İslam da Kadın Yazar Bahri akyol


EVLİLİĞE HAZIR KADINLARIN, EVLİLİĞE HAZIR ERKEKLERDEN DAHA ÇOK OLMASININ NEDENLERİ



Yüklə 1,2 Mb.
səhifə24/31
tarix20.11.2017
ölçüsü1,2 Mb.
#32402
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   31

EVLİLİĞE HAZIR KADINLARIN, EVLİLİĞE HAZIR ERKEKLERDEN DAHA ÇOK OLMASININ NEDENLERİ


Sebebi nedir bunun? Doğum oranlarında kız bebek sayısı erkek bebek sayısından daha fazla olmadığı halde, evliliğe hazır kadınların daha fazla olması neden kaynaklanıyor acaba?

Bunu yüzeysel bir şekilde geçmiş bahislerimizde de izah etmiş ve erkeklerin verdiği kaybın kadınlardan çok daha fazla olmasının böyle bir netice doğurduğunu belirtmiştik. Üstelik bu kayıplar, erkeklerin evlenme çağına geldikleri yaşlarda vuku bulmaktadır daha ziyade... Savaşlar, boğulmalar, bir yükseklikten düşmeler, yıkıntı ve çöküntüler altında kalmalar, trafik kazaları... vb. olaylar sonucu vuku bulan ölüm hadiselerine dikkat edilecek olursa tamamına yakın kısmında can kaybına uğrayan tarafın genellikle erkek olduğu görülecektir. Bu tür hadiselerde canını kaybeden kadın pek azdır. İster insanın hemcinslerinde, ister tabiata karşı verdiği mücadele ve savaşlarda olsun, verilen kayıplar hep erkek olmaktadır. İnsanlık tarihinin başlangıcından bugüne değin bir gün olsun dünyanın en az birkaç noktasından eksik olmayan savaşlara şöyle bir göz atılacak olursa, kadın ve erkek nüfus arasında ki dengenin evlenme yaşlarına gelince neden bozuluverdiği kolayca anlaşılır.

Teknoloji çağında savaşın getirdiği kayıp oranı, ziraat ve avcılık çağlarında karşılaşılan kayıplardan yüzlerce kez daha fazladır.

Son iki dünya savaşında erkeklerin verdiği kayıp (yaklaşık 70 milyon kişi), geçmişte birkaç yüzyıl sürecinde vuku bulmuş savaşlarda insanoğlunun verdiği kayıplara denk bir rakamdır. Son yıllarda sırf Ortadoğu, Uzakdoğu ve Afrika’da vuku bulmuş ve hala da sürmekte olan bölge savaşları göz önünde tutulacak olursa bu iddianın gerçekten açık olduğu kolayca anlaşılacaktır.

Wiil Dourant “Bu geleneğin -çok kadınlı evlilik-ortadan kalkmasında birkaç faktörün rolü olmuştur” der ve şöyle ekler: “Göçebeliğin tersine, kalıcı ve sabit bir hayat olan çiftçilik, erkeklerin karşılaştığı zorluklar, güçlükler ve tehlikeleri azalttığından erkekler de sayıca kadınlara eşit bir düzeye ulaştılar.”

Will Dourant’tan böyle yorum duymak gerçekten pek şaşırtıcı... Eğer erkeklerin verdiği kayıp, sırf tabiata karşı verilen mücadele sırasında karşılaşılan hadislere münhasır olsaydı, av çağlarıyla ziraat çağları arasında bu denli fark olduğu söylenebilirdi. Evet, söz konusu devreler arasında bu açıdan elbette farklılıklar vardır. Ancak, erkeklerin en fazla kayıp verdiği hadislere arasında baş gösteren savaşlardır. Bu da ziraat devrinde av devrinden daha az vuku bulmuş değildir.

İkinci bir sebep ise erkeğin kadın daime himaye ederek ölüm tehlikesi arz eden zor hadiselerde onu öne sürmemesi ve bu tür işleri bizzat üstlenmesidir. Bu cihetle söz konusu nüfus dengesizliği av devirlerinde olduğu gibi ziraat devirlerinde de mevcuttu.

Will Dourant teknolojinin hakim olduğu bu çağdan söz etmiyor. Halbuki bu makine devrinde erkek nüfusunun uğradığı kayıp çok daha fazla olmakta. Neticede kadın-erkek arasındaki dengeyi fahiş bir şekilde bozmaktadır.


KADINLARIN HASTALIKLARA KARŞI DAHA DAYANIKLI OLMASI


Erkeklerin kadınlardan daha fazla nüfus kaybına uğramasına yol açan etkenlerden biri de ilmi gelişmeler ışığında bugün artık iyice anlaşılmış bulunan “hastalığa karşı erkeklerin daha az dirençli olduğu gerçeği”dir. Bu da muhtelif hastalıklar karşısında erkek nüfusun daha çok zayiata uğramasına sebep olmaktadır.

İttilaat gazetesinin 1335 kış sayılarından birinde şöyle yazıyordu: “Fransa istatistik dairesinin bildirdiğine göre Fransa’daki doğum vakıalarında dünyaya gelen erkek bebek sayısı kız bebekten daha fazladır. Her 100 kız bebeğe karşılık 105 erkek bebek dünyaya geldiği halde genel bir istatistikte mevcut kadın nüfusunun erkeklerden 1.765.000 kişi daha fazla olduğu anlaşılmıştır....Bu nüfus farkı kadınların hastalığa karşı erkeklerden daha dirençli olmasından kaynaklanıyor.”

Soğen dergisinin 6. yıl, 11. sayısında “Politika ve Toplumda Kadın” başlıklı bir makale yayınlandı. Dr. Zehra Hamleri tarafından resimli aylık UNESCO dergisinden tercüme edilmiş bulunan söz konusu makalede Echlıe Montago’dan naklen şöyle deniliyordu: “İlmi açıdan kadının bünye ve mizacı erkeğin bünye ve mizacına baskın ve daha güçlüdür. Dişi türe ait X kromozomları erkek Y kromozomlarından daha güçlüdür. Bu cihetledir ki kadınlar daha uzun ömürlü olmaktadırlar, ortalama yaş süreçleri erkeklerden daha fazladır. Genellikle kadınlar erkeklerden daha sıhhatlidirler, pek çok hastalık karşısında erkeklerden daha dirençlidirler keza, kadınlar daha erken iyileşirler, tedavi süreçleri erkeklere oranla daha kısadır. Peltek olan bir kadına karşılık peltek olan beş erkek mevcuttur. Daltonizm renk körlüğü) vakalarında renk körü her kadına karşılık aynı hastalığa müptela 16 erkek bulunmaktadır. Burun kanaması ve benzeri sürekli kan kaybına yol tekrarlı kanamalar hemen bütünüyle erkeklere mahsus bir hastalıktır. Zor hadiseler karşısında kadının direnci erkekten daha fazladır. Son savaştan sonra, dünyanın neresinde olursa olsun, benzer şartlar altında kadınların hapis ve esir kamplarının zorlukları karşısında erkeklerden daha fazla mukavemet gösterdikleri saptanmıştır. Öte yandan yaklaşık bütün ülkelerde intihar vakıaları, erkeklerde kadınlardan üç misli daha fazla görülür.”

Echile Montago’nun, kadınların hastalığa karşı daha dirençli olduğu yolundaki görüşü daha sonraları sayın Hüsameddin İmami tarafından “Üstün Tür: Kadın” kitabıyla birlikte tercüme edilerek Zen-i Rüz dergisinin 70. sayısında yayınlandı.

Kadının hastalıklara karşı daha çok direnme gücüne sahip olmasını günün birinde erkeğin güç kazandığı bir sırada ondan intikam almasına ve onu, ölümle sonuçlanması muhtemel olan tehlikeli işlere itmesine, özellikle savaş meydanlarına sürükleyerek onun zarif ve nazik vücudunu top, maki nalı tüfek ve bombalara karşı hedef durumuna getirip bütün bu zorlukları ona tattırmasına yol açacağı farz edilse dahi yinede hastalığa karşı kadınlar daha dirençli olduğundan kadın-erkek nüfusu arasında sayıca eşitlik sağlanamayacaktır. Bütün bu saydıklarımız ilk mukaddime, yani genelde evliliğe hazır kadın sayısının evliliğe hazır erkek sayısına oranla daha fazla olduğu gerçeği üzerinde birkaç örnekten ibaret... Binaenaleyh buraya kadar anlatılanlar böyle bir hakikatin (evliliğe hazır kadınların evliliğe hazır erkeklerden daha çok oluşu) gerçekten var olduğunu açıklar. Bunun ne gibi sebep veya sebeplerden kaynaklandığını, söz konusu sebep veya sebeplerine, ta tarihin başlangıcında bugün değin var olduğu ve var olmaya da devam edeceği meselesini açıklığa kavuşturmuş oldu.


Yüklə 1,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   ...   31




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin