Bir atıf notu:
- Rusya’ya düşen gök taşı, bak: 285.p.
4009- Yıldızların sukutu gibi çeşitli sebeblerle sema harabiyete gidiyor: Evet «Dünya hanesinin tavanı olan sema mekânı ise, ecramların harekâtıyla, kuyruklu yıldızların zuhuruyla, küsufat ve husufatın vuku bulmasıyla yıldızların sukut etmeleri gibi tagayyürat gösterir ki: Sema dahi sabit değil; ihtiyarlığa, harabiyete gidiyor. Onun tagayyüratı, haftalık saatte günleri sayan bir mil çendan ağır ve geç oluyor. Fakat her halde geçici ve zeval ve harabiyete karşı gittiğini gösterir.» (S.437)
4010- Yıldızlara Cehennem’den nar, Cennet’ten nur veriliyor:
«Evet bir Kadir-i Zülcelal ve emr-i Kün feyekûn’e malik bir Hakîm-i Zülkemal, gözümüzün önünde kemal-i hikmet ve intizam ile Kamer’i
Arz’a bağlamış; azamet-i kudret ve intizam ile Arz’ı Güneş’e rabtetmiş ve Güneş’i seyyeratıyla beraber arzın sür’at-i seneviyesine yakın bir sür’at ile ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre Şems-üş Şümus tarafına bir hareket vermiş ve donanma elektrik lambaları gibi yıldızları, saltanat-ı rububiyetine nurani şahidler yapmış; onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş ve Zat-ı Zülcelal’in kemal-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübra’yı elektrik lambalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semanın yıldızlarını onunla iş’al etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani âlem-i nur olan Cennet’ten yıldızlara nur verip, Cehennem’den nar ve hararet göndersin. Aynı halde o Cehennem’in bir kısmını ehl-i azaba mesken ve mahbes yapsın.» (M.9)
4011- «Yıldızları Konuşturan Bir Yıldızname
Dinle de yıldızları şu hutbe-i şirinine,
Name-i nurin-i hikmet, bak ne takrir eylemiş.
Hep beraber nutka gelmiş, hak lisanıyla derler:
Bir Kadir-i Zülcelal’in haşmet-i Sultanına
Birer bürhan-ı nur-efşadınız vücud-u Sania,
Hem vahdete, hem kudrete şahidleriz biz.
Şu zeminin yüzünü yaldızlayan
Nazenin mu’cizatı çün melek seyranına;
Bu semanın Arz’a bakan,Cennet’e dikkat eden
Binler müdakkik gözleriz biz. (*)
Tuba-yı hilkatten semavat şıkkına, hep kehkeşan ağsanına
Bir Cemil-i Zülcelal’in dest-i hikmetiyle takılmış binler güzel meyveleriz biz.
Şu semavat ehline birer mescid-i seyyar, birer hane-i devvar, birer ulvi aşiyane,
Birer misbah-ı nevvar, birer gemi-i cebbar, birer tayyareleriz biz.» (S.228)
Dostları ilə paylaş: |