20. yüzyılda Avrupa’da nüfus artışı dururken, dünyanın diğer bölgelerinde nüfus hızla çoğalmaya başladı.
Avrupa dışındaki bölgelerde yaşanan nüfus artışının nedeni ölüm oranlarındaki düşüştü.
Ölüm oranlarında yaşanan bu düşüşün nedeni;
Kamu sağlığı
Hıfzısıhha
Tıbbi bakım
Tarımsal üretimde yaşanan teknolojik ilerlemedir.
YAPISAL DEĞİŞMELER
Ortalama Yaşam Süresinin Uzaması
Ölüm oranlarında yaşanan bu düşüş ortalama hayat (yaşam) süresini uzatmıştır.
Doğum anındaki hayat ümidine, yani belirli bir yılda doğan insanların yaşayacakları ortalama yıl sayısına ortalama hayat süresi adı verilir.
İsveç’te kadınlar için 51.5, erkekler için 48.5
Hindistan’da 26.8’
Gelişmiş Batı ülkelerinde 20. yy’ın başında 50’nin altında
20. yy’ın ortalarında ise 60’ın üzerindedir.
Ortalama hayat süresindeki bu artış kişi başına gelirdeki, beslenme düzeyindeki ve tıbbi bakım şartlarındaki iyileşmelerle yakından ilişkilidir.
YAPISAL DEĞİŞMELER
Şehirleşme
Şehirleşme hareketi dünyanın diğer bölgelerine de yayılmıştır.
İleri sanayileşmiş ülkelerde şehirler refahın daha yaygın olduğu bölgelerdir.
Çünkü şehirlerdeki verimlilik ve gelirler kırsal bölgelere göre daha yüksektir.
Üçüncü dünya ülkelerinde ise şehirlerde yoksulluk içinde yaşayan işçi ya da yarı işsiz kitleler bulunmaktadır.
YAPISAL DEĞİŞMELER
Uluslararası Göç
20. yüzyılda uluslararası göçün niteliği değişmiştir.
19. yüzyılda göçlerin büyük bir bölümü ekonomik nedenlere dayanıyordu
20. yüzyılda ise savaş ve ihtilallerden kaynaklanan siyasi baskılar da göçe neden olmuştur.
YAPISAL DEĞİŞMELER
Ekonomik Kaynaklara Talep
20. yüzyılda nüfusun hızla çoğalması ve dünyanın en azından bir bölümünde refahın artması ekonomik kaynaklara büyük bir talep yaratmıştır.
Savaşlar dışında hiç kıtlıkla karşılaşılmadı. Bunun temel nedeni ekonomi, bilim ve teknoloji arasındaki yakın işbirliğidir.
Böylece;
Tarımsal verim artırılmış
Maden kaynakları geliştirilmiş
Mevcut kaynaklara yeni kullanım şekilleri ortaya konmuş
Sentetik ürünler eski kaynaklardan yeni kaynaklar elde edilmiştir.
YAPISAL DEĞİŞMELER
Yeni Enerji Kaynaklarının Bulunması
20. yüzyılda ekonomik kaynaklar açısından en önemli gelişme enerji alanında olmuştur
19. yüzyılda temel enerji kaynağı kömür iken 20. yüzyıldapetrol ve doğalgaz gibi yeni enerji kaynakları bulunmuştur.
Petrol ilk etapta yağlama aracı olarak kullanılırken içten yanmalı motorların gelişmesiyle kullanım imkanları artmıştır.
20. yüzyılın ortalarından itibaren ise petrol, sentetik ve plastik ürünlerin hammaddesi olarak kullanılmaya başlandı.
Bu gelişmeler petrole jeopolitik önem kazandırmıştır. Günümüzde Basra Körfezi’ni çevreleyen Ortadoğu ülkeleri dünya pazarına en çok petrol arz eden ülkelerdir.
1913’te hareketli montaj bandı sistemine geçilmesiyle otomobil sanayi en önemli istihdam alanlarından biri olmuştur.
Otomobil sanayi yollara ve çimentoya talep doğurdu (lokomotifler raylara ve demire talep doğurmuştu).
SINAİ TEKNOLOJİ VE ORGANİZASYON
Uzayın Keşfi
Bilimin teknolojiye uyarlanmasının en çarpıcı nihai örneği uzayın keşfi olmuştur.
Milletlerarası rekabetin artmasıyla bu alan daha da hızlı gelişti
1969’da aya ilk kez insan ayağı bastı ve yeni bir çağ başladı
SINAİ TEKNOLOJİ VE ORGANİZASYON
Diğer gelişmeler
Sınırlı sorunlu anonim şirket tipi tam anlamıyla kuruldu, ancak sadece sermaye yoğun endüstrilerde görülmekteydi
Aile şirketlerinin yaygın olduğu alanlar ise;
Toptan ve perakende ticaret
Esnaf üretimi
Hizmet sektörü
Tarım sektörü
Çok şubeli işletmeler geriye doğru bütünleştiler.
SINAİ TEKNOLOJİ VE ORGANİZASYON
Sermayenin yoğunlaşmasıyla dev şirketler doğmaya başladı. Bu şirketler holdingleri doğurdu.
Çokuluslu şirketler yaygınlaştı. 15. yüzyıldaki Medici Bankası’nın merkezi Floransa’ydı ve diğer ülkelerde de şubesi vardı. Ancak bu tip kuruluşlar 20. yüzyılda arttı.
20. yüzyılda sanayi hayatıyla ilgili nihai bir gelişme de çoğu Batı ülkesinde işçilerin örgütlenme ve toplu pazarlık haklarının tanınmış olmasıydı.
ULUSLARARASI MALİ İLİŞKİLER
I. Dünya Savaşı Dönemi Avrupa
1914 öncesinde dünyada Avrupa ve Amerika hükmetmekteydi
1917 Çarlık Rusya’sı çöktükten sonra bu durum değişti, yerini Sovyetler Birliği’ne bıraktı
Almanya deniz aşırı sömürgelerini kaybetti
Japonya ekonomisi gelişme trendine girdi
Avrupa’nın dünya ticaretindeki payı azaldı, Amerika’nın ve Japonya’nın ise arttı.
ULUSLARARASI MALİ İLİŞKİLER
II. Dünya Savaşı Döneminde Avrupa
II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa politik ve ekonomik hegemonyasını kaybetti
Rekabet Avrupa’dan, Amerika ve Sovyetler Birliği arasındaki rekabete kaydı
Bunun sonucunda Avrupa Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölündü
Doğu ülkeler Sovyetler Birliği’nin egemenliği altına; Batı ülkeler ise Amerika’nın egemenliği altına girdi
ULUSLARARASI MALİ İLİŞKİLER
II. Dünya Savaşı sonrasında sömürgeler bağımsızlıklarını ilan ettiler
Sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanmaları bu ülkelerin kalkınmalarını gerçekleştirmek için arayışa girmelerine neden oldu ve sonuçta Kuzey-Güney Diyalogu başladı.
Bunun sonucunda birçok iktisadi ve politik kuruluş ortaya çıktı
IMF, WB, UN bunlardan bazılarıdır
DEVLET VE EKONOMİK HAYAT
Devletin Ekonomik Hayattaki Yeri
20. yy’da tüm milletleri etkileyen en önemli ekonomik değişmelerden biri büyük ölçüde genişleyen devlet rolüydü
Devletin ekonomideki rolünün artması kısmen iki dünya savaşının mali gereklerinden kaynaklanıyordu
Sovyetler Birliği’nde ve Sovyet tipi ekonomilerde hükümetler geniş kapsamlı bir ekonomik planlama ve kontrol sistemiyle ekonominin tüm sorumluluğunu üstleniyorlardı
Ekonomik Planlama: Devletin iktisadi kaynakların dağılımını merkezi veya bölgesel bir takım kamu kuruluşları aracılığıyla düzenlemesidir
DEVLET VE EKONOMİK HAYAT
Devletin Ekonomik Hayattaki Yeri
Savaşlar arası dönemde bütün hükümetler ekonomik istikrar politikaları izlediler. Ancak bunda çok az başarılı olabildiler.
II. Dünya Savaş sonrasında ise Sovyetler Birliği kadar kapsamlı ve zorlayıcı olmayan ekonomik planlar izlediler. Buna karma ekonomi adı verilmektedir.
Karma Ekonomi: Üretim araçlarının bir kısmı devlet, bir kısmı da özel kuruluşların elindedir. Kaynakların tahsisi bakımından iktisadi planlama kamu kesimi için emredici, özel kesim için ise tavsiye edicidir.
DEVLET VE EKONOMİK HAYAT
Devletin Ekonomik Hayattaki Yeri
Kamunun büyümesinin bir diğer nedeni 19. yy’ın sonlarında doğan transfer ödemeleridir. Ancak bu ödemeler II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlaşmıştır.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra birçok hükümet, artan baskılar nedeniyle sosyal güvelik sistemlerini ve transfer ödemelerini yaygınlaştırdı. Bu durum refah devletini doğurdu.
Refah Devleti: Düşük gelirli vatandaşlar için eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda asgari standartları sağlama yükümlülüğünü üzerine alan devlettir.
DEVLET VE EKONOMİK HAYAT
Devletin Ekonomik Hayattaki Yeri
Kamu sektörünün büyümesinin istatistiksel ifadesi devlet harcamalarının artışıydı
Savaş sırasında devletlerin harcamalarında çok hızlı artışlar yaşandı
Bu harcamaların büyük bölümü
Savaş borçlarının faiz ödemelerine ve
İşsizlik tazminatlarına gidiyordu.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
I. Dünya Savaşı’nın Ekonomik Sonuçları
Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun ise ciddi şekilde yaralanmasına neden oldu
Bu dönemde askeri harcamalar arttı, savaşın dolaylı maliyeti ise evleri, sınai tesisleri, madenleri, hayvanları, taşıma araçlarını ve haberleşme sistemlerini ise aşındırdı
Ekonomik açıdan uzun dönemde fiziki yıkımdan daha önemli olan normal ekonomik ilişkilerin bozulmasıydı
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
I. Dünya Savaşı’nın Ekonomik Sonuçları
Dış ticaret (özellikle de İngiltere ve Almanya arasındaki) altüst olmuştu
Almanya denizaşırı pazarlarını tamamen yitirdi
Denizaşırı ülkeler Avrupa’dan satın aldıkları malları ya kendileri üretmek ya da başka ülkelerden satın almak zorunda kaldılar
Bu sayede Latin Amerika pazarı Amerika ve Japonya’ya doğru kaydı.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
I. Dünya Savaşı’nın Ekonomik Sonuçları
Savaş dünya tarım dengesini de altüst etti. Yiyecek ve hammadde talepleri bazı bölgelerde üretimi teşvik etti.
Bu durum sonucunda 1920’ler üretim arttı ve fiyatlar düştü. En çok zarar görenler buğday, şeker, kahve ve kauçuktur.
Avrupa’nın sahip olduğu mali merkezler savaş sonrasında New York’a kaydı.
Savaş sonrasında dış yatırım gelirlerinde de azalış oldu.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
I. Dünya Savaşı’nın Ekonomik Sonuçları
Savaş döneminde milli ve milletlerarası düzeyde bir diğer önemli problem enflasyondu.
Savaş sırasında birçok ülke altın standardını terk etti
Savaşan ülkeler büyük ölçekli borçlanmalara başvurdular
Ülkeler savaşı finanse etmek için kağıt para bastılar, bunun sonucunda fiyatlar yükseldi
Fiyat yükselişleri nedeniyle bozulan dış ticaret hadleri, uluslararası ticaretin zayıflamasına neden olmuştur.
I. Dünya Savaşı sonunda Alman Markından 12 sıfır atılmıştır.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
Barışın Ekonomik Sonucu
Savaş sonrasının önemli problemleri
Ekonomik milliyetçiliğin doğuşu ve
Parasal ve mali problemlerdi
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun parçalanmasıyla yeni devletler ortaya çıktı. Bu devletler kendi kendine yeterli olma gayreti içindeydi.
Rusya 1917 yılından sonra uluslararası ekonomiden tamamen çekildi.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
Barışın Ekonomik Sonucu
Savaş sonrasında devletler korumacı politikalara yöneldiler. Buna Yeni Merkantilizm adı verilmektedir.
Yeni Merkantilizm: Günümüzde devletin ekonomik canlanmayı veya kalkınmayı sağlamak amacıyla ihracatı artırmak için dış ticarete müdahale etmesine denir.
Mali ve parasal problemler ise uluslararası ekonominin tamamen dağılmasına yol açtı.
Bunun temelinde tazminat meselesi ve savaş dönemindeki borçların ödenmesi problemi yatmaktaydı.
SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS
Barışın Ekonomik Sonucu
İngiltere savaşın en önemli finansman ülkesiydi. İngiltere savaşın finansmanı için altın standardını terk etmişti.
Altın Standardı: Para değerinin altın karşılığının yasa ile tespit edildiği ve milli paraların sabit bir kur üzerinden altın cinsinden tanımlandığı para sistemidir.
Tazminat meselesi ülkelerin arasının açılmasına neden oluyordu
Ekonomik problemlere karşı alınan tedbirler yetersizdi.
İşsizliğe karşı alınan tedbir yoksulluk ödemeleriydi.
BÜYÜK BUNALIM
Ekonomik Kriz
Amerika savaş öncesinde net borç alan bir ülke iken sonrasında net borç veren ülke konumuna geldi.
1929 Ekim’de New York Borsası’nda patlak veren kriz hisse senedi fiyatlarının düşmesine yol açtı.
Borsa krizi depresyonun sebebi değil, açık bir işaretiydi.
Bu dönemde mal fiyatlarında hızlı bir düşüş yaşanmaktaydı
BÜYÜK BUNALIM
Büyük Bunalım
Depresyonun nedenleri;
Sanayi ekonomilerinde para arzında görülen düşme
Tüketim ve yatırım harcamalarındaki otonom düşme
Tarımda daha önceden başlamış olan daralma
Altın stoklarının kıtlığı ve dengesiz dağılımı
Krizin kaynağı konusunda ihtilaf varsa da onun şiddetinin ve nedenlerinin üzerinde uyuşma vardır: İngiltere ve Amerika’nın ekonomi politikaları
Bunalımın uzun dönemdeki en önemli sonucu ekonomide devletin rolünün artması ve 3. dünya ülkelerinde ithal ikameci politikaların yaygınlaşmasıdır.
II. Dünya Savaşı dünyanın en yıkıcı ve en yaygın savaşıydı
Savaş sonrasında ekonominin kurumsal çerçevesi ağır yara almıştı
Savaş sonrasında tüm Avrupa yoksulluk içindeydi
Avrupa ekonomisinin yeniden inşası için daha fazla devlet müdahalesine ihtiyaç duyuldu
Tüm ülkelerde politik, sosyal ve ekonomik reformlar bekleniyordu
Ulaşım, enerji ve bankacılık gibi sektörler millileştirildi
Emekli maaşları ve ücretsiz tıbbi bakım gibi sosyal güvenlik sistemleri yaygınlaştırıldı
II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI
II. Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Yapı
1944’te iki uluslararası kuruluşun temelleri atıldı
Uluslararası Para Fonu (IMF): Dünya para sistemindeki dalgalanmaları önlemek ve kısa dönemli ödemeler dengesindeki problemleri çözmekle görevlidir.
Dünya Bankası (IBRD-WB): Günümüzde esas amacı yoksul ülkelerin kalkınması için gerekli teknik ve mali destekleri sağlamaktır.
1930’larda mali problemler nedeniyle döviz kontrolü uygulanmaktaydı.
Döviz Kontrolü: Ödemeler sıkıntısı çeken ülkelerde dış ticaretin ve sermaye transferlerinde dövizin alım ve satımının kısıtlamalara tabi olmasına denir.
II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI
II. Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Yapı
Savaştan sonra mal kıtlığı yaşanmaktaydı. Bu kıtlığın çaresi Kuzey ve Güney Avrupa’dan mal alma ile çözülebilirdi.
Ancak bu dönemde Avrupa’daki en önemli kıtlık dolar kıtlığı idi.
Dolar kıtlığını Marshall Planı çerçevesinde Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OEEC) aracılığıyla Avrupa’ya akan yardımlar sağladı.
Marshall Planı: 1947 yılında ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’ın Harvard Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada temelleri atılan ve Avrupa’da savaştan zarar gören ülkelerin ayağa kalkması için tek taraflı olarak yapılan yardımlara denir. (1952’de sona erdi).
II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI
II. Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Yapı
Avrupa’da bu dönemde yeni kurumlar da kurulmuştu. Bunlardan biri;
Avrupa Ödemeler Birliği (EPU): 1950’de kuruldu. OEEC ülkeleri arasında ticaretin çok taraflı dengelenmesini sağlayarak bu ülkelerin birbirlerine ihracatlarını artırmalarına ve Birleşik Amerika ve diğer ülkelere karşı bağımlılıklarını azaltmalarına imkan verdi
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD): OEEC ülkelerine Amerika, Kanada, Avustralya ve Japonya’nın katılımıyla dönüşen örgüttür. Amacı,
İleri sanayi ülkelerinin azgelişmiş ülkelere yardımlarını koordine etmek
Makro ekonomik politikalar üzerinde uzlaşma imkanları aramak
Karşılıklı problemlerin çözülmesine yardımcı olmak
II. DÜNYA SAVAŞI VE SONRASI
II. Dünya Savaşı Sonrası Ekonomik Yapı
II. Dünya Savaşı’ndan sonraki çeyrek yüzyıl sanayileşmiş ülkelerde en uzun ve en verimli büyümenin olduğu dönem olmuştur
Avrupa ekonomisinin bu yeniden inşası Ekonomik Mucize olarak tanımlanır
Bu mucizede rol oynayan faktörler;
Amerikan yardımları
Hükümetlerin tutum ve rolleri
Hükümetler arası işbirliği
Beşeri sermaye: Genel olarak bir toplumun sahip olduğu nitelikli işgücüne denir.