Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə169/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   165   166   167   168   169   170   171   172   ...   193

5 Haziran 1864 (29 Zil-hicce 1280) tarihli Ceride’de, ticaret gemilerinde kaptanlık yapanların eğitilmesi ve bu gemilere mahsus olan sancak resmi hakkındaki bir düzenleme hakkında bilgi verilmektedir. Buna göre, “Saltanat-ı seniyye sefayin-i ticariyyesi kapudanlarından saye-i maarif-vaye-i cenab-ı mülûkânede istikmal-i malumat eylemeleri için arzu ve istek edenlere fünun-ı bahriyye tedris olunmak üzere bahriyye kışla-i hümâyûnunda bir dersane tanzîmiyle zâbitân-ı bahriyyeden muallim ta‘yîni ve mümâ-ileyhim kapudanlara mukaddema bahriyye meclisinden verilmiş olan tasdiknâmelerin ahz ve istirdadıyla bil-imtihan usûl-i cedide vecihle müceddeden şehadetnâmeler itası husûsuna irade-i seniyye-i cenab-ı Padişahinin tüccar ve tebba-i devlet-i aliyyeleri hakkında ber-kemal olan latif ve inayet-i celîle-i şehriyarilerinin eser-i celîl bulunmuş olmasıyla teşekkürün ilan kılınmıştır.”

Ayrıca “Devlet-i aliyye sefayin-i ticariyyesine mahsus olan sancak resmi matmatbuada olmadığı cihetle bade-zin sefin-i ticariyye ile hazine-i hassa ve şirket-i hayriyye vapurlarına sefin-i Osmaniyye sancağının teminarının kadimiyle mahluk olmak üzere etrafı yeşil ve ortası kırmızı renk ve kırmızının ortasında beyaz yarım ay resmi olarak müceddeden ihdas olunmuş olan sancağın küşadı husûsuna bil-istizan irade-i seniyye-i cenab-ı mülûkâne müteallik ve şayan buyurularak icabı icrâ kılınmış olduğundan i‘lân olunmuştur.”29


18 Haziran 1864 (13 Muharrem 1281) tarihli ceridede, “… Tersane-i Amîre’de mevzû‘ destgah inşa bulunan ve bundan sonra peyderpey yapılacak olan zırhlı ve demirli sefinelerin emr-i imali için lüzum olub akdemce İngiltereye sipariş olunmuş ve resîde-i hitâm olarak yakında vürûdu me’mul-ı kavî bulunmuş olan çekiç ve demir makinelerine icab eden fabrika ebniyesinin Aynalıkavak’da kain fabrika-yı hümâyûn dâ’iresi ittisalinde olmak üzere vaz‘-ı esasına mübaşeret kılınmışdır.”30

27 Ağustos 1864 (24 Rebiü’l-evvel 1281) tarihli ceridede, İzmit tersanesinde inşa olunan Muzaffer ve Mansure isimli iki kıta uskuru korvet-i hümayunlarının denize açılarak Tersane-i Amire’ye geldiği haber verilmektedir.31

11 Eylül 1864 (9 Rebiü’l-ahir 1281) tarihli cerîdenin Mevad-ı Bahriyye kısmının Cüz-i gayri resmi bölümünde ise, bir İngiliz gazetesinde yer alan haber hakkında bilgi verilerek, “İngiltere’ye sipariş olunarak derdest inşa olunan sefayinden Osman Gazi namında olub taşrası demir kaplı olan firkateyn sefinesinin resîde-i hitam olarak Cuma günü denize indirildiği ve … nam sefinenin dahi on beş güne kadar tekamül olacağı ve İzzeddin nam sefine-i Osmaniyye’nin dahi bundan önce ikmal olunmuş olduğundan seyr ü hareketi İngiltere’de tecrübe olunarak beş altı haftaya kadar dersaadete vusulü me’mûl bulunmuş olduğu” zikredilmektedir.32

1 Ekim 1864 (1281 Rebiü’l-ahir’inin son günü) tarihli Ceride’de, “Tersane-i Amire Meydanı’nda derdest inşa bulunan Nusrel-aziz nam uskuru korvet-i hümâyununun emr-i inşası hitama reside olmuş olduğundan gelecek hafta içinde ruy-ı deryaya tenzilinin kararlaştırıldığı” bildirilmektedir. Aynı ceridenin Cüz-i gayri resmi bölümünde de bir İngiliz gazetesinde yer alan şu haber nakledilmektedir. “Osman Gazi nam zırhlı firkateyn-i hümâyun Klayd nam İngiltere tersanesinden behere tenzil olunduğu geçende sahife-i beyan kılınmışıdı. Bununla beraber geçen sene sipariş olunmuş olan Abdülaziz nam zırhlı firkateyn-i hümâyun derdest inşa bulunmakla alafranga gelecek Kanun-ı sânîye doğru ikmal olunacağından onunda deryaya tenzili ve bunu müteakib Orhan namında olan sefine-i Osmaniyye’nin inşasına mübaşeret olunması mukarrar idügi mezkûr Osman Gazi nam sefinenin bahre nüzulünü seyr için İngiltere ahalisinden pek çok kişi birikmiş ve bu sırada saltanat-ı seniyyenin Londra sefiri atufetlü mösyö Rozbek Efendi ve liman reisi sa‘âdetlü Müşavir Paşa hazeratı dahi orada hazır bulunmuş oldukları (Levan Heralid) nam İngiliz gazetesinden muharrerdir.” 33

8 Ekim 1864 (7 Cumade’l-ula 1281) tarihli ceridedeki haberde Nusrel-aziz uskuru korvetinin denize açılması münasetiyle yapılan merasim şu şekilde verilmektedir: “Saye-i muvaffakiyet vaye-i cenâbı mülûkânede Tersane-i Amire sahasında bil-inşa reside-i hüsn-i hitam olmakla tenzil-i mukarrer idüğü evvelki cerîdemizde beyan kılınan Nusrel-aziz) nam uskur korvet-i hümâyun-ı şeref efza-yı sünuh ve südur buyurulan emr ü ferman-ı hümâyun cenâb-ı Padişahi mantuk-ı münifi üzere mah-ı halin yirmi sekizinci perşembe günü zat-ı vala-i hazreti vekalet penahi ve devletlü Kapudan paşa hazretleriyle bazı erkan ve ümera hâzır oldukları halde merasim kemal-i suhuletle ziynet-i ârâ-yı sath-ı derya olmuştur.” Yazının devamında “Yevm-i mezkûrde zat-ı ali-i hazret-i sadaret penahi devletlü Kapudan paşa hazretleriyle birlikte Aynalıkavak’ta derdest inşa olan temür fabrikalarıyla destgahı ve Kuh Revan fırkateyn-i hümâyunu ve daha inşaat-ı cedide ile mühimmat mağazalarını ve oradan havz mahallerine yeni yapılan havuzu dahi muayene edip divanhane ebniyesinin tevzil esasına besmele-keş mübaşeret olarak avdet buyurmuşlardır.”34

29 Ekim 1864 (28 Cumade’l-ula 1281) tarihli Ceride’de ise şu haber yer almaktadır. “Gemlik Tersanesi’nde inşa olunmakta olan Meriç ve Utarid nam korvet-i hümâyunlarının emr-i inşaları reside-i hüsn-i hitam olarak zat-ı melâik-semat cenâb-ı tac-darinin tersane-i mezkûreye vuku bulan teşrif-i meyamin-i cenâb-ı mülûk-darîlerinde sefin-i hümâyun-ı mezkûrenin tenzili hakkından şeref sünuh ve südur buyurulan irdade-i isabet ade-i hazreti tac-darîye imtisâlen salimen ruy-i bahre tenzil kılınmış ve maiyyet-i seniyye-i cenâb-ı şehriyârîde bulunan memurînle mahall-i mezkurdan Bahriye Meclisi Reisi ve yaver-i harp Vesim Paşa hazretleri ile mah-ı halin yirmi üçüncü pazartesi gecesi saat üç buçuk raddelerinde Tersane-i Amire’ye muvassalat eylemişlerdir.”35

5 Kasım 1864 (5 Cumade’l-âhir 1281) tarihli Cerîde’de, inşa edilen veya satın alınan bazı gemilere verilen isimler kaydedilmektedir. Buna göre; “Şeref sünuh ve südur buyurulan irade-i hikmet-i ifade cenâbı şehinşahı mantuk-ı celîli üzere hazret-i şehriyariye mahsus Feyz-i cihad vapur-ı hümâyununa Sultaniye ve Aynalıkavak taş destgahında derdest inşa bulunan Kuhrevan fırkateyn-i hümâyununa Selimiye ve akdemce derunlarına makine vaz olunmak üzere İngiltere’ye gönderilmiş olan sefn-i şahaneden Peyk-i nusret kalyon-ı hümâyununa Kusve ve Rehber Nusret fırkateyn-i hümâyununa Hüdavendigar ve bu kere İngiltere’den mübayaa olunmuş olan vapur-ı hümâyuna Atlas isimleri tesmiye olunmuş olduğu tahrir ve beyana müsaraat olunmuştur.”36

19 Kasım 1864 (19 Cumade’l-ula 1281) tarihli cerîdede, “İngiltere’de inşa edilmekte olan İzzettin vapur-ı hümâyun-ı seniyye-i muvaffakiyet vaye-i cenâb-ı şehriyaride hitama reside olarak mahalli mezkûrdan kıyam ile bu kere Dersaadet’e muvasalat eylemiştir.” haberi yer almaktadır.37

2. 1864 Yılı Donanma

Faaliyetlerinin

Değerlendirilmesi

Yukarıdaki bilgilere göre, 1864 yılı denizcilik faaliyetlerini şu noktalarda toplamak mümkündür:

- Bu dönem denizcilik faaliyetleri; dışarıdan gemi alımı, ülke içinde üretilen yerli gemiler ve Avrupa gemi teknolojisine uygun tezgah ve gemi yapım teknolojisine

ait çalışmalar yönünde gelişmiş, bununla bağlantılı olarak gemi yapım tekniklerini gözlemlemek üzere İngiltere’ye öğrenci ve usta gönderilmiştir.

- Temin edilen yeni gemilerin gelişmiş silahlarla donatılması yolunda da faaliyette bulunulmuş, bunun için dışarıdan silah alınmıştır.

- Bu arada donanma teşkilatının ıslahı da göz ardı edilmemiş ve bazı düzenlemelere gidilmiştir. Gemiler yapacakları işlere göre tertip edilmesi, böylece harp gemilerinin nakliye vb. işlerinde kullanılması, teşkilat içerisinde görev yapan amir ve memurlarla ilgili düzenlemeler vs. bahriye teşkilatında yapılan düzenlemelerin örnekleridir.

- Ceridelerde nakliye gemilerinin yapımı, mürettebatı, bulundukları limanlar, taşıdıkları yükler vb. hakkında da geniş bilgi verilmiştir.

- Cerîde-i Askeriyyelerde bu saydığımız faaliyetlerin dışında Osmanlı donanmasında bulunan bütün gemilerin seyr ü seferleri, bakım ve onarımları ve her türlü gündelik habere de yer verildiği görülmektedir. Yapılan faaliyetlere karşı halkın yoğun ilgisi ve kamuoyunun memnuniyeti de sıkça vurgulanmıştır.

- Ceridelerde rastlanan önemli bir özellik de, Avrupa hatta bütün dünya kamuoyunu takip etmiş olmalarıdır. Nitekim ülke dışında gerçekleşen donanma ile ilgili gelişmeler anında kamuoyuna duyurulmuştur. Avrupa’da meydana gelen siyasi ve askeri hadiseler takip edilmiş, Avrupalı devletlerin ordu, donanma ve teçhizat durumları hakkında bilgi verilmiştir.

3. 1864 Sonrası Donanma

Faaliyetlerine Kısa Bir Bakış

Abdülaziz Dönemi’nin denizcilik faaliyetleri, 1864 yılından sonra da aynı hızla devam etmiştir. Nitekim Osmanlı donanması, 1866’da patlak veren Girit ihtilaline beş zırhlı, altı uskurlu ahşap firkateyn ve 14 uskurlu ahşap olmak üzere toplam 25 gemi ile katılmıştır.

Ancak, bu isyan sırasında Osmanlı donanmasının Enosis ve Girid ve Pan-Eleniyum ismindeki birkaç Yunan gemisi karşısında müşkül bir durumda kalmış olması ilginçtir.38 Osmanlı donanmasının, yapılan çalışmalar neticesinde adet, teçhizat, asker ve mühimmat sayısı bakımından eksiksiz olmasına rağmen, böylesine zor bir duruma düşmesinin temel sebebi bilgi ve tecrübe eksikliği olarak görünmektedir. Nitekim Osmanlı gemicileri, hala Baron de Tott tarafından XVIII. yüzyılın ikinci yarısında kurulan Mühendishane-i Bahri-i Hümayun zamanının teknolojisi seviyesinde olup, Heybeliada’daki Deniz Okulu’ndan da istenen verim alınamamıştı.39 Ayrıca gemilerin büyük kısmı tamire muhtaç hale gelmiştir.40

Abdülaziz Dönemi’nin önemli bir yenilik hareketi olan Bahriye Nezareti’nin kuruluşu konusuna da değinmek gerekmektedir. Bahriye Nezareti konusunda yapılan çalışmaları, konuda ayrıntılı bir araştırma yapan Ali İhsan Gencer’in çalışmasından hareketle şu şekilde özetlemek mümkündür41: “Tanzimat Dönemi’nde bahriyede girişilen reform hareketleri içinde özellikle teşkilat hususunda Bahriye Meclisi’nin teşkilinden sonra yapılan en önemli reform Osmanlı Devlet teşkilatında mazisi beş yüz seneyi aşan Kaptan Paşalık müessesesi yerine kaim olan Bahriye Nezareti’nin kurulmasıdır. Kaptan Paşalığın kaldırılması fikri daha 1845 senesinde ortaya atılmış ve Kaptan Paşalığın yerine Tophane-i Amire’de olduğu gibi Bahriye Müşirliği denilmesi söz konusu edilmişti. Fakat bu teklif o zamanlar pek dikkate alınmayarak Kaptan Paşalık müessesesi Bahriye Nezareti’nin kuruluşuna kadar devam etmiştir.

Bahriye veya Tersane Müsteşarlığı’nın 1861 senesinde kaldırılmasıyla kaptan paşa olan zatın idari ve mali sorumlulukları tek başına yürütmek zorunda kalmıştı. Ayrıca kaptan paşaların yine bu senelerde uhdesinde bazı ilave memuriyetler de bulunmakta idi.

Bahriyenin mali, idari ve askeri sorumlulukları yanında her kaptan paşada bulunmasa da bazı kaptan paşaların uhdesindeki bu ilave görevler ve bazı meclislerin azası olması kaptan paşa olan zatın esas sorumluluğu olan deniz işlerini yürütmesinde güçlük çekmesine sebep olmaktaydı. Bütün bu durumları göz önüne alan Sadaret makamı 11 Mart 1867 tarihini taşıyan bir takvim hazırlayarak bundan böyle kaptanlık makamının sadece Donanma-yı Hümayu’nun komutanı olmasının, idari ve mali yönlerinin ise yeni kurulacak Bahriye Nezareti tarafından yürütülmesini teklif etmiş ve bu durumdan kaptan paşayı da haberdar etmiştir. Sadaretin bu takriri üzerine altıncı defa Kaptanıderyalık makamında bulunan Damat Mehmed Ali Paşa 12 Mart 1862 tarihinde Umur-ı Bahriye Nazırı unvanıyla Osmanlı deniz kuvvetlerinin başına geçen Hakkı Paşa’ya bırakmış ve kendisi de 1 ay kadar donanmanın başında kalmıştır. Böylece Bahriye Nezareti kurulmuş oluyordu. Bahriye Nezareti’ne bağlı üç meclis bulunmaktaydı;

Meclis-i Bahriye veya Tersane Meclisi, İdare Meclisi ve Kumanda Meclisi Nezaretin kuruluş tarihinden sonra başa geçen bazı kaptan paşalar bahriye nazırı unvanını beğenmeyip, kaptan paşa olarak bu görevi sürdürmüşler, nihayet 8 Ocak 1880 tarihinde bahriye nazırı unvanıyla bahriyenin başına geçen Bozcaadalı Hüseyinzade Hasan Paşa’nın zamanında Nezaret tekrar ihdas edilmiş ve bundan sonra Bahriye Nazırı unvanı değişmemiştir.”

Sonuç


Abdülaziz’in hiçbir masraftan çekinmeyerek ısrarlı bir şekilde yürüttüğü donanma faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan Osmanlı donanması, bu Dönemin sonlarına doğru 30 zırhlı ve 76 ahşap ge-

mi olmak üzere 106 gemiden oluşmaktadır. Zırhlılarda bulunan asker sayısı 10.920, ahşap gemilerde ise 15.188’dir. Zırhlılardaki top sayısı 173, ahşaplarda ise 486’dır. Her ne kadar bu donanmanın büyük kısmı dış borçlanma sonucu oluşturulmuşsa da, devrinin üçüncü büyük deniz filosu haline gelmiştir. Bu güçlü donanmanın, Girit isyanı sırasında birkaç Yunan gemisi karşısında müşkül duruma düşmesinin temel sebebi eğitimsizlik ve tecrübesizliktir. Buna rağmen bütün bu çalışmalar, ileriye yönelik denizcilik faaliyetlerine alt yapı oluşturmuştur.


DİPNOTLAR
1 Ali İhsan Gencer, “Osmanlı Türklerinde Denizcilik”, Osmanlı, C. VI., Yeni Türkiye Yay., Ankara, 1999, s. 583.

2 Abdülaziz dönemi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz., Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. VII, Ankara, 1956; Ahmet Cevdet Paşa, Tezakir-13-20, Yay. Haz., Cavid baysun, Ankara, 1991, s. 143 vd.

3 Karal, a.g.e., s. 2-3., Ali İhsan Gencer, Bahriye’de Yapılan Islahat Hareketleri ve Bahriye Nezareti’nin Kuruluşu (1789-1867), İstanbul, 1985, s. 294-295.

4 Rıza Paşa da padişaha cevaben, “Efendim hepsi olur. Fakat acele buyurmayınız. Şimdi asakirin ekseri taşralardadır. Bir kışlayı teşrif buyursanız Efendimize karşı çıkacak kadar asker yok. Herşey eksik …” şeklinde cevap vermiştir. Padişah, bu sözlere memnun kalsa da daha sonraları Rıza Paşa azledilmiş, sahte hulus ve sadakatle Padişah’a yaklaşan Mehmet Ali Paşa “Efendimiz, askeri ele almak lazımdır.” diyerek Padişah’ı kışla kışla dolaştırarak gittiği her yerde askere culus bahşişi verdirmiştir. Cevdet Paşa, a.g.e., s. 151.

5 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, C. IV., İstanbul, 1971, s. 198.

6 Cevdet Küçük, “Abdülaziz”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. I., İstanbul, 1998., s. 180-181.

7 Karal, a.g.e., s. 231.

8 Karal, a.g.e., s. 190.

9 Cevdet Paşa, a.g.e., s. 154.; Danişmend, a.g.e., s. 198.; Gencer, a.g.e., 295.

10 Cevdet Paşa, a.g.e., s. 157-159., Gencer, a.g.e., s. 295-296.

11 Nalen bkz. Gencer, aynı yer.

12 Gencer, “Osmanlı Türklerinde Denizcilik”, s. 583-584.

13 Askeri tarih bakımından çok önemli bir kaynak olmasına rağmen, şimdiye kadar yapılan Askeri Tarih araştırmalarında pek fazla kullanılmadığı görülen Cerîde-i Askeriyyeler, Kırıkkale Üniversite öğretim elemanları tarafından lisans ve lisansüstü programları çerçevesinde değerlendirmeye alınmıştır. Ortaya çıkacak neticelerin, ileriki tarihlerde bilim alemine sunulması planlanmaktadır.

14 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 1, Fî 7 Şa’bân Sene 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

15 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 2, Fî 14 Şa’bân Sene 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 4.

16 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 3, Fî 21 Şa’bân Sene 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

17 Ceride’nin 4. Sayısında, yine padişah ihsanından bahisle Abdülaziz’in Tersane-i Amire’yi ziyaretinden bahsedilmektedir.

18 Aynı Ceride, s. 2.

19 Gencer, a.g.m., s. 585.

20 Aynı Ceride, s. 4.

21 Gencer, aynı yer.

22 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 6, Fî 13 Ramazan Sene 1280, “Cüz-i Gayr-ı Resmî”, s. 4.

23 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 7, Fî 20 Ramazan Sene 1280, “Cüz-i Gayr-ı Resmî/Hariciyye”, s. 4.

24 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 10, Fî 11 Şevvâl 1280, “Cüz-i Gayr-ı Resmî/Dahiliyye”, s. 4.

25 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 13, Fî 2 Zil-ka’de 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

26 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 14, Fî 9 Zil-ka’de 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

27 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 16, Fî 23 Zil-ka’de 1280, “Cüz-i Resmî”, s. 1.

28 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 20, Fî 21 Zil-hicce 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

29 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 21, Fî 29 Zil-ka’de 1280, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

30 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 23, Fî 13 Muharrem 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3-4.

31 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 32, Fî 24 Rebiü’l-evvel 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 4.

32 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 34, Fî 9 Rebiü’l-âhir 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye/Cüz-i Gayr-ı Resmî”, s. 3-4.

33 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 37, Selh Rebiü’l-âhir 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye/Cüz-i Gayr-ı Resmî”, s. 3.

34 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 38, Fî 7 Cumâde’l-ula 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3-4.

35 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 41, Fî 28 Cumâde’l-ula 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

36 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 42, Fî 5 Cumâde’l-ahir 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

37 Cerîde-i Askeriyye, Defa. 44, Fî 28 Cumâde’l-ula 1281, “Mevâdd-ı Bahriyye”, s. 3.

38 Döneme Ceridelerde konu ile ilgili ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

39 Bu isyan sırasında bir Türk gemisi süvari Portsait limanını, bir diğeri ise Yafa Limanı’wnı aradıkları halde bulamamışlardır. Karal, a.g.e., s. 191.

40 Gencer, a.g.m., s. 585.

41 Ayrıntılı bilgi için Gencer, …Bahiye Nezareti’nin Kuruluşu, s. 299 vd.
1897 Osmanlı-Yunan Savaşı Çerçevesinde

Sultan II. Abdulhamid Dönemi

Osmanlı Donanması Hakkında

Bir Değerlendirme


Doç. Dr. M. Metİn HÜLAGÜ

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Sultan II. Abdulhamid dönemi Osmanlı donanması, üzerinde en fazla polemiğin yapıldığı, müspet ve menfi görüşlerin serd edildiği, ancak bununla birlikte yok denecek kadar da araştırmanın yapıldığı bir konu olmuştur. II. Abdulhamid dönemi Osmanlı deniz gücü, adeta bu padişahın algılanma biçimiyle özdeşmiştir. Sempati duyanların Ulu Hakan, antipati duyanların ise Kızıl Sultan şeklindeki yaklaşımları donanma için de geçerli olmuştur denebilir.

Aşağıdaki satırlarda bu dönem Osmanlı donanmasının durumu incelenmeye çalışılmıştır. Ancak bu inceleme II. Abdulhamid döneminin bütününün ele alınarak incelenmesi şeklinde değil, yaklaşık otuz üç yıllık iktidar hayatının orta dönemi sayılabilecek olan 1897 savaşı çerçevesinde yapılmış bir inceleme ve değerlendirmedir. Böyle bir araştırmayı yapmaktan maksat ise ne Ulu Hakan ve ne de Kızıl Sultan yaklaşımlarının doğruluk ve yanlışlıklarını ortaya koymak değil, son dönem Osmanlı donanmasının durumunu daha iyi anlamak ve bu devredeki yapısını aydınlatmaya, kısmî bir derecede de olsa, katkıda bulunmaya yöneliktir.

Kızıl Sultan yaklaşımı içerisinde bulunanlar, Sultan II. Abdulhamid tahta çıktığı zaman Osmanlı donanması keyfiyeti bakımından olmasa da kemiyeti bakımından muhtemelen dünyanın üçüncü büyük gücü durumundaydı. Ancak 1897 Osmanlı-Yunan Harbi’nin arifesine kadar geçen yirmi küsur senelik zaman zarfında Osmanlı donanmasının Haliç’ten dışarı çıkarılmadığı ve esef edilecek bir hale gelmiş olduğu, büyük eksiklikler içerisinde olmasına rağmen günün şartlarına göre yenilenip teçhiz edilmediği, tam aksine, yabancı mühendis ve işçilerin mukaveleleri yenilenmeyerek kendilerine yol verildiği, donanmanın her ne kadar sayı ve görünüm itibariyle büyük olsa da1 kalite ve muhtevası bakımından bitmiş ve tükenmiş bir durum arz ettiği, hatta bir kısmının tamir olmaya kabiliyetinin dahi olmadığı, donanmaya bağlı gemilerden bir çoğunun kazanlarının akmakta, saç levhalarının harap bir vaziyet arz etmekte, silah ve teçhizat bakımından günün şartları ve imkanlarının çok gerisinde kalmış2 olduğu kanaatini sergilemişlerdir.

Buna mukabil Ulu Hakan’a yaklaşım içerisinde bulunanlar ise her şeyi toz pembe bir tablo içerisinde izah etmeye çalışmışlardır.

Sultan II. Abdulhamid döneminde Osmanlı donanmasının durumunu, idarenin deniz kuvvetlerine yaklaşım biçimini, hem yaklaşım biçimindeki bir kısım farklılıklar dolayısıyla ve hem de konuyu daha açık ve anlaşılır bir surette ortaya koyabilmek maksadıyla bu dönem Osmanlı Donanması’nı Yunan Donanması ile mukayese etmek ve kendi içerisinde de (1876-1897) ve (1897-1909) dönemleri şeklinde iki devreye ayırarak incelemek sanırım daha doğru olacaktır.

1. Yunan Donanması

A. Yunan Deniz Gücü ve Durumu

Yunan Hükümetini 1897 Harbi’ne sevk eden unsur-

lardan biri hiç şüphesiz ki Yunanistan’ın bu dönemde sahip olduğu savaş gemileri yani donanmasının büyüklüğü ve üstünlüğü olmuştur. Yunanistan’ın coğrafî durumu ve bir çok adalarla çevrili olan sahillerinin çokluğu Yunan halkını öteden beri

gemicilik ve deniz ticareti ile meşgul olmaya sevk etmiştir. Uzun bir dönemi kapsayan bu meşguliyet Yunanistan’ın takriben üç yüz bin tonluk altı bin gemiye sahip

olmasını sağlamıştır.3 Bu kadar zengin ve geniş ticaret gemisine sahip olan bir ülkenin ticarî gemilerini korumak için mezkur gemilere paralel olarak bir de harp gemilerinden oluşan bir savaş filosu bulundurmaya ihtiyaç duyması gayet tabiî ve hatta zaruri olmuştur.Yunan donanması muhtelif tarihlerdeki girişimlerle, muhtelif kapasite ve sürate haiz gemilerden oluşmuştur. Süratle gelişen ve güçlenen bu donanmanın bir kısmı dahilde inşa edilirken diğer bir kısmı ise dışarıdan satın alınmak suretiyle meydana getirilmiştir. Yunanistan mevcut donanmasını savaştan önce güzel bir surette idare etmiş, muntazaman talim ve manevralara tabi tutmuş, savaş arifesinde ise deniz gücünü kendisinden beklenilen hizmet ve maksadı tümü ile ifa edebilecek derecede seferber bir hale sokmuştur. Hatta bu noktada Yunan Hükümeti donanmasının eksiklerini giderme bakımından İngiltere’den iki zırhlı satın almış, bir kaç kıta torpido yaptırmış, Yunan seyri sefain kumpanyasından da üç vapur kiralayarak bunları top ve askerle teçhiz etmiştir.4

Savaştan önce Yunan Deniz Kuvvetleri bütünü itibariyle dokuz muhtelif gemi ile 12 kıta top çeker, 12 kıta birinci sınıf torpido ve 19 kıta da sahil torpido gemilerinden meydana gelmiştir. Top çekerler ortalama olarak 400 ton civarında olup süratleri ise 9-11 mil arasında değişmiştir. Ayrıca bunlardan her biri oldukça büyük çaptaki toplarla teçhiz edilmiştir. Birinci sınıf torpido istimbotlarından 1881’de inşa edilmiş olan altı kıtası, 40 ton kapasiteli olup 20 mil sürat yapabilmekteydi. 1885’te inşa edilmiş olan diğer altı kıta ise 85 ton kapasiteli olup süratleri de 19 mili bulmaktaydı. Sahil torpidolarının tonları 21-25, süratleri ise 14-16 mil arasındaydı. Bir birine benzeyip Heydra, Espeçaya, Pesara zırhlılarından oluşan ve tonajları beş bin, süratleri ise 17 mil kadar olup her biri muhtelif çapta 31 top ve 3 torpido kovanlarıyla mücehhez bulunan gemiler ise 1889 ve 1890 senelerinde Fransa’da inşa edilmişlerdi. Yelken gemilerine ilaveten ayrıca 55 adet vapur da donanmayı meydana getiren unsurlar arasında bulunmaktaydı.

Yunan donanması Avrupa filoları ile seyri sefain hususunda rekabeti muhafaza edecek kadar güçlü olmakla beraber gemi ve top sayısı, tonilato miktarı bakımından Osmanlı donanmasından oldukça geri bir vaziyetteydi. Ancak gemilerinin sahip olduğu zırhlı, haiz oldukları topların çapı, sürati, tahkim, maharet ve manevra kabiliyeti bakımından ise Osmanlı donanmasından çok daha üstün bulunmaktaydı.5

B. Yunan Donanması’nın

Faaliyetleri

Yunan donanmasını Girit isyanının başlamasından 1897 Savaşı’nın sona ermesine kadarki süre içerisinde iki farklı durumda görmekteyiz. Bu bakımdan Yunan donanmasını: Savaş öncesi faaliyetleri ve savaş sırasındaki faaliyetleri şeklinde iki ayrı safhada incelemek gerekecektir.

B.1. Savaş Öncesi Faaliyetleri

Yunan donanmasının savaş öncesi faaliyetlerinin mihver ve esasını Girit adası oluşturmuştur. Ancak bu faaliyet Girit adasına bağlı olarak Preveze, Narda, Ayamara, Embirikya, Leftekarya, Pire, Kesendire, Selanik, Resmo, Hanya, Suda ve sair yerlerin de içerisinde bulunduğu bir çerçeve dahilinde cereyan etmiştir. Muhtelif tarihlerde muhtelif cins ve sayılardaki harp vasıtalarına müracaat edilmek suretiyle gerçekleştirilmiş olan bu devredeki faaliyetlerin temel amacı Girit isyanını tahrik ve teşvike ve nihayet adayı Yunanistan’a ilhaka yönelik olmuştur.

Bu safha ve çerçeve içerisinde faaliyet gösteren Yunan savaş gemilerinin savaş öncesinde kullanıldığı başlıca alan ve maksatlar şu şekilde sıralanabilir:

1) Gerek Albay Vassos’un ve gerek Prens George’un Girit’e çıkmaları ve bu iş için muhtelif cinsteki savaş vasıtalarından istifade etmeleri;


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   165   166   167   168   169   170   171   172   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin