Konya öNSÖz rahman Allah, Rahim Allah, Ey Allah’ım Senin adınla


Oyun ve Oyuncağın Çocuğun Yetişmesinde Etkisi



Yüklə 0,63 Mb.
səhifə10/11
tarix19.11.2017
ölçüsü0,63 Mb.
#32299
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Oyun ve Oyuncağın Çocuğun Yetişmesinde Etkisi;
“Çocuklar yaptıklarınız şeyleri söylediklerinizden çok daha kolay öğrenirler.” (Kevin Steede)

“Oyun ile çocuk birbiriyle bütünleşmiş iki kelimedir. Aslında çocuk da bir oyun demektir. Oyunsuz bir çocuk düşünülemez. Yapılacak şey, oyunun gücünü çocuğun eğitimine yönlendirmektir.” (Dr. Halit ERTUĞRUL)

Oyun, çocuğun bedeni ve sosyal gelişmelerine imkân veren bir araçtır. Günümüzde bazı aileler çocuğun bu denli önemli olan bir ihtiyacını ondan esirgerler. Aslında çocuk oyun vasıtasıyla bol miktarda oksijen alır. Aldığı besinleri daha iyi yakarak, zihnen verimli bir çalışmanın önünü açarak bedeni gelişmeyi sağladığı gibi sağlıklı ruhsal bir gelişmeyi de temin etmiş olur.

Ayrıca burada, çocuk oyun arkadaşlarından çok şeyler öğrenir. Onlarla işbirliği yaparak, büyüdüğü zaman içine gireceği sosyal dünya içinde nasıl yaşayacağının buradan alarak tecrübe kazanır. Zamanla oyun kuralları ile toplumun değer yargıları arasındaki ilişkiyi kavrar. Aynı zamanda oyun çocuğa sosyal gelişmeği, kollektif çalışma şuurunu aşılar. Çocuğa alınacak oyuncaklar bu yönden çok önemlidir. Çocuğun duygularını ve zihnini geliştirecek vasıfta oyuncaklar alınması tercih edilmelidir.

Oyun ve oyuncak tabii ki çocukları yetiştirmez, ama ruhsal ve fiziksel gelişimini destekler. Çocuklar pek çok şeyi oynayarak öğrenir. Bu anlamda oyuncaklar çocuğun deney araçları, bir nevi laboratuarlarıdır. O laboratuarda hayata hazıranacaktır. Bu sebeple oyuncak seçimi önemlidir. Yanlış oyuncak çocuğu yanlışa, doğru oyuncak doğruya yönlendirecektir.

Pedagog Rousseau, çocukların oyun ve oyuncakları hususunda aynen; Arzu ettikleri vakit çocuklar sıçramalı, koşmalı ve bağırmalılar. Zira çocukların bu hareketleri, kuvvetlenmeye yeltenen bünyelerinin ihtiyacındandır. Çocuğun oyunlarına, eğlencelerine, oyuncaklarına sevimli insiyaklarına daima hürmetkâr olunuz.” Görüş beyan ederek, çocuklara karşı her halükârda müsamahakâr davranılması gerektiğini ifade etmektedir.

Çocuğu arkadaşlarından ayırmak, onların yanlarına gitmesine mani olmak ve bırakırsak ahlakı bozulur diye onu oyuna göndermemek sosyal yönden daha önemli problemlerin yaşanmasına neden olabilir. Bu konuda anne ve babaların çok dikkatli olmaları gerekir.

Ev ortamında bir odaya kapatılarak sadece oyuncakları ile oynamaya terk edilen bir çocuk, sokak ve toplum hayatına katılılığı zaman önemli sayılacak derecede uyum güçlükleri gösterecek, sosyal açıdan kendisini derin bir aşağılık duygusunun içine düşmekten alıkoyamayacaktır. Çünkü çocuk demek oyun demektir. O, oyuncakları, oyunları ve arkadaşlarıyla büyümelidir.

Şu hiç unutulmamalıdır ki, okul çağına kadar devamlı yetişkinler arasında yaşayan çocukların davranışları çok değişiktir. Okulda ve oyunda adeta yetişkin gibi davranırlar.

Böyleleri çocukluklarını yaşayamadıkları için ileride daha büyük problemlerle karşı karşıya gelebilirler. Bu gibileri, toplum içinde uslu çocuk diye vasıflandırılır, hatta örnek olarak takdim edilirler. Ancak ruh sağlığı yönünden asıl dikkat edilmesi bu tür çocuklardır. Çünkü bunlar oyun ve oyuncaklarını unutarak, yetişkinlerin ağırbaşlılıkları ve ciddilikleri ile karşı karşıya kalarak çocukluklarını unutmuşlardır. Anne ve babalar böyle durumlarda çok dikkatli olmalıdırlar.

(Hani 2000 yılı Kasım’ında, birkaç çocuk, insanüstü güçlerle donatılmış uçan bir çizgi film kahramanına özenerek kendisini pencereden atmıştı ve o çizgi filmin yasaklanması gündeme gelmişti; ben yasaklanmamasını savundum. Ters gibi geliyor, ama bence doğru tavır bu.) Çünkü yasaklama ilgiyi arttırır. Bu defa kasetlerini alır ve çocuklara seyrettirirler. Kasetler karaborsaya düşer. Onlarca kişi haksız kazanç sağlar.

Ama tabii benim karşı çıkışımın sebebi ekonomik değildi kafamda şu soru vardı: “Neden bu filmi seyreden milyonlarca çocuktan sadece birkaçı böyle bir etki altına girdi?” Şu sonuca vardım: Çizgi film kahramanına özenen çocuklara hayal ile gerçeği ayırt edecek ölçüler verilmemiş. Bunu onlara kim verecekti: Tabii ki aileler. Aile fertleri, anne ve babalardır.

İşte bu yüzden aile eğitimi ve sağlığı üzerinde çok duruyorum. Çocuklarımız ruh sağlığı açısından sakat kalırsa, geleceğimiz sakatlanır.)) (Yavuz BAHADIROĞLU)

Oyun ve oyuncak konusunda sözü bir uzmana bırakmak istiyorum. Gazi üniversitesi Meslek Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitim ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Dr. Özlem ERSOY: “Çocuklar, aletlerin nasıl çalıştığını düşünerek bulma, yeni kelimeleri ve fikirleri öğrenme, hayal gücünü geliştirme, problem çözme ve işbirliği yapabilme gibi pek çok beceriyi oyun oynarken öğrenir” dedikten sonra, oyuncakları ve fonksiyonlarını tasnife geçiyoruz:

1.El işlevli Oyuncaklar: Çıngıraklar, basınca öten oyuncaklar, toplar, yap-bozlar, boncuklar ve kart oyunları çocukların el, göz koordinasyonunu geliştiriyor. Problem çözme ve işbirliğini teşvik ediyor, ayrıca aletlerin çalışma şeklinde fikir üretmeyi öğreniyor.

2.Kitap ve Kasetler: Bebekler parlak resimlerden hoşlanır ve kısa sürede kitapların sayfalarını çevirebilirler. Daha büyük çocuklar için hikâye ve şiirler eğlencelidir. Kitaplar ve kasetler çocuğa yeni bilgiler kazandırır, yerleri ve insanları anlamasına yardımcı olurlar, dilleri gelişir.

3. Yapı-Bina Gereçleri: Ağaç işi malzemeler, inşaat takımları, bloklar (birleştirilebilir) gibi oyuncaklar çocukları bilime yaklaştırır, sayı kavramlarını geliştirir.

4. Deney Malzemeleri: Kum, kil, su ve müzik aletleri gibi deneysel malzemeler öğrenme araçlarıdır. Çocuklar bunlarla oynarken malzemeyi kontrol etmeyi öğrenirler.

5.Aktif Oyun Gereçleri: Bunlar çocuğun fiziki saldırılara karşı gerekli güveninin ve kararının gelişimini destekler. Onlarla oynarken, çocuğa aşırı koruyucu davranılmamalı, ona güvenilmelidir. Parklarda gördüğümüz, bazılarının görüntüsünden etkilendiğimiz ve korktuğumuz eski oto lastikleri ile tırmanma kafesleri çocuğun dengesini sağlar. Çocuğun atlaması, tırmanması ve diğer çocuklarla oyun kurması için mükemmel oyuncaklardır.

6. Gerçeğin Taklidi Oyuncaklar: Oyuncak bebekler, doldurulmuş hayvanlar ve hareketli şekiller gibi nesneler çocukların hayal güçlerini kullanmalarına ve yeni davranış biçimlerini denemelerine fırsat verir, böylece hayatı tanımalarına yardımcı olurlar.

Oyuncak çocuğun yaşına ve cinsiyetine uygun olmalı. Doç. Dr. Selahattin Şenol, bunları dört kategoriye ayırıyor:

1.Duygusal Oyuncaklar: Duygusal zorlukların yenilmesi için seçilen bazıları oldukça çirkin, yumuşak ve tüylü oyuncaklardır. (Oyuncak ayı, maymun, kertenkele ve benzerleri gibi)

2.Zevk Nesnesi Oyuncaklar: Çocuğun sadece hoş vakit geçirmesi için seçilen oyuncaklar. (Araba, vs....)

3.Eğitsel Oyuncaklar: Boyama kitapları, yap-bozlar, market oyuncaklar gibi eğitim de veren oyuncaklar.

4.Sosyal Oyuncaklar: Yaşıtlarıyla oynamakta kullandığı oyuncaklar.

Oyuncaklar bir denge içinde çocuğa sunulmalı. Bunun için de ailelerin “dengeli aile” olmaları gerekiyor.

“Çocuklarımızı Nasıl Eğitelim?” Konulu yapmış olduğumuz bu çalışmanın neticesinde; Sadece anne baba değil, dedelere, ninelere, amcalara, halalara, teyzelere, dayılara, abla ve abilere........ kısacası çocukla ilgilenen tüm yakınlarına buradan söyleyeceklerim var.

“Anne ve babalar çocuğun aklından tutacağı yerde, onun elinden tutarlar.” (Dupanloup)

“Çocuğuna helal yediren anne ve baba, o evladın vefasını ve merhameti görür.” (Dr. Hilmi ATA)

“Örnek olmayan anne baba, örnek evlat yetiştiremezler.” (Makbule ERTUĞRUL)

“En iyi anne babalar, çocuklarını çocuk olarak görüp, onlarla çocuklaşanlardır.”

(Prof. Dr. Osman ÇAKMAK)

Aile idaresi, sistemi, aile bireylerinin (özellikle anne babanın) birbirleriyle sağlıklı ilişkiler kurmalarına ve çocuklarına, insan ilişkilerini yumuşatan davranışları öğretmelerine yardımcı olur. Önce aile (anne-baba) arasında değer yargıları arasında bir uçurum varsa, çocuğunuza hangi değerleri öğreteceğinizi bir karara bağlayın. En azından anne baba çocuklarını ikiyüzlü yetiştirmemeleri için birbirlerine karşı sevgi ve saygıyla davranıp ortak (olumlu) değer yargıları oluşturmalıdırlar.

Ailede, çocukları hiçbir şey karı kocanın değer yargılarının farklılık göstermesi kadar sarsıntıya uğratmaz. Bu nedenle aile bireylerinin (anne babanın) çocuklarını incitmemek için belirli konuları aile dışından kimseyle konuşmamaları gerekir.

Çocuğunuza; zenginliği, mal varlığını ve yüksek not almayı değil, çalışkanlığı, verimliliğe değer vermelerini öğretiniz.

Hiçbir görüşünüzü ona ifade etmekten kaçınmayın, fakat durmadan aynı şeyleri söyleyerek tartışma çıkartmayın.

Çocuklar şaşılacak derecede zekidirler. Biz onlara öğüt verirken, onlar her şeyi elekten geçirme becerisine sahiptirler. Şayet bizim kendi yaşantımız dürüstlüğe örnek oluşturmuyorsa, öğütlerimiz hiçbir fayda sağlamayacaktır. İlkönce söylediklerimizi kendimizin uygulaması gerekmektedir.

Sevgili Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, “Doğruluğa sarılın, doğruluk iyiliğe, iyilik cennet’e yol açar. Kişi doğruyu söyleye söyleye Allah nezdinde sıddıklar derecesine çıkar. Yalan kötülüğe, kötülükte cehenneme götürür. İnsan yalancılık yapa yapa nihayet Allah’ın katında yalancılar defterine yazılır”16 buyurmaktadır.

Çocuklarınıza vermiş olduğunuz sözü sakın ha sakın göz ardı etmeyin.

Çocuğunuz ne yapmaktan hoşlanıyorsa, sizde ondan hoşlanmaya bakın. Her şeyden önemlisi onları dinleyin, söyle- diklerine kulak verin. Bebekliğinden buyana isteklerine hiç “hayır” demediyseniz, onu bir birey olarak görmediyseniz, ergenlik çağına gelmiş çocuğunuza (bir delikanlıya) artık hayır demeniz sizin için daha zor olacaktır. Üzüm üzüme baka baka kararır ya çocuklar da en yakınlarına baka baka yetişirler. En yakınlarında bulunan sevdiklerini taklit ederek hayata başlarlar. Çocuğunuza sizler örnek olacaksınız. Onlar size bakarak yetişecek, gelişecek, sizleri örnek alarak yarınlara (hayata) hazırlanacaklar.

Çocuğun bir hatasından dolayı, onu ikaz etmek gerektiği zaman anne ve baba üzerine gitmeyin, münasip ve yumuşak bir tavırla biriniz o ikazı yapın. Çocuğa karşı seven-sevmeyen, kollayan-kollamayan gibi ayırıma gidip, farklı taraflarda yer alma konumuna düşmeyin. Biriniz kollar, diğeriniz savunursa çocuk ikilemde kalır, bundan dolayı da birinizi sevme, diğerinizi sevmeme gibi bir ayırıma gidebilir.

Çocuklarınıza oyun oynamaları ve enerjilerini harcamaları için uygun ortamlar oluşturun. Çocuğunuzu sürekli ikaz edip, bir tarafa hapsetmek, ona yapılan en olumsuz davranışlardandır. Ona okuma ve zamanını iyi kullanma alışkanlığını kazanması için, yardımcı olun ve yol gösterin.

Çocuklar kendilerini evlerinde huzurlu ve güvende hissettiklerinde, daha büyük sosyal ortamlarda da risk almaya yanaşacaklardır (reddedilme tehlikesini göze alarak.) Evinizde “ailenizde” bir sevgi, saygı ve bilgi modeli oluşturmaya çalışın.

Çocuğunuzla her şeyin nasıl gittiği konusunda konuşun. İyi bir dinleyici olmaya çalışın; eleştiri dolu sözlerle lafa girmeyin, cesaretini kıracak sözler sarf etmekten uzak durun

Çocuğunuzla her gün bire bir sohbet etmeniz çok önemlidir. Birbirinize iyi geceler demeden önce birkaç dakika yatak sohbeti edebilirsiniz. O gün neler yaptığını konuşabilir, masal veya hikaye kitabı okuyabilir veya fıkra anlatabilirsiniz. Buna çocuğun yaşı daha küçükken başlayın, böylece yaşı büyüdükçe iletişim kurma güçlüğü aradan kalkar. Akşamları çocuklarınızın önünde, siz anne babalar ve yetişkinler, birbirinize güzel sözler söyleyin. Birbirinize iltifat edin. Yatarken de birbirinize “iyi geceler” demeyi unutmayın. Sabahları yataktan kalktığınızda hem birbirinize, hem de çocuklarınıza mutlaka “iyi sabahlar” dileyin. (Keşke kahvaltı sofrasının başına tüm aile fertleri olarak toplanabilsek, ne yazık ki günlük hayat buna her zaman izin vermiyor.)

Evinizde kibarlık pratiği yapın. Aile içinde birbirinize, “Lütfen”,Teşekkür ederim veya Özür dilerim” gibi cümleleri düzenli olarak söyleme alışkanlığı geliştirin. Asla bağırmayın, sesinizi yükseltmeyin, birbirinizi eleştirmekten veya birbirinize karşı kırıcı yorumlar yapmaktan kaçının ki, ailede huzuru sağlamış olasınız.

Çocuklarınızın birer anı “günlük” defteri bulunsun. Her gün yaşadıklarından yazmak istediklerini yazmalarına müsaade edin. Böylece onların hem duyguları gelişecek, hem de duygularını ifade etmeyi öğreneceklerdir.

Aile bireyleri olarak (özellikle anne baba) birbirinizi sevin ve sevginizi abartmadan dışa vurun. Bir babanın evladına vereceği en iyi ve en güzel armağan, annesini gerçekten sevmektir. Tabii bir anne içinde durum aynen geçerlidir. Arkadaşlık ve dostluk evde başlar. Çocuğun ilk ve en iyi arkadaşları anne ve babadır. Şimdi hemen evinizde arkadaşlık atmosferi oluşturmaya başlayın, böylece çocuğunuz da nasıl arkadaşlık oluşturulduğunu öğrenmiş olsun.

Ayda bir günü “aile günü” tayin edin. Ogün aileyi bir araya toplayın, hep birlikte pastalı tatlılı bir ev sohbeti şekline sokun. Kur’an, kitap okuyun, ezgiler dinleyin, ilahiler söyleyin, geçmişten gelecekten konuşun. Maksat hem aile bireylerini birbirine yaklaştırmak, hem de aile hayatını tek düzenlikten çıkarıp olabildiğince değişik bir hayata dönüştürmek olsun.

Çocuğunuzdan sonuna kadar zevk almaya çalışın. Onun kendine özel duygu ve davranışlarını takdir edin, yardıma ihtiyacı olduğu zaman desteğinizi çekmeyin. Kendisini sevdiğinizi ve sonuna kadar kendisine yardımcı olacağınızı açıklayın.

Çocuk yatağını yaptığında, odasını süpürdüğünde, gömleğini ütülediğinde teşekkür edin. Yaptığı işi biraz eksik ve noksan da yapsa kusurunu abartarak yüzüne vurmayın. “Yatağını topladığın için teşekkür ederim, yükümü hafiflettin, fakat işi şöyle yapsaydın yüküm daha fazla hafiflemiş olurdu” diye söyleyin.

Çocuğunuz küçükken veya daha ilkokuldayken ona organizasyon ve çalışma becerileri kazandırmaya başlayın; böylece gereken bağımsızlığı kazanan çocuğunuz hem sizi, hem de kendisini verilen sorumluluklardan kurtaracaktır.

Çocuğunuzun yaşı büyüdükçe sorumlulukları da büyüyecektir; fakat önceden hazırlıklı bulunursanız, hem kendinizi kurtarırsınız, hem de zamanınızı boşa harcamamış bulunursunuz.

Çocuğunuz arada bir yalnız kalmak isteyip odasına çekilince sabırlı olun, ille de sizinle oturmaya zorlamayın. Ancak onu sıkan şeyi bulup, ona yardımcı olmaya çalışın. Sabahları birbirinize ve tabii çocuğunuza surat asmayın, gülümseyin. Yaratılmışlar arasında yalnızca insanoğlunun gülümseyebildiğini, bunun büyük bir mazhariyet olduğunu hep aklınızda tutun. Bilin ki, gülümseme, nezle gibi, esneme gibi bulaşıcıdır. Karşınızda tebessüm eden binini görürseniz tebessüm etmeye başlarsınız. Size biri gülümsediğinde siz de birilerine gülümsersiniz.

Aileyi televizyona kilitlemeyin, her akşam sohbet etmek için fırsat icat edin. Sohbet aile bireylerini birbirine bağlar. Şayet televizyon seyredecekseniz birlikte seyredin. Seyrettiğiniz filmleri kendi inanç ve kültürünüz den geçirip yorumlayın. Gerekiyorsa yaşadığınız toplumun değer hükümlerinin ışığında eleştirin. Eleştiri gücünü çocuklarınıza da kazandırın. Bu, her filmden etkilenmelerini önleyecek, her duyduklarını kabul etmekten alıkoyacak, kendi sistematiklerini ve hayat görüşlerini geliştirecektir.

Dikkat! Çocuklarınıza her zaman bir şeyler öğretmek zorunda değilsiniz. Her cümlenizde bir ders vermeniz gerekmiyor. Bazen sadece konuşun yeter. Hatta havadan sudan bahse- din. Unutmayın ki hayatın tümü ders değildir, tamamıyla ciddi bir olay da değildir. Hayatın içinde insan ruhu ve şuurunu rahatlatıcı boşluklarda hoşluklarda mevcuttur. Bunu zaman zaman yapın ki çocuklarınız sizi gördükleri zaman gerginleşmesinler, rahat hareket etsinler.

Çocuğunuz yanlış yaptığı zaman bağırıp çağırmayın, hemen kızıp köpürmeyin. İlk önce onu bir dinleyin. Sonra yanlışın niçin yanlış olduğunu açıklayın. Ayrıca yanlışlarına ve hatalarına rağmen onu sevmeye devam ettiğinizi söyleyin. Mesela kırık karne ile eve geldiğinde, “Karnen çok kötü, bu sana yakışmıyor, ancak karnenin kötü olması dünyanın sonu değil, ikinci yarıda çalışır düzeltirsin,” diyerek gönlünü almaya çalışın.

Çocuğunuza, mümkünse özel bir kitaplığının olmasını sağlayın. Kitap almak için birlikte kitapçıları gezin, ama kitabı siz seçmeyin, yalnızca çocuğunuza danışmanlık yapın. Bırakın kitabı onlar seçsin, parayı da onlar versin. Böylece kitabında tıpkı gıda maddeleri gibi ihtiyaç maddesi olduğunu öğrenmiş olsun. Zaman zaman (özellikle kutsal gecelerde) tüm aile birlikte namaz kılın, tüm aile birlikte diz çöküp el açın dua edin. Böylece çocuklarınız ve kendiniz, hem duânın ve hem de ibadetin rahatlatıcı atmosferini hissedeceksiniz, hem de Rabbimiz, İlahımız, Melikimizi tanımanın ortak huzurunu yaşayacak, hem de moral değerleri aynı anda paylaşmanın mutluluğunu duyacaksınız.

Çocuğunuzdan kaynaklanan problemleri çözmek için atacağınız adımların başında en önemlisi sabırdır. Bir de sükûnetinizi korumaktır. Her şartta ve hususta sabredin ve sakin olun. Önce problemin temeline inin. Kendinizden kaynaklanan yönleri varsa bir deftere not edin. Pratik çözümler üretin, fakat problemin özünde sizden kaynaklanan bir şeyler varsa, çözümün kalıcı olmasının en önemli noktası bundan sonraki tavır ve davranışlarınıza bağlı bulunduğunu sakın unutmayın.

Çocuklarınızı özgür (yanlış anlamayın, yani başıboş anlamında değil) düşünmeye teşvik edin. Önlerini tıkamaya kalkışmayın. Zaten önlerini yeterince tıkayanlar var. Bunu bir de, maalesef söz gümüşse sükût altındır”, Su küçüğün söz büyüğün”,Sus da adam sansınlar”,ağır ol molla desinler” gibi, fikir açıklamayı adeta “günah” ve “ayıp sayan geleneksel yanlışlarla destekliyoruz. Siz siz olun artık bundan böyle çocuklarınızı susturmayın. Bırakın konuşsunlar, bırakın düşünce ve yorumlarını açıklasınlar. Hatta zaman zaman çocuklarınızla tartışın. Sorularını bıkmadan usanmadan cevaplandırın. Cevap verin ki soru sormaya alışkanlık haline getirsin. Meraklı, araştırıcı, sorgulayıcı biri olarak yetişsin. Şunu unutmayın ki başımıza ne geliyorsa “evet efendi”cilikten , “isabet buyurdun uz”culuktan geliyor. Başarı, merak ve sorgulamada gizlidir.

Aileler, (özellikle anne ve babalar) şunu unutmayın ki, çocukların derslerinde başarılı olmaları tek başına çok şey ifade etmez. Hele hele hayatta da başarılı olacakları anlamına asla gelmez. Çocuklar sosyal açıdan da etkin olmalıdır. Bunu sağlamak için, onları bazı aile içi ve dışı sorumluluklara ortak edebilirsiniz. Mesela, birlikte alışveriş yapın. Birlikte evi temizleyin. Ortalığı birlikte toplayın. Çamaşırı birlikte yıkayın ve ütüleyin. Yemeyi birlikte yaptığınız zamanlar olsun. Zamanla sorumluluk alanlarını genişletin. Böylelikle çocuklarınız, bulundukları ortamda sorumluluk yüklenmeyi öğreneceklerdir.

Netice olarak; vaktiyle bir şeye emek sarf etmeyen, alın teri dökmeyen, sorumluluk almayan çocuklar, emeğe ve alın terine ömürleri boyunca saygı duymaz ve hiçbir konuda sorumluluk alamazlar.

Bütün bu çalışmamız hem anne babaların ve hem de çocukların mumluluğu içindir. Çünkü bugünün sadece anne babaları mutlu olursa, yalnız bu günlerimiz mutlu olur, ya bu gün çocuklarımızda mutlu olursa, İnşallah yarınlarımızda mutlu olacaktır.

“Ey Yüce Rabbim! Emanet ettiğin çocuklarıma karşı sabırla, en doğru yaklaşımla bulunmam için bana yardım et. Öfkelenip hatalı davranmaktan, çocuklarımı olumsuz etkileyecek söz ve davranışlardan beni muhafaza et.”

“Ey Yüce Allah’ım! Çocuklarımızı tertemiz yarattığın gibi tertemiz büyütmek, imanlı, ihlâslı yetiştirmek için bize gerekli olan güç ve kuvveti ver.” “Ey Yüce İlahımız! Çocuklarımızı Mü’min, Muvahhid, Mücahid ve iman üzere yaşamalarını, şehid olarak da, Sana kavuşmalarını nasip et.”

“Ey Yüce Allah’ım! Benim bugüne gelmemde büyük emeği geçen anne babama sağlık ihsan eyle, rızanı kazandıracak amellerde bulundur, onları ve bütün mü’minleri koru, sırat’ı müstakimden ayırma, dareyn (iki cihan) saadetlerini kazanmayı nasip eyle....” Âmin.

Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, Rabbinize iman edin!” diye seslenen bir davetçiyi (Peygamber’i, Kur’an’ı) işittik hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al. Ey Rabbimiz! Bize Peygamberlerin vasıtasıyla va’dettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi perişan etme: Şüphesiz Sen vadinden caymazsın!” 17




SORULAR-CEVAPLARI KUR’AN VE HADİSTEN DELİLLERLE

HER MÜSLÜMANIN AKİDESİ”

Soru 1) Allah Teâlâ bizi niçin yarattı?

Cevap: Allah’u Teâlâ bizi kendisine şirk koşmadan ibadet etmemiz için yarattı.

Deliller: a) Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat 56)

b) Allah’ın insanlar üzerindeki hakkı ise, insanların hiçbir şeyi ortak koşmadan yalnızca O’na ibadet etmeleridir. (Buhari-Müslim)

Soru 2) Allah Teâlâ’ya nasıl ibadet etmemiz gerekir?

Cevap: Allah ve Resulünün bize emrettiği gibi ibadet etmeliyiz.

Deliller: a) Ancak dini sadece ona has kılarak amel etmeleri emrolundu. (Beyyine 5)

b) Kim ki dinde olmayan bir ameli (Dinde varmış gibi) işlerse o amel reddedilmiştir. (Müslim – Ebu Davut)

Soru 3) Allah Teâlâ’ya korku ve ümit içerisinde mi ibadet edelim?

Cevap: Evet O’na korku ve ümit içerisinde ibadet etmemiz gerekir.

Deliller: a) O’nun azabından korkarak ve cennetini umarak ibadet ederiz. (A’raf 59)

b) Allah Teâlâ’dan cenneti ümit ediyorum ve cehennemden O’na sığınıyorum. (Ebu Davut)

Soru 4) İbadette İhsan nedir?

Cevap: Bizi gören Allah’ın tek başına (kullarını görüp) gözetlemesidir

Deliller: a) Şüphesiz Allah Teâlâ sizin üzerinizde bir gözetleyicidir. (Nisa)

b) İhsan: Allah Teâlâ’yı görüyormuş gibi O’na ibadet etmendir. Sen O’nu görmesen bile, O seni görüyor. (Müslim)

Soru 5) Allah Teâlâ peygamberleri niçin gönderdi?

Cevap: Sadece Allah’a kulluk etmeye insanları davet etmeleri için gönderdi.

Deliller: a) Tağuttan sakınarak Allah’a ibadet etmeleri için, her ümmete bir peygamber gönderdik. (Nahl 36)

b) Bütün Peygamberler kardeştirler ve (onların) dinleri de aynıdır. (Buhari- Müslim)

Soru 6) Tevhid-i Uluhiyye ne demektir?

Cevap: İbadeti sadece O’na has kılmaktır. Dua, Nezir, Hüküm gibi.

Deliller: a) Bilmiş ol ki, Allah Teâlâ’dan başka ilah yoktur. ( Muhammed 19)

b) Peygamber (as), Muaz b. Cebel’i Yemene gönderdiğinde ona şöyle demiştir: “Onları davet ettiğin ilk şey, Allah Teâlâ’nın birliği olsun. (Buhari- Müslim)

Soru 7) Lailahe İllallah’ın anlamı nedir?

Cevap: Allah’tan başka ibadet etmeye layık bir ilah yoktur.

Deliller: a) Şüphesiz Allah Teâlâ, HAKK’IN ta kendisidir. O’ndan başka (müşriklerin) taptıkları (putlar) batıldır. (Lokman 30)

b) Kim Lailahe illallah der ve Allah’ın (c.c) dışında ibadet edilen şeyleri inkâr ederse, onun malı ve kanı haram olur. (Müslim

Soru 8) Allah Teâlâ’nın sıfatları konusunda inancımız nasıl olmalıdır?

Cevap: Allah-u Teâlâ kendisini hangi sıfatlarla vasfetti ise o şekilde inanmak gerekir.

Deliller: a) O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. (Şura 11)

b) Her şeyde münezzeh olan Rabbimiz, her gece (mekândan münezzeh olarak) dünya semasına iner. (Buhari- Müslim)

Soru 9) Tevhid’in Müslüman için faydası nedir?

Cevap: Dünyada hidayette, ahirette ise emniyette olmaktır.

Deliller: a) İman edip de, imanlarını zulümle bulaştırmayanlar varya, işte korkudan emin olmak onların hakkıdır. Hidayete erenlerde onlardır.


Yüklə 0,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin