Bir atıf notu:
-Şirke yol açılabilmesi için kâinatın müzahrafatla dolu olması gerek, bak: 237.p.
3561- qqŞİRK-İ HAFÎ zS' ¬¾h- : Gizli şirk. İhlassızlık, riyakârlık. İbadet ve dine hizmet etmek gibi amellerinde Allah rızasından başka bir niyet ve maksat taşımak.
Evet «hubb-u cahtan gelen şöhretperestlik saikasıyla ve şan ü şeref perdesi altında teveccüh-ü ammeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle enaniyeti okşamak ve nefs-i emmareye bir makam vermektir ki, en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi “şirk-i hafî” tabir edilen riyakârlığa, hodfüruşluğa kapı açar, ihlası zedeler.» (L.165)
«İnsanların en büyük zulümlerinden biri de şudur ki: Büyük bir cemaatin mesaisine terettüb eden hasenatı intac eden semeratı, bir şahsa isnad ve ona malederler. Bu zulümde bir şirk-i hafî vardır. Çünki bir cemaatin cüz-i ihtiyarisiyle kesbettikleri mahsulatı bir şahsa atfetmek, o şahsın icad derecesinde hârikulâde bir kudrete malik olduğuna delalet eder. Hatta eski Yunanîlerin ve Vesenîlerin ilaheleri, böyle zalimane tasavvurat-ı şeytaniyenin mahsulüdür.» (M.N. 87)
3562- «Enaniyetten neş’et eden şirk-i hafi katılaştığı zaman, esbab şirkine inkılab eder. Bu da devam ederse, küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, ta’tile yani Hâliksızlığa incirar eder. El-iyazü billah!..» (M.N.185)
«Kelime-i Tevhid’in tekrar ile zikrine devam etmek, kalbi pek çok şeylere bağlayan bağları, ipleri kırmak içindir. Ve nefsin tapacak derecede sanem ittihaz ettiği mahbublardan yüzünü çevirtmektir. Maahaza, zâkir olan zatta bulunan hasse ve latifelerin ayrı ayrı tevhidlerin olduğuna işaret olduğu gibi; onların da onlara münasib şerikleriyle olan alâkalarını kesmek içindir.» (M.N.88)
Kur’anda celî şirkin dışındaki şirklerden de gafilleri ikaz eden bir âyetin tefsirinde şöyle deniliyor:
«Tevhide öyle sarılın ki hepiniz tevbe ve ihlas ile Allah’a rücu’ ve dehalet ederek (30:31) ˜YTÅ#~«— ondan korkun «?YVÅM7~ ~YW[¬5«~«— namazı güzel kılın.. «w[¬6¬h²LW²7~ «w¬8 ~Y9YU«# ««— ve müşriklerden olmayın. Amellerinizi yalnız Allah için yapın, açık veya gizli bir şirk karıştırmayın. Burada hanifliğin tam zıddı olan müşriklik yalnız meşhur manasıyla şirk-i celîden ibaret zannedilmeyip celî, hafî şirkin her türlüsünden ihtiraz edilmek için bedel tarikiyle izah olunarak şöyle buyuruluyor:
_®Q«[¬- ~Y9_«6«— ²vZ«X<¬… ~Y5Åh«4 «w<¬gÅ7~ «w¬8 Onlardan ki dinlerini ayırdılar da şia şia, öbek öbek oldular. Yani umumi fıtratı kavrayacak açık bir ruh ve geniş bir hak vicdanı ile hareket etmeyip herbiri kendi hususiyetine, kendi çıkarına, dar kafasıyla kendi kuruntusuna göre bir heva ile dinini ayırıp ayrı bir başbuğ arkasına düşerek şia şia, fırka fırka olmuşlar.
«–Y&¬h«4 ²v¬Z²<«f«7 _«W¬" ¯²i¬& Çu6 Her bölük kendilerindekine güvenmektedirler. Fıtrattan ayrılıp taassub ile hakkı gözetmemektedirler. Halbuki (16:96) ¯»_«" ¬yÁV7~ «f²X¬2_«8«— f«S²X«< ²v6«f²X¬2_«8 dır. Bu noktada insanların üzerine yaratılmış olduğu fıtratın başka değil yalnız Allah’a yalvarmak olduğunu göstermek için buyuruluyor ki: Êh/ ‰_ÅX7~ Åj«8 ~«†¬~ «— Bununla beraber insanlara bir sıkıntı dokunduğu vakit ¬y²[«7¬~ «w[¬A[¬X8 ²vZÅ"«‡~²Y«2«… bütün o güvendiklerinden ve herşeydan geçip yalnız yaradan Rablarına gönül vererek hep ona yalvarırlar...
®}«W²&«‡ y²X¬8 ²vZ«5~«†«~~«†¬~ Åv$ Böyle iken sonra o onlara, tarafından bir rahmet tattırıverince, o sıkıntıyı açıp bir nimet ihsan ediverince ²v¬Z¬±"«h¬" ²vZ²X¬8 °s<¬h«4 ~«†¬~ Åv$
«–Y6¬h²L< ne bakarsın, içlerinden bir kısmı o Rablarına şirk koşuyorlardır. Şükredecek yerde tutarlar da bu şundan oldu, bundan oldu, benden oldu, senden oldu diyerek Allah’ın lütfunu başkalarına isnad etmeye kalkarlar.» (E.T.3825)
Dostları ilə paylaş: |