yasavul : yasayı korumak ve uygulamakla görevli memur. zabıta, polis
yasavur : (yasavul)
yasguç : nikap, gizlilik
yasugan: (yasakan) yasa-kan . bazı kaynaklarda “yasdır” olarak geçer.
yasugay: yesugey, yasakay.
yasun : (yisun, isun) doğa, tabiat
yasut : (yasıt) onur, şeref, haysiyet
yasvul : (yasavul) 1. polis, bekçi 2. mübaşir
yaş : yaşam, ömür, dirilik, aydınlık, tazelik, ışımak, gelişim, yeşil, yeşillik, gençlik
yaşagu : ömür, yaşam, canlılık
yaşam : hayat, ömür, dirlik
yaşar : ömür, yaşam, hayatta kalış.(çocukları sık ölen, ya da fazla yaşamayan ailelerin, yeni çocuklarına verdikleri, turan, turmuş, tokta vb. adlardan)
yaşil : 1. yeşil renk mec.tazelik, gençlik, zindelik 2. yeşillik, çimenlik
yaşın : çakın, şimşek
yaşin : 1. gizlilik, gizem 2. şimşek, çakın
yaşit : 1. genç, körpe, taze 2. eş, denk, eşit
yaşlak : giz, sır, esrar, gizli kalması gereken
yaşru : giz, gizlilik, gizem
yaşuk : 1. işık, ışın, şua 2. aşkın, aşık, aşmış
yaşurgan: ketum, sıkı ağızlı, sır vermez
yatağan : (yatağan, yatakan) 1. kama türünde, iki tarafı da kesen bir bıçak 2. tembel, miskin. borcunu ödemeyen, üstüne yatan (uygurlarda)
yati : yatık, meleke, beceri, el yatkınlığı
yatkin : yatık, yatan, uygun, uygunluk
yatman : muti, efendi, uyumlu, itaatkar
yatuk : 1. yatkın, becerili, meleke sahibi 2. tembel, ağırkanlı 3. türklerin islamiyet’e geçtikten sonraki dönemlerde, göçebe ve şamanist oğuzların, kentlerde yaşayan, oğuz ve öteki türk boyları için kullandıkları sıfatlardan
yavçin : (yatçın) konuk, yatıya gelen konuk
yavga : soy, sop, nesil
yavnik : sevinç, neşe
yavri : zayıf, güçten düşmüş
yavru : zayıf, bakıma muhtaç, ilgi ve bakım bekleyen
yavsı : iğneli bir cins çekirge demektir. isim olarak da kullanılır.
yolçu : 1. önder, başkan, şef, lider 2. peygamber, nebi 3. gelenekçi, muhafazakar 4. yolcu, yola çıkmış, yolunda giden
yoldam : 1. uysal, yola gelen, yolunda giden 2. usul, metod, tarz
yoldaş : aynı yolun yolcusu, aynı yolu paylaşan, aynı yola gönül vermiş, aynı yola baş koymuş, aynı, töre ya da prensipler üzerinde, fikir ve gönül birliği eden, çok yakınlaşmış dost, dava arkadaşı
yoleri : yol-eri 1. töreye bağlı, edep erkan sahibi, bilgili, deneyimli 2. tarikat ehli, tarikata ya da bir şeyhe bağlı kişi
yol-kula. bazı kaynaklarda, “yolkulu” olarak geçiyor.)
yolkulu : yol-kulu töreye ve kurallara bağlı, irşad olmuş
yörük : çabuk ve iyi yürüyen, iyi yol alan, bir yerde durmayıp yürüyen halk, göçebe anlamlarına gelir. isim olarak da kullanılır.
yörük : (yöğrük, yürük) yürüyen, yürüyücü, göçen, göçücü, göçebe
yöyen : mevsim, sezon
yudum : < yutmak.
yuğak : bir su kuşu
yuğka : ince
yuğruş : (yukruş, yukruç) eskiden, halktan biri olmasına rağmen, gösterdiği performans ve yararlılıklardan sonra, bey mertebesinde değerlendirilerek, devletin üst düzey kademelerinde görev alan kişi.
yula : 1. su kaynağı, yerden fışkıran su, göze 2. işıldak, ışık veren, meşale, kandil
yuluk : 1. traşlı, matruş, bakımlı 2. yağmacı
yulum : 1. fedakar, yardımsever 2. yolcu, yoluna bağlı, töresine bağlı
yunak : üzerinde çamaşır döğülen ve yıkanan, büyük taş parçası
yunmuş : yıkanmış, temiz, titiz, arık
yunt : hergele ile gezen, terbiye görmemiş yarı yabani kısrak anlamına gelir. kuyruksalan kuşunun bir türüdür. isim olarak da kullanılır.
yunt : 1. çadır, oba, ev, yurt, vatan 2. terbiyesi tamamlanmamış, yarı yabani at 3. uygarlık, medeniyet
yurçi : 1. becerikli, mahir 2. yirçi, yer gösteren, rehber
yurt : türkçe’dir. “ülke. kampın kurulduğu yer” anlamlarına gelir. yanlış olarak ruslar bunun yuvarlak planda kurulan ve çan biçimini andıran konutlar olduğunu düşünmüşlerdir ve biz de onların izinden gitmişiz. (aslında gerçek adı ker-ger’dir.)
yurt : 1. vatan, kutsanmış toprak 2. kaynak, asıl, kök 3. uygarlık, medeniyet 4. çadır, oba, ev