İSLÂm prensipleri ansiklopediSİ



Yüklə 13,72 Mb.
səhifə81/1221
tarix05.01.2022
ölçüsü13,72 Mb.
#76819
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   1221
244-qqAN’ANE yXQX2 : Âdet, örf. *Ağızdan nakledilen söz, haber. *Ist: Bir haberin veya bir hadis-i şerifin “an filan, an filan” diye ravileri bildirilmek suretiyle olan nakil. Silsile. Müezzin ezan okurken “teganni” ederse; ona da “an’ane” denir. (Bak: Şeair)

245-qqANARŞİZM •i[-‡_9³~ : (Fr. Anarchisme) Aslı Yunancadır. Batı dille­rine ve Türkçeye geçmiştir. “an” öneki, yokluğu belirtir. Arşi “archie” idare, iktidar demektir. Bunların bir­leşmesinden yapılan anarşizm ise, devlet ve iktidarın olma­ması ve halkın başı­boş kalması demek olur. Başlangıçta devletsiz ve kanunsuz bir hayat şeklini istiyen bir cereyanın adı olmakla be­raber, günümüzde devlet ve kanun hâkimi­yetinin za’fa uğratılması ile mey­dana gelen içtimaî kargaşalıkları da ifade eder.

Anarşizmin tarihi çok eskilere dayanır. M.Ö. 342-270 yılları arasında yaşıyan ve Sofistler diye bilinen Yunanlı filozoflar, anarşizmin ilk mümessille­ridir. Her devrede kendine taraftar bulan bu felsefe, tarih bo­yunca cemiyet ve devletleri tehdid etmiş­tir.

Anarşi bilhassa 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa ve Amerika’da yayılmış ve ideolo­jik bir cereyan haline gelmiştir. (Bak: Deccal, Fitne, Komünizm, Ye’cüc ve Me’cüc)

246- Anarşizm mevzuunda yaptığımız araştırmalarda; cemiyet hayatını ilmî öl­çüler ve dinî hakikatlar çerçevesinde tahlil ederek isabetli hükümler veren ve izah­ları ikna edici olan ve söyledikleri, hâdiselerin tasdikiyle doğru çıkan en isabetli söz sahibi şahsiyet Bediüzzaman Said Nursî olduğunu gör­dük.

Anarşizm mevzuunda bilhassa Türkiye için endişelerini izhar eden Bediüzzaman, takriben 1945 senesinde yazdığı bir mektubunda «..O dehşetli gele­cek iki cereyan...» (E.L.I.58) ifadesiyle anarşinin geleceğini sarahatla ih­bar ettiği gibi, aynı mektubunda siyasî ve ideolojik boğuşmaların neticesinde anaşizmin tahribata geçme imkânı bulacağını bildirir.

Nitekim Şualar isimli eserinde “Felak” suresinde iki kelimeden hesab-ı eb­cedî ile 1971 yılında anarşinin şiddetleneceğine dair istihracını şöyle kay­deder:

«...İstikbale bakan çok âyetler, hem bu asrımıza hem o asırlara işaret et­meleri cihetinde, istikbalden haber veren İmam-ı Ali (R.A.) ve Gavs-ı Azam (K.S.) dahi, aynen bu asrımıza, hem o asra bakıp haber vermişler.

«`«5«— ~«†¬~ ¯s¬,_«3 kelimeleri bu zamana değil, belki ¯s¬,_«3 binyüz altmışbir (1161) ve «`«5«—~«†¬~ sekizyüzon (810) ederek, o zamanlarda ehemmi­yetli maddi ma­nevi şerlere işaret eder. Eğer beraber olsa, Miladi bin dokuzyüz yetmişbir (1971) olur. O tarihte dehşetli bir şerden haber verir. Yirmi sene sonra, şim­diki tohumların mahsulü ıslah olmazsa, elbette tokatları dehşetli ola­cak.» (Ş.269)

247- Esasen daha önceleri, yani Türkiye için bir anarşizm tehlikesinden bahse­dilmediği son Osmanlı devresinde bile aynı endişe sahibi olup çareler dü­şünen Bediüzzaman 1909’da irad ettiği bir nutkunda, samimi müslümanları tav­sif ederken: «Evamir-i Şer’iyye ile mukayyeddirler. Bazı cemiyetlerin efradı gibi fevzavî ve anar­şistliğe ve hodserane mu­amelata ve tahakkümata temayül edemezler.» (A.B.386) ifadesiyle anar­şizme kapı açan dahildeki ölçüsüz, ni­zamsız mücadeleleri, hak ve ka­nun hâ­kimiyetini za’fa uğratan hareketleri takbih eder.

Yine aynı devre içinde ve 1909 Divan-ı Harb-i Örfî Mahkemesindeki müda­faa­sında: «Kuvvet kanunda olmalı, yoksa istibdad münkasım olmuş olur ve ko­miteci­likle tam şiddetlenir.» der. (İ.M.Ş.41)

Hem yine aynı mevzuda Demokrat Parti iktidarı devresinde iktidar ve mu­hale­fet partisi boğuşmalarının zararlarını beyan eden bir mektubunda:

«İslâmiyet’in bir kanun-u esasîsi olan: (18) ²v­Z­8¬…_«' ¬•²Y«T²7~­f¬±[«, yani memu­ri­yet, emirlik ise, reislik değil; mil­lete bir hizmetkârlıktır. Demokratlık, hürri­yet-i vicdan, İslâmiyet’in bu kanun-u esasîsine dayanabilir. Çünkü kuvvet ka­nunda olmazsa şahsa geçer, istibdad mutlak keyfî olur.» (E.L.II.163) şeklin­deki ifadeleriyle, bir ci­hette anarşizmin gelişmesine zemin hazırlayan içtimaî ve si­yasî boğuşmaların terk edilmesiyle, hakiki adalet ve kanun hâkimiyetine da­yanmayı tavsiye ediyor.



248- Eserlerinin muhtelif kısımlarında anarşizmin sebebleri, mahiyeti ve ça­re­leri üzerinde duran Bediüzzaman, İslâmiyeti terkeden bir müslümanın anar­şistliğe düşeceğini şöyle beyan eder:

«Bir müslüman mümkün değil, başka bir dine girip, ya Hristiyan ve Ya­hudi, hususan bolşevik gibi olmak... Çünki bir İsevî müslüman olsa, İsa Aleyhisselâm’ı daha ziyade sever. Bir Musevî müslüman olsa, Musa Aleyhisselâm’ı daha ziyade se­ver. Fakat bir müslüman, Muhammed Aleyhissalatü Vesselâm’ın zincirinden çıksa, dinini bıraksa, daha hiçbir dine girmez, anarşist olur; ruhunda kemâlata medar hiç­bir halet kalmaz. Vicdani te­fessüh eder, hayat-ı içtimaiyeye bir zehir olur.» (E.L.II.244)

«Hakiki bir Müslüman, samimi bir mü’min hiçbir zaman anarşiye ve boz­gun­culuğa tarafdar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşi­dir. Çünki anarşi hiçbir hak tanımaz. İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir ki, bunun âhirzamanda “Ye’cüc ve Me’cüc” komi­tesi olduğuna Kur’an-ı Hakim işaret buyurmakta­dır.» (T.H.653)

249- Bir Sual: «Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm’a “Mesih” namı ve­rildiği gibi her iki Deccal’a dahi “Mesih” namı verilmiş ve bütün rivayet­lerde (19) ¬Ä_Å%Åf7~ ¬d[¬K«W²7~ ¬}«X²B¬4 ²w¬8 ¬Ä_Å%Åf7~ ¬d[¬K«W²7~ ¬}«X²B¬4 ²w¬8 denil­miş. Bunun hik­meti ve tevili nedir?

Elcevab: Allahu a’lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî ile İsa Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede bir kısım ağır tekâlifi kaldırıp şarap gibi bazı müştehiyatı helal etmiş. Aynen öyle de: Büyük Deccal, şeytanın iğvası ve hük­müyle, şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak anarşistliğe ve “Ye’cüc ve Me’cüc’e zemin hazır eder. Ve İslâm deccalı olan “Süfyan” dahi; şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ah­kâmını nefis ve şeytanın desi­se­leriyle kaldırmağa çalışarak, hayat-ı beşeriyenin maddi ve manevi rabıtala­rını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve mer­hamet gibi nurani zincirleri çözer, hevesat-ı müteaffine bataklığında birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve aynı istibdat bir hürriyet ver­mek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar, gayet şid­detli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz.» (Ş.593)




Yüklə 13,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   77   78   79   80   81   82   83   84   ...   1221




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin