Her Gün Bir Defa (English Title: One Day at a Time)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə37/60
tarix04.01.2022
ölçüsü1,89 Mb.
#59977
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   60
Ey Kutsal Ruh, uyanış Senden gelir;

Bir uyanış gönder – bendeki işi başlat.

Senin Sözünde ihtiyacımı sağlayacağın yazılıdır.

Şimdi ey Rab, alçakgönüllülük ile bereketler için yalvarıyorum.

J.Edwin Orr

5 Temmuz
“Ruh’u söndürmeyin. Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin.” (1.Selanikliler 5:19,20)

Biz genellikle söndürme eylemini bir ateş ile bağlantılı olarak düşünürüz. Ateşi üzerine su döktüğümüz zaman söndürürüz. Suyu ya tamamen söndürürüz ya da ateşin faaliyetini ve etkinliğini büyük ölçüde azaltırız.

Ateş Kutsal Kitap’ta Kutsal Ruh’un bir örneği olarak kullanılır. Ateş, canlı, yakıcı ve coşkuludur. Kişiler Kutsal Ruh’un kontrolü altında oldukları zaman, coşkulu, gayretli ve canlıdırlar. Tanrı halkının toplantılarında Tanrının Ruhunun görünmesini bastırdığımız zaman, Ruh’u söndürmüş oluruz.

Pavlus şöyle der: “Ruh’u söndürmeyin. Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin.” Peygamberlikleri küçümseme ile Ruh’u söndürmenin bağlantılı olduğu yol, bizi öncelikle yerel kilisenin toplantılarındaki Ruh’u söndürme eylemine yönlendirir.

Kutsal Ruh’u bir kişiyi Mesih’e tanıklık ettiği zaman, dua ederken, tapınır iken ya da Söz’ün yapıcılığını eleştirirken utandırmak ile söndürürüz, ama bir kişiyi sözler ya da ufak kusurlar arayarak tenkit ettiğimiz zaman, o kişiyi topluluktaki hizmetinde hayal kırıklığına uğratmaya ya da sürçtürmeye eğilim göstermiş oluruz.

Kutsal Ruh’u aynı zamanda aşırı programlar ile yüklü hizmetler düzenlediğimiz zaman, O’na adeta bir deli gömleği giydirmeye çalışırcasına söndürürüz. Eğer Kutsal Ruh’a dua ile bağımlı olan düzenlemeler yapar isek, o zaman kimse buna itiraz edemez. Ama insan aklı temelinde yapılan düzenlemeler Kutsal Ruh’un bir Önder olarak değil, aksine bir Seyirci olarak etkili olmasına neden olur.

Tanrı, kiliseye pek çok armağanlar vermiştir ve farklı zamanlarda farklı armağanları kullanır. Belki bir kardeşin paydaşlıkta öğüt verecek bir sözü vardır. Eğer tüm topluluk hizmeti bazı başka kişileri merkez alıyor ise, o zaman Kutsal Ruh ihtiyaç duyulan mesajı uygun zamanda ortaya çıkartma özgürlüğüne sahip olamaz. Bu da, Ruh’u söndürmenin bir başka yoludur.

Son olarak, Kutsal Ruh’u, O’nun yaşamlarımızdaki işleyişini reddettiğimiz zaman söndürmüş oluruz. Belki de güçlü bir şekilde belirli bir konuda hizmet etmek için harekete geçiriliriz, ama insan korkusu nedeni ile kendimizi geri çekeriz. Topluluk duasına önderlik etmek için çağrıldığımızı hissederiz, ama çekingen davranır ve yerimizden hareket etmez, otururuz. Bir ilahinin özellikle uygun olacağını düşünürüz, ama bunu söyleyecek cesaretten yoksunuzdur.

Aşikar olan sonuç Kutsal Ruh’un ateşinin söndürülmesidir, toplantılarımız anlık işleyişini ve gücünü kaybeder ve yerel beden kuvvetten düşerek fakirleşir.

6 Temmuz
“Tanrının Kutsal Ruhunu kederlendirmeyin. Kurtuluş günü için o Ruh ile mühürlendiniz.” (Efesliler 4:30)

Kilisedeki toplantılarda Kutsal Ruh’u söndürmemiz nasıl mümkün olabiliyor ise, aynı şekilde özel yaşamlarımızda O’nu kederlendirmemiz de mümkündür.

“Kederlendirme” sözcüğünün anlamında belirli bir yumuşaklık mevcuttur. Yalnızca bizi seven birini kederlendirebiliriz. Komşuların yumurcakları bizi kederlendirmezler, ama kendi yaramaz çocuklarımız kederlendirirler.

Kutsal Ruh ile aramızda özel bir yakınlığa ve sevecenliğe sahibiz. O bizi sever. O bizi kurtuluş günü için mühürlemiştir. Bizim tarafımızdan kederlendirilebilir.

Ama Kutsal Ruh’u kederlendiren nedir? Günahın herhangi bir şekli O’nun yüreğinin üzülmesine neden olur. Pavlus burada O’nu Kutsal Ruh olarak adlandırırken, bunu bilerek yapar. Kutsal olmayan herhangi bir şey O’nu kedere boğar.

“Kederlendirmeyin” öğüdü, uyarıldığımız bir dizi günahların ortasında yer alır. Bu listenin yapılmasının amacı kişiyi tüketip bezdirmek değil, yalnızca öneride bulunmaktır.

Yalan söylemek, Kutsal Ruh’u kederlendirir (ayet 25) – beyaz yalanlar, siyah yalanlar, küçük yalanlar ya da uydurmalar, abartmalar, yarı gerçekler ve gölgelendirilmiş gerçekler. Tanrı yalan söyleyemez ve Kendi halkına da böyle bir ayrıcalık tanıması mümkün değildir.

Günah işlemeye yol açan öfke Kutsal Ruh’u kederlendirir (ayet 26). Öfkenin haklı görüldüğü tek nokta, ancak Tanrının haklı davasında mümkün olabilir. Bunun dışındaki tüm diğer öfke şeytana çıkarma yapması için bir sahil teşkil eder (ayet 27).

Çalmak Kutsal Ruh’u kederlendirir (ayet 28), bu hırsızlık, annenin cüzdanından ya da çalışan bir kişinin zamanından, araçlarından ya da büro malzemelerinden çalmak şeklinde de anlaşılmalıdır.

Ağızdan çıkan kötü söz Kutsal Ruh’u kederlendirir (ayet 29). Kötü söz kapsamı dizisine kirli sözler, çirkin şakalar ve boş laflar girer. Konuşmalarımız eğitici, uygun ve lütufkar sözler içermelidirler.

Acılık, gazap, öfke, kızgınlık, bağrışma ve iftira, dördüncü bölümdeki listeyi tamamlarlar.

Kutsal Ruh’un en sevdiği hizmetlerinden bir tanesi, bizim Rab İsa Mesih ile ilgilenmemizi sağlamaktır. Ama günah işlediğimiz zaman, bizim Rab ile uygun paydaşlığımızı tekrar sağlamak için bizi yenileme hizmetini yerine getirir.

Ama kederlendiği zaman bizden ayrılmaz. O bizi asla terk etmez. Biz O’nun tarafından kurtuluş günü için mühürlendik. Ancak yine de bu gerçeğin özensizliğimiz için bir özür olarak kullanılması gerekmez, ama aksine, kutsallık için motiflerin en büyüğünden bir tanesi olması gerekir.


7 Temmuz
“Kanım şu ki, bu anın acıları gözümüzün önüne serilecek yücelik ile karşılaştırılmaya değmez.” (Romalılar 8:18)

Tek başlarına ele alındıklarında bu anın acıları insanı dehşete düşürebilir. Hıristiyan şehitlerinin çektikleri korkunç acıları düşünüyorum. Toplama kamplarında bulunan bazı Tanrı çocuklarının katlanmaları gereken korkunç acıları düşünüyorum. Ya savaşlarda çekilen dehşetli acılara ne demeli? Kazalar ile bağlantılı olan zalim parçalanmalar ve felçler? Kanser ya da başka hastalıklar tarafından mahvedilen insan bedenlerinin söz ile anlatılamaz acıları?

Ve yine de her şeye rağmen, çekilen fiziksel acılar öykünün tamamını oluşturmazlar. Bazen fiziksel acılara katlanmak zihinsel işkenceye katlanmaktan daha kolay gibi görünür. Kral Süleyman’ın yazdığı şu sözler ile kast ettiği şu değil midir? “İnsanın ruhu hastalıkta ona destektir. Ama ezik ruh nasıl dayanabilir?” (Süleyman’ın Özdeyişleri) Acı, aynı zamanda evlilik ilişkisindeki sadakatsizlik ile ya da sevilen birinin ölümü ile ya da kırılan bir düşün neden olduğu hayal kırıklıkları ile de gelir. Terk edilme sonucu kırılan bir yürek, ya da yakın bir dostun ihanetine uğramak. Bir insan çerçevesinin yaşamın darbelerine, can çekişmelerine ve ezip geçen kederlerine dayanma gücüne sık sık hayret ederiz.

Tek başlarına incelendiklerinde bu acılar bunaltıcıdır. Ama onlara gelecek olan yücelik göz önünde tutularak bakıldığı zaman, yalnızca sinir bozucu ufak tefek şeylerden ibarettirler. Pavlus onların “gözümüzün önüne serilecek olan yücelik ile karşılaştırılmaya değmediklerini” söyler. Eğer acılar bu kadar büyük iseler, o zaman gelecek olan yüceliğin çok daha büyük olacağı kesindir!

Bir başka bölümde, elçi Pavlus yazdığı şu sözler ile ruhsal bir betimlemenin keyifli bir patlamasını sağlar: “Geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiç bir şey ile karşılaştırılmayacak kadar büyük ve sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır” (2.Korintliler 4:17) Dereceli olarak bakıldığı zaman, sıkıntılar tüy kadar hafif, yücelik ise kıyaslanamayacak kadar ağır görünür. Zaman açısından değerlendirildiği takdirde, sıkıntılar geçici, yücelik ise sonsuzdur.

Yolculuğun sonunda Kurtarıcıyı gördüğümüz zaman, şimdiki zamanın acıları önemini yitireceklerdir.




Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin