İstanbul ansiklopediSİ istanbul Hanımı Resim : Sabiha Bozcalı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə55/91
tarix11.09.2018
ölçüsü5,85 Mb.
#80346
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   91

DEMİRCİ OSMAN SOKAĞI

— 4384 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4385

DEMİEHAN AĞA (Kasabbaşı)




Halk musikisi yanında, onu besleyen kaynak olarak falklor üzerinde de mühim çalışması vardır; «Beş beşlik ve Akkuş», «Anadoluda eski evlenme âdetleri ve düğünler», «Anadoluda eski çocuk oyunları», «Yürüklerde hikâye ve masallar», «Anadolu köylerinin türküleri» neşret-diği mühim eserlerdir. Otuz yıla yakın İstanbul Konservatuvarı müdürlüğünde bulunmuş, târihi türk mûsikisinin binlerce eserini bastırıp neşretmek sureti ile kaybolmakdan kurtarmış-dır; ve türk musikisi konserlerini tesis etmiş-dir.

1963 yılında bir emekli ilim ve sanat adamı olarak Çamlıcada oturmakda idi; Çamlica ve Civarını Güzelleştirme Cemiyetinin başkanı bulunuyordu.

Hakkı GÖKTÜRK

DEMİRCİ OSMAN SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Samatyada Abdi Çelebi, Kocamustafapaşa ve Sancakdar Hayreddin Mahallelerinden geçen uzun bir sokak (Pafta 11/56. 57. 58); Abdi Çelebi Mahallesinde Hacı-kadın Çeşmesi Sokağı ile Sancakdar Hayreddin Mahallesinde Emirler Çeşmesi Sokağı arasında uzanır; Mercanbalığı Sokağı, Müterellim Sokağı, Müdafaai Milliye Caddesi, Berber Şefik Sokağı, Canbaziye Mektebi Sokağı ve izci türk Sokağı ile dört yol ağızlan yaparak kesişir, Kader Sokağı ile de kavuşağı vardır. Bir araba rahat geçecek genişlikde, fakat çok bozuk bir yol idi; kagir ve beton 2-3 katlı evler, 4-5 katlı apartmanlar arasından geçer; 2 bakkal l göm-lekci, l bisiklet tamircisi, l dokuma fabrikası bulunuyordu; kapü numaralan 1—89 ve 2—104 dür (Haziran 1965).

Hakkı GÖKTÜRK

DEMİRCİ REŞİD SOKAĞI — 1934 Belediye Rehberine göre Eminönünün Alemdar Nahiyesinin İshakpaşa Mahallesi sokaklarından (Pafta 2/19); yerine gidilip bu satırların'yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi (Şubat 1965).

DEMIRELLİ (Fuad Hulusi) — Aşağıdaki hal tercemesini İbrahim Alâeddin Gövsa'nın «Türk Meşhurları» isimli eserinden aynen alıyoruz:

«Eserleri ile tanınmış hukukçu ve edebiyatçılarımızdan; 1876 da Istanbulda doğdu; Sa-makoğlu-muallim Hulusi Efendinin oğludur; ilk ve orta tahsilini Trabulus ve Beyrutda gördü, Istanbulda hukuk tahsilini bitirdi, Gelibolu

ve Manastırda adliye memurlukları yapdı, 1908 de Trabulusşamdan, 1915 de Antalyadan mebus seçildi; izmir Asliye Mahkemesi reisi, İstanbul Cinayet Mahkemesi müddeumûmisi oldu. Türk Kanunu Medenîsi ile Borcler .Kanununun hazırlanmasında ve İsviçre Kanunu Medenisi sarihlerinden Virgile Rossel'in dört cildlik eserini türkçeye çeviren mutahassis heyet arasında da hizmet etmişdir. Temyiz Mahkemesi âzâ-lığına seçildi, Temyiz ikinci Hukuk reisi, Tem- . yiz İcra ve İflâs dâiresi reisi oldu. Edebiyata dâir «Harbin Etrafında» ve «Yılların Dili» isimli eserleri ile bâzı mecmualarda neşredilmiş şiirleri, ve mesleği olan hukuka âid de «Borçlar Kanunu Şerhi» ve «Hukuk ve Kavânin Dersleri» isimli eserleri vardır» (İ.A. Gövsa, Türk Meşhurları).

DEMİEHAN (Pertev) — İmparatorluk ve Cumhiriyet devirlerinde Türk ördusundaki hizmetleri ve kalem sahibi asker olarak da eserleri ile tanınmış generallerimizden ; 24 mayıs 1871 de Istanbulda doğdu; Yanyalı Mustafa Paşanın oğludur.

Ünlü generalin tesbit edilen en eski ceddi Fâtih devrinde OrtaAnadoluda bir ağa oğlu, olan Demirhan Beydir; gene yaşında Arnavud-luk fethinde bulunmuş, lap bölgesinde yerleşmiş, pek seneler sonra torunları önce Tepede-len'e oradan da Yanyaya geçerek yerleşmişdir, ve- Yanyayada «Tazarağazâdeler» diye anılmışlardır. Bu aileden Sâdık Ağa adında birinin to-

Pertev Paşa (Resim : B. Seren)

runu Mustafa Ağa, XVIII. asrın ilk yıllarında Tepedelenli Ali Paşanın dedesi Muhtar Beyle birlikde Korfu Adasına yapılan bir akında bu-lunmuşdur. Mustafa Ağanın torunu Sâdık Ağa, onun oğlu Abdülfettah Ağa, onun oğlu Sâdık Bey ,onun oğlu da Yanyalı Mustafa Paşadır ki Pertev Paşanın babasıdır.

Harbiye Mektebinden 1892 de erkânıharb (kurmay) yüzbaşı olarak cıkdı ve Goltz Paşa-



General P. Demirhan (Resim : B. Seren)

nm maiyetine verildi (B.: Goltz Paşa); 1894 de meslekî tahsilini ikmal için Almanyaya gönderildi; orada dört sene kalarak 1898 de İstanbula döndüğünde binbaşı, 1900 de kaymakam oldu, 1904 de Erkânı Harbiye Mektebinin son sınıfına muallim tâyin edildi ve miralaylığa terfi etti, aynı ay içinde Rus Japon Harbinde rnüşâ-hid olarak Japonyaya gönderildi, bir sene Mançuriya cebhesinde, bilhassa Port Arthur muhasarasında ve Mukden meydan muharebesinde bulundu, ve bu muharebenin sonuna doğru yaralandı, liva (Pasa, General) oldu ve 1906 da İstanbula döndü, Merkezi Bağdadda olan 6. Ordu erkânı harbiye reisliğine (kurmay başkanlığına) tayin edildi; 1907 de ferik oldu, 1909 da 31 mart vak'asmdan sonra 6. Ordu kumandanlığına tâyin edildi; fakat bu sırada «Rütbelerin Tasfiyesi Kanunu» çıkdı, Pertev Paşanın rütbesi-de feritlikden miralaylığa indirildi, dolayısı ile 6. Ordu kumandam olarak Bağdada gidemedi. Balkan Harbinde tekrar mirilivâ oldu, bu harin sonunda 5. Kolordu Kumandanlığına, az sonra merkezi îz-mirde olan 4. Kolordu kumandanlığına tâyin edildi. Birinci Cihan harbinde kolordusu ile Kafkasya cebhesine gitti. Harbin sonlarına doğru Askerî murahhaslık ile Avusturya İmparatorunun yanma gönderildi, bu münâsebetle Viyanada bulunur iken mütâreke imzalandı; Bulgaristanm da ittifakdaıı ayrılmış olması ile Pertev Paşa bir müdded Viyanada kaldı. İzmir ve İstanbul işgallerinde orada idi; yine o ' sıralarda Viyanada bulunan Abdülhak

Hâmidin paşayı ziyarete gittiği bir günde ilk hitabı, derin bir teessür içinde şu mısra olmuş-du :

Pertev Paşa, Pertev Pasa ahvâle ne dersin ?

Memlekete döner dönmez Anadoluya geç-di; askerî okullar müfettişliğine tâyin edildi, az sonra Coğrafiya Encümeni kâtibi Umumîsi Harb Tarihi Encümeni Reisi oldu, tekrar ferik rütbesine yükseldi; Askerî Temyiz Mahkemesi âzası oldu, 1932 de bu vazifede iken kendi isteği üzerine emekliye ayrıldı; 1936 da Cumhuriyet Halk Partisinin adayı olarak Erzurumdan mebus seçildi, 1946 ya kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinde kaldı.

Istanbulda Modada, Moda Caddesinde 180 Kap u numaralı güzel bir evin ikinci katında kiracı olarak kibar'bir münzevî hayatı yaşar-iken 1964 yılında 93 yaşında vefat etti. Ölümüne kadar şuur ve hafızasında en küçük bir zaaf gö-rülmemişdi, ve son günlerine kadar kitabları, yazıları ile meşgul idi. Orta boylu, zaif, nahif bir vücud yapısına, zekâ taşan gözlerine güzel bir yüze sâhibdi. Son derecede nâzik, zarif, nük-tedan bir meclis adamı idi. Çok güzel briç oynardı.

1907 senesinde evlenmiş, bir kızı olmuş, zevcesi vefat etmiş, yıllarca sonra 1929 da ikinci defa evlenmiş, bu hanımdan da bir oğlu olmuşdur. Başlıca eserleri şunlardır: «Metz Manavraları», «Rus - Japon Harbinden Alınan Dersler», «Balkan Harbinde Büyük Karagâhı Umumî», «Japonların Asıl Kuvveti», «Türk Çocuklarına Öğütlerim», «Milletler Arasında Birlik ve Kardeşliğin Hakikî Çâresi», «Hayatımın Hâtıraları».

DEMİRHAN AĞA (Kasabbaşı) — Fâtih Sultan Mehmed devrinde kasabbaşılık yapmış, Istanbulda kendi adında nisbetle anılan bir mes-cidle çeşme yapdırmış bir hayır sahibi. Kabri mescidinin mihrab duvarı önündedir; yoldan görünmediği için fatiha okunmak üzere mescidinin minaresi önüne ikinci bir makam yapıl-mışdır. Kabir taşındaki kitabe şudur: «Merhum ve mağfur elmuhtâcu rahmetüîâhil gafur Ebül feth Gazi Sultan Mehmed Han Hazretlerinin kasabbaşısı olan Timurhan Velî ve Gazi ve Şehûd ruhi içün nizâen lillâh fatiha 857». Hayatı hakkında başka kayda rastlanmadı (B.: Demirhan Mescidi).

DEMİRHANE CADDESİ

4386


İSTANBUL

ANSlKLÖPEDİSİ

4387

DEMİRKAPU




DEMİRHANE CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Yedikule dışında Kazlı-çeşmenin yollarından, Yedikule Kapusu dışından başlayarak semti boydan boya kat eden ana cadde (Pafta 11/Kazlıçeşme). Yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tes-bit edilemedi (Şubat 1965).

DEMÎRHAN MESCİDİ — Hadikatül Cevâ-mi şu malûmatı veriyor: «Soğuk kuyu Camii kurbindedir bânîsi Fâtih Sultan Mehmed Han Hazretlerinin kasabbaşı bulunan ağadır, kendisi de mescidi yanında medfundur, bir de meşhur çeşmesi vardır». Ekrem Hakkı Ay verdi. «Fâtih Devri Mimarîsi» isimli eserinde şunları yazıyor: «Zeyrek Camiinin şimal tarafındadır, ilk binasından eser kalmamışdır, banisinin kabri mihrab önünde ise de Fatiha okumak üzere minarenin sağma ikinci bir makam yapılmışdır; mescid namaza açıkdır (1953)». Tahsin Öz de «istanbul Camileri isimli eserinde şu malûmatı veriyor»... zaman ile tâdillere uğramış, 1900 ve 1908 de tamirler görmüştür. Duvarları kagir, çatısı ve minberi ahşabdır; minaresi tuğladandır. Banisinin hicrî 857 (M. 1454) tarihli mezar taşı hazîrededir» (1962).

1934 Belediye Şehir Rehberine göre Kasab

Demirhan Mescidi (Resim : Suavi Yüznak)

Demirhan Mescidi (Plân : Ömer Tel)

Demirhan Mahallesinde Kasab Camii ve Demirhan Çeşmesi sokaklarının kavuşağındadır (B.Ş. R. Pafta 8, No: 92; B.: Kasab Demirhan Mahallesi, Devir han Sokağı). Yukardaki kaynaklarda da kaydedildiği gibi bir on beşinci asır yapısı olan bu mescid gördüğü tamir ve tâdillerle yapıldığı asrın mimarî hususiyetini tamamen kay-betmişdir.

Bir avlu ortasında bulunan mescidin bu günkü binası alçak bir bodrum üzerine inşâ edilmişdir; kagir bir yapı olub kiremit döşeli ahşab çatı ile örtülmüşdür. Mescidin önüne iki katlı bir de ahşab meşruta inşâ edilmişdir.

iki ayrı bölüm halinde olan son cemaat yerine yan taraftan girilmektedir. Bu girişin karşısına gelen öndeki kısım meşrutaya ilâve edilmiş, arkada kalan ise ahşap bir bölme ile kapatılmış ve ne maksadla kullanılmak istendiği anlaşılmamıştır. Son cemaat yerinin iç bölümünden bir merdiven ile hem kadınlar mahfiline, hem de minareye çıkılmaktadır.

Mescidin ibâdet sahm müstatil plânlıdır. Mihrab duvarında iki, yan duvarlarda da ikişer pencere vardır.

Mihrap dışarıya doğru çıkıntılıdır; tezyi-natsız olub tâki üstünde siyah zemine sarı sülüs hat ile âyet yazılmış bir sanat kıymeti taşımaktadır. Yine ahşab ve gayet basit olan minberde öyledir.

Mescidin sağ tarafında bulunan minarenin kaidesi bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla ile örül-

mek suretiyle yuvarlak şekilde inşa edilmiştir. Yuvarlak gövde ve petek ise tamamen tuğladan olup, şerefe korkulukları da adi demirdendir.

'Mescidin banisi Demirhan'ın mezarı mihrabın arkasında olmasına rağmen 1454 (857) tarihli baş taşı ön cepheye, yoldan gelip geçenlerin fatiha okumaları için dikilmiştir. Mezarın etrafı takriben l m. yüksekliğinde duvarlar çevrilidir ve üzerine kaplama olarak muhtelif yerlerden ne şekilde getirildiği anlaşılamıyan mezar taşları yerleştirilmiştir. Bu taşlar üzerinde 1217 tarihli Fatma hanımın, 1227 tarihli Emine hanımın ve 1244 tarihli Ayşe hanımın isimleri okunabilin ektedir.

1966 yılı haziranında ziyaretimizde ibadete kapatılmış bulduğumuz mescit çok harap idi. Binanın muhtelif yerleri, minaresi çatlamış, çatısı çökme tehlikesi arzetmekte idi. Vakıflar Baş Müdürlüğünce tamiri için keşif hazırlığı da bitmiş bulunuyordu.

Erdem YÜCEL

DEMÎRHİSAR CADDESİ — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Fâtih İlçesinin Fener Nahiyesinin Balat Karabaş Mahallesi yollarındandır. (Haliç bölgesinde Balat semti); Eminönünü Eyyuba bağlayan ve Haliç yaluna paralel olarak uzanan ana yolun bir parçasını teşkil eder.

Bu anayol Eminönü tarafından gelindiğine göre sırası ile şu isimleri alır: Balıkpazan Caddesi, Taşçılar Caddesi, Zındankapusu Caddesi, Keresteciler Caddesi, Kazancılar Caddesi, Ab-dülezel Paşa Caddesi, Mürsel Paşa Caddesi, Demirhisar Caddesi, Ayvansaray Caddesi, Yâ-vedud Caddesi, Defterdar Caddesi, Feshâne Caddesi (1934 B.Ş.R. Pafta l, 5, 8, 9).

Mürsel Paşa Caddesi tarafından gelindiğine göre sağ tarafda Humas Sokağı, Karabaş Salhanesi Sokağı, Şayak Sokağı, Karban Sokağı, Raspacı Sokağı, imalâthane Sokağı, Cıva Sokağı, Çocuk Sokağı, Arslan iskelesi Sokağı; sol tarafda da Ferruh Kâhya Sokağı, Çınçmlı Çeşme Sokağı, Dökmeci ibrahim Sokağı, De- . mirci Hasan Sokağı, Sebil Sokağı, Ayvansaray Hisarönü Sokağı, Çenber Sokağı ile kavuşakları vardır (1934 B.Ş.R. Pafta 8/112).

iki araba rahat geçecek genişlikde, paket taşı döşeli, iki yanı yaya kaldırımlıdır. Cadde boyunca mesken olarak 3-5 katlı 9 kagir ev görülür; çarşı boyu iş-ticâret yatağı bir caddedir; hususî ve resmî şu müesseseleri tesbit ettik:

İstanbul Belediyesi Fen İşleri Yapı Şubesi, Et ve Balık Kurumu Balat Malzeme Deposu, Konservecilik T.A.Ş. Omnion Şark Sınai A.Ş, Asid Karbonik ve Oksijen Fabrikası, İtimad Yıkama Boya Apre Fabrikası, Çuval Sanayii Ardiyeci-lik, Balat Musevî Hastahânesi, l elektrik ok-jisen kaynakçısı, l dizel motorları tamircisi, l emtia deposu, l motor tamircisi, l oto tamirhanesi, 2 dokuma atölyesi, l tornacı-planyeci, l nalbur, l odun deposu, 2 demir hurdacısı, l teneke hurdacısı, l garaj - benzin istasyonu, l eğerci, l at arabası tekerlekcisi, l sandalyeci, l tekel-bayii, l berber, 2 kahvehane.

Caddenin sol tarafında görülen eski kale duvarı parçası üzerinde şu hâtıra kitabesi vardır: «23 nisan 1453 pazartesi günü seferi köprü Fâtih Sultan Mehmed tarafından bu civarda kuruimusdu. İstanbul Fetih sDerneği, 1953» (Haziran 1965).

Hakkı GÖKTÜRK

DEMİRKAPU — Meşhur semt; Sirkeci ve Hocapaşa ile Topkapusu Sarayının kale duvarı arasında kalır; aslında adını da Fatih Sultan Mehmed yapısı olan bu kale duvarının şehire açılan dört büyük kapusundan birine nisbetle almışdır, ki bu dört büyük kapu şunlardır: Otluk Kapusu, Bâbihümâyun, Soğukçeşme Kapusu, Demir Kapu (Bu isimlere bakınız).

1934 Belediye Şehir Rehberine göre Eminönü Kazasının Hocapaşa Mahallesi sınırı içinde bulunmaktadır; kesif iş ve ticâret merkezlerinden, çok sesli, gürültülü bir semttir. Trakya otobüsleri, Kastamonu, Çankırı, Tosya otobüsleri buradan kalkarlar; İstasyon Arkası Sokağı âdeta bir otobüsler garı gibidir; Otabüs yazıhaneleri, yolcu kahvehaneleri, yolculara türlü renkli şeyler satan işportacılar, çığırtkan çocuklar, gençler buranın şirin, kalabalığı, semtin hususiyetini veren sesleridir.

DEMİRKAPU — Topkapusu Sarayını şehirden ayıran ve Fâtih Sultan Mehmed yapısı olan kale duvarının, Osmanlı Kütüğündeki kaydı ile «Sûru Hâkaanî» nin şehire açılan dört büyük kapusundan biri:

Otluk Kapusu, Bâbihümâyun, Sokak Çeşme Kapusu, Demir Kapu.

Hâlen durmakda, fakat Topkapusu Sarayı bünyesi ile ilişiliği kesilmiş bulunmaktadır. Eskiden Demir Kapudan Hasbağçenin (Gülhâne Parkının) alt kısmına girilirdi. Zamanımızda ise, Demir Kapunun hemen iç.yanı başından tâ

DEMİRKAPUSU MESCİDİ

— 4388


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

4389 —

DEMİRTAŞ (Mustafa)




Saray Burnunda demir yolu üstündeki köprü
başına kadar yüksek bir duvar çekilmişdir; Sir
keciden gelerek ve Demir Kapunun altından
geçen İstasyon Arkası Sokağı bu duvar boyun
ca uzanır. - ' ' .

Bu saray kapusunun hazin bir hâtırası vardır; Birinci Sultan Mahmud bir cuma günü cuma namazı dönüşünde bu kapudan girerken at üstünde ölmüşdür; Vak'anüvis Vâsıf Efendi hâdiseyi şöyle anlatıyor :

«Pek takatsiz, ağır hasta idi; fıtratmdaki
gayretle yatmıyordu; işbu 1168 senesi seferinin
28 inci cuma günü (14 aralık 1754) namaza Ağa
Camiine çıkdı, namaza kadar pek halsiz ve ız-
dırab içinde olup Saraya döner iken atma güç
lükle bindirildi, Demir Kapu arasına varıldıkda
ruh teslim etti.» .. • >' - '-*~

DEM1RKAPUSU MESCİDİ — Hadikatül Cevâmi şu malûmatı veriyor: «Sarâyi Cedid (Topkapusu Sarayı) kurbindedir; bâniyesi Fâtih Sultan Mehmedin süt annesi Daya Hâtûndur ki Tarakçılarda da bir Camii vardır (B.: Daya Hâtûn). Minberini 1119 senesinde (milâdî 1707-1708) İstanbul kadısı olmuş imâmı sultanî Elhac Mehmed Efendi koymuşdur. Bir zaman sonra Kızlarağası maktul Beşir Ağa bu camii -yeniden yapdırıp bir de mahfili hümâyun koy-. muşdur; vazifesi kendi vakfından verilir, mahallesi vardır».

Cami hâlen mevcud değildir. Ekrem Hakkı Ayverdi «Fatih Devri Mimarisi» adlı eserinde: «Saikını Söğütle Demirkapu arasında bir kö-şebaşında olduğu Melling'in saray plânında ve 1254 (1838) tarihli İstanbul haritasında görülmektedir. Hocapaşa yangınında yanmış ve izi bile kaîmamışdır» diyor. E. H. Ayverdinin bahsettiği son büyük Hocapaşa yangının tarihi hicrî 1282, milâdî 1865 dir. Istanbulun Haliç kıyısında ve o kıyıya yakın mahallelerinde çıkan yangınlardır ki şiddetli poyraz veya gün doğusu rüzgâr esdiği takdirde İstanbul'için büyük ateş âfetleri ola gelmişlerdir; 1865 yangını'da böyle" dir, ateş Hocapaşadan çıkmış bir gün doğusu rüzgârı ile Cağaloğlu. Sedefçiler, Sultanahmed tarafları yanarak kumkapu nişancası ve Kadırga' limanına kadar ihmişdir; Demirkapu tarafına inmemişdir, dolayısı ile de Demirkapu (Daya hatun) Mescidi o yangında yanıp yok

olmamışdır; nitekim, Hocapaşa yangınında 18 sene sonra yapılmış olup Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından tstanbula büyük hizmet olarak neşredilmiş olan 1883 tarihli istanbul haritasında Demirkapu Mescidi «Dayahâtun Camii» adı ile demir yoluna ve Sirkeci İstasyonuna pek . yakm bir mevkide gösterilmişdir.. Tasviri Efkâr Gazetesinin 9 teşrinisani (kasım) 1909 tarihli nüshasında bir şehir haberinde: «Daya hâtûn Camii — Demirkapuda vâki olub Şark Demir Yollarının hîni inşâsında demir yoluna kalb edildiği anlaşılan Dayahâtun Camii şerifi ile mekteb arsaları hakkında bir kayıd ve işâred mevcud ise iş'ân hususu Evkaf Nezâretinden Şehir emanetine yazılmışdır» deniliyor. Bu meseid 1883 den sonra kalkmış, kaldırılmış ve yeri genişletilen demiryolu sahasına katılmış-dır.

. DEMİRKIRAN (M«diha) — Zamanımızın kıymetli ses sanatkârlarından; 1928 de istanbul-da Eyyubda doğdu; aslı Erzurumlu elektrik mühendisi Ali Bey ile Şükriye hanımın kızıdır; Lise tahsili görmüşdür; musikiye olan ilgisi çocukluk çağında başlamış, güzel sesi ile dikkati çekmiş, ve türk mûsikisinde bir. solist olarak 1952 senesinde ilk defa Ankara Radyosunda okumaya başlamışdır. İstanbul, Ankara, İzmir radyolarında çalışmış ve Istanbulun birinci sınıf gazinolarında okumuş, memleketin ünlü sanatkârlarından biri olarak tanııımışdır; Şenç.a-lar ve Phlipis şirketlerine pek çok plâk doldur-muşdur; ve pek çok filmde türkü ve şarkılar söylemişdir.

Tüccarlardan Bay İhsan Ünal ile evlidir ve bir oğlu vardır, deniz sporlarını ve futbolu sever; hususi hayatında hattâ kahve ve sigara tiryakilikleri bile.olmayan bir ev hanımıdır.

DEMİRLİKUYU SOKAĞI — 1934 Belediye Şehir Rehberine göre Haliç Bölgesinde Ba-latda Molla aşkî Mahallesi sokaklarından (Pafta 8/113); Yerine gidilip bu satırların yazıldığı sıradaki durumu tesbit edilemedi .(Şubat 1965).

,,. , .pEMlROGLU.T- XVII.. asır ortasında yaşamış bir .yeniçeri neferidir, cökür çalmada usta bir sazende idi (B.:, Çökür): hayatı hakkında başka bilgi edinilemedi.

Bibi.: Evliya Çelebi, I. ' : ;

DEMİRSOY (Seiâhaddin) — Denizcilik ve gemi makinaları işletme mühendisi, deniz albayı; 1913 de İstanbulda doğdu, Hüseyin Bey adında bir zâtin oğludur, annesinin adı Rukiye Hanımdır. Kasımpaşada Gazi Hasan Paşa İlkokulunda okudu, 1929 da Heybeliada Deniz Lisesini, 1931 de Heybeliada Deniz Harb Okulunu bitirdi ve asteğmen rütbesi ile donanmaya iıı-tisab etti; 1931-1932 arasında harb gemilerinde mühendislik stajı yaparak teğmen oldu; 1932-1934 arasında Güverte Sınıfında kurs öğretmenliği yapdı, 1934 de üsteğmen oldu, 1935 de Heybeliada Yüksek Makina Mektebinden mezun oldu, 1938 de İngiltereye gönderilerek İngiltere Bahriye Nezâreti deniz makinaları işletmesinde ihtisas tahsili ve tsajı yapdı ve 1939 da İngilterede iken yüzbaşı oldu, 1940 da yurda döndü, 1947 de binbaşı oldu, 1949-1952 arasında Yavuz Zırhlısının çarkcıbaşılığını yapdı, 1952 de yarbay olarak 1954 de Deniz Eğitim Kolordu Kumandanlığı teftiş ve tedkik kuruna muta-hassıs olarak tâyin edildi; 1955 de albay ve donanma çarkçıbaşısı oldu; aynı yıl içinde Gölcük Deniz Fabrika şiarı Genel Müdürlüğü bayındırlık müdürlüğüne tayin edildi, 1959 da emekliye ayrıldı ve Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığının fen müdürlüğü deniz makinaları işletme mühendisliğine tayin edildi.

Gemi Makinaları İşletme Odası üyesidir. Bayan Müzeyyenle evli, İlkin (doğ. 1927) ve Fatma (doğ. 1946) adında iki evlâd sahibidir. Bibi.: Kim Kimdir Ansiklopedisi (1963).

DEMiR ŞAH — Geçen asrın ikinci yarısında Kasımpaşada Iplikci Hamamında çalışmış ve muhitinde büyük şöhret olmuş Rumeli muhacirlerinden Tırnavalı bir kıbti dellâkdir. Meçhul bir zât tarafından kaleme alınmış hayat hikâyesini dayım Ali Emîri Efendi merhumun bana bağışladığı kitablar arasında isimsiz bir mecmuadan aynen nahlediyorum:

«Çeşmi siyahı irfanı muhabbetle şûledâr civanı hurdebîn ve hem hizmetinde gaayetle mahir dellâki nazenin :

(Beyit)


Düşmüş telâtumu girdabı bahri aşka dilber Fûtei gülgûnu misâli bâdiban açılmış

«Medînei Kasımpaşada reşk fermayı gülis-tâni safa olan tplikci Hamammın medarı ifti-hârü ibtihâcı, Eflâtûni Yûnânî'nin güldeste! riyazi uşşak olan Kitabı Ziyafetinde beyânı üzre dil yâresinin ilâcı:

(Beyit)

Hayâtı taze viriif uşşâka bûsi payı Şimşir nâlin üzre gör dellâki mehlikaayı



«Çerâğı hüsnü kandili şebistânı hayâl, lisâna geldikde zebanı şîrîni tûtii güya misâl, teni pâki şöyle humret üzredir ki anı gördükde lâlei surh ebkem, verdi âteş renk lât olur :

(Beyit)


Hicâb itme ne var ki olsan serapa «ryan Cihanı tenvir iden mihre ar olur mu hiç

«Ol fetâ ki efsâfı keşîdei silki tahrir oldu, nâmı lâtifi Demir Şahdır, cümleye malumdur ki Tırnavîyül asıl kıbtii gümrahdır, amma ne gam ki şeriri mülki hüsn üzre pâdişahdır, anı sevmemek kasem Hüdâya ki günahdır. Demir Şah Dellâkin zuhuru 1296 şevvali (eylül-ekim 1879) olub taze şâkird uşak idi, ham dest olmamakla iki ay müruru ile îdi adhâda müşteri yıkadı :

(Beyit)

Ey serverî hûbaıı



Âlem sana kurban»

Muzaffer ESEN

DEMlRTAŞ (Faruk) — Gazeteci; 1918 de Uşakda doğdu, Mehmed Ali Bey adında bir zâtin oğludur, annesinin adı Kudriye Hanımdır. Kınalıada ilkokulunda okudu, 1937 de İstanbul Erkek Lisesini bitirdi. Gazetecilik hayatına Tasvirde muhabirlik ile başladı (1940); 1950 de Milliyet Gazetesinin istihbarat şefi, 1952 de aynı gazetenin yazı işleri müdürü oldu, 1957 de de yine Milliyetin Ankara mümessilliğine tâyin edildi. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve İstanbul Gazeteciler Sendikası üyesidir. Yunanca, almanca ve az fransızca bilir. Deniz sporlarını ve güreşi sever. Posta pulu koleksiyoncusudur. Bayan iffet (Orsan) ile evlidir.

Bibi.: Kim Kimdir Ansiklopedisi (1962).

DEMİRTAŞ (Mustafa) — Birinci Cihan Harbinde tarihi Yavuz zırhlısında 7 yıl ateşçilik etmiş bir bahriye neferi; 1895 de Sinobda doğ-nıuşdur, 1914 de on dokuz yaşında iken süvarisi ve 800 nefer mürettebatı Alman olan Yavuza on beş Türk bahriyelisi arasında girmiş ve 1921 yılına kadar zamanının büyük şöhret taşıyan bu harb gemisinde ateşçilik etmişdir; bu geminin maceraları ve içindeki gemici hayatı üzerine zengin hâtıralara sâhibdir; bu arada alman neferlerden Hans Blomel en yakın arka-' daşlarmdan biri olmuş ve bu alman bahriye-


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   51   52   53   54   55   56   57   58   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin