Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə88/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   283
ILH2004-MZHP

 
Doğuşu ve Gelişimi 
Hasan el-Basrî’nin (v. 110/728), yönetimin ve toplumun ıslahı için 
Haricîliğin isyan fikrine karşı  çıkışı Sünnî siyaset anlayışı için sağlam bir 
temel teşkil etmiştir. Basrî haksızlık karşısında suskunluk ve tepkisizliği de 
onaylamamış, nasihat yöntemini uygulamış, Emevî idarecilerine yazdığı 
mektuplarda, yapılan yanlışları eleştirmiştir. Toplumda fitneye yol açan 
unsurlardan tümüyle kaçınılması gerektiğini öğütlemiş, hatta bu konuda Hz. 
Ali’yi bile hatalı bulmuştur. Yine Basrî’nin büyük günah sahibi Müslümanı 
İslâm dairesi içinde görmesi ve insanın fiilerinde kaderin mutlak 
belirleyiciliğini (cebir) reddetmesi de Sünnîlik için önemli referansları teşkil 
etmiştir.  
Ehl-i sünnet akaidinin oluşumunu etkileyen diğer önemli isim Ebû 
Hanife’dir (v. 150/767). Bazı kaynaklarda Ebû Hanife’nin Mürcie grupların-
dan birinin kurucusu olarak gösterilmesi, o dönemde mezheplerin henüz 
teşekkül aşamasında olmasından kaynaklanmaktadır. Ebû Hanife’nin bizzat 
kendisi tarafından kaleme alınmış eseri yoktur, öğrencileri tarafından fikirleri 
yazıya geçirilmiştir. Ehl-i sünnet’in temel inaçlarını oluşturan görüşlerinden 
bazıları  şöyledir: Allah sayı yönünden değil ortağı bulunmaması yönünden 
birdir. Peygamberlerin hepsi günahlardan, küfür ve çirkin fiillerden 
münezzehtir. Peygamberlerden sonra en üstün insanlar sırasıyla Ebû Bekir, 
Ömer b. Hattab, Osman b. Affan ve Ali b. Ebî Talib’tir. Bir Müslüman, helal 


 
 
70
saymamak  şartıyla büyük günah işlemiş olsa bile küfürle suçlanamaz. Bir 
müminin kâfir olmamakla birlikte fâsık olması caizdir. Nebilerin mucizeleri 
ile velilerin kerametleri haktır. Allah Teâlâ ahirette görülecektir. İman, dil ile 
ikrar ve kalp ile tasdikten ibarettir. Peygamberlerin şefaati haktır. Kıyamet ve 
hesap haktır.   
Ehl-i Sünnet kavramı ile ifade edilen ana kitlenin zihniyeti, mevâli 
arasından Hasan el-Basrî ve Ebû Hanîfe ile başlamış ve cumhûr ulema 
denilen âlimlerle devam etmiştir. Bunlardan ilki Mâlik b. Enes’tir (v. 
179/795). Gündelik politik çekişmelerden bağımsız kalmaya özen gösteren 
İmam Mâlik, Hicaz bölgesinde Medine halkının yaşayışıyla bütünleşen 
nebevî sünneti esas almak suretiyle kendi ekolünü oluşturmuştur. Dönemin 
siyasî ve kültürel şartları içinde sünnete ayrı bir anlam yükleyen İmam 
Muhammed b. İdris eş-Şâfiî (v. 204/819), hem İmam Mâlik’in hem de Ebû 
Hanife’nin meşhur öğrencisi  İmam Muhammed Şeybânî’nin bir talebesidir. 
Şâfiî, hicri ikinci asırdan itibaren Mu’tezile söylemlerinin giderek yaygın-
laştığı bir dönemde yetişmiş ve fikirlerini belki de Mutezile’ye tepkisel bir 
ortamda oluşturmuştur.  Şâfiî’nin, vahyin sözlük anlamından hareketle, 
sünneti, ilham değerinde ilahi bir vahiy olarak tanımlaması; Kur’ân’daki 
“Kitab” ile birlikte zikredilen “Hikmet” terimini “Sünnet” diye te’vil etmesi 
ve Resûlullah’a itaati Allah’a itaat ile birlikte değerlendirmesi, Sünnîlik 
tarihinin çok önemli bir boyutudur. Zira O, sünnete yüklediği anlam ile 
Müslümanların sosyal ve dinî yapısına istikrar veren bir mekanizma 
sağlamaya çalışmıştır.  

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin