Bunları Churchill, Moskova'ya ilk gidişinden sonra, Eylül 1942'de İngiliz Avam Kamarasında söylüyor.(133) E. Hoca da, "Stalin'le Birlikte" isimli kitabında, Churchill'in anılarında Stalin'den, "bu büyük ve harika insana saygı duyuyorum” diye sözettiğini yazar. Öte yandan, Nixon'un, anılarında, Stalin'den saygıyla, fakat Kruşçev'den "domuz çobanı" diye sözettiği söylenir. "Büyük ve harika insan" Stalin ve "domuz çobanı" Kruşçev. Ve Gorbaçov bu ikincisine hayran, onun izinde. "İktidarsız Solun Trajedisi" başlıklı yazısının ikinci bölümünde, Ömer Behiç Olcay şu değerlendirmeyi yapıyor: "Kruşçev'den bu yana her lider değişimi köklü bir inkara dayandırıldı. Anti-Stalinizm inkarcılığa dayandı." (Mayıs , Sayı 3, Haziran 1987) Sovyet revizyonistlerinin polisiye dizilere has öykülere dayalı bu rezil, bu inkarcı tarih anlayışı Batıda bile yadırgandı. Acı alaylara konu oldu. W. Dickhut, Kruşçev'in bir darbeyle düşürülmesinden hemen sonra, 20.10.1964 tarihli Alman gazetesi Frankfurter Rundschau’nun şunları yazdığını aktarıyor: “Lenin'in ölümünden sonra, 21.1.1924'ten bu yana, Sovyetler Birliği -bizzat kendi ifadelerine göre- çılgın bir suçlu (Stalin), alçak bir entrikacı (Malenkov), sefil bir ayırıcı (Bulganin) ve gerçekçi olmayan bir gösteriş düşkünü (Kruşçev) tarafından yönetilmiştir. Fakat parti çizgisi kusursuz, masumdu..." " Yeni Sovyet yöneticileri, Parti Tarihinin böyle yazılamayacağını farkedecekler mi acaba? Eğer kendilerini, kardeş partiler ve dünya kamuoyu önünde rezil etmek istemiyorlarsa, alaşağı edilmiş büyüklerin bazı yetenek ve başarılarını tanımak zorundadırlar. Çünkü 'Emperyalist Kurtlar' bile, SBKP ve Sovyetler Birliği'nin son 40 yıl içinde yalnızca haydutlarca yönetilmiş olduğuna inanmamaktalar." (Sovyetler Birliği'nde Kapitalizmin Restorasyonu (l-ll) Komün Yayınları, s.41) Kabul etmek gerekir, Gorbaçov'un 70.yıl konuşması bu tavsiyeyi gözeten görünümler taşıyordu. Fakat daha bir yıl bile geçmeden, "yol açmak" ihtiyacı, inkarcı özü açığa(134)çıkardı. *** Haziran 1988 tarihli Cumhuriyet’te ABD emperyalizminin akıl hocalarından Zbigniew Brzezinski'nin Moskova Zirvesini konu alan bir yazısı yayınlandı. International Herald Tribune gazetesinden çeviri olan yazıda Brzezinski, Gorbaçov reformlarını kastederek, şunları söylüyor: "... Halen tartışılan ve bazen uygulanan tüm reform ve değişiklikler, komünizmin başarısızlığının ve yetersizliğinin kanıtlarıdır. Sonuç olarak tarihsel iyimserlik kaybolmuştur..." ."...ideolojik açıdan, demokrasi ve geleneksel olarak Batı ile bağlantılı olan değerler üstün gelmektedir. Tarihsel momentum kesin biçimde komünizmin aleyhine dönmüştür." Mayıs 1988 tarihli Cumhuriyet'te ise, "Küskün Bir Eski Komünist" başlığıyla, New York Times'in ünlü Yunanlı sanatçı Mikis Teodorakis ile yapmış olduğu bir röportajın özeti yer almıştı. Kısa bir süre öncesine kadar YKP milletvekili olan Teodorakis'e Gorbaçov'un "Perestroika" isimli kitabı için ne düşündüğü soruluyor. Cevap şöyle: "Bu kitap komünizm için iyi bir anıttan ibaret. Çünkü komünizmin, ülkelere demokrasinin sağladığı oksijeni sağlayamadığı sonucuna varıyor. Bu sonuç demokrasinin en yüksek biçiminin komünizm olduğuna inanan bir komünist için trajiktir. Sistem yenilmiştir." Bizde, marksist geçinen liberaller ile kafaları "saf demokrasi"nin cazibesiyle karışmış dünün keskin küçük-burjuva sol grupları, sosyalizmde eksik olanı tamamlıyor, demokratikleşmeyi gerçekleştiriyor diyerek, Gorbaçov hayranlığında birbirleriyle yarışa dursunlar. Gerçek, azılı bir anti-komünist olan Prof. Brzezinski ile, bütün hayatı boyunca samimi bir komünizm sempatizanı olmuş sanatçı Teodorakis'in yukarıdaki sözlerinde saklıdır. Demokratikleşme adı altında hümanizm, insan hakları, kişi hakları, yasallık,(135)sevgi, merhamet vb., Marksizm-Leninizm tarafından içyüzü sergilenmiş burjuva ideolojik-siyasal kavramlar ve değerler üzerine oturtulmuş liberalleşme kampanyası, -ki, anti-Stalinizm olarak yol alıyor-, azılı anti-komünistlerde sevinç, samimi komünizm sempatizanlarında acı bir hayal kırıklığı olarak yankı buluyor. Bu, Kruşçev'le başlayan ve bugün Gorbaçov'un sürdürdüğü modern revizyonist ihanetin dünya komünizmi üzerinde yaptığı muazzam tahribatın da bir göstergesidir.
Temmuz 1988(136)
**************************************************** GORBAÇOV REFORMLARI ÜZERİNE T.Göker Gorbaçov'un işbaşına gelmesinden bu yana 3,5 yıldan fazla bir zaman geçti. Gorbaçov bu süre içinde, tıkanmış ekonomik ve politik yapıyı ortadan kaldırmak amacıyla bir dizi reform önerilerinde bulundu. Bu reform önerilerinin büyük bir bölümü yasalaştı ve uygulamaya kondu. Geriye kalanların uygulamaya konması için yoğun bir çaba sarfediliyor. Gorbaçov hızla rakiplerini tasfiye ederek, muhalefeti etkisizleştirerek reformlarına yol açmaya çalışıyor. Gorbaçov, reformlarını açıklarken, bunların gerçek anlamıyla bir "devrim" olduğunu açıkladı ve söz konusu reformları "Lenin'e dönüş” olarak niteledi. Gorbaçov, reformların Sovyetler Birliği için ölüm kalım sorunu olduğunu, geriye dönüşün olanaksız olduğunu, zaten geriye gidecek bir alan da kalmadığını açıkladı. Hatta bazıları, Enternasyonal Marşı'nı çağrıştırarak, bu kavganın “en sonuncu kavga" olduğunu dile getirdiler.(137)
Dostları ilə paylaş: |