Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


SENATO 522 523 SENDİKALAR



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə891/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   887   888   889   890   891   892   893   894   ...   980
SENATO

522


523

SENDİKALAR

kiden ramazanlarda Bayezid Camii'nin avlusunda kurulan ve minik bir pazar görüntüsü taşıyan Beyazıt Sergisi, Kurban Bayramlarında geçmişte yine Beyazıt'ta, günümüzde Topkapı'da açılan koç pazarı, gül mevsiminde Eyüp'teki gül bostanlarında yetiştirilen bu güzel çiçeğin satıldığı Yâ-vedûd civarındaki gül pazarı, bu tür pazarların en bilinenleridir.

Semt pazarları, satılan mallara göre değişik bölgelere ayrılır. Bu bölgelerin en önemli kısmını yiyecek satılan yerler oluşturur. Mevsime göre, eskiden yakınlardaki bostanlardan, bahçelerden, son zamanlarda uzakça yerlerden getirilen değişik sebze ve meyveler ve bunların pişirilmesinde ikinci derecede önemli malzeme bu bölümde satılır. Pazarların ikinci önemli bölümü ise giyecek satılan yerlerdir. Satıcılar, bu bölümde yüksek sesle bağırarak sattıkları mallan överler; kimileri satışa sundukları kadın elbiselerini giyip zenne-vari taklitlerle müşteri toplamaya çalışırlar. Pazarın son bölümünde ise tavuk, horoz gibi kesim hayvanları, çiçekler, incik, boncuk, hırdavat satılır. Satılan malların türünde, çeşitliliği, kalitesi ve fiyatlarında semtlere göre farklılıklar olur.

Eskiden pazarların semtlerde kuruluşu, bir gün önceden bekçilerin pazar tezgâhlarını yerleştirmeleriyle başlardı. Sabahın alaca karanlığında zil şıngırtıları, tekerlek, hayvan, motor sesleri, gürültü patırtı, haykırışlarla pazarcılar yerlerine gelirler, önce çadırlarını kurarlardı. Pazarcıların mallarını tezgâhlara dizmeleriyle birlikte başka bir esnaf kolu olan börekçiler, simitçiler, çaycılar diğer satıcı arkadaşlarına âdeta kahvaltı hükmüne geçecek olan servislerini yaparlardı. Satılacak olan malların vitrinlerinin oluşturulması ise ayrı hüner isterdi. Genellikle malların irisi, olgunu, göze hoş geleni ön sıralara, tıpkı görücüye çıkacak kız gibi süslenerek yerleştirilir, arka tarafa ise ezik büzükleri konurdu.

Semt pazarlarından alışveriş, eskiden, hali vakti yerinde olan evlerde hizmetçiler veya köleler tarafından yapılırdı. Mütevazı evlerde ise bu görev, çoğu zaman evin erkeği tarafından yerine getirilirdi. Pazara ilk önce iyi mal almak isteyen kişiler

gelirdi. Böylece malların en güzeli henüz kimse tarafından seçilmeden alınmış olurdu. Ayrıca, çocuklarını okula gönderenler, ekonomik durumu iyi olan kişiler önce davranırlardı. Pazarlar, bilhassa yaz aylarında öğle vakti tenhalaşırdı. ikindi vakti, satıcılar açısından en güzel zaman kabul edilirdi.

Pazarcılar, akşam yaklaştığında ellerinde kalan malları satmak için zorunlu fiyat kırarlardı. Fiyatların ucuzlamasının başka bir sebebi ise seçile seçile malın da kalitesinin düşmüş olmasıydı.

Pazarların içinde bulunan sucular, şerbetçiler, köfteciler, gelen müşterilerin yorgunluktan ve açlıktan doğan ihtiyacını karşılarlardı. Yine pazarların sonlarında bulunan ayakkabı tamircileri de herhangi bir sebeple ayakkabısı hasara uğrayanlara hizmet verirdi.

Daha ziyade Trakya, Balıkesir ve İç Anadolu Bölğesi'nden gelen seyyar satıcılar, pazar hayatının önemli bir parçasını oluştururlardı.

Pazarların kontrolü, 15. yy'dan 1826'ya kadar ihtisab ağasının, bu tarihten 1854'e kadar da ihtisab nazırının başında bulunduğu ihtisab(~») örgütünün göreviydi. Bu görev sadrazam adına yerine getirilir, bazen sadrazamın bizzat denetlediği de olurdu. Sadrazama, istanbul kadısı, yeniçeri ağası ve muhtesib refakat ederdi. Teftişlerde özellikle narha uyulup uyulmadığı kontrol edilirdi. Yapılan bu denetime "kola çıkmak" denirdi (bak. kol gezmek). Kalitesiz mal satan, hile yapan esnaf anında cezalandırılırdı. Bu tip cezalara maruz kalan pazarcılar ya para öderler ya da herkesin gözü önünde falakaya yatırılırlardı. Pazarın denetimi, daha sonraki dönemlerde "pazarbaşı" tarafından yapıldı. Pazarba-şılar, padişah tarafından tespit edilmiş kurallara ve ücret tarifesine uyulup uyulmadığını, doğru ağırlık ve ölçü birimlerinin kullanılıp kullanılmadığım, genellikle teb-dil-i kıyafetle kontrol ederlerdi. Çeşitli vesilelerle istanbul'u ziyaret eden gezginlerden Wild, 1604'teki gezisinde, Tournefort da 1700'deki gezisinde haksızlık ve hile yapan esnafın bu gibi kontrollerde ne şekilde cezalandırıldıklarını yazmaktadır. 1856'

Yeni Cami

pazarının

20. yy'ın

başlarındaki

görünümü.

istanbul,

Le Regard, de

Pierre Loti,

Tournai, 1992

dan sonra şehremanetinin kurulmasıyla, denetim şehremanetine geçti. Günümüzde pazarlarda bu gibi kontroller belediye zabıtaları tarafından yapılmaktadır.

istanbul'da büyükşehir belediyesine bağlı belediyelerin sınırları içinde 1987'de 219 semt, 23 halk pazarı olmak üzere 242 pazar bulunmaktaydı. 1994'te semt pazarı sayısı 310'u bulmuştur. Ayrıca büyükşehir belediyesi dışında kalan ilçe ve bölgelerde, örneğin Yalova'da, Şile'de, Ça-talca'da, Silivri'de vb merkezlerde ve bunların bazı köylerinde semt pazarları vardır.

istanbul'un semt pazarları arasında, günümüzde en büyük ve en önemli sayılanlar 36 sokak 4 caddeye yayılan Çarşamba Pazarı(-»); eski Kuşdili Çayırı üzerinde kurulan Salı Pazarı(->); 1930'lardan beri giderek büyüyen Beşiktaş Pazarı'dır(->). Bakırköy, Kartal, Üsküdar, Şişli, Eyüp ve Sarıyer istanbul'un en fazla pazar kurulan ilçeleridir.

Bibi. Sermet Muhtar, "Pazar Yerleri", Yeni Mecmua, S. 18 (l Eylül 1939), s. 28-29; ay, "Eski Semt Pazarları", Yeni Tarih, S. 9 (Eylül 1957), s. 298-300; Refik Halit, "Pazar Yeri", Bir İçim Su, ist., 1939, s. 37-43; N. Nazif, "Balık Pazarları", Yedigün, no. 643 (l Temmuz 1945), s. 5; R.-M. W. Schile, 19. Yüzyılda İstanbul Hayatı, ist., 1988, s. 40-41; Mantran, istanbul, 64-66; Mantran, Gündelik Hayat, 114-115, 215; E. Işın, "istanbul'da Modernleşme Öncesi Gündelik Hayat", İstanbul İçin Şehrengiz, ist., 1991, s. 85; H. Öğüt, "Toplumsal Bir Tiyatro: Pazarlar", Turkuaz, S. 7 (Nisan 1994), s. 138-150; Ali Rıza, Bir Zamanlar, 62.

UĞUR GÖKTAŞ



SENATO

Politik bir kurum olarak Konstantinopolis Senatosu 359'da kuruldu. Geç Roma döneminde olduğu gibi, Senato, imparatorluk kararları üzerinde sınırlı bir söz hakkı ve etkiye sahip aristokratlann meclisiydi. Senato kurumu, I. İustinianos(-») döneminde (527-565) önemini bir ölçüde yitirdiyse de, 641'de tahtın el değiştirmesi sırasında çıkan sorunları çözmekte hâlâ aktif rol oynadığı görülmekte ve 11. yy'a kadar senatodan söz edilmektedir.

Konstantinopolis'te, senato oturumlarının düzenlendiği iki bina vardı. Bunlardan biri Constantinus Forumu'nun(->) kuzey yakasındaydı. Büyük olasılıkla, antik kent Bizantion'un(->), I. Constantinus(->) (hd 324-337) tarafından Konstantinopolis adıyla yeniden kurulduğu 330'da, forumla birlikte, fakat başka bir amaçla inşa edilmiştir. Senato binası olarak kullanımı ancak 359'dan sonra gerçekleşmiş olmalıdır. Bu bina 465'te bir yangında tahrip olduysa da, daha sonra yenilendi. Son kez 10. yy'da değinilmesine karşın, 1204'teki Latin işgaline dek varlığını sürdürdüğü sanılmaktadır. Sahip olunan bazı oldukça yetersiz bilgilere göre, dört büyük porfir sütun üzerinde yükselen bir giriş revağına ve Bodrum Camii'ninkine(-») benzeyen değirmi kubbeli bir mekâna sahipti.

Konstantinopolis'teki ikinci senato binası senatonun politik bir kurum olarak ortaya çıktığı 359'da inşa edildi. Auguste-ion'un(-») doğusunda, Büyük Saray'ın ana

girişi Halke Kapısı'nın hemen kuzeyinde idi. Daha sonraki yıllarda, kısaca Magna-ura (Latince Magna aula: Büyük salon) adıyla anıldı. Orijinali üç geçitli bir bazilika formunda olan senato binası, 532'de Ni-ka Ayaklanması(->) sırasında çıkan yangından sonra, bir merkezi plan dahilinde, kubbeli olarak yenilendi. L lustinianos döneminin ünlü tarihçisi Prokopios'a göre, Magnaura, dördü önde, ikisi arkada bulunan altı büyük sütun üzerinde yükselen kubbeli bir revağa sahipti. 11. yy'a kadar, Magnaura'dan, hâlâ bir kabul ve mahkeme salonu olarak söz edilmektedir.

Bibi. R. Guilland, "La Palais de la Magnaure", Epeteris Hetaireias Byzantion Spudon, S. 27 (1957), s. 63-74; C. Mango, The Brazen House, Köbnhavn, 1959, s. 56-58; Janin, Constanti-nople byzantine, 117-118, 154-156; A. Berger, Untersuchungen zu den Patria Konstantinu-poleos, Bonn, 1988, s. 266-268, 293-295.

ALBRECHT BERGER




Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   887   888   889   890   891   892   893   894   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin