Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə152/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   193

Vilayetlerde belediye teşkilatlarının kurulması 1864 yılında başladı. Bazı önemli liman ve ticaret merkezlerinde hemen belediye daireleri oluşturuldu. İlk kurulan şehir ise İzmir oldu. Sonra Rusçuk, Varna gibi Tuna Vilayeti’ndeki bazı şehirlerde kuruldu. Daha sonra Edirne, Bağdat, Adana’da kurulmuştur. 1871’den sonra da ülke genelinde yaygınlaşmıştır.

1877 tarihli Vilâyât Belediye Kanunu ile her kaza ve şehirde birer belediye meclisinin kurulması, yetkileri, görevleri daha açık bir biçimde belirtilmiştir.10 Bu kanun ile belediyelere nüfus sayımı yapma, istimlak yetkisi gibi yeni görevler verilmiştir. Ayrıca o güne kadar fahri çalışan belediye reisine maaş bağlanması esası getirilmiştir. Meclisin karar, azil ve tayin organı olduğu belirtilmiştir. Meclise seçileceklerin tek dereceli seçim ve gizli oy-açık tasnif esasına göre yapılması demokrasi tarihimiz açısından önemlidir. Böylece bugün de uygulanan gizli oy-açık sayım sistemi ilk kez getirilmiştir. Yine bu kanun ile belediye teşkilatı personel bakımından da güçlendirilmiştir. Yazışmalar için bir katip, muhasebe işleri için bir Sandık Emini, imar faaliyetleri için bir mühendis, zabıta işleri için de yeterli belediye çavuşları tayini yapılması belirtilmiştir. Ancak belediyelerin tamamında bu belirtilen personelin tamamı mevcut değildir. Vilayet salnamelerinde görüldüğü üzere hemen kazaların tamamı, hatta pek çok livada sadece belediye reisi ve bir katip görev yapmaktadır.

III. Belediyelerin Çalışmaları

Şehir tarihi, özellikle şehirlerin yol, kaldırım, temizlik, kanalizasyon, elektrik, su, ulaşım, vs. gibi özellikleri denince ilk akla gelen kurum belediyelerdir. O halde, şehir tarihlerini, şehrin çeşitli özellikleri ve problemlerini araştırmak için de ilk başvurulacak kaynaklar belediye meclislerinin tuttukları zabıt defterleridir. Bu defterlerde gerek belediyenin iç düzeni, gerekse belediyenin

şehiriçi faaliyetleri ile ilgili bol miktarda malzeme bulmak mümkündür.

Samsun’a ait 1922-1923 yılı Belediye Meclisi Zabıt Defteri örnek alınmak suretiyle Osmanlı belediyelerinin iç düzeni, görevleri, hizmetleri, projeleri konularında genel bir bilgiye ulaşmak mümkün olmaktadır. Bu doğrultuda belediyelerin hizmetleri ve çalışmalarını alt başlıklar altında tanıtmak, Osmanlı’nın son dönemlerindeki belediye hizmetlerini görmemiz ve öğrenmemiz açısından yararlı olur kanaatindeyiz.

1. Temizlik (Tanzifât) İşleri

Belediye örgütleri kurulduğu andan itibaren en önemli görevleri arasında şehrin temizlik işleri gelmektedir. Çünkü, şehirde yaşayan binlerce insanın çöp ve artıklarının gelişigüzel atılması, hem şehrin pis olmasına, hem çirkin görüntüler ve kokular yayılmasına hem de insanların sağlıksız bir ortamda yaşamalarına neden olmaktadır.

Eskiden bu işler halk tarafından yerine getirilmekte idi. Halk çöp ve artıklarını yakmak suretiyle ortadan kaldırırdı. İstanbul ile bazı büyük şehirlerde de bazı mahallelerin çöpleri “arayıcı esnaf” tarafından toplanırdı. Ayrıca çarşının temizliği esnaf kethüdasının sorumluluğunda idi.

Ancak şehirler geliştikçe, muntazam yol ve kaldırımlar yapıldıkça, Batı ile münasebetler arttıkça, Avrupa tarzı kurumlar ülkeye girmeye başladıkça, artık temizlik işlerini bir kuruma bağlama ihtiyacı zaruri hale gelmiştir. İşte 1870’lerden itibaren ülke geneline yayılan belediye örgütleri bu ihtiyacı karşılamışlardır.

Temizlik işleri, belediye dairelerinin bünyesinde kurulan Tanzifât Müfettişliği kanalı ile yürütülmektedir. Bu müfettişliğin raporları doğrultusunca meclis kararı ile temizlik işlerinde çalışacak ameleler alınmakta, süpürge, araba ve at alımı yapılmakta, bozulan arabalar tamir ettirilmektedir. Yine hangi arabaların hangi mahalle ve semtlerin temizlik işlerinde kullanılacağı da bu müfettişlikçe organize edilmektedir.11

Belediyelerde temizlik işlerinde kullanılan arabalara daha sonraları numara verilmesi kararı alınmıştır. Bu kararla her arabaya bir numara (bir nevi plâka) verilmiş, hangi arabanın hangi sürücü tarafından kullanıldığı kaydedilmiştir.12 Böylece ilk kez arabalara numara verme usûlü getirilmiştir. Ayrıca her arabanın sürücüsü de kaydedilerek, kullandığı arabayı özenle koruması sağlanmaya çalışılmıştır.

Yine belediye meclis kararlarında, tanzifat işlerinde kullanılan hayvanların yem ve saman istihkakları da görülmektedir. Bu bilgilere göre günlük istihkak 3,5 kıyye arpa ve 4 kıyye samandır.13 Kayıtlardaki bilgilere göre belediyeler, önceleri şehir merkezlerinden arpa ve samanı ihtiyaç duydukları zaman alırlarken, sonra belediyenin menfaatleri doğrultusunca bazı belediyeler köylerden uygun fiyatlarla ve toptan almaya başlamışlardır.

Hayvanlara nal çakılması da belediye meclisi kararı ile bir nalbanta pazarlık usûlü ile ihale edilmektedir. Önceleri yerli nal kullanılırken, daha sonra alafranga sıcak nalın çıkması ile bu tür nal kullanılmıştır. Bu suretle hem hayvanların sağlığı korunmuş, hem de nalın daha uzun süre kullanılması sağlanmıştır.14

Temizlik işlerinde çalışan amelelere önceleri elbise verilmiyordu. Ancak Osmanlıların son dönemlerinde bazı belediyelerde, yine meclisin kararı ile her yıl birer kat elbise verilmesi uygulamasına geçilmiştir.

Görüldüğü üzere Osmanlılarda belediye örgütleri kurulduktan sonra belediyelerin en önemli görevleri arasında temizlik işleri gelmektedir. Ancak her belediye dairesinde yeterli personelin olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak yeterli personele sahip yerlerde, en azından merkezi mahallelerde çöpler toplanmakta, bunlar şehrin uzaklarına dökülmektedir. Böylece şehir, çağa yakın bir örgütlenme ile temizlenmekte, halkın sağlığı korunmakta, çirkin görüntüden uzak, pis kokuların olmadığı bir kent oluşturulmaya çalışılmaktadır,

2. Yol ve Kaldırım Yapımı

Osmanlı Devleti’nde belediye örgütleri kurulmaya başladığında, belediyelerin ilk önemli hizmeti yol ve kaldırım yapmak olmuştur. Daha önceleri Nafia Nezareti’nin üstlendiği bu iş belediyelere terk edilmiştir.

Özellikle belediyeler öncülüğünde şehir haritalarının çıkarılması, muhtemel yerleşim yerlerinde yolların belirtilmesi ile daha plânlı bir yol ve kaldırım politikasına geçilmiştir. Şehir dışı yolları Nafıa Nezareti üstlenirken, şehiriçi yolların yapımı, taş döşenmesi, kaldırım yapılması, bozulan yol ve kaldırımların tamiri görevleri belediyelere bırakılmıştır. Yol yapımında taş kullanılmış, gerek şoseler, gerekse kaldırımlar taşla döşenmiştir.

Belediyeler şose ve kaldırım yapımı ve tamiri, yeni yolların yapılması, yolların genişletilmesi gibi işleri, ya emanet usûlü ile ya da bir müteahhide verilerek ihale usûlü ile yaptırmaktadır. Emanet usûlünde meclis üyelerinden birinin nezaret etmesi kararı uygulanmaktadır. Bu tür işlerde kullanılmak üzere belediye mühendisinin emrinde 4 tekerlekli arabalar bulunmaktadır. Bu arabalardan yararlanıldığı için yol veya kaldırımlar daha ucuza mal edilmektedir.15


Belediyeler yeni yol yapımı veya yolun genişletilmesi sırasında istimlak yoluna da başvurmuşlardır. İstimlak kararı alınan gayri menkullerin istimlak bedellerini tespit için, ihtisas sahibi kişilerden oluşan bir Muhammen Heyeti kurulmaktadır. Bu heyetin tespit ettiği bedel, belediyece gayri menkul sahibine ödenmektedir. Ancak, mülk sahipleri tespit edilen bedeli az bulurlarsa, bu bedelin tespiti işi mahkemeye intikal etmektedir.

İstimlak edilen yerlerin yıkım işleri belediyece yapılmaktadır. Bunun için yapılacak masraflar da bütçenin “Masârıf-ı İstimlâkiyye” tertibinden karşılanmaktadır. Buna karşılık, yeni açılan yollardan istifade ederek bina ve arsaları değer kazanan mülk sahiplerinden ise, kanuni tarif üzerinden şerefiye parası alınmaktadır.

Böylece yeni yerleşim yerlerinin belli bir plan dahilinde yeni yollarla donatılması, şehrin içindeki eski yollara taş döşenmesi, ilk kez yollarda kaldırımlar yapılması ile Osmanlı şehirlerinin çağdaş ve modern bir görünüm kazanması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çabalar sonucu bazı şehirlerde bu amaca ulaşılmış, İstanbul, Selanik, İzmir, Konya, Bağdat gibi şehirlerin görünümü önemli ölçüde değişmiştir.

3. İtfaiye İşleri

İtfaiye teşkilatı kurulmadan önce yangınlar başkent İstanbul’da Zabtiye Müşiriyeti emrinde olan tulumba neferleri ve mahalle tulumba takımları kanalıyla, önemli şehirlerde de mahalle tulumba takımları, halk ve askerler yoluyla söndürülmeye çalışılırdı. Ancak çoğunluğu yağmacı kimselerden oluşan tulumba takımları, yangında en etkili olmak düşüncesi ile birbirleriyle rekabete girişirler, yangın söndürme işinde yeterli çabayı göstermezlerdi.

Halbuki şehirlerde evler birbirine bitişik, ahşap, dar sokaklar içerisinde olduğundan, çıkan yangınlar kısa sürede büyüyor, adeta şehrin tamamını yok ediyordu. Bir de buna suyun sınırlı olması, şehiriçi ulaşımın düzensizliği eklenince yangın sonucu şehir bir tarlaya dönüşüyordu.

Belediye teşkilatı kurulmaya başlayınca itfaiye işleri de belediyelere yüklenmiştir. Belediyelerin bir kısmı hemen, bir kısmı da zamanla bünyelerinde bu amaçla bir Tulumbacı teşkilatı oluşturmuşlardır. Bu teşkilatın başındakine Tulumbacıbaşı deniyordu. Bunun emrinde de tulumbacılar vardı. Araç-gereç olarak da tulumba, kazma, kürek gibi malzemeleri kullanıyorlardı.

Belediyelerin bünyelerinde kurulan tulumbacı teşkilatlarının herhalde her şehir ve kazada kurulduğunu söylemek mümkün değildir. Ayrıca bazı belediyelerde daha erken kurulmuş, bazılarında ise daha geç kurulmuştur. Yine personel sayısının da yeterli olduğunu söyleyemeyiz.16

Buna rağmen tulumbacıların yangınlarda büyük fedakarlıklar gösterdikleri, yangınların söndürülmesinde etkili oldukları, hatta gayretlerinden dolayı belediye meclis kararı ile nakden mükafatlandırıldıkları da görülmektedir.17 Ancak yine de binaların ahşap olması, suyun yetersizliği, araç-gereçlerin gelişmemiş olması yangınların şehre önemli zararlar vermeye devam etmesine neden olmaktadır. Buna rağmen, belediyelerin bünyelerinde oluşturulan tulumbacılar ile, şehirlerin en korkulu rüyası olan yangına karşı çağına göre modern itfaiye teşkilatı kurulmuştur.

4. Aydınlatma İşleri

Daha önceleri Osmanlı şehirlerinde sokak ve caddeleri aydınlatma diye bir konu yoktu. Geceleyin sokağa çıkmak zorunda kalanlar fenerleri ile çıkmak mecburiyetinde idiler. Hatta fenersiz gezenlere şüpheli gözü ile bakılır ve cezalandırılırdı.

Sokakların ilk aydınlatılması girişimi yine İstanbul’da başladı. Abdülaziz Devri’nde petrol lambaları ile bazı semtler aydınlatıldı.18 Sonra 1886’larda bir şirket aracılığı ile havagazı ile aydınlatma gerçekleştirildi.19 Buna rağmen İstanbul’un tamamının aydınlatılamadığı daha sonraki istatistiklerden anlaşılmaktadır.

İstanbul dışındaki pek çok şehir ve kasabalarda uzun süre yine sokakların aydınlatılması konusuna çözüm getirilmedi. Ancak 1900’lerden sonra bazı şehirlerde lüks lambasına dayalı aydınlatmaya geçilmiştir. İlk anda şehrin önemli semtlerinde lüks lambaları dikilmiş, sonra zamanla çevre semtlere de yaygınlaştırılmıştır.

Lüks lambaları satın alınarak, yaptırılan ve dikilen lüks direklerine bu lambalar asılarak aydınlatma gerçekleştiriliyordu. Lüks lambalarında ise amyant denilen yanmaz liflerden yapılmış aydınlatma parçası kullanılıyordu.20

Aydınlatma işini üstlenen belediyeler bu amaçla da “Lüks Fenercileri” adı ile personel almışlardır. Bunların görevi fenerleri akşamları yakmak, sabahları söndürmek, fenerlerin bakımı ile ilgilenmek, fenerlerin eksilen gazyağlarını doldurmak idi. Bunların başındaki kişiye de Fenercibaşı denirdi.21

Lüks fenercilerinin 1922 yıllarında 1.000 kuruş maaş aldıkları, ayrıca kendilerine her yıl birer adet muşamba verildiği, hatta 1923 yılından itibaren de yılda birer kat elbise tahsis edildiği görülmektedir.22

Lüks fenerleri veya havagazı, daha sonra elektrik ile aydınlatma olayının bütün Osmanlı şehirlerinde gerçekleştirildiğini söylemek zordur. Elektrikle aydınlatma ancak 4 şehirde, o da o şehirlerin belli semtlerinde kurulabilmiştir.23 Ancak belli başlı şehirlerde, zengin gelirleri

olan, teknolojiyi şehirlerine getirmek isteyen belediyeler bunu gerçekleştirmişlerdir. Böylece bu tür şehirlerde halkın geceleyin rahatça bir yere gidip gelmeleri, sosyal aktifliğin artması sağlanmıştır.

5. Su İşleri

Osmanlılarda su dağıtımı ve şebekesinin kurulması, çeşmelerin yapılması işleri daha ziyade vakıflar kanalı ile yürütülüyordu. Vakıflar su yolları, bentler, kanallar yapmakta, toprak su künkleri kanalı ile suları uzak yerlerden getirmekte, çeşitli yerlerde yapılan umumi çeşmelere dağıtmaktaydı. Belediyelerin kurulmasından sonra da vakıflar bu işleri yürüttüler.

Ancak bazı belediyeler su işine de el attılar. Özellikle bazı getirilen suların sağlığa uygun olmaması, toprak su borularının kırılma ve çatlaması ile pis suların karışması, umumi çeşmelerin azlığı gibi sebeplerle su işini de çözüme kavuşturmak istemişlerdir. Hatta bazı belediyeler bu amaçla su yolu projesi ve haritası yaptırmışlardır.24 Bu proje doğrultusunca yeni su kaynaklarından su boruları ile şehre su getirilerek, hem eski çeşme ve şadırvanlara hem yeni yapılan çeşmelere dağıtılmıştır. Hatta bazı şehirlerde bazı evlerde bu su şebekesinden evlerine su tesisatı döşetmişlerdir.25

Böylece ileride tamamen belediyelere geçecek olan su işleri ilk kurulan bazı belediyelerce ele alınmıştır. Suların daha sağlıklı, daha düzenli dağıtılması yönünde ilk önemli adımlar atılmıştır.

6. Mezbaha İşleri

Belediyelerin bir kısmı hayvanların kesim ve kasaplara dağıtım işini de üzerlerine almışlardır. Sağlıksız bir kesimi önlemek, hijyenik şartlara uygun bir kesim yapmak, yine sağlıklı bir dağıtımı gerçekleştirmek amacı ile oluşturulan mezbahalar, ülke geneline hem geç girmiş, hem de fazla yaygınlaştırılamamıştır.26 Bunun sebebi de, yine halkın eski usûlle hayvanlarını kesme isteği, belediyelere fazladan mezbaha ücreti ödemek istememeleri, ayrıca şehirlerin genellikle bahçe ve bostanlıklarla dolu olması sebebi ile hayvan kesiminde halkın sıkıntı çekmemesidir.

Yine de bazı belediyelerin mezbahalar kurdukları görülmektedir. Ancak mezbahaların işletilmesi genellikle ihale ile taliplere verilmekte, eğer isteyen çıkmaz ise belediyece emanet usûlü ile işletilmektedir. Kesilen hayvanlar için de “mezbaha resmi” adı altında bir resm alınmaktadır.27

Mezbaha işlerinden sorumlu kişi ise, belediye personeli olan Belediye Baytarı idi. Baytar hem mezbaha işleri, kesilen hayvanların sağlık kontrolü, hem de şehir ve kaza dahilindeki hasta olan hayvanların tedavisi işleri ile ilgilenmektedir.

Mezbaha kuran belediyeler, mezbahada kesilen hayvanların nakli için de et arabaları temin etmişlerdir. Kesilen hayvanların etleri bu arabalarla et sahipleri olan kasaplara dağıtılmaktadır. Hatta bazı belediyeler, baytarlığın raporu doğrultusunca, kesilen hayvanların etlerinin açıkta değil de, sepetlerle arabalara konarak nakledilmesi kararını almıştır. Bu suretle daha sağlıklı, halkın sağlığını gözetici bir nakil usûlüne geçilmiştir.

7. Kıymet Takdiri İşleri

Osmanlılarda belediyelerin bir görevi de, gerek istimlak durumunda, gerekse dilekçe ile başvuran özel kişi veya kurumların gayri menkullerinin kıymet takdirini tespit etmeleridir. Her iki durumda da, takdir konusunda belediye meclisi üyelerinden seçtiği iki kişiyi Muhammen, yani Takdir Heyeti olarak görevlendirmektedir. Bu heyet, bina, arsa, bahçe, dükkan gibi gayri menkullerin o günün emsal fiyatlarına göre kıymetlerini takdir etmektedir.

İstimlak ile ilgili takdirlerde, gayrimenkul sahibinin itirazı ve kanuni yollara başvurması mümkün olmaktadır. İstimlak dışı takdirlerde ise, belediye meclisi sadece uzman bir aracı rolü oynamaktadır. Bu tür takdirin hukuki bir geçerliliği de yoktur.

Belediye meclisi zabıtlarında görüldüğü üzere istimlak ile ilgili itirazlarda önce, Liva İdare Meclisi’nden bir üye, Belediye Mühendisi ve Defter-i Hakani Memuru’ndan oluşan bir İtiraz Komisyonu oluşturulurdu. Bu komisyonunun takdir ettiği bedel hem mülk sahibine bildirilir hem de gazete ile ilan edilirdi. Eğer mülk sahibi buna da itiraz ederse kanuni yollara başvururdu.

8. Rayiç Bedel İlan ve Tasdiki

Osmanlı dönemi belediyelerinin en önemli görevlerinden biri de yiyecek, içecek, inşaat malzemesi vs. gibi maddelerin rayiç bedellerinin tespit ve ilanıdır. Bu tespit, genellikle bu konuda rayiç talebinde bulunan bir kurumun müracaatı üzerine yapılmaktadır. Narh usûlü ekmek hariç 1865 yılında kaldırıldığından belediyeler sadece ekmek fiyatlarını tespit ediyorlar. Diğer fiyatlarda ise rayiç bedeller istek üzerine veriliyor.

Belediye meclisince tespit, ilan ve tasdik edilen rayiç bedelleri, aşağı yukarı her ayın fiyat hareketlerini de göstermesi açısından önemlidir. Belediye meclisi zabıtlarında yazılı rayiç bedelleri sayesinde, her ayın ekmek, et, pirinç, bulgur, arpa, yağ, tuz, sebze, meyve, gazyağı, odun, kömür, demir, kereste, kireç fiyatları, hatta inşaat

usta ve çıraklarının yevmiyeleri gibi fiyat hareketlerini öğrenmek mümkün olmaktadır. Bu durum o dönemlerin alım gücünü de değerlendirmek bakımından da önemlidir.28

9. Mezad İşleri

Çeşitli sebeplerce belediyeye intikal eden ve sahibi bulunamayan malların, özellikle başıboş hayvanların mezad işleri de belediyelerce yapılmaktadır.

Başıboş ve sahipsiz hayvanlar şahıslarca veya jandarma ve polis gibi emniyet güçlerince belediyeye teslim edilirdi. Teslim edilen bu hayvanlar, özel şahıslarca işletilen “Yave” veya “Yavehâne” denilen hana konulurdu. Eğer sahipleri çıkar ve hayvanın kendilerine ait olduğunu ispat ederlerse, kendilerinden “Yave resmi” alınarak hayvan teslim edilirdi.

Belli bir süre Yavehane’de tutulan hayvanların sahibi çıkmaz ise, o zaman bu hayvanlar müzayede yolu ile satılırdı. Elde edilen para, yave resmi verildikten sonra belediye gelirleri arasına katılırdı.

10. Fakirlere Yardım İşleri

Osmanlılarda belediyelerin son zamanlarda üstlendikleri bir hizmet de fakir, aciz, kimsesiz, yetim, şehit çocukları gibi muhtaç kimselere nakdi ve ayni yardımlar yapmasıdır. Belediyelere başvuran ihtiyaç sahiplerinin durumu belediye meclisinde değerlendirilerek, bir kısmına aylık bağlanmış, bir kısmına bir defaya mahsus nakdi yardımda bulunulmuş veya ayni yardım yapılmıştır.

Belediye meclisi zabıt defterlerinde aceze maaşları adı ile geçen bu yardımlar, ilgili kişinin müracaatı, bu müracaatın mecliste görüşülmesi, kişi hakkında araştırma yapılması, araştırma sonucunda ihtiyaç sahibi olduğunun belirlenmesi üzerine gerçekleştirilmektedir. Maaş alan kişinin ölümü, ya da fakirlilik durumunun düzelmesi veya kendisine bakacak kişinin gelmesi (mesela askerde olan oğlunun dönmesi) durumunda aceze maaşı kesilmektedir.29

Kimsesiz, fakir, yaşlı ve aciz durumda olanların dışında, bakacak kimsesi olmayan yetimlere ve şehit çocuklarına da belediyeler maaş bağlamaktadır. Eğer bu yetimler büyük yaşta iseler maaş bağlanmakta, küçük yaşta iseler bunlar olgun ve yaşlı ailelerin yanına verilerek, bu çocuklara bakmaları için bu ailelere maaş verilmektedir. Yetim ve şehit çocukları ile bunlara bakan ailelere verilen maaşların, aceze maaşlarından daha yüksek olduğu belediye meclisi zabıtlarında görülmektedir. Nitekim aceze maaşları genellikle 150-200 kuruş iken, yetimlere verilen maaşlar 600-750 kuruş arasında olmaktadır.

Yine belediyeler, kimsesiz çocukların Darüleytam’a yerleştirilmeleri yönünde de çaba göstermiştir. Ayrıca hasta ve muhacirlerin başka yerlere gitmelerine destek vermiş, vefat eden fakirlerin teçhiz ve tekfin masraflarını karşılamış, genellikle fakirlerin yararlandığı Gureba Hastaneleri yapmış, darüleytamlara nakdi destek vermiştir.

Böylece belediyeler, çeşitli sebeplerle ihmal edilen, savaşlar, kıtlık, ekonomik nedenlerle bozulan sosyal dengeyi kurmak, dilenciliği önlemek, fakir ve kimsesizleri başkalarına muhtaç bırakmamak için, bütçelerinin elverdiği ölçüde fakir ve acizlere destek vermiştir. Onların geçim sıkıntılarını azaltmaya, yaralarını sarmaya gayret sarf etmiştir.

11. Belediye Çalışanları ile İlgili Uygulamalar

Osmanlılarda belediyede çalışacak memur, işçi ve diğer görevlilerin tespit ve ataması kararı belediye meclislerinde alınmaktadır. Önce bu amaçla duyuru yapılmaktadır. İstek sahiplerinin dilekçe ile müracaatları meclisçe değerlendirilerek ehliyetli olanlar işe başlatılmaktadır. Bazen de müracaatçıların ehliyetlerini tespit için imtihan yoluna başvurulmaktadır.30 Belediyeye yeni alınan görevlilerin alacakları maaşlar da belediye meclisinde tespit edilmektedir.

Osmanlı şehirlerinin belediye meclisleri, belediye görevlilerinin görevlerini ihmalleri veya suç işlemeleri durumunda gerekli idari kovuşturmayı yapmak, suçlular hakkında idari ve mali cezaya çarptırmak görevlerini de yerine getirmektedir. Bu konu ile ilgili örnek zabıt defterlerinde mevcuttur. Verilen cezalar ise, 15 günlük para kesim veya maaşının üçte birinin kesilmesi idi. Ancak serkeşlik, tembellik yapmak veya amirlerine karşı gelmek gibi durumlarda ilgili görevli azledilebilirdi.

Yine belediyelerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme gibi suçlar karşısında çok hassas davrandığı görülmektedir. Bu tür suçları işleyenler hakkında kovuşturma açılmış, milletin parasının zimmete geçirilemeyeceği, savurganlık yapılamayacağı meclis zabıtlarında kaydedilmiştir.31 Hatta bu tür kişiler hakkında idari soruşturma yanında, mahkemeye verilerek yasal soruşturma da başlatılmıştır.

Böylece belediyeler, belediyenin bütçesini ve imkanlarını, yolsuzluk ve zimmet konusunda korumakta, görevlerini ihmal edenleri, amirlerine sürekli karşı gelenleri, ahlaksızlık yapanları nakdi cezalara çarptırmakta, hatta görevlerine son verebilmektedir.

Belediyeler, personelinden suç işleyenleri cezalandırırken, başarılı olan veya görevlerini iyi icra edenleri de ödüllendirmektedir. Bu ödüllendirme bir aylık ikramiye, aylığına zam veya bir takdirname şeklinde olmaktadır.

Böylece Osmanlılarda bazı belediyelerin, işveren-çalışan diyalogunu kurucu metotlar uyguladıklarını, bu suretle kurumun düzgün ve verimli çalışmasını sağlamaya çalıştıklarını görmekteyiz.


Ayrıca Osmanlıların son dönemlerinde belediyelerin kurumlarında çalışan bazı personeline elbise verdikleri meclis zabıtlarında görülmektedir. Kayıtlardaki bilgilere göre elbise verilen personel, lüks fenercileri, çavuşlar, odacılar, tanzifat memurları ve tulumbacılardır. Fenercilere muşamba ve birer kat elbise, diğerlerine yine birer kat elbise verilmektedir. Bu elbiseler münakasa (eksiltme) usûlü ile ihaleye çıkarılarak, uygun fiyat veren terzilere diktirilmektedir.

12. Tamirat İşleri

Belediyelerin bir diğer görevleri de çeşitli tamirat işlerini yapmak veya ihale ile yaptırtmaktır. Bu işler arasında, cadde, şose, yol ve kaldırımların yeniden yapılması, genişletilmesi, tamiri, yola tecavüz eden yerlerin yıktırılmasıdır. Ayrıca belediyeye ait bina, dükkan, mağazaların, çarşı ve pazar yerlerinin, umuma ait çeşme, şadırvan ve su yollarının, belediyece işletilen gümrük binaları ve iskelelerin tamiri, yeniden inşası veya uzatılması, kabristan duvarlarının inşası ve tamiri gibi işler de belediyenin tamirat işleri arasındadır.

Bu işlere bakmak üzere belediyenin bir mühendisi bulunmaktadır. Belediye mühendisi bu işler ile ilgili proje ve raporları hazırlar, harcanacak parayı ve malzemeleri tespit eder, bu konuları meclise sunar, meclisin aldığı karar doğrultusunca da yapım veya tamirat işleri yapılırdı.

13. Sağlık İşleri

Osmanlı Devleti’nde önceleri sağlık işleri vakıflar yoluyla yürütülüyordu. Sonra bu konuda askeriye önemli adımlar attı ve askeri amaçlı hastaneler açtı.

Ancak, özellikle XIX. yüzyılda gemiciliğin gelişmesi, dış devletlerle ticaret anlaşmalarının yapılması gibi sebeplerle uluslar arası ticaret arttı. Bu da pek çok hastalıkların başta liman kentleri olmak üzere, Osmanlı ülkesinde yaygınlaşmasını sağladı. Bu nedenle de ilk kez 1835’te karantinahaneler açılmaya başladı.

Buna rağmen ülkede kolera, çiçek, veba gibi salgın hastalıklar artmaya devam etti. Bu nedenle de kurulan belediyelerin çoğunda hemen bir Belediye Tabipliği oluşturuldu. Yani sağlıkla ilgili sorunların çözümü görevi de belediyelere bırakıldı. Nitekim belediyeler bataklıkları kurutma, hastaneler açma, şehrin temizlik işlerini yürütme, şehre sağlığa uygun içme suyu tesis etme, hayvan hastalıkları için baytar adı ile personel alma, sağlıklı kesim için mezbahalar kurma gibi girişimleri hep sağlıkla ilgili uygulamalardır.


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   148   149   150   151   152   153   154   155   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin