Modern Revizyonizmin Çöküşü


Pek az istisnası olan genel bir tutum olarak biz başyazıla



Yüklə 1,32 Mb.
səhifə70/81
tarix18.04.2018
ölçüsü1,32 Mb.
#48558
növüYazı
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   81

Pek az istisnası olan genel bir tutum olarak biz başyazıla(277)rımızda, yanlış bulduğumuz çeşitli görüş ve eğilimleri grup ismi vermeden eleştiririz. Bu çok daha kapalı biçimiyle T. Kurtuluş başyazılarında da tercih edildiğini gördüğümüz bir üslup sorunudur yalnızca. Kaldı ki, bizim eleştirilerimizde muhatabını bulmak bir güçlük taşımaz. "Birlik ve Ciddiyet" başlıklı yazının T. Kurtuluş'a ait olduğunu, görüşlerinden alıntı yapılan "utangaç revizyonistin"in Emek Dünyası, sınırlı örgütlülüklerini bile erimeye terkederek "tartışma kulübüne" dönüşenlerin Kurtuluş kökenli çevreler olduğunu anlamak, ortalama bir devrimci için hiç de zor olmaz.

Dahası var. Gerekli gördüğümüz ve yapabildiğimiz ölçüde biz, T. Kurtuluş’da içinde herkesi açıkça eleştirdik. Örneğin T. Kurtuluş'un SBKP ile TBKP'nin ideolojik platformlarını birinciyi aklamak niyetiyle birbirinden koparmasını (T.Göker, sayı 10) (Bkz. Modern Revizyonizmin Çöküşü, s:49); 70. yıl konuşmasından hareketle Gorbaçov çizgisi hakkında boş hayaller yaymasını (H. Fırat, sayı: 10, 11) (Bkz. age. s 81-136); "Açık Devrimci Parti" orjinal teori ve tezlerini (A. Azad, sayı: 13); Doğu Avrupa'da utanç verici bir çöküş yaşanırken bile "reel sosyalizm"e ilişkin "eski ve eskimiş kalıplar"ını korumasını (Fırat Cansu, sayı: 28), son derece açık seçik eleştirdik. Bunları unutması ya da gözden kaçırması, bir kere daha T. Kurtuluş'un kendi sorunudur. Ama kalkıp buna rağmen "gölge boksu" ithamında bulunması pek sorumluca bir davranış olmasa gerek. Oysa tartışmakta olduğumuz şu sonuncusu hariç, T.Kurtuluş’un kendisi Ekim'e açık bir eleştiri yöneltmemiş, ama "Birlik ve Ciddiyet" de dahil birliğe ilişkin hemen tüm yazılarında, "abartılmış görüş ayrılıkları", "yapay duvarlar", "Sovyetler Birliği değerlendirmesindeki kolaycı yaklaşımlar" vb. imalı sözlerle bizimle "gölge boksu" yapma yolunu tutmuştur.

Evet birlik! Ama aynı zamanda ciddiyet! Ciddiyetin ilk koşulu ise birleşme hedefi güdülen muhatabı iyi izlemek ve iyi tanımaktır. Yukardaki, bu koşula uygun davranılmadığına yalnızca bir ilk örnek.

H. Yurtsever, "yapay ve abartılmış ayrılıkların peşini(278)bırakmadık,bırakmayacağız" diyor. Biz ise, gerçek ve ciddi ayrılıkların peşini bırakmadık,bırakmayacağız diyoruz. Bu yolda, inatçı "gerçekler”in işimizi hayli kolaylaştıracağını yazmıştık T. Kurtuluş'ta yeniden yayınlanan "Birlik Sorunu" yazımızda. Yanılmadığımızın kanıtı, öteki örnekler bir yana, T. Kurtuluş'un son bir kaç sayısı ve bizzat H. Yurtseverin kendi yazısıdır.

Daha sonra birlikte göreceğiz.

Gorbaçov'a bağlanan umutlar

Brejnevin "olgun sosyalizm"i döneminde yaşanan çürümenin çeşitli sonuçlarını ve görünümlerini açıkça ortaya koyarak yeni bir dönemi başlatan Gorbaçov'u, Türkiye solunun önemli bir bölümü büyük bir heyecanla karşıladı. Glastnost ve Perestroyka'da özetlenen Gorbaçov Reformları, bu kesimler tarafından, tıkanıklığın aşılması, paslanmaların giderilmesi, bürokratizmin bertaraf edilmesi, sosyalist demokrasinin canlandırılması, kısaca ve en özet ifadeyle, "sosyalizmin yenilenmesi" ve yeni bir atılım dönemine girmesi olarak değerlendirildi. Karşı-devrim döneminin hızlı bir liberalleşme içine soktuğu bazı eski devrimci çevreler, Gorbaçov'un çıkışından da güç alarak "revizyonizm" kavramının yarattığı kamburdan kolayca kurtuldular. Kruşçev eleştirisini geri alıp, Stalin eleştirisine giriştiler.

Gorbaçov'un yarattığı "yenilenen sosyalizm" illüzyonu öylesine güçlüydü ki, yeni dönem liberallerinden biri, Doğu Avrupa'daki çöküşten yalnızca birkaç ay önce, 13 Haziran 1989'da, "Dünya Değişiyor mu?" başlığı altında, Gorbaçov’un başlattığı dönemin sosyalizmin yenilenmesi anlamına geldiğini bir kez daha yinelemiş, şöyle devam etmişti: "Sosyalizmin bu bilimsel kavranılışına yönelik yol, sosyalist ülkelerdeki sistemin bürokratizmden kurtulmasına hizmet ederken, dünyanın geri kalan kesimlerinden de sosyalizmin yeniden, yeni ilişkiler çerçevesinde istenebilir(279) bir rejim olarak algılanmasına olanak sağlayacaktır. Bu dünya devriminin yolunun açılması demektir." (İşçi Dünyası, sayı: 17, s. 7)

Gerçekte ise, ne sosyalizmin bilimsel kavranışına yönelik yol, ne de dünya devrimi bu liberalin umurundaydı. Onun sevinci, kafasındaki burjuva demokratik ölçülere uygun sistemi Gorbaçov reformlarında bulabilmesiydi. Bir başkası, Demokrat Arkadaş’ta (sayı:4), Glastnost ve Perestroyka’yı kasdederek, "Gorbaçov ileri bir topluma geçişin ikili gereksinimini olumlu bir yaklaşımla formüle edebiliyor." diye yazmıştı. Emek Dünyası ise, aynı konuda ve "Dünya Sosyalizminin Atılımı ve Yeni Dönem" başlığı altında şunları söylüyordu: “Önce Sovyetler Birliği'nden kaynaklanan bugünkü yeni devrimci atılım, olgunlaşmış sosyalizmden komünizme geçişin tarihi yürüyüşünün ilk adımlarını içeriyor." (sayı: 7, s. 3) Bunlar, Türkiye solunun önemli bir kesiminde Gorbaçov reformlarına bağlanan umutlara yalnızca birkaç örnek.

T. Kurtuluş’un tutumuna gelince: Bu dergi, Türkiye solunda kuvvetli bir liberalleşmenin Gorbaçov reformlarından da beslenerek yaşandığı bir dönemde, bu liberalleşmeyi göğüsleme misyonuyla çıktı ve kabul etmek gerekir ki bu doğrultuda önemli katkıları oldu. Ama öte yandan garip bir çelişki ve tutarsızlığın bir ifadesi olarak, liberalleşmenin dış kaynağı olan Gorbaçov çizgisi ve reformları hakkında en büyük hayalleri de yine bu aynı dergi yaydı. Öyle ki, liberalizme karşı çabası ve başarısının önemli bir kısmını yine kendi boşa çıkarmış oldu. Yalçın Küçük ve Çelik Bilgin elele vererek, gorbaçovcu akımın iç yüzünün ve "reel sosyalizm" olarak adlandırılan toplumlardaki gelişmelerin gerçek niteliğinin anlaşılmasını güçleştirmek için olmadık çabalar harcadılar. Tüm birikimlerini, yeteneklerini, kişisel itibarlarını ve bu arada Rusçalarını bu doğrultuda kullandılar. Bu kadar çok enerjinin gerçek amaçlara ve ideallere bu denli ters bir yönde harcandığı pek az görülmüştür herhalde. O "eski ve eskimiş" ve bugün artık iflas etmiş "reel sosyalizm" kalı(280)bı, tüm bu olumsuz çabaların kaynağı oldu. T. Kurtuluş bu kalıba öylesine bir bağnazlıkla bağlanmıştı ki, 20 yılın itibarsız liberali Halil Berktay, Gorbaçov'un şahsında kendi idealine en uygun "sosyalizm”i bulup Sovyetler Birliği'ni sosyalist ilan ettiğinde,bundan uyarıcı sonuçlar çıkaracağına,sevinç ve mutluluk vesilesi yaptı. Lisanı münasiple, bizimle de birleşebilirsin diye dergi sayfalarından mesaj bile yolladı, (sayı: 19, Mart 1989, s. 9-11)


Yüklə 1,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   66   67   68   69   70   71   72   73   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin