Orijinal adı: Şerh-i Hadis-i Cunud-i Akl ve Cehl Merhum İmam Humeyni (r a)


Dördüncü Bölüm Nefsi İslah Etmek İçin Bir Öğüt



Yüklə 1,28 Mb.
səhifə42/66
tarix24.02.2018
ölçüsü1,28 Mb.
#43328
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   66

Dördüncü Bölüm

Nefsi İslah Etmek İçin Bir Öğüt


Ey aziz! Eğer ehli nezdinde delillerle ispat edilen2 ve marifet ashabı nezdinde müşahade ve mükaşefe nuruyla görülmüş olan3, aynı zamanda ilahi kitabın işaretleri hatta açıklamaları4 ve vahiy Ehl-i Beytinden nakledilen rivayetler5 ile uyumlu olan bu hususlara ihtimal bile verilecek olursa insan nefsini ıslah etmeden bir an olsun durmamalıdır.

En büyük musibet de budur ki bütün semavi kitapların nurlu ayetleri, ismet ehli beytinden nakledilen hadisler, yüce peygamberlerin ve velilerin sözleri, hikmet ve felsefe ashabının delilleri, riyazet ve şuhut erbabının müşhadeleri, bizim katı kalplerimizde bir ihtimal bile icat etmemiştir. Bizim amellerimiz, Allah korusun, bütün her şeyi kesin yan anlayan şahısların ameline benzemektedir.

Ey aziz! Eğer, onun yaşındaki bir çocuk bile bizlere evimizin yandığını veya çocuğumuzun suya düştüğünü ve şu anda boğulmak üzere olduğunu haber verecek olursa, ne kadar önemli bir işimiz de olsa, o işten el çekmekteyiz ve bu korkunç haberin peşice koşmaktayız. Yoksa nefis güvenliği içinde oturup bu haberlere itina göstermez miyiz? O halde ne olmuş da bunca ayetler, rivayetler, deliller ve açık gerçekler, on yaşındaki bir çocuğun verdiği haber kadar bizi etkilememiştir? Eğer etkilemiş olsaydı, bizim rahatlığımızı alması gerekirdi. Acaba bu batın ve kalp körlüğünü nasıl tedavi etmeliyiz? Bu kalbi hastalığın ilaç ve doktora ihtiyacı var mıdır? Bu örtünme ve zulmetin tedavi yolu söz konusu mudur? Acaba peygamberlerin ve semavi kitapların verdiği haberleri, büluğa ermemiş bir çocuğun haber kadar dahi saymayan kimse mümin olabilir mi veya kendisine iman sahibi olduğu isnat edilebilir mi?

Eğer bu zikredilen şeyleri kendi haline müracaat ederek derk ettiysen, bil ki şehvet ve gazap dumanı, batın gözlerimizi köreltmiş, idrak yollarımızı kapatmış, şeytan ve nefis tasarrufu, bizleri, Hak Teala’yı ve ilahi ayetlerini işitmekten sağır kılmıştır. Bizler, gözü kapalı, kulakları sağır bir şekilde hakikati derk edemeyiz. Nitekim Allah-u Teala, mübarek A’raf suresi, 179. ayette bizlerden bazısının halini beyan ederek şöyle buyurmuştur: “Andolsun ki, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, fakat onunla gerçeği anlamazlar. Gözleri vardır, fakat onlarla görmezler. Kulakları vardır, fakat onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler. Hatta daha da aşağıdırlar. Bunlar da gafillerin ta kendileridir.”

Cehennemlik olmanın alameti de şudur ki, Allah-u Teala kalpleri, ayeti kerimeleri düşünmek, tekvin ve tedvin (yaratış ve teşri) sayfalarını incelemek üzere yaratmıştır. Göz ve kulakları, basiret ve ilahi hakikatleri işitmek için merhamet buyurmuştur. Ama bütün bunlar, istenildiği yerde kullanılmamaktadır. Hayvanlık ufkundan öteye geçememekte ve en azından akli tedbirler makamı olan insanlık makamına ulaşamamaktadır. Böyle bir insan, hakikatte her ne kadar dünyevi suret olarak insan olsa da hayvandır, hatta diğer hayvanlardan daha sapıktır. Bu da değişik şekillerdedir ve onlardanbiri de şudur:

İnsan eğer doğru yoldan sapacak olursa, her hususta , hayvanlık, yırtıcılık ve şeytanlık hususların her birinde diğer hayvanlar, yırtıcılar ve şeytanlardan öne geçer. Zira insanın kuvvelerinin mutlak bir makamı vardır, diğer varlıklar ise sınırlıdır. İnsanın şehvet hayvanlığının sonu yoktur. Gazap ateşi, alemi yakmaktadır, şeytanlığı ve hilekarlığı alemi sefalete ve çaresizliği sürüklemektedir.

Ey aziz! Bu ilahi ayetler ve rabbani öğretiler biz zavallıları uykudan uyandırmak ve gafil sarhoşları kendine getirmek içindir. Bütün peygamberlerin marifetlerinin özeti, bütün velilerin rüşd ve seyrinin hülasası, bütün nefsani ayıp ve hastalıkların tedavisi ve insani ilahi yolun hidayet nuru olan Kur’an’daki kıssalar, salt hikaye ve alemlerin tarihi olarak yer almamıştır. Nüzul ve tenzildeki bütün teşrifatıyla bu kıssalardan maksat, sadece bilgi edinmek ve tarihi öğrenmek için geçmişlerin tarihini beyan etmek değildir.

Allah’ın hedeflerini Mes’udi1, Taberi2 ve benzeri kimselerin hedeflerinden ayırt et. Tarih, edebiyat, fesahat ve belagat açısından Kur’an-ı Kerim’e bakma. Zira bu da oldukça kalın bir örtüdür.

Kur’an, manevi rüşd ve ilahi öğretiler kitabı olup dünya ehlinin hedefleriyle ilgili değildir. Bütün dünyevi hedefler, hayvani hedeflerdir ve insan sonuçta dünyaya ulaşacağı her hedefini takip ederken, hayvanlık ufkundan çıkmamış sayılır. Hatta şehvet ve lezzetler hedefi içinde oldukça –dünyevi olsun veya uhrevi- hayvanlık ufkundadır. Bazı aşamalar açısından şu ayetin kapsamına girmektedir: “Onlar hayvanlar gibidir”3

Peygamberlerin çektikleri zahmetlerden, evliyaların dertlerinden, bütün ilahi ayetlerden, semavi sayfalardan ve bütün hadislerden sadece karnını ve tenasül organını tatmin etmekten başka bir şey elde edemeyen ve bütün ilahi peygamberlerin hedeflerini, mide ve tenasül organının lezzetine sınırlayan ve de bütün ibadetlerini tahsil ettiği ilim ve marifetleri bu lezzetlere ulaşma bir vesilesi kılan insan, aslında insan olduğunu sanan hayvandır. İnsanoğlu isimleri öğrenen bir öğrenci olmalıdır. Hak Teala Adem’in üstünlüğünün isimleri öğrenmesi olarak beyan etmiş ve Adem’i ilim ve marifetler sebebiyle diğer varlıklara üstün kılmıştır. Aksi taktirde mide ve tenasül organının ihtiyaçlarını gidermek, hayvani hedeflere sahip olmak ve hayvani özellikleri taşımak hiçbir fazilete sebep değildir.



Beşinci Bölüm

İffetin Fazileti Hakkında Bazı Rivayetler


Muhammed b. Yakub, kendi senediyle Ebi Cafer’den (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Hiçbir ibadet, mide ve tenasül organının iffetinden daha üstün değildir.”1

Bu konuda bir çok rivayetler vardır. 2

Muhammed b. Ali b. Hüseyin kendi senediyle Hz. Ali’nin oğlu Muhammed b. Hanefiye’ye yaptığı vasiyetinde şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Herkim nefsin isteklerine icabet etmezse, kemaline erişir.”3

İnsanlığın zirvesine erişmek, nefsi şehvetlerden ve lezzetlerden alıkoymaya bağlıdır. Şeyvetlerine uyan bir kimse, rüşd ve hidayetten geri kalır, gözleri hak yolu görmek hususunda körelir.

Vesail’de yer aldığına göre ise Eba Abdillah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Cafer’in şiası, mide ve tenasül organı iffetli olan, çok çaba gösteren, Allah ve yaratıcısı için amel eden, Allah’ın sevabına ümit bağlayan ve Allah’ın cezasından korkanlardır. Onları gördüğün zaman bil ki onlar Ca’fer’in şiasıdır.”4

İffeti olmayan kimseler, İmam Sadık’ın (a.s) şiası değildir. Her ne kadar kendisini şia olarak adlandırsa da öyle değildir. Hayvani nefse uyan ve hayvani hareketle hareket eden bir kimse, hayvani nefis ile birlikte hareket etmektedir. Aklani, uyum sahasının dışındadır. Dolayısıyla da ilahi uyum içinde olmakla nitelendirilemez. İmam Sadık’ın (a.s) şiası, ilahi renge bürünen kimselerdir. “Allah(ın boyasın)dan daha güzel boyası olan kimdir”1 Onlar şehvet, gazap ve şeytanlık paslarından temizlenmişlerdir. Hatta onlar kalbin ayağını akıl bağından bile kurtarmışlardır.

Evet, “Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi. Çünkü tertemiz bir kalp ile Rabb'ine gelmişti.”2

Rivayet-i şerifede tefsir edildiği üzere İbrahim (a.s) da, Müminlerin Emiri’nin (a.s) şiasından idi. 3 Zira o salim bir kalp ile rabbinin huzuruna vardı ve salim kalp ise, Allah’tan gayrisinden güvende olan ve sadece Hakka bağlanan kalptir. 4 Burhan tefsirinde, İmam’dan (a.s) nakledilen uzun bir hadiste şöyle yer almıştır: “Bir şahıs Ali b. Hüseyin’e (a.s) şöyle dedi: “Ey Allah Resulü’nün oğlu! Ben de sizin halis şialarınızdanım.” İmam ona şöyle buyurdu: “Ey Allah’ın kulu! Şüphesiz sen İbrahim Halil gibisin! Zira Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: ““Şüphesiz İbrahim de onun (Nuh'un) milletinden idi. Çünkü tertemiz bir kalp ile Rabb'ine gelmişti.” Eğer senin kalbin de onun kalbin ise şüphesiz sen bizim şialarımızdansın.”5

On Beşinci Maksat


Yüklə 1,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   38   39   40   41   42   43   44   45   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin