GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə7/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   39

448


Bu kalenin karası tarafında varoşu, bir bağ ve bahçesi yok­tur, ancak bostanları gayet çoktur. Havası gayet soğuktur. Bu kale ile Şahinkirman arasında Özü Nehri içre büyük geniş ada­lar vardır. Eğer o adanın birisine Osmanlı himmet edip bir bo­ğazda bir sağlam kale daha yapsa asla Kazak gemileri geçme ihtimalleri olmazdı. Orada hasıl olan tuzlalarını da Osmanlı zapt edip cümle kale kulları aylıkları tuzlalardan gelip Kazak kâfiri bir dank tuza muhtaç olurdu.

Bu kaleyi de gezip dolaşıncaya kadar Tatar askeri beri tara­fa esenlikle geçip Efrasiyab boruları çalınıp kuzey tarafa 8 saat at sürüp büyük Aksu Nehri'ni Koyun Geçidi'nden geçerken Han biraz dinlendi.

Bu Aksu ta Moskov ile Leh arasından gelip Sirge Kazağı içinden geçip Doğan Kalesi'nden aşağı Aııdirya Adası'nda bü­yük Özü Nehri'ne katılır. Özü Nehri kâh kuzeye ve kâh kıb­leye akarak Moskov ile Leh diyarı arasından gelip bu mahal­den geçip Özü Kalesi önünde Hasan Paşa Kalesi burnunda Karadeniz'e karışır. Bu 1067'de [1657] ayrıntılı olarak yazılmıştır.

Sonra Aksu'nun Koyun Geçidi'nden kuzey tarafa (—) saat, Durujunka Kazak Vilâyeti

Özü Nehri'nden berisi tamamen Durujunka'nın vilâyetidir. Daha önce Kardaş Kazak'a tabi idi. Şimdi asi olup yüz pare şay­ka yapıp İstanbul Boğazı'm vurmaya kalkışmıştı. Aksu üze­re tüm şayka gemilerini bulup hepsini yakıp vilâyetine çapul, yani akın seferi edip elini vilâyetini ateşe verip tam 7 [bin] adet seçkin esir alınıp Doğan Kalesi'ne gönderildi.

Oradan yıldız rüzgârı tarafına 5 konak yer gidip köy ve ka­sabaları harap edip esirler alarak gidip,

Sirge Kazak Vilâyeti

Bu da Leh reayalığındaıı ayrılıp Kardaş Kazak ile gezip dolaşırken Kardaş Kazak'tan ayrılıp Durujunka Kazağı'yla Karadeniz çevresini vurmak isterdi. Bunun da memleketi­ni elekten, dest-i felekten geçirip 50 pare gemilerini Tasma Nehri'nde yakıp 6.060 kadar esirler ve bu kadar ganimet mal­ları alındı.

Oradan batı tarafa giderken Kardaş Kazak ülkesine ayak basıp,

449


Kardaş Kazak memleketi

Bunlar Mehmed Giray Han [lllb] ile kardaş, yani barışık olduklarından bu keferelere Kardaş derler. Büyük ülke ve acı­masız asker sahibi melunlardır. Daha önce bunlar Leh kral­larının reayaları idiler. Sonra Leh kavmi ve Leh Yahudisi zul­münden bunlar Leh'ten yüz çevirip tam 80 bin tüfenkli Ka­zak, Kırım Hanı İslâm Giray Han'a tabi oldular. İslâm Giray Han bunların yardımıyla tam 7 sene Leh diyarına 71 kere se­fer etti. Krakov, Daniska, Çek, Korul ve İsveç memleketlerinin 6 krallık yerlerini 7 yılda 800 bin esir alıp elini vilâyetini harap ettiğinden başka Leh diyarından 200 bin Yahudi esir çıkıp Ta­tar kavmi, birer lüle tütüne Leh Yahudisi vermişlerdir. O za­mandan beri Tatar kavminin mirzaları samur kürk don ve sa­mur şıpırtma kalpak giymeye başladılar. Kardaş Kazak da Leh'in Karun malına sahip olup samur kalpak ve kırmızı çuka gümüş düğmeli dolamalar giymeye başlayıp hâlâ zengin ke­fereler oldu. Ama isyanları olmadığından bunların vilâyetleri yağmalanmadı. 10 bin seçkin tüfenkli yardımcı kefereler ve­rip kendilere tabi olmayanları yağmalamaya gidip batı tarafa l gün ve kuzeye 3 gün eli vilâyeti harap ederek gidip,

Gürlev Kalesi menzili

Bu kale Krakov Vilâyeti toprağında olup Leh kralı hük­münde iken 1053 [1643] tarihinde İslâm Giray Han zamanın­da Kardaş Kazak bu kaleyi Han kuvvetiyle Krakov kralı elin­den alıp içinde nice zaman oturdu. Yine Leh kralına verip ken­dileri kale içinde askerî taifesi kaldıkları yukarıda yazılıdır. 1067 [1657] tarihinde yine Mehmed Giray Han ile Leh diyarın­da Rakofcioğlu'nun Erkek Maçan, yani Erdel Macarı taburunu bozduğumuz sene Tatar Han ile bu Gürlev Kalesi altında kon­duğumuz da ayrıntılı olarak yazılmıştır.

Ama şimdi bu kaleden Han hazretlerinin karşılanmasına Kardaş Kazak Hatmaıı 40-50 atlı ile çıkıp hanın ayaklarına yüz sürüp büyük ziyafetlerden sonra çok bol hediyeler verdi. Ora­dan Kardaş Kazak askeriyle atlanıp bu mahalde Özü Nehri'ni kayıklar ile bütün İslâm askerleri karşıya geçip,

Kazak-ı Ak, Berabaş-ı Yunak Vilâyeti'ni bildirir Evvel ve sonra Moskov krallarına tabi 50 bin kadar kâfir

450

Kazaktır. Han bunlara mektup ile bir elçi gönderdi. Mektubu okumadan kabul etmeyip "Han bildiğinden kalmasın" diye el­çimizi kovdular. Derhâl Han da Özü Nehri'ni kolaylıkla geçip yıldız tarafına Berabaş Kazağı Vilâyeti'ni talan ederek becenele-rinde olan kâfirleri esir ederek batı tarafa gidip, Kirmançık Kalesi'nin özellikleri



Moskov dilinde Yaşlovız Kirman derler. Bu da ağaç kale­dir, ama iç kalesi taş olup Potnik hatmana tabi oldukları 1067 (1657) tarihinde yine Mehmed Giray Han ile Leh Vilâyeti'ne gi­rip Rakofçioğlu taburuyla cenk ettiğimiz sene bu kale özellikle­ri ayrıntılarıyla yazılmıştır. Şimdi bu kale semender gibi Nem-rud ateşi içinde kaldı. Top atmaktan asla geri durmadı. Tatar as­keri yanına varamayıp dört tarafını 5 gün 5 gece vurup yaka­rak sayısız esir ve mallar alıp oradan o gün seğirtip yine gani­metler alarak,

Çarkazı Kalesi'nin özellikleri

Bu da Potııik'e tabi olup Durujunka toprağında sağlam kale olduğu 77 (1667) senesinde yazılıdır. Tatar bu kaleye de bakma­yıp elini vilâyetini berbat edip tekrar yine Özü Nehri'ni beri Kardaş Kazak tarafına geçip 5 saatte ağaçlı, bataklı ve kamışlı yerler geçip,

Nijen Kalesi'nin anlatılması

Bu da Kardaş Kazak'ın olmakla zarar verilmedi. Kaleden Han'a hediyeler ile ziyafetler geldi. Kalesi ağaçtan bir küçük ka­ledir, ama Özü Nehri'nden büğenmiş bir su kenarında sarp ka­ledir.

Oradan yine batı tarafa köyleri alan talan ederek ve nice az­maklar geçerek gidip 5 saatte,

Kaniv Kalesi

Büyük palankadır, ama içinde 5 bin ev vardır. Bunun da Potnik hatmana tabi olduğu yukarıdaki (—) ciltte 1077 [1666/7] tarihinde anlatılmıştır. Bu kale Kirmançık Kalesi'ne bir merhale yerdir. Sonra bunun da nahiyelerini yerle bir edip nice bin esir­ler alındı. Yine kuzey tarafa Özü Nehri kenarınca vurup yaka­rak ve yıkıp berbat ederek,

Potkalı Vilâyeti'ni bildirir

Bazen Leh kralına ve bazen de Moskov kralına tabi olur bir

451

alay cehennemlik kâfirlerdir. Toprakları gayet sazlık ve batak­lık olmakla bazı nahiyelerine, 10 gün 10 gece bir yerde durma­yıp etraflarına çapullar civerip, bu ülkeyi harap ve berbat ettik. Güçlükle 27 bin esir av alınıp hepsini evli evlerinde gafil bul­duk. Şiddetli kış günleri olduğundan bütün kâfirler çoluk ço­cuklarıyla evlerinde ateş kenarında zevk ü safa ederlerken zin­cire bağlı esir oldular. Bu vilâyetin karşı tarafı Berabaş toprağı­dır, daha önce harap etmiştik. Oradan batı tarafa l gün gidip,



Eski Praziçse Kalesi

Bu da Özü Nehri kenarında bir kaledir, ama içine girip görmedim. Oradan, [112a]

(—) tarihinde Mehmed Giray Han hazretleri Moskov

memleketine gazaya gidip (—) adlı yerde 300 bin kâfir

askeri taburuna rast gelip Şeremet Ban Vezir'i yendiğimizi

bildirir


Evvelâ Mehmed Giray Han bir sefer içinde 4 kere savaş edip bu kadar ganimet malıyla Kırım Vilâyeti'ne gitmek üzere iken Kazak Vilâyeti'nde eski Praslov yakınına gelince Moskov Vilâyeti'nde reaya ve beraya kalan 10 kere 100 bin mümin mu-vahhid Heşdek Tatarlarından Han'a gizlice haber geldi ki,

"Padişahım, işte 3 kere 100 bin (300.000) Moskov kâfiri Ve­zir Şeremet Ban ile 'Han seferdedir ve Kırım boştur' diye tüm kâfirler Kırım Vilâyeti üzere gitmededirler. 200 pare toplan var ve iki kere yüz bin (200.000) adet Kalmık kâfirleri yardımcıla­rı var. Tamamı beş kere yüz bin (500.000) kâfir oldu ve yüz bin­den fazla yüklerini, ağırlıklarını taşımaya ve kondukları yere arabaları tabur yapmaya demirden zincirler ile bağlı arabala­rı var. Hâlâ büyük Edil Nehri suyunu gemilerle geçip Heyhat Ovası içinden önce Kırım'a varıp oradan Azak Kalesi'ne gelip Azak'ı ve Kazak'ı alsa gerek. Hâlâ Moskov'un (—) adlı kalesine doğru derya gibi asker ile gitmededirler. Bilin, agah olun, ona göre padişahım bir tedarik görün. Bolay ki bu kâfire bir kırlık­ta ve Heyhat Ovası çölünde rast gelesiz" diye Han hazretleri­ne Moskov'un Heşdek Müslümanlarındaıı böyle haber gelin­ce şanlı Han sevinip bütün iş erleri kart kişiler, kart atalıklar ve ot ağalan ile danışıp görüşüp hemen kendi yanında olan 87 bin adet Tatar askerlerinin bütün esirleri ve ganimet mallarını

452

Kırım'a gönderdi, zira Kırım, Tatar ılgarıyla bir merhale yer kal-miŞti-



Hemen bir saba rüzgârından hızlı bir Tatarı yarlığ ile Kırım Adası askerlerine haber salıp,

"Ata dona malik olan elbette sefere gelsinler" diye haber gi­dince o gece 40 bin atlı gelip Han'ı Praslov Kalesi altında buldu­lar.

Ertesi gün kalgay sultan 30 bin asker ile gelip yettiler.

Yine o gece 30 bin adet Nogay askeriyle nureddin sultan gelip Han askerine katıldılar.

Ertesi gün Ör Beyi Kara Kıraş Ağa 10 bin taşra Nogay aske­riyle gelip katıldılar.

Yine o gece Selim Giray Sultan, Hacı Giray Sultan ve Kırım Giray Sultan Ör Kalemizin kapısını açtırıp 10 bin adet seçkin Badrak ve Şıdak Tatarlarıyla Han askerine eriştiler.

Han hazretleri yanında toplam 200 bin asker olup he­men Han hazretleri "Bismillah gaza niyetine" deyip Moskov Vilâyeti'ne derya gibi askerle yöneldi. Allah'ın azameti 200 bin Müslüman askerlerin 8 kere ve 9-10 kere 100 bin alaşa atları olur. İnsan deryası ve Umman Denizi gibi hayvanların dalga­sı, coşup dalgalanıp atlandıklarında insan deryası çalkanıp de­rin boğaz gibi insan denizi aktı, zeminin tozları göklere yüksel­di. Bir ağacın köklerine saba süratli atların ayakları değse o ağa­cın kökleri sofî misvakı gibi tiftik tiftik olur, Allah korusun.

Allah'a hamd olsun bu büyük topluluğun varlığından kâfirlerden bir kimsenin bile zerre kadar haberi olmayıp 3 gün 3 gece Heyhat Ovası'nda at sürüp giderler.

Cengizoğullarmm kanunlarını bildirir

Bu kavim, o gök gürültüsü ve şimşek gibi kavimdir. Kâfirler bir iki merhale yerlerde kalınca bütün Tatar'a çapul bı­rakmak, yaııi ılgar ile gitmek ferman olunduğunda tüm Tatar­lar daha önce arpaya bağlanmış, yaranmış ve hazırlanmış saf­kan küheylân atlarına o güıı binip seğirtirler. Allah ırak eyle­sin o sırada bir adam attan düşse kurtulması asla mümkün de­ğildir. Hemen o adam at ayaklan altında toz toprak olup şe­hit olur. O sırada bu Tatar kavminin artlarına ve izlerine bak­mak âdetleri değillerdir, zira onar on beşer kadar at birbirleri-

453

nin kuyruklarına arkanlaıia bağlı olup atlar birbirlerini çeker­ler. Öyle ana baba gününde bir at dahi yıkılsa o at bir daha kal-kamayıp atların ayakları altlarında helak olur, değil ki insan at­tan düşüp kurtula. O at da, insanoğlu da atların ayakları altla­rında pelte, macun ve lahmacun gibi olur Allah sakinsin.



Hele bu hakir bu korkudan Tatar askerinden uzakta han, kalgay ve nureddin sultan birlikleriyle giderdim. Kısacası akıl­lıca hareket edip bu kavim içinde gitmeyip, Selâmet istiyorsan, kenardadır

deyip kenarda gitmek sonunu düşünmektir.

Eğer yaz mevsimi ise askerden uzağı rahattır, ama kış gün­lerinde ise bu asker içinde giden [112b] atların ve insanların buharlarında kan tere batıp asla soğuk etki etmez.

Tatar askeri içinde Cengiz'den beri bir kanun daha var; hanlar bir sefere gitseler 12 ot ağaları ileriye kılavuz tayin olu­nup 12 adet tapkır [tabur, bölük] olur, yani asker 12 yol olup dere, tepe ve geçitler gelse 12 katar asker birbirlerinin artların­dan ayrılmazlar.

Kalgay sultan sefere atlansa 50 bin asker olup 8 adet tapkır

asker olur.

Ve nureddin sultanlar sefere gitseler 40 bin asker gidip 6

tapkır asker olur.

Han veziri, Kazak sultanlar, yalı ağaları, Şirinli, Maıısurlu ve Sincivitliler sefere atlansalar 30 bin asker olup 5 tapkır yol

olurlar.


Diğer mirzalar ve boy beyleri çapula gitseler onar bin as­ker olup bunlar da 4 katar asker olurlar. Ama bunlara sefer de­mezler, hemen onar bin adamla ayda bir ve haftada bir çapu­la gitseler buna beşbaş derler bir iki haftada çalıp çarpıp ansızın kâfiristanı talan edip av alıp Kırım'a gelirler.

Diğer karacı halkı aralarında zengin bir mirza baş olup 2-3 bin batır yiğitler ile bir top olup beşbaşa giderler. Bunlar nasıl olursa giderler, tapkır [askeri birlik] hesapları yoktur, hemen derinti askeri gibi giderler. Kâfirler bu askerden fazlaca korkar­lar, zira bunlar düşmana aman zaman vermeyip ve sefere git­meleri zamanında olmayıp birbiri artları sıra araları kesilme-

454

yip kâfiristana bir beşbaşa gider. Biri de bir başka yoldan gider. Onun için kâfirler bu kavimden çok korkarlar. Zira kâfirlerin ne dağlara ve ormanlara odun kesmeye, ııe tarlalara ekin ekmeye ve köylerinde oturmaya rahatları yoktur. Sanki bu Tatar kavmi kâfire veba askeridir.



Sözün kısası bu yazılan tapkırları geçmiş hanları koymuş­lardır ki sefere giderken düzenli gidip adam ve at yuvarlan-sa helak olmaya. Gerçekten de makul şeydir. Ama çapul koyu-verildiği sırada ne tapkır, ne katar, ne düzen vardır ki mahşer gününden bir gün olur. Allah bütün Tatar askerlerini koruya ve saklaya.

Bu şekilde Han hazretleri Umman Denizi dalgası gibi at ve insan deniziyle akıp 3 gün 3 gece seğirtip Azak Kalesi doğu yö­nünde sağ tarafımızda kaldı. Büyük Süt Nehri başından bütün asker kolaylıkla geçip orada yeşillik bir alanda konup çevreye karakollar tayin olundu. Allah'ın hikmeti bu mahalde gece bir Kazak kâfiri kayığı Süt Nehri içinde geçerken Tatar bu kayığa ok yağdırıp nice Tatar gazileri atlarıyla kendilerini suya vurup yıldırıp kayığı kenara getirdiler. İçindeki kâfirleri Han tilmaş-larla, yani tercümanlar ile söyletti,

"Vallahi hâlâ Şeremet Vezir 300 bin asker ile bu Süt Suyu'nun başında daha asker toplayıp kraldan gelecek 10 pare top ve 10 nukrad hazine gelmesini bekler, oradan Kırım'a git­seler gerek. Hâlâ Niskikirman Kalesi'nde otururlar. Buradan 11 konak yerdir" diye haber verdiklerinde Han buyurdular ki,

"Kalmık askeri bile midir?",

"Evet, evvel 200 bin Kalmık askeri birlikte idi. Sonra Edil Suyu kenarında Moyinçak Şah adlı padişahları hasta olup ba­bası olan Taysı Şah, 'Oğlum hastadır, seferi bırakıp gelesiz' diye Kalmık'a haber gelince Kalmık da Şeremet Ban'dan izin istediklerinde izin vermedi, mal istediler mal dahi vermedi. Bu yüzden Kalmık da Şeremet Bart'a küsüp 7 gündür Heyhat Sahrasına gittiler" diye Han'a yarar haber verdiklerinde derhâl bu kâfirlerin yirmisini de kılıçla dileklerine erdirdiler, pis can­larını cehenneme gönderdiler.

Şanlı Han sabahleyin Efrasiyab borularına yol verdirip ateş saçan güneş felek kulesinden baş gösterdiği gibi saba süratli

455

Arap atlarına binip Allah'a tevekkül ettik, kuvvet ve kudret ancak Allah'a mahsustur zikirlerine devam ederek,



..................(2 satır boş)....................

adlı kale altına vardılar. O çölde kâfir askerleri denizler gibi belli olunca ot ağaları Han'a haber verdiler.

Derhâl ceng-i sultanî köslerine tokmaklar vurulup bütün Müslüman gaziler yarar kazakdaş safkan atlarına binip bütün ağırlıkları 20 bin asker ile artçı edip her birlikten onar kişi de kaldı. 80 bin adet seçkin sadaklı, tirkeşli, savatlı, pusatlı ve kü-beli zırhlı zor batır keskin bahadır yiğitler ileriye öncü [113a] asker oldu. Hemen kâfir askerine Allah deyip sadak gürültüsü ve atların kişnemeleri göklere yükselip büyük akın salıp sefer koyverip mahşer gününden bir gün oldu, yeryüzü toprağının tozu göklere çıkıp âlemi aydınlatan güneşin ışığı tutulup orta­lık karanlık oldu.

Bütün asker göz açıp kapayıncaya kadar kâfirlerin taburu­na çattı. Han hazretleri ise derya gibi askerle yavaş yavaş bir çapul yerden gelmede. Ama biz kâfirle ovada karşılaşırız sa­nırdık. Meğer kâfir korkusundan Süt Nehri'ne arka verip bü­tün uğursuz askerleriyle o sahraya konup üç kat hendekli bir tabur kazmış. 40-50 bin arabalarım ve 20 bin hmto arabaları­nı çepçevre, kanat kanada ve tekerlek tekerleğe çitip tabur et­raflarına arabaları dizip hepsini birbirlerine kalın zincirlerle bağlamış. Arabaların iç yüzlerine derin hendekler kazıp cümle hendek toprakların dağlar gibi iç yüzlere yığıp üstlerine balye­mez ve sahi topları koymuş, 40 yerde Demâvend Dağı gibi top­raktan tabyalar yapmış ve 7 yerde bu büyük tabura şarampav-lı sarp parmaklı ağaç kapılar yapmış. Bu taburun ortasında bir küçük tabur daha kazıp onda kadınları, oğlanları, cebehane ve mallarını koyup kamanıp durur.

Öyle sarp tabur etmiş ki bir taraftan bir yolla bu tabura za­rar verip zafer bulmak mümkün olmaz. Bir top menzili uzak yere tüm Tatar askerleri ile alacıklarımızı (çadırlarımızı) kurup taburun üç tarafını kamadık (kuşattık), ama su tarafının ka-manması mümkün olmayıp o taraftan kâfire yardım ve zahi­releri gelir. "Ne çare" diye Safi Giray Sultan'ı suyun yukarı ta­rafında bir boğaz yere 10 bin adet seçkin Tatar askeri ve 2 bin

456


tüfenkli sekbanlar ile Süt Boğazı'na tayin etti, "Kâfirlerin yardı­mı ve zahiresi kayıklar ile geçmeye" diye dört tarafa karakollar koydu.

O gece güvenlik yurt gibi atlarımızı sahraya salıp Tatarlar âdetleri üzere mavi ve kırmızı gömlekleri ve tumanlarını çıka­rıp rahat uykusuna yattılar. O gece melun kâfirler sabaha dek rahat uyku görmeyip Ferhad gibi çalışarak taburdan taşra bir kat tabur daha yapıp ona da çok derin hendek kazıp toprağını ileri attı, 7 yerden kapılar yaptı, 7 yerden büyük tabyalar çattı ve her bir tabyalara onar pare balyemez toplar koyup İslâm as­keri üzere attı. Ve daha sonra sus pus olup yattı.

"Aya bu kâfire ne yapıp taburdan çıkarsak" diye kartlar ih­tiyarlar ile danışılmakta iken Heyhat Sahrası'mn kıble tarafın­dan bir toz göklere yükselir. Meğer bizim yılkı atların yanında olan ağırlıkta geri kalan oğlanlar imiş, at boynuna düşüp "Bre meded! Bir büyük asker gele turıyor muna işde göründü" diye haber ettiler.

Hemen tüm İslâm askeri sadaklanıp hazırlanmış doru atla­rına binip,

"Acaba Kalmık kavuru miken" diye dururken hemen kızıl salgak (altın alem), yasıl (yeşil) sancak ve bayraklar belli olunca bütün Tatar askerinin canları yerine gelip bildiler ki İslâm aske­ri imdada gelir. Meğer bizim Ulu Nogay, Kiçi Nogay, Şıdak No-gayı, Âdil Nogayı, Kör Yûsuf Nogayı, Çobaneli Nogayı, Nevru-zeli Nogayı, Deveyeli Nogayı, Aslan Beyeli Nogayı, Urumbetli Nogayı ve (—) (—) (—) kısacası bütün ellerin 140 bin düşman avcısı Tatarları geldiler.

Ondan sonra 3 bin adet tüfenkli Çerkezistan askerin­den evvelâ Şağake askeri, Jana kavmi, Mamşuh kavmi, Ademî kavmi, Bolatkay aşireti, Besni kabilesi, Kabartey beylerinin 12 aşireti ve Tavustan kavmi tüm beyleriyle gelip Han'la bulu­şup İslâm askerinin bir tarafında başka oymak olup kondular, kâfirlerin taburu kuşatması ve korumasıyla görevli oldular.

Ertesi gün yine Süt Suyu kenarında birkaç kâfir tutulup söyletilince,

"İşte tabura 40 bin Hıristiyan yardıma geliyorlar" diye ha­ber verdiklerinden hemen Âdil Mirza işitip Han hazretleri hu-

457

zurunda baş vurup baş eğip dualar edip Han da Âdil Mirza'ya izin verip başına bir şıpırtma samur kalpak giydirip "Cügür kişi Alay çoluk hersin" yani "Yürü adam Allah yolunu açık et­sin" deyince Âdil Mirza Akkirman'da Han elinde yağmaya vu­rulduğunu hatırına getirmeyip din uğuruna 50 bin adet "Be­nim, başkası değil!" diyen güçlü bahadır yiğitlerle atlanıp o saat­te akına çıkıp yıldırım gibi gittiler.



Bir gün bir gece kâfirlere erişip o [113b] yabanda kâfirlere at üzere rast gelip ne Tatar askerinden ve ne kâfirlerin cü-nüp askerlerinden bir tek kişinin burnu kanamadan bütün kâfirlerin hınto arabalarıyla avrat, oğlan ve mallarının ardını önünü çevirip 10 pare balyemez topları, cebehane ve tüfenk-leriyle (—) gününde bütün kâfirleri el kaldırtmadan zincirle­yip büyük bir alay ile, başı yere eğilmiş haçlı bayrakları, davul, boru ve erganun nakuslarını çaldırarak kâfirlerin taburu önün­den geçtiler. Bu sırada bazı merhametsiz Tatarlar kâfirlerin koca papazlarını ve küçük çocuklarını kâfire karşı kılıçlar ile parça parça ederek geçtiler. Tabur içinde olan kâfirler bu içler acısı hâli görüp hayretler içinde kalıp bildiler ki daha taburla­rına bir taraftan yardım gelmesi imkânsız. Tabur içinde sesleri solukları kesilip yattılar. Daha sonra kartlar, atalıklar ve bütün ot ağaları ve iş erleri,

"Biz bu kırlıkta ve kıtlıkta ne dururuz. Hemen bir kere göz karartıp şu taburun her yanından bir kere uğrayalım, vermek Allah'ındır" diye söylediler.

Hemen taburun solkolundan 10 bin adet Mansurlu Tata­rı, 20 bin askerle sağkoldan Şirin beyleri, 20 bin yiğit ile Han'ın sağ tarafından kalgay sultan, 20 bin askerle sadaklı ve savat­lı erler Han'ın solundan nureddin sultan ve han hazretleriyle 2 bin korkusuz şahbaz Rumeli yiğidi tüfenkli sekbanlar ile 12 bin adet Han'ın kapukulları, kısacası 10 bin Karacı halkı, Bad-rak kavmi, Safi Giray Sultan, Hacı Giray Sultan ve diğer sadak­lı savatlı 27 adet sultanlar kul kuleleriyle ve bütün sekbanlar ile kol kol, saf saf hazır durup bütün Sincivit askeri, Mankıtlı, Ar-kınlı, Dayirli ve Bolganaklı, Çoyunçlu, Küleçli, Kerçli, Tübelli, Corganalı ve daha nice yüz adet el vilâyet kabileleri tüm Han kolunda hazır durdular.

Sonra yardıma gelen Âdil Mirza Nogaylarında 10 bin adet zor batır er çiğitler (yiğitler) ile iki bölük yerde iki kanat gibi el­lişer bin yiğitle öncü asker oldu. Ardından bütün Çerkez bey­leri tüfenklileri artçı kalıp dört tarafa birer saat uzak karakol­lar tayin olundu. Bütün ot ağaları bir yere gelip bütün âlim ve salihler Fetih suresini okumaya başladı. Deniz gibi asker yavaş yavaş tabur üzere yürüdü. Tabura bir top menzili yer kalınca bütün İslâm askeri el sadağa vurup her yay çilesine ikişer üçer tane tabur okları gezleyip her okun temrenlerine birer ikişer kibritler bağlayıp kibritleri yaktılar. Bütün gaziler var kuvvet­lerini pazuya getirip candan gönülden Allah Allah seslerine yol buldurunca yer ve gök at kişnemesinden, Allah Allah seslerin­den ve oklukların gürültüsünden gökler titredi. Bütün asker bir kereden göz karartıp tabur üzere at bırakıp ellerindeki yayların çilelerinde olan belâ oklara yol verip nice kere yüz bin av okla­rı ve nice yüz bin çatal kurşunlar havadan tabur içine lanet yağ­muru gibi yağınca bütün Tatarlar yan verip açık alana gittiler.

Allah'ın emriyle tabur içinde bir feryat, gürültü, bağır­tı, ağlama sesleri kopup kıyametten bir belirti oldu. Hemen ta­burdan bu kadar yüz biıı kâfir bir fitilden bu kadar yüz bin tü-fenklere ve bu kadar sahi ve balyemez toplara ateş edince tüm İslâm askeri Nemrud ateşi içinde kalıp bütün gaziler ovanın sonlarına gittiler.

Şeremet Ban Taburu savaşının sonucu

Kâfirler gördü ki tabur içinde oktan yaralanmadık adam ve helak olmadık avrat ve oğlan kalmayıp çıplakta olan nice kere yüz bin atların arkalarına belâ okları saplanıp kibrit ile fakir at­ların arkaları yanmış, kösteklerini ve ayak bağlarını kırıp bütün atlar birbirleriyle tepişerek nice bin kâfir at altında toz toprak içinde kaldıklarını görünce hemen bütün kâfirler,

"Ölümden dirlik yeğdir. İşte Tatar bir yaylım ok atıp kaçıp gitti. Hemen arabalı toplarımızla Tatar'ı ta Kırım'a dek kova­lım" deyip kâfirlerin sonradan yaptığı taşra taburun kapıları­nı açıp atlarıyla toplarını çekip taburun pusularında gizlenmiş olan askerlerinden [114a] cana başa kalmayan zorbalarından yarar kefereleri taburdan dışarı çıkıp oklanmış domuz gibi as­ker üzerine öyle bir saldırdılar ki İslâm askerini zorladılar.

458

459


raklarıyla, boğazlarında İncil payçıllarıyla ve ellerinde micme-releri, bellerinde zünnarlarını kuşanıp yüksek sesle İncil oku­yup çelipalarını çalarak kâfirlerin üzerlerine süpürgeler ile su­lar seperek aforoz, mandalos ve kiryelos ederek kâfirleri cenge teşvik ederek hepsi yavaş yavaş toplarını çekerek gelip bir yere toplandılar.

Ama Allah bilir samur kalpaklı ve kara şapkalı insan de­nizi dalgalanıp ileriye 70 adet mavi ipek haçlı bayraklar ve 40 bölük alaylar askerleriyle kol kol seçilip aralarında 150 adet iri­li ufaklı toplar zahir olup bütün topların artlarında kara na-hır gibi kara şapkalı Nemse, Leh, Çek, İsveç, Tot, Korol, Macar ve Kurs kâfirlerinin nice bin tüfenklileri belli oldu. Ve 70 yer­den "Yajuj ve Yajuj" sesleri gelip çam çakalları gibi uluşup fer­yat ederlerdi.

İslâm askerleri kâfirlerin tarafına asla bakmayıp ova tarafı­na yüz tutmuşlar idi. Kâfirler Tatar'ın bu şekilde hareketsiz ol­duğunu görüp bitkin olduklarını sanıp hemen bütün kâfirler bir uğurdan,


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin