I d I n I a V a V x h o n I n < I j V a h I x V l a I o I l n V v h fi X l Q



Yüklə 7,77 Mb.
səhifə119/139
tarix27.12.2018
ölçüsü7,77 Mb.
#87837
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   139

Birinci Haçlı Seferi

Haçlı seferine çıkan ilk ordu Keşiş Pierre rHermite'in idaresinde toplanmış her çeşit insandan oluşan disiplinsiz ve çapulcu bir kitleydi. Macaristan üzerinden gelerek Belgrad'da sınırı aşan ve Bizans topraklarına girer girmez yağma hareketlerine başlayan bu Haçlı kitlesi zorla disiplin altına alındıktan sonra l Ağustos 1096'da Kons-tantinopolis'e geldi. Görünüşleri, davranışları ile kent halkını dehşete düşüren Haçlılara şehir surlarının dışında dağınık şekilde kamp kurmaları izni verildi. Reisleri Pierre l'Hermite saraya davet edildi, kendisine para ve hediyeler sunuldu. İmparator yaptığı görüşme sonunda PHermite'nin kumandanlık vasıflarına sahip biri olmadığını anladı. Surların dışında yığılmış çapulcu kalabalık da Türklere karşı savaşacak yetenekte bir ordu değildi. Bu sebeple arkadan kontların idaresinde gelmekte olan büyük ordular varıncaya kadar bunların kentin civarında alıkonulmasına karar verildi. Fakat her yana yayılmış bu Haçlı kitlesini disiplin altında tutmak imkânsızdı. Çoğunluğunu köylülerin oluşturduğu bu kitle içinde haydutlar, hırsızlar, hattâ katiller bile vardı. Bunlar bir hırsızlığı bırakıp ötekine başlıyorlardı. Bu yüzden imparator fikrini değiştirdi ve bütün Haçlıları 6 Ağustos'ta Boğaz'dan Anadolu yakasına geçirerek izmit Körfezi'ndeki Kibotos (Yalova yakınında) karargâhına yerleştirdi. Onlara arkalarından gelen Haçlı ordularını burada beklemelerini tavsiye etti. Ancak imparatorun tavsiyesine kulak asmayan Haçlılar derhal civarı yağmalamaya, erkek, kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi vahşice öldürmeye başladılar. Elde ettikleri bu küçük başarılar sonucunda cüretlerini artırıp Anadolu Selçuklularının başkenti Nikaia (iznik) üzerine yürümeye kalkışınca da, Türkler tarafından kılıçtan geçirildiler (21 Ekim 1096). Sadece küçük bir kısmı imparatorun gönderdiği gemilerle Konstantinopolis'e kaçabildi.

Pierre l'Hermite'in Haçlılarından sonra Birinci Haçlı Seferi'ne katılan büyük ordular 1096 sonbaharından itibaren birbiri ardınca Konstantinopolis'e gelmeye başladılar. Batı'nın birçok ünlü asilzadesi, şövalyesi Konstantinopolis'te toplandı: Aşağı Lorraine Dükü Godefroi de Bouillon, To-ulouse Kontu Raymond de St. Gilles, Fransa kralının kardeşi Kont Hugue de Ver-mandois, Robert Guiskard'ın oğlu olan Norman Reisi Bohemund, ingiltere kralının kardeşi Robert de la Normandie, Fland-re Kontu Robert ve Champagne Kontu Eti-enne de Blois. Haçlı reislerinin gelişiyle bunların gerçek amaçlarının Doğu'da kendilerine devletler kurmak olduğunu anlayan ve böyle bir girişimin Bizans açısından yaratacağı tehlikeyi önlemek isteyen imparator, Haçlı şövalyelerinden Batı âdetlerine uygun şekilde kendisine vassallık yemini vermelerini istedi: Haçlılar Türklerden geri alınacak eski devlet arazisini Bizans'a teslim edecekler ve imparatorluk sınırlarının ötesinde kuracakları Haçlı devletçikleri de kendisini yüksek hâkimleri olarak tanıyacaktı. Buna mukabil impara-

c-i. l.ıîvof-. -»»liac-Aın ntiııv- - Mıtmlc. ıvmv'i'ııf- Cv nur

'ıu'fe r cmomfv-ıi IMVrıî nış.r l;ııitı-ı>oıırr<ı,u/ı(i«rfııc fıîfvtlıciıtırdı nıf/ıiır.O"" tnıre/tf rûmfîv ıııı'ıu.mım'f-ıfj=- r C\ Kîit n ıvnı;ııı£ /ivt .it •ııılfuS' ı.'f.iıvp-

Toulouse Kontu Raimond'u Aleksios'a vassallık yemini ederken (solda) ve Haçlı donanmasının Boğaz'dan geçişini betimleyen bir minyatür, 1490. Peter Milger, Die Kreuzzüge

ya başladı. I. Aleksios Haçlılara yeniden yiyecek vermek suretiyle onların saldırılarını önleyebildi ve bu arada Godefroi de Bouillon'u da karargâhını Halic'in karşı tarafına taşımaya ikna etti. I. Aleksios Ocak 1097'de teklifini tekrarladı ama yine olumlu cevap alamadı. Fakat mart ayında yeni Haçlı ordularının Konstantinopolis'e yaklaşmakta olduklarını haber alınca, onların varışından önce Godefroi de Bouillon ile olan sorunu bitirmeye karar verdi; zira bütün haçlı ordularının Konstantinopolis önünde birleşmelerini istemiyor, bunların bir araya geldikleri takdirde kente saldırabileceklerinden korkuyordu. Bu nedenle Haçlılara yaptığı yardımı azaltmaya, başladı; önce hayvanların yemini kıstı, sonra askerlerin ekmeğim kesti. Haçlılar bu tedbirlere yakın köyleri basıp yağmalayarak cevap verdiler ve bölgede görevli olan Peçeneklerle kapıştılar. Baudouin de Boulogne bunlardan 60'ını

Pierre l'Hermite (solda) ve komutasındaki ordulann bir kaleyi kuşatmasını betimleyen 1350 tarihli bir minyatür. Peter Milger, Die Kreuzzüge



HAÇLI SEFERLERİ

486

487

HAÇLI SEFERLERİ

ele geçirip çoğunu öldürdü. Bu küçük başarıdan cesaretlenen Godefroi de Bouil-lon, kente hücuma karar verdi. Pera'da (Beyoğlu yakası) yerleştikleri evlerin tümünü yağmalayıp yaktıktan sonra, Godefroi de Bouillon askerlerini Halic'in yuka-rısındaki köprüden geçirerek surların karşısında topladı ve Paskalya'nın yeşil perşembesi olan 2 Nisan günü Blahernai Ma-hallesi'ne açılan sur kapısını ateşe vererek saldırıya geçti. Konstantinopolis halkı bu saldırı karşısında dehşete kapıldı.

Şehirde panik havası esiyordu. İmparator ise böyle kutsal bir günde savaşmak zorunda kaldığı için çok üzgündü ama soğukkanlılığım korudu. Askerlerine dışarı çıkıp bir gövde gösterisi yapmalarını, oklarını ya atlara ya da havaya fırlatmalarını emretti; hiçbir Hıristiyanm öldürülmesini istemiyordu. Gerçekten de Haçlılar saldırıdan vazgeçip geri çekildiler. Ertesi gün imparator Godefroi de Bouillon'a vassallık yemini etmese de ordusunu Anadolu tarafına geçirmesi teklifiyle bir elçi heyeti yolladı. Fakat elçiler daha konuşma fırsatı bulamadan Haçlıların saldırısına uğradılar. L Aleksios'un artık sabn kalmamıştı; derhal imparatorluk kuvvetlerini Haçlıların üzerine sürdü. Haçlılar kısa bir mücadeleden sonra geri püskürtüldüler. Bu yenilgi sonunda Godefroi de Bouillon vassallık yemini edip ordusunu Anadolu'ya geçirmeyi kabul etti. Sarayda yapılan yemin töreninden sonra Godefroi de Bouillon ve bütün şövalyelerine kıymetli hediyeler verildi ve ordulan Halkedon'a (Ka-

Haçlı ordusunu betimleyen bir resim. Steven Runciman, The First Crusade, Cambridge University Press, 1980

dıköy) geçirilerek Nikomedia (izmit) yolu üzerindeki Pelekanon karargâhına yerleştirildi.

Lorraine'lilerin Anadolu'ya geçişinden hemen sonra, Güney İtalya Normanlarının reisi Bohemund 9 Nisan'da Konstantino-polis'e vardı. Bohemund, imparatorluk a-razisini oldukça disiplin içinde geçen ordusunu yeğeni Tankred'in idaresinde Zor-laniş'te (Keşan) bırakıp, kendisinden önce Konstantinopolis'e varan Haçlı reisleriyle imparator arasında neler olup bittiğini öğrenmek maksadıyla önden koşup gelmişti. Yanındaki adamlarıyla Eyüp'teki Aziz Kosmos ve Damianos Manastırı'na yerleştirilen Bohemund, Bizans'a karşı duyduğu ezeli düşmanlığını gizleyerek imparator I. Aleksios'a bir dostmuş gibi yaklaştı; çünkü seferin başarıya ulaşabilmesi için Bizans yardımının ne ölçüde gerekli olduğunu biliyor ve imparatorun güvenini kazanarak bütün Haçlı ordusunun başına geçmek istiyordu. Ancak hilekâr ve ihanete yatkın biri olan Bohemund'u önceki savaş tecrübeleriyle yakından tanıyan Aleksios, onun sergilediği tavırlara kanmadı. Fakat güçlü bir orduya sahip Bohemund'u kızdırmak da istemiyordu. Onun dostça tutumuna aynı şekilde karşılık verdi. Bohemund vassallık yemini ettikten sonra ordusu Konstantinopolis'e çağrıldı ve 26 Nisan'da Boğaz'dan geçirilip Pele-kanon'daki karargâha gönderildi.

Toulouse Kontu Raimond de St. Gilles' in kumandasındaki Güney Fransızların oluşturduğu ordu, Birinci Haçlı Seferi'ne

katılan en büyük gruptu. Raimond de St. Gilles'in yanında papanın elçisi sıfatıyla Le Puy Piskoposu Adhemar da bulunuyordu. Güney Fransızları da önceki Haçlılar gibi disiplinsiz ve küstahtı, imparatorluk topraklarında birçok yerde yağmacılığa kalkışıp olay çıkardılar. Bunlar Rodosto' ya (Tekirdağ) ulaştıklarında Raimond de St. Gilles, Godefroi de Bouillon'un ve Bo-hemund'un kendisini Konstantinopolis'te beklemekte olduklarını haber alınca, ordusunu burada bırakıp hızla başkente koştu. Surların yanındaki bir sarayda misafir edilen Raimond de St. Gilles, imparatora vassallık yemini vermekte biraz tereddüt gösterdiyse de, sonunda kabul etti. Onunla Aleksios arasındaki ilişkiler kısa zamanda yakın dostluğa dönüştü ve hep öyle kaldı. Rodosto'dan çağırılan ordusu Adhe-mar'ın idaresinde Konstantinopolis'e geldi ve 28 Nisan'da Anadolu yakasına geçirildi. Bohemund'un ve Raimond de St. Gilles'in ordusu Konstantinopolis'te konaklamadan geçip gittiklerinden, imparator ve başkent halkı için fazla bir sorun yaratmamıştı.

Aynı tarihlerde Flandre Kontu Robert ordusuyla geldi. Robert de la Normandie ve Etienne de Blois'nın Kuzey Fransızla-rından oluşan orduları ise Mayıs 1097'de Konstantinopolis'e vardı. Kendilerinden önceki Haçlı ordularının tümü Boğaz'dan geçirilmiş olduğundan, bunların Konstantinopolis'te kaldıkları 14 gün huzur ve zevk içinde geçti. Küçük gruplar halinde şehre alınan Haçlılar, Konstantinopolis'in güzelliği karşısında âdeta büyülendiler. Reislerinin vassallık yemininden sonra bu grup da Anadolu'ya geçti ve Haçlılar tarafından kuşatılmaya başlanan Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti Nikaia önüne giderek 3 Haziran'da ana orduya katıldı. Konstantinopolis halkı ve imparator, bütün Haçlı ordularının Anadolu'ya geçmesinden sonra rahat bir nefes aldı. Kent, Temmuz 1096'dan Mayıs 1097'ye kadar dokuz ay boyunca varoşlarına yerleşen Haçlıların verdiği sıkıntıdan kurtulmuştu ama yeni bir Haçlı seferinin eli kulağın-daydı.

1101 Yılı Haçlı Seferleri Kudüs'ün Haçlılarca ele geçirilmesinin (15 Temmuz 1099) Avrupa'da uyandırdığı büyük heyecan, bu defa Papa II. Pascalis'in teşvikiyle yeni bir Haçlı seferinin hazırlanmasına neden oldu. Bizans açısından ise bunun hiç gereği yoktu. 1097'deki seferin sağladığı imkânla Ege Bölgesi' ni, Anadolu'nun batı ve güney sahillerini ele geçirmiş, Konstantinopolis Türk akınlarının hedefi olmaktan çıkmıştı. Bu haber imparatorun ve başkent halkının keyfini kaçırdı. L Aleksios, dört yıl öncesindeki gibi, Bizans topraklarından geçmeye ve Konstantinopolis önünde buluşmaya karar veren yeni Haçlı ordularını karşılamak üzere gereken hazırlıkları yapmak zorunda kaldı. 1101 yılı Haçlı seferlerinin birinci ordusu yola ayrı ayrı çıkan ve Konstantinopolis'e birbiri ardınca gelen Lombard-lar, Almanlar ve Fransızlardan oluşuyordu.

Yola ilk Lombardlar çıktı. Sayıca çok büyük ve disiplinsiz Lombardlar yol boyunca yağma, ve tahribat yaptılar. Mart başında Konstantinopolis'e geldikten sonra da saldırganlıklarını sürdürdüler. Aleksios bunları derhal Anadolu'ya geçmeye zorlamak maksadıyla yaptığı yiyecek yardımını kesince, dört yıl önce Lorraine'liler gibi bu defa Lombardlar şehre hücum edip Blahernai Sarayı'na saldırdılar. Kent halkı yeniden dehşete düştü. Saldırı durduruldu ama imparatorun kızgınlığı geçmedi. Nihayet o sırada sarayda bulunan Toulouse Kontu Raimond de St. Gilles'in arabuluculuğa ile anlaşmaya varıldı ve Lombard ordusu nisan ayında karşı sahile geçirildi. Birinci ordunun arkadan gelen öteki grupları, Konrad'ın idaresindeki Almanlar ve Kont Etienne de Blois'nın kumandasındaki Fransızlar ise, olay çıkarmadan Anadolu'ya geçtiler. İkinci orduyu teşkil eden Nevers Kontu II. Guillaume' un kumandasındaki Fransızlar da istanbul'da üç gün konakladıktan sonra olaysız Boğaz'dan karşıya geçirildiler. Üçüncü orduyu oluşturan Akitania Dükü LX. Guillaume'un idaresindeki Fransızlar ile Bayern Dükü IV. Welf'in kumandasındaki Almanlar yola birlikte çıkmışlardı. Çok büyük ve disiplinsiz olan bu ordu, yol boyunca pek çok çirkin olaya sebebiyet verdikten sonra, Haziran 1101'de Konstantinopolis'e vardı. Akitanyalı ve Bavyeralı Haçlılar kentin çevresinde beş hafta konakladıktan sonra temmuz ortasında Anadolu'ya geçirildiler. Böylece başkent halkı Batı'nın ikinci kez yolladığı büyük ve disiplinsiz Haçlı ordularının geçişi dolayısıyla duyduğu korku dolu ve yaşadığı zor günleri atlatmıştı. Ayrıca bu orduların Anadolu'da I. Kılıç Arslan komutasındaki Anadolu Selçukluları tarafından yok edilmesi, Avrupa'da yeni bir sefer düzenlemek hevesini kırdığı için, Konstantinopolis'i yarım yüzyıla yakın bir süre Haçlı tehdidinden uzak-İaştırmış bldu. Bununla beraber Bizans'ın Birinci Haçlı Seferi sonunda Doğu'da kurulan Haçlı devletleriyle ilişkileri iyi yönde gelişmedi. Antiokheia'nın (Antakya) Haçlılarca zaptından sonra imparatorluğa iade edilmeyişi ve Bohemund tarafından burada bağımsız bir Haçlı devleti kurulması, iki taraf arasındaki düşmanlığı artıran önemli bir etken oldu. Ayrıca Kudüs' ün zaptından sonra Avrupa'daki yurtlarına geri dönen pek çok kişinin anlattığı Doğu'ya ait maceralar hep Bizanslıları kö-tüleyen hikâyelerle doluydu. Bu tarz söylentiler de tabiatıyla Bizans aleyhtarı duyguları körüklemekteydi.



İkinci Haçlı Seferi

Edessa'nın (Urfa) 1144'te Imadeddin Zen-gi tarafından geri alınışı, Doğu'daki Haçlı hâkimiyetinin çökmekte olduğunu anlayan Avrupa'yı yeniden ayağa kaldırdı ve papa III. Eugenius'un gayreti ile yeni bir Haçlı seferi hazırlandı. 1147 ilkbaharında Fransa Kralı VII. Louis'nin ve Alman Kralı III. Konrad'ın idaresinde Haçlı seferine katılan ordular, yola ayrı ayrı çıktılar. Önden ilerleyen Almanlar yol boyunca ül-

keyi yağmaladılar. Bu çapulcu kitlenin Konstantinopolis'e gelmesinden ürken İmparator I. Manuel Komnenos (hd 1143-1180), III. Konrad'a ordusunu Helespon-tos'tan (Çanakkale Boğazı) geçirmesi teklifinde bulunduysa da, Konrad bu teklifi reddederek Eylül 1147'de Konstantinopolis'e geldi. Konrad'ın baldızı Bertha von Sulzbach ile evli olan imparator bacanağını iyi karşıladı ve onu surların yakınındaki Filopation Sarayı'nda misafir etti. Alman ordusu da sarayın etrafında karargâh kurdu. Fakat saray birkaç gün içinde Almanlar tarafından yağmalanıp harabeye dönünce, III. Konrad bu defa Halic'in öteki sahilindeki Pikridion Sarayı'na yerleştirildi. Yağmacı Almanlar burada da rahat durmadılar. Bizans birlikleri Almanların taşkın hareketlerini önlemeye çalışınca da çatışma çıktı. Almanlar sindirildi, ama onların böyle davranışına çok kızmış olan I. Manuel yapılan zararların ödenmesini istedi. Konrad buna yanaşmadığı gibi, o-nu ertesi yıl gelip Konstantinopolis'i zapt etmekle tehdit etti. İki taraf arasındaki gerginlik Imparatoriçe Bertha'nm aracılığıyla yatıştı. Bu arada Fransız ordusunun yaklaşmakta olduğu haberi gelmişti. Fransız ve Alman ordularının Konstantinopolis ö-nünde birleşmesinden sonra da daha kötü olayların yaşanabileceği korkusuyla I. Manuel, ordusunu süratle Boğaz' dan geçirmesi hususunda III. Konrad'ı zorlamaya karar verdiyse de, buna gerek kalmadı; zira Konstantinopolis'e varan Fransız öncü birlikleriyle derhal kavgaya tutuşan Almanlar kendi istekleriyle hemen Boğaz'ı geçiverdiler.

Fransa Kralı VII. Louis, 4Ekim'de Konstantinopolis'e vardı ve Almanların gidişinden sonra yeniden temizlenip onarılan Filopation Sarayı'nda konuk edildi. Her ne kadar imparatorun Türklerle anlaşma yaptığına dair karargâhta dolaşan sözler Fransız askerlerin huzurunu kaçırdıysa da, Blahernai Sarayı'na ziyafetlere davet olunan kral ve şövalyeler kendilerine gösterilen nezaket ve ilgiden son derecede memnun kalmışlardı. Bu güzel şehrin görülmeye değer yerlerini gezdikten ve imparator I. Manuel'e vassallık yemini ettikten sonra Konstantinopolis'ten ayrıldılar. Fransızlar Nikaia'da, imparatorun tavsiyesine uymayarak doğuya yönelmiş fakat Dorylaion' da (Eskişehir) Türkler tarafından büyük bir yenilgiye uğrayıp (25 Ekim 1147) gerisin geri dönmüş olan Kral Konrad ve Alman birlikleriyle birleştikten sonra, Atta-lia'ya (Antalya) gitmek üzere Bizans arazisi içinden yola koyuldular. Birleşik ordu Efes'e vardığında III. Konrad hastalanıp Konstantinopolis'e geri döndü. I. Manuel onu kendi sarayında ağırladı ve tedavisiyle bizzat ilgilendi, imparator ve imparato-riçenin gösterdiği yakınlık III. Konrad'ı minnettar bıraktı ve sonuçta Bizans-Al-man ilişkileri samimi bir dostluğa dönüştü. Bu arada iki ülke arasındaki dostluğu perçinlemek üzere III. Konrad'ın kardeşi Avusturya Herzogu Heinrich Jasomirgott ile imparatorun yeğeni Teodora'run evlendirilmesi kararlaştırıldı. III. Konrad sağlığı-

na kavuştuktan sonra bir Bizans filosuyla Filistin'e gitti ise de, 1147-1148 Haçlı Se-feri'nin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra tekrar Konstantinopolis'e döndü. Şehrin güzelliğinin tadını çıkararak ve parlak yaşamının keyfini sürerek aylarca burada kaldı, iki hükümdar Bizans ve Almanya'nın düşmanı Sicilya Kralı II. Roger' ye karşı italya üzerine birlikte sefer yapmak konusunda anlaştılar. Bu arada Heinrich ile Prenses Teodora'nın da eğlenceler ve ziyafetler içinde kutlanan düğün törenleri yapıldı. Ancak bu evliliği gönülden onaylamayan saray halkı, bir şairin de belirttiği gibi, genç ve güzel prenseslerinin bu Batı'dan gelme canavara kurban edilmesine çok üzülmüştü.

imparator I. Manuel ve halk Haçlı ordularının başkentten geçip gitmelerinden sonra rahatlamışlardı, ama imparatorluk i-çin Haçlı tehlikesi bununla da bitmiş sayılamazdı. Haçlıların Temmuz 1148'de Şam önündeki başarısızlığı yüzünden sefer tam bir fiyasko ile sonuçlanınca, imparatorun kendilerine gerekli yardımı yapmadığını söyleyen herkes özellikle Fransa Kralı VII. Louis, başarısızlığın bütün suçunu Bizans'a yüklemeyi uygun buldu. Böyle bir suçlama ise, Bizans'a duyulan düşmanca duyguları körükledi. İş öyle bir noktaya gelmişti ki, Sicilya kralıyla anlaşan Kral VII. Louis derhal Bizans'ın üzerine bir sefer düzenlemeyi bile planladı, ama bunu gerçekleştiremedi.



Üçüncü Haçlı Seferi

Başarısızlıkla sonuçlanan II. Haçlı Seferi'n-den sonra Avrupa uzun yıllar Fransa, ingiltere ve Almanya kralları arasındaki siyasi çekişmeler ve çatışmalara sahne oldu ve bu sorunlarla uğraşmak zorunda kaldı. Fakat Kudüs'ün Müslümanlar tarafından fethedildiğinin duyulması (1187), Batı toplumunu derinden sarstı ve yeni bir Haçlı Seferi düzenlemeye sevk etti. Sefere katılan Fransa Kralı II. Philipp August ve ingiltere Kralı Arslan Yürekli Richard, Doğu' ya Sicilya üzerinden denizyoluyla gittiler. Alman İmparatoru Friedrich Barbaros-sa ise karayolunu tercih etti. Gençliğinde amcası III. Konrad'ın yanında İkinci Haçlı Seferi'ne katılmış olan ve Bizans'tan nefret eden F. Barbarossa, Mayıs 1189'da büyük bir orduyla Doğu'ya hareket etti. Almanlar Macaristan üzerinden imparatorluk arazisine girer girmez olaylar başladı. F. Barbarossa'mn Bizans'a isyan etmiş olan Sırp Jupanı Stefan Nemanya ile Bulgar a-yaklanmasmın reisleri Petro ve Asen'i desteklemesi, imparator II. Isaakios Ange-los'u (hd 1185-1195) büyük bir endişeye düşürdü. Alman ordusu Filibe'ye varınca olaylar daha da büyüdü. Üstelik İmparator II. İsaakios'un takındığı tavra ve aldığı tedbirlere fena halde öfkelenen F. Barbarossa geride ülkesinin başında bıraktığı büyük oğlu Heinrich'e, Bizans'a saldırmak üzere derhal bir donanma hazırlamasını ve papadan da Bizanslılara karşı yapılacak haçlı seferi için takdis almasını emreden bir mektup yollarken, yanında bulunan küçük oğlunu da Didimotikon



HAÇLI SEFERLERİ

489

HADIM HASAN PAŞA

(Dimetoka) şehrim zapt etmeye göndermek suretiyle Bizans'a karşı duyduğu düşmanlığı açıkça belli etti. Alman ordusunun Batılı bir donanmayla birlikte Konstanti-nopolis'e karadan ve denizden hücum etmesi ihtimali karşısında dehşete kapılan II. îsaakios her şeye boyun eğip F. Barba-rossa ile anlaşmaya çalıştı. Ona, ordusunu Konstantinopolis yerine Helespontos'tan geçirdiği takdirde gemiler sağlayacağını ve Anadolu'daki yürüyüşü sırasında herkesin beslenmesini temin edeceğini vaat etti.

Alman hükümdarı 1189-90 kışını Ad-rianopolis'te (Edime) geçirirken, verilecek cevabın ne olacağını bilmeyen Konstantinopolis halkı surların arkasına sinmiş, korku içinde günleri sayıyor ve Alman ordusunun bir an önce Abydos'tan (Çanakkale) Anadolu'ya geçmesini bekliyordu. Almanlar nihayet Mart 1190'da Kalliopo-lis'ten (Gelibolu) Bizans gemileriyle karşıya geçip güneye doğru yola koyuldular. Konstantinopolis bu defa da Haçlı tehlikesinden kurtulmuştu. Ancak Angeloslar döneminde gücünü gittikçe yitiren imparatorluğun, hedefi Konstantinopolis olarak belirlenecek yeni bir Haçlı seferi sonunda, Batılıların eline düşeceği gün çok yaklaşmıştı.

Dördüncü Haçlı Seferi

1198'de papa seçilen III. İnnocentius, Avrupa'nın sayısız problemleriyle uğraşmak yerine, yeni bir Haçlı seferinin düzenlenmesini arzuluyordu. Gönderdiği elçiler, yazdığı mektuplarla Avrupa'da söz sahibi kişileri bu harekete kazanmaya çalışır ve her yerde bu konuda vaazlar verdirirken, sefere mali güç temin etmek için yeni bir vergi de koydu. Kasım 1199'da Chanı-

Godefroi de Bouillon'u şövalyelerinin başında ilerlerken betimleyen bir minyatür, 13. yy-

Antony Bridge, The Cnısades, 198'

pagne Kontu Thibaut'nun düzenlediği şövalyeler arasındaki yarışma oyunları turnuvasında Fransız asillerinin Haçlı yemini etmesi ve daha sonra buna başkalarının da katılması, yeni bir Haçlı seferi düzenlenmesi hazırlıklarının başlamasına neden oldu. Thibaut seferin reisi seçildi ve bu seferin o sırada islam dünyasının merkezi haline gelmiş bulunan Mısır üzerine yapılması kararlaştırıldı. Haçlı ordusunun Mısır'a gidebilmesi için de Venedik ile temas kurulup para karşılığında gemiler teminine çalışıldı. Fakat Venedik'in işe karışması seferin kaderim etkiledi. Venedik'in Mısır ile ticari bağlantılan vardı. Mısır'a yapılacak bir Haçlı seferi Venedik'in çıkarlarına hiç uygun düşmezdi.

Buna mukabil Bizans'tan nefret eden Venedik Doju Enrico Dandolo Mısır yerine Konstantinopolis üzerine yapılacak bir seferin Venedik açısından çok daha yararlı olacağı kanısındaydı. Başlangıçta papa ve Haçlıların görüşü Venedik ile aynı olmasa da, 1201' de Thibaut'nun ölümünden sonra seferin reisi seçilen Bonifa-ce de Montferrat, E. Dandolo ile anlaşınca seferin yönlendirilmesi tamamen Venedik'in eline geçti.

1202 yazında Haçlılar Venedik'te toplandılar, fakat yolculuk için toplanan para yeterli değildi. Bunun üzerine Haçlılara para ödeyeceklerine, Venedik'in Macar şehri Zara'yi zaptına yardım etmeyi kabullendiler. Zara Hıristiyan şehri olmasına rağmen, Haçlılar tarafından Kasım 1202'de ele geçirilip yağmalandı. Haçlılara, henüz Zara'da bulunurken, kardeşi III. Aleksios Angelos (hd 1195-1203) tarafından Bizans tahtından indirilmiş olan II. Isaakios'un oğlu Aleksios'tan bir mesaj

ulaştı; Aleksios, kendisini tahta çıkardıkları takdirde Haçlılara Venedik'e olan borçlarını ödemeye, Mısır seferi için para ve yiyecek yardımı yapmaya ve Haçlı ordusuna 10.000 kişilik bir Bizans birliği vermeye hazır olduğunu bildiriyordu. Böyle bir teklif Batı dünyasının Bizans'a karşı uzun zamandır içinde biriktirdiği kızgınlık ve kıskançlık duygularını tatmin etmek fırsatını sağlayacak bir imkândı. Haçlılar fazla zorlanmadan bu teklifi kabul ettiler. Haçlı filosu 24 Haziran 1203'te Konstantinopolis önüne geldi. Galata'da karaya çıkan Haçlılar Haliç girişini kapayan zinciri parçalayarak gemilerini Halic'e soktular. İmparator III. Aleksios Haçlıların gelişine karşı hiçbir önlem almamıştı. Bu-nanla beraber Haçlılar Haliç surlarına hücuma geçince, asker-sivil herkes büyük bir gayretle şehri savundu. Fakat Venedikliler 17 Temmuz günü surlarda gedik açınca imparator kaçtı. Hükümet, bunun üzerine hapiste bulunan eski imparator II. Isaakios'u tahta çıkararak, Enrico Dando-lo'ya taht iddiacısının babası tahta çıkarıldığı için artık savaşa gerek kalmadığını bildirdi. Haçlı saldırısı durduruldu ve taht iddiacısı da l Ağustos 1203'te IV. Aleksios unvanını alarak babasıyla beraber imparator ilan edildi. II. îsaakios daha önce oğlunun yaptığı vaatleri kabul ettiğini içeren Venediklilerin istediği anlaşmayı imzaladı. Ancak bu vaatlerin yerine getirilmesi olanaksızdı. IV. Aleksios'un zorlamasına rağmen Konstantinopolis kilisesi Roma'nın üstünlüğünü ve Latin âdetlerini benimsemeyi kesinlikle kabul etmiyordu. Haçlılara ödenecek parayı bulmak imkânsızdı. Halk dehşet içindeydi. Çapulcu Haçlılar durmadan civar köyleri yağmalıyorlardı. Surlann dışında kimsenin can güvenliği kalmamıştı. Şehir içinde küstahça dolaşan Haçlılar ise kent halkını son derecede öfkelendirmekteydiler. Birkaç Fransız Haçlının Müslümanlara ait bir mescidi ateşe vermesi ile çıkan korkunç yangında şehrin büyük bir mahallesi kül olup gitmişti. Şehirde bütün yaşam durmuş gibiydi. IV. Aleksios parayı ödeyemiyor, durmadan erteliyordu. Bu da Haçlıları gittikçe kızdırmaktaydı. Nihayet Şubat 1204'te IV. Aleksios'u alaşağı eden ve yerine V. Aleksios Murtzuflos'u tahta çıkaran saray ihtilali çoktan beri Haçlılan Konstan-tinopolis'e hücum edip şehri zapt hususunda teşvik ve tahrik eden Venediklilerin işine yaradı. 6 Nisan'da yapılan ilk Haçlı saldırısı büyük kayıplara rağmen durduruldu. Fakat bir hafta sonraki saldırıda şehir düştü (13 Nisan 1204). İmparator, patrik ve pek çok asilin kaçıp gittiği her türlü savunmadan yoksun şehir, Enrico Dandolo ve Haçlı reislerinin izniyle üç gün boyunca yağmalanıp tahrip edildi.

Haçlılar Konstantinopolis'i 1099'da Kudüs'ü zapt ettiklerinde yaptıkları korkunç katliama pek uygun düşen bir vahşetle yağmaladılar. Bir şehrin böylesine yağma ve tahribinin tarihte benzeri yoktur. Olayın şahidi Batılı yazarlar bile, Haçlı-

ların vahşet ve çılgınlığından dehşete düşmüşlerdi; kaleme aldıkları eserlerinde bu olay yüzünden duydukları utancı açıkça belli etmişlerdir. 900 yıl boyunca Hıristiyan dünyasının merkezi olan Konstantinopolis bu yağma sonunda bütün ihtişamını, zenginliğini, sanat eserlerini, her şeyini bir daha yerine gelmeyecek şekilde yitirdi. Bütün kiliseler, manastırlar, saraylar ve kütüphaneler yağma edildi. Paha biçilmez sayısız ikon, kutsal emanet ve değerli eşya ya üzerlerindeki altın, gümüş ve kıymetli taşlar sökülüp alınmak maksadıyla parçalanıp tahrip edildi veya çalınıp götürüldü. Hıristiyanlığın en kutsal kilisesi Ayasofya'ya atlarıyla dalan Haçlı savaşçıları duvarları süsleyen ikonları, ipekli halıları çaldılar veya parçaladılar. Aziz tasvirleri ve kutsal kitaplar üzerinde te-pinip şarkı söyleyen sarhoş askerler sanki Batı'mn uzun zamandır Bizans'a duyduğu nefreti kusmaktaydılar. Blahernai' deki Kutsal Meryem Kilisesi de aynı akıbete uğradı. Venedikliler Konstantinopo-lis'in kültür ve sanat eserlerinin birçoğunu toplayıp kendi şehirlerindeki kiliseleri, sarayları, meydanları süslemek üzere alıp götürürlerken, Fransız ve Flamanlar taşıyabilecekleri eşya dışında her şeyi en ilkel insanlara yaraşır şekilde vahşice tahrip ettiler. Sokaklarda naralar atarak çılgıncasına koşuşan yaya Haçlı askerleri veya diz çöküp yalvaran zavallı halkın üzerine acımasızca atlarını süren Haçlılar, erkek, kadın, çocuk demeden herkesi öldürüyor, fakir evlerini bile tahrip ediyorlardı. Saraylılar, asiller, genç kadınlar, kızlar hattâ rahibeler bile gözü dönmüş Haçlıların tecavüzüne kurban oldular. Üçüncü günün sonunda "şehirlerin kraliçesi" addolunan Konstantinopolis bir harabeye dönmüş şekilde mağrur Avrupalı fatihlerin ayakları altında serilmiş yatıyordu.

Haçlılar bundan sonra Konstantinopo-lis'te "Latin İmparatorluğu" adıyla 57 yıl sürecek bir hâkimiyet kurdular ve Bizans topraklarını aralarında paylaştılar.


Yüklə 7,77 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   115   116   117   118   119   120   121   122   ...   139




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin