Musa İsrafil oġlı Adilov Zémfira Nadirovna Vérdiéva Faranġiz Mamédali kızı Aġaééa



Yüklə 4,99 Mb.
səhifə35/44
tarix01.11.2017
ölçüsü4,99 Mb.
#26589
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   44

C
ROMAN DİLLERİ — Hind-Avropa dil ailesine daħil olub, ħüsusi bir dil budağı teşkil éden diller. Roman dillerine fransız dili, italyan dili, ispan dili, portekiz dili, rumın dili, moldav dili, provansal dili, sardin dili, kataħan dili, rétoroman dili, makédonrumın dili, habéle ölu latın dili, ölü oks dili, ölü umbr dili ve bir sıra başġa diller daħildir.

SABİR — Bir sıra roman dillerinin yunan ve ya Ereb dili ile ġatışmasından ibaret olan ve Aralıġ denizi limanlarında milletlerarası (ħalġlararası) ünsiyyet vasitesi kimi işledilen kréol dil.

SADE KÉNİŞ CÜMLE — Baş üzvlerden her ikisinin ve ya birinin iştirakı ile terkibinde ikinci dereçeli üzvlerden de biri ve ya bir néçesi olan tekterkibli ve ya cütterkibli cümle: Dostu él olanın dövleti bol olar (Atalar sözü). Rüstem kişi bu tütünün etrinden ħüsusi lezzet alırdı (M. İbrahimov).

SADELEŞME— Sözün morfoloji ġuruluşunun deyişmesi neticesinde düzeltme ve mürekkeb sözlerin sade söze çévrilmesi. tariħen ayrı ayrı morfémlerden düzelen söz sadeleşme neticesinde morfémlere ayrıla bilmir. Meselen, ketir, apar, barış, ġızıl, ġırmızı, yuħu, köynek ve s. sözler eslinde düzeltme olduġları halda, müasir dövrde sadeleşmişler. Vaħtile morfémlere ayrıla bilen vahidlerin béle sadeleşmesinin sebebleri çoħ ve müħtelifdir. her halda fakt budur ki, sadeleşme hésabına da dilin lüğet terkibi zenkinleşir.

SADE SAMİtLER — Adi kemiyyetde teleffüz édilen samitler. Adeten kéminatlara ve afrikatlara (kipleşen növlu samitlere) ġarşı ġoyulur.

SADE SÖZ — terkibinde sözdüzeldici şekilde olmayan ve ya müasir halda kök ve şekilçiye ayrıla bilmeyen söz. Sade sözler obyéktiv alemin eşya ve hadiselerine bilavasite istiġametlenmiş olur, müasir veziyyetde sémaptik-sözdüzeltme elaġeleri şerti seciyye daşıyır ve motivleşmelşş olur. Meselen, baş, su, üç, ağ, kel, berk, ara, de, ah, ay sözlerinde béle cehet özünü aydın şekilde kösterir.

SADE CÜMLE — terkibinde yalnız bir prédikativ vahid olan cümle; her biri éz növbesinde cümle teşkil éden hisselere bölünmeyen cümle.

Sade cümleler éz ġuruluşlarına kére be'zen ancaġ bir baş üzvden, be'zen baş üzvlerin her ikisinden ibaret olur ve be'zen de baş üzvlerden ya biri, ya da her ikisi cümlenin esasını teşkil étmekle ikinci dereceli üzvlerden de onların terkibinde mövcud olur. İkinçi dereceli üzvler de cümlenin daşıdığı me'naya köre müħtelif kemiyyetde olur. Be'zen bunlardan biri, be'zen ikisi, be'zen de hamısı cümlede iştirak éde bilir. Baş üzvlerin iştirakına köre sade cümleler tekterkibli ve çütterkibli olmaġla, iki ġrupa ayrılır. Baş üzvlerden biri olan cümle tekterkibli, her ikisi olan cümle cütterkiblidir. her iki cümle tipinin de özünemeħsus növleri vardır.

SAİt (SES) —teleffüzü zamanı boğaz ve ağız boşluğunda héç bir manéeye rast kelmeden teleffüz olunan, musiġili tona malik danışıġ sesi. Saitin teleffüzünde hava aħını mühum rol oynayır. Bu hava aħınının saite çévrilmesi müħtelif danışıġ üzvlerinin iştirakı sayesinde mümkün olur. teleffüzünde danışıġ üzvlerinin iştirakı ve veziyyetine köre saitler müħtelif şekilde tesnif édilir. 1. Dilin üfüġi veziyyetine köre: dilönü santler, dil ortası saitler, dilarħası saitler. 2. Dilin şaġuli veziyyetine köre: açıġ (kéniş) saitler, ġapalı (dar) saitler, Yarımġapalı (yarımaçıġ) saitler, yarımaçıġ (yarımkéniş) saitler. 3. Dodaġların veziyyetine köre: dodaġlanan saitler, dodaġlanmayan saitler. 4. Meħrec sabitliyine köre: tekavazlı (monoftonġ) saitler, çütavazlı (diftopġ) saitler. 5. Kemiyyete köre: uzun saitler, ġısa saitler, adi saitler. 6. Kerkinliyine köre: kerkin saitler, ġéyrikerkin saitler.

SAY — Sémantikaca mücerred reġemleri, eşyaların miġdarını ve hésablama üzre onların sırasını bildiren, sintaktik cehetden te'yinlene bilmeyen, ħüsusi morfoloji elametlerden mehrum olan nitġ hissesi. Additiv say — Sade sayların cemlenmesi üzre düzelen terkibi say: on yéddi (10+7), yétmiş üç (70+3), béş yüz otuz dörd (500+30+4). Ġéyrimüeyyen miġdar sayı — Deġiġ, diférénsiallaşmış miġdar déyil, ümumiyyetle miġdar anlayışı bildiren say: az, çoħ, bir ġeder, azçana, azanıġ. Distributiv say — Sadalanan eşya ve şeħsler arasında bölüşdürücülük anlayışını bildiren say: birer-birer, üç-üç, cüt.çüt, ġoşa-ġoşa. Kesr sayı—Kesr ile olan miġdarı ve ya vahidin hisselerinden ibaret miġdarı bildiren say. Kesr sayı düzeltmek üçün tamı bildiren reġem yérlik halda, hisseni bildiren reġem adlıġ halda işledilir: béşde iki, sekkizde béş. Miġdar sayı — Mücerred miġdar anlayışı ve ya éynicinsli eşyaların deġiġ miġdarını bildiren say: béş, yéddi, otuz. Sade miġdar sayı. Mürekkeb miġdar sayı (seksen, doħsan). terkibi miġdar sayı (béş yüz otuz iki). Multiplikativ say—Me'nası terkibindeki sayların toplanması yoħ, birbirine vurulmasından ibaret say: altı yüz (6X100), seksen (8X10), üç min (Sıra sayı — Sayılan eşyaların sırasını köstermeye ħidmet éden say: üçünçü, on doġġuzunçu.

SAYLI ĦÜSUSİ AD — terkibinde say ve ya say esası olan her hansı ħüsusi ad. toponimler: Altıbulaġ, Altıağaç, Yéddioymaġ, Minkznd. Sov. Azerbaycanının 40 illiyi, 26 Bakı komissarları rayonu; antroponimler: a) şeħs adı: Yuzbaşı, Birçeħanım; b) familiya: Yüzbaşov, Mindilov.

Ġ é y d: İkiesaslı adlarda say birinci esası teşkil édir, biresaslı adlar ise terkibinde say olan söz birleşmelerinden sayı saħlamaġla (ġalan sözleri işletmeden) emele kelir. Bu zaman onlara isim düzelden şekilçiler elave olunur (26lar, 13ler). Esasında saylar olan béle adlar sün'i yaradılmış adlar katéġoriyasına daħildir. Onların bir ġisminde ise saylar eşyanın özünü yoħ, ancaġ onun miġdarını ve sırasını bildirir. Béle saylar müħtelif meġsedler üçün işledilir: / Pyotr, III Pyotr, Moskva1, Moskva3.

SAMİ DİLLERİ — Bir sıra ölü (AssuriyaBabil ve ya akkad dili, Ken'an ve ya Finikiya yehudi dili, araméy dili, müasir aysorların ulu dili—Assiriya dili) ve müasir (Ereb dili, hebeşlerin dili olan amħar dili) diller ġrupu.

.SAMİt (SES) —teleffüzü zamanı ağız boşluğunda müeyyen manéelere rast kelen ve bu manéeleri def étmekle teleffüz olunan, küyün tona üstün kelmesi ile teleffüz olunan danışıġ sesi. teleffüzünde tonun üstünlük teşkil étdiyi sonor sesler de samitlere daħil édilir. her dilin samitleri müħtelif prinsipler esasında ve ferġli şekilde tesnif édilse de, dilçilikde aşağıdakı bölkü sistémi daha kéniş yayılmışdır:

1. Samitlerin emele kelmesinde iştirak éden üzvlerin feallıġ derecesine köre: a) dodaġ samitleri, b) dil samitleri, v) udlaġ samiti, ġ) dilönü samitler, d) dil ortası samitler.

2. Emele kelme yérine köre: a) ġoşadodaġ samitleri, b) dodaġdiş samitleri, v) dişarası samitleri, ġ) diş samitleri, ğ) yuvaġ samitleri, d) sert damaġ samitleri, e) yumşaġ damaġ samitleri, é) udlaġ samiti.

3. Emele kelme üsuluna köre: a) kipleşen (kipleşen-partlayan, kipleşen-növlu, kipleşen-süzülen, kipleşen-titrek) samitler, b) növlu (tekkéçidli-növlu, çütkéçidli-növlu, növlu-titrek) samitler.

4. Ses téllerinin iştirakına köre: kar samitler, çinkiltili samitler.

5. Yumşaġ damağın veziyyetine köre: ağız samitleri, burun samitleri.

6. Kemiyyete köre: sade samitler, kéminat samitler. SAMyİTİN ĠALINLIĞI—İnce samite nisbeten daha aşağı témbri olan samitdir ki, palatallaşma hadisesinden mehrum olması ile seciyyelenir. Rus diline ħasdır.

SAMİTİN İNCELİYİ — İnce samiti müvafiġ ġalın samitden ferġlendirmekde diférénsial elamet kimi kötürülen palatallaşma. Rus dili üçün seciyyevi hadisedir.

SAMODİY DİLLERİ — RSFSRin şimal ve şerġ vilayetlerinde yaşayan bir sıra ħalġların dilleri. Bunlardan en mühümü nénés dili hésab olunur.

SAHE — İnsan heyatının ve insan tecrübesinin müeyyen sahesi ile elaġedar olan mezmunlu vahidlerin (mefhumların, sözlerin) mecmuyu. Assosiativ sahe — Müeyyen sözle bu ve ya başġa şekilde elaġedar ola bilen assosiativ tosevvürler mecmuyu. Konséptual sahe — Müeyyen mefhumlar toplusundan ibaret sahe, birbirile elaġedar mefhumların mecmuyu.

SÉĠMÉNt—1. Ħetti sırada (nitġ aħınında) müsteġil vahid kimi çıħış éden ve éyniyyetini pozmadan diğer ħetti sıralarda takrarlanan (işlenen) nitġ parçasıdır ki, bu dilin struktur vahidlerini müeyyenleşdirmeyo imkan yaradır. 2. Séġméntleşmiş konstruksiyanın birinci hissesi. téma (me'lum olan) kimi çıħış éden séġmént hem müsteġil fraza kimi işlenir, hem de sonrakı metnle bir sintaktik vahid terkibinde birleşe bilir. İkinci halda söylem iki hisseye bölünür ki, bu hisseler pauza ile ayrılır, evvelinci hisse yükselen, ikinci hisse énen tonla teleffüz édilir. Sitare! 0 insan çildinz kirmiş melek! (C. Cabbarlı). Ana! Ana! 0 adın ġarşısında bir ġul tek; hemişe seçdede olmaġ mene feħaretdir (C. Cabbarlı).

SÉĠMÉNtLEME — Nitġ aħınını (ħetti sıranı) terkib hisselerine (vasitesiz iştirakçılara) bölme, séġméntlere ayırma.

SÉĠMÉNtLEŞMİŞ KONStRUKSİYA — İki hisseye bölünmüş sintaktik konstruksiyadır ki, bu hisselerin birincisi cümlenin, bütöv metnin evvelinde kelib séġmént adlanır, adeten ismin adlıġ halında işlenen söz ve ya söz birleşmesi şeklinde tezahür édir, şeħs ve ya eşya adını bildirir. Bu şeħs ve ya eşya cümlenin, metnin ikinçi hissesinde bir de evezlikle ifade olunur. İkinci hissede evezlikler (korrélyatlar) vérbal şekilde ifade olunmaya da biler. Birinçi—séġmént hisseye hem de me'lum olan ve ya «téma», ikinci hisseye «yéni» ve ya «réma» da déyilir. Moskva! Basılmaz senin ġüdretin; çanlı héykelisen zbediyyetin (S. Vurğun). Ölmek! O kéniş körpünü hğr kğs kéçeçekdir (h. Cavid). Veten! Çoħmu sévir meni o veten?! (S. Vurğun).

SÉLÉKSİYA — Bu ve ya diğer söz sinfine (nitġ hisselerine) daħil olmasına kére, habéle konstruksiyanın ve ehatenin telebi esasında müeyyen sözformanın séçilmesi. Séléksiya oħu.

SÉLÉNONİM — Ayın setHindeki her hansı tebii obyéktin ħüsusi adı. Kurçatov kratéri. Armstronġ kratéri. K,ollşe kratéri. Réomyura şırımı. D'Alambéra dağları, Alp, Kordilér, Yuħu bataġlığı, Fırtına okéanı, Moskva denizi, Ay körfğzi.

SÉMA—1. Sémémanı teşkil éden ünsürlerden (komponéntlerden) biri. 2. Mezmun planında en kiçik (sonuncu iştirakçı) vahid olub, sintaġmatik sırada müvafiġ ifade (forma) planına

malikdir.

SÉMANTİKA — 1. Sözün, ifadenin ve ya ġrammatik formanın me'nası. 2. Baħ: Sémasiolokiya. 3. Dil işarelerinin ifade étdikleri eşya ve hadiselere münasibetini öyrenmekden ibaret dilçilik tedġiġatı. Funksional sémantika. Baħ: Me'nanın funksional deyişmesi. Ümumi sémantika—1. Ümumi dilçilikde olan müasir cereyanlardan birinin adı. Bu çereyana köre kuya müasir ünsiyyet éhtiyaclarını ödemek baħımından tebii diller yararlı déyil, bu dillerde «mentiġsizlik» ġüvvetlidir, «söz fétişizmi» küclüdür. Odur ki, hemin cereyan terefdarları tebii dilleri eġli (rasional)mentiġi dillerle evez étmek üçün yollar aħtarmaġla moşğul olurlar. 2. Dil vahidlerinin daħili (me'na) cehetinin ġuruluşunu, onun esas ġanunauyğunluġlarını öyrenmekle meşğul olan dilçilik sahesi.

SÉMLNTİK (CEHEtDEN) BÖLÜNMEZLİK Frazéoloji vahidlere, mürekkob sözlere ve s. ħas olan ħüsusiyyet. Mahiyyeti béledir ki, hemin dil vahidleri mürekkeb terkibe malik olsalar da, hetta ayrıca formalaşmış olsalar da, prédméte bütöv ve monolit şekilde yönelmiş, iétiġametlenmiş olurlar.

SÉMANTİK ĠANUN — Éyni ve ya müħtelif dillerde müħtelif sözlerin me'nalarının deyişilmesinde özünü ğösteren ümumi ġanunauyğunluġlara esasen müeyyenleşdirilen ümumi sémantik deyişmeler ġanunu. Métaforikleşme ġanunu. Me'naça zenkinleşme ġanunu. Polisémantikleşme, omonimleşme, sinonimleşmğ ġanunları univérsal sémantik ġanunlar hésab édilir.

SÉMANTİK ĠOŞALIĠ — Birbirile sabit, müntezem sémantik elaġelere malik olan sözler. İki sözden ibaret sinonim, antonim ve korrélyativ vahidler: yaman-yaħşı, küni-buçaġ, él-oba, dam-daş.

SÉMANTİK ĠRUPLAR — Éyni ve ya müħtelif nitġ hisselerine ıeħsus sözlerin köklerinin ve ya sözdüzeltme vasitelerinin ümumiliyi esasında ferġlendirilen ġrupları. Meselen, -lıġ (-lik) -luġ (-lük) şekilçisi ile düzelen sözler müeyyen sémantik ġruplara bölune biler: a) iş, péşe, senet bildirir: hjimlik, fehlelik... b) müeyyen eşyanın bol olduğu yéri bildirir: daşlıġ, küllük, kol-luġ ve s.

SÉMANTİK DOMİNANt — Sinonim sırada esas me'nanı bildiren ve buna köre de bütün diğer me'naları özüne tabé éden üzv. Meselen, démek fé'li danışmaġ, söylemj, dillenmj, dilğ kğlmek, ağzını açmaġ, koplamaġ, döşemek ve s. daħilinde sémantik dominant(a) hésab édile biler.

SÉMANTİK KONDÉNSASİYA — Éyni me'na ġalmaġla sözde morfémlerin miġdarca azalması, iħtisar édilmesi: ġarın-daş/ġar-daş, tanrıvérdi-utarvérdi, ay kede-+ede->-e, kertenkele(z)->kelez, keklikotu-^-kjotu.

Sémantik kondénsasiya anlayışı sémantik yığcamlaşma, iħtisar, elave étme (olunma) hadiselerini ehate édir. Meselen, söz birleşmesinin iħtisar oluiub bir söze çévrilmesi.

SÉMANTİK KONTAMİNASİYA — Evvelki bütév sémantik vahidin parçalanmasıdır ki, onun komponéntlerinden biri ve ya her ikisi yéni me'na kesb édir. Müdhiş. seadet. Dilber seadet. Sémantik kontaminasiya oksumoronun bir növüdür.

SÉMANTİK MİNİMUM—En kiçik ifade (seslenme) vahidine müvafiġ kelen en kiçik mezmun (me'na) vahidi; séma.

SÉMANTİK SAHE — 1. Dilde tématik cehetden birbirile elaġedar léksik vahidler toplusuna müvafiġ olan hadiselerin, varlıġların meçmusu. 2. Müeyyen me'na sahesi ile elaġedar söz ve ya ifadelerin meçmusu. Meselen, zaman sémantik sahesine daħil olan aşağıdakı sözler: kéçe, kündüz, seher, aħşam, il, ay, hefte, kün, sutka, an, çoħdan, ne vaħt ve s.

Me'naca birbirine yaħın sözlerden ibaret tématik ġrup. Sahe teşkil éden sözler menşece yaħın olmur, lakin bunlar éyni ve ya yaħın anlayışları, hadiseleri ifade étdiklerine kére elaġelenmiş olurlar. her hansı bir sahe (renk adları, kéyim adları, külçiçek adları, ġuş adları, hereket adları, ġohumluġ adları ve s.) ile elaġedar olan bütün sözler birbiri ile elaġeli şekilde tedġiġ édilir. her bir sémantik sahe ümumbeşeri seçiyyeli olsa da, bu saheye daħil olan dil ünsürleri milli seciyyesi ile de başġalarından ferġlenir. «Sémantik sahe» anlayışı dilçilikde XX esrin 20—30cu illerinde (V. humboldtun «dilin daħili forması» haġġındakı te'limi yéniden dirçeldiyi bir dövrde) méydana çıħmışdır. Sémantik sahe nezeriyyesinin meġsedi dilin lüğet terkibinde sémantikaca yaħın olan sözleri ġruplar üzre öyrenmekden ibaretdir. 30cu illerde Yést trir sözlerin sémantik sahe métodunu yaratmaġla léksnkada struktur elaġelerin olduğunu esaslandırmağa çalışırdı. Sémantik sahe nezeriyyesi ayrı ayrı dillerin en seciyyevi sémantik ħüsusiyyetlerini üze çıħarmağa, habéle dilin sémantik strukturasının inkişaf méylini müeyyen étmeye imkan vérir.



SÉMASİOLOKyİYA — 1. Dil vahidlerinin me'nasını (mezmununu, daħili cehetini) tedġiġ éden dilçilik bölmesi. 2. Sözlerin ve ifadelerin léksik me'nalarını ve bu me'naların deyişme üsullarını tedġiġ éden dilçilik bölmesi.

SÉMÉM — 1. Mezmun sistéminin en kiçik vahidi olub, paradiġmatik sırada (dil vahidleri sistéminde) müvafiġ ifade sistéminin éléméntleri ile elaġedardır. 2. Sözün me'nası, onun eşyavi mezmuıu.

SÉMİOTİK — Ferġlendirme işine ħidmet éden, dilin ayrı ayrı vahidleri arasındakı ferġi ifade étmeye yarayan ve bununla da dil ifadesinin (forma) esasını teşkil éden. Sémiotik sistém — Rélévant ferġler sistémi, dilin ifade (forma) planını teşkil éden ġarşılaşdırmalar toplusu, mecmusu. Sémiotik funksiya. Baħ: Ferġlendirici funksiya.

SÉMİOTİKA — Ümumiyyetle işareler sistémi haġġında élmdir ve dil hem de sémioloji ħüsusiyyetlere malik olduğundan dilçilik de sémiotikanın terkibine daħil édile biler.

SEBEB BUDAĠ CÜMLESİ — Baş cümledeki neticepin sebebini bildiren ve ne üçün, niye, ne sebebe, neye köre, ndden ötrü suallarına cavab olan budaġ cümle.

Sebeb budaġ cümlesinin iki tipi vardır: 1. Budaġ cümle baş cümleden evvel işlenir, budaġ cümlede bağlayıcı söz, onun sonunda ise -sa, -se edatı iştirak édir. En çoħ işlenep bağlayıcı sözler néçe, nd sözleridir. Bu söz ona néçe te'sir édibse, üç kündür bura kelmir (S. Ġedirzade). Birden ne fikirleşdise, durub varkel élemeye başladı (İ. Efoidiyév). 2. Evvelce baş cümle, sonra bağlayıcı, daha sonra budaġ cümle kelir. Budaġ cümlenin korrélyatı kimi baş cümlede ona köre, onun üçün, ondan étrü sözleri iştirak édir. Budaġ cümle baş cümleye ona köre ki, ondan ötrü ki, çünki, onun üçün ş bağlayıcıları ile bağlanır. Sabah seninle ġışlağa kéde bilmeyeçeyğm, ona kere ki, klubda meşġimiz var. (İ. Efendiyév). Ye'ni men bu sözleri ondan ötrü démirğm ki, düşmesiden ġorħuram (C. Memmedġuluzade).

SEVİYYE—Dnlçilik élmipin obyékti olan dilin tedġiġat üçün ferġlendirilen merhelesi. Norma seviyyesi (ve ya norma) — Fordi nitġ seviyyesine nisbeten yüksek seviyyede tedġiġ olunan dil. Burada ferdlere meħsus cehetler (sesin témbri, danışanın el-ġol hereketi ve s.) nezere alınmır. Lakin ferdi nitġde ümump kolléktive meħsuo cehetler, numuneler normaya daħil édilnr. Struktur seviyye (ve ya struktura)—Daha yüksek mücerred seviyyade alınmış dil. Norma seviyyesinde dili anlamaġ, dil vasitesile ünsiyyetde olmaġ üçün zeruri hadiseler «struktur seviyye»ni teşkil édir. Meselen, apték ve tek sözlerinde iki müħtelif — k arasındakı ferġ Azerbaycan dili üçün struktur seviyyeye daħil déyildir. Bu ferġ hemin sesleri anlamaġ üçün zeruri déyildir. Lakin [k] ve [k] seslerinin ferġi ehemiyyetlidir ve struktur seviyyeye daħildir. hemin ferġ sözleri birbirinden ayırır: kül-kül, kel-kel. Ferdi nitġ seviyyesi — Réal nitġ aktı olub, danışanın ve dinleyenin ferdi teleffüz ve ferdi ġavrama ħüsusiyyetlerini nezerde tutur. Seviyyeler éY'ni obyékte — dile müħtolif baħışları, dilin müħtelif şekilde üzvlenmesini eks étdirir.

Bu obyéktin — dilin öz ġuruluşunda her seviyyeye uyğun kelen müvafiġ hisseler vardır. Norma çemiyyet üzvlerinin dili işletmek ġaydaları haġġında meġbul kördükleri prinsiplerdir ve réal terzde mövcuddur. Élece de dilin strukturu réal şekilde mövcuddur. Lakin normadan, habéle ferdi nitġ aktlarından ferġli olaraġ dilin strukturunu körmek, éşitmek ve ümumiyyetle ġavramaġ mümkün déyildir. Dilin strukturu o dilin esas éléméntleri (foném, morfém, konstruksiya) ve bu éléméntleri birbirine bağlayan elaġeler toru şeklinde mévcuddur.

SEDA— Nefesalma ile elaġedar havanın tezyiġi netiçesinde birbirine yaħın kerkin ses téllerinin boğazda titremesinden yaranan ses.

SERBESt SÖZ BİRLEŞMESİ — Mövcud sintaktik modéller esasında nitġde (danışıġ prosésinde) düzeldileğġ, terkib hisselerine asanlıġla bölüne bilen söz birleşmesi: ġırmızı alma, demir ġaşıġ, ürekden sévinmek, olduġça közel ve s.

SERt DAMAĠ SAMİtLERİ — Daha çoħ sert damağın iştirakı ile emele kelen samitler: k, k, y.

SES TEĠLİDİ—1. tebiet hadiselerinin ve héyvanların seslerinin teġlidi: şaġġ, ġa, hem, part... 2. Bu yol ile düzelen sözler (isim, fé'l...): ġuġu, çüçe, partlamaġ, çüçü...

SESİN KÜCÜ — Seslerin tezyiġinden asılı olan amplitud ile müeyyen édilen ve danışıġ sesine meħsus olan kemiyyet ħüsusiyyeti, Amplitud böyük (kén) olduġda ses de küçlü çıħır, amplitud dar olduġda ses de zeif olur.

SESİN UZUNLUĞU — Zaman vahidi erzinde sesin reġsétme miġdarının davamlılığı; sesin teleffüzüne serf olunai zaman ferġi. Meselen, adet sözunde birinçi sait uzun, ikincn sait nse ġısadır.

SESİN UCALIĞI — Zaman vahidi erzinde ses tellerini reġsétme tézliyi. Bu reġsétme saniye erzinde artarsa, sesin ucalığı da artar, reġsétme azalarsa ses de zeifleyer.

SES YAZISI — İşareleri (herfleri) nitġin ayrı-ayrı seslerini, yaħud fonémleri ifade éden esas yazı tiplerinden bpri. Ses yazısının iki tipi vardır. herfleri samit sesler ifada éden konsonant ses yazısı (Finikiya yazısında olduğu kimi), herflerp hem saiti, hem de samiti ifade éden vokallaşmış ses yazısı (yunan, latın, rus, Azerbaycan yazılarında olduğu kimi). En ġedim ses yazısı (konsonant) éramızdan evvel ikinci minilliyin ortalarında finikiyalılar terefinden yaradılmışdır. Sait sesleri ifade éden herfler ilk defe yunan yazısında méydana çıħmışdır. Ses yazısının elifba—herf terkibi hemişe bu ve ya diğer derecede dilin ses terkibine uyğun kelir ve tariħen onunla birlikde deyişir; eks halda, teleffüzle sözlerin yazılışı arasında uyğunsuzluġ yaranır (inkilis ve fransız yazısında olduğu kimi).

O?SLERİN KOMBİNATOR DEYİŞMELERĠ -Esasen yanaşı kelen seslerin birbirine te'siri netiçesinde méydana çıħan deyişmeler: assimilyasiya, dissimilyasiya, sesdüşümü, hécadüşümü (haplolokiya), métatéza.

SESLENME—Dil vahidlerinin daħili cehetinden (mezmundan, me'nadan) ferġli olan ħariçi (ses terkibi) ceheti.

SES SİMVOLİZMİ — Be'zi seslerden, onların düzülüşunden bilavasite müeyyen tesevvür, teessürat elde édilmesi üsulu. Meselen, y sesi kiçik eşyaları bildirme tesevvürü yaradır. Baħ: ses métaforası.

SES TÉLLERİ — Ġırtlaġ ġığırdaġlarına yapışmış ve ona köndelen veziyyetde (ħirtdekden arħaya teref) yérleşmiş iki kiçik muskul destesi. Çoħ élastik olan ses télleri yığılıb uzana biler, müħtelif kénişlikde aralana bilir, zeifleşe ve kerkinleşe bilir.

SESTEĠLİDİ SÖZ — Obyéktiv alemde mövcud olan sesleri teġlid étmekle düzelen söz. Mahiyyetce obraz olan bu sözler sesleri yalnız teħmini şekilde (dilin artikulyasiya bazasının imkanlarına uyğun şekilde) eks étdirir. hemin sözler insanların çıħardıġları réfléktor sesleri, héyvan ve ġuş seslerini, tobiet hadiselerinin seslerini, cansız eşyaların seslerini teġlid éden sözlerdir. Nidalar yalnız hissleri bildirir ve adeten ġéyri-iħtiyari çıħarılan seslerdir. teġlidi sözlerin yaranması ve teleffüzü mefhumi seciyyelidir. Vokativ sözleri insanın iradi cehetleri (emr, istek, arzu) ile elaġedardırsa, teġlidi sözlerde bu cehet yoħdur. Bütün bunlara köredir ki, teġlidi sözler ħüsusi léksik-ġrammatik katéġoriya kimi ayrıca nitġ hissesi hésab olunur.

SES TEĠLİDİ NEZERİYYESİ — Dilin menşeyi haġġındakı ferziyyelerden biridir. Bu nezeriyyeye köre dil insanın tebiet seslerini teġlid étmekle çıħardığı sesler esasında yaranmışdır. Béle bir nezeriyyonin terefdarları Ġedim Yunanıstanda Démokrit ve Eflatun, hemçinin stoikler olmuşdur. XVII esrde V. Léybnis, XIX esrde V. humboldt, Uitni ve s. de hemin nezeriyyeye terefdar çıħmışlar. Doğrudan da bir çoħ dillerde ses teġlidi ile yaranan sözlerin olduğu me'lumdur. Lakin bu kimi sözler adeten çoħ az olur. Onlar héç de en zeruri — heyati ailayışları bildiren sözler déyildir. tobieti teġlid étmek üçüp insan evvelden inkişaf étmiş nitġe malik olmalı idi.

SES TİPİ — Éyni vezifeye malik olub, yalnız mövġéce ferġlenen sesler sırası. Meselen, [a], [a], [a], [a] kimi.

SES CİLDİ — Dil vahidinin ħarici, formal ceheti; sözlerin, morfémlerin ses terkibi (onların daħili cehetine, me'nasına, mezmununa ġarşı ġoyulur).

SETİR — Bir ħett üzro yazılmış (çap édilmiş) sözler, herfler ve ya başġa işareler sırası.

SETİRBAŞI — Abzasın bnrinci setri; abzasın evvelindeki boşluġdan başlanan setir.

SEHNE NİtĠİ — Sehnede meġbul ve zeruri hésab édilen, seciyyevi ġanunauyğunluġları ile ferġlenen nitġ.

SİĠNİFİKASİYA — Bir léksém (invariant) kimi alınmış söz me'nası; me'nanın dile (nitġden ferġli) meħsus cehoti. Sözün siġnifikasiyası — Bir dil vahidi kimi kötürülmüş söze ħas olan me'na (sözün konkrét nitġ şeraitinde işlendikde kesb étdiyi me'nadan ferġlendirilir), inténsional.

SİĠNİFİKATİV MÜNASİBEt — Sözün me'nasının (bu me'na vasitesile de bütünlükde «sözün» mefhuma münasibeti. Mahiyyeti béledir ki, me'na esasında (bazasında) mefhum formalaşır, sözün ses cildi vasitesile işare ve ifade olunur.

SİLSİLE — Éyni sintaktik ġuruluşlu ifadelerin, cümlelerin bütöv bir vahidde ahenkdar şekilde birleşmesi. Sğher men paltarımı kéyinib çarıġlarımın bağını bağlayanda anam ineyi sağırdı. Men ġatıġ-çörğk yéyende o, südü serninden ġazana tökürdü. Men kermeşov çubuğunu künçden kötürüb elime alanda anam tepel buzovu çekib bağlayırdı. Men ayağımı astanadan çöle ġoyanda o, yanıma kelib küle-küle dédi (E. Veliyév).

Silsilenin esas üslubi ħüsusiyyeti müħtelifliyi bir vehdet şeklinde eks étdirmesidir. Silsileden müħtelif zamanlarda baş vérmiş hadiselerin vehdetini bildirmek üçün, daħilen birbirine bağlı ziddiyyetleri, ġarşılıġlı elaġeleri, asılılığı, mentiġi fikrin inkişafını ve s. bildirmek üçün kéniş miġyasda istifade olunur. Silsile mezmunca vahid fikir bildirir, intonasiyaca ise iki hisseye ayrılır: yükselen ve énen intonasiya. Metnin birinci hissesi tedricen yükselmekde olan sesle teleffüz édilir, sonra pauza başlanır, pauzadan sonra intonasiya énir. Silsileden bedii (nesr ve şé'r) nitġde, metbuat üslubunda, natiġ çıħışlarında daha çoħ istifade olunur. Sade silsile. Mürzkkeb silsile. te'yini silsile. Prédikativ silsile. Mentiġi fikrin inkişafını kösteren silsile. Ziddiyyetli silsile. Ġarşılaşdırma (müġayise silsilesi — Énen ve yükselen intonasiyalarla teleffüz olunan hisseler arasında ġarşılaşdırma (müġayise) mezmunu ifade éden silsile. Bala çanı ile elleşirdi. ananın imkanı yoħ idi ki, ayağa durub kömek élesin. Balanın çiyeri yanıb öfkeye dönürdü, ananın elaçı yoħdu ki, balasının ateşini söndürsün. Bala ilan kimi ġıvrılıb açılırdı, ananın közlğri... yaş aħıdırdı (E. Veliyév). Zaman silsilesi — Bir hissede nitġ prédméti (hereket, hadise, veziyyet, iş), diğer hissede ise bu nitġ prédmétinin zamanı ifade édilen silsile. turaçlı ġaçġınlarının tırtovu başlayandan beri Paşa bey çoħ narahatdı... Ebdülhesenöv kelenden sonra hövselesi bir tike olmuşdu. Darğasının başı yarılıb üstüne ġaytarılandan sonra beyin her şéy yadından çıħdı. Küllüoğlu Ħalıġvérdi éöini yandırandan sonra bir az sakitleşdi (E. Veliyév). Şert silsilesi — Énen intonasiyada déyilen hissenin yükselen intonasiya ile déyilen hisseye bir şert olduğunu kösteren silsile. Savadı olmasa da, sesi küçlü idi. Yazı-pozu baçarmasa da, hirslenmekde, küsmekde perkar idi. Meslehet vérmek elinden kğlmese dğ, söyüş. söymekde, ġarğış élemekde perkar idi (E. Veliyév).

SİMVOL — Müvafiġ référéntle elaġesi motivleşen işare. Fonétik simvol — transkripsiyada meġbul körulen (işledilen) işare.

SİNÉKDOĦA — Kemiyyet elaġesi esasında me'na köçürülmesi. En çoħ yayılmış növleri bunlardır: a) tam evezine hisse işledilir; meselen: başı kéçelkéçel, közü korkor, üzü çopurçopur, ġıçı çolaġçolaġ, eli şilşil, dili lallal, ġulağı karkar; b) ümumi anlayış bildiren söz konkrét eşya adı yérinde işlenir; meselen, ağaçalma ağaçı, méyvealma: külnerkiz; v) söz cem evezine tekde işlenir; meselen, Firenkde mesel var («firenklerde» yérine); ġ) şeħsi bildirmek üçün beden üzvleri ve ya paltar adı işlenir; meselen, yaşılbaş, sarıköynek. Léksik sinékdoħa — Mecazi me'nası sabitleşib ümumdil seciyyesi kesb éden sinékdoħa. Üslubi sinékdoħa — Poétik nitġi seçiyyelendiren ékspréssiv vasitelerden biri kimi tezahür éden sinékdoħa.

SİNKOPA — Sözün daħilinde bir ve ya bir néçe sesin düşmesi: melkemut (melekül-mövt), perşan (perişan), kéf (kéyf)...

SİNOĞ-YİMİYA — 1. Müħtelif me'na çalarlarında ve üslubi seçiyyelerinde müeyyen ferġler olmaġla sözlerin, morfémlerin, konstruksiyaların, frazéoloji vahidlerin esas me'nalarının birbirine uyğun kelm&si. Ġrammatik sinonimiya. Sintaktik sinonimiya. Frazéoloji sinonimiya. Léksik sinonimiya. 2. Sinonimlerin yanaşı ve ya birbirine yaħın yérde işledilmesinden ibaret üsul. Ġrammatik sinonimlik — a) İsimlerin tek ve cem formalarının sinonimliyi: uşaġlar oynayırdı uşaġlar oynayırdılar; b) adi ve inténsiv formaların sinonimliyi: közden itdi közden ilim-ilim itdi; v) müħtelif halların sinonimliyn; heddini aşmaġ heddinden aşmaġ; ġ) müħtelif zamanların sinonimliyi: sabah kédeçeyik sabah kédirik; ğ) müħtelif formaların sinonimliyi: kétkéde idinkerek kédğsen; d) müħtelif névlerin sinoiimliyi: Mzn mjtub yazdım Mektub menim terefimden yazıldı; e) müħtelif şeħs formalarının sinonimliyi: bildim, bildimbildiler, bildhler. Frazéoloji sinonimlik — Müħtelif frazéoloji vahidlerde umumi me'nanın mövcudluğu: allahın rehmetine kétmek ömrünü size bağışlamaġ çennetlik olmaġ o dünyaya teşrif aparmaġ közlerini (ebedi) yummaġ bu dünya ile vidalaşmaġ.

SİNONİM(İK)—Sinonim seciyyeli, sinonim seciyyesine malik olan. Sinonim(ik) variant. Sinonim(ik) söz. Sinonim(ik) tekrar.

SİNONİMİKA—1. Léksikolokiyada sinonimler behsi, sinonimleri öyrenen behs. 2. her hansı dilde mévcud olan sinonimlerin mecmusu. 3. Baħ: sinonimiya. Üslubi sinonimiya. Üslubi sinonimika — Üslubi sinonimleri müvazi suretde işletmekden ibaret bedii üsul.

SİNONİM(İK) İFADE — Formal cehetden ferġli olan diğer ifadeye me'naça sinonim ifade. Yaħşı adamdır pis adam déyil.

SİNOŞM(İK) KONStRUKSİYALAR—Müħtelif formal konstruksiyalı, éyni ve ya yaħın me'nalı konstruksiyalar. Sinonim konstruksiyalar éyni sintaktik seviyyede olan vahidlerden ibaret olur. Meselen, söz birleşmeleri, cümle üzvleri, budaġ cümlelerden ibaret sinonim (ik) konstruksiyalar. heyat vesiġesi — heyata vesiġe. Ġızım, sene yaylıġ alım — senin üçün yaylıġ alım. Kağız üçün ġovluġ — kağız ġovluğu. Yaşayış uğrunda mübarize — yaşayış mübarizesi (arħaizm: zindekanlıġ cenki). Üreyi ġurd üreyidir — ġurd üreklidir.

SİNONİM(İK) SIRA — Léksik ve ya frazéoloji sinonimlerden ibaret sıra: ağçaġanadditdilimığmığahünü, üzsifatbenizbetsuretçehreçamal.

SİNONİMLER — Me'naça birbirine yaħın ve ya birbirinin éyni olan, éyni bir mefhumu ifade éden, lakin üslubi çalarına ve ya me'na çalarına köre birbirinden ferġlenen sözler. Adeten sinonimler éyni nitġ hissesine aid olur, metnde birbirini evez éde bilir. Vaharyaz: üzsifetbenizsimasuret. Ġrammatik sinonimler — Me'na éyniliyine malik olan müħtelif ġrammatik konstruksiyalar: Mene kitab alMenim üçün kitab al. Sabah mektebe kédeçğyğmkétmeliyemkédesiyemkerzk kédem. Éyniköklü sinonimler — Éyni bir söz kökünden düzelen ve adeten üslubi çaları,

birleşme ħüsusiyyetlerine köre birbirinden ferġlenen sinonimler. Bilavasitevasitesiz, naelaçelaçsız. İdéoġrafik sinonimler—Me'na çalarlarına köre birbirinden ferġlenen sinonimler.



Evvzl—ġabaġönçeilkin. Kenarsahilġıraġ. Metni sinonimler — Metn daħilinde birbirine me'naca yaħınlaşan sözler. Niġab çekib menden yaşınma, zalım, Perişan olubdur menim ehvalım; Eġlü huşum menim, fikrü ħeyalım. Şuħ közde, ġemzede bestddir, ay ġız! (M. P. Vaġif). Mutleġ sinonimler — Me'na ve işledilme ħüsusiyyetlerine köre tamamile birbirine uyğun olan, başġa sözlerle birleşmo ħüsusiyyetlerine köre ise ferġlenen sözler. Nisbi sinonimler — Çoħme'nalı sözlerde yalnız bir ve ya bir néç» me'nanın (hamısının yoħ) sinonimliyi. Meselen, baş ve tepe sözleri «tepesinden (başından) basmaġ» ifadesinde sinonim olursa, «baş işletmek» terkibinde «baş» tepe sözü ile sinonim déyildir. Üslubi sinonimler — Me'naca éyni olan, lakin müħtelif üslublarda işlenen, işledilme tézliyine köre, ékspréssiv çalarına köre ve s. ferġlenen sinonimler. Ġaçmaġ (néytral söz) — ekilmek (danışıġ dilinde) — nırmaġ (loru dilde) — ç-nın yanına r ġoymaġ (loru dil évfémizmi). Ħesis (edebi dil) —simiç (danışıġ dili) •—zıġġı (loru dilde).

SİNSÉMANTİK — Kömekçi, asılı, müsteġil olmayan. Sinsé,-mantik nitġ hisselari. Sinsémantik söz. Sinsémantik réplika.

SİNTAĠM — 1. Biri te'yin éden, diğeri te'yinlenen funksiyasında işlenmiş iki üzvün birleşmesinden ibaret vahid. Sintaġmın üzvleri kimi hem sözler, hem morfémler, hem söz birleşmeleri, hem de cümleler çıħış éde biler: Kitab almaġ, al-maġ, şe-her bağının yaşıl ağaçları. Çünki oldun deyirmançı, çağır kel-sin den, Koroğlu. Sintaġmın ikiüzvlü vahid kimi anlaşılması F. dé Sössür terefinden ireli sürülmüş ve onun te'limi ile elaġadardır.

2. Me'na bitkinliyine malik ritmik söz ġrupu. Bu halda sintaġm sırf fonétik hadise kimi teġdim olunur. Sintaġmın fonétik anlayışını ħaricde M. Ġrammon, Rusiyada L. V. Şérba, V. V. Vi-noġradov, A. N. Ġvozdyév ve başġaları ireli sürmüşler.

3. Sintaġma sintaktik hadise kimi yanaşanlar da vardır. (Ş. Balli, S. O. Kartsévski, F. F. Fortunatov, B. V. tomaşévski ve başġaları). Bu fikrin terefdarlarına köre ritmik ve ħettilik cehetden sintaġmı parçalayıb onun üzvleri arasına başġa söz daħil étmek olar, lakin sintaktik cehetden sintaġmı parçalamaġ olmaz, onun üzvleri hemişe bir sintaktik vahid kimi çıħış édecekdir. Müġ. ét: Ehmedin kitabıEhmedin ġırmızı çildli (renkli deyerli...) kitabıEhmedin üç bundan evvel Moskvadan alınıb teze şekilde saħlanılmış kitabı...

4. Sintaġm sémantik-sintaktik nitġ hadisesi kimi alınıb izah édilir. Bu baħımdan sintaġm cümle daħilinde me'na ve ritmik cehetden birleşmiş sözler ġrupudur. Sintaġm bir sözden, her çür söz birleşmesinden, sintaktik terkiblerden, analitik vahidlerden, bütöv cümleden ibaret ola biler. Sintaġm söz birleşmesine müvafiġ kole de biler, kelmeye de. Bu iki vahidin mühüm ferġleri vardır. Béle ki, sintaġm cümlede özünü kösterir, onun üzvlenmesi neticesinde tezahür édir. Söz birleşmesi ise cümlenin üzvlere bélünmesi netiçesinde yoħ, cümle üzvlerinin birleşmesi neticesinde yaranır. Metnden, situasiyadai, danışanın meġsedinden, cümlenin mezmun müħtelifliyinden asılı olaraġ éyni bir cümle müħtelif şekillerde sintaġmlara bölüne biler.

Ħumar-ħumar baħmaġ/ köz ġaydasıdır, Ħumar-ħumar /baħmaġ/ köz ġaydasıdır.

Nitġin sintaġmatik üzvlenmesindeki béle müħteliflik üslubi sintaksisin en maraġlı tedġiġat obyéktidir. halbuki sabit modéller teşkil éden söz birleşmesindeki müħteliflik mümkün déyildir.

Sintaġm teġtiye (şé'r teġtiéi) uyğun ola da biler, olmaya da. Nezere alınmalıdır ki, teġti şé'r téħnikası ile elaġedar olub, sırf formal seçiyye daşıyır, sintaġm ise kéyfiyyetce ondan ferġlidir, çünki formal yoħ, sémantik-sintaktik hadisedir. Atributiv sintaġm — te'yin ve te'yinlenenden ibaret ġéyri-prédikativ sintaġm; te'yini söz birleşmesi. Ġéyri-prédikativ sintaġm — Baħ: Söz birleşmesi. Atributiv, obyékt ve rélyativ sintaġmlar ġéyri-prédikativ sintaġmın müħtelif névleridir. Daħili sintaġm — Vasitesiz iştirakçıları morfémlerden ibaret sintaġm. Vasitesiz iştirakçıları sözlerden ibaret ħarici sintaġma ġarşı ġoyulur. Béle ki, ħarici sintaġm sintaktik vahid hésab olunursa, daħili sintaġm düzeltke ve ya mürekkeb sözlerden ibaret olur. İsti-ot, el-çj. Détérminativ sintaġm — Üzvleri te'yin vezifesinde işlenen sin-taġm. Közleri sürmeli ġız. Ġapısı çıħarılmış év. İsmi détérminativ sintaġm Esebleri polad oğlan. Üreyi daş adam. Kolħozun Sddri Ehmed. Koordinativ sintaġm — Baħ: tabésiz söz birleşmesi.

Kizli sintaġm — Ħeberlik anlayışı yalnız prosodik (rit-ınk-intonasion) vasitelerin kömeyi ile ifade olunan prédikativ sintaġm.—Ne ħeber var, Meşedi?—Sağlığın! (M. E. Sabir). Obyékt sintaġmı — Fé'lle hemin fé'le meħsus obyéktin birleşmesinden ibaret sintaġm. Kitab oħumaġ. İş kermek. Prédikativ sintaġm — Zaman ve forma elaġelerini eks étdiren sintaġm. Ġrammatikada «zaman» dédikde iki zamanın münasibeti, elaġesi nezerde tutulur ki, bunlardan biri işin körüldüyü zaman, diğeri bu iş haġġında ħeber vérilen zamandır. İşin zamanı ile danışıġ zamanı uyğun kelende indiki zaman, işin zamanı danışıġdan evvel baş vérende kéçmiş zaman, işin zamanı danışıġdan sonra baş vérende kelecek zaman méydana çıħmış olur. Fé'lin formaları ise nitġin meġsedini eks étdirir: ħebervérme, emrétme, vaciblik, arzu ve s. Cümle prédikativ sintaġm hésab olunur. Rélyativ sintaġm — Fé'lle onun hereket terzini bildiren zerfin birleşmesinden ibaret sintaġm. Yaħşı danışmaġ. İti yazmaġ. Çeld ġaçmaġ. Ħarici sintaġm — 1. Bir sintaktik vahid kimi çıħış éden sintaġm. Adeten «daħili sintaġm» términi ile ġarşılaşdırılır. 2. İki sözden ibarot atributiv sintaġm (söz birlaşmesi).

SİNTAĠMATİKA — 1. Metni kétdikce daha artıġ ħırda hisselere bölmekden ibaret tedġiġat üsuludur ki, hemin bölünme neticesinde alınan vahidler yanaşı mövcud olur, birbirile birleşe bilir, habéle birbirinden ferġlenir. hemin vahidler söylem terkibinde söz, söz terkibinde morfém, sesler birleşmesi terkibinde ses olur. Ġısa dések, nitġin sintaġmlara bölünmesi sintaġmatika adlanır. 2. Söz birleşmesi haġġında te'lim. Prédikativ sintaġmatiğa — Sintaġmın bir növü kimi başa düşülen cümle haġġında te'lim.

SİNTAKSÉM — Sintaktik seviyyede dil vahidi; sintaktik invariant; bütun sintaktik variantlar üçün ümumi olan elametlerin meçmuyu.

SİNTAKSİS — Söz birleşmeleri ve cümlelerin düzelme usullarını, sintaktik formaların ifade étdiyi me'naları öyrenen dilçilik sahesi. Sintaksisin esas vahidleri ve tedġiġat obyékti söz birleşmesi ve cümledir. Morfolokiya sintaksisin konstituyénti (iştirakçısı) olub, onun terkibine daħildir.


Yüklə 4,99 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin