İlişkiden Önce Çocuk Sahibi Olmak İçin Dua



Yüklə 0,6 Mb.
səhifə21/22
tarix17.03.2018
ölçüsü0,6 Mb.
#45828
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22

Masum İmamlara Tevessül


Özellikle önemli ve değerli işlerin başlangıç ve sonucu için iyi zaman ve mekânı seçmek, din büyüklerimiz ve âlimlerimizin daima izledikleri bir yöntem olarak süregelmiştir. Öyleyse bu değerli ve paha biçilmez işin sonu için de çok güzel bir zaman ve mekân seçelim. Bebeği sütten kesmek için, onun mevcut durumu da göz önünde bulundurularak münasip bir dönem ve imamların haremleri gibi manevi açıdan kutsal sayılan bir mekân seçilmelidir.

Bu Konuda Büyüklerden Birinin Tavsiyesi


Bebeği yavaş yavaş sütten kesmek istediğiniz son aylarda, abdest alın ve tertemiz bir halde imamlarımızdan veya imam zadelerden birinin haremine girin. Mukaddes kubbenin altına vardığınızda o haremdeki imamın ziyaretini yapın, dua edin ve o yüce insana tevessülde bulunun. Kıbleye doğru oturun; tatlı bir narın tanelerini önünüze bırakın. Bir taraftan Yasin suresini okumaya başlayın, diğer taraftan bebeğinizi her iki memeden iyice boşalıncaya kadar emzirin. Yasin suresini okurken önünüzde bulunan nar tanelerinin üzerine de üfleyin. Yasin suresini okuyup bitirince onun sevabını Hz Ali Asğar ve annesinin pak ruhlarına hediye edin. Sonra o mukaddes mekânda Yüce Allah’tan bu süreye kadar vermiş olduğunuz sütü sizden kabul buyurmasını ve süt verme döneminin sona ermesiyle birlikte bebeğinize manevi feyizde bulunmasını isteyin. Daha sonra nar tanelerini veya onun suyunu tam olarak bebeğinize yedirin. Bu narın tatlı olmasına dikkat edin; çünkü özellikle tatlı nar olmasının altı çizilmiştir. Aslında tatlı narın faydası oldukça fazladır. Dini öğretilerde onu Cuma günü yemek tavsiye edilmiştir. Beslenme uzmanları da sakinleşmek, heyecan ve vesvesecilikten kurtulmak için tatlı narın çok etkili olduğunu söylemektedirler.

Alternatif


Sütü kesmek için temel alternatiflerden faydalanın. Böylece bebeğin anne sütünü unutması sağlanabilir. Alternatifler şunlardan ibarettir:

a) Beslenme Alternatifi:


Uzun süre annesinin sütü ile beslenmiş olan bebek, sütten kesilince bahane arar. Ona süt ve meyve suyu gibi sıvılar vermek suretiyle bahanesi giderilebilir. Elbette bu sıvıları, süt emme döneminde olduğu gibi her gün belirli aralıklarla vermek gerekir. Bebeğinizin emme alışkanlığı ve bu konudaki direnci sizi sıkıntıya sokacak olursa, o zaman şişeden yapılmış bir biberonu alternatif olarak kullanabilirsiniz. Eğer böyle bir sıkıntı yoksa onu bardakla beslemeniz daha uygun ve iyi olur.

b) Psikolojik ve Duygusal Alternatif:


Genel olarak anne sütünü emme, bebek açısından sadece yiyecek temini değildir; anne kucağında bulunmak ve onun bedenine dokunmak gibi, onun psikolojik ve duygusal yönlerini de doyuran bir dönemdir. Öyleyse sütten kesilen bebek psikolojik ve duygusal yönde bir eksiklik yaşamamalıdır. Başka bir ifadeyle, bebek sadece sütten kesilmelidir anneden değil! Dolayısıyla bebeğinize anne sütünü unutturun, ama onu da unutmayın. Başka yollarla ona olan sevginizi gösterin. Ona yeterli ölçüde zaman ayırın ki bebeğiniz sizin bu ilgi ve sevginizi idrak etsin.

Adım Adım Sütten Kesme Yöntemi


Bu yönteme göre gıda ve duygu alternatifine eş zaman olarak adım adım bebek sütten kesilir. Bu süreç, bebek tam olarak sütten kesilmesi için yaklaşık üç ay kadar devam edebilir. Bu sürecin uzaması bebeğinizin anne sütüne olan bağımlılığına göre değişebilir.

Bu yöntemin en önemli faydalarından biri, tedrici olması nedeniyle bebeğin de, annenin de psikolojik ve duygusal alanda bir boşluk hissetmemesi ve bebeğin rahatça sütten kesilmesidir.

Bu dönemin ilk yarısında, gündüz sütü azaltmaya başlayın. Şu nedenle:

a) Günlük süt verme seanslarını azaltın. Yani süt verme aralıklarını uzatın.

b) Emzirmeyi azaltma işine sabahları başlayın ve bir iki hafta sonra bunu öğleden sonralar uygulayın.

c) Bebeğe süt vermediğiniz zamanlarda emmeyi düşünmemesi bir şekilde onu için eğlendirin.

d) Bebek biraz büyümüşse ve anlıyorsa, anne ona henüz süt emme zamanının gelmediğini anlatsın, ‘birazdan süt vereceğim’ diyerek onu oyalasın.

Bu dönemin ikinci yarısında ise anne, geceleri süt verme sayısını azaltsın ve yavaş yavaş artık süt vermeyi kessin.


Süt Emen Bebeklere Ek Besinler


1- Doğumundan 4 ila 6 aylık oluncaya kadar bebeğinizi sadece anne sütü ile besleyin.

2- Çocuğa ek gıda olarak puding ve inceltilmiş badem ezmesini emzirdikten sonra vermeye başlayın ve tedrici olarak artırın.

3- Zamanla bütün besin maddelerinden bebeğin ek gıdasına ilave edin; eğer herhangi bir gıda maddesine karşı hassasiyet gösterirse onu vermeyin.

4- Doktorun uygun görmesi halinde A vitamini ve demir ihtiva eden damlalardan bebeğe verin. (Dişlerinin siyahlaşmasını önlemesi için demir ihtiva eden damladan sonra bebeğe su verin.)

5- Bebeğe ek gıda olarak aşağıdaki besinlerden faydalanabilirsiniz:

Tuzsuz ve baharatsız ılık çorba

Patates veya havuç püresi

İyice pişmiş yumurta sarısını püre halinde

Yumuşak çörek

Doğal ve taze meyve suları

6- Ek gıda vermeye başladıktan sonra, belirli aralıklarda istek hacmine göre bebeğe kaynatılıp soğutulmuş su verin.

7- Aşağıdaki yiyecekleri bebeğe vermek onun boğulmasına yol açabilir: Kuru üzüm, ceviz, çam fıstığı, sosis veya et parçaları, havuç gibi sert ve ham sebze parçaları.

8- Bebek bir yaşını tamamladıktan sonra artık yavaş yavaş ailesi ile birlikte yemek yiyebilir.

 

7. BÖLÜM ÖNEMLİ NOKTALAR

Ahlak ve İbadetle İlgili Kırk Nükte


1- Öncelikle kız çocuğuna hediye verin.

2- Çocuğunuzla çocukça oynayın.[1]

Büyüklerin çocuklarla oynaması, onların terbiyesinde son derece önemli telakki edilmiştir.

İslam’ın büyük hidayet önderleri, bu temel terbiye ilkesini bütün Müslümanlara tavsiye etmişlerdir. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:

Her kimin çocuğu varsa, onunla çocuk gibi olsun.[2]

İmam Ali (as) şöyle buyurmuştur: Çocuğu olan biri, onu terbiye etmek için kendisini küçük bir çocuğun seviyesine düşürsün.[3]

3- Küçük çocuklarınızı ağladıkları için vurmayın. Çünkü onların belli bir süreye kadar ağlamaları, Allah’ın vahdaniyet ve birliğine şahadet, İslam peygamberinin risaletini tasdik ve ebeveynleri için duadır.

4- Evlatlarınızı öpün. Onlara kondurduğunuz her öpücük, cennette bir derecedir.[4]

5- Evlatlarınıza selam vermek suretiyle onlara şahsiyet verdiğinizi gösterin.

Çocuk büyüklere selam verdiğinde, sıcak bir şekilde cevabını vermelidirler; böylece onun kişiliğine saygı duyduklarını ifade etmiş olurlar. Peygamberimiz (s.a.a) büyük küçük demeden herkese selam verirdi.[5]

6- Çocukla oynadığınızda onunla alay etmeyin ve yaptığı işlerin aptalca olduğunu söylemeyin.

7- Onu fazla emir ve nehiyde bulunarak size karşı gelmesine yol açmayın. (Çocukluğunda ebeveynine karşı gelen bir evlat, büyüdüğünde de onlara karşı saygısız olur.)

8- Evlatlarınıza şahsiyet verin. Peygamberimizin ahlaki yapısında bu özelliğini çok net bir şekilde görmekteyiz. Nitekim namazın secdesinde iken, sırtına çıkan torunu için secdeyi uzatmıştır. Bazen cemaatle namaz kıldığında, ağlayan bir bebeğin sesini duymuş ve hızla namazı tamamlamıştır. Bu davranışları ile peygamberimiz, ameli olarak çocuklara şahsiyet verilmesi gerektiğini insanlara öğretmiştir.

İmam Ali, insanların yanında evlatlarına bazı ilmi konuları sormakla, bazen de halkın kendisine yönelttiği soruyu cevaplamayı evlatlarına bırakmakla onlara şahsiyet veriyordu.

Ebeveyn doğru bir terbiye tarzı ile evlatlarına şahsiyet vermez ve onların bu yöndeki doğal isteklerini tatmin etmezlerse, çocuk yanlış yola sapacaktır; suç işleyerek ve düzeni bozarak başkalarının kalbinde yer etme ve böylece kendisine şahsiyet verilmesinin yollarını arayacaktır.

Şahsiyet, kendi ayağı üzerinde durabilme, görüş sahibi olma ve özgüven gibi olumlu özelliklerin yanı sıra, korkaklık, pısırıklık ve kendine güvensizlik gibi sıfatların başladığı yer anne-baba kucağıdır. Bu sıfatların temeli aile ocağında atılır. Adam yerine konulmayan ve kendisine saygı duyulmayan bir çocuğun, gelecekte şahsiyet ve özgüven sahibi biri olması beklenemez.

9- Verdiğiniz sözü tutun.[6] İslam dinine göre ahde vefa etmek iman alametlerindendir. Kurân-ı Kerim’de şu ayeti okuyoruz:

Ahitlerinizde durun, şüphe yok ki ahitlerden sorumlusunuz siz.[7]

Ve müminler, öyle kişilerdir onlar ki emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler.[8]

Ahde vefa, beşerin saadetinin rükünlerindendir ve bir insanın sahip olması gereken ahlâki seciyelerdendir. Onun temeli çocuklukta atılmaktadır.

Peygamberimizden şöyle nakledilmiştir:

‘Çocukları sevin ve onlara karşı şefkatli olun; onlara verdiğiniz sözü muhakkak yerine getirin. Çünkü çocuklar sizi kendileri için rızk verici olarak görmektedirler.’[9]

10- Çocukların cinsel konuda terbiyesi için, öncelikle onlara, izin almadan rasgele anne-babanın odasına girilmeyeceğini öğretmelidirler. Yüce Allah, Nur suresinin 58. ayetinde bu konuya işarette bulunmuştur.

Diğer bir konu ise ilişkilerinizde kontrollü davranın ve onların cinsel dürtülerini tahrik edecek her türlü hareketten sakının. Şunu unutmamak gerekir ki küçük yaştaki çocukların merak duygusu son derece fazladır. Ayrıca onların gözleri çok duyarlı birer fotoğraf makinesidir; hiçbir şeyden çekinmeksizin gördükleri şeyleri ameli olarak uygulamak isterler. Onlar, bu yaşlarda yaptıkları işlerin fayda veya sonuçlarını düşünmezler.

Bu söylediklerimizin ışığında şu hususlara dikkat etmek gerekir:

a) Anneler, çocuklarına (hatta yeni doğmuş bebeklerine) banyo yaptırdıkları sırada başka bir çocuğun, (özellikle karşı cinsten) onu görmemesine dikkat etmelidirler.

b) Çocukların bebeklik döneminden itibaren, kesinlikle cinsel organları, göğüsleri ve baldırları ile oynamamak gerekir.

c) Çocukları tenha yerlerde başka biriyle (özellikle erkek ve kız kardeşi bir arada ) yalnız bırakmamak gerekir.

d) 6 yaşındaki bir kızı, mahrem olmayan bir erkek kucağına oturtmamalı, onu öpmemelidir.

e) Kız çocuklarının vücudu (özellikle bacakları ve göğsü) başkalarının önünde açık olmamalıdır.

f) Hepsinden de önemlisi, insanı bütün kötülüklerden alıkoyan[10] namazı çocuklara öğretmeli, onlara namazı sevdirmelidir.

11- Çocukları şımartmak, onları zayıf, iradesiz ve sadece kendi görüşünü beğenen kişiler haline getirir. Bu tür evlatlar, çocukluk döneminde yanlış hareketleri ile anne-babalarına zahmet verirler ve onları birtakım sıkıntılarla karşılaştırırlar.

Şımarık olarak yetiştirilmiş bir kişi, iki büyük musibete duçar olmuştur: Bir taraftan anne-babasının yoğun ilgisini bekler, kendisine hadsiz derecede saygı göstermelerini ister; bütün isteklerini yerine getirmelerini bekler. Diğer taraftan ise başka insanların kendisine saygı göstermediklerini, hatta yersiz beklentilerinden dolayı onunla alay ettiklerini görünce çok üzüntü duyar ve aşağılık duygusuna kapılır. Öte yandan aşağılık duygusundan doğan psikolojik tatminsizliği içinde bir ukde oluşturur; onu sert ve asabi, sabırsız, kötü huylu ve kişiliksiz bir hale getirir. İnsanlara karşı kötümser olur, çirkin sözleri ve kaba davranışlarıyla diğerlerini kızdırır ve rahatsız eder.

12- Hiçbir şey çocuktaki özgüveni söndürme konusunda, büyüklerin onu küçümseyerek takındıkları güç ve gövde gösterisinden daha etkili olamaz. Özellikle kaba kuvvete başvurduktan sonra ona karşı şu tür cümleleri sarf etmeleri son derece yanlıştır: Boşuna çabalama, yapamazsın, sen bir hiçsin!

13- Evlatlarınız için dua edin.

Hz İbrahim şu şekilde Yüce Allah’tan salih evlat istedi:

“Rabbim, bana temiz kişilerden olmak şartıyla bir oğul ihsan et. Derken biz de ona tedbirle hareket eden ve aceleci olmayan bir oğul vereceğimizi müjdelemiştik” [11]

Kurân-ı Kerim, Hz Zekeriya[12] ve yine Hz İbrahim’in[13] bu konuda dualarını nakletmiştir.

İmam Zeynelabidin’in (a.s) bu husustaki duasını okuyalım:

Allah’ım! Bana, evlatlarımı bağışlayarak lütufta bulun. Yine bana lütufta bulunarak, onları iyi ve doğru nimetten mahrum bırakma. Onlara iyi bir inanç ve güzel bir terbiye öğretmemde bana yardım eyle… Allah’ım! Evlatlarımı takva ve basiret ziyneti ile süsle ki iyi görsünler, iyi işitsinler ve senin emrine uyanlardan olsunlar…[14]

14- Uyarılar, ebeveynle evlatlar arasında engel oluşturmayacak ölçüde yumuşak olmalıdır. Bir gün İmam Hasan (a.s) kendi evlatlarını ve kardeşinin çocuklarını çağırdı. Hepsi hazır olduğunda onlara şöyle buyurdu: Sizler bugünkü toplumun çocuklarısınız. Yarının toplumunda ise büyüklerin sizler olacağı umut edilmektedir. Öyleyse ilim öğrenin, ilim kazanmakta çaba sarf edin. Aranızda hafızası zayıf olanlar, ders anında üstadın anlattıklarını yazsınlar ve yazdıklarını evde bulundursunlar…

Gördüğünüz gibi Hazret, onları tehdit etmeksizin ve dayakla korkutmaksızın ilim tahsilinin önemini anlatmış ve öğrenmeyi onlara sevdirmiştir. Yani onlara, bugün ders okumanın, yarınki yaşamda izzetli bir hayata ulaşmanın yolu olduğunu anlatmıştır.

15- Bebeğe saygı gösterilirse, evde anne-babanın sözüne başkaldırması çok az olur. Çocuğa saygı ve ebeveynin onunla güzel bir diyalog kurması, çocuğun kişiliğinin olumlu yönde şekillenmesinin en temel faktörlerinden biridir.

Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: Evlatlarınıza saygı gösterin ve onlarla güzel bir şekilde muaşeret edin.

16- İyi bir terbiyeci, çocuğun isteklerini mantıklı bir şekilde ve sahih yollara başvurarak kontrol eder.

17- Çocuklarınızda iman olgusunu geliştirin.

Baştan inançlı olarak terbiye edilmiş çocuklar, güçlü irade yapısına sahip olurlar. Medeni cesaretleri yüksek olur; onların söylemleri ve davranışlarında inancın parlak sonuçları kendisini gösterir.

Çocuğun ruhu, her türlü tohumu kabul etmeye müsait olan verimli bir toprak misali, iman ve ahlaki öğretileri kabullenmeye ve içinde yetiştirmeye son derece müsaittir. Öyleyse ebeveynler, ilk fırsatta çocuklarının gönlüne Allah sevgisi ve din önderlerinin muhabbetini yerleştirmelidirler.

İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir:

Çocuklarınıza, muhalifler yanlışları öğretmeden önce, siz onlara İslami hadisleri öğretmede acele davranın.[15]

Birçok hadiste, evlatlarına ahiret inancını öğretmeyen ebeveynler kınanmıştır.

Nakledildiğine göre bir gün peygamberimiz (s.a.a) bazı çocuklara bakarak şöyle buyurdu: Babalarının yanlış yöntemlerinden dolayı vay ahir zaman çocuklarının haline! ‘Ey Allah’ın Resulü! Müşrik babalardan mı söz ediyorsunuz?’ dediklerinde ise şöyle buyurdu: Hayır, evlatlarına hiçbir dini farizayı öğretmeyen Müslüman babalardan söz ediyorum. Onlar evlatları hakkında sadece bazı maddi konuları yerine getirmekle yetinirler. Ben bu tür insanlardan uzağım…[16]

18- Çocukların ayıbını yakalamaktan ve bundan dolayı sevinmekten kaçının.

19- Ebeveynin en önemli görevlerinden biri de evlatlarının doğruluk ve dürüstlük fıtratını terbiye edip geliştirmektir. Onlar, çocuğu doğruluk ve dürüstlüğe alıştırmak için evdeki davranışlarına son derece dikkat etmelidirler. Çocukta bu özelliği geliştirmek, diğer sıfatları geliştirmekten çok daha zordur. Bu konuda sonuca ulaşabilmek için ilmi ve ameli hassasiyetler gerekmektedir.

Peygamberimizden şöyle nakledilmiştir: Allah’ın rahmeti, evladına iyilikte yardımcı olan kişinin üzerine olsun. Hadisi rivayet eden şahıs, ‘ Nasıl?’ diye sorduğunda ise efendimiz cevap olarak şu dört şeyi nasihat etti:

* Çocuğun gücünün yettiği şeyi yapması durumunda, bunu ondan kabul eder.

* Çocuğa ağır gelecek bir işi yapmasını istemez.

* Onu günaha mecbur etmez.

* Ona yalan söylemez ve onun karşısında ahmakça işler yapmaktan sakınır.

20- Çocuğu terbiye etmek için onu korkutmamak gerekir. Çünkü korku, çocuğun kişiliğini yok eder, onun psikolojik dengesini bozar ve onda bağımlılık yaratır.

Cezalandırma konusunda da korkutmak doğru değildir ve (özellikle bebeklerde) çok kötü izler bırakır. Cezalandırma, çocukla anne arasındaki ilişkiyi olumsuz hale getirir; çocuğun gönlünde annesine karşı duyduğu değer ve itibarı sarsıntıya uğratır. Çocuğu dövmek veya korkutmak yerine, ona bir arkadaş ve kılavuz olarak gerçek muhabbetinizi gösterin. Çoğu zaman suskunluk veya bir bakış, hatasını anlaması için yeterlidir.

21- Çocuğun okşanması, ruhuna verilecek önemli gıdalardan biridir. Dolayısıyla bu gıdadan yeterli ölçüde almalıdır. Bazen çocuk, sadece sevgi ve okşanmaya susadığı için ağlamaktadır. Aile ortamında yeterli ölçüde sevgi ve ilgi görmüş olan bir çocuk, muhabbete doymuş olduğu için başkalarının birkaç süslü sözcüğü ile kendisini kaybetmez.

22- Ebeveyn, çocuğa günahın çirkinliğini ve insanların günahtan nefret ettiklerini ameli olarak anlatmalıdırlar. Kötü iş yaptığında onu kınamalı, iyi iş yaptığında da teşvik etmelidirler. Böylece onun şahsiyetini ihya etmiş olmakla birlikte ümit ve şevkini de güçlendirmiş olurlar. Elbette yersiz veya hadsiz kınama ve teşvik olumsuz sonuçlar doğurur.

23- 6 yaşından sonra çocukların yatağı ayrılmalıdır. ( Her ikisi de erkek veya kız olsa dahi)[17]

24- Ebeveynin uyarıları, ancak kendileri amel etmesi durumunda etkili olur. Evlatları terbiye etme yolunda atılacak ilk adım, ebeveynlerin kendilerini terbiye etmeleridir. Kendisinde ahlaki güzelliklerden eser olmayan biri, başka birini güzelliklere doğru hidayet edemez. Kaba ve uyumsuz anne – babanın, sakin ve uyumlu bir çocuk terbiye etmesi çok az rastlanan bir vakadır.

Çocuk, anne-babadan irsi olarak kazandığı özelliklerin yanı sıra, onların davranış ve tutumlarından da çok derin şekilde etkilenir. Bu yüzden dengesiz ailelerden, dengeli evlatların terbiye edilmesi çok zordur.

Evlatlarınız yalan, gıybet ve küfür gibi şeylerin sevimsiz ve hoşa gitmeyen şeyler olduğunu bilmelidirler. Bu amellerin çirkin olduğunu ve bunlardan kaçınmak gerektiğini, ancak bunlardan kendiniz kaçınarak evlatlarınıza öğretebilirsiniz.

25- Evle dışarının düzeni arasında fark bırakın. Çocuğunuzun evde özgürce oynamasına izin verin.

26- Çocuklardan beklenmeyen davranışlara biraz tahammül edin. Çocuğu hatasını affedilmeyecek ve doğal olarak cezalandırmak zorunda bulunduğunuz bir suç olarak düşünmeyin. Sabır, tahammül ve affetmek gerekir. Eğer çocuk beğenilmeyen bir yöntemi sürdürüyorsa, ebeveyn akıllıca ve onun şahsiyetine hakaret etmeden doğru yolu ona göstermeli ve onu yanlışından alıkoymalıdırlar.

Sürekli çocuğunu kınayan ve ona hakaretler yağdıran anne-babalar, bu hareketleri ile onu terbiye edemeyecekleri gibi, aslında bu yanlış ve basiretten uzak tutumları ile çocuğu inat etmeye yöneltmektedirler.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

Kınama ve serzenişte aşırı gitmek, inat ateşini alevlendirir.[18]

28- Çocuğu uyarırken başkalarını emsal göstermeyin ve hiç kimseyi onunla mukayese etmeyin.

28- Çirkin işin kötü akıbeti, hakkı sevmek ve iman gibi birçok kavramı öyküler yoluyla çocuğa anlatmak mümkündür. Kur’an, gerçek öyküleri gafleti gideren ve insanın ibret almasına yardım eden bir olgu olarak tanımlamıştır. Şöyle buyurmaktadır: ‘Andolsun ki onların hikâyelerinde akıl ve dirayet sahiplerine ibretler var.’[19]

Elbette anlatılacak öykülerde şu özelliklerin olması gerekir:

* Öykünün ilahi yönü olmalı ve çocuğun terbiyesine yönelik uyarı amacı taşımalıdır.

* Çocuğun yaşı, anlayış kapasitesi ve psikolojisine uygun olmalıdır.

* İfrat ve tefritten uzak olmalı, yalan ve uydurma olmamalı, gerçeklerden kaçılmamalıdır.

* Dinleyicinin kafasındaki sorulara cevap verir nitelikte olmalıdır.

* En güzel öykü seçilmelidir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmuştur: ‘Biz, sana kıssaların en güzelini hikâye etmekteyiz.’[20]

* Hikâyelerde kazanan taraf, hak olmalıdır.

* Hikâyelerdeki kahraman, her türlü yanlışlıktan uzak olmalıdır.

* Öykü kısa olmalıdır.

29- Çocuğun küçüklükteki yaramazlığı, onun büyüdüğünde akıllı olacağının göstergesidir. Öyleyse bu durumdan endişelenmeyin ve onu bastırmaya çalışmayın.

30- Çocuklara, 7 yaşına vardıklarında namaz kılmalarını, 9 yaşına bastıklarında ise yarım günden biraz fazla veya az olmak üzere oruç tutmalarını emredin.[21] İbadet konusunda da diğer konularda olduğu gibi itidalli davranmak gerekir. Nitekim peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:

İslam, Yüce Allah’ın muhkem dinidir. Onda müdara ile adım atmalısın, Allah’a ibadet etmeye seni bedbin edecek şekilde davranma![22]

Rivayetler arasında şu hadisi okumaktayız:

Biz (Ehlibeyt) çocuklarımıza namazı emrettiğimiz gibi, Hz Zehra (s.a) tesbihatını da emrederiz.[23]

31- Çocuğunuza Kurân öğretin.

Evlerde Kurân okumak Hak kelimesinin yücelmesi ve İslam hakikatlerinin yayılmasına sebep olur. Baba evde Kurân okursa, doğal olarak eşi ve çocukları da ondan etkilenerek Kurân okurlar ve bu işe teşvik olurlar. Özellikle çocuklar ve gençlerin algılama gücü ve kabiliyetleri yüksek olduğu için Kurân’ı ezberlemeleri ve bir ömür boyu bu yüce kitabın ayetlerinin taşıyıcıları olmaları da mümkündür.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Çocukların kalpleri boş tarla gibidir, oraya ne atarsanız kabullenirler.[24]

Peygamberimizden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Küçüklükte öğrenilen bilgi, kaya üzerine işlenmiş resim gibidir.

Öyleyse aile ortamının Kurâni bir ortam oluşu, sürekli Kurân ayetlerini işitmek ve onun emirlerine amel etmek, insan yaşantısına müthiş ölçüde güzellikler getirir; böyle bir ortamda terbiye edilmiş çocuk, küçüklüğünden itibaren Kurân maarifinin çoğunu öğrenmiş olacağından, bunları asla unutmayacaktır.

 

[1] - El-Fakih c. 3 s. 483 hadis: 4707 Vesail c. 15 s. 203 hadis: 1 ve 2 Müstedrek c. 15 s. 171 hadis: 17899 ve 17900



[2] - Vesail c. 5 s. 126

[3] - Vesail c. 5 s. 126

[4] - Kaf. C. 6 s. 49 rivayet: 1 Bihar c. 104 s. 99 hadis: 71 Vesail c. 15 s. 194 hadis: 3 ve s. 202 hadis: 2

[5] - Müstedrek c. 2 s. 69

[6] - Kâfi c.6 s. 49 hadis: 3 ve 8 Bihar c. 104 s. 92 hadis: 14 Vesail c. 15 s. 201 hadis: 3 ve 5

[7] - İsra suresi 34

[8] - Muminun suresi 8

[9] - Kâfi c. 6 s. 49 hadis: 3 ve 8 Bihar c. 104 s. 92 hadis: 14 Vesail c. 15 s. 201 hadis: 3 ve 5

[10] - Ankebut suresi 45

[11] - Saffat suresi 100-101

[12] - Ali İmran suresi 38

[13] - İbrahim suresi 40

[14] - Sahife-i Seccadiye

[15] - Kâfi c. 6 s. 48

[16] - Müstedrek c. 2 s. 625

[17] - Müstedrek c. 2 s. 558 Bihar c. 23 s. 114 Mekarim-i Ahlak s. 116

[18] - Tuhef’ul Ukul s. 84

[19] - Yusuf suresi 111

[20] - Yusuf suresi 3

[21] - Vesail’üş Şia c. 2 s. 3 Müstedrek’ül Vesail c. 1 s. 171 Mekarim’ül Ahlak s. 115

[22] - Kâfi c. 2 s. 86-87

[23] - Kâfi c. 3 s. 343 hadis: 13

[24] - Nehc’ül Belaga 31. mektup


Yüklə 0,6 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   22




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin