Hakan ertaş; Genel Koordinatör olduğunu, iş adamı olduğunu ve hayatının dyp de geçtiğini


*HIZBULLAH; Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in



Yüklə 3,26 Mb.
səhifə34/41
tarix09.01.2019
ölçüsü3,26 Mb.
#93639
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   41

*HIZBULLAH;

Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri Halit GÜNGÖR(GÜNGEN) 'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin eğitilmesini fotoğrafladığını, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğrafları Doğu PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o dönemde Adnan AKFIRAT'ın da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını,

*PKK-KONTRAGEL;

Veli KÜÇÜK'ün basında örgütlenmek için, bir çok kişiyle irtibata geçtiğini, Ferid ILSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferid ILSEVER'inde Veli KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda yaptığını, Ferid İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,

Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpınar kapısından girerken polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu PERİNÇEK ile Abdullah OCALAN' m birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunları Hanefi AVCI'nın gazetelere verdiğini, Veli Paşanın, Hanefi AVCI'yi hiçbir zaman sevmediğini,

Doğu PERINÇEK ile PKK terör örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, Abdullah OCALAN'ın Suriyeden çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ 'in Doğu PERİNÇEK'e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo'nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERINÇEK'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, Veli paşanın talimatı ile işçi Partisi lideri Doğu PERINÇEK'in odasında Doğan ERBAŞ la görüşme yaptıklarını, bu görüşmede Adnan AKFIRAT'ında bulunduğunu, Doğu PERINÇEK'in kısa bir sure kaldığını, bu görüşmede Abdullah OCALAN'ın hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme yaptıklarını, hatta teslim olduktan sonra Abdullah OCALAN'ın sorgusuna kimin gireceği, sorguda Doğu PERÎNÇEK ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davranılması konularının konuşulduğu, Abdullah OCALAN'ın General Veli KÜÇÜK'e iletilmek üzere "bir muhatap arıyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini,

Abdullah OCALAN'ın şartları arasında;



-Avrupa dan barış heyetleri gelecek, bunların kabul edilmesi,

-Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz yumularak köylerine dönücekler,

-Murat KARAYILAN, Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına gidecekler,

-Yurt dışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri Türkiye ye barış gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,

-Kampların kısaltılacağı, Iran da bir kampın kalacağı, Suriye deki kampı, FKÖ ye Filistin Kurtuluş Örgütü ne verileceği,

-PKK nın Kuzey Irak ta kalması, bu üyelerin, Türkiyenin üçüncü kol gücü olarak faaliyetine devam etmesi,

-Talabani ve Barzaniye kurulan seyyar karakollara, silahlı gerilların yerleşmesi,

-Silahlı gerilla sayısını üç bin (3000) e düşürülmesinin teklif edildiğini, bu görüşmeleri Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, onunda yukarıyla bu konuyu görüşeceğini söylediğini, ilerleyen dönemde Veli Paşanın, bu işi Doğu PERINÇEK'in takip etmesini, Doğan ERBAŞ'in MİT ve Özel Kuvvetler tarafından takip edildiğini anlattığını, kendilerinin geri çekildiğini,

*DEVSOL - DHKP-C;



Dev-Sol'da Yağan grubu ve Dursun KARAT AŞ gibi iki ayrı gurubun bulunduğunu, askerlerin Bedri YAĞAN grubunu desteklediğini, çünkü YAĞAN gurubunu daha düzgün gördüklerini, Dursun KARATAŞ'ı ise, o dönem alevi Emniyet Müdürü olan Hüseyin KOCADAĞ'ın desteklediğini, Bedri YAĞAN ile Dursun KARAT AŞ kapıştıklarında, askerler Bedri YAGAN'I, polisler ise Dursun KARATAŞ'ı desteklediğini, askerlere göre Dev-Sol'dan DHKP-C'ye geçiş döneminde DHKP-C'nin bütün MKYK kadrolarında polisin olduğunu düşündüklerini,

Bir dönem DHKP-C'tilerin Harbiye Orduevi'ne roket attığını, daha sonra aynı roket'in Terörle Mücadelede Reşat ALT AY'a atıldığını, Reşat ALTAY'a atılan roketi askerlerin misilleme olarak attırdığını duyduğunu,

Aynı dönemde kendisinin Adnan AKFIRAT ve Doğu PERÎNÇEK ile oturup konuşurken, sohbetleri esnasında DHKP-C nin MKYK üyelerinin polislerden oluştuğunu duyduğunu,

SUSURLUK KAZASI VE ORTAYA ÇIKAN BAĞLANTILAR



Abdullah ÇATLI'nın Veli KÜÇÜKLE ilişkisi olmasına rağmen, susurluk öncesi Mehmet AĞAR'in yanına gittiğini ve işbirliği yaptığını, bu konuyu Doğu PERİNÇEK'in aydınlık gazetesinin "TIP lilerin katili Türkiyede" diye yazdığını, Veli KÜÇÜK'ün bu konuyu Doğu PERINÇEK le konuşacağını söylediğini ve Abdullah ÇATLI'dan bahsederken "ben buna yıllardır sahip çıktım, bırakıp gitti" diye konuştuğunu,

Doğu PERINÇEK ile susurluk konusunda sohbet ettiğini, Doğu PERİNÇEK'in "Müttefik Kuvvetler, yani Genelkurmay'ın içinde kendisi ile birlikte hareket eden grubun, Mehmet AĞAR ve Abdullah ÇATLI'yı tasfiye operasyonu" olduğunu anlattığını, konuşmalardan susurluk kazasında oto içersinde bulunan şahıslar ölmezse, onlara sıkacak elemanların olduğunu, bu elemanların kaza yapan otoyu arkadan takip ettiklerini "Veli paşaların, TSK'nın" takip ettiğini, şahıslara suikast yapılacağını anladığını beyan etmiştir.

Tanık Zihni ÇAKIR'm 25.02.2008 günü CMK 250. Madde ile Görevli İstanbul C.Başsavcılığmda alman ifadesinde özetle;

Taner ÜNAL' in 2003 yılı Nisan ayında Dikmen 'deki bürosuna yakın caddeye paralel bir sokakta kiraladığı dükkânı ofise çevirdiğini, Türkeli dergisini bu ofiste çıkartacağını, afisin alt tarafındaki depo halindeki kapalı alanı anfiye dönüştürdüğünü, dinleyici ve konuşmacı yerlerini sabitlediğini, bu mekânda bir oluşuma başvurduklarını, burada toplantılar yaptıklarını söylediğini, Taner ÜNAL' in kendisinden bu oluşum içersinde yer almasını istediğini, oluşumda bir çok paşanın bulunduğunu, Hasan KUNDAKÇI, Veli KÜÇÜK gibi isimlerin yanlarında yer aldığını, Doğu PERINÇEK ve Hikmet ÇIÇEK'in solcu olmasına karşın bu oluşuma destek verdiğini, maddi hiçbir sıkıntısının olmayacağını, istediği kadar maaş vereceklerini söyleyerek katılması yönünde telkinlerde bulunduğunu, bazı toplantıların resimlerini gösterdiğini, Hasan KUNDAKÇI ve Veli KÜÇÜK' ün toplantılarda yer aldığını, Ahmet CİN ALİ' nin de bu ikili ile yakın resimlerinin bulunduğunu, Muzaffer TEKİN' in de bu görüntüde yer aldığını, Taner ÜNAL' in teklif ettiği basın danışmanlığı görevini red ettiğini, Taner ÜNAL' in çok tekin birisi olmadığı için red ettiğini beyan etmiştir.

Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK' ün 25.05.2006 günü Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğünde alman ifadesinde özetle;

Mayıs 2003- Nisan 2004 tarihleri arasında görev aldığı Ulusal Kanal, Aydınlık dergisi, İp çevresi, Doğu PERİNÇEK ve Alparslan ARSLAN üzerinde elde edilen ulusal Haber Hukuk Danışman kimliği ile ilgili, 2001 yılında kendi isteği ile TSK' dan ayrıldıktan sonra uzun süre görev aldığı Güneydoğu bölgesinde edindiği tecrübe ve bilgisi doğrultusunda araştırma alanını genişletmek istediğini, bu yöneliminin yaşadığı istanbul da elverişli olup, bir çok kurum, kuruluş, akademi ve sivil toplum örgütlerinin düzenli konferans panel gibi etkinliklerine katıldığını, 2002 yılı yaz döneminde katıldığı bir etkinlikte İP genel başkan yardımcısı Ferid ILSEVER ile tanıştığını, 7-8 aylık dönemde muhtelif panel ve konferanslarda karşılıklı konuştuklarını, ayak üstü diyalogları olduğunu, 2003 Mart veya Nisan aylarında Ulusal Kanal televizyonunda birkaç kez programa konuk olmasını, ilerleyen zamanlarda da TV kanalında çalışması için teklif de bulunduğunu, 2003 yılı Mayıs ayında Ulusal Kanal Danışmanı ve Özel Haber Müdürü olarak göreve başladığını, kanalın haber merkezinde haber merkezi toplantılarına katıldığı, haberlerin güncel olayların nasıl ve hangi içerikte yapılacağını belirlediğini, bir süre sonra da Aydınlık Dergisinde düzenli olmayan yazılarına başladığını, 1-1,5 ay sonra Doğu PERİNÇEK ile tanıştığını, yoğun görüşmelerinin başladığını, Doğu PERİNÇEK' in partinin üst yönetiminde olmasını istediğini, partiye üye olmamak koşuluyla kabul ettiğini, aynı zamanda Doğu PERINÇEK' in danışmanlığına da başladığını,

Doğu PERİNÇEK' in 1997 İP öz eleştiri v'eferek siyası yaklaşımında önemli değişiklikler olduğunu belirttiğini, Doğu PERINÇEK ve partısmın bu öz eleştiriyle her ne

kadar merkez parti olma isteğinde bulunmuş olsa da, merkezleşmenin olmadığını, bu özelliği nedeniyle İP' in Rusya ve Çin başta olmak üzere diğer birçok sosyalist ülkenin etkisi ve kontrolü altında olduğunu,

Doğu PERINÇEK' in partinin lideri konumunda olarak bir otorite gibi göründüğü, fakat otorite kaybının söz konusu olduğu, en büyük payın Ferid ILSVERER ve Adnan AKFIRAT sonrasında, 2004 yılında Adana'dan Genel merkeze görevlendirilen Bayram YURTÇIÇEK olduğunu, bu durumun hizip şeklinde değil, partinin Maoist ve sosyalist yapısından uzaklaşmamasını sağlayacak çalışmalarının olduğunu,

Kanalda görev yaptığı sürede yönetim kadrosuyla olumlu yaklaşım sergilediklerini, ancak genç kadrolar ve merkez yönetim dışında kalan grupların kendisinden hoşlaşmadığını, zaman zaman merkezde bulunan masa ve bilgisayarını kırarak bu durumu gösterdiklerini,

Doğu PERİNÇEK'in ADD'den beslendiğini, kamu oyunun Doğu PERINÇEK' i iyi bir istihbarat, hatta askeri kanaldan beslendiğini düşündüğünü, aslında Doğu PERINÇEK' in Rusya ve Çin istihbaratı ile yakın bilgi alışverişi içersinde olup, onlar tarafından yönlendirildiğini, Alman ve ingiliz istihbaratları ile de diyalogunun olduğunu, bunları partide görevli olduğu süredeki izlenimlerinin olduğunu,

Ulusal Kanal da "ön cephe" isimli strateji programı hazırlayıp sunduğunu, yine Türkmenleri tanıtan Kuzey Irak Türkmen bölgesini işleyen bir başka programın yayına girmesini sağladığı için daha da anti patinin arttığını,

Doğu PERINÇEK' in Rauf DENKTAŞ ve Annan planı karşısında KKTC yi desteklediğini, 2004 yılında düzenlenen Denktaş'a destek kampanyasına dahil olmasına rağmen Avrupa parti kongrelerini bahane ederek yurt dışına gittiğini, Askeri kanada yakın görünmek için son dönemde TSK' mn stratejilerine benzer politika üretmeye, bu yönde söylemlerde bulunduğunu, öz eleştiri istikametindeki yeni açılım belge ve dokümanların kendisine verilmemesi üzerine 2004 yılında kanal, dergi ve danışmanlıktan ayrıldığını,

Doğu PERINÇEK ve lider grubu kendisi için mecliste birkaç sandalye aradığını, bu nedenle mevcut siyasi yapının dağılmasını, kurulacak yeni siyasi yapı içinde de kendilerine yer edinmek istediklerini, bu nedenle 2003 yılından itibaren partinin bir askeri darbeyi dört gözle bekler duruma geldiğini, İP ve PERINÇEK' in TSK'ni desteklerden aynı zamanda mevcut siyasi yapıya karşı da kışkırtmak istediğini, parti içi yönetimin aslında TSK'nın benimsemeyeceği bir yönde değiştiğini, bunu maskelemeyi iyi bilen parti yönetiminin hala askeri bir müdahaleyi beklediğini,

Doğu PERINÇEK' in beklentisi doğrultusunda TSK' mn hareket etmemesi nedeniyle isteğine ulaşmak amacıyla, hem partiler üstü, hemde bürokratik çevrede bir tepki hareketliliği oluşturmak için, zaten elinde var olan alt yapıdaki yerini alan ve illegal sol örgütlerden genel kadrolarını her zaman devreye sokabilme yeteneğine sahip olduğunu, bu imkânları elinde bulunduran Doğu PERINÇEK ve merkez yönetiminin farklı siyaset yapılar ve ideolojik yapıya sahip gruplarla ilişki içinde olduğunu, İP ve Doğu PERINÇEK' in mevcut illegal örgüt orijinli alt yapı kadrolarıyla bir eylem yaptırabileceğini, planlayabileceğim veya plan ve eyleme destek verebileceğini,

Avukat Alparslan ARSLAN' in siyasi görüşünün Doğu PERINÇEK' in son dönem politik açılımlarına ters düşmediğini, Alparslan ARSLAN ve benzeri şahısların PERINÇEK için profilleri ve eylemsel yapıları tercih sebebi olduğunu, çünkü PERINÇEK' in sıraladığı istek ve amaçlarına ulaşmak için her yolu deneyebilecek bir yapıda olduğunu beyan etmiştir.

Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün 23.06.2007 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;

DOĞU PERİNÇEK ile daha önce bir çalışmasının olduğunu, Ulusal Kanalın Danışmanlığını yaptığını, daha sonra da kendi ısfeği ili ayrıldığını, bunun nedeninin ise

Türkmenlerle alakalı bir programı yayından kaldırılmış olması olduğunu, Danıştay saldırısından sonra, DOĞU PERINÇEK sitesinde, kendisi hakkında asılsız haberler yapmaya başladığını, ayrıca dergilerinde de aleyhinde yazılar yazmaya başlandığını, kendisi için MIT'çi olduğunu, geçmişte hıristiyan olduğunu, hata Fetullahçı olduğunu, CIA ve MOSSAD ajanı olduğunu ve MUZAFFER TEKİN'i öldürmek için pusu kurduğunu yazdıklarını, Danıştay saldırısında da MUZAFFER TEKİN'i tuzağa düşürdüğünü, teslim olmaması için ikna ettiğini ve yaralı iken hastaneye götürmeyip dolaştırdığını, DOĞU PERINÇEK'in tv. kanallarında, dergide ve sitesinde yazıp söylediğini,

MUZAFFER TEKİN'in İşçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERİNÇEK ile aynı görüşleri savunduğunu, Avukatı OSMAN AYDIN ŞAHİN'in Çağlayan Mitingine de ikisinin yanyana katıldığını beyan etmiştir.

Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün 25.01.2008 günü TEM ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Görevlilerince alınan ifadesinde;



Doğu PERİNÇEK'i tanıdığını, bu şahısla hatırlamadığı bir yerde karşılaştıklarını, ancak yakın bir ilişkilerinin olmadığını, bir iki kez Doğu PERİNÇEK'in kendisini telefonla aradığını, Ulusal Kanal da röportaj yapmak istediğini, bu teklifi kabul etmediğini, bir telefon konuşmasında oğlu Mehmet PERİNÇEK'in Rus Filolojisinden mezun olduğunu, Rusyada Lenin üniversitesinde araştırma yapacağını anlattığını ve görüşmek istediğini söylediğini, kendisinin de kabul ettiğini,

Ergenekon ve Lobi belgelerinin, Doğu PERİNÇEK'in de içinde bulunduğu bir gurup tarafından hazırlanması, uyuşturucu, KJrak'a silah götürülmesi konuları sorulduğunda; Tuncay GÜNEY'in beyanlarının yalan olduğunu beyan etmiştir.

Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün 26.01.2008 günü C.Başsavclıkta alman ifadesinde;

DOĞU PERINÇEK'i tanıdığını, çok eskiden beri tanıştıklarını, dergisinde ve televizyonunda aleyhinde yayınlar yaptığını, daha sonra kendi kanalında program yapmayı teklif ettiğini, kendisinin kabul etmediğini, 5-6 yıldır da bu şahısla görüşmediğini, oğlu MEHMET PERİNÇEK ile bir kitap vesilesi ile 4-5 kez görüştüğünü,

Şüpheli Emin GÜRSES 24.02.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüce alman ifadesinde;

28.01.2008 günü saat 20.59 sıralarında Emin GÜRSES'in Mustafa...? isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; Doğu PERİNÇEK ten bahsettikleri anlaşılmış, konu Emin GÜRSES'e sorulduğunda; Doğu PERİNÇEK ile ERGENEKON operasyonu hakkında görüşmesinin olduğunu, Perinçek'in kendisine operasyonunun millicilere karşı yapılan bir operasyon olduğunu, özelleştirmeler, vakıflar kanunu, bor maddelerinin satılması, Türk ordusunun iran'a karşı kullanılması gibi başka bir şeyleri gizlemeyi amaçladığını anlattığını, kendisinin de bu beyanları Mustafa ya aktardığını, Mustafa isimli şahsın da Genel Kurmayda görevli Yarbay olduğunu,

Başka görüşmelerinde, Doğu PERİNÇEK'in bu operasyon kapsamında alınmasının doğru olmayacağını da konuştuğunu beyan etmiştir.

Emin GÜRSES'in 25.02.2008 günü C.Başsavcmkta alman ifadesinde;



DOĞU PERİNÇEK'in şu anda Türkiye'ye ermeni meselesi konusunda en çok hizmet eden bir şahıs olduğunu,



Doğu PERINÇEK'i işçi Partisinin Genel Başkanı olarak tanıdığını, birkaç kez yüz yüze görüştüklerini beyan etmiştir.

Aynı soruşturma kapsamında yakalanan Erkut ersoy'l 1.02.2008 tarihindehersey-konusulacaksa@yahooogroup.com e-mail adresinden ikincikurtulus@yahoogourups.com e-mali adresine gönderilen ERGENEKON liderinden halka mesaj başlıklı e-postanm yapılan incelemesinde; "Sevgili ve Muhterem Tuncay Üstadım, Değerli komplimanlarınız için çok teşekkür ederim. Beni her zaman şımartıyorsunuz; beni layık gördüğünüz yerde değilim, bu sizin iyiliğinizden ve güzelliğinizden kaynaklanıyor. Emekli olmanıza ve bir köşeye çekilmenize üzüldüm, gerek Kardeş camiasının gerekse Üniversitenin sizin gibi dürüst, iyi kalpli, tutarlı ve "Evrenin Ulu Mimarının Nur'unu kalbinde hissedebilen" bir kişiyi kaybetmesi üzücü. Bence Mahfil'deki kardeşlerimizi parlak zekanızın ve iyi yürekli kalbinizin ışığı ile aydınlatma görevini, tüm kardeş camiası adına sürdürmelisiniz. Yeni kardeşlerimizin ham taşını yontabilmek için, sizin gibi keskin zekalı, derin görüşlü M:. Ermişlerine her zamankinden çok ihtiyacımız var. D.B.den çok daha kötü vasıflara sahip olan, her yerde "Ben M:.um" diye M:. Olmadan dolaşan Cerrahpaşa Farmakolojiden Gökhan Akkan isimli haricinin de bizim cemiyete girdiğini öğrendim; halbuki, 1993-1994'de hem ben, hem Koray Dinçol kardeşim, hem de Erhan Fıratlı kardeşim, B:. Lo:.'ya birer mektup yazarak bu kişinin cemiyete alınması konusundaki sakıncaları belirtmiştik. Sizi ve Doğu Perinçek'i de durumdan haberdar etmiştik. Siz de bize destek olmuştunuz. Salih Cengiz kardeşimle son yaptığım telefon konuşmasında Gökhan Akkan isimli bu şahısın, bizim cemiyete onca mektuba ve itiraza rağmen girdiğini, üstelik Cerrahpaşa'da M:. Kardeşleri örgütlediğini öğrendim; T. Altuğ isimli harici gibi (Bu konuda birşeyler öğrenmeniz mümkün mü? Örneğin G.A. hangi L.\ da tekris edilmiş?).." şeklindeki konuşma sorulduğunda; Dokümanda geçen Tuncay isimli şahsın, 33. Dereceden Mason olan Mimar Tuncay USLU isimli şahıs olduğunu, bu şahısla o tarihlerde yazışmalarının olduğunu, ancak mektubun içeriğini hatırlayamadığını beyan etmiştir.

Habip Ümit SAYIN'm 25.02.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;

Doğu PERINÇEK ile çok ender görüştüklerini, 21.02.2001 tarihli DOĞU PERINÇEK' e yazılan emailin kendisine ait olmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli İlhan SELÇUK'un 22.03.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;



Doğu PERINÇEK 'in ismini ilk kez 1968 yıllarında öğrenci hareketlerinde duyduğunu, daha sonraki dönemde de bu şahsın basın ve siyasal yaşamda yer aldığını, Doğu PERINÇEK in siyasi parti lideri olması nedeniyle ara sıra ziyaretime geldiğini, bunun haricinde herhangi bir ilişkilerinin olmadığını, herhangi bir tüzel kişilik içinde yer almadığını, Ancak Doğu PERINÇEK'in girişimini yaptığı Talat Paşa Komitesine davet edilmesine rağmen kendisinin bunu kabul etmediğini,

Cumhuriyet Vakfı olarak bir televizyon kurmak istediklerini, bu amaçla Ulusal Kanal'in sahibi Doğu PERINÇEK ile görüşüldüğünü, ayrıca Kanal B'nin sahibi Mehmet HABERAL ilede temas kurulduğunu, Ankara temsilcileri Mustafa BALBAY'in Mehmet HABERAL ile arası iyi olmadığı için aracı olabilecek birisini aradıklarını, bu yüzden Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU hem Doğu PERINÇEK'in Mehmet HABERAL ile aralarının iyi olması nedeniyle, kendileri adına bu girişimde bulunmasını istediklerini, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU"nun girişimlerinden bir sonuç çıkmadığını beyan etmiştir.

İlhan SELÇUK'un 22.03.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;



Doğu PERİNÇEK'İ tanıdığını, DOĞU PERİNÇEK'İfe aralarında herhangi bir emir ve talimat verme şeklinde bir konum olmadığını,

ADNAN AKFIRAT'tan ele geçirilen 8 sayfalık belge içerisinde "ÇEVİK BİR-EROL ÖZKASNAK ekibinin AMERİKANCI DARBE GİRİŞİMİ YAPACAKLARI ve bu darbenin sivil toplum darbesi olacağı yönetime el konulunca değişik makamlara gelecek kişilerin isimlerinin yazıldığı listenin bulunduğu belge okundu, sorulduğunda; Kendisinin böyle bir oluşumla ilgisinin olmadığını, ADNAN AKFIRAT'ı tanımadığını, darbe girişiminden de haberinin olmadığını, DOĞU PERINÇEK'in kendisini herhangi bir şekilde uyarmadığını, USIAD ile bir irtibatının bulunmadığını beyan etmiştir.

Şüpheli Güler KÖMÜRCÜ'nün 25.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;



iş adamı ve tekstilci ibrahim BENLİ'nin Çatalcadaki evinde bir grup siyasi akademisyen sanatçıya verdiği yemek davetine, Doğu PERINÇEK'in de katıldığını beyan etmiştir.

Şüpheli Ümit OĞUZTAN'm 25.01.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınan ifadesinde;



Doğu PERINÇEK'i mesleği gereği tanıdığını, ancak şahısla bir diyalogu olmadığını, bu şahsın bir paneline katıldığını beyan etmiştir.

Şüpheli Hikmet ÇİÇEK'in 27.03.2008 günü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alman ifadesinde;



Doğu PERINÇEK'i kırk yıldır tanıdığını, 1989 yılında 2000'e Doğru dergisine muhabir olarak başladıktan sonra gerek dergi ve gazetede, gerekse Sosyalist Parti ve işçi Partisi Genel Başkanı olarak birlikte çalıştıklarını,

Bulunan bazı belge ve mektupların, Doğu PERINÇEK Haymana ceza evinde yatarken gönderilen mektuplar olduğunu,

13.02.2008 günü saat 15.21 sıralarında Doğu PERİNÇEK ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Görüşmeyi hatırladığını, İsa nın emekli bir albay olup, partinin resmi üyesi olduğunu, İsa Albay 'in iki kez Ankara 'ya geldiğini, Doğu PERİNÇEK'le randevu aldığını, ancak başkanın işleri olduğu için görüşemediğini,

05.03.2008 günü saat 11.13'te Doğu PERİNÇEK ile yaptığı telefon görüşmesi sorulduğunda; Doğu PERİNÇEK, Saygı ÖZTÜRK'ün "Tamam Reis" isimli kitabında kendine yönelik bir suikasttan bahsedildiğini ve kitabı bulup bulamayacağını sorduğunu, kendisinin de kitabı bulduğunu, incelediğini ancak bu şekilde herhangi bir konu geçmediğini gördüğünü, görüşmede bahsi geçen "Başlık değiştirme" konusunun ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'tan çekilmesi üzerine yaşanan muhalefet partileri ve TSK tartışması üzerine bir açıklama metni hazırladıklarını, bunun başlığı üzerine yapılan görüşme olduğunu beyan etmiştir.

Nusret SENEM'in 29.03.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;



Avukatlık yaptığını, DOĞU PERİNÇEK, FERİT İLSEVER ve ADNAN AKFIRAT ı İşçi partisinden tanıdığını, Doğu PERINÇEK'in yakalanması ve yargılanması sırasında Adliyede görev aldığını,

Mehmet Adnan AKFIRAT'm 23.03.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;



Sorulan ÜMİT SAYIN ile yaptığı MSN görüşmesinin kısmen doğru olduğunu, bu görüşmeyi kendisinin yaptığını, görüşmede daha çok kendisi Türkiye'de ki darbe olasılığından, bir kısım kişinin mason olduğundan NECİP HABLEMITOGLU'nun P2 denilen bir mason yapılanmasının içinde bulunduğundan şüpheli olduğundan, ayrıca Türkiye'ye döndüğünde tayinini yaptırmak için işçi Partisi Genel Başkanı DOĞU PERINÇEK'in KEMAL YALÇINALEMDAROGLU'na ricacı olmasından balıscttığını,

Kendisinin DOĞAN ERBAŞ ve DOĞU PERİNÇEK ile ABDULLAH ÖCALAN in yakalanmasından önce teslim olacağına ilişkin bir görüşme yapmadığını, DOĞAN ERBAŞ ABDULLAH OCALAN in avukatı olduğunu, daha sonra bu şahısla görüştüğünü, ancak böyle bir konuyla ilgili bir görüşmelerinin olmadığını,

ULUSAL KANAL ne zaman kuruldu, kimler tarafından kuruldu, kuruluş sermayesi nereden alındı, bu husus sorulduğunda; Böyle bir sorunun sorulamayacağını, bu konuda ayrı bir soruşturma açılması gerektiği, ULUSAL KANAL televizyonunun 29 Ekim 2000 tarihinde kurulduğunu, bundan daha önce Cumhuriyet gazetesi ile birlikte ulusal bir televizyon kurulması gündeme geldiğini, ancak o dönemde mali imkanlar yetersiz olduğu için İLHAN SELÇUK'un "siz yapın biz destekleyelim" dediğini, İLHAN SELÇUK'un çeşitli toplantılara katıldığını, birlikte ulusal bir televizyon kurulması amacıyla bu toplantılara katıldığını, İLHAN SELÇUK ile DOĞU PERİNÇEK'in zaman zaman bu tür konularla alakalı görüşmeler yaptıklarını beyan etmiştir.

Ferid İLSEVER'in 23.03.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;

TUNCAY GÜNEY 'in Akşam gazetesinde çalıştığı dönemde VELİ KÜÇÜK'ün talimatı ile DOĞU PERİNÇEK ile irtibat kurup ADNAN AKFIRAT ve FERİD İLSEVER ile ilişkiye geçmesini söylemesi üzerine bu şahıslarla görüştüğünü ve aldığı tüm bilgileri yayınlamadan önce VELİ KÜÇÜK'e gönderip onaylattıktan sonra Akşam gazetesinde yayınlattığını belirttiği okunup sorulduğunda; TUNCAY GÜNEY'i sadece dergiye gelip giderken gördüğünü, kendisi ile herhangi bir haber paylaşmadığını,

TUNCAY GÜNEY'in ifadesinde VELİ KÜÇÜK'ün talimatıyla basında örgütlenmek için FERİD İLSEVER ile görüşme yaptığında FERİD İLSEVER'in kendisine VELİ KÜÇÜK'ü Yüzbaşı MİT Subayı olarak ilk keşif eden kişi olduğu, ayrıca FERİD İLSEVER Sosyalist Parti Başkam iken ABDULLAH ÖCALAN ve DOĞU PERİNÇEK'in ittifak yaptığını öğrendiği konusu hatırlatıldı, sorulduğunda; VELİ PAŞA'yı ENKA tesislerinde yemek yedikleri zaman gördüğünü, onun dışında kendisini tanımadığını, TUNCAY GÜNEY'in söylediklerinin tamamen yalan olduğunu beyan etmiştir.

İbrahim BENLİ'nin 24.03.2008 günü CBaşsavcılıkta alman ifadesinde;



Doğu PERİNÇEK ile 30 yıl öncesinden tanıştıklarını, Genel başkanı olduğu işçi Partisinden millet vekili adayı olduğunu, bu şekilde siyasi bağlantıdan başka bir ilişkilerinin bulunmadığını, Çatalca'da kendi mülkü olan bir çiftliğinin olduğunu, Burada zaman zaman dostlarını bir araya getirdiğini, mangal partileri yaptıklarını, en son 2007 Aralık ayında buluştuklarını, davetine Doğu PERİNÇEK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, Ahmet ERCAN, Tolga YARMAN, Cemalettin GÖBELEZ, Güler KÖMÜRCÜ ve bir arkadaşı ve benim 25 yılı aşkın bir süredir arkadaşlığı olan doktor, kamu görevlisi, sanatçı arkadaşlarını ve çok sayıda iş adamının eşleriyle birlikte katıldığını,

Telefon görüşmelerinde, Güler KÖMÜRCÜ'nün, kendisinin Doğu PERİNÇEK'in sponsoru olduğu şekildeki sözlerinin olduğunu, ancak Doğu PERİNÇEK ve partisine maddi yardımda bulunmadığını, Doğu PERİNÇEK'in de kendisi gibi Talat Paşa Komitesinin bir üyesi olduğunu beyan etmiştir.

Serhan BOLLUK'un 23.03.2008 günü C.Başsavcılıkta alman ifadesinde;



Doğu PERİNÇEK ile tanışmalarının 30 yıl öncesine dayandığını, Doğu PERİNÇEK'in, İşçi Partisinin genel başkanı olduğunu, kendisin de Merkez karar kurulu üyesi olduğunu, aynı zamanda genel yayın yönetmeni olduğu derginin baş yazarı olduğunu,

3665 numaralı tape okundu, sorulduğunda; Görüşmenin başında bir takım gazelerde Tuncay GÜNEY'in Doğu PERİNÇEK'in ^^Srânîi^üe Kuzey Irak'a giderek



Yüklə 3,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin