İÇİndekiler öNSÖz piri Aşk İçin Söylenen Bir Kaside 4


DİNİN SİYASETTEN AYRI OLDUĞU KOMPLOSU



Yüklə 1,17 Mb.
səhifə32/40
tarix21.08.2018
ölçüsü1,17 Mb.
#74085
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   40

DİNİN SİYASETTEN AYRI OLDUĞU KOMPLOSU


Şu son yüzyılda özellikle İnkılab’ın zafere ulaşmasından bu yana göze çarpan önemli komplolardan biri de milletleri bilhassa fedakar İran milletim İslam’dan soğutmak ve meyus etmek için geniş çapta yürütülen propagandalardır. Bu doğrultuda bazen açıkça İslam ahkamın bin dört yüz yıl önceye ait bulunduğunu ve bu asırda ülkeleri yönetmekten aciz olduğunu veya İslam’ın gerici bir din olup, her yeni icada ve uygarlığın getirdiklerine karşı çıktığım, bu asırda ise ülkeleri dünyadaki uygarlık ve onun nimetlerinden ayrı düşürmenin mümkün olmadığını söyleyerek acemice ve hatta ahmakça bir yönteme başvurdukları gibi, kimi zaman da İslam’ın kutsallığını korumak adına sinsice ve şeytani bir hileyle ortaya çıkarak İslam ve diğer semavi dinlerin gayesinin, maneviyat, nefsi arındırmak (insanları) dünyevi makamlardan sakındırmak, dünyadan el çekmeye davet etmek ve insanı Allah’a yakınlaştırıp dünyadan uzaklaştıran ibadet, zikir ve dualarla meşgul etmek olduğunu, öte yandan bütün amacı dünyanın imar ve bayındırlığı olan siyaset, yönetim ve devlet işlerine müdahale etmenin ise o yüce manevi hedefe ters düştüğünü, büyük peygamberlerin siretine aykırı olduğunu ileri sürüyorlar. Ne yazık ki, bu ikinci yöntem ile yapılan propaganda İslam’dan habersiz bazı alim ve dindarlarda öylesine etkili olmuştur ki artık devlet işlerine ve siyasi meselelere karışmayı büyük bir günah ve fasıklık olarak kabul ediyorlardı. Belki bazıları şimdi de aynı fikirdeler. Bu ise İslam’ın mübtela olduğu büyük bir faciaydı.

Birinci grup ya devlet, kanun ve siyasetten habersizdirler, ya da maksatlı olarak kendilerini cahilliğe vuruyorlar. Çünkü kanunları tatbik etmede hak ve adalet ölçüsüne bağlı kalmak zulüm ve zalimane hakimiyetlerin karşısında durmak, ferdi ve içtimai adaleti yaymak, fesad ve fuhuşu ve her türlü sapıklıkları önlemek, akıl, adalet, bağımsızlık, kendi kendine yeterlilik esasına dayalı olan bir özgürlüğü sağlamak, sömürge, istismar ve köleciliğe karşı çıkmak. Toplumun fesad ve çöküntüye uğramasını önlemek için adalet kıstasına dayanan had.kısas ve tazir cezalarım uygulamak, toplumu akıl, adalet ve insaf ölçüleri üzerine idare etmek ve yüzlerce bu türden meseleler, beşerin toplumsal hayat ve varoluş tarihi boyunca zamanın geçmesiyle eskiyecek, itibardan düşecek şeyler değildir.

Bu iddia aynen “Bu asırda asli ve matematiksel kaidelerin değişmesi ve yerlerine başka kaidelerin oturtulması gerekir” demeğe benzer, yaratılışın ilkine sosyal adaletin uygulanması ve zulüm, çapulculuk ve cinayeti önlenmesi gerekliydi de atom çağında olan günümüzde bu ilkeler eskimiş ve saygınlığını kaybetmiş midir yani? Mutevaffa Muhammed Rıza Pevlevi’nin “bunlar (İslam için kıyam edenler), şu asırda dört ayaklı hayvanlarla yolculuk yapmak istiyorlar” dediği gibi İslam’ın yeniliklere muhalif olduğu iddiası, ahmaça bir suçlama ve iftiradan başka birşey değildir. Çünkü eğer uygarlığın verilerinden, yeniliklerden maksat insanlığın ilerlemesinde etkili olan buluş, icad ve gelişmiş teknoloji ise İslam ve Tevhidi hiçbir din asla buna muhalefet etmemiş ve etmeyecektir de.

Hatta ilim ve teknoloji İslam ve kur’an’ın önemli üzerinde durduğu meselelerdir. Ama eğer uygarlık ve teceddütten maksat bazı profesyonel aydınların söylediği gibi eşcinsel sapıklık ve benzeri işlere kadar varan ve Doğu ve Batı hayranlarımın körükörüne taklitçilikle yapmaya çalıştıkları kabilinden münker ve fuhuşlardaki özgürlük ise bütün semavi dinler, gerçek bilginler ve akılmantık sahibi insanlar buna karşıdırlar.

Sinsice bir plana göre hareket eden ve islam’ı, devlet ve siyasetten ayrı bilen ikinci gruba gelince... Bu cahillere de söylemek gerekiyor ki, Kur’anı kerim ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellemin sünnetinde yer alan devlet ve siyasetle ilgili hükümler diğer mevzularla ilgili hükümlerden çok daha fazladır. Hatta İslam’ın bir çok ibadi hükümleri bile ibadisiyasi hükümlerdir (sırf ibadi değildir). Aslında bu noktadan gaflet edilmesi, söz konusu musibetleri meydana getirmiştir.

İslam Peygameri de (sav) sosyal adaleti yaymak maksadıyla dünyadaki diğer devletler gibi bir devlet kurdu, İlk İslam halifelerinin de geniş devlet idareleri vardı. Hz. Ali İbni Ebi Talib aleyhisselam in de aynı maksatla daha geniş ve kapsamlı bir yönetim vücuda getirdiği tarihin tartışılmaz meselelerindendir. Ondan sonra da tedricen İslam adına hükümet edenler var ola gelmiştir. Bugün bile İslam’a ve Rasulü Ekrem Sallallahu aliyhe ve alihe uyarak İslam devleti kurduklarını iddia edenler az değillerdir.

Ben bu vasiyetnamede (bu konuya kısaca) işaret ederek geçiyorum. Ama umarım ki, yazarlar sosyologlar ve tarihçiler, müslümanları bu hatadan kurtarırlar. Eskiden beri söylenmekte olan “Peygamberler aleyhimusselam maneviyatla ilgilenirlerdi, devlet ve dünyevi otoritelerle uğraşmaları kesinlikle reddederlerdi. Peygamberler, evliyalar ve büyükler bu işlerden kendilerini uzaktutuyorlardı. Öyleyse biz de bu işlerden uzak durmalıyız” şeklindeki sözler, üzücü bir hatadan ibarettir, İslam milletlerinin fesad ve bozguna uğraması ve kan emici sömürgeci güçlerin (İslam ülkelerine) nüfuz etmeleri de bu düşüncenin bir neticesidir. Çünkü (İslam’da) kınanan şey sapık maksatlar ve sulta kurmak için zulme dayalı, diktatörce ve şeytani otoritelerdir. Ve kendisinden uzak durulması istenen (sakındırılan) dünya servet ve mal biriktirmek, kudret düşkünü olmak ve tağuta meyletmektir. Kısacası insanı Hak Teala’dan gafil eden, uzaklaştıran dünyadır. Yoksa Hz. Süleyman bin Davud, yüce Peygamberimiz ve onun pek değerli vasileri gibi büyük şahsiyetler de mustazafların çıkan doğrultusunda hareket edecek, zulüm ve adaletsizliği önleyecek, sosyal adaleti, yerleştirecek olan bir devlet için çalışmışlardır. Aslında bu yolda çaba göstermek en büyük farzlardan, böyle bir devleti ikame etmek, kurup yaşatmak en büyük ibadetlerden ve bu tür devletlerde cari olan sağlıklı siyaset de (insan ve toplum için) vazgeçilmez gerekli şeylerdendir. İran’ın uyanık şuurlu halkı, İslami bir görüşle (dini siyasetten ayırma yolundaki) bu kompoları etkisiz duruma getirmelidirler.

İslam’a bağlı hatip ve yazarlar da bu konuda milletin yardımına koşmalı ve komplocu şeytanların elini kesmelidirler.





Yüklə 1,17 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin