GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə25/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   39

Cengiz Han oğlu Toluy Han bunlara yakın yatmaktadır. Hülâgu Han'ın babası Toluy Han'dır ki 7 adet oğullar, yani Hülâgu kardeşlerinin yedisi de bu Irak-ı Dadyan'a hâkim olup yedisi de bu Irak'ta Hürmüz-i Tâcdâr yanında gömülüdürler. Bunlar da İslâm ile geçinmişlerdir.

Bu eski padişahları yazmaktan maksat odur ki her biri­nin boyları posları yirmişer ve yirmi beşer adım uzun kabir­lerdir. Bunlara da yalan dünya kalmayıp suskunlar vadisin­de toza toprağa gömülüp yatarlar. Hatta bu mezaristana yakın İskender-i Kübra'nın Hazar Denizi'nden Karadeniz'e kadar 12 konak yer uzunluğu olan Sedd-i İskender duvarı bu mezarlık yanından görünür. Göklere baş uzatmış büyük bir duvardır.

Bu harabe şehri de bu şekilde seyredip yine Mehmed Gi­ray Han efendimizle yine doğu tarafa 7 saatte büyük ağaçlar içinde gidip ve abıhayat sular içip,

Cekem Nehri: Atlar ile geçip 2 saat gidip,

Laçik Nehri: Bu iki nehir de Dağıstan'dan gelip Terek Nehri'ne gider. Bu iki nehri geçip,

664

Yarkay Köyü: Tavustan hükmünde gayet mamur köydür. Oradan 4 saat gidip güvenli yerlerden çıkıp Kalmık korkusunu çekerek,



Çarik Nehri: Bu da Tavustan'dan gelip bu mahalle yakın Terek Nehri'ne karışır. Bunu da atlarla geçip 4 saat gidip,

Abıhayat büyük Terek Nehri: Bu büyük nehir Gürcistan'dan, Yeditenk'ten, Tiflis, Tomanis, Acem ve Dağıstan padişahı dağlarından toplanıp Ceyhun ve Seyhun Nehri gibi büyük bir nehir olup batı tarafa akarak Moskov'un Terek Kale­si dibinde büyük Hazar Denizi'ne iner, içinde Moskov, Ejderhan ve Gîlân gemileri gezer. Hamd olsun bu Terek Nehri'ni çabuk Tatar askeriyle karşı yakaya gemilerle geçip, Dağıstan sultanı hükmü sınırı ve Kumukistan Vilâyeti'ni

bildirir

Büyük ülke ve eski beldedir. Bu mahalde Moskov'un Terek Kalesi sol tarafımızda 6 saat uzak Hazar Denizi'nden bir girin­tisi sonunda Terek Kalesi beyaz kuğu gibi göründü idi, ama içi­ne ve yanına yakın varmadık, zira Mehmed Giray Han (—) ta­rihinde Moskov kralı taburunu kırıp Şeremet Vezir'i esir edeli-den beri Moskov, Tatar Han ile can düşmanı olmuşlardı. Hâlâ askerimiz içinde 300'den fazla Moskov esirlerimiz olmak ile Te­rek Kalesi'ne varılmayıp 6 saat uzak bir mesafeden geçtik. Son­ra 1076 Zilkadesinin birinde [5 Mayıs 1666] tertemiz İslâm top­rağı olan Dağıstan padişahı sınırına ayak basıp Terek Nehri ke­narıyla doğu tarafa 15 saat gidip,

Söyünç Nehri: Gürcistan'ın Açıkbaş diyarından gelip Terek'e gider.

Hamd olsun doğru dürüst İslâm diyarına ayak bastık. Bize Dağıstan ümmet-i Muhammed [161b] askerinden 10 bin adet Müslüman asker karşılamaya gelip Dağıstan Padişahı Sultan Mahmud Şamhal Şah'tan nice bin çeşit hediyeler, yiyecek ve içecekler geldi. Han'a bir çeşit ikram, izzet, saygı ve ihtiramlar ettiler ki anlatılmaz. Hatta Han'ın ayakları dibinde 200 adet ko­yun kurban edip fukaralara dağıtıp sevinç gösterileri ve şenlik­ler ettiler. Buradan doğu tarafına,

665

Dağıstan Vilâyeti'nde kâh doğuya ve kâh batıya gittiğimiz kale ve şehirleri bildirir



Bu vilâyette köylere Çerkezistan gibi kabak demezler, kend derler. (—) (—) (—) ve şehir ve kaal derler. Bu diyar öyle gü­venlidir ki bir kadın, bir güzel genç kız, bir sevimli oğlan, ce­vahir, yakut ve kıymetli mallarıyla bir şehirden bir şehre dağ­lar ve beller içinde tek başına gider, asla bir kimse o kadı­nın yanına varıp bas kaldırıp yüzüne bakmaya kadir değil­dir. Vilâyetin bütün halkı mümin, muvahhid, tevhid ehli, Şafiî mezhepli kimselerdir. Hiçbir zaman haram yemezler ve haram ipek giymezler. Bizler de bu ülkede (—) saat doğu tarafa nice yüz mamur köyeri geçerek,

Çaksay Nehri: Gürcistan dağlarından çıkıp Terek Nehri'ne gider. Bu nehir kenarında,

Çârbağ şehri

Kumuk kavmi bu şehre Çarbak derler. Lezgi kavmi Carbak derler. 986 [1578] tarihinde Özdemiroğlu Çerkez Osman Paşa Gürcü elinden alıp şehri ve kalesini harap edip toprağını Da­ğıstan padişahına verir, ama bir büyük ve mamur şehir imiş.

Onu geçip 5 saat doğuya gidip sarp ağaçlık dağlan geçip bu mahalde Şamhal Şah tarafından Han hazretlerinin yine kar­şılanmasına 10 bin adet seçkin asker karşı çıkıp büyük alay ile

gidip,


Büyük Tarhu şehrinin özellikleri

Bu şehir dışında Sultan Şamhal Mahmud Şah Han'a kar­şı gelip ikisi de atlarından inip birbirleriyle görüşüp öpüşüp yine küheylânlarına bindiler, îki nefer ata binmiş şah haşmet ve gösterişleriyle Şamhal Şah'ın sarayına vardılar. Orada büyük ziyafetler verilip kaleden top şenlikleri oldu. Han'ın tüm tabi-lerine konaklar verilip herkes konuk saraylarımıza gittik. Han ile Sultan Mahmud bir yerde kalıp görüşmeye başladılar. Sonra Han da konağına gelip "Üç gün oturaktır" diye fermanlar olu­nunca hakir Tarhu şehrini gezip dolaşmaya başladık. Tarhu şehrini bildirir

Evvelâ bu şehrin zemini Bahr-i Kulzum (Hazar Denizi) ya­kınında bir düz geniş ağaçlık içinde İrem Bağı gibi büyük bir vilâyettir, ama şehri, Şam, Haleb, Bursa, Manisa, Tire ve Kon-

666
ya gibi büyük binalar ve geniş evler ile yapılmış değildir. An­cak şehrine göre bakımlı ve süslü yapılar var ki tamamı 7 bin adet kârgir, çit ve azbar yapılı tek ve iki katlı sahâbe-i kiram ev­leri gibi tamamen toprak örtülü mamur evlerdir.

Şamhal Şah Sarayı, Takî Han Sarayı, Korçur Bey Sarayı, Ulu Bey Sarayı, Kasım Bay Sarayı, Kıran Alp Bay Sarayı, (—) (—) (—) ve nice yüz mamur hanedanlar vardır. Sultan Mahmud Sa­rayı diğer padişah sarayları gibi değildir, zira ihtişama, gösteri­şe düşkün değillerdir.

Dağıstan bilginleri "Şöhret afettir" diye padişahlarına gös­teriş ettirmezler, ama hemen adalet eyleyip reaya-perverliğe, seçkin asker beslemeye ve her taraflarında düşmanlarıyla sa­vaş eylemeye izin verirler, zira bu diyarda hüküm "Bu Allah'ın kitabının bir hükmüdür" diyen âlimlerindir. Hatta 4 mezhep şeyhülislâmları padişahlarının üst yanlarında otururlar.

Kadıaskeri şamhalın alt yanında oturur. Bizzat nakibüleş-rafı şamhalın karşısında oturur. Ve veziri Takî Han karşısında ayak üzere hizmette olur. Veziri 3 bin askere maliktir. Müftü­sü, nakibi ve kadıları Osmanlı gibi 300 akçe ve 150 akçe kaza payesi demek yoktur. Her ki şer'iat ehli ve seçkin bilgin ise müftü ve kadıasker olur. Yoksa orada Ali-zâde, Haşim-zâde ve Memik-zâde gibi ahmak çelebilere mansıp vermezler.

Bu diyarda timar ve zeamet yoktur. Ancak askerî taifesi ekip biçip padişaha öşür vermeyip öşrü kendine ücret kaydo-lunmuştur. Savaş sırasında atlanıp memur olduğu savaşa vezir ile yahut beyler ile ve yahut Şamhal Şah ile sefere gider.

Kamusu 87 bin askerdir, ama hemen ashâb-ı güzin berisin­de sanki Tatarca pür-silâh askerdir. O kadar ağırlıkları yoktur. Salt ve ağırlıksız askerîsi çoktur.

Dağıstan ülkesinin tamamı 7 hanlık ve 47 kadılık yerdir. Hepsi 41 adet mamur şehirlerdir ve tamamı 56 kaledir.

Bu kale askerlerinin yarısı vuruşa giderler. Gerçi toplam 87 bin askerdir, ama defalarca Acem şahı askerini yenip kırıp ge­çirmişlerdir. Hâlâ yine savaşları Kızılbaş iledir. Zira Acem'i asla sevmeyip onlar ile alış veriş etmeyip sınırlarında iken Acem'e asla tüccarları gitmez, ama Moskov kâfiıieriyle alı satı ederler.

Hepsi Şafiî mezhepli tutucu adamlardır. Sakalını tıraş eden

667

adama ne selâm verirler ne alırlar, tıraşlı adamla yemek bile ye­mezler.



"Eğer sen sünnî mezhep olsan sakalını yülütmezdin" der­ler. "Ne var hey yülük kişi" diye sakalsız adamı yanlarına uğ­ratmazlar.

Vilâyetleri gayetle bebr, pelenk (pars), kaplanlı ve sak­lı sarp ormanlık dağlar olmak ile bu Dağıstan padişahına bir düşman zafer bulmak muhaldir. [162a] Gerçi Rumeli ve Ana­dolu kadar ülkesi yok, küçüktür, ama bakımlı ve şenlikli bir ülkedir.

Dört tarafını 7 padişah, 7 han ve 7 adet ülke sahipleri bu Dağıstan vilâyetini kuşatıp gece gündüz her bir ülke sahiple­riyle savaşıp yine düşmanlarına cevap verir cesur yiğitlerdir.

Dağıstan çevresinde olan vilâyetleri bildirir Bu Tarhu şehrinin doğu tarafı Hazar Denizi'dir ki 3 Kara­deniz kadar bir denizdir ki bir denize bağlantısı yoktur, başlı başına büyük bir denizdir.

Etrafında 11 padişah, 70 ülke sahibi han, ban, kan, hakan, tan, kral, konan ve kazgan adlı melikler vardır.

Bu denize Şirvan Denizi, Demirkapı Denizi, Gîlân Denizi, Harizm Denizi, Fağfur Denizi, Kızlar Vilâyeti Denizi, Moskov Denizi, Ejderhan Denizi, Alatır Denizi ve Terek Denizi derler. Her diyarın ismiyle isimlenmiş bir tuzlu denizdir. Karadeniz gibi ve Mısır'da Süveyş Denizi gibi çok tuzlu deniz değildir. İn-şaallah bu da mahalliyle yazılır, ama burada Dağıstan Denizi ve Şirvan Denizi derler.

Şamahı Kalesi hâlâ Acem'dedir. Bu deniz kenarına yakın Demirkapı Kalesi'ne 6 konak yakın Şamahı şehridir. Demirkapı Kalesi, Baku Kalesi ve Şamahı Kalesi Şirvan Eyaleti hükmün­dedir ki daha önce bu kaleler Osmanlı elinde idi. Özdemiroğlu Osman Paşa fethedip (—) tarihinde Acem mülkü olmak ile anı­lan senede bu kaleleri istila etmişlerdir. Bu anılan şehirler Da­ğıstan Vilâyeti ile 6 konak kıblesi tarafında Şirvan'a kadar sı­nırdır. Yine Dağıstan'ın güney tarafına Gürcistan'ın Tomris Han ülkesiyle sınırdaştır ki Gürcistan şehirlerinden Zekim şeh­ri, Çekem şehri, Tiflis Kalesi, Kömeyiş Kalesi, Serirüllan şehri, Ahıçka ve Çıldır Ovası ve Hırtis kaleleriyle komşudur.

668


Yine keşişleme tarafı Elburz Dağı yakınında Tavustan Sü­leyman aşiretidir. Yine batısı tarafı Çerkezistan'dır. Yine kuzey tarafı Moskov'un Terek Kalesi, Ejderhan ve Alatır vilâyetleridir. Ama yıldız rüzgârı tarafı Heyhat Ovası'dır ki Kalmıkistan vilâyetleridir. Ta Takühan'da ve ta Edil Nehri kenarında Saray şehrinde son bulur Heyhat Ovası, Deşt-i Kıpçak'tır. Nogay kav­mi ve Kalmık kavminin çadırları ve gezinti yolları bu geniş çöl­lerdir ki son yoktur.

Yine bu Dağıstan'ın Tarhu şehrinden (—) menzilde Te­rek Nehri'dir. Oradan bir menzilde büyük Kotay Nehri iki su­dur. İkisi de Dağıstan diyarının Karabudak Han ülkesinden toplanıp Dağıstan'ın nice köyleri ve şehirlerini sulayıp Hazar Denizi'ne karışır. Bu Kotay nehirlerinin yine doğu tarafı Dağıs­tan padişahı hükmündedir. Tarhu şehrinden deniz kıyısı ile 5 günde Demirkapı Kalesi'dir ki bu mahalde Acem ile Dağıstan padişahı komşudur.

Demirkapı'dan bir merhalede Baştepe adlı mahaldir. Hat­ta Osman Paşa Demirkapı'yı fethedip Der-i Devlet'e davet olu­nur. Deşt-i Kıpçak'tan Kırım Vilâyeti üzere gitmek gerekince bu Baştepe adlı yerden kalkıp Kanlı Söyünç Nehri kenarında Mos­kov Kazağı'yla büyük savaş eder, 100 bin Kazak-ı Ak kâfirini kılıçtan geçirir. Hâlâ 5 adet yerde kâfirlerin pis leşleri dağlar gibi yığıldığından Beş-tepe'den bozma Baştepe derler. Oradan selâmetle iki günde Terek Nehri'ne gelip bizim Han ile geçtiği­miz yollara gelir. Ama bu Baştepe adlı yer Hülâgu Han'ın Mo­ğol taifesi şehirlerinden büyük bir şehir imiş. Hâlâ nice yapıları ve kiliseleri bellidir.

Bu yeri Timur Han harap, halkını kebap etmiştir. Hâlâ Sam ve Neriman, Menûçehr adlı şahın oğulları bu Baştepe mezaris-tanında kırkar ve ellişer adım uzun mezarda uzanup yatarlar.

Hâlâ bu Baştepe adlı yer Terek Kalesi sınırında Moskov kralı hükmündedir. Eğer sorulursa Moskov Vilâyeti Heyhat Ovası'nın kuzeyi tarafında Edil Nehri ve Cayık Nehri'nin öte tarafındadır. Bu Dağıstan padişahı ülkesinde nice kale, nahiye ve topraklara nasıl sahip olabilir derse, Edil Nehri ile donanma­sı akıp Hazar Denizi'ne girip oradan gemilerle Dağıstan çetinde Terek Kalesi'ne ve nice köy ve nahiyelere maliktir.

669


Ayan mahalleleri: (—) (—) (—)

Tüccar hanları: (—) (—) (—)

Çarşıları: (—) (—) (—)

İleri gelen sarayları: (—) (—) (—)

Bilginleri: (--) (—) (—)

Usta tabipleri: (—) (—) (—)

Becerikli cerrahları:(—) (—) (—)

Salih şeyhleri: (—) (—) (—)

Seçkin şairleri: (—) (—) (—)

Dostlar, yaranlar: (—) (—) (—)

Hâl ehli meczuplar: (—) (—) (—)

Erkeklerin giysileri: (—) (—) (—)

Kadın ve kızların giysileri: (—) (—) (—)

Yiğitlerinin isimleri: (—) (—) (—)

Kadınlarının isimleri: (—) (—) (—)

İbretlik yapıları: (—) (—) (---)

Hamamları: (—) (—) (—)

Cana can katan havası: (—) (—) (—)

Akarsuları: (—) (—) (—)

Evlerdeki su kuyuları: (—) (—) (—) [163a]

Ustuıiâb ilmine göre iklimi: (—) (—)

Müneccimlere göre yapılarının talii: (—) (—) (—)

Rahip kiliseleri: (—) (—) (—)

Kulağı halkalı köle isimleri: (—) (—) (—)

Cariyelerinin isimleri: (—) (—) (—)

Mahsulatları: (—) (—) (—) (—)

Beğenilen sanatları: (—) (—) (—)

Büyük nimet, yiyecekleri: (—) (—) (—)

Güzel meyveleri: (—) (—) (—)

İçecek çeşitleri: (—) (—) (—)

Aşevi imaretleri: (—) (—) (—)

Gezinti yerleri: (—) (—) (—)

Cennet bahçesi bağları: (—) (—) (—)

Külliyatı övgüsünün tamamlanması

Evvelâ bu diyarın ne mahbûbunu ve ne mahbûbesini gör­mek mümkün olmadığından yüzlerinin ne renkte olduğu ya­zılmadı. Kadın kısmı bu diyarda kapısından dışarı yalnız çı-

670


671

Bu hakir 1057 (1647) tarihinde Revan hanına elçilik ile gittj ğimizde Moskov Kazağı bu diyara gemiler ile Hazar Denizi'ne çıkıp Acem vilâyetlerinden Gîlân şehrini yağmalayıp bu ka­dar Acem esiri ve ganimet malıyla sağ salim ve ganimet­le Moskov'a gitti. Onun için gemilerle ta Dağıstan ile sınırdaş olur.

Burada Dağıstan padişahının çevresinde komşusu olan padişah, han, hakanlar ve ülkeler tamam oldu. Dağıstan'ın öz vilâyeti 7 hanlık yerdir. İnşaallah onlar da gezdikçe yazılır. Bu 7 hanlık yerin sahipleri, hepsi Tarhu şehrine gelip Tatar hanı­mızın ellerini öpüp sohbetleri şerefiyle şereflendiler. İsimleri budur: Evvelâ veziri Takı Han'dır. Bu zat Kur'ân hafızı, ihtiyar ve ihsan sahibi adamdır. Sonra Karabudak ülkesi hanı (—) Bey, Ulu Bey, Ali Bey, Kasım Bey, [162b] Kazan Alp Bey, Mehrrted Bey, Elkas Bey, Levardı Bey, Haydar Bey, Halil Bey, Çoban Bey (...) („_) (...)

Nice boy beyleri birbirlerinden yeğleri vardır, ama hükü­met sahipleri bunlardır. Her an Sultan Şamhal'ın görünüş diva­nından eksik değillerdir. Bunlar da divanhaneye görünüş der­ler. Burada da ülke sahibi hanları tamam oldu. Beri taraftan, Tarhu şehrinin imaretlerini bildirir

Eski zamanlardan beri Dağıstan şahlarının taht merkezi olup mümin ve muvahhid kimselere mesken ve sığınak oldu­ğundan İran ve Turan ham olan Timur Han bu Tarhu şehrini harap etmeyip geçip Kırım Vilâyeti'ne Tohtamış Han üzerine gideliden beri bu Tarhu şehri mamurdur.

Tarhu şehrinin camileri: Tamamı (—) adet mihraptır. Hepsinden mükellef camii (—) (—) (—)

Mescitleri: Kamusu (—) adet mahalle mescitleridir. Bun­lardan (-) (-) (--)

Medreseleri: (—) (—) (—)

Dârülhadisleri: (—) (—) (—)

Dârülkurrâları: (—) (—) (—)

Sıbyan mektepleri: (—) (—) (—)

Derviş tekkeleri: (---) (—) (—)

Akarsu çeşmeleri: (—) (—) (—)

Sebilhaneleri: (—) (—) (—)

kamaz. Elbette 5-10 adam bir saygın, soylu kadını "Vahdelnı lâ-şerike leh" ile mezarlık seyrine götürüp orada defnederler. Bir daha evine girmezler. Kadınlara bu nazenin ömürlerinde bü­yük temaşadır. Taze oğlanları 10 yaşında saç sakal sahibi olur. Sakalına ustura değdiren oğlanı ve berberi katle yakın âleme ibret ederler.

Kârgir yapılı bedesteni yoktur. Ve her evde bahçe bulunur. Ve akarsuları çoktur. Bu diyarda akçe pul yoktur, ancak her şe­hirde haftada bir meydanda büyük pazar kurulup herkes mey­dana çıkarıp sahâbe-i kiram gibi değiş-tokuş edip geçinirler. Her pazar meydanında ezan okunduğunda herkes mallarını pazar meydanında hâli üzere bırakıp camie gidip namazlarını kılarlar.

Bu şehirde asla zulüm, iftira, yalan ve yalancı tanık olmaz. Beyleri ve kadıları asla rüşvet almaz bir alay sünnî mezhepli adamlardır. Hepsi Nakşibendi tarikatında tevhid ehli insanlar­dır. Bunlar 119 [737] tarihinde Emevîlerden Hişam ibn Abdül-melik Acem ülkesinde Hakan Şah'ı yendiğinde Dağıstan beyle­ri Kaytak ve Kumuk Tâbeseranlıları tamamen İslâm ile şeref­lendirdi. O zamandan beri müminlerdir.

..................(2 satır boş)....................

Dağıstan kavminin özel lehçeleri:

..................(2.5 satır boş)....................[163b]

Tarhu şehri şehitliğini ziyaret:

..................(2 satır boş)....................

Bu ziyaretleri ve şehri gezip dolaştıktan sonra Dağıstan pa­dişahı, Mehmed Giray Han'ı eski şehri olan Enderey'e götür­meye davet etti. Oradan doğu tarafa 5 saat gidip,

Nevşirvan Kervansarayı menzili: İsmi hatırımda değil bir küçük su kenarında üstü toprak örtülü şeddadi kârgir yapı, güzel bir handır ki içine 10 bin adam sığar, gelen geçenler için konuk evidir. Oradan yine 5 saat kıbleye doğru,

Carik Nehri kenarı menzili: Gürcistan'ın Dadyan Vilâyeti dağlarından gelip Hazar Denizi'ne gider.

Onu geçip 8 saatte bakımlı ve şenlikli, dağı ve taşı koyun, sığır, at ve gayri hayvanlar ile dolmuş mamur köyleri geçip ben­zersiz semiz at etleri, sığın ve karaca eti kebaplarını yiyerek,

672

Caman Nehri kenarı menzili: Tatar kavmi Caman der, Da­ğıstan kavmi Yaman Suyu der. Gerçekten de Yaman şiddetli akar coşkun divane sudur ki Dadyan Vilâyeti'nden gelip Carik Nehri'ne karışır, ikisi bir yerden Hazar Denizi'ne karışır. Ora­dan kıbleye doğru meyilli 7 saat gidip,



Aktaş Nehri kenarı menzili: Bu tatlı sulu nehir, beyaz taş­lık içinde aktığı için Aktaş Suyu derler. Yine bu ülke dağlarında doğup Hazar Denizi'ne koşulur.

Bu nehri de atlarımız ile kolaylıkla geçip karşı kenarında iki padişah at başı beraber, karşılamaya çıkan asker ile çok ka­labalık bir büyük alay oldu ki anlatılmaz. Meğer Dağıstan pa­dişahının en büyük dileği bizim Han'a asker göstermek imiş. Gerçektende pak ve temiz kübeli, yani zırhlı askere malikler ki hepsi küheylân atlara binmiş askerdir. Bütün Enderey şehri halkının küçükleri büyükleri caddelerin sağını solunu süslemiş ve kat kat dizilmişlerdi.

Bu tertip ile Enderey şehrine girecek sırada Enderey şeh­ri hanı Ulubey Han da karşıdan kalabalık asker ile iki padişahı karşılamaya çıkınca o da 20 bin cebeli, cevşenli, kübeli, zırh ve zereh-külâhlı, serpenâhlı ve Dağıstan'ın kerevke adlı zırh ve tu-ğtılkalarına gömülmüş yaya tüfenkli, binlerce yaya okçu ve çe­şit çeşit silâhlar giyimli küheylân soylu atlara binmiş, nice bin adet alaca karaçubuk atlarına binmiş askerle bezenmişti. Ulu­bey Han'ın ensesinde borular, zurna, hakani kös, Efrâsiyab ke-renayı, İskender duhûlü, davul ve kudümlerini çalarak Ulu­bey gösterişli alayla geldi. Atından inip iki padişahın ayakları­na yüz sürüp yine karaçubuk atına üzengisiz binip iki padişa­hı selâmladı. Onlar yine öncü asker olup bütün leşker saf saf ve bölük bölük alay ile Enderey şehrine girdi. Büyük ziyafetler ve­rildi ve bizim Han hazretlerine büyük bir saray döşenip zevk ü safâya daldık.

Ertesi gün bizim Han dahi Dağıstan padişahına ziyafet dü­zenledi. Bizim Han Sultan Mahmud'u karşılamaya çıktı. He­men bizim Han yüz adım açıkta Dağıstan padişahını görünce belinden kılıcını ve başından şıpırtma kalpağını çıkarıp atından indiğini Dağıstan padişahı görünce hemen o da yüz adım uzak mesafeden atından yayan olup birbirlerine yayan erişip sarılıp

673

görüşüp öpüşüp "Hoş geldin canım, safa geldin padişahım" diye birbirine saygı göstererek atlarına bindiler. Sultan Mah-mud Han'ın sarayına gelip bir büyük ziyafet oldu. Ziyafetten sonra Han, Dağıstan padişahına bir mücevher eyerli ve başlıkh at, iki kız, iki Çerkez kölesi ve bir Moskov kaptanı esir hediye­ler verdi. Sultan Mahmud sarayına gidip bu hakir şehrin seyri­ne daldım.



Yeni taht merkezi, eski belde, büyük Enderey şehrinin özellikleri

Büyük şehirden maksat, Dağıstan Vilâyeti'nin şehrine göre büyük şehir denilir. Yoksa ne öyle Haleb, Şam, Bağdad ve Di­yarbakır gibi şehir ola. Hemen oldukça şehirdir. 986 [1578] ta­rihinde Özdemiroğlu Osman Paşa bu şehri Acem elinden pazu kuvveti ile fetheder. Ancak elde tutulmasının mümkün olma­yacağını bilip bu Dağıstan Vilâyeti'ııde kışladığın karşılığında bu Enderey şehrini Dağıstan padişahına ihsan eder.

Onlar da o zamandan beri bu şehri tahtgâh edinip iste­dikleri gibi tasarruf ederler. Hâlâ padişahları kâh bunda ve kâh Tarhu şehrinde oturur. Hâlâ bu diyar padişahının ismi Mahmud'dur. Lakabı, künyesi şemkal'dır, şemgal, şemhal ve şamhal da derler.

Bunların da asıl nesilleri Araptır ki Şamlılardır. Onun için Şam-hâl derler. Mesela Osmanoğlu'na hünkâr derler ve Acem'e şah derler, Kırım hanlarına giray derler, Özbek padişahlarına han-ı hakan derler, Hind padişahlarına hakan derler, Yemen padişahlarına tübba' derler, Mısır halifelerine aziz derler. Her padişahın birer çeşit lakapları var. Bu Dağıstan padişahlarına şamhal derler, zira asılları Şamlıdır ve Emevi soyundandır.

Bunlar Emevîlerden Mervan-ı Hımar'm derdinden Mervan'a yüz çevirip tüm kabilesi ile Şam'dan kayser ülke­si üzere [164a] sefere gelmek bahanesiyle Mervan-ı Hımar'dan kaçıp dosdoğru Horasan Vilâyeti'ııde Ebu Müslim-i Mervî haz­retlerine varıp dahil düşüp Mervan-ı Hımar'm şeraite aykırı ta­vır ve hareketlerinden ve minberde Hazret-i Ali'ye küfrettirdi­ğinden ve çeşitli kötü hâllerinden şikâyet eder. Sonunda Ebu Müslim Horasan'dan Emevîlere isyan edip üzerlerine yürü­yüp Yezid soyundan İmam Hüseyin'in kanını ve Kerbelâ Çölü

674


şehitlerinin kanlarını istemeye gidince bu Dağıstan kavmin­den nice yüz adam kılavuz alır. Şamhal Belh ülkesinde kalır. Ebu Müslim-i Teberdar nice yüz bin Emevî'yi, Yezid kavmini, Haricî'yi ve Rafızîleri kıra kıra Şam'a gelip Mervan-ı Hımar ile savaşır. Sonunda Mervan yenilip Şam'dan batıya, oradan Arz-ı j-Iâsân olan Bilbeys şehrine, oradan Mısır'a varır. Orada da Ebu Müslim korkusundan kararı kaçışa dönüp Nil Nehri'ni karşı Cize şehri tarafına geçer. Busir adlı yerde "İşte Müslim'den kur­tuldum" diye rahat uykusuna yattığında ardından kovan Âmir ibn Cürcanî ve Abdullah ibn Mazinî Mervan'ı uykudan uyandı­rırlar. Mervan kalkınca,

"Büyük atam Hazret-i Yezid ruhu için şimdi ben sizi rü­yamda görüyordum. Bana tabi olmaya mı geldiniz?" deyince Âmir ibn Cürcanî ve Abdullah ibn Mazinî,

"Vallahi biz de Ebu Müslim başı için seni burada tepeleme­ye geldik" deyince hemen güçlü kuvvetli Mervan el kaldırırım sandı. Abdullah Mazinî, Mervan-ı Hımar'a öyle bir Müslim sa­tırı vurdu ki kellesi toprak üzerine yuvarlandı. Ve Mervan'ın adamları Abdullah'a saldırmak istediler, Abdullah ve Âmir, Mervanîlerden 110 adam daha katledip başlarını Şam'da Ebu Müslim'e götürdüler. Hâlâ Mervan'ın ve tabilerinin mezarla­rı Mısır'ın Cize toprağında adı geçen Busir adlı köy yakınında bir hurmalık altındadır. Bazı Mervanî ve Yezidîler varıp ziya­ret ederler.

Daha sonra Ebu Müslim-i Teberdar zaferle Horasan'a gelin­ce Şamhal'ı huzuruna çağırtıp,

"İşte senin can düşmanın olup seni vatanından ayıran Mervan'ı ve nice yüz bin Yezidî askerini kırdım. Simden gerü Şam'a gidip yine ataların Emevîleriıı tahtını sana verdim. Var ömrüyün kalan kısmını yine Şam'da geçir" dedi. Şamhal,

"Bu yaştan sonra bana taç ve taht lazım değildir. Bu vilâyetlerin suyundan, havasından hoşlandım. Hemen bana bir Dağıstan yurdu olsun, ver" diye rica edince Ebu Müslim, Şamhal'ın ricasını kabul edip,

"Var imdi simden gerü evlâtlarınla Dağıstan padişahı ol" diye nefes edip bu Rey toprağını Şamhal'a verip yerleşirler.

Ebu Müslim ve Şamhal vefat edince Şamhal'ın bazı

675

evlâtları dinden dönerler. Sonra 119 [737] tarihinde Hişam bi Abdülmelik bunları İslâm ile şereflendirip daha sonra Hişam Şam'a gelip 125 tarihinde vefat eder. O zamandan beri Dağısta kavmi bir alay mümin ve muvahhidlerdir. Bunlara Acem tarih çileri Kumuk taifesi derler.



Enderey şehri ensesinde bir Enderey Kalesi var imiş. Özde-miroğlu Kaytak ile Acem elinden fethedip berbat etmiştir.

Bu şehrin bir tarafından büyük Koy Nehri akar. Dadyarı Vilâyeti'nden gelip Hazar Denizi'ne koşulur abıhayattır. Bu şehrin batı tarafında Tavustan Çerkezi Vilâyeti vardır. Kumuk kavminin seçkini bu şehrin kuzeyinde ta Hazar Denizi kenarı­na kadar yerleşmişlerdir.

Ve yine kuzey tarafına Hazar Denizi kenarında Bâbülebvab, yani Demirkapı Kalesi var ki 6 kapılı ve 6 büyük kuleli İskender Şeddi kale olup Acem elinde kaldığı ve (—) ta­rihinde Revan, Gence, Niyazâbâd, Şirvan ve Şamakı'yı gezip dolaştığımızda bu Demirkapı Kalesi dahi ayrıntılı olarak yazıl­mıştır. Hamd olsun yine bu sırada gelip seyahatimiz ona denk geldi. Kumuk kavmi bu Demirkapı Kalesi'yle sınırdaştır. Arala­rında başka nahiyeler yoktur.


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin