin ibretlik köşkünün tarihidir

Bir tâk-ı hoş-nümâdır, Tam olsa hetn-sezâdır,

İtmamına revadır, Tarihi kasr-ı hûbân.

Sene 1049 [16391

Mehmed Giray Han efendimizin köşkü tarihidir:

Nedir dedi Rızâyî ana tarih, Dedik nâmına kasr-ı cennet-âbâd.

Sene 1052 [1642]

Bu da Mehmed Giray Han Köşkü'nün bir sanatlı tarihidir:

Hisnb-ı sâl-i binâyeş sıt'âl kerd dilem, Hıred be-giift ki tarih-i knsr-ı şehiıışâh.

Sene 1052 [1642]

Mehmed Han Kasrı'nın diğer tarihi:

Binâ-yı Mehmed Giray Han bigû, Binâ-yı tarih-i âbâdeş.

Diğer güzel tarih:

El t af-1 Inıdâvendî Kadn'ı/i edip gîn/â, Tarihini bu kasrın rindâne düşürdü gör.

506


Sene (—)

Sene (—)


Sözün özü, bu Meram Bağı'nın yapıları tarihlerini ve nice çeşit sanatlı eserlerini anlatsak seyahatnamemizin müsveddele­rini temize geçirmeye ve diğer ülkeleri gezmeye engel olur. Kı­sacası Kırım ülkesinde böyle bir gezinti yeri, dinlenme yeri, ku-yah ve Acem hıyabanı gibi bir İrem Bağı olmazdır. Allah sonsu­za kadar bakımlı ve şenlikli ede.

Sonra bu kemter kul, bu bahçede türlü türlü zevkler edip Eski Sala şehri içinden geçtik. Eski Sala demekten maksat, Kı­rım bölgesinde Cuma salası ilk defa burada okunduğundan Eski Sala şehri derler. Bu şehri geçerken batı tarafında bağ ve bahçe­lerden ve bu Eski Salâ'nın iki tarafında olan yalçın kayalardaki mağaraları seyrederek Sala Kapısı'ndan dışarı çıkınca hemen,

Büyük şehir, eski taht merkezi seçkin Kırım şehri, yani

gaziler ocağı, Giray yurdu İremezât benzeri Bahçesaray'ın

özellikleri [124b]

Tatar tarihçilerine göre ilk Kırım fatihi Eski Salâcık yur­dunda oturarak Mahan, Ahlat, Kirman ve Yesev şehirlerin­den, Kazan, Ejderhan ve Saray ülkelerinden Kırım'a Tatarlar gelerek çoğalarak Eski Yurt'a sığmayıp bu Bahçesaray yurdun­da yerleşmişler, büsbütün Kırım Adası'nı ellerine geçirmişler­dir. Ceneviz kefereleri ancak deniz kıyısında kalelerinde kalıp kâfirlerin kalelerinden dışarı çıkmaya güçleri olmadığından vilâyetlerinde kıtlık ve yokluk başlar. Kâfirler, çiftçilik ile geçi­nen Tatarlara başvurup çok mallar verip Tatar kavminden ta­hıl alırlar. Böylece Tatarlar zengin olup bu Bahçesaray'ı imar ederler. Allah kıyamete kadar mamur eylesin.

İmdi Bahçesaray'ın ilk imarına sebep Kırım bölgesi fati­hi Cuci Han ve Ertoğmır Han olmuşlardır. Bu şehir de Eski Salâcık Deresi içinden aşağı inen derenin iki yanında bu­lunup Salâcık Kapısı'ndan ta Eski Yurt kenarına kadar bu Bahçesaray'ın doğudan batıya uzunluğu tam 8 bin germe yiğit adımıdır. Yoksa bir yalı adamı adımı değildir. Bir yalı adımıyla tam bir fersah uzunluğunda güzel bir şehirdir. Bir fersah 12 bin adımdır, ama zinde levent adımıyla 8 bin adım Bahçesaray şeh­ridir. Pravadi şehri gibi iki tarafı yalçın kayalı geniş bir dere içi­ne düşmüş büyük bir şehirdir.

507


Bunun da iki tarafındaki kayalarda Allah'ın emriyle at gibi, fil, deve ve gemi gibi yaratılmış acayip, garip ve heybet­li mağaralı kayalar vardır. Bu kayaların bazı yerleri topraklı ba­yırlardır.

Ancak bu derenin doğu tarafında Eski Salâcık yolu, batı­sı tarafında Eski Yurt yolu, kuzeyinde Akmescid yolu ve güne­yinde Gözlev Kalesi yolu var. Bu 4 yoldan başka Bahçesaray'a düz yollar yoktur, ama kayalardan keçi gibi tırmanır yaya yol­ları elbette çoktur, ama başka yerleri gayet sarptır. 4 taraftan gelen yolların kayaları bağına gelmeyince aşağı dere içinde Bahçesaray şehri görünmez.

Bu şehre Saray denmesinin bir aslı da ilk Cuci Han Mos-kov ülkesinde İdil Nehri kenarındaki Saray şehrinden gelip bu şehri imar edip adına Bahçesaray dediler.

Bu şehrin ortasında akan ve Salâcık şehrinden gelen Aş-lama Suyu gayet kullanılmış su olduğundan Çürüksu derler. Nice değirmenleri döndürüp ve nice bin pislik ve lağımları götürüp şehrin batı tarafı aşağısında cebehanelere, nice su de­ğirmenlerine ve nice şebekeli bostanlara uğrayıp Eski Yurt'a gider. Daha sonra oradan aşağı Kaçı Nehri'ne karışır.

Bu Çürüksu üzerinde şehrin içinde 43 yerde taş ve ağaç köprülerle şehrin bir yanından bir yanına geçilip bu şehrin sağında ve solunda kat kat, tek ve iki katlı, tamamı kârgir ya­pılı ve baştanbaşa kırmızı kiremit örtülü bayırlara ve kayala­rın dibine kadar bağlı ve bahçeli hanelerdir.


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin