GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə28/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   39

699


Hatta bu hakir, 1073 [1662/3] tarihinde Köprülüzâd Fâzıl Ahmed Paşa Uyvar Kalesi'ni fethedip ertesi sene Ral Nehri'nde İslâm askeri bozulup Nemse çasarı tarafından ban istediklerinde Elçi Mehmed Paşa ile Nemse çasanna gidip Be Kalesi sarayında kralın başı ucunda İskender tacını görmek na sip oldu.

Yedi küngüreli güderi ve telafinden bir mücevher taçtır. Ve orta küngüre kubbeciğinde bir cevahirli murassa büyük halka­sı var. Her kral tahta çıktığında teberrüken birer tane murassa altınlı zincir korlar.

Bu tacın büyüklüğü bir Rumî kile kadar vardır. Kutsal günlerinde, toplantı (meclis) ve elçiler geldiği günlerde çasa-rın başı üstünde bu zincirler ile asılmış durur. Taşradan gelen adamlar çasar tacı giymiş sanırlar. Bir diğerli Hûşenk Şah tacı­dır.

Eski zamanlarda Tuna kenarında Pojon Kalesi'nde bu taç emanet durdu. 1073 [1662/3] tarihinde Uyvar Kalesi'ni Osmanlı fethedip Pojon Kalesi iki konak yakın kaldığından kâfirler kor­kup tacı Pojon'dan kaldırıp Beç'ten içeri (—) konak yer ikinci taht merkezi olan Prag Kalesi'ne getirip orada muhafaza ettiler. Ama inşaallah kâfir korktuğuna uğrayıp Beç Kalesi'ni, Prag'ı ve Lonçat kalelerini fethedip Rimpapa (Roma) Kızılelması'nda karar ederiz.

İşte bu Saray şehrinde ilk defa Hûşenk Şah'ın giydiği ta­cın aslı, esası ve şekli böyledir. Hatta Hûşenk Şah'ın ziyaret et­tiğimizin mezar taşında tacının şeklini çizmişti. Beç Kalesi'nde gördüğümüz üzere bire bir aynıyla yazılmış Hûşenk Şah tacıdır. Sonra Hûşenk Şah'ın [170b] kabri yakınında,

Hûşenk Şah oğlu Tahmures Han ziyareti: Edil Nehri ke­narında bir hıyâban bağı içinde bir çemenzar sofa üzerinde gö­mülüdür. Mezarının boyu tam 77 adımdır ki çepçevre somaki mermer sanduka içinde gömülüdür. Bunun da mezar taşında babaları, dedeleri ve saltanat müddetiyle böyle yazılmıştır: •

"Müddet-i ömrü 420 sene idi,

Ve sahib-kıran div-bend kişi idi,

Ve ata ve katıra ve deveye palan ve eyer urup binen idi,

Ve sığıra ve camıza yük uran idi,

700

Ve baytala eşeği çekip katır kulunlatan idi,



Ve pars ve tazı ve zağarları birbirlerine çekmek ile çeşit çe­şit taraş ve tulalar ve azağan yitler hasıl etken kişi idi,

Ve ala ve bala yitken tazılar ile av avlamak bu Tahmures bandu' ki fena yurd buna dahi kalmadı,

Ve silâh âletleri makulesi nobut ve kılıç ve hançer ve bıçak peyda etkendir.

Ve Türkistan'da Yesu şehrini ve Şâbûristan'ı ve cümle Türkistan'ı bina etkendir. Rahmet-i îzîd bolgandır"

diye bu özellikleri iri Ma'kıl yazısı ile mezar taşına yazmış­lar. Gerçekten de sikkeyi mermerde kazmışlar.

Tatar hanların ataları ziyaretini bildirir

Toluy Han ziyareti: Bu Saray şehrinde bir yüksek sivri kubbede gömülüdür, ama kabri o kadar uzun değildir. Ondan bir hayli uzak mesafede, Edil Nehri kenarında,

Tağar Han ziyareti, yanında babası Menkirtim Han: İkisi büyük bir türbede yatarlar. Bu yazılan hanlar tamamen Cengiz Han evlâtlarıdır, hepsi İslâm ile vefat etmişlerdir, ama Hûşenk Şah ve Tahmures Şah daha öncedirler.

Bu Saray şehri hep selef hanlarının taht merkezleri olup Etil Nehri kenarında olmak ile o kadar mamur ve şenlikli imiş ki çapar at ile bir günde bir başından bir başına yetişilir imiş. Burada ibret verici, görülmeye değer saraylar ve yüksek yapılar var ki Mısır diyarında İsne, İsvan ve Sudan eyaletlerinde yok­tur.

Saray şehrinin harap olmasının sebebini bildirir

690 [1291] tarihinde Tohtamış Han sahib-huruc olup hulûlî mezhepli olduğundan Kırım Vilâyeti'nde İslâm ile müşer­ref olan Özbek Han üzere Tohtamış Han 500 bin askerle Kı­rım Adası'na varır. Özbek Han Allah'ın emriyle yenilip elini vilâyetini Tohtamış Han yağmalayıp harap ettiğinden Özbek Han doğru Timur Leıık Han'a sığınır. Zorba Timur Han da Öz­bek Han'ın hatırı için Mâveraünnehir'den 300 bin Moğol, Bo-ğol, Kaytak, Lezgi, Legzi, Türk, Türkmen, Terekeme ve Çağatay kavmi askerleriyle gelir. Tohtamış Han-ı hulûlînin şehri olan bu Saray yakınında iki asker birbirlerine karılıp katılıp iki taraftan nice kere 100 bin oklar ve mızraklar atılır. Allah yardım edip

701


Tohtamış Han yenilir ve 200 bin asker kılıçtan ve oktan gec; kılıçtan artakalanlar Edil Nehri'nde boğulur. Saray şehrini T' mur Lenk Han harap edip ol zamandan beri zikroluııan kadar ca mamur olur.

Sonra Timur Han, Özbek Han ile Kırım'a gelip yine Özbek Han'a Kırım'ı ihsan edip Kırım'ı Özbek Han imar etmeye bas­lar. Timur Han da Özü Nehri'ni karşı geçip Kazakistan'ı, Leu ve Krakov'u, Moskov ülkesini yağmalayarak Deşt-i Kıpçak'tan sağ salim ve doyum olmuş olarak Mâveraünnehir'e gider. İşte Saray şehrinin harap olmasının aslı budur.

Cengiz Han zamanında bu Deşt-i Kıpçak'ın, yani Heyhat Ovasının etrafında 170 adet büyük şehirler var imiş. Hâlâ hara­beleri içlerinde Kalmık şahlarından Taysı Şah ve Moyinçak Şah ikişer kere 100 bin keçeden obalarıyla konup göçerler. Tüm bu şehirleri güçlü Timur Han harap etmiştir.

Bu Deşt-i Kıpçak'ta Beştepe adlı mahalde bir yığma tepe üzerinde bir kalın ve uzun mermer direk var. Bunu Timur Han alâmet için dikip tüm harap ettiği şehirleri, kaleleri, itaat ettirip boyun eğdirdiği 18 adet padişahları, konaktan konağa yayan yürüttüğü padişahların isimlerini o direğe yazmış. Ama Azer­baycan Şahı Uzun Hasan Şah'ı yayan yanı sıra yürütüp konak­tan konağa sohbet edermiş, onu da öyle mermere kazmış.

Padişah kanunu isteyen ve her kavim ve kabilenin hayvan­larına vurulan damgaları öğrenmek isteyen o direğe varıp sey­redip lazım olan damgalarını görürler ve alırlar, Timur Han kanunnâmesini görürler. Timur Han'ın soyu sopuyla bir Çağa­tayca dille hüsn-i hattı mühr hattı gibi zemin kazılmıştır. Bü­tün mezarların eşiklerinde ve mezar taşları üzerinde her kabir sahiplerinin yaşları, bütün [171a] hayrat ve hasenatları, kısaca­sı hayatta iken her neye malik ise, ne işledi ve ne kişi idi tüm­den mezarları taşlarında yahut hayratlarının duvarlarında celî yazı ile yazılıdır. Bir acayip zengin kavim imiş.

Sonra bu Saray şehri hâkiminden ihsan ve inamlar alıp ve Moskov elçisine 5 bin tüfenkli asker yardım verip Edil Nehri'ni gemiler ile karşı tarafa 47 milde geçip Edil Nehri kenarınca batı tarafa (—) saat gidip Heyhat Sahrası'nda şiddetli soğuklar çe­kip ve ibretlik eski eserler seyredip,

702

Sünni Heşdek kavminin şenlikli vilâyetinin özellikleri



Edil Nehri'nin sağı ve solunda nice kere yüz bin keçe­den obalar, keçeden cami ve medreseler, keçeden mektep ve dârülkurrâlar ile Heyhat Ovası çadır ve ağırlıklar, yüklük ve karargâhlar ile süslenmiş, sanki büyük bir vilâyettir. Bunlarda olan hayvan ve arabaların hesabını Allah bilir. Elçiyi Alban adlı birinin köşerine (arabasına) kondurdular. Hakiri bilip bay kişi­nin köşerine, yani arabalarına kondurup o gece ateş kenarların­da can sohbetleri ettik.

..................(6 satır boş)....................

Mümin ve cesur Heşdek kavminin dilleri: Gerçi hepsi Moskov dili konuşurlar, ama başka bir çeşit özel lehçeleri var­dır.

..................(3.5 satır boş)....................

Bu Heşdek kavmi yurdundan kalkıp yine Edil Nehri kena­rınca batı tarafa gidip tam 2 gün Heşdekistan'da konup göçüp 3. günde,

Gaziler yurdu Kazan Vilâyeti'nin imaretlerini bildirir

Daha önce bu da Cengiz Han'ın tahtgâhı imiş. Nice melik­ten melike kalmış. Hâlâ Moskov elinde uğursuz bir yer olmuş. Nice bin adet han, cami, imaret, mescit, medrese, tekke, ha­mam, dükkânlar ve bedestenlerin kubbeleri, kemerleri ve köşk­leri açıkta durur. İbretlik acayip ve garip yapıları çoktur. Hâlâ 3 bin kadar saz ve kamış örtülü evleri, 20 adet kiliseleri ve 7 adet mescitleri var, zira bunda dahi Nogay kavmi ve Heşdek kavmi Müslümanları çoktur. Ve 600 kadar dükkânları var. ..................(2 satır boş)....................

Kalmık korkusundan o gece atlara geçen seneden kalma ölen adındaki otlar yedirdik. Bunun da hâkimi Moskov kralı tarafından Zakırya adlı vezir 10 bin Mujik keferesi ve Heşdek kavmi askere maliktir. Şehrinin zemini (—) (—) (—)

Burada da bağ ve bahçe yoktur, ancak şebekeli bostanları çoktur. Bu diyarlarda şarap olmaz. Bütün kefereleri rakı, horil-ka, pivo ve med adlı sarhoş edici içecekler içerler. Ama Heşdek kavmi yine at etleri yiyip boza, kımız, talkan ve yazma içerler.

Suyu ve havasının güzelliğinden mahbûb ve mahbûbesi gayet çoktur. Ve hepsi âşık-perestlerdir. İster erkek ve ister ka-

703

din olsun esvapları cukadır. Başları tamamen kalpaklıdır, am Tatar börkleri gibi değildir, bir başka tarz sivri kalpak giyerler Heşdek kavminin ve Moskov'un Hıristiyanlarının kadınları yüzleri açık gezerler.



Bu şehir de yedinci iklimdendir. Akşam vakti [171b] atlara yem asıp akşam namazım kıldık. Atlar bir saatte yemi yediler Biz de yemek yiyinceye kadar Şafiî vakti olup sabah oldu. Ve bir saat olmadan gün doğdu. Kısacası bütün gecesi 4 saat ve bir çeyrek oldu, zira yedinci iklimin ortasıdır. Gerçi uzun günleri vardır, ama âlemi aydınlatan güneşin diğer vilâyetlerdeki gibi gücü ve etkisi yoktur. Hamd olsun bu gaziler şehri Kazana gelmek ile 7 iklime ayak basıp seyahatte hissemiz olmuş oldu.

..................(1,5 satır boş)....................

Kazan şehri ziyaret yerleri: Azerbaycan Vilâyeti ki gönül çalan Tebriz şehridir, onun yakınında bir kubbe içinde gömü­lü olan Muhammed Şam-ı Gazan bu Kazan şehrinden olmak­la Şenbet-i Kazan'dan bozma Şam-ı Gazan derler. Annesi olan Helam Ban adlı hatun bu Kazan'da pişip yatar. Oradan,

Feridun oğlu Eyreç oğlu Hûşenk oğlu Şehinşah Menûçehr ziyaret yeri: İran, Turan, Semengân, Laristan ve Moltan padişahlarından ülkeler fetheden ve düşman kıran bir ulu padişah idi. Bu Menûçehr Hazret-i Nuh'a iman edip gemi­ye girenlerdendir. Hazret-i Musa'ya dek yaşayıp ona da iman getirmiş ulu padişahtır ki 120 yıl padişahlık edip 700 sene ya­şamıştır. Kazan şehrinin dışında yeşil bir kümbet içinde yat­maktadır. Mezar taşında ömür ve saltanat müddeti yazar, ha­kir ondan alıp yazdım. Bu Menûçehr ile Sam, Neriman, Zâl ve Köstehem aynı zamanda yaşadıklarından evlâtları Menûçehr yanında yatıp kendileri Heyhat Ovası'run kıblesi tarafında Irak-ı Dadyan şehri dışında yatmaktadırlar. Bütün silâhları ayakları ucunda dikili olan uzun direkler üzerinde direk gibi deste-çûb kûbları, salıkları ve gürzleri asılı durduğu yukarıda yazılıdır. Sonra,

Sahib-kıran Feridun Şah oğlu Tür ziyaret yeri: Bu Tür da

babası Feridun ile Hazret-i Nuh'a iman edip Nuh'un gemisi­ne binip Nuh Tufanı'ndan kurtulanlardandır. Ondan sonra bu Heyhat Ovası'nda Tûr'un soyu çoğalıp nice yüz yıl yaşayıp İran

704

ve Turan padişahı olmuştur. Bu Kazan şehrinde Menûçehr ya­kınında gömülüdür. Bu Tür Şah'ın oğlu Zâdim'dir, onun oğlu peşeng'dir, onun oğlu Efrasiyab'dır, ama Tür oğlu Zâdim, baba-sı yanında gömülüdür.



Tür oğlu Peşenk ziyareti yeri: Bu da Kazan şehri dışında yatmaktadır. Nice ziyaretler, nice bin acayip ve garip eserler ge­zip gördük. Yine Kazan şehrinden batı ile yıldız rüzgârı arasına bir gün bir gece yine Heyhat Ovası içinde Heşdek kavmi obala­rını seyrederek gidip Kalmık Tatarları korkusunu da çekip,

Cengiz Han batır vilâyeti, yani sahib-kıran şehri Alatır

Tatar tarihçilerine göre bu şehri Tufan'dan sonra ilk defa yapan Feridun Şah oğlu İrec Şah'tır. Sonra Cengiz Han taht merkezi edinip imar etti. Daha sonra Hülâgu Han harap etti. Ondan sonra Aykulp Han oğlu Alatır Han imar edip ardından Tohtamış Han tahtgâh edinmişken Timur Han Tohtamış Han'ı yendiğinde bu Alatır şehrini ne yazık ki yerle bir etmiştir. Daha sonra Moskov kralı fırsat bulup bu Alatır şehrini imar eder. Hâlâ Moskov elinde birazcık mamur şehirdir ki başka veziri var, 10 bin askerle hükmeder. Askerinin yarısı Mujik Kazağı'dır, yarısı Heşdek ve Yaman Sadak askeridir. Bunlar Kalmık ile sulh edip kardaş olmuşlar, yani barışmışlar. Şehir içine Kalmık Tatarları girip pazarlık ederlerdi.

Alatır şehri zemininin şekli: Yine Heyhat Ovası'dır. Etil Nehri'nden bir merhale yer uzak bir geniş yeşillik, lâlezar ve verimli ovada suyu ve havası hoş, mahbûbe Mujik kavmi kız­ları var ki sanki cihan dilberleridir. Bu diyarın kışı çok sert ol­duğundan halkı çok giysi ve kürkler giymekle mahbûb ve mahbûbeleri tamamen kısa ve büğrü şekil görünür.

Bu şehir İslâm elinde iken bunda olan çeşit çeşit sanatlı ca­miler var ki diller ile anlatılıp kalemlerle yazılmaz. Renk renk sırçalar ile murassaca yapılmış yeşil servi gibi uzun minarele­ri var ki her bir camiin özelliğinde diller kısa ve kalemler kırık­tır. Hatta bu hakir bir camiin kapısı önünden geçerken kapısına baktım, sanki nice yüz bin değerli taşlar ile yapılmış bir kapıdır ki dikkatlice bakan insanların gözbebekleri kamaşır. Sanki Si­vas şehrinde Kılıçarslan Şah Medresesi kapısına benzer.

Sonra Alatır Han Camii, öyle bir cihan mabetgâhıdır ki gü-

705

zellik ve zariflikte benzeri yoktur. Hatta mühendis üstadı bu mabede var gücünü sarf edip, o usta yapıcı bu camide tasar­ruflar etmiş ki felek atlasında öyle bir işçiliği bir eski usta dül­ger etmemiştir. Sanki mihrabı ve minberi Anadolu Eyaleti'nde Afyonkarahisarı'nm yukarı [172a] kaya üzerinde olan iç hjsa_ rın camii mihrabı ve minberi gibi sanki bir murassa mihrap ve minberdir.



Sözün kısası bu Alatır şehrinde olan cami, mescit ve med­reselerin özelliklerini yazılması imkânsızdır. Ama hüküm Allah'ındır, böyle nurlu camiler kâfir elinde kalıp 77 adet cami hâlâ kilise olup İsa âyini ederler, ama minare, mihrap ve min­berleri tamamen murassa gibi durur.

Hâlâ bu şehir içinde 6 bin adet saz örtülü uğursuz haneler, 600 adet dükkânlar, 7 adet hanlar, 3 adet hamamlar ve 7 adet Heşdek mescitleri var, aşikâre ezan okumak yasaktır, ancak ce­maatle namaz kılmalarına engel olmazlar.

..................(1,5 satır boş)....................

Bu şehri de seyredip yine kuzeye bir gün gidip, Feridun Han taht merkezi, yani Balu Han Kalesi'nin

özellikleri

Tatar tarihçilerine göre Feridun Han Nuh Nebî Tufanı'ndan sonra gemiden çıkıp bu vadileri beğenip kendine mesken edip bu şehri kurar.

Sonra Cengiz Han evlâtlarından Bakı Han adlı bir sahib-kıran bu toprakların suyu ve havasını beğenip kendine yurt ve sığınak olması bir kale inşa eder. Sözün özü, bu hakir Evliya adındaki kusurlu kişi, atlanıp bir günde kaleyi güçlükle dolaş­tım. Gerçi Nemse, Alman, İsveç ve Felemenk kâfiristanlarımn kaleleri gibi Yecuc Seddi'ne benzer sağlam ve dayanıklı kale değildir, yalın kat duvarlı ve bir saatte bir kapılı ve birer bü­yük kuleli büyük kaledir ki bir günde dolaştık. Ancak adımla­madım, zira at ile bir günde dolaşılan suru bu hakir yaya yürü­yüşle nice adımlayım.

Bu da Edil Nehri kenarında Moskov hükmünde başka ban-lık kaledir ki 10 bin Mujik Kazağı, 10 bin Heşdek Tatarı ve bin kadar Kalmık Tatarı askere malik kaledir. Toplam 24 saatte 24 kapısı vardır. Çarşı pazarı o kadar süslü değildir, ama kilise ve

706

manastırlarının imaretlerine aşk olsun, zira Balu Han Gazi as­rında bu kiliseler tamamen cami ve mescit imiş.



Bu şehri de Timur Han harap etmiştir. Hatta Heşdek kavmi bu şehir içinde bir cami olan kiliseye Hızır Yakan, Alay Yakkan mezgiti derler, yani Hazret-i Hızır ateşe yaktığı ve Allah yaktı-ch cami derler. Balu Han bu camii yüz yılda tamam edip san­la cennet bahçesi imiş. O zamanda Tatar kavmi Kabe'ye gitmez olup "Bu cami Kabe'dir" diye buraya gelip ibadet ederlermiş. Uzunluğu ve genişliği biner adımdır. Ama kale dışında başka bir kaledir.

Timur Han bu Balu Han Kalesi'ni harap ettiğinde bu ca­mie kıyamayıp alıkor. Hazret-i Hızır aleyhisselfîm meğer Timur askeri içre imiş, hemen insanların içinde ortaya çıkıp "Mekke-i Mükerreme'den gayri Kabe olmaz" diye bu nurlu camii yakar. Yaşlı olan Heşdek kavmi Tatarları gördüklerinden anlatırlar.

Zira Timur, Yıldırım Bayezid Hanımız zamanında yakın zamanda olup Timur'a yetişmiş Heşdek Tatarlarının 200 yası­na gelmiş olanlarının dillerinden duyup bu camiin yakılmasını yazdım. Ama vah ve vah ve vaveyla ki böyle cennet köşkü gibi büyük cami yakılıp aydınlık iken karanlık olmuş. Ama yine böyle iken bu camiin içinde ve dışında türlü türlü füsuskârî kıvrımlı işlemeler, mermer ustası işi ve çeşit çeşit ve renk renk ibretlik mermerler bir diyarda yoktur. Ancak Mısır'da Paşa Sa­rayı civarında Sultan Kalavan Camii'nin duvarları ola. Gerçek­ten de sanatlı işleme de bu Balu Han Camii'ne denktir. Bu Balu Han'da daha nice camiler kilise yapılmışlardır. 7 adet hanları, 3 adet hamamları ve 7 bin kadar saz ve toprak örtülü evleri var.

Balu Han şehri zeminini bildirir:

..................(2 satır boş)....................

Balu Han şehri ziyaret yerlerini bildirir: Bu şehrin kıblesi dışında bir yeşillik tepe üzerinde,

Sahib-kıran Feridun Han ziyareti: Arap tarihçile­ri bu Feridun'a Ebü't-Tatar (Tatarların babası) derler. Arabis­tan, Mekke, Medine ve Kızıldeniz kıyılarında çok seyahat et­tikten sonra bu Heyhat Sahrası'nda Balu Han Kalesi'nin zemi­nini imar etmiştir. Tarihçilere göre Hazret-i Nuh'a iman edip Tufan'da Nuh'un gemisine girmiştir. 500 yıl yaşayıp Hûd Nebî

707


aleyhisselâma yetişmiştir. Şam'dan Kabe'ye Tufan'da kaybola Kabe yollarını bu açmıştır. Ve Hazret-i Nuh ile Kabe yerind olan Beyt-i Mamur yerini bunlar temizleyip Kabe yerini beli' etmişlerdir. [172b]

Şam yoluyla Kâbe-i şerife giderken Hûd Nebî şehri vardır Allah'ın emriyle yerin dibine geçmiştir ki yapı kalıntıları göle nazırdır. Gören kimselere kapalı değildir. Bu şehri Hûd Nebî imar ederken bu Feridun ırgatlık edip Hûd Nebî ile şehri birlik­te yapmıştır. Bu yüzden Hazret-i Hûd bu Feridun'a "Tatar oğ­lun çalışan olsun" diye dua ettiğinden Hûd Nebî duası kabul olup o sene Feridun'un bir oğlu doğar, Hazret-i Hûd o oğlana Tatar diye isim koyup bağrına basıp,

"Benim mana oğlum olup evlâtları cihangir olsun" buyu­rup Tatar oğlanın başına Hazret-i Hûd kendi takkesini koydu. Dahhak-ı Mârî ile Demirci Kâve çenginde o Hûd Nebî takke­si kayboldu, derler. Bazıları hâlâ Çin padişahı hazinesindedir, derler.

Beri taraftan Feridun Han sahib-kıran olup Hûd Nebî'nin yaptığı batık şehrin dışında Feridun alâmeti olması için bir bü­yük sütun dikmiştir, hâlâ yol üzere durur. İsteyen hacılar varır görür. Kûfî hatta benzer bir çeşit yazılar kazılmış ve nice yüz çeşit resimler yazılmıştır ki hikmet ehli ve maarif erbabı bu su­retlerin ne idiğini bilir, bunlar birer işarettir. Kıyamete dek ge­lecek padişahların, gelecek kavmin ve bütün gelecek yaratık­ların resimleri direk üzerine yazılmış ve kazılmış durur, gö­rülmeye değer ibretlik yüksek sütundur. Hemen İstanbul'da Avratpazarı'nda dikili olan resimli dikilitaş gibi yüksek direk­tir.

Bu Feridun'un Hûd Nebî duası bereketiyle Tatar oğlundan sonra 11 oğlu olur.

Evvelâ biri Tûr'dur, onun oğlu Zâdim'dir, onun oğlu Peşeng'dir, onun oğlu Efrasiyab'dır.

Feridun'un bir oğlu da İrec'dir, onun oğlu Kûşeng'dir, onun oğlu Menûçehr'dir ki Macar kavminin atasıdır. Bu Menûçehr, dinden dönen Mençâr'dır ki Mençâr'dan bozma hâlâ Ma­car derler, Hûşenk Şah tacı bu Mençâr'dan nice ele geçip hâlâ Nemse çasarı elinde kalıp gorona, korona, manlifke ve kallevi-

708


ne derler. Hatta Osmanlı'da kallevî sarık adı ondan kalmıştır.

Menûçehr'in bir oğlu da Ejder Ban'dır kim Erdel Maçan ol-muştur.

Bir oğlu da Nig Yejder Ban'dır ki Orta Macar olmuştur.

Bir oğlu da Kurs Ban'dır, Kaşa Maçan olup Mençâr olan, yani 4 kardeş Macar olan bu Menûçehr evlâtlarıdır, ama Kurs gan olan Menûçehr oğlu hepsinden cesur, halkını sever, yiğit hünerli bir kral olup şehirler imar etti. Hâlâ Kurs adlı Macarlar, onun evlâtlarındandır.

Feridun'un bir oğlu da Selm'dir, onun oğlu Gâv-ı İsfehanî'dir, onun oğlu Karp Pehlivan'dır.

Bunlar tüm oğul oğula ve torunu çocukları bir yerde Balu Han Kalesi'ııde sanki Mısır'ın ehram dağları gibi kümbetler alt­larında gömülüdürler. Eskinin padişahlarının kabirleri mezar taşlarına tüm halleriyle ne kadar ömür sürdükleri, ne kadar sal­tanat müddetleri var, yaptıkları eserleri ve fethettikleri ülkeler, ne varsa hepsini yazmışlar. Hakir de ondan alıp bu müsvedde mecmuamıza yazdık.

..................(1,5 satır boş)....................

Bu Balu Han şehrini de gezip dolaşıp yine Edil Nehri kena­rıyla kuzey tarafa bir gün gidip yine şiddetli sıkıntılar çekerek Mujik kâfiri içinde gidip,

Kâfiristan vilâyeti, Mujik şehri kavminin özellikleri

Daha önce Cengiz Han asrında Ulu Nogay, Yamanca No-gay, Şıdak Nogay, Urumbet Nogay ve nice yüz adet Nogay kav­mi büyük şehirde ve sahrası olan Büyük Heyhat'ta sakin olur­lar imiş. Timur Han gelip harap edip Moskov kralını da itaat al­tına almayı isteyince gördü ki gecesi az, iki saatten az vakitte sabah olup Hak Taâlâ'mn 5 vakit farz eylediği yatsı namazının vakti yok,

"Bu diyarda ne işim vardır" diye Akşehirli Molla Nasred-din ve (—) (—) ulemâlar ile "(Yapacağın) işler hakkında onlara dn-nış." [Kıır'ân, Âl-i İmrân 159] âyetinin hükmü üzere ileri gelenle­riyle danışırken bir Tatar gelip "Han'ım Edil Suyu bu gece kıs-tadı" yani dondu diye haber getirdi. Hemen Timur Han Edil Nehri'ni buzda kolaylıkla geçip geriye döndü. Bu Mujik şehrin­den içeri Moskov'a girmedi, döndü ve gitti. Bu Mujik şehri de

709


nice zaman muattal yatıp daha sonra Moskov krallarından Se baniska adlı kral imar eder.

Şehrin zemininin şekli: Edil Nehri kenarında işlek şehi iskeledir.

Edil Nehri'nin özellikleri: Yukarıda anlatılmıştır. Ama bu [173a] yeryüzü 7 deniz ortasında 187 bin mil kaplar büyük bir dünya Adaşıdır. Bu dünya içinde Cenâb-ı Allah bu Edil Nehri gibi büyük nehir yaratmamıştır. Bazı yeri 40-50 mil ve bazı dar boğazları 30 mildir.

Bu Mujik şehri İskelesi'nde büyük gemiler var ki her birine ikişer bin adam sığar. Bunlar Çin, Fağfur, Terek, Kozak ve Ze-nane Vilâyeti'ne gidip gelir gemilerdir. Büyük topları var. Düş­manları Fağfur kavmi, Mujik kavmi ve müslimler imiş. On­ların da gemileri var imiş, ama bunların kadar büyük gemi­ler değil imiş. Cesur ve bahadır kavim olduklarından Hazar Denizi'nden Cayık Nehri'ne girip Moskov kralı vilâyetinde 2-3 ay kayıklarıyla gezip bu kadar ganimet mallan alıp yine sağ salim ve doyum almış olarak Kozak vilâyetlerine giderlermiş.

Bu Kızıldeniz (Hazar), iki Karadeniz'den büyük bir der­ya imiş, kırk gündür sahillerinde gezip dolaşır, yol alırız, daha bir sonunu, dibini görmedik. Asla bir denizle bağlantısı yoktur, hemen başka bir denizdir. Allah bilir ki fırdolayı çevresini ge­zip dolaşmadım, ama Karadeniz'in çevresini iki kere dolaşını-sımdır.

Bu Hazar Denizi'nde olan gemiler asla bizim Akdeniz, Ka­radeniz, Umman Denizi, Moltan Denizi ve Hindistan Deni­zi gemilerine benzemez. Başları ve kıçları ancak havalesiz ge­milerdir. İki yanlarında minare kalınlığı hasırlar vardır, zira bu denizin büyük fırtınaları olur. Demirkapı'dan binip Gîlân Vilâyeti'ne düştüğümüzde çektiğimiz fırtınaları hakir bilir.

Bu şehir yine Heyhat içindedir ve hâlâ Moskov veziri hük­münde 20 bin Mujik keferesi askeri ve 10 bin Heşdek askerî kulu vardır.

Hepsi 20 adet olan kiliseleri daha önce selâtin camileri imiş. Hepsi ikişer ikişer minareli manastırlardır. 50 kadar ma­mur Heşdek kavmi mescitleri vardır. Bu şehirde 7 gün konup dörder vakit namaz kılardık. Bu diyarda asla yatsı namazı ki-

710

ız, zira yatsı namazı vakti ser'-i şerif üzere yoktur. Hemen pirinç pilavı suyun kaynatıp pirincini salıp yağ ile haşlayıp pi­lav olacak sırada sabah namazı olup namaz kılınır. Yatsı nama-zınin vakti yoktur. Karanlık gecesi toplam 1,5 saat, 3 derece ve 2 dakikadır.



Hakir nice kere rub' daire tuttum. Uzun gündüzü 22,5'tur, anıa güneşin sıcaklığı olmayıp aydınlık gündüzü hemen Şafiî vakti gibi olur.

Kışı gayet sert olup meyve ağaçları ve söğüt ile kavaktan başka ağaç yoktur, ama şebekeli bostanları ve ekinlikleri çok­tur. Ama biraz mutaassıpça olduğumdan hizmetçilerimle yatsı namazını cemaatle kıldığımı Heşdek ulemâsı görüp men ettiler.

"Eskinin müçtehit ulemâsı buraya gelip yatsı namazı vak­tini bulamayıp yatsı namazını kılmayıp kitaplar yazdılar" diye nice yüz cilt muteber kitapları hakire gösterdiler. Sonunda ben de adamlarımla nice zaman yatsı namazını kılmayıp latife ile,

"Tuh ne güzel vilâyet olur, gerçekten de kalacak vilâyettir" dedim. Baba Halhali yoldaşım,

"Behey imanım, işte elhamdülillah, yatsı namazı kılınmaz diyara geldik. Bir dahi şu sabah namazı kılınmaz vilâyete dahi gidebilsek ah canım sabah namazı vah canım Şafiî namazı" diye latife ettiler.


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin