GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə26/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   39

Bu Enderey şehrinin hanı Ulubey adıyla bir yiğit ve genç handır. Dağıstan padişahının 7 adet hanının biri de bu Enderey hanıdır ki 10 bin askere sahiptir. Padişah burada olmasa han hükmeder. 20 nahiye yer yönetimi altındadır.

Enderey şehri imaretleri ve zeminin şeklini bildirir

Evvelâ bu şehir Koy Nehri kenarında suyu ve havası hoş ve halkı sevimli geniş bir ovada bağlı ve bahçeli (—) bin adet toprak örtülü evlerdir. Ve (—) adet mihrap ve mamur camiler­dir. Evvelâ (—) (—) camii.

..................(4 satır boş)....................[164b]

Enderey şehrinin övgüsünün tamamlanması: Bu eski şe­hir âlimler ve fazıllar yuvası, şairler ve salihler meskenidir. Al­tıncı iklimden olup ulemâları Arapça ilimlere diğer fenlere ma­liklerdir. Uzman tabipleri ve usta cerrahları sayısızdır.

Bütün halkı Acem, Gürcü, Çerkez, Kumuk, Kalmık, Kaytak, Moğol, Boğol, Heşdek, Rus, Moskov, Lezgi, Legzi, Kahtaniye, Yakayçak, Çağatay ve diğer kavmin dillerini bilip konuşurlar.

676


Bunların da esvaplarında asla ipek yoktur, zira "Kim dünya­da ipekli giysi giyerse, âhirette onu giyemez" hadisi üzerine erkeği ve kadını asla ipek giymezler.

Altın ve guruş da burada yoktur. Ancak gelip giden bezirganlarda çoktur. Bunların da bütün işleri ve kazançları her

birbirleriyle değiş tokuş ile geçinirler.

Bütün giyecekleri koyun yününden ve renkli bezlerden iş­lemeli ve iki peşli Acem elbisesi gibi kaftanlar giyerler. Nice bini başlarında beyaz boğasıdan nigendeli sivrice kavuk giyer­ler. Başlarına beyaz tülbent sararlar ve ayaklarına sarı yassı ta­ban pây-pûş, yani pabuç giyerler.

..................(2 satır boş)....................

Eğer bu şehrin özellikleri olduğu gibi yazsak uzun bir mec­mua olur.

Enderey şehrinin ziyaret yerleri: Evvelâ Şamhal Sultanı Takiyyüddin Haıı ve Şamkal Mutemedüddin ziyareti. Kısaca­sı ilk çıkışlarından bu ana kadar 47 adet şamhal hanların hepsi Enderey şehrinde, Tarhu şehrinde, Kovin şehrinde ve diğer şe­hirlerde yatarlar. Ve sivri sivri yüksek kubbelerde ve kubbesiz gülistan yerlerde yatmaktadırlar.

Nice büyük velilerden Hacı Cem-cenab Aziz, Hacı Yesevî Sultan ve dahi Hacı Abdullah Taşkendî hazretleri. Bunlardan başka nice ziyaretler ettik. Allah hepsine rahmet eylesin.

Burada bir hafta kalıp iki padişahın sohbetleri şerefiyle şe­reflenip nice zevk ü safâlar ettik. Han Şamhal'a ve Şamhal bi­zim Han'a ziyafetler verdi. Şamhal Şah hakire de nice ihsanlar etti. Bizim Han'a Karabudak Han ülkesinde yurt verip 60 adet köyün yarlığını Han'a verip birbirleriyle vedalaşıp bin adet gü­zide asker kılavuz verip, Enderey şehrinden Karabudak ülkesine gittiğimizi bildirir

Evvelâ Enderey'den çıkıp güney tarafa 5 saat mamur kent­ler geçip,

Yesev köyü menzili: Mamur han ve camili Kumuk kavmi köyüdür. Oradan l saatte,

Koyun Kalesi'nin özellikleri: Eskiden beri Şamhal şahla­rın hassıdır. Emir ve kadısı vardır. Hanı 3 bin askere maliktir. Kalesi bir sarp kaya üzerinde şeddadi taş yapı, yuvarlak şekilli

677

sağlam bir kaledir. İçinde dizdarı ve 300 adet muhafız hisar eri vardır, gayri şey yoktur.



Bu şehir Kovin Nehri'nin kenarında olduğundan bir kere Moskov Kazağı, Kovin Suyu'yla gelip bu kaleyi almıştır. Bu Ko­vin Nehri ile gemilerine girip ganimetle Hazar Denizi'ne gir­miştir. Oradan Terek kalelerine, oradan uğursuz yurtlarına git­miştir.

Bu kalenin iki kapısı vardır. Biri kuzeye açılır Enderey Kapısı'dır. Ve biri Şunca dağlarına açılır geniş kapıdır. Bu kale­den aşağı Kovin Nehri kenarında,

Aşağı şehir: Bu diyarda kaleden dışarıda olan mahallele­re varoş demezler, zîr-i şehir ve zîr-i keııd derler, yani aşağı şe­hir derler. Bağlı bahçeli ve akarsulu mamur şehirdir. Tamamı 20 mihraptır, yedisi camidir. Evvelâ (—) (—) Camii. ..................(l satır boş)....................

Geri kalanları mamur mescitlerdir. Ama evleri seyrek sey­rek dağlar ve ormanlar içinde beşer onar hane bir yerde kıran kıran kurulmuştur. Bu Dağıstan'ın evleri genellikle böyle olup hepsi toprak örtülü sahabe haneleridir. Asla kiremitli ve kur­şun örtülü yapı görmedim.

Hutbelerini kendi isimlerine okuyup bazı camilerde Os­manlı padişahını yâd ederler. Eğer hutbelerinde okuduklarını yazsak yazmaya aczimiz vardır, söz uzar. Ancak Osmanlı'nın galip gelmesi için bütün Dağıstan ülkesinde 40 hatm-i şerif okurlar, zira "Mekke ve Medine padişahıdır" diye itibar ederler.

Bu şehirde 3 hamam, l aşevi, 7 sıbyan mektebi, 3 adet med­rese, 2 adet Nakşibendi dervişleri tekkesi ve 3 tüccar ham var­dır, ama çarşı bedesteni,

..................(l satır boş)....................

Burada da akçe pul yoktur, ama bağ ve bahçe çoktur. [165a]

Suyu ve havası gayet hoştur ama mahbûbları yoktur. Öğünlerinde inatçıdırlar ve hüsn-i ülfet bilmezler. Şarap, rakı ve başka içki içmezler. Ülkelerinde bu gibi keyif verici ha­ram şey nedir bilmezler. Ama leventleri kımız ve boza içerler. Âlimleri ve ihtiyarları maksima adlı sarhoşluk vermez ilik gibi koyu ve tatlı boza içerler.

678


Bu Koyun Kalesi Acem'in Demirkapı Kalesi'ne bir konak menzil yakındır. Hatta Özdemiroğlu Osman Paşa bir gelişte Acem diyarına bu ülkeden girmiş. Hâlâ nice yük gönden akçe bu Kovin Kalesi hazinesinde saklıdır.

Kovin şehri ziyaretleri:

..................(1,5 satır boş)....................

Oradan doğu tarafa 5 saatte gidip,

Eski şehir, büyük ülke, Haydak yurdunun özellikleri

Bu da Dağıstan padişahı hükmünde başka hanlıktır. Beyi (Jlııbey Han'dır ki 3 bin askere maliktir. Yer yer Gürcistan'ın Aznavur kavminden askeri beyleri vardır. Müftüsü ve kadısı vardır, ama başka hâkimleri yoktur. Ülkesinde 7 nahiyesi var­dır. Şehri Hazar Denizi kenarında gayet mamur ve adalet yeri iskele şehirdir. Genellikle Kumuk, Kaytak, Lezgi ve Gökdolak reayaları vardır. Tamamı (—) adet topraklı evlerdir ve (—) adet mihraptır. Evvelâ (—) (—) Camii.

..................(l satır boş)....................

Mâ'adâ mesâcidlerdir.

..................(2.5 satır boş)....................

Bu Haydak şehri Acem'in Demirkapı'sma gayet yakındır.

Haydak şehri ziyaretlerini bildirir: Evvelâ vahdet meczu­bu, zevk ehli ve şevk sahipleri piri, Şeyh Hazret-i Bağatır Sul­tan. Ondan Şeyh Sultan Minnetullah, Allah sırrını aziz etsin haz-retinin ikisi de bu şehir dışında yatmaktadırlar. (—) (—) (—)

Bu ziyaretleri edip kuzeye doğru iki günde dağlar ve hıya-ban orman yerler ile gidip,

Mamur, bakımlı, yeşillik belde Tâbeseran şehrinin özellikleri

Acem'in Demirkapı'sma bir merhale yer yakın olup Demirkapı'mn doğu tarafında dağlar, bağlar ve gülistanlar için­de süslü şehirdir. Suyunun ve havasının güzelliğinden Âdil Enûşirvân hoşlanıp her sene Bağdad'dan bu Tâbeseran'a gelir, yaylalamp içip eğlenip "Benim Tâbeseran'ım" der imiş. Gerçek­ten de ruhu dinlendirici havadar şehirdir.

..................(1,5 satır boş)....................

Mamur Kübeçili şehri, yani Zırhçılar Kalesi'nin özellikleri

Yapıcısını kimsenin bilmediği eski yapı akik gibi kaledir.

679


Yani bütün duvarlarının taşlan öyle cilâlı ve parlak ki sanki Ye­men akiğidir. Bu kale Acem'in hükmünde olan Demirkapı'nm doğu tarafında (—) mahalle yapılmış sevimli kale, beğenilen şehir, büyük beldedir. Kalesi (—)

..................(l satır boş)....................

Şehrinde toplam (—) adet toprak örtülü hane vardır. Ve (---) adet mihraptır. Bunlardan (—) (—) Camii (—) ..................(6 satır boş)....................[165b]

Oradan kıbleye doğru 7 saatte Allah saklasın ormanlık dağ­lar içinde geçip sıkıntılar, dertler çekip,

Sevdâger Köyü menzili: 300 haneli, l camili, l hamamlı ve 2 hanlı bir mamur köydür. Karabudak ülkesinin sınırı baş­langıcıdır. Bu vilâyet Dağıstan padişahı tahtı olan Tarhtı ile En-derey şehrinin kuzeyi tarafı solunda bulunmaktadır. Bu ülke de Acem'in Demirkapı'sıyla komşudur ki Hazar Denizi'ne ya­kındır. Başka hanlık büyük bir ülkedir.

Oradan yine 9 saat yerde sarp dağlar içinde kıbleye doğru giderken başımızdan nice olaylar geçip oradan,

Mamur Karabudak Han şehrinin özellikleri

125 [743] tarihinden itibaren Ebu Müslim-i Mervî hazretle­ri bu Dağıstan kavmini Belh, Buhara ve Horasan'dan göçürüp ilk başta bu ülkeyi onlara ihsan etmiştir kim büyük ülkedir. Bu mamur şehir Hazar Denizi'ne o kadar yakındır ki Hazar Deni­zi görünür. Doğu tarafı Acem ile komşudur. Dağıstan'ın 7 han­lığının biri de bu Karabudak ülkesidir ki 7 beylik ve 7 kadılık yerdir. Baş beyinin ismi (—) handır ki 3 bin askere maliktir.

Şehrin zemininin şekli:

..................(2.5 satır boş)....................

Mehmed Giray Han bu şehirde üç gün konuk olup büyük ziyafetler yenildikten sonra Han'a Karabudak beyi yardımcı as­ker koşup doğu tarafa bir saat gidip,

Pirbay Kenti (Köyü): Karabudak Han'ın oğlu hükmün­de idi. Mehmed Giray Han'a Dağıstan padişahının ihsan etti­ği hass-ı has köyünden biri budur. Tüm yardıma gelen Dağıs­tan askerleri "Hanım kentini ve yurdunu Allah mübarek ey-leye" diye dua edip gidecek sırada Han bunlara 300 parça es­vaplar verdi, hepsi memnun olup gittiler. Han hazretleri efen-

680

1076 Zilkadesinin 11. [15 Mayıs 1666] günü Karabudak j-[an'a ulaşıp bütün yakın olan kentlerden yiyecek ve içecekle­ri ve her zaman Şamhal'dan hediyeleri gelip kendisi yalnızlık köşesinde ibadetle, tarih ve hadis ilmiyle meşgul oldu. Dağıstan âlimlerinden Molla Takı, Molla Kuli, Molla Şirvanî, Molla Ceb­rail Molla Câmî, Molla Azrail, Molla Kasım, Molla İsrafil, Mol­la Şeyh Gene adlı nice derin âlimler ve ümmetin salihlerinden kimselerle gece gündüz ilim ve fenlerle meşgul olurdu. Hakir­de nice günler bütün Dağıstan bilginlerinin ve hâl sahibi ma-zınne kimesnelerin sohbetleri şerefiyle şereflenip hayır duala­rından hissedar oldum, ellmmdüUllcıh.



Bir gün Mehmed Giray efendimizin mübarek elini öpüp,

"Han'ım! Allahu Taâlâ Han'ıma ve soyuna sopuna uzun ömürler versin. İşte Han'ım eski hukuku ve ekmek tuz hakkı­nı gözetip dervişçe hakikat gözetip yolları aşarak zatınızın is­teği olan Dağıstan Vilâyeti'ne geldik. Konuk saraylarınız müba­rek ola. Simden gerü bu kemter kula izin verin. Bir başka diyar­ları gezip dolaşarak doğum yerimiz olan İslâmı-bol'a gidelim" diye Han'a başvurduğumda Han,

"Evliyam! Aşıkmasana benimle, bunda birkaç yıl dursa-na, sana ben bunda bağlı ve bahçeli mülk emlâkler ve bânû peri gibi Çerkez kızları ve güneş parçası köleler hazırladım. Elbette kalmak gereksin" dedikte yine Han'a başvurup,

"Padişahım! Yoldaşlarım gideriz, derler. Ben onlardan ve onlar benden ayrılmazlar" dedim,

"Ben onlara da mal ve kızlar veririm" deyince onlar da,

"Hayır padişahım, biz derviş garibiz. Dünya hevesi kay­dında değiliz" dediklerinde Han razı olmayıp,

"Birez zaman dahi oturun,

Görelim âyîne-i devrân ne suret gösterir"

mısraını okudu.

Kısacası bir hafta daha konuk olup bir gün yine Han'a rica edip izin talep ettik.

Sonunda izin alıp hakire iki Çerkez oğlanı, bir Abaza kızı, iki Çerkez kızı, üç baş Çerkez atı, bir baş Karaçubuk alaca çapar

681
atı, bir kılıç, bir kat Çerkez elbisesi, 300 sikke-i hasene altın ve Kırım hanına, ayanları ve Dağıstan padişahına mektuplar ver­di.

Kölelerime 7 adet birer at, birer kat elbise ve ellişer gurus ihsan etti. Ve yol arkadaşlarım Baba Mansur'a, Derviş Ahrned Halhalî'ye, Baba Türabî Selmanî'ye, Aşçı Baba Şücâ'a ve Der­viş Vahid'e de ellişer altın, birer at ve birer kat giysi ihsan edip Han ile vedalaşıp,

Dağıstan'dan Horasan, Belh u Buhara, İran ve Turan'a gittiğimizi bildirir

Evvelâ Karabudak'tan kuzeye doğru 13 saatte,

Kolgoç Köyü menzili, oradan 9 saatte yine kuzeye gi­dip Bay Toğar Köyü, oradan tekrar yine Kovin Kalesi, ora­dan yine tekrar büyük Enderey şehri: Bu arada yine Şaın-hal Şah'la buluşup Han'ın dostluk mektuplarını verip Belh ve Buhara'ya gitmek için izin istediğimizde devlet adamları Belh u Buhara'ya gitmeye izin vermeyip "Kalmık çoktur. Selâmetle gidemezsiniz" dediler.

Sonunda Moskov Vilâyeti'nden Azak'a izin alıp Moskov'un Terek Kalesi kaptanına, Kalmık padişahına, Demirkapı, Şirvan ve Şamakı hanlarına dostluk nâmeleri ile Sultan Şamhal'dan bol bol ihsanlar ile kerevke ve zırhlar, kaplan postları, vaşak kürkleri ve nice ihsanlar alıp vedalaşıp yola çıktık. [166a] 1076 Zilkadesinde [Mayıs 1666] Dağıstan Padişahı Şamhal Şah'tan izin alıp Acem vilâyetine, oradan Moskov ülkesinde Heyhat Sahrası, Ejderhan, Baku Han ve Kalmık şahına, oradan Azak'a gittiğimizi bildirir

Evvelâ Dağıstan padişahının Enderey şehrinden doğu ta­rafa gidip 1057 [1647] tarihinde gezip dolaşıp bütün özellikle­rini ayrıntılı olarak yazdığımız Bâbülebvab, yani Demirkapı Kalesi'ne gelip olup Acem Hanı (—) Han'a Sultan Mahmud ve Şamhal Şah'ın mektuplarını verdik. Bize çok çok saygı gösterip bir konuk evi verdi. Ve 3 gün zevk edip 1056 [1646] tarihinde bu şehre geldiğimizden beri kart koca bugünkü Acem dostla­rı sıhhatte bulduk. Onlar ile Demirkapı Hanı Takı Han ile can sohbetleri ettik. Ama bu şehri evvelkiden mamur olmuş gör­düm. Gerçektende büyük ülkedir.

682

Bu Demirkapı yakınında olan kale ve şehirleri bildirir



Dağıstan padişahının Şehriyâne Sarayı bu Demirkapı'mn doğusunda bir konak yakındır. Karabudak şehri, Demirkapı'yı doğuya geçince bir günlük yoldur. Saburan şehri büyük şehir­dir ki 70 mihraptır. Demirkapı'mn Saburan nahiyesinde kurul­muş şehirdir ki ikinci ciltte anlatılmıştır.

Bu Saburan şehrine bir merhale yakın Niyazâbâd şeh­ri: Daha önce büyük şehir olup Ferhad Paşa (—) tarihinde harap etmiştir. Hâlâ 40 adet mihrap kaldığı ve 50 bin hane olup Acem elinde kaldığı yukarıdaki ikinci ciltte yazılıdır. Demirkapı'mn doğusunda (—) menzilde Şamahı Kalesi, Acem elindedir.

Ve yine Demirkapı'nin kuzeyinde 5 merhale yer Baku Ka­lesi vardır, bu da Acem elindedir. Baku Kalesi'nin kuzeyinde Hazar Denizi kenarıyla (—) saatte büyük Gîlân şehri vardır ki reayasına Terekeme kavmi derler. Acem diyarının muazzam şehirlerindendir.

Ve Ereş Kalesi, Demirkapı'mn doğusunda (—) merhale yerdir. Hâlâ Acem elindedir. Gönül okşayan Gence Kalesi de Demirkapı'mn doğusunda (—) merhale mesafedir.

Seki Kalesi, Demirkapı'mn doğusundadır. Ve Serirüllân şehri, Dağıstan sınırında Acem elinde kalmıştır. Kâht şehri, Dağıstan'ın idi, Şavşat Gürcüsü elinde kaldı.

Ve Hazar Denizi kenarında Moskov kralının Terek Kale­si, Demirkapı'mn batısında ve Dağıstan'ın kuzeyinde bulun­maktadır.

Kısacası, bu yukarıda yazılan kale ve şehirlerin hepsi De­mirkapı Kalesi'nin dört tarafında olup hâlâ Acem elinde oldu­ğu 1057 [1647] tarihinde bu diyara geldiğimizde bütün özellik­leri ikinci cildimizde ayrıntılı yazılmıştır.

Demirkapı harayla birkaç gün safâlar sürüp hanın nice ni­metleri yiyip bağışlarını aldıktan sonra Demirkapı'daıı kara ile Terek Kalesi'ne, Kalmık'tan ve 5 konak bomboş çölden gitmeye korkup bütün atlarımızı ve bütün eşyalarımızı bir Acem gemi­sine koyup Terek Kalesi'ne gitmek için yola çıktık.

O gün Hazar Denizi gemisine binip Alini t'n tevekkül ettim, deyip kıble rüzgârıyla uygun günle giderken Allah'ın hikmeti

683


işimiz rast gitmeyip zorlu rüzgâr ters esip Hazar Denizi dal» lan ile 7 saatte Hazar Denizi kıyısına yanaşıp demir atıp,

Baku Kalesi'ne güvenli yer diye sığınıp güvensiz ve imarı sız kalesine düştük.

Allah'a hamd olsun selâmetle dışarı çıkıp iskele başmH Mir Haydar hanında iki gün konuk olup aşüfte Acem kavmi ile, Terekeme kavmi ile, Gökdolaklar kavmi ile ve Kahtaniyeij Arap kavmi ile ülfet edip denizin sıkıntılarını unutup şehri ge­zip dolaştık. Şirvan Eyaleti'nde başka hanlık olduğu, karşı batı tarafı deniz aşırı 300 mil Moskov Vilâyeti olduğu, kalesinin Hazar Denizi kıyısında bir yüksek tepe üzerinde Enûşirvân yapısı olup aşağı varoşu gayet mamur ve süslü olup 7 minare­sinin gözüktüğü ve nice yerlerinde neft madenleri (petrol) ol­duğu, 1057 [1647] tarihinde Revan hanına geldiğimiz senede bu kalenin özellikleri ayrıntılı olarak yazılmıştırSonra Nakşi­bendi tarikatından, Acem şahlarının büyük dedeleri olan Şeyh Safî hazretlerinin halifesinden Şeyh Şerimî Sultan'ı ziyaret edip yine Meram Bağı'nda söğüt ağaçlarında elmalarını yedik. Yalı­nayak başı kabak, güçlü kuvvetli, bekâr Hâcegân [Nakşibendî] fukarası, fakr u fâkada Kalenden abdalları var. Her biri fenâ-fillâh olup perhiz ve mücahede ile sözü bitirmiş şanlı dervişle­ri var ki ziyaretçi olan kimse bu fukaraların nurlu güzel yüz­lerine baksalar insan dehşete kapılır. Bunlar bir alay mümin, muvahhid ehl-i sünnet ve'1-cemaat İmam Hanefî mezhebin­de ve Şafiî mezhebinde padişah meşrepli Aristo akıllı fukara­lardır. Hatta Osmanlı'nın Ferhad Paşa adındaki veziri bu Baku Kalesi'ni fethedip bu fukaralara vakfettiği köylerin gelirinden Keykâvûs mutfaklarına yiyecek ve içecekleri gelip gelen giden­lere nimetleri dağıtılır.

Sonra bütün fukaraları ve Baku hanıyla vedalaşıp yine uy­gun günle [166b] Allah'a tevekkül edip yine gemimize binip yine Hazar Denizi dalgalan coştu. Bir günden beri Hazar De­nizi kıyısında,

İran zemini, yani büyük Gîlân şehrinin özelliklen Evvel ve sonra Acem'indir. Ancak bir iki kere Terekeme kavmi ve Moskov'un Kazak kavmi gemilerle gelip bu şehri is­tila etmişlerdir. Hâlâ Acem elinde başka hanlıktır. Hanın ismi

684


cafî Kulu Han'dır ki 7 bin seçkin dizçöken, yasavul, Tereke-e ve Gökdolak askerine maliktir. Bu vilâyette Kumuk, Hintli, Kaytak, Lezgi ve Kahtaniye kavimleri yoktur, ama Moğol, Bo-£ol, Karatayak, Bağacak ve Yaman Sadak kavimleri çoktur.

Gîlân şehrinin şekli: Hazar Denizi'nin doğu tarafı kena­rında bir körfezin sonunda Saburan nahiyesinde bir düz verim­li alanda bir büyük ve işlek liman şehridir. Hamusu, yani hep­si 10 bin adet beyaz kireç ile örtülü mamur evleri var. Başka bir kelenteri, bir daruğası, bir kadısı, bir şehbenderi ve bir yasa-vul ağası hâkimleri vardır. Ve tamamı 76 adet mihraptır. Evvelâ (...) (-) Camii (—) (—)

..................(10 satır boş)....................

Bu Gîlân şehri çevresinde nice şehirler, kaleler ve köyler görüp oradan yine gemiye binip "Her ne olacaksa olur" deyip yine uygun havayla giderken Allah'ın hikmeti yine ters rüzgâr esti. Karsı tarafta Ejderhan ve Bakühan taraflarına geçelim der­ken belâ girdabı bizi yine bu Hazar Denizi'nin kıblesinde Da­ğıstan toprağı yakınında üçüncü günde,

Kanlı Söyünç Nehri kenarına yetişip demir bırakıp sula­nıp yattık.

Bu melun Hazar Denizi, ne Karadeniz'e, ne Kızıldeniz'e, ne Bundukani Denizi'ne ve ne Akdeniz'e benzer amansız ve acı­masız bir denizdir ki bir yerinde sığınacak bir ada yoktur.

Daha önce ikinci cildimizde, içinde olan yaratıkların özel­likleri yazılmıştır, ancak içinde gezip şiddetli sıkıntılarını çek­memiş idik, ama şimdi Allah yardım etsin dedim. Gerçekten de ne eskiden ve ne şimdi deniz seyahatinden hoslanmayıp Ce­zayir Vilâyeti'ni, Tunus'u, Trablus'u ve Hindistan'ı görmemiş idim. Allah hayırlısıyla görmek nasip ede.

Bu Hazar Denizi'ııde bu adı geçen Kanlı Söyünç Nehri ke­narında iki gün dinlendik. Bu büyük nehir Dağıstan dağla­rından ve Açıkbaş dağlarından gelip Demirkapı'daıı 3 menzil uzak Hazar Denizi'ne karışır. Bir fırkası Terek Nehri'ne karışır abıhayattan işaret verir bir berrak nehirdir. Hatta Özdemiroğ-lu Osman Paşa bu nehrin denize karıştığı yerde Tatar askerinin Kırım'dan gelmesini beklerken 40 gün Söyünç Nehri kenarın­da konup bir musalla inşa edip çeşitli ağaçlar dikmişti. Hâlâ bir

685

ok menzili yer bir hıyaban gül-i gülistan ve koyahtır ki orad bir saat dinlenen insan taze can bulur. Gerçekten de hakir b mabethanede ibadet edip şükür secdesi edince Hazar Deni ' belâsını unutup taze can buldum. Bu nehirden bütün gemicile ve sefer ehli tüccarlar sulanıp yine Allah'a emanet deyip tehr ke gemisine binip güzel rüzgâr ile yedinci saatte, Terk-i iman hisarı yani amansız Terek Kalesi'nin özellikleri



Gemiden çıkıp kale kaptanına varıp Dağıstan padişahının mektuplarını kaptana ve kalede rehin olan Kabartey ve Tavus­tan [167a] beylerine verdik. Bu hakire izzet ikram edip kaptan sarayında bize bir mekân tayin ederek bütün yiyecek ve içecek­lerimizi verdiler. Hamd edip bir daha gemiye girmeye tövbe edip Terek Kalesi'ni gezip dolaşmaya başladık.

Bu Terek Kalesi, Acem'in Baku Kalesi'nin batı tarafında 300 mil deniz ile bu Terek Kalesi'dir. Bir iki ay önce Mehmed Gi­ray Han efendimizle Tavustan ülkesinden giderken ve Terek Nehri'ni geçerken bu Terek Kalesi solumuzda deniz kıyısında gözükmekte idi. Hamd olsun şimdi sağlıkla gelip görmek nasip olup 6 gün gezip eğlendik. Eski zamanda Kumuk elinde bir kü­çük kalecik imiş ki Enûşirvân yapısıdır. Sonra Moskov gemiler­le gelip ele geçirmiştir.

Uğursuz Rus sakalibe, Moskov keferesi Kazak-ı Ak Vilayeti'ni bildirir

Bu İskender Şeddi kale Terek Nehri'nin Hazar Denizi'ne karıştığı yerde Hazar Denizi'nin güney tarafı sonunda, bir kör­fez derenin ta Dağıstan ülkesine girmiş bir dil gibi körfez ni­hayetinde bir düz geniş ovada, üçgen şekilden dörtgen tarzına uzunlamasına yapılmış, yarısı tuğla ve yarısı kârgir taş güzel kaledir.

Büyüklüğü tam 9 bin adımdır ve çepçevre iki kat kaledir. Hendeğinden Terek Nehri akıp Hazar Denizi'ne karışır. Mos­kov kralının Dağıstan sınırında büyük bir limanı ve sınırının sonudur. Bütün Moskov bezirganları burada gemilerden çıkıp Dağıstan, Gürcistan ve Acem diyarlarına giderler.

Bu kalenin şimal tarafı Hazar Denizi'dir. Güney ve kıble tarafı Terek Nehri'dir ve Dağıstan ülkesiyle komşudur. Batı ta­rafı karadır ki Cerkezistan'a ve Deşt-i Kıpçak'a gider.

686

Çevresinde 7 adet kapısı var. İki kapısı sular kenarmdadır, biri kara tarafmdadır, diğer kapıları küçüktür, su alınır kapıcık­lardır- Ama kara tarafı gayet sağlam ve sarp üç kat şeddadi ka­ledir- Her kapı arası ellişer adım enli hendeklerdir.



Kale içinde toplam 9 bin adet bağsız bahçesiz daracık tahta Örtülü kârgir yapı evleri vardır. Ve bütün sokakları satranç nak­şı tarh olunmuştur.

70 adet kilise ve 10 adedi manastırlarını kale kuleleri gibi yüksek ve uzun çanlıkları vardır.

Toplam 3 bin dükkândır ve 10 adet küçük hanları var.

Bu kalenin iki kaptanı var, biri kaleye hükmeder, biri dış varoşa hükmeder. Ama kale varoşundan gayri yerde hükümle­ri yürümez, zira Heyhat Ovası kenarlarıdır ki mamur ve şenlik­li yeri yoktur, Kalmık kâfiri ve Yaman Sadak Tatarı hükmünde Kıpçak Çölü'dür. Ancak işlek iskele kaledir. Kaptanları 3 bin as­kere ve 170 pare balyemez toplara maliktir.

40 adet kadırga gibi, Rus şaykaları gibi küpeşteleri saz­lar ile örtülü firkateleri var. Demirkapı'ya, Baku Kalesi'ne, Gîlân şehrine (—) (—) (—) ve Moskov kralı vilâyetlerinde bin mil uzak mesafelere (—) nehri (—) (—) (---) gider gemileri, bezirgan götürüp getirir şaykaları var. Edil Nehri'ne bu gemiler girip Moskov'un (—) adlı taht merkezine gider, gayet donanım­lı pür-silâh gemilerdir.

Bazı zaman Moskov kralları Acem ile sulha aykırı iş işle­yip bu anılan gemilerle Acem'in Hazar Denizi kenarlarında olan kale ve şehirlerini vurup yağmalarlar. Hatta Baku Kalesi'ni vurmuş ve Gîlân şehrinin pazarı günleri gelip Gîlân'dan nice yüz Acem esirleri almıştır ve esenlikle Moskov'a gitmiştir. Acem kavmi bu Moskov Kazağı'ndan pek korkarlar.

Hatta Osmanlılar da Moskov Kazağı'ndan korkarlar ki de­falarca Ten Nehri ile Osmanlı'nın Azak Kalesi önünden geçip Karadeniz etrafını gecelerde vururlar idi. Allah'a hamd olsun İbrahim Han oğlu Sultan IV. Mehmed Han, Köprülü Vezir öne­risiyle Azak Kalesi'nden yukarı Sedd-i İslâm adlı iki adet kale­yi Ten Nehri kenarında karşı karşıya yapıp Ten Nehri üzerine kalın zincirler gerip Kazak-ı Ak kayıkları Karadeniz'e çıkmaz oldu.

687


İşte bu Moskov Kazağı gayet cesur kefereler olup Hazar Denizi etrafında olan Acem kaleleri hanlıklarının ödlerini paj_ latmıştır. En seçkin kâfirleri bu Terek Kalesi'ne gelirler, zira ga­yet bakımlı ve şenlikli olmada, avlaklı Terek Kalesi'dir ki ta Fağfur, Çin, Hıtâ, Hoten, Özbekistan, Gence, Şirvan ve Şamakı vilâyetlerinden av alıp yağmalarlar.

Terek Kalesi taşra varoşunun anlatılması

Terek Nehri kenarında 10 bin kadar uğursuz evli, bağlı bahçeli ve dört tarafı hendekli büyük varoştur. Suyu ve havası güzel olduğundan mahbûb ve mahbûbe Moskov güzelleri çok­tur.


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   22   23   24   25   26   27   28   29   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin