İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə515/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   511   512   513   514   515   516   517   518   ...   1221
Atıf notları:

-Ehl-i hakkın ihtilafı hakikatsızlıktan değildir, bak: 1509.p.

-Fitne zamanlarında ihtilaflara kapı açmamak, bak: 994.p.

-Hiziblerin ihtilafı, bak: 1349.p.da bir âyet notu.

qqİHTİRA š~hB'~ : (Bak: Delil-i İhtira)

1529- qqİHTİSAS ‹_MB'~ : (Husus.dan) Kendine mahsus kılmak. Bir kim­senin dünyevî veya uhrevî, Kur’anî, İslâmî, imanî bir mesleğe, fen veya san’ata hasr-ı mesai etmesi; yalnız onunla meşgul olması. (Bu metod insanı muvafakiyete erişti­ren en birinci ve en büyük bir âmildir. Bir kimse yaktığı bir meş’aleyi parlatabilmesi ve bakileştirebilmesi için o meş’alenin, o nurun pervanesi olması gerektir.) Zübeyir Gündüzalp (R.Aleyh) (O.A.L.)

“Bir fennin veya bir san’atın medar-ı münakaşa olmuş bir mes’elesinde, o fen­nin ve o san’atın haricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san’atkâr da olsa­lar, sözleri onda geçmez, hükümleri hüccet olmaz; o fennin icma-ı ülemasına dahil sayılmaz. Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalı­ğın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabib kadar hükmü geçmez. Ve bil­hassa maddiyatta çok tevaggul eden ve gittikçe maneviyettan tebaüd eden ve nura karşı gabileşen ve kabalaşan ve aklı gö­züne inen en büyük bir feyleso­fun münkirâne sözü, maneviyetta nazara alınmaz ve kıymetsizdir.

Acaba yerde iken arş-ı azamı temaşa eden, hârika bir deha-yı kudsi sahibi olan ve doksan sene maneviyatta terakki edip çalışan ve hakaik-i imaniyeyi ilmelyakin, aynelyakin hatta hakkalyakin suretinde keşfeden Şeyh Geylani (K.S.) gibi yüzbinler ehl-i hakikatın ittifak ettikleri, tevhidî ve kudsî ve ma­nevî mes’elelerde, maddiyatın en dağınık ve kesretin en cüz’î teferruatına dalan ve sersemleşen ve boğulan feyle­sofların sözleri kaç para eder ve in­kârları ve itirazları, gök gürültüsüne karşı sivrisi­neğin sesi gibi sönük olmaz mı?”(Ş.102) (Ehl-i ihtisasa itimad, bak: 182/.p.)

1529/1- “Hem de nazar-ı dikkate almak lâzımdır ki: Kim bir şeyde çok tevaggul etse; galiben başkasında gabileşmesine sebebiyet verir. Bu sırra bi­naendir ki: Maddiyatta tevaggul eden, maneviyatta gabileşir ve sathî olur. Bu noktaya naza­ran; maddiyatta mehareti olanın maneviyatta hükmü hüccet olmasına sebeb olma­dığı gibi, çok defa sözü dahi şayan-ı istima’ değildir. Evet bir hasta; tıbbı, hendeseye kıyas ederek tabibe bedelen mühendise mü­racaat edip gösterdiği ilacı istimal eder ise, akrabasına taziye vermeye davet ve kendisi için kabrista-ı fenanın hastahanesine nakl-i mekân etmek için bir raporu istemek demektir. Kezalik hakaik-ı mahza ve mücerredat-ı sırfeden olan maneviiyatta, maddiyyunun hükümlerine müracaat ve fikirleriyle istişare etmek, adeta latife-i Rabbaniye denilen kalbin sektesini ve cev­her-i nurani olan aklın sekeratını ilan demektir. Evet herşeyi maddiyatta arayanların akıl­ları gözlerindedir. Göz ise, maneviyatı göremez.”(Mu.15)


Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   511   512   513   514   515   516   517   518   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin