Microsoft Word +Islam Mezhepler Tarihi Yayin Nushasi MehmetAliBuyukkara +++



Yüklə 1,92 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə93/283
tarix31.12.2021
ölçüsü1,92 Mb.
#113334
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   283
ILH2004-MZHP

 
Eş‘arîlik 
 
İsimlendirilmesi 
Ebû’l-Hasan el-Eş‘arî (260/324-873/936) ve talebeleri tarafından Ehl-i 
Sünnet inanç esasları temelinde kurulan Eş‘arîlik, Mutezile mezhebinin 
Abbasî halifelerinin desteğiyle güçlenmesinden sonra, bu oluşuma ve diğer 
fırkalara karşı sahih akideyi Rasulullah’ın sünnetine uygun olarak savunma 
hedefiyle teşekkül eden bir mezheptir. Adını kurucusuna nispetle alan 
Eş‘arîlik, ilâhî sıfatlar, kulların fiilleri ve iman-günah konularına dair 
görüşlerine bakılarak, muhalifleri tarafından Müşebbihe, Cebriyye ve Mürcie 
gibi isimlerle de anılmıştır. Öncüsü Ebû'l-Hasan el-Eş‘arî’den dolayı 
mezhebin mensuplarına, Eş‘arî kelimesinin çoğulu olan Eşâ’ira adı da 
verilmiştir. Eş‘arî, Sünnî akidenin gelişip yayılmasındaki katkılarından dolayı 
Nâsırüddîn (dinin yardımcısı) lakabı ile anılmıştır.  
Küçük yaşta babasını kaybeden Eş‘arî, onun vasiyeti üzerine Sünnî bir 
âlim olan Yahya İbn Zekeriyyâ es-Sâcî’nin öğrencisi oldu. Annesinin 
Mu'tezile mezhebinin ileri gelenlerinden Ebû Ali el-Cübbâî ile evlenmesin-
den sonra da üvey babasının himayesinde yetişti ve ondan kelâm ilmi okudu. 
Bir taraftan da dönemin bazı Sünnî âlimlerinden hadis ve fıkıh dersleri aldı. 


 
 
74
Basra'da oturduğu yıllarda zaman zaman Bağdat'a giderek Ebû İshak el-
Mervezî’nin derslerine katıldı. Hocası Ebû Ali el-Cübbâî'nin etkisiyle 
gençliğinde Mu'tezilî görüşleri benimsemesine, hatta bunları savunan eserler 
yazmasına rağmen 300/913 yılı civarında Mutezile mezhebini eleştirmeye 
başladı. Eş‘arî, belli bir süre Ahmed b. Hanbel’in görüşlerinden etkilenmiş ve 
onun usûlünü izleyerek, Kaderiye ve Mu’tezile’ye ağır eleştiri ve ithamlarda 
bulunmuştur. Özellikle te’vil, ruyetullah, şefaat, kabir azabı, halku’l-Kur’ân, 
kulların fiilleri, hayır-şer, mürtekib-i kebîre, va’d ve vaîd konularında nassa 
ters düştüklerini ileri sürerek onlardan ayrıldığını ilan etmiştir. Eş‘arî daha 
sonra Ehl-i Hadîs usûlünü de terketmiş, o zamana kadar Mutezile elinde 
kullanılan Kelâm usûlünü alarak bu usûlü Ehl-i Sünnet prensiplerini ispat ve 
müdafa için istihdam etmiştir. 
Eş‘arî'nin itikadî ve fikrî hayatındaki bu keskin değişiklik, farklı sebeplere 
bağlanmıştır. Ancak Eş‘arî’nin mezhep değiştirmesini özel bir olaya bağla-
mak yerine, onun gerçeği arama çabalarının, özellikle başta Ebû Hanîfe ve 
takipçilerinin düşünceleri olmak üzere daha önce yapılmış Mu'tezile'yi tenkit 
mahiyetindeki çalışmaları incelemesinin ve bu suretle kaydettiği gelişmenin 
bir sonucu saymak daha makul görünmektedir.  
Eş‘arî'nin, Mâverâünnehir'de Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Mısır'da Ebû 
Ca'fer et-Tahâvî ile aynı dönemde yaşadığı bilinmektedir. Aynı dönemde 
Ehl-i Sünnet imamlarından biri olan Ahmed b. Hanbel'in naslardan hareketle 
belirleyip savunduğu itikadî esasları, daha önce Ebû Hanîfe ile İbn Küllâb'ın 
yaptığı gibi akıl ilkeleriyle destekleyip uzlaştırmaya çalışmasından sonra 
İslâm düşünce tarihinde yeni bir dönem başlamış ve Kelâm ilmi Ehl-i Sünnet 
âlimlerince meşru kabul edilerek temel dinî ilimlerden biri haline 
getirilmiştir. Eş‘arî'nin Ehl-i Sünnet akaidini kelâmî metotla savunması 
büyük yankılar uyandırmış ve birçok âlim onun metodunu benimseyip 
geliştirmeye başlamıştır. Eş‘arîyye'nin, Mâlikî ve Şâfiî ulemânın da desteğini 
alarak kısa zamanda geniş bir coğrafyaya yayılıp Ehl-i Sünnet'in büyük bir 
düşünce ekolu haline gelişinde, nakille aklı birleştiren orta yollu bir usûlü 
uygulamasının önemli rol oynadığı kabul edilir. 
Eş‘arî muhtemelen 300'lü yıllarda Bağdat'a giderek hayatının geri kalan 
kısmını orada geçirdi. Bağdat'ta Hanbelîler'in ileri gelenlerinden İmam 
Berbehârî’yi ziyaret ederek ona Mu'tezile’ye, ayrıca Hıristiyan, Yahudi ve 
Mecûsîler’e karşı yaptığı mücadelelerinden söz ettiyse de Berbehârî’den 
beklediği ilgiyi göremedi. Sonra da daha çok Ahmed b. Hanbel'in akîdesini 
yansıtan el-İbâne ‘an Usûli'd-Diyâne adlı eserini yazıp Berbehârî'ye sundu; 
ancak yine  beklediği ilgiyi bulamadı. Bu arada Basra'da başlattığı öğretim ve 
telif faaliyetlerini, Bağdad'a göç etmesinden sonra Sünnî itikad doğrultusunda 
sürdürdü ve pek çok öğrenci yetiştirdi. İbâne’den sonra yazdığı el-Luma’ adlı 
eseri ise artık Ehl-i Hadîs’in görüşlerini yansıtmıyor, kendi reyciliğini ve 
kelamcılığını öne çıkartıyordu. 
Eş‘arî Müslümanların itikadî konulardaki ihtilâflarını Makâlâtü'l-
İslâmiyyîn ve İhtilafu’l-Musallîn adlı Mezhepler Tarihi alanındaki mühim 
eserinde bir araya topladıktan sonra, bid'atçı görüşleri ve başta Aristoculuk 
olmak üzere felsefî fikirleri, ayrıca Hıristiyanlık, Yahudilik ve Mecusîliği 
çeşitli kitaplarında tenkide tâbi tutmuştu. Görüşleri, Hindistan'dan Endülüs'e 
kadar muhtelif milliyetlere mensup Müslümanların yaşadığı geniş bir 
coğrafyada yayılmıştır. 
Kaynaklarda Eş‘arî'nin ölümüyle ilgili olarak 320 (932) ile 380 (990-91) 
yılları arasında değişen farklı tarihler verilmekteyse de genellikle 324 (936) 


 
 
75
yılında Bağdad'ta vefat ettiği ve şehrin güney bölgesinde bulunan bir 
mescidin yakınındaki türbeye defnedildiği kabul edilmektedir. Kâdî 
Abdülcebbâr'ın iddiasına göre Eş‘arî, Mu'tezile'den Ebû'l-Kâsım b. Sehlûye 
ile yaptığı münazarada yenik düşmesinin verdiği üzüntüyle hastalanmış ve 
bir süre sonra vefat etmiştir. Bu olaydan sonra Ebu'l-Kâsım "Kâtilü'l-Eş‘arî" 
lakabıyla anılmıştır. 

Yüklə 1,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   283




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin