İstanbul ansiklopediSİ Büyük Kapalı Çarşıda Yağlıkçılarda İstanbul Hanımı



Yüklə 5,01 Mb.
səhifə68/80
tarix03.01.2019
ölçüsü5,01 Mb.
#88905
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   80

Hûda e! ti bize ihsan

1925

Yolun sonlarına doğru bir çeşmeye daha rastlanır. Bu uzun yolda l ekmek fırını, 3 berber, l sobacı, 3 bakkal, 4 kahvehane, l kasab, l muhallebici, l demirci, l sinema vardır. Dikilitaş Gençlik Kulübü de bu yol üstündedir. Barbaros Bulvarı ile olan kavuşağı köşesinde

Darbhânenin yeni binası ile Dikilitaş otobüs durağı bulunmaktadır. Kapu numaraları l -175 ve 2 - 74 idi (Ekim 1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EMİR HOCA SOKAĞI — Bayazıd'da Mollahusrev Mahallesi sokaklarından, Taştek-neler Sokağı ile Kayserili Ahmed Paşa Sokağı arasındadır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 4/49). Bir araba geçecek genişlikde kaba taş döşeli bir yoldur; • hafif bir kavis çizerek 2-3 katlı ahşap ve kagir evler arasından geçer, kapu numaraları l - 11 ve 2 - 12 dir. Taştekneler Sokağı ile olan kavuşağınm sol başında, bir bağçe duvarında adak mumları yakılmak için yapılmış bir höcre görülür; mahallesi ağzında dolaşan rivayete göre Emir Hocanın makaamı imiş; bir kabir nişanı, izi yokdur; şu kadar sene bir gece burada bir ışığın parladığı görülmüş ve hemen duvar içine -bir yer yapılıp adak mumları yakılmaya başlamış (Aralık 1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EMÎRÎ AHUR — (B. : Mîri Âhur) EMlRf ÂLEM — (B. : Mîri Âlem)

EMiR İMAM MESCİDİ — Hadikatül Ce-vâmi şu malûmatı veriyor : «Fındıklı kurbin-dedir, bânîsi Seyyid Yahya Efendidir, kabri bilinmiyor, mahallesi vardır». Tahsin Öz «İstanbul Camileri» isimli eserinde şunları yazıyor : «...Kitabesine göre 1299 (M. 1881) de Behram Ağa tecdid ettirmişdir. Kadro haricidir» (1965).

EMÎRLER CAMİİ — (B. : Emir Mescidi)

EMİRLER ÇEŞMESİ SOKAĞI — Sa-matyada Sancakdar Hayreddin Mahallesi yollarından, İzci Türk Sokağı ile Marmara Caddesi arasında usanır; Kader Sokağı ile kavuşağı vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi, Pafta 11/56). Bir araba geçecek genişlikde, kaba taş döşeli, yer yer bozularak toprak yol hâline gelmişdir; ikişerüçer katlı ahşab ve beton evler arasından geçer, kapu numaraları l - 35 ve 2-22 idi (Aralık 1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EMİRLER ÇIKMAZI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Cerrahpaşada Kasabba-şı Sokağı üzerine bir çıkmaz sokakdır (1934 B.Ş.R. Pafta 11/53); yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (1968, Haziran),

EMİRLER HANI — İstanbul ve bilhassa vatanımız olan Üsküdarın hanları bildiğim bu hanı pek tahattur edemiyorum; tüccar ve bekâr hanlarından olmayub zamanımızın - otelleri gibi bir misafirhane olduğunu tahmin ederim, zîra birer ortadan kalkarak yerlerini oteller almış olan Sirkeci hanlarının hepsi misafirhane idi. Sirkeci otelleri «Trabzon Oteli», «Aydın Oteli», «Manastır Oteli« gibi Anadolu ve Rumeliden şehir isimleri taşırlar, kasıd ve taraflardan gelenleri müşteri olarak bel-beylemek, peglemekdir. Bu Emirler Hanının Türkistan taraflarından gelenlerin indikleri bir menzil olduğunu zan iderim. Han odalarındaki huzuru bâzı kimseler otellerde bulamaz, ayrıca han odası otel kadar masraflı da değildir, çoğu derviş meşreb Türkistanlılar da böyledir, İ'stanbulun misafirhane hanları ortadan kalkdıkca tekkelere sığınmayı otellere tercih ettiler. Üsküdarlı Âşık Razî, Sirkecide Emirler Han'ında Acem İsmail adında bir tönbe-kici - tütüncünün yanında çalışır Aka Ali adında bir gencin medhi sânında bir manzume yaz-mışdır ki şudur :



Esmerlerin dil'beri, dilberlerin serveri Hemedan ya Şîrazdan gelmiş dirler püseri Saçlı nıürâhsk civan, turrei aşüfteye Henüz vurmamış mikras İstanbulun berberi

Güzel ayaklar yaîun, şahin başı papaklı Mestâne n\şâhiyle talan eyleyor aklı. G\ sîyenpûş civanı kâbe misâli varub Tavaf iden uşşâkı kasem Hüdâya haklı

Menzili Sirkecide meşhur Emirler Hanı Mükahbâl gözlü ahond İsmâiMn dükkânı Murad ne lâzım inkâr temâşâyi cemaldir Behânedfir iştira tönbekiyi dühânı

İkna eyledik hele üsiâziyle civanı Yadigârı rûzigâr olsun hüsn ile ânı Yapdı bir tasvirîni ressam Torna Efendi Hem dahi nakşeyledi Şîrü hurşîd nişanı

Geysfıyi gümrâhının uşşâkma her teli Zencîri cünûn oldu cümle âlem bilmeli

Çıkdı Kırklar söyledi târihini şöhretini «Tönbekici acemde çırakdır Aka Ali» 1338 — 40 = 1298 (M. 1881)

Bu manzumeye göre Sirkecideki Emirler Hanı 1881 den sonra yıkılmış, kaldırılmış ola-cakdır. Muhtemeldir ki bu hanın yerine zamanımızda görülen Sirkeci Palas adındaki iş hanı yapılmış olacakdır. Zira o sokak el'an Emîr-lerhanı Sokağı adını taşır. Bu sokağın Sirkeci Garı karşısındaki başı Ankara caddesinin alt kısmmdadır, caddenin Gar tarafı da açık, bir meydancık halindedir. Râzinin kaydettiği ta-rihde Ankara Caddesinin bu alt kısmı Aziziye Caddesi adını taşımaktadır, Meşrutiyetde de Sirkeci Caddesi oldu, zamanımızdaki kadar geniş gedildi, Gar tarafından Emirler Camii adında bir camı vardı, camiin yanında da büyük bir kömür deposu vardı, büyük bir binadan kalmış dört duvarla çevrili bir yerdi, Emirler Hanının cami yanında bu deponun yerinde bulunmuş olması da uzakça bir ihtimaldir.

Râzi Aka Alinin Torna Efendi tarafından yapılmış yağlı boya resmi bir İranlıya beş altına sattığın^, pişmanlıkla anlatırdı, evrâkp. metrukesi arasından o resmin fotoğrafla çek-dirilmiş bir sureti çıkmışdır ki onun bir kenarına da şu kıt'ayı yazmışdır :

EMİRLER'>Peşîmânım peşîmamm peşîman Sattığıma bu tasviri dilberi Ner de Akam, nerde dükkân, nerde han Han», çökdü apardılar püseri

Vâsıf HİÇ

EMİRLER HANI SOKAĞI — Eminönü İlçesinin Merkez Nahiyesinin Şeyh Mehmed iCeylâni Mahalleleri Sokaklarından; Ankara Caddesi'nin alt kısmı ile Eski Düyunu Umumiye Sokağı arasında uzanır (1934 Belediye Ç'ahir Rehberi, Pafta 1/1; Sirkeci Garının karşısı) . Bir araba geçecek genişlikde, paket taşı döşelidir, iki kenarı yaya kaldırımlı aralık sokakdır. Bu sokakda Sirkeci Palas Hanı, Trabzon - Erzurum Oteli, Ankara Hanı, 5. Vakıf Hanın arka yüzü, Güven - İzmir Nakliyat An-barı, Oto Çelik İdhâlât - İhracat Şirketi, Nuri Yazıclj İdhâlât - İhracat Yazıhanesi, Van -Muş Anbarı, l tuhafiyeci; 2 lâstik mağazası, l kösele mağazası vardır. Kapu numaraları 1-17 ve 2 -16 dır. Sokağa adını veren eski

EMİRLER TEKKESİ

5102 —

istanbul


ANSİKLOPEDİSİ

-— 5103


EMLER (Selmâ)


handan en küçük bir iz kalmamışdır (Aralık

1966).


Hakkı GÖKTÜRK

EMİRLER TEKKESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Silivri kapusu Caddesi üzerinde, bu caddenin Yediemîrler Çeşmesi Sokağı olan kavuşağı köşesindedir. Mecmuai Tekâya'da âyin günü Cumartesi olan bir şâ-bânî tekkesi olarak gösterilmiş ve hicrî 1307 (M. 1889 -1890) de şeyhinin Seyyid Seyfullah Efendi olduğu kaydedilmişdir. Gaayet ile geniş bir avlu içinde iki kath, yedi odalı ahşab bir binadır. Bir hazîresi vardır; hazîrede yeşile boyanmış demir parmaklıkla çevrilmiş bir sofada Şeyh Seyfuîlah Efendi oğlu Şeyh Cüneyd Efendinin kabirleri bulunmaktadır; Seyfullah Efendi'nin kabir taşında bir târih göremedik, oğlu Cüneyd Efendinin taşında vefat târihi hicrî 1013 (M. 1604-1605) dir; bu Seyfullah Efendinin tekkenin banisi olduğunu zan ediyoruz.

Hakkı GÖKTÜRK |

EMiR MESCİDİ — Sirkecide idi; Hadi-katül Cevâmi şu malûmatı veriyor : «Banisi Emir Hoca Seyyid Mustafa Efendidir, Ş-um-nuda vefat etmiş ve orada yapdırdığı camiin naziresine defnedilmişdir; minberini 1181 (M. 1767-1768) de vefat eden Defterdar Avni Mehmed Efendi koymuşdur».

Taş minareli, dört kagir duvar üzerine kiremitli ahşab çatı ile örtülü bir mescid idi; zamanımızın o civarda bir §öhret olan Konya Lezzet Lokantasının hemen tam karşısında ve Sirkeci Garının pek yakınında idi; halk ağzında «Emirler Camii» yahud «Sirkeci Camii» de denilirdi. Araba Vapurları iskelesine giden cadde genişletilirken yıktırılmış, yeri yola almmışdır.

Bibi. : Hâdikatül Cevânı, I; T. Öz, İstanbul Camileri; Necib Bey hâtırası.

••--•-r"-;r "V[5ŞgfŞp J

EMİRNAME SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Eminönü İlçesinin Merkez Nahiyesinin Şeyh Mehmed Geylanı Mahallesi yollarından, Reşadiye Caddesi ile Mimar Kemaleddin Sokağı arasında olup Yalı köşkü Caddesi ile dört yol ağzı yaparak kesişir (1934 B.Ş.R. Pafta 1/1). -Paket taşı döşeli, bir araba geçecek genişlikde bir sokakdır.

Adı geçen rehberin paftasında tüm açık yol görünen bu sokağın Reşadiye Caddesindeki başına bir bina inşâ edilmiş olup bu caddeye olan başı kapanmış, sokağın Reşadiye - Yalıköşkü Caddesi arasındaki kısmı bir çıkmaz sokak ol-muşdur. (Aralık 1966)



Hakkı GÖKTÜRK

EMiR NEVRUZ SOKAĞI —- Beyoğlu İlçesinin Merkez Nahiyesinin Aşmalı Mescid Mahallesi yollarından; 1934 Belediye Şehir Rehberine göre istiklâl Caddesi ile Meşrûtiyet Caddesi arasında uzanır; Olivohanı Geçidi ve Hacopulohani Geçidi ile birer isimsiz aralık sokakla bağlanmışdır. (1934 B.Ş.R. Pafta 14/138). Biraraba geçecek genişlikde, paket taşı üstüne asfalt dökülmüş yer yer bozuk bir sokakdır; bir çarşı boyu olup şu dükkânları tesbit edilmişdir : 2 Manifaturacı, l kadın şapkacısı, l kadın berberi, l gömlekci, l mobilyacı, l çiçekçi, l kürkçü, l gayrimüslüm cenaze levazımatcısı (Angelidis), l kadın çantacısı, l işlemeci, l düğün levazımatcısı, l kumaşçı, 3 tuhafiyeci, l kapalı dükkân. (Şubat 1967)

Hakkı GÖKTÜRK

EMfROĞLU (Sclmâ) — (B. : Selmâ Emir oğul)

EMiR PERVANE SOKAĞI — Samatya-da Davutpaşa Mahallesi yollarından, Çavuşzâ-de Camii Sokağı ile Çardaklı Hamam Sokağı arasında dirsekli bir sokakdır, Tarhane Mektebi Sokağı ile kavuşağı vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 11/55). Bir araba geçebilecek genişlikde, kabataş döşeli bir yoldur; üzerinde dükkân olarak tek bir bakkal vardır; ikişer katlı ahşab ve yarı kagir evler arasından geçer (1966).

Hakkı GÖKTÜRK

EMÎEŞAH SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Büyük Kapalı Çarşının sokaklarından; Ferâceciler Sokağı ile Fesçiler Caddesi arasında uzanır (1934 B.Ş.R.; metin dışı büyük Çarşı paftası).

EMLÂK CADDESİ — Taksimde Harbiye Mahallesinin sokaklarıdan; Vali Konağı Caddesi ile Bronz Sokağı arasında uzanır; Altın Sokağı, Teşvikiye Bostanı Sokağı, Gümüş So-

kağı, Banknot Sokağı ve Atiye Sokağı ile ka-vuşakları vardır (1934 Belediye Şehir Rehberi. Pafta 19/171). Vali Konağı Caddesi tarafından gelindiğine göre üç araba geçerek genişlikde, paket taşı döşeli ve yokuş aşağı meyilli bir yol olarak başlar, sonra düzîeşir, daha sonra asfalt yol olur. 5 - 8 katlı yüksek beton apartı-manlar arasından geçer. 1934 rehberinde

Bronz Sokağın biter gösterilmiş olan bu yol, tesbit edemediğimiz bir tarihde, yeni açılıp eklenen bir yol ile eski Maçka Kışlası arkasına kadar uzatılmışdır. Bu yeni ilâve kısım da asfalt olup sol tarafında yüksekde bağçeli apartımanlar vardır, sağ tarafı ağaçlandırılmış bir trotuvardır. Eskiden tophanede Nus-retiye Camii önündeki Hamidiye Çeşmesi de buraya nakledilmişdir.

Emlâk Caddesi üzerimde Nişantaşı Dispanseri, Kızılay Derneği Şubesi, yeni açılan kısımda da Çekoslavakya Konsoloshanesi bulunmaktadır, l eczahâne, l döşemeci, 2 bakkal, 2 manav, l kasab, l berber, l mobilya -dekorasyon mağazası, 2 elbise temizleme müessesesi şubesi, l emlâkci, l sucu vftrdır. Kaptı numaraları 1-65 ve 4 - 50 dir (Haziran 1966).



Hakkı GÖKTÜRK

(B. : Tür-

EMLÂK KREDi BANKASI kiye Emlâk Kredi Bankası).

EMLEK (Selmâ) — Kadın yüksek mimarlarımızdan; bilhassa eski eserler ve tarihî amdların. bakımları, takviyeleri ve restorasyonları üzerinde ihtisas tahsili yapmışdır; 1920 de Bigada doğdu, Doktor Ahmed Cemil Emler ipe Lütfiye Emlerin kızıdır; baba taran Rumelilidir, Dr. A. Cemil Emler Fatih dersiamlarından Filibeli Hafız Hüseyin Hüsnü Efendinin oğludur.

S. Emler Istanbulda 15, ilk okulda okudu, orta tahsilini İstanbul Cumhuriyet Kız Lisesinde yapdı, 1944 de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinin Mimarlık Bölümünden diploma'a'dı; meslek hayatına aynı yıl içinde An-karada Millî Eğitim Bakanlığında meslekî ve teknik öğretim müsteşarlığı yapı işleri müdürlüğünde bir vazife ile başladı; burada altı yıl çalışarak muhtelif vilâyetlerde yapılacak erkek ve kız sanat okulları, yapı usta okullarının avan projelerini hazırladı. 1948 de Lo-

zanda toplanan milletler arası Mimarlar Birliği kongresine katıldı. 1951 de M. Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğüne geçdi, ve Topkapı Sarayı Müzesinde görevlendirildi; o tarihden bu yana Topkapı Sarayı binalarının restorasyon işlerinde çalışdı; keşiflerini hazırladığı ve restorasyonlarında kontrol mimarlığını yapdığı binaların belli başlıları şunlardır : Hekimbaşı Kulesi, Üçüncü Sultan Osman Köşkü, Üçüncü Sultan Selim Dâiresi, Valide Sultan Dâiresi, Valide Sultan Hamamı, Hünkâr Hamamı, Kubbealtı, Orta Kapu, su yollan, sarnıçlar. Restorasyon işlerinin yanında bu büyük müzenin kimyâhâne, tarihî kumaşlar ve elbiseler deposu gibi yeni binalar inşâ etti. Ayni müze müdürlüğü ne bağlı Rumeli Hisarının restorasyon keşfini ve restorasyonun kontrollüğünü yapdı; 1957 de Bakanlık tarafından Parise, ihtisas tahsili için yollandı, Rumeli Hisarının restorasyonu başka mimarlar tarafından tamamlandı; Parisde Güzel Sanatlar Millî Yüksek Okulun-da (Eeole Nationale Supe'rienre deş Beaux Arts) iki sene kaldı, ayrıca Sorbonne'da arke-aloji ve Paris Üniversitesinde şehircilir dersie-



Selmâ Emler

(Resim : S. Bozcalı)



L...

EMMEK

— 5104


istanbul

ANSİKLOPEDÎSl

5105 —

EMNİYET SANDİĞİ




rine devam etti; gösterdiği başarılar üzerinde Prof. A. Chauvel ile Yüksek Mimar A. Gut-ton'un, ve Rumeli Hisarı restorasyonundaki başarısı üzerine Prof. A. Gabriel'in yazılı takdirnamelerine mazhar oldu (B. : Gabriel, Al-bert). 1959 da Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eski eserler ve anıtlar restorasyonu konusunda Madridde toplanacak olan bir kongreye delege olarak tâyin edildi ve Parisden Madri-de gitti; oradan istanbul'a dönerek Topkapı Sarayı Müzesindeki görevine devam etti; 1963 de Venedikde toplanan Türk Sanatları Kongresine de Millî Eğitim Bakanlığını temsîleıı katıldı; bu kongrede Topkapu Sarayı restorasyonları üzerine projeksiyonla bir tebliğde bulundu, aynı konuda bir de fotoğraf sergisi tertipledi; bu konuyu 1964: de yine Venedikde toplanan Eski Eserler ve Anıtlar Mimar ve Teknisyenleri Milletlerarası Kongresinde renkli bir film olarak takdim etti.

Selmâ Emler bu satırların yazıldığı sırada M. Eğitim Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü istanbul Rölöve ve Anıd-lar Bürosu Şefliğinde mutahassıs yüksek mimar olarak bulunuyordu (1968).



Erdem YÜCEL

EMMEK —- Argo; her hangi bir vesîle ile yaklaşdığı kimseden gördüğü işin, hizmetin karşılığının kat kat üstünde uzun zaman faydalanmak; yaklaşdığı paralı kimseyi şantaj yapmadan kurnazlık ve mûnislikle uzun zaman istismar; misal :



  • Senin Kargılı görünmüyor., memleke
    tine gitti?...

  • Buralara düşmez, o şimdi apiko., so-
    kakdan izmarit toplayan oğlan harman içiyor!..

  • Amerikada milyor amcasından miras
    mı yidi yoksa?..

  • Bir kalın (zengin) buldu, emiyor, de
    nize düşen kızını kurtarmışdı iki sene önce,
    iki günde bir fabrikaya gidiyor, babacığım di
    ye numaracını yapıyor, zâten dilli oğlandır,
    yüz yüz eîli papeli kıvırıyor..

EMMETULUMBA SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fatihde Hamamı Muhiddin Mahallesinde Yazıcı Camii Sokağı ile Kalpakçı Çeşmesi Sokağı arasında bir aralık sokakdır (1934 B.Ş.R. Pafta .8/107); yerine gidilip şu satırların yazıldığı sıradaki du-

rumu tesbit edilemedi (Haziran 1988).

EMNÂBÂD — Üçüncü Sultan Ahmed devrinde (Lâle Devrinde) Salıpazarında yeni yapılmış bir sahilsarayın adı; bir kaç ay içinde tamamlanmış ahşab bir bina olan Emnâ-bad hakkında Râşid Tarihinin altıncı cildinde hicrî 1137 vekaayii arasında şunlar yazılıdır :

«Kara İbrahim Paşanın yeğeni Osman Beyin vefatında mîrîye olan borcu karşılığı Tophanede Salıpazarı denilen yerdeki yalısı müsadere edilmişdi; mevkiinin güzelliği ve İs-tanbula yakınlığı pâdişâh tarafından beğenilince Salıpazarmdan bir mıkdar arsa, ve bitişiğindeki ekmekçi fırını ile Gümrükçü Hüseyin Paşa Yalısının bir mıkdar geri alınıp Osman Bey Yalısının yeri genişletildi; 43 zirâlık bir sahada denize de kazıtlar kakılıp yeni bir sâhilsarayan inşâsına başlandı, ve yapı Baş-kapıkulu Mehmed Emin Ağa'mn nezâretinde bir kaç ay içinde tamamlanarak sahilsaraya Emnâbâd adı verildi; ve sahilsaray iffetli sultan hazretlerine (Üçüncü Ahmedin kızı, Sadrâzam Damâd İbrahim Paganın zevcesi Fatma Sultana) temlik edildi ve sultan hazretleri bu sahilsaraya nakletdiler. Sahilsaray bağ-çesinde denize yakın bir yerde pâdişâh için ayrıca bir kasır yapılmışdı; kasrın kitabesine İstanbul kadısı Abdürrahman Efendi bu kasra şu târihi yazılmışdır :



Hümâyun ola Sultan Ahmede bu kasri zerrin tak , 1173 (M. 1724 — 1725)».

Zamanımızda Emnâbadın yerinde Sultan Sarayları diye anılan çifte yalılar bulunmaktadır ki birinde «Atatürk Kız Lisesi», diğerinde «Güzel Sanatlar Akademisi» yerleşmişdir.



(B. : Po-

EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ

lis Müdürlüğü)

EMNİYET SANDIĞI — Kurulusunda, darlık ve geçim sıkıntısı içinde bulunan kimselere, ellerindeki menkul ve gayri menkul mallarını, korkunç yüksek faizler alan zâlim, gaddar murabahacılara, tefecilere kaptırtmamak için, onlara imkân derecesinde ve mal terhini karşılığı yardımda bulunmak üzere kurulmuş bir mâlî müessese idi.

1868 de Mithat Paşanın himmeti ile ve bu büyük vezirin Şûrayı Devlet reisliğinde bulunduğu sırada kurulmuşdur; ilk müdürü de Mit-

had Paşanın sarrafı Mıgırdiç Efendi Papazyan olmuşdur; son derece doğruluğu ile tanınmış olan zengin bir zât idi. Sıkıntı içindeki halka, müesseseye terhin edecekleri mücevherat veya mülk karşılığı ve % 12 faizle ikrazda bulunacak olan bu sosyal yardım müessesesinin ilk sermâyesi 20,000 Osmanlı altını olup bu para 13 kişinin mevduatı ile temin edilmişdi :


  1. — Midhat Paşa

  2. — Şurâyi Devlet âzasından Kadri Bey

  3. — Bağcıvanoğlu Kevork Efendi

  4. —• Kadribeyzâde îsmail Bey

  5. — Kadri bey kızı Menkuule Hanım

  6. — Kadri bey cariyesi Pîrâye Kalfa

  7. — Aydın Valisi İsmail Paşa

  8. — Mıgırdiç Nisan Efendi Papazyan

  9. — Leon Bey Papazyan




  1. — Arusyok Papazyan

  2. — Diruhi Hanım Papazyan

  3. — Maryan Hanım Papazyan

  4. — Sarkis Ağa Zümrütyan

Müessesenin faaliyete geçdiği tarih 19 Haziran 1868 dir, bu satırların yazıldığı sırada Emniyet Sandığı 100. yılını idrâk etmiş bulunuyordu ki bir mâlî müessese için küçümsenemeyecek mazidir.

Bir nizâmnâme ile tesis edilen ve istanbul Emniyet Sandığı adı verilen müessese devletin kefaleti altında bulunuyordu.

İstanbul Emniyet Sandığı yukarda kaydettiğimiz tarihde bir Perşembe günü Çakmakçılar Yokuşunda Büyük Yeni Handa bilfiil işe başlamıştır. O gün ilk defa olarak alınan tevdiat 7191,75 kuruşa baliğ olmuşdur.

Sandık bir senede 25 kuruşa kadar tevdiata yüzde 9, daha fazla tevdiatı olana yüzde 6 faiz verirdi. İkrazat için senede yüzde 12 faiz alırdı.

Sandığın sermâyesinin arttırılması yolunda Osmanlı Bankasile faiz hususunda anlaşılamadı. Şirketi Umumiyei Osmaniye, Sandıkda kendi adına 5000 liralık bir carî hesab açılmasına muvafakat etti.

5 Ekim 1886 da ikrazat faizi yüzde sekize indirildi. Sandığa yapılan devdiat yekûnu yedi sekiz sene zarfında 30 bin lirayı tecavüz etti ve halkın sandığa karşı itimadı günden güne arttı.

Sandık, kurulduğu günden bu yana üç mühim buhran geçirmiştir.

Birinci buhran şudur : Fatma ve Refiye sultanlara 20 Aralık 1874 tarihinden itibaren

mücevherat terhinleri karşılığı yapılan ikrazat faizleri ile 23 bin lirayı bulmuştu. Sultanların vefatı üzerine vâris olan Sultan Abdül-aziz mücevheratın iadesini istedi. Müdür Ömer Bey Pâdişâhın bu talebine verdiği cevapta : «Merhum mücevheratın ancak borcun tamamen ödenmesi mukabilinde iade edilebileceğini ve borç yatırıldıktan sonra mücevheratın ancak sahiplerine veya bu sıhhat ispatı veraset edeceklere tevdi olunabileceğini» bildirdi.

Bu cevap üzerine Ömer Bey ertesi günü valilikle Bitlis'e gönderildi. Yerine Divan-ı Hümâyûn Kaleminden Hacı Muhibzâde Remzi Bey namında bir zat getirildi. Bu zatın ilk vazifesi bittabi sultanlara ait mücevheratı derhal padişaha takdim etmek oldu. Mücevherata mukabil sandığa bir hazine senedi verildi. Bu senedin muhtevası sandığın vergi borcuna «mahsup edildi, geri kalan 1249B lira, zarar kaydedilerek sultanların mücevheratı hesabı bu suretle kapatıldı

İkinci 1878 Türk - Rus harbindedir. Harbin başlangıcında tevdiat sahipleri müracaat ederek paralarını çekmek istediler. Hükümetin yardım etmemesi Sandığı güç bir duruma düşürdü. Fakat Sandık, hariçten on bin lira istikraz ederek buhranın vahim neticeler doğurmasına mâni oldu ve halkın itimadı arttı.

Üçüncü buhran da şu oldu: Sandık mevcudatının Maliye Nezareti tarafından alınacağına dair 1895 senesi eylülünde kasten çıkarılan haberler tevdiat sahiplerini telâşa düşürdü. Bunlar paralarını almak için Sandığa hücum ettiler. Sandık Osmanlı Bankasına vadeli olarak yatırdığı 80 bin lira miktarındaki tevdiatı faizden vazgeçerek geri çekmek istedi. Banka buna muvafakat etmedi. Hariçten para ikrazı mümkün olamayınca sandık için 12 sene süren bir buhran devresi başladı.

O sıralarda Ticaret ve Nafia Nezâretine geçen Zihni Paşa bu millî müesseseyi düştüğü eKm vaziyetten kurtarmak istedi. Bir irâde ile Sandık Ziraat Bankasının murakabesi altına alındı ve bankaca, sonra 100 bin liraya çıkarılan bir kredi açıldı. Sandık sarsılan itibarını tekrar kazandı.

Sandık bundan sonra gelişmeğe başladı, 1909 senesinde Fransız ayan meclisi âzasından bir zâtın hükümete müracaat ederek Sandık hukuk ve imtiyazatımn kendisine devrini,



EMPERİYAL BAÖÇESİ

_ 5106 —

ISTAMMÎL


ansiklopedisi

5107 —

EMRAH (Erzurumlu)


10 milyon liralık bir Fransız sermayesiyle bir kredi fonsiye tesis etmeği teklif etmesi üzerine çıkan rivayetler neticesinde yeni bir buhran başgösterdi, fakat bu çabuk atlatıldı.

Gelişme devam etti. Balkan, İtalyan harb-lerinde, Birinci Umumî Harbde hiçbir buhranla karşılaşmaması buna delildir.

Sandık Ziraat Bankasına iltihâkından sonra Cağaloğlunda inşâ edilen daire-i mahsu-sasına, 1927 senesi iptidasında eski Ziraat Bankası umum müdürlüğüne nakletmiştir. Şimdi bu binada çalışmaktadır. Birinci Dünya Harbinde sandık, tecili düyun kanununun tâyin ettiği miktarların üstünde tediyeler yapmış, 1916 dan sonra ise mevduatı, tecili duyûn kanunundan istifade etmiyerek serbestçe ödemiştir.

Hâlen tamamen bankalaşmış olan Emniyet Sandığının muamelâtı başlıca şunlardır: Vadeli, vadesiz tasarruf tevdiatını kabul etmek, menkul mallar üzerinde ikrazatta bulunmak; havale, mahsup, münakale emirleri, müşteriler namına esham ve tahvilât alım satımı gibi banka muameleleri; bina ve arsalar birinci ipoteği mukabilinde ikrazatta bulunmak; emekli dul ve yetim maaşlarım iskonto etmek.

Sandığın gelişmesinde ve bir banka halini almasında uzun müddet bu müessesenin başında bulunan bir müdürün, Tevfik Beyin büyük himmeti olmuşdur.

Emniyet Sandığının 80. kuruluş yılı olan 1948 senesinde müessesenin Cağaloğlundaki binasının önüne Midhat Paşanın bir büstü konmuşdur.

Emniyet Sandığının Cağaloğlundaki merkezinden başka Istanbulun 16 semtinde şubeleri vardır ki semt isimleri ile şunlardır: Aksaray, Bakırköy, Beşiktaş, Beyazıt, Beyoğlu, Eminönü, Eyyub, Fatih, Kadıköy, Kasımpaşa, Kocamustafapaşa, Küçükpazar, Moda, Pan-galtı, Saraçhânebaşı, Üsküdar. Bibi. : Günlük gazete haberleri; İstanbul Telefon Rehberi.

EMPERİYAL BAĞÇESİ —' Geçen asır sonlarında Haydarpaşa'da yazlık bir gazino; yeri kesin olarak tesbit edilemedi; 1890 yılının mayıs ayına âid Sabah gazetesi nüshalarında şu mealde bir ilânına rastlanmışdır: «Haydarpaşada Dimitrâki Efendinin müsteci-

ri olduğu Emperiyal Bağçesinde mayısdan eylül nihayetine kadar cuma, cumartesi ve pazar günleri Kemânî Tatyos'un incesaz takımı icrâi ahenk edecektir; mütenevvi meşrubat ve envai mezeler..» (B.: Ekserciyan, Tatyos).

EMPERİYAL OTELİ — Geçen asrın ikinci yarısında îstanbulun Beyoğlu cihetinde ilk açılan otellerden biri, açıldığı tarihi ve ilk sahibinin veya müstecirinin adını tesbit edemedik, rum azınlığından bir kimse olduğunu tahmin ediyoruz; Tepebaşında Tepebaşı Caddesinde idi, zamanımızda bu cadde Meşrutiyet Caddesi adını taşır, eski Mahmudağa Çeşmesi Caddesine de zamanımızda Tepebaşı Caddesi adı konmuşdur ki istanbul Belediyesinin cadde ve sokak isimlerini değiştirir iken bu isim kaydırmaları büyük şehrin tarihî topografyası ile uğraşanları, eğer ellerinde şehrin eski haritaları yoksa çok yanıltabilir.

Eski Tepebaşı, yeni adı ile Meşrutiyet Caddesinde bulunan Emperyal Otelinin cadde üzerindeki odalarının Halice ve Istanbula fevkalâde bir nezâreti olduğu için bilhassa yabancılar tarafından Caddei Kebîri, zamanımızın istiklâl Caddesi üzerindeki otellerine, bu arada meşhur Tokathyan Oteline tercih olunurdu. 1307 (M. 1889 - 1890) de devrin büyük gazetelerinden Sabah gazetesinde bu otel birinci sınıf otellerden biri olarak gösterilmişdir. 1313 (M. 1895 - 1896) de kalender meşreb ünlü halk şairi Tevfik Karkan, ki o tarihlerde uçarı gençlerdendir, bir gece bir bıçkın arkadaşı ile bu otelde kalmış ve hâtırasını kendi meşrebince bir 'manzumede şöyle tesbit et-mişdir:


Yüklə 5,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   64   65   66   67   68   69   70   71   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin