GÜNÜMÜZ DÜNYASININ GÖRÜŞÜ
Buraya kadar aktardığımız görüşler dünkü dünyaya aitti; bakalım bugünkü dünya ne diyor? Bugünün - yeni- dünyası yalnızca tahmin yetinmemekte; deney, gözlem, istatistiği bilgiler, somut rakamlar ve direkt mütalaalarla uğraşmaktadır.
Günümüz dünyasında geniş tıbbi araştırmalar, dakik psikolojik ve sosyal incelemeler neticesinde kadınla erkek arasındaki farklılıkların pek çoğu anlaşılmış durumdadır ki, bu farkların büyük bir kısmı dünün dünyasında anlaşılabilmiş değildi.
Dünkü insanlarımız erkekle kadını değerlendirirken sadece birinin iri diğerininse zarif bir vücuda sahip olduğunu, birinin haşin ve sert, diğerininse nazik olduğunu; birinin uzun, öbürünün kısa boylu, birinin kalın, diğerinin ince sesli ve birinin kıllı, öbürününse daha düzgün bir tene sahip olduğunu söyleyebiliyordu. Bunun ötesine geçebilmiş düşünce ise kadınla erkeğin en fazla buluğ dönemindeki farklılıklarına değinmekte veya bu ikisinin akıl ve duygu itibariyle farklı olduğunu söyleyerek erkeği aklın, kadınıysa sevgi ve şefkatin timsali olarak tanımlamaktaydı.
Ancak bugün bunlara ilaveten çok daha başka farklılıklar da keşfedilmiş ve kadınla erkeğin pek çok hususta farklı dünyalara sahip olduğu anlaşılmıştır.
Biz, konuyla ilgilenen araştırmacıların eserleri yardımıyla kadın-erkek arasındaki başlıca farkları belirtecek, bunların felsefesini ve hangi farkın tabiattan, hangi farkın tarihi, kültürel ve sosyal sebeplerden kaynaklanmış olduğunu incelemeye çalışacağız. Bu farklılıkların bir kısmının muhtasar bir tecrübe ve araştırmayla kolayca anlaşılabileceğini, bir kısmınınsa inkar edilemeyecek derecede açık ve aşikar olduğunu da hemen belirtelim.
“İKİ TÜRLÜLÜK”LER
Fiziki açıdan: Erkek genellikle büyük ve iri vücutlu, kadınsa daha çok küçük endamdadır; erkek uzun boylu, kadınsa kısa boyludur; erkek sesi sert, kalın ve haşin, kadının sesi ince ve okşayıcıdır; kadın fiziki açıdan süratle geliştiği halde erkeğin fiziki gelişmesi daha geç ve ağır gerçekleşmektedir. Hatta cenin halindeki kız çocuğunun, erkek ceninden daha süratli geliştiği söylenir. Erkeğin kas gücü ve fiziki kuvveti kadından daha fazla; buna karşılık pek çok hastalığa karşı kadının direnç gücü erkekten fazladır. Kadın erkekten önce buluğ çağına gelir ve yine ondan önce üremeye yeteneğini kaybeder; öte yandan kız çocuğu, erkek çocuğundan daha önce konuşmaya başlar. Normal bir erkek beyni, normal bir kadın beyninden daha büyük olmasına rağmen her birinin beyni kendi vücuduna göre kıyaslandığında erkek beyninin daha küçük olduğu görülmüştür. Erkeğin akciğerleri kadınınkinden daha fazla hava depolayabilmekte, öte yandan kadının nabzı erkeğinkinden daha hızlı atmaktadır.
Psikolojik açıdan: Erkeğin avcılık, spor ve benzeri hareket ve heyecan dolu faaliyetlere karşı ilgisi kadından daha fazladır. Erkek savaşçı ve kavgacı bir psikolojiye sahipken kadında barış ve eğlence duyguları daha ağır basar. Erkek daha saldırgan ve delidolu, buna karşılık kadın daha sakin ve usludur. Kadın kendisine ve başkalarına karşı sert davranmaktan hoşlanmaz, nitekim intihar oranı kadınlarda erkeklerden daha azdır. Hatta erkekler intiharın niteliği hususunda bile kadınlardan daha kaba ve haşindirler. Erkekler bu konuda ateşli silah kullanır ve kendini asma veya yüksek bir binadan aşağıya atma yöntemlerine başvururken, buna karşılık kadınlar daha çok uyku hapı ve uyuşturucu ilaçlara tevessül etmektedirler.
Kadının duyguları erkekten daha coşkuludur, erkeğe oranla çok daha çabuk heyecanlanır. Yani kadın hoşlandığı veya korktuğu olaylar karşısında duygularının tesirine daha çabuk girmektedir, erkek ise ona oranla daha soğukkanlı bir mizaç taşır. Erkeğin tam tersine kadın, doğası itibariyle süs eşyalarına, süslenmeye, güzelleşmeye ve çeşitli moda ve kıyafetler kullanmaya meraklıdır. Kadının duyguları erkeğinkine oranla daha az kalıcı ve daha çabuk geçicidir. Kadın erkekten daha ihtiyatlı, daha dindar, daha konuşkan, daha korkak ve gösterişe daha düşkündür. Kadın annelik duygusu taşır ve bu duygu çocukluk döneminde bile görülür onda. Kadının aileye ve aile yuvasının ehemmiyetine karşı beslediği şuuraltı ilgi ve aile bağına verdiği ehemmiyet erkeğinkinden daha fazladır. Pozitif bilimler ve katıksız-kuru akli meselelerde kadın erkeğe ulaşamazken ressamlık, edebiyat... vb. gibi zevk ve duyguyla ilgili dallarda erkekten geri kalır tarafı yoktur. Erkek kadından daha fazladır saklama gücüne sahiptir; üzücü sırları içine atar, ketumdur. Nitekim erkekler sır saklama neticesinde meydana gelen hastalıklara kadınlardan daha fazla müptela olurlar. Kadın, erkekten daha yufka yüreklidir; bu yüzden de çabucak ağlayıverir veya kolayca baygınlık geçirir.
Birbirlerine besledikleri duygular açısından: Erkek kendi şehvet ve arzularının kölesidir, kadınsa erkeğin sevgisine kapılıverir. Erkek, beğendiği ve kendi tercih etmiş, kendi seçmiş olduğu kadını sever, kadınsa onun kıymetini bilen ve onu sevdiğini söyleyen erkeği sever. Erkek, kadının bizzat kendisine ulaşmak ve onun şahsına sahip olmak ister; kadınsa erkeğin gönlünü fethetmek ve kalbinden geçerek ona egemen olmak ister. Erkek kadına amirane bir şekilde egemen olmak, kadınsa kalbine girmek yoluyla ona nüfuz etmek ister. Erkek, kadını almayı; kadınsa alınmayı ister. Kadının erkekten beklediği şey cesaret ve yiğitlik; erkeğin kadından umduğu şeyse güzellik ve alımlılıktır. Nitekim kadın, erkeğin himayesini kendisi için en değerli şey sayar. Kadın, şehvetine hakim olma hususunda erkekten çok daha güçlüdür; erkeğin şehveti ilkel ve saldırgandır, buna karşılık kadının şehveti tahrik edici, utangaç ve infialidir.
KADINLA ERKEĞİN FARKLARI (II)
Uzun yıllar boyunca kadın-erkek davranışlarını gözlemleyen ve bu konuda geniş araştırmalarda bulunan ABD’li tanınmış psikolog “Profesör Rick”in bu araştırmalarını derlediği ve kadınla erkek arasında sayısız farklar sıraladığı epeyce hacimli kitabından nakledilen görüşleri Zen-i Ruz dergisinin 90. sayısında yayınlandı Bu profesör “kadınla erkeğin dünyaları tamamen farklıdır; eğer bir kadın erkek gibi düşünemiyor ve davranamıyorsa bunun sebebi her birinin farklı dünyalara sahip oluşudur” demekte ve şöyle eklemektedir.
“Tevrat’ta, kadınla erkeğin aynı etten yaratıldığını yazar. Evet, her ikisi de aynı et ve kemikten yaratılmış olmasına rağmen farklı vücutlara ve farklı terkiplere sahiptirler. Ayrıca, bu iki yaratık, duygu bakımından da yekdiğeriyle tamamen farklıdır. İkisinin duygu bakımından aynı olması ve aynı olaylar karşısında aynı tepkileri göstermesi asla mümkün değildir. Kadınla erkek, farklı cinsel yapıları gereği farklı davranışlar gösterir ve iki ayrı yıldız gibi iki farklı yörünge üzerinde hareket ederler. Birbirlerini anlayabilir, birbirlerini tamamlayabilirler; ancak hiçbir zaman ikisi “bir” olamazlar. Nitekim bu sebepledir ki kadınla erkek, yekdiğerinin huy ve karakterinden bıkıp usanmaksızın birlikte yaşayabilir ve birbirlerine aşık olabilirler.”
Profesör Rick, kadınla erkeğin psikolojik davranışları üzerinde mukayese ve incelemelerde bulunmuş, birtakım farklılıklar tespit etmiştir. Bu farklılıklardan bazılarını şöyle sıralıyor:
“Sürekli sevdiği kadının yanında kalmak ve bütün vaktini onun yanında geçirmek erkek için sıkıcıdır. Oysaki kadın için bütün vaktini sevdiği erkeğin yanında geçirmek kadar mutluluk verici hiçbir şey yoktur.”
“Erkek, her zamanki halini sürdürmek ve olduğu gibi kalmak ister. Halbuki bir kadın her zaman yeni bir varlık olmayı ve her sabah daha değişik ve daha yeni bir çehre ve görünüşte yatağından doğrulmayı ister.”
“Bir erkeğin bir kadına söyleyebileceği en güzel cümle” sevgilim, seni seviyorum” dur; bir kadının sevdiği erkeğe söyleyeceği en güzel cümle ise “Seninle iftihar ediyorum” ifadesidir.”
“Birkaç sevgilisi olmuş bir erkek, kadınlara ilgi çekici gelir. Fakat erkekler, kendilerinden başkasıyla birlikte bulunmuş olan kadınlardan hiç hoşlanmazlar.”
“Erkekler yaşlanınca zavallılık ve bir kenara itilmişlik duygusuna kapılırlar; zira yegane dayanak ve güvencelerini, yani iş veya mesleklerini kaybederler. Yaşlı kadınlarsa durumlarından memnundurlar; zira onlara göre en iyi şeylere sahiptirler artık: Bir ev ve birkaç torun...”
“Kadınlar için mutluluk, bir erkeğin kalbini kazanmak ve bu kalbe bir ömür boyu sahip olabilmektir.”
“Bir erkek, sevdiği kadının kendi din ve tabasına girmesini ister.”
“Bir kadın için evlendikten sonra soyadını değiştirmek na kadar kolaysa, sevdiği erkek uğruna kendi din ve milliyetini değiştirmek de aynı ölçüde kolaydır.”
Dostları ilə paylaş: |