Hüseyin hiLMİ IŞIK



Yüklə 1,83 Mb.
səhifə14/68
tarix07.04.2018
ölçüsü1,83 Mb.
#47038
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   68

“CHAT’ÇİLERE MESAJ VAR!”


Teknoloji, her zaman söylediğimiz gibi ikiyüzü keskin bıçak gibidir. Dikkatli olunmazsa, kullanana zarar verir. Son yılların en gelişmiş teknolojisi internet de böyledir. Bu çok faydalı teknoloji, dikkatli kullanılmadığı zaman, telafisi mümkün olmayan sayısız zararlar vermektedir. Bu zararlardan sadece biri olan “chatleşme” üzerinde durmak istiyorum.

Bununla ilgili gördüğüm, işittiğim, okuduğum birçok olumsuz gelişmeler meydana geldi. Birçok ailede huzur bırakmadı. Hatta, chat yüzünden yuvasını dağıtanlar oldu. Bununla ilgili bir yazı yazmak isterken, mail adresime “Chatçilere mesaj” geldi. Chatleşmeden canı yanan, bir bayan tarafından kaleme alınan bu uzun yazıyı özetleyerek sizinle paylaşmak istedim: Chatleşmek bir çeşit sanal beraberlik haline geldi günümüzde.



“Eşim benimle ilgilenmiyor”

Adam, saatlerce bilgisayar başında oturup hanımını, çocuklarını bir kenara itip başka bir alemde geziyor. Eşiyle ilgileneceğine, onun can yoldaşı olacağı yerde, gidiyor bilgisayarla arkadaşlık ediyor. Daha doğrusu bilgisayardakilerle... “Bu yaptığın uygun mu?” dediğin zaman da, “Ben faydalı olmak, emri marufta bulunmak için yapıyorum” deniyor.

Bir kere, en büyük hatamız, faydalı olmaya 'evden' başlamak yerine 'elden' başlamak... Evdekiler dururken, eh nefsimize de hoş geliyor, önce ellerle uğraşıyoruz. Kişinin önce kendisine, ailesine, sonra da diğer yakın çevresine, daha sonra da uzak çevresine faydalı olması gerekir. Şimdi, chat hastalarına sormak lazım:

Elinizi vicdanınıza koyun ve itiraf edin, eşinizle, çocuğunuzla mı daha çok meşgulsünüz, yoksa bilgisayarınızla mı? Bazı chat hastası erkekler diyebilir, “Benim eşim benimle ilgilenmiyor, ben de o yüzden chatlerde sürünüyorum..." Etmeyin, siz gerçek manada eşinizle ilgilendiniz de o sizinle ilgilenmedi mi? Bu kabul edilebilir bir mazeret değildir.

İnsanların kadın olsun erkek olsun, ilgiye, sevgiye ihtiyacı vardır. Siz verirseniz, alırsınız; ilgi,sevgi karşılıklı olur. Arkadaşlık, sevgiyi paylaşmak gibi değerlerimizi TV ve bilgisayar öldürüyor, güzelim aile yuvaları buzdolabına dönüyor adeta. Chat yüzünden kocasının yüzünü göremeyen, bunun için ruhi dengesini bozan çok kadın var. Yazık değil mi bizlere. Bekarlara gelince; art niyetli olanları bir tarafa bırakıp, olayı iyimser bir şekilde ele alacak olursak bunlar da genelde evlilik hayali ile chatleşiyorlar. İşi ileri götürüp tanıştıktan sonra da sükutu hayale uğruyorlar. Çünkü iki taraf da tam dürüst davranmıyor chatte. Sanki chatleşme yalan üzerine kurulmuş. Erkek kadın, kadın erkek numarası çekiyor. Daha nice yalanlar, her şey toz pembe.


Chatçilerle evlilik

Chatte tanışılan bir kişiyle gerçek bir evlilik kurulmaz, bu kadar da hayalperest olmayın; artık milenyumdayız, dünya acımasızlaştı, güven duygusu öldü.Chatte tanışıp mutlu bir yuva kuranlar var demeyin, bu sadece bir kumar olur. O ancak binde birdir. Binde birin size isabet etmesini mi bekliyorsunuz yani? Bekarlar da, “Faydalı olma” mazeretini öne sürebilirler. Faydalı olma, emri maruf her yiğidin harcı değildir. Biliyorsan öğretirsin, bilmiyorsan , avlayacağın yerde, avlanırsın. Her taraf sinsi din düşmanları ile dolu. Öyle sorular sorarlar ki bunlar, eğer itikadi meselelerde sağlam bilginiz yoksa, eyvaahhh yandınız demektir. Aklınıza binbir çeşit vesvese takılır.

Bir de işin şu yönü var; yanlış bilgi vermek büyük bir sorumluluk. Ayrıca, fikrinde sabit olan ve karşısındakine onu aşılamaya çalışan kimselerle saatlerce konuşulsa hiçbiri diğerini chat ortamında ikna edemez. Olacak iş değil, ancak havanda su dövülmüş olur. Adam zaten fikrini isbat için gelmiş, sıkı da hazırlanmış, ikna olması çok zor...

Chat gerçeği aslında bu kadarla da bitmiyor, chat vakti öldürmekten pek de öteye geçen birşey değil. Ve öldürdüğü şey sadece vakit de değil, insanın ailesiyle, akrabasıyla, arkadaşlarıyla ilgisini hatta sevgisini de öldürüyor. Hangi iş olursa olsun, yapılmasındaki zararı faydasından çoksa, o işi yapmamak aklın gereğidir. Buna göre tüm chatçiler; elinizi vicdanınıza koyup düşünün; eksiniz mi fazla, artınız mı? Tamam mı, devam mı? Kararınızı buna göre verin!


TELAFİSİ OLMAYAN PİŞMANLIKLAR!


Teknoloji ilerledikçe, sosyal ve ticari hayatta tuzaklar da şekil değiştirerek artmaktadır. Bu tuzaklar birçok ticari şirketi ve şahısları iflas noktasını getirdiği gibi, sahıslar üzerinde de ahlaki yönden telafisi mümkün olmayan yaralar açmaktadır.

Bilhassa iyi niyetli insanlar herkesi kendisi gibi kabul ettikleri için, büyük zarara uğramaktatırlar. Ticari yöndeki tuzaklar daha sonra bir şeklide telafi edilmektedir. Fakat ahlaki yöndeki tuzaklar, namus ve iffetle ilgili olduğu için telafisi mümkün olmamaktadır.


Tuzağa düşen genç kadınlarımız

Bu tuzağa daha çok, genç kızlarımız ve kadınlarımız düşmektedir. Son yıllardaki, kadınlara yönelik, “Özgürlük” ,“Eşitlik”,Kadınlar da toplumda yerini almalıdır” gibi “sokağa” yönlendirici propagandalarla genç kızlarımız ve kadınlarımızda kendi başına hareket etme alışkanlığı gelişti. Benim de aklım var, ben de doğruyu yanlışı bilirim, tehlikelerden kendimi korurum, anne-babamın, kocamın yardımına ihtiyacım yoktur... gibi yanlış ve yanlış olduğu kadar tehlikeli düşüncelere kapıldılar. Bu yanlış düşüncelerin tabii sonucu olarak da ağır bir bedel ödemektedirler. Bu bedel hayatlarına mal olmaktadır.

Halbuki anne-baba şöyle yap, şöyle yapma derken kendilerinden ziyade çocuklarını düşünmekte. Onların iyiliği için nasihat etmekte. Bu yönlendirme de yılların tecrübesine dayanmakta. Bilgisayar, internet çok faydalı bir teknoloji ürünüdür. Fakat kontrollu olarak kullanılmadığı zaman da akıllara durgunluk verecek derecede zararlı olmaktadır.

Bir cahilliğin, bir gafletin nelere mal olacağı göstermek açısından iki haber sunmak istiyorum

“Benim başıma gelmez” demeyin

“Ben 29 yaşında, 10 yıllık evli, 9 yaşında bir oğlu olan, çalışan bir kadınım. Eşim oldukça hoşgörülü bir insan ama ben onun sevgisine ihanet ettim. Sırf o görevde olduğunda benim canım sıkılmasın, oğlumuz öğrensin diye, evimize bilgisayar almıştı. O yokken, ben sık sık internete girer, bazen de chat yapardım.

Bir gün bir tavla sitesinde rakibimle konuşup, onun dünya görüşü, terbiyesi, zekası ve düşünce yapısını öğrendikçe, onu daha da çok merak etmeye başladım. Uzun bir süre yazıştıktan sonra, onu tanımak istediğimi söyledim. Benim evli bir kadın olduğumu biliyordu. İki arkadaş gibi buluşmaya başladık. Bir akşam beni lüks bir restorana davet etti. Ardından birer kahve içmek için evine gitmiştik. Evine önce de gitmiş, ters bir hareketini görmemiştim. Ama o gün çok farklı olacaktı. Kahvelerimizi içip sohbet ederken, birden evin içinde hiç tanımadığım yedi erkek peyda oldu. Bağırırsam beni öldüreceklerini söylüyorlardı. Kaçamadım. Bunların tecavüzüne uğradım. Ve o güvendiğim, saygı duyduğum adam, benim bu durumda resimlerimi çekti, kasete de aldı. Sabaha karşı bıraktılar, yüzüne tükürdüm ama ‘Aşkım, artık her çağrışımda geleceksin, sıkıysa gelme de göreyim’diye, beni tehdit etti. Şimdi bu şerefsiz adamın kölesi oldum. Kocamın ve oğlumun yüzüne bakacak halim kalmadı. Resim ile kaseti alabilmek uğruna, her çağrışında gidiyorum, bazen yalnız onunla, bazen de bulduğu erkeklerle birlikte olmak zorunda kalıyorum. Bu durumdan nasıl kurtulacağımı da bilemiyorum.” (Hürriyet, 4.6.2004)

***


“Almanya'da yaşayan Zeliha Kaste, internette "chat" (sohbet) yaparken tanıştığı İzmirli Ö.T.G.'i, tecavüzüne uğradığı, cep telefonu ve parasını aldığı, çektiği çıplak resimleriyle şantaj yaptığı iddialarıyla savcılığa şikâyet etti.

Zeliha, G.'le geçen yıl internette tanıştı. Bizzat görüşmek için İzmir'e geldi ve onunla buluştu. İkili akşam yemeğine çıktı. G. yemeğine uyku ilacı attığı genç kadını Gaziemir'deki bir eve götürdü. Gözünü Bornova'da bir parkta açan Zeliha, tecavüze uğradığını, cep telefonu, parası ve kredi kartlarının çalındığını fark etti.

Bir arkadaşının yardımıyla Almanya'ya dönen Zeliha’yı bir süre sonra telefonla arayan tecavüzcü, tecavüz sırasında çektiği çıplak fotoğraflarla tehdit ederek para istedi. Bunun üzerine, İzmir Cumhuriyet Savcılığı'nda ,"Alıkoymak, ırzına geçmek, gasp" suçundan dava açıldı.” (Milliyet, 14.2.2005)

İşte kocadan, anne-babadan habersiz yapılan işin bedeli. Kimse; ne yaptığımı bilirim, benim başına böyle bir şey gelmez demesin. Dinimize, örf adetimize aykırı davranan eninde sonunda bunun bedelini acı bir şekilde öder. Tabii ki bu sadece dünyadaki cezası, ahıretteki cezası ayrı...




Yüklə 1,83 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   68




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin