İçindekiler böLÜm böLÜm böLÜM 4 BÖLÜM 5



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə18/24
tarix29.11.2017
ölçüsü0,74 Mb.
#33253
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   24

25. BÖLÜM


Hamdullah’ın cezaevine konuluşunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçmişti. Hamdullah’ın tutuklanmasından 4 ay sonra Fatma’nın nur topu gibi bir kızı daha dünyaya gelmiş, adını da “Şehadet” koymuşlardı. Bu ismi Hamdullah seçmişti. Şehadetle yoğrulmuş bir mücadelenin meyvesi olarak.

Fatma haftada bir kapalı görüş imkanından yararlanarak eşini ziyaret etmeye gayret ediyordu. Tel örgülere rağmen onu görmek güzeldi. Eşi yakalandığından beri işler eskisi gibi gitmiyordu. Kayınbabasının evinde kalıyor; defalarca annesi onu eve çağırdığıysa da laf olmasın diye gitmiyordu. Kaynanasıyla araları genelde güzeldi. Ama Hamdullah’ın yakalanmasıyla korkmuşlar ve Fatma’ya cami konusunda sorun çıkarmaya başlamışlardı. Fatma hep yumuşak ve sabırla yaklaşmayı tercih ettiğinden sorunlar pek büyümüyordu. Yine de bazen azar işitiyordu. Bu da onu üzüyor ve kahrediyordu. Her şeye rağmen ümitli, azimli ve kararlı bir şekilde camiye gitmekten geri kalmıyordu. Hicran yavaş yavaş büyüyordu. Babasını sormaya başlamıştı.

-Anne, babam niye eve gelmiyor?

-Baban, bize elbise, yemek, sana oyuncak almak için çalışmaya gitmiş.

-Peki babam o evden hiç çıkmıyor mu? Niçin onu gördüğümde beni kucağına almıyor?

-Baba orda çalışıyor kızım. Seni çok seviyor. Oradaki adamlar seni kucağına almasına izin vermiyorlar.

-Anne, babam eve gelsin onu çok özledim. Bak bebek de hep ağlıyor.

-Tamam kızım. Babana söyleyeceğim, eve gelsin.

Bu tür konuşmalar sık sık olurdu, küçük Hicran ve annesi arasında.

Fatma kaynanasının sorun çıkarmasından dolayı arkadaşlarıyla bazen onların evinde bazen de annesinin evinde bir araya gelip sohbet ediyordu. Ayşe hanım eşinin Şehadetinden sonra tüm zamanını çocuklarının terbiyesine ayırmıştı. Onlara babalık da yapmaya çalışıyordu. Büyük oğlu Ali, küçük yaşına rağmen evin geçimini sağlamak için dükkana bakmaya başlamıştı. Ona yardımcı olması için de muvahhidler işten anlayan birini dükkana bırakmışlardı. İkisi beraber işi çeviriyorlardı. Hamd olsun Ayşe hanımın şu ana kadar bu konuda sıkıntısı olmamıştı. Kızına ve damadına da elinden gelen her türlü yardımı yapıyordu.

Bu gün yine Ayşe hanımın evine gelmişlerdi. Zehra, Mevlüde, Sultan, Emine ve Hamide.

Hamide yaklaşık dört aydır camilerine gelmeye başlamıştı. Hocalardan Sümeyye evlenip başka şehre taşındığından onun yerine Hamide geliyordu artık. Sümeyye’nin yerine ders vermeye başlamıştı. Hamide on sekizine yeni girmiş İmam Hatip Lisesi mezunu, çalışkan, zeki ve samimi biri olmasından dolayı öğrenciler ve hocalar tarafından çabuk sevilmişti. Hamide, Fatma’ya Hatice’yi hatırlatıyordu. Bunun için de onu daha ilk başta sevmişti.

Her zamanki gibi kısa bir sohbetten sonra çalışmalarından ve sorunlarından söz etmeye başlamışlardı. Fatma’nın onlara güzel bir haberi vardı. Sohbetin sonunda söylemeyi karalaştırmıştı; ama o onlardan daha sabırsız olduğundan daha fazla dayanamayıp söyledi:

-Size güzel bir sürprizim var. Aslında sohbetin sonunda söyleyecektim ama daha fazla dayanamadım. Onun için şimdi söyleyeceğim.

Herkes meraklanmış ve merak içinde acaba ne diyecek diye dikkat kesilmişti.

Fatma bunu söyleyince Zehra birden,

-Yoksa Hatice mi gelmiş? Diye heyecanla sevinç karışımı bir şekilde sordu.

Bu soru üzerine Fatma gülümsedi.

-Zekana hayranım. Nasıl tahmin ettin? Evet Hatice iki gün önce gelmiş.

Sultan:


-Peki annen neden şimdiye kadar haber vermemiş ki, dedi.

-Hatice’nin biraz dinlenmesi ve kendine gelmesi için.

-Yani sen haberdar olduğunda dinlenmeyecek miydi?

-Evet, ben haber alır almaz kapıya dayanırdım. Onu rahat bırakır mıyım hiç?

-Ben de öyle düşünüyordum.

Tek tek konuşmaya başlamışlardı. Yaptıkları ziyaretleri, ilgilendikleri arkadaşları, gösterdikleri gelişmeler, ziyaretlerde yaşananlar…

Sultan:

-Geçenlerde ziyaret ettiğim şehidin ailesinin durumu beni çok etkiledi. Eve döndüğümde doyasıya ağladım, dedi.



-Neden, ne oldu ki?

-Ziyaret programımızda vardırlar. Her seferinde hiçbir şeye ihtiyaçlarının olmadığını, her hangi bir sorunlarının olmadığını söyleyip duruyorlardı. Bu seferki gidişimizde de yine aynı şeyleri söylediler. Ben de dayanamayıp mutfağa gittim. İnanır mısınız buzdolabında hemen hemen hiçbir şey yoktu. Erzak olarak da bulgur ve bir miktar makarnadan başka bir şey bulamadım. Gördüklerime üzülmekle beraber sinirlenmiştim de. Muazzez yenge de benimle beraber gelmişti. Biliyorsunuz 5 çocuğu var. En büyük oğlu ilk okul üçüncü sınıfta okuyor.

Muazzez yengeyi çağırdım. Niçin ihtiyaçlarını söylemediğini, her türlü ihtiyacını karşılamak için bizlerin buraya geldiğimizi böyle yapmakla çocuklarına eziyet ettiğini söyleyince kendisi;

“Yok kardeşim, ben çocuklarıma eziyet etmiyorum. Çok şükür el işleriyle bir şeyler kazanıyorum. Benden daha fazla ihtiyaç sahipleri var. Öncelikle onlara sahip çıkılması lazım. Onların ihtiyaçlarının karşılanması lazım” deyince, ben de ona;

-Yenge, hepsinin ihtiyaçları karşılanıyor. Hepsi de bizim canımızdırlar. Bu çocuklar, bizim çocuklarımızdırlar. Onlara en iyi şekilde bakmak zorundayız. Bunun için ihtiyaçlarınızı dile getirmelisiniz. Fedakarlık çok güzel, kardeşinin nefsini kendi nefsine tercih etmek büyük bir fazilet, ama israfa kaçmadan ihtiyaçların söylenmesi de gereklidir, dedim.

-Bu Cemaat’in içinde mağdur olan sadece biz değiliz. Binlerce tutuklu ailesi var. Binlerce mahkum var. Bunun dışında bizim durumumuzda olan birçok şehid ailesi var. Bunları düşündüğüm zaman içimden bir şey istemek gelmiyor.

-Kısacası bu fedakarlığı, teslimiyeti, kendini değil de başkasını düşünmesi beni çok duygulandırdı. Ben de mutfaktaki eksikliklerin listesini çıkardım. Tabii yengenin bundan haberi yok.

Sultan yine duygulanmış ve gözyaşlarına hakim olamamıştı. Hazırladığı listeyi Fatma’ya uzattı.

-Bunların bir kısmını ben karşılamak istiyorum.

-Yapabilir misin? Kendini zorlaman gerekmez.

-Hayır, kendimi zor durumda bırakmam. Allah, vereceğimin yerini kat kat doldurur.

-Tamam, o zaman alacaklarını işaretle ve yanında not et. Geri kalanını da karşılamaya çalışırız.

Diğerleri de yaptıkları ziyaretlerde oluşturdukları listeyi Fatma’ya verdiler.

-Allah muvahhidlerin yardımcısı olsun. Bunca mazlum ve onların yükleri, diğer yandan da altlarında son model arabalar koyup yediği önünde yemediği ardında olan, lüks binalar inşa eden, trilyonlar harcayan müslümanlar… kulakları çınlasın.

Dünyanın her yerinde çekilen ızdıraplar… Ya Rabbim! Sen yardım et ve tüm dünya Müslümanlarını yek vücut et. Bizlerin kalplerini ve bileklerini birleştir…

İçten yaptığı duayla bitirdi sohbetini. Sohbet bitmiş, sıra Hatice’yi ziyarete gelmişti.

Hep beraber Hatice’yi ziyarete gittiler.


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin