İstanbul ansiklopediSİ istanbul Hanımı Resim : Sabiha Bozcalı



Yüklə 5,85 Mb.
səhifə58/91
tarix11.09.2018
ölçüsü5,85 Mb.
#80346
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   91

deniz asker okulları

— 4402 —


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4403

DENİZ ASKER OKULLARİ




mekteb idaresine bildirmeleri usulü kondu. Son sınıf talebelerinin mezuniyet imtihanları da muallimlerinden gayri liman reisinin ve seçkin kaptanların bulunduğu bir heyet önünde yapılmaya başlandı. Talebe sayısı da 200 e çıkarıldı.

îşte bu ilk bahriye mektebi, Mühendishânei Bahrîi Hümayun kırk yıla yakın Türk donanmasına ilk mektebli zabitleri yetiştirmişdir.

Zamanımızdaki Deniz Harb Okulunun temeli olmuşdur.

Mektebi Bahriye, Mektebi Fünûnu Bahriye — Türkiyede ikinci deniz asker okulu olan Mektebi Fünûnu Bahriye'nin temeli Mühendis-hünei Bahrî'nin son sığındığı Tersanede Erre-hâne denilen eski bıçkı atölyesinde atıldı. Bu okul Hüsurev Mehmed Paşanın ikinci kaptânı-deryâhğında (1822-1827) Mühendishânei Bahrînin ıslahı yolunda kurulmuşdu (B.: Husrev Mehmed Paşa); kurulduğu tarihi kesin olarak tesbit edemedik.

ikinci Sultan Mahmud Orta Havuzun inşâsı münâsebeti ile bir gün Tersaneye geldiğinde Divanhanede tersane erkânı ile konuşurken Bahriye Mektebinin Efrehâne binasında mevcud 200 talebesi ile çok sıkıntılı bir durumda bulunduğu padişaha arz edildi ve mektebe başlı başına bir bina inşâsı için pâdişahdan irâdesi alındı, ve bu işi o zaman kaptanpaşalık vekâletinde bulunan Ahmed Fevzi Paşa üzerime aldı (B.: Ahmed Fevzi Paşa, Firari Hâin; cild l, sayfa 365). Mekteb binası için Kasımpaşada Halice nazır bir tepe üstünde Cezayirli Gazi Hasan Paşanın konağı seçildi. Bu büyük ve köhne konak 1828 de satın alınarak yıkdırıldı ve yerine yeni bir Bahriye Mektebi binası yapdırıldı ki zamanımızda Kasımpaşada Bahriye (Deniz) Hastahanesinin ortasında bir kulesi olan eski kısımdır. Yapı ancak hicrî 1254 (M. 1838) y.ılmda tamamlandı ve kapusunun üzerine bir tarih kitabesi kondu, tarih beyti şudur (tarih mücevherdir):

Noktai târihi Zîver hisab idüb didim «Mektebi Behriye ihya kıldı şehinşâhı din» 1254 (M. 1838)

Mektebin eski bıçkı atölyesinden yeni binaya, ikmâlinin hemen tezine taşındığı muhak-kakdır. Mühendishânei Bahrî gibi bu Mektebi Fünûnu Bahriye de dört sınıflı idi. îlk sınıfına 14-16 yaşındaki gençler alınıyordu ve ilk üç sınıfında iki senede bir yapılan imtihanlarla sınıf

geçiliyor, bu suretle dört sınıflı mekteb 7 senede bitiriliyordu. Yeni binaya geçerken Bahriye Mektebinin tahsil seviyesi de yükseltilmek istenmiş, talebesinin Darülfünundan alınması ka-rarlaşmışdı.

Mektebin yeni binaya taşındığı 1838 den Patrona Mustafa Paşanın mekteb nazırlığına tayin edildiği 1847 senesine kadar geçen 9 yıl içinde Mektebi Bahriye yeni binasında da arzu edilen gelişmeye kavuşamadı. Yeni bina aslında 400 talebeye göre yapılmışdı. İçinde dört-yüz talebenin rahatça barınması gereken binanın bu kadar talebeyi alamadığı görüldü, müstahdemleri kifayetsiz olduğundan temizliğine de gereği gibi bakılamadı. Darülfünun açıl-lamamışdı, Mektebi Bahriyeye oradan talebe al-'* mak da bir hayal olmuşdu. Talebeler çocukdu. İnşâiye bölümü hemen muattal halde idi; buharlı gemilerin makinaları süratle gelişmiş, bu yeni makinaları idare edecek zabitlerin yetiştirilmesi, seyri şefâin bölümü de ihmal edilmiş-di. Mekteb nazırı Patrona Mustafa Paşa (B.: Mustafa Paşa, ingiliz Patrona) bir ıslahat lâyihası hazırladı ve bunu kaptanıderyâlık makamına verdi, Mustafa Paşanın hazırladı bu ıslahat projesinin başlıca maddeler şunlardır : '


  1. — Mektebin talebe kadrosu ençok 120
    olacak

  2. — Dört sınıflı olan mektebde tahsil müd
    deti de 4 sene olacak

  3. — ilk sınıfdan başlamak üzere talebe
    «Güverte» ve «Makine ve İnşâiye» iki meslekî
    ihtisa şubesine ayrılacak

  4. — Son iki sınıfda da «Makine ve İnşâi
    ye» şubesi, yine bu isimlerle iki ayrı şube ola
    cak, yani ilk iki yıl Makina ve înşâiye üzerinde
    bir bilgi edinen gençler son iki senede yalnız
    makina ve yalnız İnşâiye de ihtisaslarını ta
    mamlayacaklar.

  5. — Darülfünundan talebe temin olunun
    caya kadar Mektebi Bahriyeye bahriye mensub-
    larmm evlâdlan alınacak^ onlar kadroyu dol
    durmadığı takdirde diğer meslek erbanın ço
    cukları alınacak




  1. — Mektebe girebilmek için sihhî muaye
    nede müsbet rapor almak, okuma yazma bilmek
    şart olacak, hatır ile asla talebe alınmayacak

  2. — Mektebin ilk sınıfına girmek için yaş
    haddi 14-16 olacak

  3. — Yabancı dil olarak fransızca öğren
    mek mecburî olacak.

Meclisi Bahriye bu projeyi aynen kabul etti, yalnız iki madde ekledi :

9 — Şimdilik Adalar Denizinde Ege Deni


zinde, ilerde ise Bahri Muhitde (Okyanosda)
dolaşmak üzere bir veya iki mekteb gemisi lâ
zımdır

10 — Yabancı dil olarak fransızca ihtiyarî,


ingilizce mecburî olacak (Bu projedeki rakam
lar tarafımızdan konulmuşdur)

Mustafa Pasa projesine bir de ders müfredat programı eklemişdi.

Bu layihanın ve ders müfredat programının tasdik ve tatbiki Mektebi Bahriyede gelişme yolunda büyük bir dönüm noktası teşkil etti. O sıralardadır ki mekteb, Kasımpaşada sureti mahsusadâ yapdırılmış olan binayı da terkede-rek 1850 de Heybeli Adada bulunan bahriye kışlasına nakledildi. Bu naklin sebebi şu idi :

1828 senesinde Sakızağacında bir Bahriye Hastahânesi yapılmışdı; binası çok küçükdü, Tersaneye de çok uzakdı. Tersaneye yakın, geniş ve havadar bir bina arayan Bahriye Nezâreti Kasımpaşadaki Bahriye Mektebinin hastahâ-ne için çok uygun olduğunu gördü. Mekteb binasının hastahâneye çevrilmesi için mektebe bir yer bulmak gerekiyordu. Mekteb için de Heybeli Adada yine 1828 yılında inşâ edilmiş Bahriye Kışlası münâsib görüldü (B.: Deniz Has-tahînesi) ve mekteb Kasımpaşadan Heybeli Adaya götürüldü.

Heybeli Ada Bahriye Kışlası bir dörtgenin üç çizgisi boyunca inşâ edilmiş bir binalar mecmuası idi: müteaddid koğuş ve odalardan mü-rekkeb asıl kışla, bir hünkâr kasrı, bir cami, bir hamam, bir hastahâne ve şâir müştemilât. Kapusunun üzerindeki kitabesinin tarih beyti şudur (tarih mücevherdir):

Rif'atâ as cevher âsâ kışlaya târihi

«Kelde mellâna bina bu kışlayı Mahmud H\ »

1344 (M. 1828)

Kasımpaşadaki Bahriye Mektebi inşâsından 12 sene sonra «Deniz Hastahânesi», Heybeli Adadaki bir gemiciler kışlası da inşâsından 22 sene sonra Bahriye Mektebi olmuşdu, binâlc-r hüviyetlerini değişdirdiler, fakat kapularında-ki kitabeler yerlerrinde kaldı.

Bahriye Mektebi Heybelideki kışlaya nakledildiğinde cami yanındaki hünkâr kasrı dershanelere tahsis olundu. Büyük salonuna pâdişâhların ziyaretleri için bir taht kondu ve bu salonun kapusuna sû levha asıldı:

Rütbetül ilim, aler-rüteb (İlim rütbesi bütün rütbelerin üstündedir) Abdülmecid Bin Mahmud Han 1266 (M. 1850)

İşte bu levhadaki tarih, Bahriye Mektebinin Heybeliye nakli tarihidir.

Bu İstanbul Ansiklopedisinin kalem arkadaşlarından ve Topkapusu Sarayı Müzesi ile Deniz Müzesinin eski müdürlerinden merhum Haluk Yusuf Şehsüvaroğlu «Yüz sene evvel - Kasımpaşada açılan İlk Bahriye Mektebi» isimli makaalesinde bu büyük mektebin -ilk yılları içindeki talebe hayat ve nizâmını şöyle anlatıyor :

«Kalkma, yatma, ders, paydos ve yemek zamanları trampete vurularak bildirilirdi. Talebe seher vaktinde kaldırılırdı, yüz yıkanıp sür'atle giyindikden sonra ilk iş abdest almak olurdu, ve beş vakit namazda mutlaka adbest tazelenirdi. Sabah ve öğleden sonra iki ders yapılırdı, öğle paydosundan başka teneffüs yokdu. Dershanede asfa konuşulmazdı. Dershaneye her sınıf avluda tabur olarak girerdi. Kendi aralarında müzâkereler koğuşlarında yapılırdı. Muallim tarafından sorulan sulallere cevab verememek ayıp sayılır, böyle bir talebe tekdir edilir, tekerrüründe dayak cezası alırdı. Dayak, asker ocaklarının kadim geleneği olarak yüzü koyun yatırılan talebenin kaba etlerine bildirilen sayıda değnek vurmakdı, pek haysiyet kırıcı idi, onun içindir ki talebe dayak cezası almamak için derslerine elinden gelen gayreti gösterirdi. «Yemekhanenin adı Lokanta idi. Talebeye kendi aralarında olsa bile efendimsiz konuşmamaları önemle tenbih edilmişdi.

«Yat trampetesi yatsı namazından bir saat sonra vururdu. Koğuşlara gidip soyundukdan sonra isteyenler arkadaşlarından birinin yatağı üzerinde toplanarak bir müddet daha ders müzâkeresinde bulunabilirlerdi; uyuyanları rahatsız etmemek şartı ile izin verilirdi. Gece nöbetçisi zabitler, yanlarına aldıkları bir kaç bahriye neferi ile koğuşları sabaha kadar bir kaç kere dolaşırlardı. Kavga eden iki talebe yakalandığı zaman, sebebi ne olursa olsun mektebin geleneği olarak yaşça küçük olana 15, büyük olana da 20 değnek vurulurdu, ve her ikisi 24 saat katıksız ekmek verilerek hapsedilirdi. Bir arkadaşının herhangi bir şeyini haber vermeden almak hırsızlık sayılırdı, ilk seferinde yüz

DENİZ ASKER OKULLARI

4404


İSTANBUL

ANSİKLOPEDİSİ

— 4405 —

DENiZ ASKER OKULLARI




değnekle meydan dayağına yatırılır (B.: Dayak),, tekerrüründe ikiyüz değnekle meydan dayağı atıldıkdan sonra 3-6 ay prangaya vurulur ve bu ağır hapis cezasını çekdikden sonra mektebden tard edilirdi. Askerlik kurraasını bahriyeden çekmiş bir nefer okuma yazma biliyorsa ve Bahriye Mektebine girmek isterse gencin bu arzusunun tahakkuku için kolaylık gösterilir, kendisine gereken kitablar verilerek kitabet ve hendese derslerinden imtihan edilir, muavaffak olursa mektebe alınırdı.

«Mektebin üniforması kışın koyu lâcivert çuhadan stire pantalon kısa gemici kaputu ve fes idi, setire üstüne tokası çapalı bir kemer bağlanırdı; yazın kaba beyaz ketenden pantalon ve kırmızı çuhadan mintan giyilirdi. Mintan, frak kesiminde bir ceketin adı idi, şu fark ile ki arka kuyruk kısmı yokdu, önü açık durur, iki yanında üçer süs düğmesi vardı, mintan altına da göğsü boyun hizasına kadar örten bir fanila giyilirdi. O devirin bahriye neferleri gibi bele kuşak sarmazlar idi..» (Haluk Y. Şehsüvaroğlu).

Bahriye Mektebinin ilk devirlerinin üniforması üzerine elimizde son derecede dikkate değer bir vesika vardır ,uzun boylu, bıyıkları henüz terlemiş yakışıklı bir delikanlının bir boy portresidir^ İstanbulda Beyoğlunda Vasil Kar-gopulo Fotogfarhânesinde çekilmiş olan resmin arkasına kurşun kalemle ve çok güzel bir yazı ile «Rifat Beyin bahriye talebelerinden» ibaresi yazılmışdır;- sahhaf - koltukcu Nizameddin Ak-tuç vâsıtası ile Keçecizâde îzzzet Fuad Paşaya âid bir evrak tomarı arasında elimize geçmişdir, delikanlının kıyafeti şöyledir: pantalon yerine îskoçyalılar veya Yunanlı efzonlâr gibi diz ka pağı hizasına kadar inen kısa bir eteklik giy-mişdir, baldırlarında islemeli tozluk, üstünde yine işlemeli bir cebken, başında da püskül kenarından 2-3 parmak kadar uzun fes vardır; eebkeninin işlemeleri arasında ve iki ön köşede birer ay-yıldız nisanı vardır. Aynı kiyâfet ile İzzet Fuad paşanın da en çok 3 yaşında iken çekilmiş bir resmi vardır. Paşanın doğum tarihi 1860 olduğuna göre bu resimlerin 1862-1863 arasında çekilmiş olması gerekir, Sultan Azizin ilk saltanat yıllarıdır, ve kim olduğunu tesbit edemediğimiz Rifat Beyin bahriyeli talebesi, o sırada Heybeli Adada bulunan Bahriye Mektebinin talebelirinden biridir. Halk nazarında asla beğenilmeyeceği muhakak olan bu üniformanın kabul edilmesi ile kaldırılması bir olmuş

olacakdır ki elimize bu resimler geçmemiş olsaydı Bahriye Mektebi tarihçesinde kesin olarak unutulmuş olacakdı.

Mektebi Fünunu Bahriye (Bahriye Mektebi) zamanımızda «Deniz Harb Okulu» adını almışdır.

Bahriye idadisi —Mektebi Fünunu Bahriye (Bahriye Mektebi), kara ordusu için açılan Harbiye Mektebi gibi yüksek bir askerî meslek ve ihtisas mektebi olarak açılmışdı. Kendine lüzumu plan talebeyi gereği gibi yetiştirmek üzere piyade, topçu, tıbbiye idadileri gibi 1852 — 1853 arasında bir de Bahriye îdâdîsi açıldı. Dört sınıflı olan bu mekteb Kasımpaşada Tersanede tâyin edemediğimiz bir binada açılmışdı. 1864 de bütün askerî îdâdîler (piyade, bahriye, topçu, tıbbiye) Galasarayı îdâdîsi binasında bir idare altında toplandılar, ayrı ayrı kadrolarda talebeler oldukları halde îdâdî tahsillerini muş terek gördüler, diplomalarını aldıkdan sonradır ki asıl meslekî asker mekteblerine dağıtıldılar. Fakat bu müşterek eğitim ve öğretimden fayda görülemedi, bilhassa Bahriye îdâdîsi talebesi için bilâkis kötü oldu; Mektebi Bahriyeye verilecek gençler için îdâdî tahsilinde yalnız nazarî bilgiler kâfî değildi, gemici olan çocukların o çocukluk yaşlarında iken deniz ile ülfetleri lâzımdı, gemi hayatına alınmaları lâzımdı, gemicilik âletleri gözle görüp tanımaları, elleriyle kullanmaları lâzımdı. Diğer askerî idadiler için de böyle idi; 1878 de askerî îdâdî ler Galasaraymdan alınarak müstakil müesseseler halâinde dağıtılırken Bahriye îdâdîsi de Heybeli Adaya götürüldü. Adada Bahriye Mektebinin dershane binası ile vapur iskelesi arasında 1861-1862 de Sultan Aziz tarafından yaptırılan büyük ve ahşab bir köşke yerleşdirildi. 1908 de bu köşk yeni kurulan Ticâreti Bahriye Mektebine verilerek Bahriye îdâdîsi sınıfları Bahriye Mektebi binası içine alındı. Bahriye Mektebi içinde bu Bahriye îdâdîsi sınıfları za-manımızdaki Deniz Lisesinin temeli olmuşdur. Bahriye Rüşdiyesi — 1875 de ilk askerî rüş-diyeler açılırken Bahriye îdâdîsine talebe yetiş -dirmek üzere Kasımpaşada hastahâne' arkasında bir binada bir de Bahriye Rüşdiyesi açılmışdı (B.: Rüşdiye Mektebleri); bir müddet sonra Bahriye Kâtib Mektebi de bu rüşdiye binasına nakledildi (B.: Bahriye Kâtib Mektebi). Bahriye Rüşdiyesi meşrutiyetin ilânından az sonra Heybeli Adadaki Bahriye Mektebi için yeni bir

tahsil sistemi kabul edilerek Bahriye îdâdîsine talebe alınmamasına karar verildiğinde lağvedildi.

Bahriye Kâtib Mektebi — Bahriyede donanma teşkilâtı içinde ve gemilerde kâtiblik ayrı ihtisas isteyen bir işdi; kâtibin ayrıca gemi seyrü seferinden anlaması, gemici eğitimi görmüş olması lâzımdı. Osmanlı donanmasının ilk okur yazar zabitleri arasında kâtibleri Mü-hendishânei Bahrîi Hümâyunun Seyri Sefâin kısmı yetiştirmişdi. Mühendishânei Bahrînin yerini alan Mektebi Bahriye güverte, makina ve inşâiye zabitleri yetişdirmeye başladı, kâ-tib sınıfı menşe'siz kaldı. Bunun üzerine Kasımpaşada havuzlar arkasında bir binada üç sınıflı bir kâtib mektebi açıldı. Biri Bahriye Rüşdiyesi açılınca kâtib mektebi de..,üç sınıf-dan iki sınıfa i ıdirilerek rüşdiye mektebinin binasına nakledildi, şöyleki bahriye rüşdiyesl-ni bitirenler bahriye îdâdîsine geçiyorlardı, bu çocukların içinden kâtib olmak isteyenler iki sene kâtib sınıflarına devamdan sonra oradan «brik kâtibi» rütbesi ile diploma alacaklardı; sonra sırası ile «korvet kâtibi» «firkateyn kâtibi», «kalyon kâtibi» olacaklar,, binbaşılıkla güverte zabitliğine geçecekler; giderek gemi süvarisi olabileceklerdi. Kâtib Mektebi 1909 da lağvedildi.

Haddehane Mektebi — Haddehane Kasımpaşada eski tersanede demir ve bakır gibi mâdenleri levha ve çubuk-tel hâline getiren büyük bir atöliye- fabrikanın adıdır. Ahşab kalyon teknelerinin bakır levhalarla kaplanmaya başlanması ve bu münâsebetle harb gemilerinin zırhlı adını alması üzerine ikinci Sultan Mahmud devrinde kurulmuş, som saç ve çelik tekneli buharlı gemiler devrinde de büyük bir önem almışdır.

İstanbulda mîrî fabrikalar, bu arada bilhassa askerî fabrikalar çoğalınca buralara iş-, ci-amele bulmakda güçlük çekildi, bu sıkıntı tersane haddehanesinde de oldu. İkinci Sultan Abdülhamid devrinde kendi işçi ve amelesini tam ihtisas ile kendisi yetişdirmesi düşünülerek tersane haddehanesinde «Sibyan Koğuşu» adı altında bir çırak mektebi açıldı. Bu koğuşa İstanbul halkının ayak takımına men-sub çocukları alındı, iç çamaşırlarına varınca-giydirilip kuşatılarak iaşe ve ibateleri temin edildi. Haddehane Sibyan Koğuşuna girmek

için şartlar en az 12-16 yaş arasında bulunmak, vücud yapısı ve sihhati gireceği ağır işe dayanıklı, sağlam olmak mahallesinden bir hüs nü hal kâğıdı getirmek ve müslüman evlâdı olmakdı. Çocuklar gündüzleri haddehanede çırak olarak çalışırlar, geceleri koğuşda, başda okuma yazma ve âdabı diniye gelmek üzere iki saat nazarî ders görürlerdi. Bu sibyan koğuşu için azamî yaş haddi 19 idi, sonra haddehanenin veya tersane fabrikalarından herhangi birinin ücretli işçi kadrosuna alınırlardı.

İstanbul Ansiklopedisine kıymetine baha biçilmez notlar ve hâtıralar tevdî etmiş olan Üsküdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca (Vâsıf Hiç) de çocukluğunda bir müddet Haddehane Sibyan Koğuşunda bulunmuşdur (B.: Hiç, Vâsıf).

O devrin âdetince, Haddehane Sibyan Koğuşu üzerine Lütfi adında biri tarafından «Destanı Sibyan» adı ile bir destan yazılmışdır; bu destanın aşağıdaki metnini Tâhir Alan-gu'nun «Çalgılı Kahvehânelerindeki Külhanbeyi Edebiyatı» isimli eserinden alıyoruz. T. ^|langu destanın elindeki nüshasında okuya-i madiği kelimeleri göründükleri şekilde kay-detmişdir; biz, o şekle yakın ve bir mânâ verebilen kelimeyi koyduk ve o kelimeleri bir mûtarıza içinde kaydettik. İfâdesinden destan yazarı Lütf i'nin haddehane sibyanlarmdan olub tulumbacılık âleminde yeni yeni kanad çırpmaya başlamış biri olduğu anlaşılıyor:, destan şudur :

1 . Sene biniçyüz senesinde heman

İrâde buyurmuşdur Sultan Abdülhamid Han Basılıp ceridelere -slmıtşdur ilân Sınıf küşâd olsun sajjî sibyana

2 . Nüfuzu pâdişâh emri yerine geldi

Şâkirdan cümlesi şad club geîdi Nizam olduğunu cümlesi bildi

•»

Söyle müjd"e olsun sabi sibyana



3 . S îr kumandanımız..-ol Arif Paşa

Devri âlem durdukça sen binler yaşa Gezib kışlamızı eyle temaşa İsmi ver şan olsun sabî sibyana

4 . Ramazanı şerifin yirmi yedisi

Kışlamıza girdik Kadir gecesi Bu şeb hanesine gitsin cümlesi Yeleden ruhsat oldu sabî sibyana




— 4406

— 4407 —
DENiZ ASKER OKULLARI

5 . Hüseyin Efendi kışlaya girdi

Çarkçılar içinde yokdur menendi Cümle zabıtana verir emri Emir ilân olsun safoî sibyana

6 . Kışlamızın önü bahir limandır

Kumanda borusu derde dermandır

Bize divan hem zâbıtandır

Söyle bu şeb divan olsun sabî sibyana

T . Aksam sabah nöbet bekleriz

Zabitan gelir diye yolun bekleriz Yatıya gitmeye candan severiz îzin beyan olsun sai>î sibyana

8 . Analar atalar evlâdını bekler

Bize izin vermez paşalar beyler Bu şeb gelir diye yolumuz gözler Bu da hicran olsun sabî sibyana

9 . (Evciler) kışlada kalır bir gece

Hanesine gider ertesi gece Bana onbeş günü geçsin deyince Günler hasret olsun sabî sibyana

10 . Abdest alır sibyan namaz vaktinde

Namaza gideriz beş vakit günde Cemaat arkada imam ilerde Şöyle iman olsun sabî sibyana

11 . Saat onikide oluruz divan

Cem olur bir yere sibyan salardan Çağırırız :— Çok yasa Abdiilhamid Han Şâhid (enam) olsun sabî sibyana

İZ . Nuş ederiz kahve kahvehanede iki üç saat vardır müsaade Herkes refîkiyle zevktt sefâde Zevkü sefa olsun sabî sibyana

13 . Pazar geceleri ruhsat verilir

İki posta gidip ikisi gelir Yatıya gidenlerin gönlü şad olur Pazar seyran olur sabî sibyana

14 . Sibyan hocası Âli Efendi

Gelmemiş cihâne misli menendi

Geldi kabahatli dişin bilendi

Güllü âsiyan olsun sabi sibyana(?)

15 . Erkânı har b için çifte kolağası

Sibyan bölükleri gönül (cilâsı)

istanbul


Tâlim kumandanı kudret dâvası Emret tabur olsun sabî sibyana

16 . Çâre yok böyle takdirde nâbından(?)

Yaradan etmesin bizi muzdan (?) Bende bir diyim eder ganî Yezdan Hakdan ihsan sabi sibyana

17 . Lütfi hizmetde tamam eyledi

Kışla devrûnunda şan eyledi Sibyana çifte destan söyledi Yadigâr olsun sabî sibyana

Kadim behriyeliler, kalyoncular İstanbul-da türlü yolda haşarılık ile meşhurdu; bahriye efradının bu şöhreti ikinci Sultan Abdülhamid zamanında da devam etmişdi.

Haddehane sibyanlarının üniformaları o devrin bahriye neferleri üniformasının aynı idi.- Bu benzerliğin tesiri ile olacak} Haddehane Sibyanları bıçkın meşreb gençler olmuşlardı. Yakın geçmişin yangın tulunbacıhğı âleminde, bu arada çalgılı kahvehanelerin se-mâici, destancı, mânici gençleri arasında bahriyelilerin hemen hepsi haddehâneli idi.

Gemilerde, makinalan iyi idare edecek, kullanacak/ koruyacak çarkçı efrada donanmanın şiddetle ihtiyâcı vardı, hattâ bu efradın ağır hizmet olan gemiciliği meslek edinmeleri şarttı. Haddehane Sibyan koğuşundan ise ancak tersane fabrikalarında çalışacak usta ye-tiştirilebiliyordu. 1908 meşrutiyetinde donanmaya büyük önem verilirken bilhassa bu nokta üzerinde de duruldu, ve Haddehane Sibyan Koğuşunun hem nazarî ve amelî tedrisâ-' tında hem de idaresinde ıslaha muhtaç pek çok nokta görüldü. Mevcut çıraklarını yetiştirip çıkardıktan sonra kapanmasına ve yerine bir Çarkçı Çırak Mektebinin açılmasına karar verildi, 1908 den itibaren Haddehaneye yeni çırak-öğrenci alınmadı ve Haddehane Sibyan Koğuşu böylece 1910 da kapandı.

Deniz Gedikli Erbaş Okulu — Hayatını donanma hizmetine bağlamış, harb gemilerinde gemiciliği meslek edinmiş bahriye efradını, deniz gedikli küçük zabitlerini yetiştiren müessese olarak Deniz Gedikli Erbaş Mektebini bâzı târih yazarları Türkiyenin en eski bahriye mektebi olarak görürler. Istan -buldaki kadim t.ıb medreselerini İstanbul Üniversitesinin tarihçesine bağlayan görüşün ay-

ANSİKLÖPEDİSI

nıdır; şöyle ki, Deniz Gedikli Erbaş Mektebinin temeli, denizciliğin kürek devrinde ve daha İstanbulun fethinden evvel Geliboluda ilk Osmanlı tersanesinin yanında, önce Pençik Oğlanlarından, az sonra da Devşirme Oğlanları arasından seçilmiş «Azeb»lerin tâlim ve terbiye gördükleıi Azebler Kışlasıdır derler. (B. Azebler; Acemioğlanları; Yeniçerilîler). Donanmamızın en eski gedikli bahriyelilerine alem olmuş «Azeb» ismi «Bekâr Gene, Bekâr Uşağı» demekdir, donanma hizmetinde bulundukları müddetçe evlenemezlerdi. Istan-bulun fethinden sonra bu kışla tersane ile birlikte İstanbula nakledilmiştir.

İstanbul Tersanesi Kasımpaşada kurul-.muşdu. Gemi inşâ tezgâhları, kalafat yerleri, anbarlar ve bir forsa-kürekçi zindanı ile (B. Forsa; Kürek; Tersane Zindanı) oldukça geniş bir sahayı kaplamış olan Kasımpaşa Tersanesi hududu içinde donanmanı^ donanma gemilerinin gedikli efradı olan Azebler için bir kışla yeri bulunamamış, onlar için de Halicin öbür yakasında ve Tersanenin karşısında Unkapanında «Azeb Odaları» adı ile bir kışla yapılmışdı. «Oda» o devirlerde «Kışla» karşılığı kullanılmış bir isimdir, Istanbuldaki iki büyük yeniçeri kışlası da «Eski Odalar» ve «Yeni Odalar» isimleriyle meşhurdur. Unka-panmdaki Azeb Odalarının camii ve hamamı da «Azebler Camii» ve «Azebler Hamamı» a-dı ile anıla gelmişdi. Azeb Odaları denilen kışla XVIII. yüzyılda kürekli gemilerinin yerini yelkenli harb gemileri kalyonlar alıp da «Kalyoncu» adı ile yeni bir sınıf bahriye askeri kurulduğunda kaldırılmışdı. O kışlanın camii ile hamamı isimlerini muhafaza ederek zamanımıza kadar gelmiş, Atatürk Bulvarının açıldığı sırada yıkdırılmışdır.


Yüklə 5,85 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin