İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə21/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   111

Madde 66 
5- İtirazın hükmü


5- İtirazın hükmü

Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse, alacaklının talebi üzerine, icra müdürü takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur.

Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbike medar imzaların celbini isteyebilir.



İTİRAZIN SONUÇLARI

İtirazın doğurduğu en önemli  s o n u ç , takibi olduğu yerde durdurmasıdır (İİK. mad. 66). İtiraz üzerine takip “iptal” edilmeyip, sadece durur.



I- Borçlunun itirazı ile takibin durması, alacaklı ile borçlu arasında eşitliği sağlamak için kabul edilmiştir. Gerçekten, alacaklı elinde bir belge bulunmasına gerek olmadan, icra takibi yapabilmekte ve bunun üzerine icra dairesince “alacağın var olup olmadığı” araştırılmadan, borçluya bir “ödeme emri” gönderilmektedir. Kanun alacaklıyla borçlu arasında  e ş i t l i ğ i  sağlamak için, borçluya “ödeme emrine itiraz” yetkisini vermiş ve bununla “icra takibinin duracağını” kabul etmiştir.[1]

İtirazın takibi olduğu yerde durdurması acaba “her itiraz” için geçerli midir? Yoksa sadece “geçerli olan itirazlar” mı takibi durdurabilmektedir? Kanunun kesin gözüken ifadesine rağmen, itiraza bağlanan sonucun doğabilmesi için ortada geçerli bir itirazın bulunması gerekir.[2] Örneğin; borçlunun “süresi (yedi gün) geçtikten sonra yapacağı itiraz”[3], “icra dairesi yerine icra mahkemesine yapacağı itiraz”[4], “itiraz ettiği kısmı açıkça belirtmeden yapacağı kısmi itiraz”[5] geçersiz olur ve takibi durdurmaz. Keza, şirket adına yapılan itirazın takibi durdurabilmesi için, itirazın “şirketi temsil yetkisine sahip bulunan ortak” tarafından yapılmış olması gerekir.[6] Ödeme emrine itiraz eden vasinin, bu itirazının takibi durdurabilmesi için, mahkemeden husumet izni almış olması (MK. mad. 405/8) gerekir.[7]

Keza, bazı takiplerde, borçlunun itirazı takibi durdurmaz. Örneğin; 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 138/IV. maddesinde “fonun alacaklı olduğu ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca yapılan takiplerde borçlular tarafından yapılan satış dışında takip işlemlerini durdurmaz” denilmiş olduğundan, Fon tarafından yapılan icra takiplerinde, borçlu tarafından süresinde yapılan itiraz takibi durdurmadığından, alacak Fon; itiraza rağmen takibi devam ettirerek, borçlunun mal, hak ve alacaklarını haciz ettirip, bunlara kıymet takdir ettirebilir. Ancak,  s a t ı ş  işlemine başlayamaz…

II- İtirazın “geçerli olup olmadığını” dolayısıyla bu nedenle “takibin durmuş olup olmadığını”  ö n c e  icra müdürü takdir eder. İcra müdürü, borçlunun aslında geçersiz olan itirazını “geçerli bir itiraz” olarak kabul eder ve “takibin bu nedenle durmuş olduğuna” karar verirse, alacaklı, icra müdürünün bu kararına karşı, icra mahkemesine  s ü r e s i z  ş i k a y e t  (İİK. mad. 16/II) yolu ile başvurabilir.[8] Şikayet hakkında kesin bir karar verilinceye kadar icra takibi durur. Bunun için icra mahkemesinin İİK. mad. 22’ye göre“icranın geri bırakılmasına” karar vermesine gerek yoktur. Buna karşın icra müdürü itirazı geçerli bir itiraz olarak kabul etmez -örneğin; süresi geçtiği için- ve borçlu icra müdürünün bu kararına karşı icra mahkemesine şikayette (İİK. mad. 16/II) bulunursa, bu halde, şikayet üzerine icra takibi kendiliğinden durmaz, icra takibinin durabilmesi için, borçlunun İİK. mad. 22’ye göre icra mahkemesinden “icranın geri bırakılmasına” ilişkin bir karar alması gerekir.[9]

İcra müdürü, borçlunun geçerli biçimde yaptığı itiraz üzerine takibi durduracak yerde bu itirazı geçersiz sayıp, takibe devam eder ve borçlunun mallarını haczederse, borçlu“süresiz şikayet” yolu ile icra müdürünün yaptığı haciz işlemini iptal ettirebilir.[10]

Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa, takibe kabul edilen -itiraz edilmeyen- miktar için devam olunur.[11]

Takibin belgeye dayandığı durumlarda, belgenin tasdikli örneğinin ödeme emriyle birlikte borçluya gönderilmemiş olması halinde, borçlu bir taraftan takibe itiraz edip onu durdururken, diğer taraftan şikayet yolu ile “ödeme emrinin iptali” hususunda  başvuruda bulunabilir.[12] Buna karşın, süresi içinde borca itirazda bulunarak takibi durdurmuş olan borçlu, ayrıca icra mahkemesine başvurarak, “ödeme emrinin -vekilleri yerine- borçlu asillere tebliğ edildiği”nden bahisle, “ödeme emirlerinin iptalini” isteyemediği gibi[13]“ödeme emri tebligatının usulüne uygun olarak yapılmamış olduğunu”da  şikayet yoluyla icra mahkemesine bildiremez.[14] Yine bu konudaki borçlu -yani; süresinde ödeme emrine itiraz ederek, takibi durdurmuş olan borçlu- aynı itirazları “şikayet” sebebi olarak icra mahkemesine bildiremez.[15]

Ancak, uygulamadaki önemi nedeniyle ayrıca belirtelim ki, borçlunun genel haciz yoluyla yapılan takibe süresinde yapacağı itirazla takibi durdurmuş olması, alacağın temini için takipten önce konulmuş olan ihtiyati hacizleri kaldıramayacağı gibi, takipten sonra da borcu karşılar miktarda haciz yapılmasını önlemez.[16]

Borçlu süresi içinde icra dairesine başvurarak itirazda bulunup takibi durdurmasından sonra alacaklı takibin devamını ancak genel mahkemeden alacağı “itirazın iptali” (veya“alacak (tahsil) kararı”) ile yahut icra mahkemesinden alacağı “itirazın kaldırılması” konusundaki olumlu kararla sağlayabilir.[17]

Süresi geçtikten sonra yapılan itiraz hükümsüz olacağından, alacaklının bu durumda “itirazın kaldırılmasını” icra mahkemesinden istemesi gereksiz ve geçersiz olacağından, icra mahkemesince alacaklının “itirazın kaldırılması talebinin reddine” karar verilir.[18]

İcra müdürü “itirazın süresinde yapıldığını” kabul ederek, vermiş olduğu “takibin durdurulması” konusundaki karardan kendiliğinden -veya alacaklının bu husustaki talebini kabul ederek- dönemez.[19]



III- Borçlu itirazında, takibin dayandığı belgedeki imzasını inkar etmişse, alacaklı, borçlunun imza uygulamasında örnek olarak alınabilecek (medarı tatbik olabilecek) imzaların bulunduğu yerleri bildirerek, icra dairesinden bunların getirilmesini isteyebilir (mad. 66/II). Kabul edilen bu yeni hükümle, “itirazın kaldırılması” duruşmasının -imzaların bulunduğu yerlerden getirilmesi işi için- ertelenmesi önlenmek istenmiştir.[20] Ancak uygulamada bu hüküm işlememekte, icra dairelerince uygulanmamaktadır. Esasen, “imza karşılaştırılması”nı yapacak olan icra hakimi olduğundan, icra müdürüne “karşılaştırmaya esas (ölçü; emsal) olacak” imzaları getirtme görevinin yüklenmesi pratik olmamıştır. Bu nedenle, hükmün yerinde olup olmadığı tartışma götürür.[21]

IV- Borçlu ileri sürdüğü itirazı, “itiraz süresi içinde” d e ğ i ş t i r e b i l i r. İtiraz konusu miktar bu yolla “arttırılabileceği” gibi “azaltılabilir” de. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmiş olması, durumda değişiklik yaratmaz.[22] Sadece borçlu, itiraz ederken “yetki itirazı”nı (İİK. mad. 50/II) bildirmemişse, artık süresi içinde de olsa, yetki itirazında bulunamaz.[23]

V- Borçlunun, borcun tamamına yönelik itirazı, borcun eklentilerini de kapsar yani “borcun tamamına” itiraz etmiş olan borçlu, borcun eklentilerine -örneğin; faizine- de itiraz etmiş sayılır.[24] Fakat, borçlu borcun aslına değil de eklentilerine itiraz etmişse, bu itiraz takibi durdurmaz.[25]

Alacaklının takip talebinde bulunurken “borçlunun yapacağı itirazın kendisine tebliği için gerekli masrafı yatırmamış olması” nedeniyle, itirazın kendisine tebliğ edilmemiş olması, itirazı geçersiz kılmaz.[26]



VI- “Ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini” bildiren borçlu bir taraftan ş i k a y e t  yolu ile “ödeme emrinin tebliğ tarihinin, bildirdiği tarih olarak düzeltilmesi”ni icra mahkemesinden talep ederken diğer taraftan -ödeme emrinin tebliğini öğrendiği tarihten itibaren- yedi gün içinde icra dairesine başvurup, ödeme emrine  i t i r a z  etmesi gerekir.[27] Aksi taktirde, hakkındaki takip kesinleşir…

VII- Ödeme emrine itiraz edildiği, icra dairesi tarafından ü ç  g ü n içinde, alacaklıya bir yazı ile bildirilir (İİK. mad. 62/II). Ancak, bu zorunluluğa icra dairesince -çok  kez işlerin sıkışıklığı nedeniyle- uyulmamış olması, itirazın geçerliliğine etkili olmaz.

VIII- Borçlu, ödeme emrinin tebliği üzerine, borcun tamamını ya da bir bölümünü kabul ettikten sonra, henüz “itiraz süresi dolmadan” bu kabulünden cayarak, itirazda bulunabilir mi? Yargıtay[28] “yedi günlük itiraz süresi içinde  kabulden vazgeçilerek, itiraz edilebileceğini” kabul etmiştir. Kanımızca, “maddi bir hatadan ileri geldiği kanıtlanmadıkça, icra dairesinde yazılı ya da sözlü olarak yapılan kabulden cayılamayacağı” şeklindeki görüş[29]  daha doğrudur.

IX- Borçluya itiraz ettiğine dair “bedava ve pulsuz bir belge” verilir. (İİK. mad. 62/son. Yön. mad. 40)

538 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sırasında, maddenin önceki şeklinde bulunan “borçlu isterse” sözcükleri çıkarılmıştır. Buna rağmen, uygulamada bu hükmün işlediği söylenemez.



X- Borçlunun icra dosyasında takibe itiraz etmiş olması, şikayet nedenlerinin icra mahkemesince incelenmesine engel teşkil etmez…[30]

XI- Yüksek mahkeme, i t i r a z ı n  s o n u ç l a r ı  (hükmü) ile ilgili olarak çeşitli içtihatlarında;

-“Davalının itirazı süresinde olmadığına göre; davacı alacaklının icra dairesinde takip muamelelerine devam edilmesini İİK. mad. 66 gereğince isteyebileceğini, genel mahkemede itirazın iptali davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını ve icra dairesince süresinde olmayan itiraz sebebiyle usulsüz şekilde takibin durdurulmasının da sonuca etkisinin bulunmayacağını”30a

-“Davacının alacaklı tarafından henüz bir itirazın iptali davası açılmamışken, kendisine yönelik icra takibi nedeniyle menfi tespit istemekte hukuk yararı bulunmakta olup mahkemece yazılı şekilde hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin uygun görüldüğünü”[31]

-“İcra müdür yardımcısı olan sanığın ‘İİK. mad. 66 uyarınca sadece itiraz olunan kısım bakımından takibin durdurulmasına karar vermesi gerekirken yasal olmayan biçimde tamamının durdurulmasına dair verdiği kararı, karar resmen taraflara tebliğ olunmadan, şikâyet süresi içinde iptal edip, usulüne uygun yeni bir tutanak düzenlemesi’ eyleminde haksız olarak resmi belgeyi yok etme ve hak sahibinin belgeyi kullanma imkânını ortadan kaldırma kastının bulunduğundan söz edilemeyeceğini, ancak iptal edilen işlemin dosyada aynen muhafaza edilmeyerek kanuna aykırı biçimde yok edilmesinin görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunu oluşturup oluşturmayacağının karar yerinde tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğini”[32]

-“Genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibindeki borçlunun itirazının hükümden düşürülmesi ve duran takibin sürdürülebilmesinin, itirazın kaldırılması veya iptaline bağlı olduğunu”[33]

-“Borçlu tarafından yapılan kısmi ödemenin BK.’nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekeceğini”[34]

-“Kural olarak BK'nun 84. maddesi (şimdi; TBK. 100) uyarınca, yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekir ise de alacaklı vekilinin duruşmalardaki kabulü karşısında borçlu tarafından yapılan ödemeler ile asıl alacağın 13.06.2007 tarihinde sona ermiş olduğunun kabul edilmesi gerekeceğini”[35]

-“Cezai şarta, sözleşme gereğini yerine getirmeyenin, temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz yürütülebileceğini”[36]

-“Mahkemece ilamda hüküm altına alınan işlemiş faiz alacağına, BK.nun 104/son (şimdi; TBK. 121/son) maddesine aykırı olarak faiz hesaplayan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulamayacağını”[37]

-“Borçlu, hakkında yapılan ilamsız takibe süresinde icra dairesi nezdinde itiraz etmiş olup, İİK.nun 66/1. maddesi uyarınca hakkındaki takip durdurulmuş olmasına rağmen ayrıca aynı nedenlerle icra mahkemesine yaptığı başvuru fuzuli bir işlem olduğundan hukuki sonuç doğurmayacağını”[38]

-“İcra takibi, %150 oranında temerrüt faizi yönünden kesinleşmiş olup kesinleşmeden sonra taşınmazı satın alan borçlunun talebi üzerine yapılacak faiz hesaplamasının da bu oran esas alınarak gerçekleştirilmesi gerekeceğini”[39]

-“Borçlu vekiline vekalet verildiği tarihte vekalet verenler yetkili olduklarından, borçlu şirket tarafından azledilmedikçe vekalet veren yetkililerin değişmesinin vekaleti geçersiz kılmayacağını”[40]

-“Alacaklının ihtilafı sürdürdüğünün anlaşılması halinde (örneğin borçlunun yeni adresinin tesbitinin istenmesi veya adres bildirilerek takibin devam ettirilmesi gibi), ödeme emri tebliğ edilmese bile itirazın geçerli olduğunu”[41]

-“Borçlunun temerrüde düşürüldüğüne ilişkin takipten başka bir yazılı belge mevcut olmadığından alacaklı, takip tarihinden itibaren faiz isteyebileceğinden işlemiş faize ilişkin itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini”[42]

-“Yasal sürede yapılan itiraz ile takip olduğu yerde duracağından itiraz tarihinden itibaren yapılan haciz ve her türlü icra takibi işleminin yok hükmünde olacağını”[43]

-“Takip bir belgeye dayanıyor ise belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesinin gerekeceğini- borçlunun takibin şekline göre yasal sürede icra dairesine itiraz etmiş olması şikayet yoluyla icra mahkemesinden ödeme emrinin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği hakkında yeniden ödeme emri tebliği gerekeceğinden borçlunun ödeme emrinin iptalini talep etmek de hukuki yararının bulunacağını”[44]

-“Yedi örnek ödeme emri tebliği üzerine asıl borcun bir bölümü ile işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz edildiği anlaşılmakla İİK.’nun 66. maddesi gereğince süresinde yapılan itiraz üzerine takibin duracağını, alacaklı tarafından itiraz edilen kısımlar ile ilgili olarak itirazın iptali veya kaldırılması kararı alınmadıkça bu kısımlar yönünden takibe devam edilemeyeceğini”[45]

-“Süresi içinde yapılan itiraz üzerine takibin duracağı ve alacaklı tarafından itiraz edilen kısımlarla ilgili olarak ‘itirazın iptali’ veya ‘itirazın kaldırılması’ kararı alınmadıkça takibe devam edilemeyeceğini”[46]

-“Borçlunun 11/5/2009 tarihinde icra müdürlüğüne yaptığı itiraz icra mahkemesince 6/5/2009 olarak düzeltilen tebliğ tarihine göre İİK.'nun 62/1 maddesine göre yasal 7 günlük sürede olduğunu, İİK.'nun 66. maddesi uyarınca ise süresinde yapılan itirazın icra takibini durduracağından icra takip dosyasındaki mevcut hacizlerin, takip kesinleşmeden önce konulmuş olmasından dolayı kaldırılması gerekeceğini”[47]

-“İlamda … Ltd. lehine hükmedilen avukatlık ücretinin, onun borcundan dolayı takas edilmesinin yasanın anılan hükmüne aykırı olduğunu”[48]

-“Borçlu tarafından asıl alacağa değil yalnızca faize itiraz edilmiş olması halinde icra müdürlüğünce asıl alacağa yönelik takibin devam ettirilip, hacze yönelik işlem yapılmasında bir usulsüzlük bulunmadığını”[49]

-“Borçlu tarafından 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra icra dairesine itirazda bulunulması ve alacaklının da bu itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurmuş olması halinde mahkemece -icra inkar tazminatına hükmedilmeksizin- alacaklının ‘itirazın kaldırılması isteminin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[50]

-“Süresi içinde icra dairesine verdikleri itiraz dilekçesinde ‘icra müdürlüğünün yetkili olmadığını, borcun bulunmadığını, talep edilen faizin fahiş olduğunu, mükerrer takip yapıldığını’ ileri sürerek borca itiraz etmiş olan borçluların bu itirazları karşısında icra müdürlüğünce takibin durdurulması gerekeceğini”[51]

-“Yıl içeren dönemlerde faiz hesabının 365 gün üzerinden yapılması gerekeceğini”[52]

-“ ‘Vade farkı’nın faiz olmayıp, borçlunun vade tarihinden itibaren temerrüde düşeceğini”[53]

-“Borçlu tarafından süresi içinde ‘işlemiş faiz miktar ve oranı’na itiraz edilmemiş olması halinde takip hukuku bakımından bu faizin kesinleşeceği ancak, ‘işleyecek faiz miktar ve oranı’na borçlu tarafından itiraz edilmemiş olsa dahi bunun kademeli olarak icra müdürü tarafından doğrudan doğruya hesaplanacağını”[54]

-“Süresinde icra dairesine itirazda bulunarak takibi durdurmuş olan borçlunun ayrıca icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak borca itirazda bulunmasının fuzuli bir işlem olduğunu”[55]

-“Örnek 7 ödeme emrini alan borçlunun süresi içinde icra dairesinin yetkisine itiraz ederek takibi durduktan sonra ayrıca icra mahkemesine başvurarak yetki itirazında bulunmuş olması halinde, icra mahkemesince ‘yetki itirazının reddine’ karar verilmesi gerekeceğini”[56]

-“7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itirazın sonuç doğurmayacağını, takip kesinleşmiş olacağından alacaklının takibe devam edebileceğini”[57]

-“İtiraz üzerine takibin durması sadece takip hukuku ile ilgili olup, borçlunun maddi hukuk anlamında borcun kesin olarak ortadan kaldırılmasını isteme hakkı bulunduğundan, ‘itirazın iptali davası’ açılmasını beklemeden ‘menfi tespit davası’nı açmakta hukuki yararının bulunduğunu”[58]

-“İşlemiş faize faiz yürütülemeyeceğinin, icra müdürlüğünce doğrudan doğruya dikkate alınacağını”[59]

-“Borçlunun yaptığı kısmi ödemelerin BK’ nun 84. maddesi (şimdi; TBK. mad. 100) de gözetilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak, sonuçlandırılması gerekeceğini”[60]

-“ ‘İtiraz’ ile ‘şikayet’in birbirinden ayrı hukuki kurumlar olup, aralarında nitelik ve sonuç farkları bulunduğunu, takibin esasına ilişkin olarak icra dairesine yapılan itirazın, icra mahkemesine yapılan şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceğini”[61]

-“Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca kat maliklerinin borcundan dolayı, ana gayrimenkulün bulunduğu yerdeki icra dairelerinde takip yapılabileceğini, bu yetki kuralının emredici nitelikte ve emredici nitelikte olduğunu”[62]

-“Süresinde yapılacak itirazın takibi durduracağını; yasal süreden sonra yapılan itiraz üzerine takibin durdurulması doğru olmayıp, alacaklının ‘şikayet’ yolunu seçmesi gerekirken, icra mahkemesinden ‘itirazın kaldırılması’nı isteyemeyeceğini”[63]

-“Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca; tüketicinin birbirini izleyen en az 2 taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde, kredi verenin borcun tümünün ifasını isteme hakkını kullanabilmesi için en az 1 hafta süre vererek muaceliyet ihtarında bulunması gerekeceğini”[64]

-“Borçlunun süresi içinde yapacağı itiraz ile takip durduktan sonra bu itiraz İİK. 67 ve 68 uyarınca açılacak davalar sonucunda kaldırılmadıkça, takibin yenilenmesi suretiyle borçlu hakkındaki takibin sürdürülmesi ve bu anlamda haciz talebinde bulunulamayacağını”[65]

-“Alacaklı vekili tarafından HUMK. mad. 193/2’de öngörülen on günlük (şimdi; 6100 sayılı yeni HMK. nun 20/I maddesinde öngörülen 2 haftalık) süre geçtikten sonra dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesinin talep edilmesi halinde dosyanın gönderildiği icra dairesince re’sen ‘takibin açılmamış sayılmasına’ karar verilmesi gerekeceğini”[66]

-“İcra takiplerinde avans faizi hesaplanırken, takipten sonra, dönem dönem değişen faiz oranlarının -alacaklının talep ettiği faiz oranı aşılmamak suretiyle- icra müdürlüğünce doğrudan doğruya esas alınması gerekeceğini”[67]

-“Borçlunun birden fazla olması halinde, bunlardan birinin ikametgahında takip yapılabileceğini”[68]

-“Temerrüt faizine tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceğini; ancak, ‘kapital faizi’ olarak nitelendirilen faize tekrar faiz yürütülebileceğini”[69]

-“Birden fazla borçlu hakkında, bunlardan birisinin ikametgahında icra takibi yapılmış ve bu borçlunun, takibe süresi içinde yetki yönünde itirazda bulunmamış olması halinde icra dairesinin yetkisini tüm borçlular hakkında kesinleşeceğini”[70]

-“Borçlunun ‘borç aslı’na itiraz etmeyip sadece ‘yetki’ye ‘faiz oranı’na ve ‘takibin İİK. nun 58. maddesindeki usule uygun yapılmadığı’na itiraz etmiş olması halinde asıl alacak yönünden takibin kesinleşmiş olacağını”[71]

-“Yetkisiz icra dairesine yapılan borca itirazın hukuki sonuç doğurmayacağını”[72]

-“Faiz oran ve miktarını içeren alacaklı ve borçlu arasında daha önce yapılmış olan anlaşmanın tarafları bağlayacağını”[73]

-“Takiple temerrüde düşen borçlunun icra dairesine yapacağı kısmi ödemelerin önce işlemiş faiz ve icra masraflarına mahsup edileceğini, BK. 84 (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca bu durumun icra müdürlüğünce doğrudan doğruya uygulanacağını”[74]

-“Alacaklının BK. nun 104. maddesi (şimdi; TBK. mad. 121) gereğince, ödenmeyen fatura bedellerine ilişkin borçluya çektiği ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren verilen ödeme süresi sonunda temerrüt oluşacağından, bu tarih itibariyle borçludan temerrüt faizi isteyebileceğini”[75]

-“Borçlu tarafından yapılmış ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşürülmesi için borçlunun faiz ve masrafları ödememde temerrüde düşmemiş olması gerektiğini”[76]

-“Vasinin yasal süresi içinde takibe itiraz ederek vesayet altındaki (borçlu) küçükler hakkındaki takibi durdurabileceğini”[77]

-“Aktif ve pasif husumet ehliyeti takip şartlarından olduğundan, husumet itirazının süresiz şikayete tabi olduğunu; adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, aktif ve pasif takip ehliyeti (ve dava) bulunmadığından iki şirketin oluşturduğu adi ortaklıkta her iki ortak şirket hakkında birlikte takip yapılması gerekeceği, ortak şirketlerden sadece biri yanında adi ortaklıkta “borçlu” olarak gösterilip takip yapılmayacağını”[78]

-“İcra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğüne dair dosyaya bir belge ibraz edilmedikçe borçlunun icra takibi ile temerrüde düşmüş olacağını, inkar tazminatının, işlemiş faiz tutarının anaparaya eklenerek hesaplanamayacağını”[79]

-“Açık bir anlaşma olmaksızın, salt yeni bir senet düzenlenmesinin tecdit anlamına gelmeyeceğini, ancak, alacaklının eski senedi iade etmesinin veya iade iradesini ortaya koymasının yahut da eski borç için ödeme makbuzu düzenlemesinin zımmi tecdit sayılacağını; tecdit (yenileme) ile yenilenenin “borç ilişkisi” değil, bu ilişkiden doğmuş, ‘borç veya borçlar’ın olduğunu”[80]

-“Borçlunun süresinde icra dairesine yaptığı itiraz ile takip durduktan sonra, alacaklının icra mahkemesine yaptığı başvuruda ‘itirazın iptali’ni istemiş olsa dahi bu başvurunun, ‘itirazın kaldırılması’ için yapılmış bir başvuru olarak algılanması gerekeceğini”[81]

-“Alacaklının takipten sonra, takip konusu asıl alacak + işlemiş faizin toplamı üzerinden faiz istemesinin, ‘faize faiz yasağı’na aykırı olacağını”[82]

-“Borçlu vekilinin ‘icra dosyasının alacaklısının değiştirilerek kendilerine yeniden ödeme emri gönderilmesinin usulsüz olduğunu, ödeme emrinin 4 numaralı bendinde belirtilen borcun dayanağı olan belgelerin kendilerine tebliğ edilmediği için ödeme emrinin iptali gerektiği’ne dair talebinin ‘borca itiraz’ olmayıp “şikayet nedeni” olması nedeniyle icra mahkemesine sunulması gerekeceğini”[83]

-“Bankaların yaptıkları takiplerle ilgili 5020 s. K.’nun 20/e maddesi uyarınca ‘borçlular tarafından yapılacak tüm itirazların satış dışında takip işlemlerini durdurmayacağı’ öngörülmüş olduğundan, icra dosyasında satış aşamasına kadar takip işlemlerinin devam edeceğini”[84]

-“İcra takiplerinde ‘takipten sonra işleyecek faizin, işlemiş faiz dışındaki alacak kalemlerine’ uygulanması gerekeceğini”[85]

-“Faize faiz yürütülmesinin BK.’nun 104/son maddesi (şimdi; TBK. mad. 121/3) gereğince mümkün olmadığını”[86]

-“Temerrüt faizinin ‘borçlunun, para borcunun zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı süresince varlığını sürdüren bir karşılık’ olduğunu; buna karşılık alacaklıya ait bir paranın faiz geliri elde etmek amacıyla ödünç verilmesi, veya herhangi bir şekilde bir süre borçluda kalması öngörülmüş olması halinde ise ‘kapital faizi’nin söz konusu olacağını”[87]

-“ ‘Borca itiraz’ niteliğinde olmayan fakat ‘şikayet’ niteliğini taşıyan, ancak, icra mahkemesi yerine icra dairesine yapılan başvuruların icra takibini durdurmayacağını”[88]

-“Bir ticaret şirketi başka bir şirket tarafından devralınırsa eski şirketin tüzel kişiliğinin sona ereceğini; keza bir ticaret şirketinin diğer bir ticari şirketle birleşmesi halinde de birleşen şirketin tüzel kişiliğinin sona ereceğini”[89]

-“Yapılan kısmi ödemelerin, icra takiplerinde öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmesi gerekeceğini, bunun için alacaklının (vekilinin) talepte bulunmuş olmasına gerek bulunmadığını”[90]

-“İcra mahkemesince ‘tebliğ tarihinin düzeltilmesi’ yönünde bir karar verilmediği sürece borçlunun yasal 7 günlük süreden sonra yaptığı itirazın sonuç doğurmayacağını”[91]

-“Temlik tarihinden sonra, alacağını temlik etmiş olan alacaklının ‘borçludan alacağı olmadığı’ şeklindeki beyanının sonuç doğurmayacağını; alacağın temliki işleminin geçersizliğinin genel mahkemede açılacak bir davada ileri sürülebileceğini, temlik işlemi iptal ettirilmediği sürece geçerli ve bağlayıcı olup, icra mahkemesince tartışma konusu yapılamayacağını”[92]

belirtmiştir…



[1] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, s:274 – POSTACIOĞLU, İ. Ödeme Emrine İtiraz (Ad. D. 1961/3-4, s:293)

[2] KURU, B. age. s:273 – POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukuku Esasları, s:175

[3] Bknz: 12. HD. 2.5.2011 T. 27742/8107; 12.10.2000 T. 14063/14839; 12.10.1999 T. 1176/12032;  12. HD. 22.9.2000 T. 11720/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761; 12. HD.  4.6.1992 T. 715/7820; 14.3.1989 T. 6824/3531

[4] Bknz: Yuk. İİK. mad. 62, § 2. Dipn. 2 civarı – UYAR, T. İİK. Şerhi, C:3, s: 4083

[5] Bknz: Yuk. İİK. mad. 62, § 1. AÇIKLAMA: XI – UYAR, T. İİK. Şerhi, c: 3 s: 4045 vd.

[6] Bknz: 12.HD. 6.2.1968 T. 1002/1125; HGK. 7.4.1965 T. İc. İf-547/158

[7] Bknz: TD. 10.1.1961 T. 2409/66

[8] Bknz: 12. HD.12.10.2000 T. 14063/14839; 12.10.1999 T. 11176/12032

[9] KURU, B. age. s:274

[10] Bknz: İsv. Fed. Mah. 24.10.1947 T.; İsv. Fed. Mah. 20.2.1959 T. (Naklen: KURU, B. age. s:273, dipn. 132)

[11] Bknz: 12. HD. 27.5.2004 T. 9509/13319;  4.3.2004 T. 27851/4906; 7.2.1996 T. 924/1726; 22.12.1995 T. 18546/18388

[12] Bknz: 12. HD. 17.2.2004 T. 25645/3080; 30.9.2002 T. 18068/19110; 3.5.2002 T. 8295/9395

[13] Bknz: 12. HD. 25.3.2003 T. 3780/6314 

[14] Bknz: 12. HD. 23.3.2000 T. 3948/4353

[15] Bknz: 12. HD. 2.3.2000 T. 2835/3862; 9.2.1992 T. 12134/2261; 31.3.1986 T. 9685/3482

[16] Bknz: 12. HD. 17.6.1999 T. 7426/8305

[17] Bknz: 12. HD. 5.12.2011 T. 21879/26504; 14.3.2011 T. 21523/3351; 4.7.2011 T. 33034/13922; 28.3.2011 T. 23896/4098; 27.9.2004 T. 17834/20272; 21.3.2003 T. 2990/6016; 23.6.2000 T. 10132/10471; 2.3.2000 T. 2394/3665

[18] Bknz: 12. HD. 22.9.2000 T. 11726/13426; 21.2.2000 T. 2098/2761 

[19] Bknz: HGK. 20.9.2000 T. 12-1145/1159

[20] AKYAZAN, S. İcra ve İflas Kanunundaki Yeni ve Değişik Hükümler Üzerinde İnceleme ve Açıklamalar,  s:44 

[21] BELGESAY, M. R. İcra ve İflas Kanunu Değişen Maddeler Şerhi, s:46

[22] ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukukunun Esasları, dipn.311 ve burada yollama yapılan; BRAND, FJS. No:979, S:1 ve BGE. 32, I. 595 vd. – Ayrıca bknz: POSTACIOĞLU, İ. age. s:176 – BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:409   

[23] KURU, B. age. s:180, dipn:17a; 248

[24] Bknz: 12. HD. 3.5.1995 T. 6450/6564; 18.4.1984 T. 4153/4812; 25.11.1982 T. 6550/710 

[25] Bknz: İİD. 15.10.1956 T. 4970/4996

[26] Bknz: 12. HD. 26.2.1992 T. 13845/2146; 25.2.1991 T. 9745/2223

[27] Bknz: 12. HD. 12.7.1993 T. 8512/12426; 15.5.1990 T. 5211/5679; 29.3.1990 T. 10572/3573 vb.

[28] Bknz: İİD. 25.12.1956 T. 78185/7169

[29] AKYAZAN, S. age. s:38

[30] Bknz: 12. HD. 05.02.2011 T. 160/790

30a Bknz: 6. HD. 27.6.2013 T. 16088/11240

[31] Bknz: 6. HD. 17.07.2012 T. 5832/10713

[32] Bknz: 11. CD. 16.02.2012 T. 4738/1675

[33] Bknz: 12. HD. 26.01.2012 T. 14127/1898

[34] Bknz: 12. HD. 24.01.2012 T. 15131/1473

[35] Bknz: 12. HD. 16.01.2012 T. 13598/336

[36] Bknz: 12. HD. 17.01.2012 T. 13943/463

[37] Bknz: 12. HD. 08.02.2012 T. 14707/2794

[38] Bknz: 12. HD. 02.03.2012 T. 21714/6024

[39] Bknz: 12. HD. 07.02.2012 T. 16591/2646

[40] Bknz: 12. HD. 19.12.2011 T. 11242/29299

[41] Bknz: 12. HD. 08.12.2011 T. 9583/27299

[42] Bknz: 12. HD. 01.12.2011 T. 8993/25714

[43] Bknz: 12. HD. 17.10.2011 T. 3811/19080

[44] Bknz: 12. HD. 22.09.2011 T. 1057/16502; 15.02.2011 T. 159/791

[45] Bknz: 12. HD. 04.07.2011 T. 33034/13922

[46] Bknz: 12. HD. 04.07.2011 T. 33034/13922; 25.10.2010 T. 11976/24607; 12. HD. 29.04.2008 T. 6114/8989; 10.04.2007 T. 5371/6994; 26.01.2007 T. 23161/1161; 30.11.2006 T. 19337/22589

[47] Bknz: 12. HD. 02.05.2011 T. 27747/8107

[48] Bknz: 12. HD. 15.03.2011 T. 23600/3506

[49] Bknz: 12. HD. 26.10.2010 T. 11805/25743

[50] Bknz: 12. HD. 23.09.2010 T. 8035/20871

[51] Bknz: 12. HD. 31.05.2010 T. 1851/13216

[52] Bknz: 12. HD. 15.04.2010 T. 28147/9245; 12.02.2008 T. 23727/2129; 10.10.2007 T. 14841/18359

[53] Bknz: 12. HD. 23.03.2010 T. 24934/6655

[54] Bknz: 12. HD. 11.03.2010 T. 23637/5572

[55] Bknz: 12. HD. 11.03.2010 T. 23800/5701; 19.02.2008 T. 24461/2826

[56] Bknz: 12. HD. 26.01.2010 T. 78/1815

[57] Bknz: 12. HD. 05.11.2009 T. 13312/21609

[58] Bknz: 12. HD. 19.10.2009 T. 5267/11668

[59] Bknz: 12. HD. 07.07.2009 T. 6682/15027

[60] Bknz: 12. HD. 02.07.2009 T. 6355/14566

[61] Bknz: 12. HD. 29.06.2009 T. 6147/14284

[62] Bknz: 12. HD. 23.06.2009 T. 5663/13748

[63] Bknz: 12. HD. 23.06.2009 T. 5593/13837

[64] Bknz: 12. HD. 18.06.2009 T. 5296/13348

[65] Bknz: 12. HD. 15.06.2009 T. 4990/12751

[66] Bknz: 12. HD. 13.04.2009 T. 141/7967; 24.03.2008 T. 3070/5758; 20.03.2008 T. 2384/5477

[67] Bknz: 12. HD. 02.12.2008 T. 17829/21368

[68] Bknz: 12. HD. 01.12.2008 T. 17833/21352; 18.03.2008 T. 2640/5237; 10.03.2008 T. 1706/4531

[69] Bknz: 12. HD. 28.11.2008 T. 17758/21172

[70] Bknz: HGK. 17.09.2008 T. 12-543/522; 12. HD. 12.05.2008 T. 7826/10012

[71] Bknz: 12. HD. 17.07.2008 T. 12053/15450

[72] Bknz: 12. HD. 13.06.2008 T. 9222/12349

[73] Bknz: 12. HD. 04.12.2007 T. 20416/24507

[74] Bknz: 12. HD. 26.11.2007 T. 19497/21993; 31.10.2007 T. 17193/19832

[75] Bknz: 12. HD. 20.11.2007 T. 18767/21550

[76] Bknz: 12. HD. 26.10.2007 T. 16248/19615

[77] Bknz: 12. HD. 16.07.2007 T. 11689/14745

[78] Bknz: 12. HD. 13.07.2007 T. 12159/14590

[79] Bknz: 12. HD. 20.03.2007 T. 4424/1744

[80] Bknz: 12. HD. 20.02.2007 T. 553/2856

[81] Bknz: 12. HD. 20.02.2007 T. 24804/2789

[82] Bknz: 12. HD. 18.01.2007 T. 22309/360; 14.02.2006 T. 25824/2388

[83] Bknz: 12. HD. 19.07.2006 T. 12887/16183

[84] Bknz: 12. HD. 27.03.2006 T. 3172/6169; 28.02.2006 T. 695/3841; 29.04.2005 T. 5861/9296; 11.03.2005 T. 1985/5115; 03.03.2005 T. 160/4367

[85] Bknz: 12. HD. 30.12.2005 T. 22726/26672

[86] Bknz: 12. HD. 07.11.2005 T. 17808/21269

[87] Bknz: 12. HD. 24.10.2005 T. 16893/20609; 21.03.2005 T. 2438/5807; 17.01.2005 T. 25757/778

[88] Bknz: 12. HD. 31.05.2005 T. 7450/11659

[89] Bknz: 12. HD. 28.03.2005 T. 2491/6434

[90] Bknz: 12. HD. 17.03.2005 T. 1811/5607

[91] Bknz: 12. HD. 01.03.2005 T. 957/3934

[92] Bknz: 12. HD. 08.02.2005 T. 24993/2144

İTİRAZ” VE “ŞİKAYET” ARASINDAKİ FARKLAR

Buraya kadar  n i t e l i k l e r i n i  ve  y a p ı l m a  ş e k l i n i  belirtmeye çalıştığımız “itiraz”ın daha iyi anlaşılabilmesi için benzer kurum olan “şikayet”den ayrıldığı noktaları belirtmek yararlı olacaktır.


Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin