GüNÜMÜz tüRKÇESİyle evliya çelebi seyahatnamesi



Yüklə 1,95 Mb.
səhifə9/39
tarix06.09.2018
ölçüsü1,95 Mb.
#77673
növüYazı
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   39

Kobilak Kalesi menzili, yani Kısrak Kalesi demektir. Bu diyarın uğursuz Rus'u Özü Nehri'ne Nipirvoda derler. Bu kale de yukarıda 1067 [1657] ve 1070 [1660] tarihinde de ayrıntılı ola­rak yazılmıştır. Özü Nehri kenarında olup Durujunka hük­münde sınır sonu kaleleri olup Özü Nehri karşısı artık Kırım diyarında Ör Kalesi'ne dek Heyhat Çölü'dür. Lakin bu mutlu ve sevinçli seferimizde çirkli yollarından kâfiristanın imaret yer­lerine girip yağmalamıştık. Bu Kobilak Kalesi'nin kıble tarafı 10 konak yer Sarıkamış Vilâyeti'dir. Rusça'da bu kavme Zaporos-ka kavmi derler. Bir manada adalı yiğit demektir, bir manada kapı eşiği demektir.

Sonra şanlı Han ile yine Kobilak Kalesi altından kalkıp bir konak yortup Aksu'yu koyun geçidinden geçip giderken, Özü Kalesi feryat mektubunu bildirir

Bu mahalde Özü Kalemiz ağalarından ve beylerinden 300 adet pür-silâh yiğitler Han'a gelip,

"Aman padişahım! Andirya Kazağı, Sirge Kazağı ve Sarı­kamış Kazakları; padişahımın, sefere gidip bozuldu diye ha­ber çıkarıp 'Simden gerü Han'ın uğuru döndü, Osmanlı ken­dinden yüz çevirdi ve Akkirman'da Han elindeki yalı ağalığını alıp kışlaların tamamen ateşe vurdu. Fursat ganimettir, biz de Özü Kalesi askerinin mallarını sürelim' diye bu seher vaktinde 10 bin kâfir gelip bütün hayvanlarımızı, hergelelerimizi sürdü. İşte henüz Andirya Adası'na doğru gitmededirler. Ancak hay­vanları pek süremiyorlar. Eğer padişahım, bu kadar bin askerle dilerseniz ılgar edip bütün malımızı kurtarıp mansur u muzaf­fer olursuz" dediklerinde Han,

472


"Osmanlı bizim Akkirman mansıbını değil hanlığımdan da azledip bütün malımı mülkümü Akkirman'da yağmalasa biz Selâmet Giray Han evlâdıyız, Osmanlı'dan yüz çevirmeziz. Yine biz Osmanlı'nın eylediğine kalmayıp padişah uğuruna bu maslahata sefer edelim. Allah'a tevekkül ettik, kardaşlarım atlanı­nız" deyip yola çıktı.

Aksu kenarından Andirya Kazağı Adası'na çapula gittiğimiz

gazayı bildirir

Evvelâ Aksu kıyısından çöller ile o gün at sürüp Andirya Kazağı kapandığı ada etrafına vardık. Kâfirler bizi görünce,

"Bre hay medet, bizi Tatar bastı" diye tüm Özü askerinin mallarını Ozü'ye koyup tüm kâfirler adanın etrafında metrise girip kapandılar.

Hemen Han hazretleri daha önce ateş parçası olmuşken ta­mamen kor ateş olup hemen dellâllar çağırtıp,

"At, don, mal, rızık, kul ve karavaş (köle) isteyen bu ada­ya bir hâl edip koyulsunlar" deyince 77 bin Tatar, ikişer tane iri [H7a] temrenli tabur oklarım yaylarının çilelerine gezle-yip bütün İslâm askerleri kat kat Andirya Adası'nı kuşatıp bir gezden bütün gaziler Allah Allah seslerine yol buldurup ada­ya her taraftan at bırakıp ada içine bir yaylım tabur oklarını at­tılar. Allah'ın izniyle bütün oklar adanın içinde olan hayvanla­ra ve insanlara belâ okları gibi isabet edince bu kadar yüz bin hayvan hemen ürküp çevresinde etrafında metrise girmiş kefe­releri çiğneyerek bütün hayvanlar suya vurup beri bizim tarafı­mıza geçerken Tatar gördü ki adaya geçmek mümkün. Bu hâlde kâfirler de hayvanların çiğnediğinden şaşırıp bir tüfenk atma­ya iktidarları olmayıp serseri gezerlerdi. Hemen Tatar bir kere daha Allah Allah ile bir yaylım oklarını daha fırlattı. Bütün ga­ziler adanın her tarafından göle at bırakıp çekinmeden bata­ğı geçip kâfire kılıç vurup ok yağdırmaya başlayınca kâfirlerin nice bini adadan beri bizim tarafımıza yüzüp selâmet kenarına çıktım derken melâmet yakasını ele verip zincire bağlı esir ol­dular.

Sözün kısası, o gün ta ikindi vaktine dek 1.800 kâfir kılıç­tan geçip 2 bin genç güçlü Kazak esir, 3.760 adet avrat, oğlan ve kızlar zincire bağlanıp adadan taşra 20 binden fazla mal çıkardı.

473

Özü kulu damgalarıyla olan malları adalet edip Özülüye 7.160 adet hayvan verip padişaha hizmet edip Özü kulunu yerden kaldırdı. Hepsi memnun olup Han'a hayır dualar edip gittiler. Şanlı Han da bereket versin deyip bu kadar ganimet malı ve bu kadar esir ile düşman avcısı Tatar askeri zengin oldular. Oradan sağ salim ve zengin doğu tarafına 10 saat seğirtip zaferle, Aman yurdu kale, yani Doğan Hisarı menzili Orada kaleden Han'a top şenlikleri ettiler. Han da kale ağalarına 100 adet at, sığır ve 10 baş esir geçit hakkı verdi. O gece mehtapta bütün İslâm askeri Özü Nehri'ni gemi ile yıldı­rıp kimi gemilerle geçip karşı tarafta Kırım diyarında Heyhat Sahrası sonunda,



Şahinkirman Kalesi menzili

Bundan da Han'a şenlik toplan atılıp kale ağalarına geçit hakkı verildi. Oradan kalkıp bir gece mehtapta Heyhat Sahrası içinde kıbleye doğru gidip,

Kaglıçak [Kağnıcak] menzili

Tatarca araba yolu demektir. Bu mahalde Şahin Giray Han bir tabur kazmış dururdu. Meğer Han hazretleri kâfiristam vurmaya gittiğinde Kırım Vilâyeti boştur diye hemen Sir-ge Kazağı'ndan, Berabaş Kazağı, Andirya Kazağı ve Zaporos-ka Kazaklarından 7 hatmanla 10 bin Kazak ve 12 Kalmık Ta­tarı kefereleri Kazak ile bir olup Kırım'ı vurmak için bu ma­halle gelip kapanırlar. Allah'ın hikmeti bu kâfirler Kırım'da Ör Kalesi'ne gitmek niyetinde iken Han askerinin atları eşkincile­rini görünce bir anda tabur içine kapanır. Biz de derya gibi as­ker ile tabur etrafında konduk. Han bütün karası kartlar, Şirin-li ve Mansurlularla görüşüp danıştı, birlikte cenge başladılar.

Kaglıçak [Kağnıcak] taburu çengini bildirir Hemen o an Kırım'dan Han'ı karşılamaya gelen 5-6 bin adama bütün ganimet mallarımızı verip onlar Kırım'a yolla­nınca hepimiz yüksüz kaldık. Sabahleyin cenk davullarına tokmaklar vuruldu. Kırım'dan gelen dinç atlı askeri ileri koy­duk. Bütün Tatarlar at başları beraber olup ellerine yaylarını alıp her çileye ikişer üçer adet tabur okları gezleyip bir ağızdan Allah Allah'a yol buldurup tabur üzere saldırarak bir yaylım ok tabur içine lanet yağmuru gibi kaza okları yağdı. Kâfirden

474


de toplar ve nice bin tüfenkler atıldı. Bizim asker karış katış Olup bir yolla tabura yakın varıp zafer bulamadık ve biraz geri durduk.

Hemen kâfirler "Hay Tatar yan verdi" deyip bütün kâfirler dornuz sürüsü gibi taburdan dışarı çıktı. Biz de bütün askerle doğuya doğru yan verdik. Kâfirler bizim yarım saat kadar ta­burdan açıldığımızı görünce "Bre Tatar kaçtı" diye bizi kova kova savaş meydanına çıkınca hemen Şirinli, Mansurlu ve ka-pukulları bir kere,

"Bre kâfirler dönektir" diye, ot ağaları tuğlarıyla, İslâm as­keri hep birden kâfir üzere dönüp at kişnemesinden ve insanla­rın Allah Allah seslerinden zaman, zemin ve gökler tir tir titre­yip göz açıp kapayıncaya kadar kâfirleri bu sahrada ortaya al­dılar. Gaziler kâfir askerleri içine aç kurt koyuna girer gibi gi­rip bir kılıç şakırtısı, bir tüfenk patırtısı ve bir sadak kütürtüsü oldu ki anlatılmaz. Allah'a hamd olsun 1076 (1665) tarihinin Ka­sım günlerinde kâfirleri Kağnıcak taburuna giremeyip bir anda bütün kâfirleri bozup kırmaya başladık.

Ama Kalmık Tatarı'yla köpek cengi ederek kâh onlar bizi kâh biz onları sürerek ta Potnabaşı adlı mahalle kadar Kalmık'ı da kıra kıra zafere ulaştık. Binlerce kez Allah'a şükürler olsun bu cenkte de 7 bin esir alınıp 6 bin kişi de kılıçtan geçti. 800 Kalmık Tatarı zincirli esir oldu. 2 bini de kaçmaya yellenirken onları da Cengizli gaziler kıra kıra kazan kadar kellelerini kes­tiler. Han [117b] huzurunda kellelerini yere yuvarladıklarında şanlı Han bu gazilere börkler, çekman donlar ve şıpırtma kal­paklar bağışladı.

Her zaman Tatarlar arasında baş getirmek ayıp ikeıı Kal­mık başı getirenlere ihsan olundu. Zira bütün zamanda bu ana dek bir Kalmık başı alınmamıştır, zira gayet yiğitçe cenk eder­ler. Daima Kırımlıyı bozagelip Kırım halkının ödünü sindirmiş­tir. Zira hululî mezheplerdir "Ölüp yine bir avrat karnındaki masum canına canım girip yine dünyaya taze gelirim" derler. Daima cenk ederlerken büyü edip asker bozarlar.

Kısacası onlardan bir şekilde intikam alınıp savaş olamaz. Yüce Yaratıcı'ya binlerce hamd ü sena olsun bismillah ile bu ka­dar Kalmık katlolup 800 adedi esir oldu. Ancak 300 yiğidimiz

475

şehitlik şerbetini içip hepsini atlarına yükletüp Ör Kalesi'nde



defnettik.

Oradan sevinç ve şenliklerle büyük bir alay ederek sağ sa­lim ve doyum olmuş olarak 6 saat kıbleye doğru gidip, Sağlam Ferahkirman Hisarı, Ör Kalesi Vilâyeti

Burada muhafazada kalan nureddin sultan kaleden nice yüz adet şahane toplar attırıp büyük şenlikler olunduktan son­ra İslâm askerine 100 sığır ve 20 baş at kebapları ziyafeti ile 100 fıçı boza ikram edildi. Bütün İslâm askerinin esirlerinden ver­gi için esir başına beşer guruş alındı. Defter gereğince, bu mü­barek yılda bir sefere çıkışta 7 kere gaza olduğu bir tarihte ya­zılmamıştır. 7 kere vuruşta toplam (—) bin kadar esir, 300 bin at ve sayısız hadsiz başka ganimet malı alındığı da yazılmıştır. Hamd olsun bu hakirin de eline 17 esir ve 40 baş at girmiştir. Daha sonra şanlı Han bu Ör Kalesi'nde muhafazaya kaldı, bu hakire 5 köle, 5 yorga at, biri koşumuyla ve bir samur çekman don, hizmetçilerime de birer at, onar altın ve birer çuka kumaş bağışladığında bu hakir Han huzurunda baş vurup,

"Padişahım, nice kere Kırım Vilâyeti'ne gelip uğurlu ve kutlu seferlerden elim değip Kırım Vilâyeti'ni bir hoş gezip do-laşmamışımdır. Han'ıma baş vurup tava (dua) ettim" deyince hemen şanlı Han mübarek eline cevher saçan kalemini alıp,

"Ey Kırım eyeleri, atalıkları ve iş erleri kocalaklar, her kan-sı bendere ve şehre Han yarlığ-ı beliği ile kazakdaş, kardaş, sır­daş, hâldaş, seferdaş, yoldaşım kart kazakım Evliya Efendi her kanda barırsa özümün hatırıyçün ihsan ü inamlar edip giydi­rip kuşatıp kızılga altın harçlıklar berüp mutemed kılavuzlar koşup vilâyetim temaşa edüp atlarına ve kendüye ve refikleri­ne riayet edüp azıkların veresiz. Ve sen ki Gözlev Kalesi Ağası Ahmed Ağa'sın, Evliya Çelebi karandaşım sana bardıkta bir sa­raya kondurup cümle mekûlât ve meşrubatın berüp her gün bi­rer kızılga altın harçlık berüp gideceği zaman bir samur ton ve yüz kızılga altın veresin ve ne canibe azimet ederse mutemed kılavuzlar koşasın, vesselam" diye kâğıtları alıp Han ile veda-laşıp,

476


Ör Kalesi'nden Kırım Vilâyeti'nde gezip dolaştığımız kale ve şehirleri bildirir

Evvelâ Ör Kalesi'nden kıbleye doğru düz ovada 6 saat gi­dip,

Tuzla Köyü menzili: Bir acı göl kenarında 300 adet toprak örtülü ve duvarları sığır tezeği ve deniz eriştesiyle yapılmış ev­lerdir. Bütün halkı cabalıktır ki gölden kaya kaya tuz çıkarıp tuz eminine verirler. On bin guruş hasıl olur emiııliktir. Elimiz­de olan yarlığı emin görüp çok saygı gösterip bir altın ulufemizi verip bizimle gelen kılavuzları geri gönderip başka sekbanlar hazırladı.

"Ve simden gerü her konakta böyle ulufe ve böyle kılavuz­lar verirler" diye emin bize yemin edip gönül hoşluğumuzla il­gilendi. Ertesi günü yine kıbleye 3 saatte,

Kişkara Köyü, oradan Kenekes Köyü, oradan Celâyirli Köyü: Bu köyleri eğer bütün yapıları ve şekilleriyle yazsak müsveddemiz bir deve yükü olur. Ancak isimlerini yazarak bu köyleri geçip,

Kocamak Köyü menzili: Bu adı geçen köylerin hepsi kır­lıkta ağaçsız, bağ ve bahçesiz, bütün halkı sığır tezeği, deve kemresi ve at tersi yakarlar ve daima tezek kokarlar. Ancak ekinleri gayet çok olur. Hatta bir kilesi 50-60 kile verir. Bü­tün evlerinin duvarları toprak kerpicidir ve iki kerpiç arası de­niz eriştesi ve çürük samandır. Ancak ne pek sağlam duvarları olur. Çöllük yer olmak ile susuz yurtlardır. Yüzer, seksener, el­lişer kulaç kuyularından sığır tulumlarıyla atları su çekip hay­vanları ve kendilerini suvarlar.

Oradan kıbleye doğru köyler içinden 5 saat gidip,

Beşavlulu Köyü, oradan Eliksen Köyü, oradan Kocalak Köyü, oradan Butaş menzili: Han sancakdarlarının mamur köyleridir. Bunların evleri de toprak örtülüdür, ama duvarları tamamen taştan yapılmıştır. [118a] Burada ancak 3 adet büyük söğüt ağacı var ki Kırım Adası'nda bilinir. Bunlar da tezek ya­karlar, ama misafire pek bakarlar. Nimetleri boldur, elbette ye­mekleri at eti, lahşa çorbası, talkan, kurut, yazma ve maksima adlı tatlı bal gibi bozadır. Oradan yine kıbleye doğru 5 saatte,

Soğanlı Köyü, oradan Yayşili Köyü, halkı acayip ve garip

477


ustaca Tatar yayları işlediklerinden Yayşili, yani Yaycılı derler. Oradan,

Şinike Köyü, oradan Bozyayşi Köyü menzili: Bunda dahi tuhaf işlerler. Bunların da evleri tamamen taştan yapılmadır, zira taşlık yakındır.

Oradan nice mamur ve şenlikli köyleri 6 saatte geçip, İbrahim Efendi Çiftliği: Burada biraz istirahat edip yemek yedik. Oradan (—) saat daha kıbleye giderken Karadeniz'den gelme bir göl kenarında 4 gözlü bir taş köprü­den geçip,

Gözlü Ev şehri, yani şirin Gözlev'in özellikleri İsimlendirilme sebebi odur ki (—) tarihinde bu deniz kı­yısına Tohtamış Giray Han Tatarlarından bir kişi gelip burada yerleşir. Obasının yerine obası gibi tepesi delik bir gözlü ev ya­par. Havasının güzelliği ve hoşluğundan bu ev sahibi adamın soyu çoğalınca nice gözlü evler inşa ederek bir büyük köy olur, ismine Gözlü Ev derler. Gözlü Ev'den bozulma meşhur olup hâlâ Gözlev derler.

Daha sonra (—) tarihinde Sultan Bayezid-i Velî asrında Ge­dik Ahmed Paşa bu Kırım Adası etrafında olan büyük kalele­ri tamamen Ceneviz Frengi elinden fethedip Mengli Giray Han ile sözleşip anlaşırlar. Kırım Adası'nın deniz kıyısı Osmanlı'nın ola, ada ortasındaki ovası Tatar kavminin ola diye anlaşma yaparlar. Mengli Giray Han bir kardeşini sözleşme üzerine Osmanlı'ya, Yanbolı şehrine rehin gönderip Kırım Adası nizam intizam bulur.

O sene Kefe veziri olan Sencüvan Paşa bu Gözlev limanı­na gelip görür ki sağlam, sığınak olacak bir iskele yeridir. He­men Der-i Devlet'e arz edip padişah fermanı gelince bu Göz­lev limanı kenarına çepçevre bin arşın zemine bir temel bıra­kır. Kale yerden iki adam boyu yükselince Sencüvan Paşa vefat edip Gözlev Kalesi eksik kalır.

Sonra (—) tarihinde padişah fermanı ile Sahib Giray Han yaparken o da öbür dünyaya göçünce diğer hanlar bu kaleyi ta­mamladılar.

Çevresinde bulunan 24 adet dört köşe kulelerinin üstle­ri tamamen kırmızı kiremit örtülü yüksek kulelerdir. Her kule

478

arası 150'şer germe adımdır. Bu hesap üzere Gözlev Kalesi'nin fırdolayı büyüklüğü 3.400 adımdır. Çepçevre 5 köşe şeddadi yontma taş, bir süslü savaş kalesidir. Deniz kıyısında bir düzlük yerde dört tarafı derya olup hemen bir burunda ada gibi bulun­maktadır.



Toplam 5 adet sağlam, dayanıklı yeni demir kapıları var. Doğu tarafa, deniz kenarında İskele Kapısı'dır. Bu taraf kalesini liman denizi dövmek ile hendeği yoktur.

Han tarafından Gümrük Emini Ahmed Ağa bu gümrük­te oturup bütün gelen giden gemilerden padişah gümrüğü alır, zira Kırım'ın büyük iskelesidir. Bin parça gemi alır, iyi demir tutar yataklı büyük limandır. Ancak kıble, gündoğusu ve lodos rüzgârlarından emin değildir, zira bu limanın o taraflara ağzı açıktır.

Kasaphane bu liman kenarında olup günde 100 sığır ve 10 at boğazlanır. Esir pazarı da bu liman kapısı dışında her sabah durup nice yüz cariyeler ve sevimli oğlanlar satılır.

Doğu tarafında Odun Pazarı kapısı, bütün kereste, direk ve odun bu kapıdan taşradaki meydanda satılır, büyük pazar du­rur.

Bu mahalde 2 Müslüman mahallesi var. Bir şirin camiin bir düzgün ve sanatlı taş minaresi var. Ve dahi 2 adet Çingane kav­mi mahallesi ve l Ermeni keferesi mahallesi bir kiliseleri var, ama Rum, Frenk ve başka millet mahallesi yoktur.

Bu varoşta 100 adet ufak tefek fukara dükkânları vardır, ancak bu varoşun etrafında hendeği ve palankası yoktur. He­men denizden girme bir göl kenarında güvenli mahallelerdir.

Poyraz rüzgârı tarafına açılır Toprak Kapı dışında ikinci varoşta bir Müslüman mahallesi, bir mahalle mescidi, 25 adet büyük ve geniş bozahaneleri var ki her birinde gece gündüz be­şer altışar yüz boza Bekrisi Tatarlar doludur. Zira çok temiz gö­rünüşlü ince elekten geçmiş koyu ve lezzetli ilik gibi boza işle­yip 3 okka bozayı l Kırım akçesine verirler. Hatta bir Tatar he­men at üzere 5 akçelik bozayı içip esrik olup gider. 5 akçelik boza 15 okka eder. Hemen iki nefeste 15 okka bozayı içip sarhoş olup gider. Bahis ile bir günde 100 okka boza ve l koyun yemiş Tatar sayısızdır. Bozayı [118b] hem içer ve bir taraftan işer.

479


Bu bozahane taraflarında 10 adet yüksek taş kule üzerin­de yel değirmenleri var ki acayip ve garip başka şekil ve görü­nüşte yel değirmenleridir. Bu tarz yel değirmenlerini bir diyar­da görmemişim.

Yıldız rüzgârı tarafına Akmolla Kapısı, bütün şehrin abıhayat suları bu Akmolla Kapısı'ndan dışarıda at arabala­rında iri fıçılarla suyu şehre taşırlar. Bu tarafta 50 adet bağlı ve bahçeli mükellef evler vardır.

Buraya 300 adım yakın batı tarafına bakar At Kapısı, araba sığmaz bir küçük kapıdır. Ancak atlı ve yayan adamlar girip çı­karlar.

Gözlev Kalesi içindeki yapıları bildirir: Bu büyük kale­nin içinde toplam 24 adet mihraptır. On ikisi selâtin camii ve diğer ileri gelen camileridir. Geri kalanlar mahalle mescitleri­dir.

12 adet taş yapı güzel minareler gözükmektedir, ama bun­lardan yüksek, mükellef ve mükemmel Bahadır Giray Han Camii'dir ki uzunluğu ve genişliği, kıble kapısından mihraba kadar 150 ayaktır. Bu camiin sol tarafında hanların namaz kıla­cak bir sanatlı mahfili vardır. 2 adet uzun minaresi vardır, ama birini zelzele yıkmış. Sağ tarafındaki minaresine hakir çıkıp şehrin bütün yapılarının tarzını ve beşgen şeklini seyredip mi­nareden inerken 105 basamak saydım. Gerçekten de sanatlı ve yüksek minaredir. Zira Sultan Süleyman Camii'ni İstanbul'da yapan Abdülmennan oğlu Koca Mimar Sinan Ağa'nın yapısı­dır. Gerçekten de hoş, geniş, iç açıcı mabettir. Ancak bu camie göre avlusu küçüktür, zira şehrin kalabalık yerinde, çarşı pazar içinde yapılmış olup kalabalık cemaate malik bir selâtin camii-dir. Bu şehir içinde bu camiden başka saf kurşun ile örtülü ma­mur ve nurlu cami yoktur. Bir fersah yerden kubbelerinin kur­şunları parıldar. Ve mihrabı önünde biyiınler, bükeçler ve sul­tanlar gömülüdür.

Avlusuna karşı yol aşırı bir hoş, güzel yapı aydınlık hama­mı vardır ki benzeri meğer Şam'da Defterdar Hamamı ve Sina-niye Hamamı ola. Bütün takımları pak, bütün tellâkleri sevim­li, çabuk ve ay parçası gibi hizmetçileri var ki gönlüyün istedi­ği gibi hizmet ederler.

480

Yine bu cami avlusunun sol tarafında yol aşırı şehrin iç ka­lesi vardır. Hendeksiz dört köşe taş yapı bir nazik ve güzel hi­sar olup büyüklüğü tam 300 adımdır. Orada dizdar, zindan ve ambarlardan başka bir şey yoktur. Ortası meydandır. Bu iç ka­lenin doğu tarafında yüksek güzel bir kulesi var, orada acayip uzun toplarının hepsi limana bakmaktadır. Her Cuma günü bu kulenin beden dirseklerini dizdar ağa sancaklar ve bayraklar­la süsler, saladan sonra kale kapısını kapatır. Dış kaleye açılan ancak bir demir iç hisar kapısı var. Ve aşağı cebehane hazinele­ri yakınında yine limana bakan balyemez topları var, zira nice kere Kazak şaykalarıyla gelip limandan gemiler almıştır.



Bu iç kalenin deniz tarafında asla hendeği yoktur, zira alça­cık kumsal yerdir. Ama kalenin kara tarafları çepçevre kesme kaya hendektir. Mehmed Giray Han Gazi çok mal harcayıp bu hendeği daha yeni kazıcılara kazdırmıştır ki insanın becerece­ği şey değildir.

Nureddin Sultan Camii; sade çatma kiremit örtülü sevimli camidir ki minaresi düzgün ve sanatlıdır. Bilip ibadet ettiğimiz bunlardır. Gerisi (—) adet mescittir. Çarşı pazarı içinde birkaç mamur geniş mescitleri var ki cami olmaya elverişlidir.

Hamamlarının övülmesi: 5 adet hamamları var. Evvelâ Sahib Giray Han Hamamı, sonra Eski Hamam, Yeni Hamam, Küçük Hamam. Bunlar yapısı, havası ve suyu gayet hoş, ge­niş ve iç açıcı hamamlardır ama hepsinden hoş olanı Han Hamamı'dır.

Tüccar hanları: Tamamı 11 adet gelen giden tüccarların ko­nuk evleridir. Ancak 3 adet hanları sanki kaledir. Demir kapı­lı, kuleli ve mazgal delikli kale gibi hanlardır. Bunlardan mü­kellef İslâm Giray Han efendimiz merhumun hanıdır ki içinde abıhayat çeşmeleri var. Bu han kapısının kemerinde dört köşe beyaz mermer üzere celî hattı tezhipli güzel tarihidir:

Dedi gûş eyleyüp bünyâdını tarih içim Ceviî, Yapıldı han-ı vâlâ menzil-i ehl-i sebil oldu.

Sene 1062.

245 adet kat kat tek ve iki katlı odaları var. Kapıcıları daima

481


kapıları damlarında muhafaza ederler. Kapısından içeri değme adamı komazlar.

Sonra bu hana karşı Ulucami'e bitişik efendimiz Gazi Meh-med Giray Han yapısı güzel hanın kapısı üzere mermer üzerin­deki tezhipli tarihi budur:

Mehemmed Şâh-ı Gazi hân-ı n'zam, Mennzil kad(?) bu hânı hayr-ı n'lâ,

Lisân-ı ehl-i dilde düşdü târih, Mennzil bâd guyed ez han-ı zîbn.

Sene (—)

Diğer güzel tarih, bu tarih kale duvarı dibindeki kapısı üzerinde yazılıdır:

Mehemmed Şâh-ı Gazı hân-ı n'zam, Bina kerdend m han-ı mu'azzam, [119a]

Be-gûyîd han-râ manzum tarih, Çi n'lâ han u zîbâ hısn-ı muhkem.

Sene (—)

Gerçekten bu han Gözlev Kalesi'nin iç kalesinden büyük ve sağlam, kale gibi güzel handır. Kat kat 280 adet içli, dışlı ve avluları ile mamur demir kapılı konuk evi hanlardır. Bunlar­dan başka diğer hanlar böyle sağlam ve müstahkem değiller­dir, ama yine her biri tüccarlar ile doludur.

Medreseleri: Toplam 2 adet ilim yuvası medresedir. Ama özel dârülhadis dârülkurrâları asla yoktur, zira hadis bilgini ve Kur'ân hafızı yoktur.

Sıbyan mektepleri: Hepsi 5 adet ciğer köşesi çocukların öğrenim gördüğü mektepleri vardır.

Derviş tekkeleri: Cümle 3 adet Celvetî ve Halveti Âl-i Aba yolu tekkeleri vardır. Bunlardan Güleçli Ahmed Efendi halife­sinin tekkesi mamurdur.

Akarsu çeşmeleri: Hepsi 7 adet "Tertemiz bir içecek" [Kur'ân,

482

İnsan 76] gibi tatlı sulu kaynakları var. Bunlardan şehir içinde İslâm Giray Hanı Çeşmesi ve Çarşı Çeşmesi, ta şehrin orta yerin­de dört köşesi kubbeli büyük çeşmedir ki tarihi budur.



Hân-ı Cem kevkebe-i İslâm Giray, O kendi gazi-i cünd-i gazavât,

Dedi tnrih-i yapısın Cevrî, Cân-fezâ ve zehî çeşme-i nyn-ı hn\/ât.

Sene 1061.

Bu çeşmelerin suları At Kapısı'ndan dışarıda çeyrek saat uzakça kuyulardan atlar çekip teraziler ile ustalar şehir içine getirip han, cami ve hamamlara verilir ve anılan çeşmelerden akıp bütün zengin, fakir, herkes içip Kerbelâ Çölü Şehitleri ruh­larını yâd ederler. Bir acayip ve garip dolaplı kuyulardır ki ib­retlik bir seyirliktir. Büyük evkafları üzere tüm şehir ayanları nazır olduklarından bu hayratın yok olması ihtimalleri yoktur.

Susamışların sebilhanesi: 20 adet cana can katan sebilha­ne vardır. Nice hayrat sahipleri bazı köşelerde sebiller edip su­sayanları Allah rızası için sularlar.

Garip bekâr hanları: Toplam 6 adet bekâr odalarıdır ki sa­nat erbabı çeşit çeşit şeyler işlerler. Çoğunluğu pabuç, arakıye, çıkrıkçılık ve diğer sanatlarla geçimini kazanan bekârların oda­larıdır ki bunların da kapıcıları vardır.

Çarşı pazar bedesteni: Gözlev'in içinde ve dışında toplam 670 adet dükkânçeleri vardır. Her ne istesen, yedi iklimin de­ğerli kumaşları ve eşyaları bol bol bulunur. Ancak kurşun örtü­lü kârgir yapı kubbeli bedesteni yoktur.

Genç yaşlı, insanlarının yüz renkleri: Genellikle halkının çehreleri kızılcadır.

Sevimli erkek ve güzel kızları: Yer yer sevimli Tatar oğ­lanları ve güzel kızları bulunur, ama genellikle sarı çehreli oğ­lanlardır.

Ayan ve eşrafının isimleri: Umur Atalık, Salman Atalık, Alp Mirza, Ömer Ağabay, Saltık Atalık, Sevindi Bay ve Gelgen Bay

483

Usta tabipleri: Bu vilâyetlerde hastalık sahibi çok azdır, ama yine büyük şehir olduğundan Alişa Mirza ve Dedes Ata üstad hekimlerdir.



Usta cerrahları: Hâlâ bu diyarlarda kâfirler ile savaş eksik olmadığından usta cerrahlardan Macar Kansi kadar cerrah ol­mazdır.

Salih şeyhleri: İmam, hatip ve şeyhlerden mazınne, halk­tan uzak yaşayan, tarikat ehli ve hâl ehli kimesneleri çoktur.

İnsanı canlandıran güzel havası: Mehmed Giray Han hazretleri bu kale dışına hendek kazdırırken hendek yerin­de bir büyük tunç çömlek bulurlar. Bu çömleği bir hâl ile kı­rıp içinden üç çeşit su çıkar ki birbirlerine karışmamış, biri sarı ve biri yeşil ve biri açık sarı renkli sular. Hemen o an bu çöm­leği kıran adamları sıtma tutar ve birini veba vurur ve biri si­nekten helak olur. "O günden beri şehrimizin havası kötü olup halkı veba da vurmaya başladı, çarşı pazarda kara sinek de çok görünür oldu" diye vilâyet halkı şikâyet edip anlattılar. Meğer eskilerde bu şehir içinde sıtma, veba ve sinek asla yok imiş. Al­lah yine yok ede.


Yüklə 1,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   39




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin