İÇİndekiler ithaf önsöz anne ve babanin görevlerİ 5



Yüklə 0,96 Mb.
səhifə32/49
tarix29.07.2018
ölçüsü0,96 Mb.
#62254
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   49

Hayır İşlerde Dayanışma


Bazı işleri, özellikle önemli ve değerli işleri bir kişi tek başına yapamaz. Ama yardımlaşmayla çok değerli işler yapılabilir. İnsan tek başına hareket etmekle bir çok önemli işleri ve hayır amelleri yapamaz ve o işler yapılmadan öylece kalıverir. Bir adamın tek başına hastane, sağlık ocağı, lise, ilkokul, cami, hamam, yetim yurdu, umumi kütüphane, çocuk yuvası, huzur evi... gibi umuma açık olan hayırlar yapabilmesi çok az rastlanan bir olaydır. Fakat, yardımlaşmayla bütün bu işler ve hatta bunlardan daha önemlisi yapılabilir. Yardımlaşma ve dayanışma düşüncesi halk arasında her ne kadar güçlenirse onların toplumsal işleri de bir o kadar iyi idare edilir.

Dolayısıyla, mükemmel bir toplumsal inanç olan İslam dini insanları yardımlaşma ve dayanışmaya davet ediyor. Allah Teâla şöyle buyuruyor: "İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın."[198]

Hz. Ali (a.s) ise bu konuda şöyle buyurur: "Hakkı ayak-ta tutmak için yardımlaşmak emanet ve dindarlıktır."[199]

Yardımlaşma ve dayanışma düşüncesinin temeli çocuklukta atılmalı ve eğitilmelidir. Toplumsal eğilimin, ga-rizelerden biri sayılıp insanın içinden kaynaklanması sevindiricidir; ancak, onun doğru yönde kılınması ve ondan yararlanılması gerekir. Çocuklarının eğitim ve terbiyesine ilgi duyan anne ve babalar çeşitli yollarla ve hatta uygun oyunlarla çocuklarının dikkatini hayır işlerde dayanışma ve yardımlaşmaya çekip Allah vergisi olan bu fıtratı eğitebilirler.

Örneğin, çocuklar için uygun oyuncaklar seçerek onları bir hastane, bir okul veya bir köprü yapımında yardımlaşmaya davet edebilirler. Çocuklara ortak bir kumbara alarak onlara her gün cep harçlıklarından bir miktarını kumbaraya atıp bir müddet sonra çıkararak anne ve babalarının kontrolünde bir hayır işe harcamayı önerebilirler. Meyve ve şeker alarak anne ve babalarıyla birlikte veya tek başlarına hastaların ziyaretine gidebilirler. Fakirlere yardım edebilirler. Hayır kurumlarına vermeleri veya umumi kütüphanelere kitap almaları için devamlı veya arada-sırada onlara bir miktar para verebilirler. Çocuklara, kendi aralarında toplanıp hayır işlerde faaliyet göstermeyi önerebilir ve bu alanda onlara yardım edebilirler. Anne-baba bir hayır müessesesine katılıyorlarsa çocuklarını da o müesseseye katabilir ve o müesseseye vermesi için onlara bir miktar para verebilir, çocukları o müessesenin resmi üyelerinden biri yapabilirler.

Çocuklara İnsanlari Sevmeyİ Öğretİnİz


Bütün insanlar Allah'ın kullarıdır. Anne ve baba birdir ve gerçekte her ikisi de bir ailenin parçasıdırlar. Onları Allah yaratmıştır, dolayısıyla onları sevmektedir. Herkese rızk verir. Onların ihtiyaç duydukları şeyleri yaratmış ve ihtiyaçlarını gidermeyi sağlamıştır. Allah'ın bağışlarından yararlanmaları için akıl ve kudret vermiştir. Onların psikolojik tekamüllerine ve uhrevi saadetlerine de önem vermiş ve hidayet olmaları için gerekli vesileleri sağlamıştır. Onlara doğru yolu göstermeleri ve kılavuzluk etmeleri için peygamberler seçmiştir. İnsanların saadet ve tekamülü doğrultusunda çalışmaları için imamlar ve din önderleri görevlendirmiştir. Bütün bunlar kullarını sevdiği ve onların rahatlık ve saadetini istediği içindir. İnsanlardan birbirlerine karşı şefkatli, merhametli, yararlı ve iyiliksever olmalarını istemiştir. Herkese bağışta bulunmalarını, birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermelerini, zor ve sıkıntılı durumlarında birbirlerinin yardımına koşmalarını istemiştir. İyilik sever ve kardeşlerine hizmet eden insanlar Allah Teâla'nın has kullarından olup büyük bir makama sahiptirler; dolayısıyla özel bir mükafatla mükafatlandırılacakları vadedilmiştir. Sosyal bir din olan İslam dini bu hususta bir takım tavsiyelerde bulunmuş ve bunu genel bir görev kılmıştır. Örneğin: Resulullah (s.a.a) buyurmuştur ki: "Bü-tün insanlar Allah'ın rızkından yararlanmaktadırlar. O halde, Allah yanında insanların en sevimlisi O'nun kullarına yararı dokunan veya bir aileyi mutlu edendir."[200]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Allah Teâla buyuruyor ki, insanları ben rızıklandırmaktayım ve benim yanımda insanların en sevimlisi kullarıma karşı en şefkatlisi ve onların ihtiyaçlarını giderme hususunda herkesten çok çaba harcayanıdır."[201]

Yine İmam Sadık (a.s) buyuruyor ki: "Allah Teâla'nın bir takım özel kulları vardır ki, insanların bir şeye ihtiyacı oldu mu onlara giderler; onlar kıyamet günü Allah'ın güvencesinde olurlar."[202]

Resulullah'a (s.a.a), Allah Teâla'nın yanında insanların en sevimlisi kimdir? diye sorulunca buyurdular ki: "Halka, diğer insanlardan daha çok hayrı dokunan kimsedir."[203]

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Dinden sonra aklın başı, insanlarla dost olmak ve ister iyi olsun, ister kötü herkese bağışta bulunmaktır."[204]

Yine Resul-i Ekrem'den (s.a.a) şöyle rivayet edilmiştir: "Müslümanların işlerini ıslah etmeyi düşünmeyen kimse Müslüman değildir."[205]

Resulullah (s.a.a) buyuruyor ki: "Bir Müslüman'ın imdat çağrısını duyduğu halde onun yardımına koşmayan kimse Müslüman değildir."[206]

Başka bir yerde de şöyle buyuruyor: "Allah, kullarına karşı şefkatlidir ve şefkatli insanları sever."[207]

Hadis kitaplarında Resulullah'tan (s.a.a) ve Ehl-i Beyt imamlarından (a.s) bu gibi hadislerden yüzlercesi rivayet edilmiştir.

Resul-i Ekrem (s.a.a) geniş bir bakışla insan toplumunu ve özellikle müminler topluluğunu bir tek parça bilmiş ve izleyicilerinden, herkesin rahatlık ve saadeti için çalışmalarını ve herkesin iyiliğini istemelerini emretmiştir. İslam, tamamen toplumsal bir din olup kişilerin saadetini toplumun saadetine bağlı bilmekte, her türlü bencillikle mücadele etmektedir. Müslüman ve sorumlu bir insan bencil olamaz, başkalarının yararlarına ilgisiz olamaz.

İnsanları sevmek seçkin bir insani özellik olup insanın yaratılışından kaynaklanmaktadır. Ancak, terbiye sonucu eğitilip mükemmelleşebileceği gibi yok olabilir de. Bu seçkin özelliğin temeli diğer beğenilmiş insani sıfatlar gibi çocukluk döneminde atılmalıdır. Anne ve babaların vazifeleri çocuklarını insansever, şefkatli, hayırsever yetiştirmektir. Anne ve babaların kendileri iyiliksever ve insan sever olsalar, iyilikseverliklerinin belirtisi söz ve davranışlarında görülürse o zaman evlatlarını şefkatli ve insan sever yetiştirebilirler.

Sorumlu ve bilinçli anne ve babalar ara-sıra zavallı, güçsüz ve zayıf insanların acınacak durumlarını çocuklarına anlatabilir, mümkünse onlarla yakından görüşebilir ve çocuklarına şöyle diyebilirler: "Bunların hepsi insan ve bizim kardeşimizdir. Hakları çiğnenmiş, aç ve zavallı kimselerdir. Biz onları savunmalı ve çiğnenmiş olan haklarını onlara geri çevirmeliyiz. Şimdi geçici olarak gücümüz yettiği kadarıyla onlara yardım etmek zorundayız." Sonra güçlerinin yettiği kadarıyla çocukların karşısında ve hatta onların vasıtasıyla o insanlara yardım edebilirler. Ara-sıra zalimlerin zulümlerinden ve zulme uğramışların acı durumlarını çocuklara anlatabilir ve bunun karşısında Müslüman bir insanın sorumluluk ve vazifesini anlatabilirler. Çocukları hastanelere ve sağlık ocaklarına götürerek çaresiz hastaların ihtiyaçlarını onlara gösterebilir, İslam'ın bu alandaki emir ve hükümlerini onlara açıklayabilir, maddi durumları elverdiği miktarca onlara yardım edebilirler. Zavallı yetimlerin ve kimsesiz yaşlıları çocuklara anlatabilir ve mümkünse onlarla bağlantı kurabilir, onları savunmanın gerekliliğini çocuklara aşılayabilirler. Çocuklara, insanların genel sorun ve sıkıntılarını anlatarak Müslüman ve sorumlu bir insanın onlara karşı vazifesini açıklayabilirler.

Sorumlu ve bilinçli anne ve babalar bu hareket ve sözleriyle yavaş yavaş çocuklarının şefkat duygularını tahrik ederek iyilikseverlik ve insan severlik duygusunu eğitebilirler.


Yüklə 0,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin